• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Başkaları adına utanmanın da bir sınırı olmalı sanki.

Yükselenimi bilmiyorum efenim. Doğum saatine göre belirleniyor galiba doğum saatim belli değil benim :) net hatırlamıyor kadın anam.
Çok kontrolcusunuz ve mukemmelliyetcilik var. Siz gerim gerim gerilirken herkes olduğu gibi davranmaya devam ediyor yani sizi utandirmaya. Koyverin gitsin ya insanlarin bedenine girip yonetemezsiniz değil mi
 
Herkesi memnun etmeye çalışırsan en çok sen yıpranırsın kimseyi değiştiremezsin. Ayrıca eşinin ailesi sizin gibi özel günlere önem vermiyor diye bi alay eder gördüm seni eşine kalas falan demişsin naapsın adam sen memnun ol diye yapmacık mı olsun herkes doğum günlerini şen şakrak kutlayadak değil kültürlerinde yok demekki. Eşin ve ailen ile ilgili alaycı küçümser durumun da beni rahatsız etti

Alaycı ve küçümser değilim genel olarak yaz üslubum böyle. Yazarken zihnimden geçenleri elemiyorum. Konuşma dilim elbette böyle değil.
 
Öncelikle uzun zamandır forumda bu kadar güzel bir yazım biçimi görmemiştim. Bunun için tebrik ederim:KK52:
Konuna gelecek olursak ; bence fazla takıntılı birisiniz.
Kimse sizin kadar önemsemiyor durumları emin olun.
Bu kadar takıntı yaparak eşinizi , aileniz ve de ilerde oğlunuzu bile kendinizden uzaklaştırabilirsiniz.
Bence siz herkesi ve her şeyi kontrol etme güdüsünden bir an evvel sıyrılmaya bakın..
İnanın şu an kendinize işkence ediyorsunuz.. Bırakın herkesi olduğu gibi kabullenin..

Teşekkür ederim. Konuyu bunun için açtım efem. Yapmam gerekeni biliyor ama nasıl yapacağımı bilmiyorum:) belki aşama aşama söyleyen ve yol gösteren olur.
 
Umarim yazacaklarimi okursun canim.boyle tam 6 senem gecti. Sevgililik soz nisan ve evlilik. Iki aile farkli kulturlerdendi.benim ailem inanilmaz sicak ozel gunleri unutmaz herkese kapilari acik ve samimiler. Karsi tarafin tek derdi ölmemek. Hepsi ölmekten oyle korkulardiki farkli bir konu konusulur ordan kayinvalidem ama su yagi kullan aman su sudan ic aman su tuzu kullan kansorojen var. Babasini hic anlatmiyorum bile. Oksurse ben kanserim olucem diye dovunur.ve bunlar yillarca benim kanimi emdi. Bir yere gideriz esim surat yapar.garsonu tersler. Kuzenlerim gelir iki kelimeyi bir araya getiremez. Hep donuk hep soguk. Ve aileside oyleydi. Artik bir patladim evi terkettim. Ve sonunda mideme vurdu vucudum yemegi kabul etmiyor. Migren nobetleri. Cunku hep tetikteyim. Acaba ne konusulacak nasil toparliyim. Acaba esim neye takacak. Ailesi ne sacmalayacak. Suan kac hastane tahlil yapildi psikoloji pert. Kendi kendime konusuyorum delirmis vaziyetteyim.enkazlari cok agir. Ama hala onlar dunyaya kazik cakma derdinde. Allah hepsini oldurmesin surundursn diyorum.acilar icinde bana ve aileme yasattilar bunlari. O yuzden cok dusunme. Umursama senden cikar. Bak senin cocugunda varmis.sen kim kopek de ve keyfine bak. Zira benim aklim basima yeni geldi :KK66:

Haklarını yiyemem eşimin ailesi bu derece değil. Sadece kültür, yetişme farkları var fazlasıyla. Bir de para ve çalışma dışında bir şey bilmez, istemezler. Hayattan zevk almazlar pek.

Yine de bana büyük ölçüde zararları yok. En azından idare edilebilecek seviyede davranışları.
 
Eşimin ağrısı vardı biraz rahatsızdı. Lakin genel olarak bir sorunu yokken de pek sohbet eden, sosyalleşme isteği olan bir insan değil.

Bahsettiğim olaylar basit evet. Ben de belirttim konuda bunlardan ibaret değil durum, bunlar nispeten basit olaylar diye. Esasında vurgulamak istediğim, olaylara değil benim durumuma odaklanmanızdı. Olayın pek bir önemi yok. Sorun, benim diğerleri adına düşünüp kızmam, üzülmem, utanmam veya endişe etmem.

Hayatım boyunca bu durum vardı. Çocukluğumda bile. Şimdilerde konu açacak kadar vahim durumda olduğumu düşünmemin sebebi, artık bu düşünceler dolayısıyla herhangi bir sohbete odaklanamıyor, geriliyor olmam.

Sizi forumda biliyorum, akıllı mantıklı bir insansınız. Sanki daha önce de konu açmıştınız, ailenizle ilgili, geç vakitlerde geliyordu kardeşiniz falan...Neyse konumuz bu değil.

