• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Başkaları adına utanmanın da bir sınırı olmalı sanki.

Nasıl vardınız bu sonuca çok merak ettim. Hiçbir derdimin olmadığına yani.

-annem beyin kanaması geçirdi. Kafasının içinde stent var ve düzenli olarak kontrollere gidiyor. Her daim tehlike altında.

-bir yıl önce yakın arkadaşımı, abimin eşini 31 yaşında kanserden kaybettim. İki tane yeğenim küçücük yaşında öksüz kaldılar ailemle yaşıyorlar.

-yengemden iki ay önce babamdan daha çok yakın olduğum, babam dediğim dayımı genç yaşında yine kanserden kaybettim.

-katlanmakta çok zorlandığım maddi sıkıntılar yaşıyorum geçmişten gelen ve eşimden kaynaklanan durumlardan dolayı.

-iki yıl önce kayınvalideme ölü gözüyle bakılıyordu organ nakli gerekti ve benim eşim annesine organ verdi. O dönem yine maddi manevi öyle yükler bindi ki üzerime, hala etkileri sürüyor

-oğlum sosyal iletişim bozukluğu ve hiperaktivite şüphesi ile kreşe gidiyor. Kreşe gönderecek maddi gücüm yok ama doktorlar bu çözümü önerdi. Maddi manevi çok zorlanıyorum oğlum iyi olsun diye.

-üstte bahsettiğim dayımın eşi, dayımın vefatından sonra delirdi. Kardeşim saydığı kuzenim annesiyle uğraşırken yarı deli dolaşıyor ortalıkta. Akrabalık ilişkileriniz nasıldır bilmem ama beni özellikle oğlum dolayısıyla yeterince destek olamadığım için çok üzüyor bu durum.

-tüm arkadaş çevrem benden iki buçuk saat uzaklıkta kaldı. Oturup muhabbet edebileceğim bir Allahın kulu yok etrafımda. Dolayısıyla bu da beni yıpratıyor.

Şimdilik ana hatlarıyla dert sayılabilecek durumlar bunlar. Daha birçok konu açabilir, yazı yazabilirim hayatımla ilgili. Mesela çocuklukta yaşanan tacizler yeterince etkili olur mu? Bu yazdıklarımı konu haline getirmiyorum çünkü kendi içimde çözmeye çabalıyorum. Dert olarak gördüğüm ve yazdığım konu ise, kendi içimde çözemediğim bir konu. Yani desteğe ihtiyacım olan konu. Yeterince açık ifade edebilmişimdir inşallah durumumu.

Dip not: hepinize cevap yazacağım oğlumla ilgilenmem gerekiyor. Arkadaşın yazdığını görünce hızlıca cevap vermek istedim. Saygılar.
Bu yazdıklarını sonradan okudum :KK43: çok şey yaşamışsın dolayısıyla şimdi biraz mutlu olup, bişeyleri görmezden gelme zamanı. İnan kimseyi değiştiremezsin, kimse de senin onun için çabanı endişelerini tam anlasıyla idrak edemez. Dolayısıyla sen kendine zarar verdiğinle kalırsın. Gerekiyorsa bir psikologa görünüp aynen burda yazdıkların gibi ifade etmeye çalış kendini. Eminim işe yarar bir yol önerecektir.
 
Size dertsiz demişler ama bence bu anlattıklarınız buradaki çoğu dertten daha dert.
Dertli olmak için " Ay kayınvalidem altınlarımı vermiyor, ay görümcem böyle yaptı, ay iş arkadaşım kuyumu kazıyor vs vs. " olması lazım değil ki.
Ki derdi anlatmayınca, sadece hayattan bir kesit sununca, insan dertsiz mi olur?

Tahminen çevrenizdeki mutsuzluklardan o kadar etkilenmişsiniz ki, farkında olmadan herkesi mutlu etme misyonu edinmişsiniz. Ama şunu kabul etmek lazım ki, mutlu veya mutsuz olmak insanların kendi seçimidir. Her şey bir seçimdir. Eşiniz mutluluğunu göstermemeyi seçebilir. Kayınvalideniz kendini ispatlamayı seçebilir. Herkes kendi mutlu olacağı ya da mutsuz olacağı yolu seçmiş. Siz de mutsuz olmayı değil mutlu olmayı seçin derim. Mutlu olmak biraz daha zor bir seçenek ama değer.