Bu davranışınız aslında kötüniyet barındırmıyor; ama karşı tarafı çok cendereye sokuyor. Şöyle anlatayım; benim kv de sizin gibi mesela, ve oğluna da bunu aşılamıştı, onun da kendine göre doğru belirlediği kuralları var mesela apartmandaki tüm komşularla samimi olmak gerekir, yaşlılarla görüşmek gerekir, şu bu...Ben de asla ve asla komşuluk sevmeyen, zaten gün içinde insandan bunalarak eve kendimi zor atan bir tipim. Dolayasıyla komşularla karşılaşınca merhaba, iyi akşamlar dışında hiç bir bağlantı kurmuyorum. Bu benim kv min o kadar aklına takılmış ki, benim terbiyemi, görgümü sorgulamaya kadar getirmiş. Oysa bankacıyım gün içinde zaten insanla haşır neşirim ne kadar yabani olabilirim? Bu basit bir örnekti. Ben onun istediği gibi davranmıyorum, o beni kendince düzeltmeye çalışıyor. Benim hissettiğim duygular ise; şaşkınlık, aşağılanmışlık, öfke...Çünkü ben buyum, ve kv öyle istiyor diye hiç bir komşuya onun nezaket kuralları seviyesinde yaklaşmak zorunda değilim. Aileniz de değil, ve inanın değişmezler de kendileri istemedikten sonra.

Kendinizi boşuna yıpratıyorsunuz. Sizin dediğiniz duyguları ben de eşim, ailem ve eşimin ailesi bir araya geldiğinde hissediyordum; o gerginliğimi de yansıtıyordum. Ama şimdi gayet rahatım; herkes kendinden sorunlu, ben kendi davranışlarıma bakıyorum, eşim de bana tek kelime etmiyor. Çünkü onlar yaşça büyük insanlar ve değişmeyeceklerini biliyor. Ortamı idare ediyorum; sorun çıkmıyor. Belki sadece bir arada olduğunuz için mutlu olmalısınız. Benim eşimin ailesi benim ailemle görüşmüyor sırf bu sorunlar yüzünden. Niye? Ailem kv nin istediği şekilde davranmıyor çünkü. Kv onlar kendi istediği şekilde davranana kadar görüşmeyeceğini söyledi, umrumda da değil. Kimse kimsenin istediği gibi olmak zorunda değil çünkü. Benim fikrim bu...
 
idrak ilk defa eşini sevmediğini hissettim.
harç bitti yapı paydos olmuşsun sanki.

Deme öyle yahu. Zaten sürekli kendimi sorguluyorum bu hususta. Tam sevmediğime kanaat getirdiğimde oğlumun "baba nerde baba gelsin" demesi ile, sevmemek için bir sebebin yok. Oğlunu babasını her gün görmesinden, aile yaşantısından mahrum bırakamazsın buna hakkın yok diyorum. Her ne kadar boşanmaya karşı olmasam da, insanların anne ve baba olduktan sonra "ben mutlu değilim" deyip çocuğun hayatını alt üst etmelerine karşıyım. Bilsem ki şu yaşadıklarımda sırtımdaki tek kambur eşim, o olmasa inanılmaz mutlu bir insan olucam. Düşünmeden ayrılırım. Zira o vakit çocuğum için de daha hayırlı bir sonuç olur. Ancak biliyorum ki eşimden daha fazlası var sırtımda. Kendimi iyileştirmeden önce sevip sevmediğime, devam edip etmeyeceğime karar vermek çok zor.
 
Merhaba hatunlar.

Baştan belirteyim uzun uzun anlatacağım derdimi. İki satır yazı okumaya üşenenler için uygun bir konu değil. Sabah sekizden itibaren ayaktaydım, bünyem o kadar yorgun ki umarım zihnimi toparlayıp derdimi en doğru şekilde ifade edebilirim.

Başlıkta yazdığım mevzu derdimdir. Uzun zamandır çözmeye çabaladığım ancak başaramadığım, hayatımın tamamını etkileyen bir sorun bu. Öyle ki artık insan içine çıkmak istemeyecek kıvama geldim. Bugün yaşadıklarımı anlatayım, belki bir yerlerden bir şeyler yakalanır da "sebebi ve çözümü bu" denir.

Bugün eşimin doğum günüydü. Eşimin ailesi doğum günü kutlamaz. Partide coşmaktan bahsetmiyorum iyi ki doğdun bile demezler. Onlar böyle imiş, sorgulamıyor ve kabulleniyorum bu durumu. Benim ailem de aksine özel günlere fazlaca önem verirler. Eşimin ailesinin tutumunu bildikleri için, eşime sürpriz yapıp gelmek istediler. Ben de kendimce hazırlık yaptım. Oğlumla hazırlık yapmak adeta işkenceydi ama başardım. Ailem elinde pasta "iyi ki doğduunn damaaat" naraları ile geldiler. Eşim ailesinin genetiğini gururla taşıdığından olsa gerek adeta bir kalas, efendime söyleyeyim bir ruh emici gibi "aaa anne" dedi. Bu tepki içerisinde; şaşkınlık, mutluluk falan barındırıyor ama kimse anlamıyor. Çünkü nasıl anlasınlar ki.

Birinci utanma, eşim adına: neden daha normal tepkiler veremiyor bu adam. Hayır yani aa anne çok teşekkür ederim ne güzel sürpriz buyurun gelin deyip gülümsemek ne kadar zor olabilir ki? Benim enerjimi sömürüp ruhumu emdiği yetmiyor, insanların heyecanlarını da baltalıyor.

Sonra çay, ikram faslı başladı. Oğlum oradan oraya koştururken kayınvalidem de olağanca doğallığıyla oğlumun ona ne kadar düşkün olduğundan, bir gün görmese ne kadar özlediğinden bahsediyordu. Bir yandan da benim sıpaya "koşma dur düşersin. Gel yemek ye yemek. Ay ne tatlı kurban olurum" gibi söylemlerde bulunuyordu. Zaten annemler henüz kapıdan girerken "ay çoraplarını çıkardı idrak çorap yok mu çorap" diye yırtınıyordu. Çünkü ben annemlere hoş geldin diyene kadar çorapsız bekleyemez. Mazallah çorapsızlıktan nöbet falan geçirir.

İkinci utanma kayınvalidem adına: 65 yaşında kadın toplum içinde nasıl davranması gerektiğini, nerede ne konuşması gerektiğini bilmiyor. Hele hele tavırlara bak. Havan kime olum senin? Hayır yani torununa düşkün olduğunu kime neden ispat etmeye çabalıyorsun? Amaç ne ola ki.

Oturduğumuz iki saat boyunca gerim gerim gerildim. Eşim neden sohbet etmiyor? Oğlum neden kuzenine koala gibi yapışıp çocuğu Taciz ediyor? Abim neden kardeşime manalı manalı bakıp güldü? Kardeşim çok mutsuz görünüyor. Tabi sıkıldı çocuk. Benim kalas koca yine saçma sapan çıkışacak çocuğa. O bunu düşünecek, öteki böyle davranacak vs vs. Beynim yanıyor. Asla salamıyorum kendimi. Herkes adına empati kurup, mümkün olsa herkesin davranışlarını kontrol etmek istiyorum. En azından görgü kurallarına riayet edecek ölçüde davransınlar istiyorum.

Bu durum öylesine kontrol edilemez bir hal aldı ki bende, kalabalık ortamlarda inanılmaz geriliyorum. Kim ne saçmalayacak, kim neye üzülecek, kim nasıl davranacak diye düşünmekten ve kasılmaktan vücudum ağırıyor artık.

Ne kadar açık ve doğru ifade edebildim kendimi bilmiyorum. Yakın zamanda bu olayı yaşadığım için bu örnekleri verdim. Ancak konudaki olaylar kadar basit değil durum. Mesela eşimle bir yere yemeğe gideriz. Garsona neden daha nazik konuşmadı diye gerilirim. Gidip garsona sarılarak "kusura bakma ailesi de böyle patavatsız. Genetik işte naapcan" demek istiyorum. Annemle bir topluluktayken, annemin o muhteşem beyin yakan esprilerine tanık olunca herkese dönüp "gerçekten gülmek zorunda değilsiniz. Ben anlıyorum acınızı" demek istiyorum. Bunun gibi bir sürü örnek sayabilirim size.

Gerçekten, samimiyetle soruyorum. Aman bana ne ki demeyi nasıl başarıyorsunuz. Herkesin adına düşünüp üzülmemeyi nasıl başarıyorsunuz? Ben çok yoruldum bu durumdan. O kadar çok düşünüyorum ki mevzunun sonunda "keşke daha normal davranan biriyle evlenseydim" diyecek duruma geliyorum. Sonra bir de böyle düşündüğüm için üzülüyorum. Manyak mısın kızım adam sen anksiyete atağı geçirme diye kişiliğini mi değiştirsin diyorum.

Anladınız değil mi beni? Anlamadığınız kısımlar varsa sorun cevaplayayım. Bakın mesela bu saat oldu inanılmaz uykusuzum ama uyuyamıyorum. Çünkü bu akşam hiç kimsenin mutlu olmadığını düşünüyorum. Şöyle olsaydı daha iyi olurdu diyerek zamanı geri çevirmek istiyorum. Bir dostumun dediği gibi, incelikler yüzünden mi bunlar, yoksa ben dümdüz deli miyim. Şimdiden teşekkürler.
Siz önyargılarınızı belki kendinizden bile gizlediğiniz kibrinizi empati sanıyor olabilir misiniz?

Şu an çevreniz adına empati yapalım: İdrak bu ne hal? Artık kendini kasmayı, mükemmelmiş gibi davranmayı bırak, sen de rahatla, biz de rahatlayalım.
Herkes kusurlu da sen mükemmel misin? Biz seni tüm kusurlarını örtüyoruz, kabulleniyoruz, sana hissettirmiyoruz diye ne bu mükemmel, kusursuz insan havaları?
Sen bizim adımıza utanacağına dön kendine bak.
Bizi irdeleyip, küçümseyip, değişmemizi bekleyip olmayınca mutsuzluğuna, çıldırmana bahane etmek işine geliyor tabi.
O kadar kolaysa sen değiş. Herkesi kendi kişiliğiyle olduğu gibi kabul et ve gerçekten empati yap. Eğer sen değişmeyi başarabilirsen o zaman gereksiz yere takmamayı ve mutlu olmayı öğreneceksin.

Derlerdi sanırım.
 
Son düzenleme:
Mevzu sadece doğum günü değil. Eşim avmde gezmeyi saçma bulur. Tiyatroyu saçma bulur. Tatile gitmeyi saçma bulur. Çoğunluğun keyif aldığı birçok aktiviteyi saçma bulur. Kendi adıma onu olduğu gibi kabul ettim ve beklentimi bitirdim. Ancak benim ona sağladığım bu rahatlığı, bir zahmet kırk yılda bir gerçekleşen durumlar için bozmalı diyorum. Çünkü en nihayetinde mevzu "madem bu denli içe dönük yaşamayı seviyordun neden evlilik gibi hayatını baştan aşağı değiştirecek bir seçim yaptın" sorusuna geliyor.
Eşim de bu yazdığınız birçok şeyi saçma bulur. Yazdığınız gibi ben de kabullendim ama sizden farklı olarak suçlamıyorum.
Çünkü benden önceki 25 yıllık hayatında belli alışkanlıklara, karaktere sahip olmuş. Evlendiği için neden değişmek ya da utanmak zorunda olsun ki? Siz bu adamı seçtiniz, sevdiniz, evlendiniz. Yani eşiniz sizi kendisiyle yaşamaya mecbur etmedi.