Gerçekten, samimiyetle soruyorum. Aman bana ne ki demeyi nasıl başarıyorsunuz. Herkesin adına düşünüp üzülmemeyi nasıl başarıyorsunuz? Ben çok yoruldum bu durumdan.

Aslında bunun yolu banane demek değil. Kendi çevremize duvar örmek ve dıştan gelen tüm olumsuz etkileri o duvarın dışında bırakmak. O duvarı ne zaman koyup ne zaman kaldıracağımız bizim elimizde. Çünkü biz sadece kendi mutluluğumuzdan sorumluyuz.
Evet, çevremizdekiler adına düşünüp üzülebiliriz, onlara yardım etmeyi deneyebiliriz. Ama akşam yatağa girdiğimizde o dertler duvarın dışında kalmalı. Hatta kendinize vakit ayırdığınız tüm vakitlerde o duvarı kullanmalıyız.

Dertleriniz bana kendimden çok tanıdık geldi. Naçizane tavsiyelerimle haddimi aştıysam affola.
 
Size iyi gelmişse olumsuz bir şey söylemek istemiyorum ama Tuğçe Işınsu adlı hanımın eğitimi,bilgi birikimi nedir?
Günümüzde herkes yaşam koçu,biraz da medyatik olunca nerdeyse şifacı konumuna yükseliyorlar.
Bu tip insanların tavsiyelerine dikkat edilmeli.

Kendisi yıllardır bu işin içinde, son zamanlarda medyada daha çok yer alıyor. Ben öyle şifacı, vs vs inanmam. Neyse konuyu sabote etmeyeyim :)
 
Kendimi gördüm yazinizda. Gercekten bu çileli ruha hali bende de var. Sanki karsimdakinin tum duygularını ben yaşıyorum. Baskasi adina üzülüp, sıkılıp, utanıp, darlanip, kızıp, öfkeleniyorum. Milletin yüzünü gozlemekten biktim usandim. Hatta insanlarla konusurken acaba sohbetimden sıkıldı mi diye dusunmekten bezdim valla. Ne konussam da su arkadasimin gönlünü hos etsem kaygisi güder oldum. Hele garson olayi koptum orda. Sizi o kadar iyi anlıyorum ki... tum bu duygulari yasadigim icin yemin ederim bir yilda iki yas yaşlanıyorum. Bu kadar empatik olmak tuketti beni de.
 
Sizi forumda biliyorum, akıllı mantıklı bir insansınız. Sanki daha önce de konu açmıştınız, ailenizle ilgili, geç vakitlerde geliyordu kardeşiniz falan...Neyse konumuz bu değil.

Bu davranışınız aslında kötüniyet barındırmıyor; ama karşı tarafı çok cendereye sokuyor. Şöyle anlatayım; benim kv de sizin gibi mesela, ve oğluna da bunu aşılamıştı, onun da kendine göre doğru belirlediği kuralları var mesela apartmandaki tüm komşularla samimi olmak gerekir, yaşlılarla görüşmek gerekir, şu bu...Ben de asla ve asla komşuluk sevmeyen, zaten gün içinde insandan bunalarak eve kendimi zor atan bir tipim. Dolayasıyla komşularla karşılaşınca merhaba, iyi akşamlar dışında hiç bir bağlantı kurmuyorum. Bu benim kv min o kadar aklına takılmış ki, benim terbiyemi, görgümü sorgulamaya kadar getirmiş. Oysa bankacıyım gün içinde zaten insanla haşır neşirim ne kadar yabani olabilirim? Bu basit bir örnekti. Ben onun istediği gibi davranmıyorum, o beni kendince düzeltmeye çalışıyor. Benim hissettiğim duygular ise; şaşkınlık, aşağılanmışlık, öfke...Çünkü ben buyum, ve kv öyle istiyor diye hiç bir komşuya onun nezaket kuralları seviyesinde yaklaşmak zorunda değilim. Aileniz de değil, ve inanın değişmezler de kendileri istemedikten sonra.