Her kadın gibi insanların evlenince değişeceği yanılgısına düşmüşsünüz sanırım.
Siz değişmemek için ayak direrken karşınızdakilerden ne hakla bunu bekliyorsunuz?

En ufak görünen örneği hatırlatayım. Sarılmak gibi 3-5 sn lik eylem bile size dünyanın en zor, çözülemeyen fizik sorusu gibi geliyordu.

Noop kocanızı sevmediğinizi düşünüyor ama bence siz kendinizi sevmiyorsunuz. Geçmişiniz kötüdür, travmatiktir, olabilir.
Peki şimdi?
O zamanlar küçüktünüz, yeterince güçlü değildiniz, kendinizi koruyamadınız?
Peki şimdi?

Önce kendinizle, geçmişle, hayatla barışın.
 
Merhaba hatunlar.

Baştan belirteyim uzun uzun anlatacağım derdimi. İki satır yazı okumaya üşenenler için uygun bir konu değil. Sabah sekizden itibaren ayaktaydım, bünyem o kadar yorgun ki umarım zihnimi toparlayıp derdimi en doğru şekilde ifade edebilirim.

Başlıkta yazdığım mevzu derdimdir. Uzun zamandır çözmeye çabaladığım ancak başaramadığım, hayatımın tamamını etkileyen bir sorun bu. Öyle ki artık insan içine çıkmak istemeyecek kıvama geldim. Bugün yaşadıklarımı anlatayım, belki bir yerlerden bir şeyler yakalanır da "sebebi ve çözümü bu" denir.

Bugün eşimin doğum günüydü. Eşimin ailesi doğum günü kutlamaz. Partide coşmaktan bahsetmiyorum iyi ki doğdun bile demezler. Onlar böyle imiş, sorgulamıyor ve kabulleniyorum bu durumu. Benim ailem de aksine özel günlere fazlaca önem verirler. Eşimin ailesinin tutumunu bildikleri için, eşime sürpriz yapıp gelmek istediler. Ben de kendimce hazırlık yaptım. Oğlumla hazırlık yapmak adeta işkenceydi ama başardım. Ailem elinde pasta "iyi ki doğduunn damaaat" naraları ile geldiler. Eşim ailesinin genetiğini gururla taşıdığından olsa gerek adeta bir kalas, efendime söyleyeyim bir ruh emici gibi "aaa anne" dedi. Bu tepki içerisinde; şaşkınlık, mutluluk falan barındırıyor ama kimse anlamıyor. Çünkü nasıl anlasınlar ki.

Birinci utanma, eşim adına: neden daha normal tepkiler veremiyor bu adam. Hayır yani aa anne çok teşekkür ederim ne güzel sürpriz buyurun gelin deyip gülümsemek ne kadar zor olabilir ki? Benim enerjimi sömürüp ruhumu emdiği yetmiyor, insanların heyecanlarını da baltalıyor.

Sonra çay, ikram faslı başladı. Oğlum oradan oraya koştururken kayınvalidem de olağanca doğallığıyla oğlumun ona ne kadar düşkün olduğundan, bir gün görmese ne kadar özlediğinden bahsediyordu. Bir yandan da benim sıpaya "koşma dur düşersin. Gel yemek ye yemek. Ay ne tatlı kurban olurum" gibi söylemlerde bulunuyordu. Zaten annemler henüz kapıdan girerken "ay çoraplarını çıkardı idrak çorap yok mu çorap" diye yırtınıyordu. Çünkü ben annemlere hoş geldin diyene kadar çorapsız bekleyemez. Mazallah çorapsızlıktan nöbet falan geçirir.

İkinci utanma kayınvalidem adına: 65 yaşında kadın toplum içinde nasıl davranması gerektiğini, nerede ne konuşması gerektiğini bilmiyor. Hele hele tavırlara bak. Havan kime olum senin? Hayır yani torununa düşkün olduğunu kime neden ispat etmeye çabalıyorsun? Amaç ne ola ki.

Oturduğumuz iki saat boyunca gerim gerim gerildim. Eşim neden sohbet etmiyor? Oğlum neden kuzenine koala gibi yapışıp çocuğu Taciz ediyor? Abim neden kardeşime manalı manalı bakıp güldü? Kardeşim çok mutsuz görünüyor. Tabi sıkıldı çocuk. Benim kalas koca yine saçma sapan çıkışacak çocuğa. O bunu düşünecek, öteki böyle davranacak vs vs. Beynim yanıyor. Asla salamıyorum kendimi. Herkes adına empati kurup, mümkün olsa herkesin davranışlarını kontrol etmek istiyorum. En azından görgü kurallarına riayet edecek ölçüde davransınlar istiyorum.

Bu durum öylesine kontrol edilemez bir hal aldı ki bende, kalabalık ortamlarda inanılmaz geriliyorum. Kim ne saçmalayacak, kim neye üzülecek, kim nasıl davranacak diye düşünmekten ve kasılmaktan vücudum ağırıyor artık.

Ne kadar açık ve doğru ifade edebildim kendimi bilmiyorum. Yakın zamanda bu olayı yaşadığım için bu örnekleri verdim. Ancak konudaki olaylar kadar basit değil durum. Mesela eşimle bir yere yemeğe gideriz. Garsona neden daha nazik konuşmadı diye gerilirim. Gidip garsona sarılarak "kusura bakma ailesi de böyle patavatsız. Genetik işte naapcan" demek istiyorum. Annemle bir topluluktayken, annemin o muhteşem beyin yakan esprilerine tanık olunca herkese dönüp "gerçekten gülmek zorunda değilsiniz. Ben anlıyorum acınızı" demek istiyorum. Bunun gibi bir sürü örnek sayabilirim size.

Gerçekten, samimiyetle soruyorum. Aman bana ne ki demeyi nasıl başarıyorsunuz. Herkesin adına düşünüp üzülmemeyi nasıl başarıyorsunuz? Ben çok yoruldum bu durumdan. O kadar çok düşünüyorum ki mevzunun sonunda "keşke daha normal davranan biriyle evlenseydim" diyecek duruma geliyorum. Sonra bir de böyle düşündüğüm için üzülüyorum. Manyak mısın kızım adam sen anksiyete atağı geçirme diye kişiliğini mi değiştirsin diyorum.

Anladınız değil mi beni? Anlamadığınız kısımlar varsa sorun cevaplayayım. Bakın mesela bu saat oldu inanılmaz uykusuzum ama uyuyamıyorum. Çünkü bu akşam hiç kimsenin mutlu olmadığını düşünüyorum. Şöyle olsaydı daha iyi olurdu diyerek zamanı geri çevirmek istiyorum. Bir dostumun dediği gibi, incelikler yüzünden mi bunlar, yoksa ben dümdüz deli miyim. Şimdiden teşekkürler.

Merhaba canım,
Son zamanlarda açtığın tüm konularını okudum. Bence fazla ve gereksiz mükemmelliyetçisin. Kontrol manyağısın. İnsanları oldukları gibi kabullen lütfen. Evet hayat arkadaşında bazı ufak dokunuşlar yapabilirsin ama sen herkesi değiştirmek istiyorsun sanki... Diğer insanları değiştiremezsin bu sebeple oldukları gibi kabullenmelisin. Ha bunu sen yapabiliyor musun ki dersen ben de yapamıyorum ve bu yüzden çok yoruluyorum. Bende de şöyle bir problem var, herkesi kendimden çok düşünürüm ama herkesten de aynı düşünceliliği, inceliği %50 de olsa beklerim. Göremeyince de çok üzülürüm, kırılırım...

Okuduğum konularından yola çıkarak bunu söylüyorum bence psikolojik destek almalısın. İşinde iyi olan çalışan bir kadınken bir anda kendini ev kadını olarak bulmuşsun, oğlun zor bir çocuk o zaten seni fazlasıyla yıpratıyor, üstüne aile apartmanında oturmak ki sürekli her şeye müdahale etmeye çalışan bir kv.nin olduğu bir aile apartmanında oturmak... Geçmişten de gelen birikimler de illa vardır sanırım ki sadece bir önceki cümlemde saydıklarım bile psikolojinin olumsuz etkilenmesine yeter de artar bile... Kesinlikle bir destek al ve biraz ruhunu dinlendir. Buna cidden ihtiyacın var canım...
 
Mevzu sadece doğum günü değil. Eşim avmde gezmeyi saçma bulur. Tiyatroyu saçma bulur. Tatile gitmeyi saçma bulur. Çoğunluğun keyif aldığı birçok aktiviteyi saçma bulur. Kendi adıma onu olduğu gibi kabul ettim ve beklentimi bitirdim. Ancak benim ona sağladığım bu rahatlığı, bir zahmet kırk yılda bir gerçekleşen durumlar için bozmalı diyorum. Çünkü en nihayetinde mevzu "madem bu denli içe dönük yaşamayı seviyordun neden evlilik gibi hayatını baştan aşağı değiştirecek bir seçim yaptın" sorusuna geliyor.
Tiyatro için birsey diyemem...Ama ben tatile gitmeyi sevmeyen erkek girmedim.Kendisi için alışveriş yapmayı sevmeyen erkek de( kıyafet sevmeyeni teknoloji marketlerini gezer) Ama bütçesini,çocuğunun masraflarını düşünmek zorunda olduğu için "birşeye ihtiyacımız mi var,tatile gerek yok" diyen çok erkek gördüm.
 
Eşimin ağrısı vardı biraz rahatsızdı. Lakin genel olarak bir sorunu yokken de pek sohbet eden, sosyalleşme isteği olan bir insan değil.

Bahsettiğim olaylar basit evet. Ben de belirttim konuda bunlardan ibaret değil durum, bunlar nispeten basit olaylar diye. Esasında vurgulamak istediğim, olaylara değil benim durumuma odaklanmanızdı. Olayın pek bir önemi yok. Sorun, benim diğerleri adına düşünüp kızmam, üzülmem, utanmam veya endişe etmem.

Hayatım boyunca bu durum vardı. Çocukluğumda bile. Şimdilerde konu açacak kadar vahim durumda olduğumu düşünmemin sebebi, artık bu düşünceler dolayısıyla herhangi bir sohbete odaklanamıyor, geriliyor olmam.

Eşiniz genel olarak böyleyse, yapısı bu, sosyalleşmek istemiyor sevmiyor olabilir. Karakterini değiştirmesini mi istiyorsunuz ?