Kendinizi boşuna yıpratıyorsunuz. Sizin dediğiniz duyguları ben de eşim, ailem ve eşimin ailesi bir araya geldiğinde hissediyordum; o gerginliğimi de yansıtıyordum. Ama şimdi gayet rahatım; herkes kendinden sorunlu, ben kendi davranışlarıma bakıyorum, eşim de bana tek kelime etmiyor. Çünkü onlar yaşça büyük insanlar ve değişmeyeceklerini biliyor. Ortamı idare ediyorum; sorun çıkmıyor. Belki sadece bir arada olduğunuz için mutlu olmalısınız. Benim eşimin ailesi benim ailemle görüşmüyor sırf bu sorunlar yüzünden. Niye? Ailem kv nin istediği şekilde davranmıyor çünkü. Kv onlar kendi istediği şekilde davranana kadar görüşmeyeceğini söyledi, umrumda da değil. Kimse kimsenin istediği gibi olmak zorunda değil çünkü. Benim fikrim bu...

Elbette benim isteklerime göre şekillenmek zorunda değil hiç kimse. Esasında hepsiyle tek görüştüğümde bir problem yaşamıyorum. Eşimle ya da ailemle. Hatta kayınvalidem bile ikimiz baş başayken bu kadar çılgın davranmıyor. Ben sanırım aralarında köprü olmaya çabalıyorum biraz da. Arabuluculuk yapmaya çalışıyorum ama dediğiniz gibi buna lüzum yok esasında.
 
Siz önyargılarınızı belki kendinizden bile gizlediğiniz kibrinizi empati sanıyor olabilir misiniz?

Şu an çevreniz adına empati yapalım: İdrak bu ne hal? Artık kendini kasmayı, mükemmelmiş gibi davranmayı bırak, sen de rahatla, biz de rahatlayalım.
Herkes kusurlu da sen mükemmel misin? Biz seni tüm kusurlarını örtüyoruz, kabulleniyoruz, sana hissettirmiyoruz diye ne bu mükemmel, kusursuz insan havaları?
Sen bizim adımıza utanacağına dön kendine bak.
Bizi irdeleyip, küçümseyip, değişmemizi bekleyip olmayınca mutsuzluğuna, çıldırmana bahane etmek işine geliyor tabi.
O kadar kolaysa sen değiş. Herkesi kendi kişiliğiyle olduğu gibi kabul et ve gerçekten empati yap. Eğer sen değişmeyi başarabilirsen o zaman gereksiz yere takmamayı ve mutlu olmayı öğreneceksin.

Derlerdi sanırım.

Çok sert olmamış mı bu yorum yahu :) o iş öyle olmuyor aslında. Kimse beni idare etmiyor. Gayet eleştiriyorlar hepsi. Yüzüme karşı dimdik :) hele kusur örtmek falan hak getire. Ufacık bir kusurum olsa o anla yetinmeyip sonraki yıllarda da yüzüme vurmaktan kaçınmazlar. Yani hayatımdaki insanlar öyle idare eden, alttan alan tipler değiller.

Kolaysa sen değiş kısmına katılıyorum. Ben kendimi değiştiremiyorken insanlardan bunu beklemek doğru değil.
 
Eşim de bu yazdığınız birçok şeyi saçma bulur. Yazdığınız gibi ben de kabullendim ama sizden farklı olarak suçlamıyorum.
Çünkü benden önceki 25 yıllık hayatında belli alışkanlıklara, karaktere sahip olmuş. Evlendiği için neden değişmek ya da utanmak zorunda olsun ki? Siz bu adamı seçtiniz, sevdiniz, evlendiniz. Yani eşiniz sizi kendisiyle yaşamaya mecbur etmedi.

Her kadın gibi insanların evlenince değişeceği yanılgısına düşmüşsünüz sanırım.
Siz değişmemek için ayak direrken karşınızdakilerden ne hakla bunu bekliyorsunuz?

En ufak görünen örneği hatırlatayım. Sarılmak gibi 3-5 sn lik eylem bile size dünyanın en zor, çözülemeyen fizik sorusu gibi geliyordu.