Yine aynı örneği vereceğim ama cidden çok benziyor, kv de mesela sosyal olmayan insanları değiştirme çabasında, eşime de aynı şeyleri öğretmiş, bizim evimize çalıştığımız için pek misafir gelmez, ona göre her zaman misafir gelmeli, ağırlanmalı. Ne vaktim var, ne isteğim, ne de habire misafir ağırlayacak yapım. O da beni değiştirmeye çalışıyor habire kendince, ve ben de onun yanında inanılmaz geriliyorum. Her hareketimi izlediğini, kaydettiğini, yargıladığını, eleştirdiğini anlıyorum ve tüm isteğim uçup gidiyor.

Birbirini seven insanlar birbirlerininin karakterini olduğu gibi kabul etmeli. Bu tabi ki kötü alışkanlıklar için geçerli değil. Sosyallik mesela karakter meselesi. Sosyalliği sevmeyen birine zorla sosyal olacaksın sosyal olmalısın denmesi onun karakterine müdahale değil mi sizce?
 
Teşekkür ederim. Konuyu bunun için açtım efem. Yapmam gerekeni biliyor ama nasıl yapacağımı bilmiyorum:) belki aşama aşama söyleyen ve yol gösteren olur.


bu biraz genetik sans ya

mesela benim baba tarafinda kadinlar dogumdan sonra yarı kör yari sagir gibi oluyolar...

mesela kaynanam corap da corap diye yirtinsa da buyuk ihtimalle annemler geldi diye dusunurken duymazdim. dusunurken duymam genelde kimseyi. ya da duymak istemedigim biseyse konsantre olup dinleyip duyamam, dedikodu mu yapiliyo anlamiyorum sanki frasca konusuyolar turkce alt yazisi bile yok, kufur hayatta algilayip duymam


cok dikkatli degilimdir kaynanamin avizesi nasildir duvari ne renktir mutfak fayansi ne renkti hatırlamıyorum.

ben de eskiden sizin gibiydim herkes halinden memnunken ben kafamda bi milyon tane ya şöyle olursa senaryosu yazarken bi yandan da soyle olmali senaryosu yaziyodum...

bu dunyaya herkesi idare etmeye gelmedim ki, velev ki esiniz surat asti surpiz herkesin burnundan geldi. siz gecen kv de yuzunden uzulmustunuz, o da varmis dogum gununde. yani irtibat kesilmiyo. onlar da en fazla mesafeli olur nolcak ki. sonucta gorusmeyi kesemeyecegimiz kisilerle bi kutlama yapilmis. herkes birbirini idare edicek o ortamda.


biraz da ben olmasam diye yasayin hayati...

gecenki konunuzda yengenizden bahsetmistiniz sonra ben size cevap yazamamistim kaldi gitti

dunyayi kurtarmaya gelmediniz birakin artik biraz kendinizi caniniza yazik

bi zamanlar kendi gobegini kendiniz kesmek zorunda kalmis olabilirsiniz, artık degilsiniz

bi zamanlar herkesi herkese karşı idare etmek durumunda kalmis olabilirsiniz, artik mecbur degilsiniz

belli bi yasa kadar aile ve toplum baskisina maruz kaliyoruz ama sonra o bizim kendi tercihimiz oluyo o kalipta kalmak

sizde kiz kismi soyle olur gelin kismi boyle olur erdemli insan soyle davranmali minvalindeki bilincaltiniza yer eden seyleri supurun atin. veya siz cok ince dusunuyosunuz diye insanlarin dusunmesini beklemeyin onlarin inceligi o kadar demekki


mdf var sunta var kalas var kereste var bunlarin 10 cm lik, 5 cm lik, 2.5 cm lik diye çeşitli kalinliklari var. hepsi özünde odun mu odun... gecinmeye gönlü olan oyle kabul eder, etmeyen mesafe koyar uzaktan iletisim kurar veya tamamen keser
o onlarin bilecegi is

siz 10 mm inceliktesiniz diye 10 cm lik malzemeden 8 cm lik incelik bile beklemeniz cok aslinda


o kadar uzun yazmisim ki tekrar okuyup kontrol edemiyorum. verdigim goz rahatsizligindan oturu, konu daginikligi ve her daldan potpori yapmamdan oturu ozur diliyorum:KK200:
 
Merhaba hatunlar.

Baştan belirteyim uzun uzun anlatacağım derdimi. İki satır yazı okumaya üşenenler için uygun bir konu değil. Sabah sekizden itibaren ayaktaydım, bünyem o kadar yorgun ki umarım zihnimi toparlayıp derdimi en doğru şekilde ifade edebilirim.

Başlıkta yazdığım mevzu derdimdir. Uzun zamandır çözmeye çabaladığım ancak başaramadığım, hayatımın tamamını etkileyen bir sorun bu. Öyle ki artık insan içine çıkmak istemeyecek kıvama geldim. Bugün yaşadıklarımı anlatayım, belki bir yerlerden bir şeyler yakalanır da "sebebi ve çözümü bu" denir.

Bugün eşimin doğum günüydü. Eşimin ailesi doğum günü kutlamaz. Partide coşmaktan bahsetmiyorum iyi ki doğdun bile demezler. Onlar böyle imiş, sorgulamıyor ve kabulleniyorum bu durumu. Benim ailem de aksine özel günlere fazlaca önem verirler. Eşimin ailesinin tutumunu bildikleri için, eşime sürpriz yapıp gelmek istediler. Ben de kendimce hazırlık yaptım. Oğlumla hazırlık yapmak adeta işkenceydi ama başardım. Ailem elinde pasta "iyi ki doğduunn damaaat" naraları ile geldiler. Eşim ailesinin genetiğini gururla taşıdığından olsa gerek adeta bir kalas, efendime söyleyeyim bir ruh emici gibi "aaa anne" dedi. Bu tepki içerisinde; şaşkınlık, mutluluk falan barındırıyor ama kimse anlamıyor. Çünkü nasıl anlasınlar ki.

Birinci utanma, eşim adına: neden daha normal tepkiler veremiyor bu adam. Hayır yani aa anne çok teşekkür ederim ne güzel sürpriz buyurun gelin deyip gülümsemek ne kadar zor olabilir ki? Benim enerjimi sömürüp ruhumu emdiği yetmiyor, insanların heyecanlarını da baltalıyor.

Sonra çay, ikram faslı başladı. Oğlum oradan oraya koştururken kayınvalidem de olağanca doğallığıyla oğlumun ona ne kadar düşkün olduğundan, bir gün görmese ne kadar özlediğinden bahsediyordu. Bir yandan da benim sıpaya "koşma dur düşersin. Gel yemek ye yemek. Ay ne tatlı kurban olurum" gibi söylemlerde bulunuyordu. Zaten annemler henüz kapıdan girerken "ay çoraplarını çıkardı idrak çorap yok mu çorap" diye yırtınıyordu. Çünkü ben annemlere hoş geldin diyene kadar çorapsız bekleyemez. Mazallah çorapsızlıktan nöbet falan geçirir.

İkinci utanma kayınvalidem adına: 65 yaşında kadın toplum içinde nasıl davranması gerektiğini, nerede ne konuşması gerektiğini bilmiyor. Hele hele tavırlara bak. Havan kime olum senin? Hayır yani torununa düşkün olduğunu kime neden ispat etmeye çabalıyorsun? Amaç ne ola ki.

Oturduğumuz iki saat boyunca gerim gerim gerildim. Eşim neden sohbet etmiyor? Oğlum neden kuzenine koala gibi yapışıp çocuğu Taciz ediyor? Abim neden kardeşime manalı manalı bakıp güldü? Kardeşim çok mutsuz görünüyor. Tabi sıkıldı çocuk. Benim kalas koca yine saçma sapan çıkışacak çocuğa. O bunu düşünecek, öteki böyle davranacak vs vs. Beynim yanıyor. Asla salamıyorum kendimi. Herkes adına empati kurup, mümkün olsa herkesin davranışlarını kontrol etmek istiyorum. En azından görgü kurallarına riayet edecek ölçüde davransınlar istiyorum.

Bu durum öylesine kontrol edilemez bir hal aldı ki bende, kalabalık ortamlarda inanılmaz geriliyorum. Kim ne saçmalayacak, kim neye üzülecek, kim nasıl davranacak diye düşünmekten ve kasılmaktan vücudum ağırıyor artık.

Ne kadar açık ve doğru ifade edebildim kendimi bilmiyorum. Yakın zamanda bu olayı yaşadığım için bu örnekleri verdim. Ancak konudaki olaylar kadar basit değil durum. Mesela eşimle bir yere yemeğe gideriz. Garsona neden daha nazik konuşmadı diye gerilirim. Gidip garsona sarılarak "kusura bakma ailesi de böyle patavatsız. Genetik işte naapcan" demek istiyorum. Annemle bir topluluktayken, annemin o muhteşem beyin yakan esprilerine tanık olunca herkese dönüp "gerçekten gülmek zorunda değilsiniz. Ben anlıyorum acınızı" demek istiyorum. Bunun gibi bir sürü örnek sayabilirim size.

Gerçekten, samimiyetle soruyorum. Aman bana ne ki demeyi nasıl başarıyorsunuz. Herkesin adına düşünüp üzülmemeyi nasıl başarıyorsunuz? Ben çok yoruldum bu durumdan. O kadar çok düşünüyorum ki mevzunun sonunda "keşke daha normal davranan biriyle evlenseydim" diyecek duruma geliyorum. Sonra bir de böyle düşündüğüm için üzülüyorum. Manyak mısın kızım adam sen anksiyete atağı geçirme diye kişiliğini mi değiştirsin diyorum.

Anladınız değil mi beni? Anlamadığınız kısımlar varsa sorun cevaplayayım. Bakın mesela bu saat oldu inanılmaz uykusuzum ama uyuyamıyorum. Çünkü bu akşam hiç kimsenin mutlu olmadığını düşünüyorum. Şöyle olsaydı daha iyi olurdu diyerek zamanı geri çevirmek istiyorum. Bir dostumun dediği gibi, incelikler yüzünden mi bunlar, yoksa ben dümdüz deli miyim. Şimdiden teşekkürler.
idrakcığım acilen profesyonel yardım alman lazım çünkü bu ultra empati ağırlığı değil otokontrol mekanizmanın aşırı çalışma arzusundan kaynaklanan bir yorgunluk..insanları dilediğince şekillendiremezsin ,insanları olduğu gibi kabullenmek zorundasın ,değişmiyorlarsa topluma uyman gerekir bunları yapamıyorsan ki sende olduğu gibi bünye bedene ağır gelir kendini kaybedersin ..saygılarımla;)
 
Hem de ne gamsız. Üstelik bu gemsızlığının sonuçları kötü olunca bu sefer de teselliye muhtaç bir kedi yavrusu oluyor daha da sinirleniyorum. Kendin ettin kendin buldun diye oracıkta bırakıp gitmek var ama ben hala durumu nasıl toparlarım derdinde oluyorum.

Bileydim burcunu sorar öyle evlenirdim :))!
Evet ya aynen öyle oluyor ama kıyamıyorum ben :) özür dileme yeteneği var mı peki merak ettim :D
 
bu biraz genetik sans ya

mesela benim baba tarafinda kadinlar dogumdan sonra yarı kör yari sagir gibi oluyolar...

mesela kaynanam corap da corap diye yirtinsa da buyuk ihtimalle annemler geldi diye dusunurken duymazdim. dusunurken duymam genelde kimseyi. ya da duymak istemedigim biseyse konsantre olup dinleyip duyamam, dedikodu mu yapiliyo anlamiyorum sanki frasca konusuyolar turkce alt yazisi bile yok, kufur hayatta algilayip duymam


cok dikkatli degilimdir kaynanamin avizesi nasildir duvari ne renktir mutfak fayansi ne renkti hatırlamıyorum.

ben de eskiden sizin gibiydim herkes halinden memnunken ben kafamda bi milyon tane ya şöyle olursa senaryosu yazarken bi yandan da soyle olmali senaryosu yaziyodum...

bu dunyaya herkesi idare etmeye gelmedim ki, velev ki esiniz surat asti surpiz herkesin burnundan geldi. siz gecen kv de yuzunden uzulmustunuz, o da varmis dogum gununde. yani irtibat kesilmiyo. onlar da en fazla mesafeli olur nolcak ki. sonucta gorusmeyi kesemeyecegimiz kisilerle bi kutlama yapilmis. herkes birbirini idare edicek o ortamda.


biraz da ben olmasam diye yasayin hayati...

gecenki konunuzda yengenizden bahsetmistiniz sonra ben size cevap yazamamistim kaldi gitti

dunyayi kurtarmaya gelmediniz birakin artik biraz kendinizi caniniza yazik

bi zamanlar kendi gobegini kendiniz kesmek zorunda kalmis olabilirsiniz, artık degilsiniz

bi zamanlar herkesi herkese karşı idare etmek durumunda kalmis olabilirsiniz, artik mecbur degilsiniz

belli bi yasa kadar aile ve toplum baskisina maruz kaliyoruz ama sonra o bizim kendi tercihimiz oluyo o kalipta kalmak

sizde kiz kismi soyle olur gelin kismi boyle olur erdemli insan soyle davranmali minvalindeki bilincaltiniza yer eden seyleri supurun atin. veya siz cok ince dusunuyosunuz diye insanlarin dusunmesini beklemeyin onlarin inceligi o kadar demekki


mdf var sunta var kalas var kereste var bunlarin 10 cm lik, 5 cm lik, 2.5 cm lik diye çeşitli kalinliklari var. hepsi özünde odun mu odun... gecinmeye gönlü olan oyle kabul eder, etmeyen mesafe koyar uzaktan iletisim kurar veya tamamen keser
o onlarin bilecegi is

siz 10 mm inceliktesiniz diye 10 cm lik malzemeden 8 cm lik incelik bile beklemeniz cok aslinda


o kadar uzun yazmisim ki tekrar okuyup kontrol edemiyorum. verdigim goz rahatsizligindan oturu, konu daginikligi ve her daldan potpori yapmamdan oturu ozur diliyorum:KK200:
Bu kadar guzel anlatilirdi..
 
Eşinizle ilgili yazdıklarınızı okuyunca paylaşmak istedim. Eşim fitrat olarak çok hareketli , esprili bir adamdir, ailem ise daha agir daha düzdür bende ailemin biraz değişik de olsa bir parcasiyim. 7 yıllık evliyim evliliğimin 1-2 yılı eşimin davranışlarını kontrol etmeye çalıştım, esprili abartılı geldi, hareketli hali batıyordu bana.
Ama bu durumub sadece ailemin yanindayken olduğunu farkettim , çünkü onlara benzesin istiyordum, artık o kadar çok esime şunu niye yaptin bunu niye soyledin demişim ki birgün evdeki misafirler gidince , eşim bana dönüp bugün yanlış birşey yaptım mı diye sordu, eşimi öyle bir psikolojiye soktuğum icin çok utandım kendimden, koskoca adam cocuk gibi onay beklediklerim benden.
O gün büyük farkindalik oluşturdu bende, eşimi eşim olarak kabul etmeye başladım, kimin ne düşüneceğini umursamamaya çalıştım ve ciddi çaba gösterdim bunun için. Ara ara bazi şeyler rahatsiz etmiyor değil ama artik esime yansıtmamayı öğrendim.
Yani sorun karsi tarafta değil bizim kafamızda oluşturduğumuz normallik algisinda aslında sizde bunun farkındasın ızgara.
Bu yazdıklarımın size bir faydasi olur mu bilmiyorum benimki bir iç döküs oldu :)
 
Insanlarin siz nasil isterseniz oyle davranmasini istiyorsunuz bence bundan vazgecin.
Esinizin dogumgunu kutlama huyu yoksa ve bu gibi surprizlere tepkisiz kalıyorsa, bunu yapmaktan vazgecin.
Bizim ailede de dogumgunleri cok onemli ama esim ve ailesinde hic bir degeri yok. Ayni sizin dediginiz gibi "iyiki dogdun" bile demezler. Benim ailem evliligimizin ilk yilinda kutlamak istedi ve ben "boşuna boyle bir girisimde bulunmayin, gereksiz olur. Sevmiyor." dedim ve yapmadilar.
Acikcasi o durumda esinizin adina neden utanıyorsunuz anlayamadim. Esinizin yasam tarzi bu kabullenin.

Kayinvalidenizin tavırları gicik gercekten ama onunda belli bir yasta olduğunu ve degistirmenizin mumkun olmadigini hatirlayin.
 
Back
X