Noop kocanızı sevmediğinizi düşünüyor ama bence siz kendinizi sevmiyorsunuz. Geçmişiniz kötüdür, travmatiktir, olabilir.
Peki şimdi?
O zamanlar küçüktünüz, yeterince güçlü değildiniz, kendinizi koruyamadınız?
Peki şimdi?

Önce kendinizle, geçmişle, hayatla barışın.

Evlenince değişeceğini düşünmedim, bekarken böyle değildi sadece. Gayet ince düşünen, kibar ve sosyal bir adamdı gördüğüm kadarıyla. Ya da gösterdiği kadarıyla diyeyim. Adam evliliğe adım atıp yayılmayı bekliyormuş, haberim yokmuş.
 
Kendisi yıllardır bu işin içinde, son zamanlarda medyada daha çok yer alıyor. Ben öyle şifacı, vs vs inanmam. Neyse konuyu sabote etmeyeyim :)
Bu hanfendi hakkında ekşi sözlükte yazılanları bi okuyun derim :) bir de insanları din üzerinden kandırmaya çalışmaları yok mu bu tarz insanların, o yüzden tavsiye ederken dikkat etmekte fayda var
 
Merhaba canım,
Son zamanlarda açtığın tüm konularını okudum. Bence fazla ve gereksiz mükemmelliyetçisin. Kontrol manyağısın. İnsanları oldukları gibi kabullen lütfen. Evet hayat arkadaşında bazı ufak dokunuşlar yapabilirsin ama sen herkesi değiştirmek istiyorsun sanki... Diğer insanları değiştiremezsin bu sebeple oldukları gibi kabullenmelisin. Ha bunu sen yapabiliyor musun ki dersen ben de yapamıyorum ve bu yüzden çok yoruluyorum. Bende de şöyle bir problem var, herkesi kendimden çok düşünürüm ama herkesten de aynı düşünceliliği, inceliği %50 de olsa beklerim. Göremeyince de çok üzülürüm, kırılırım...

Okuduğum konularından yola çıkarak bunu söylüyorum bence psikolojik destek almalısın. İşinde iyi olan çalışan bir kadınken bir anda kendini ev kadını olarak bulmuşsun, oğlun zor bir çocuk o zaten seni fazlasıyla yıpratıyor, üstüne aile apartmanında oturmak ki sürekli her şeye müdahale etmeye çalışan bir kv.nin olduğu bir aile apartmanında oturmak... Geçmişten de gelen birikimler de illa vardır sanırım ki sadece bir önceki cümlemde saydıklarım bile psikolojinin olumsuz etkilenmesine yeter de artar bile... Kesinlikle bir destek al ve biraz ruhunu dinlendir. Buna cidden ihtiyacın var canım...

Haklısınız, şu an destek almaya ihtiyacım var. Başka türlü çıkamayacağım bu ruh halinden belli ki. Teşekkür ederim yorumunuz için.
 
Tiyatro için birsey diyemem...Ama ben tatile gitmeyi sevmeyen erkek girmedim.Kendisi için alışveriş yapmayı sevmeyen erkek de( kıyafet sevmeyeni teknoloji marketlerini gezer) Ama bütçesini,çocuğunun masraflarını düşünmek zorunda olduğu için "birşeye ihtiyacımız mi var,tatile gerek yok" diyen çok erkek gördüm.

Tatili "bir sürü para verip manasızca yatıyoruz" şeklinde yorumluyor. Çünkü kendisi işkolik. Sadece çalışmak istiyor amcam çalışıp yorulunca da söyleniyor. Elbette benim istediğim kadar sosyal olmak zorunda değil ama eşim asosyal bir adam. Bu da beni çoğu zaman yoruyor.
 
Eşiniz genel olarak böyleyse, yapısı bu, sosyalleşmek istemiyor sevmiyor olabilir. Karakterini değiştirmesini mi istiyorsunuz ?

Yine aynı örneği vereceğim ama cidden çok benziyor, kv de mesela sosyal olmayan insanları değiştirme çabasında, eşime de aynı şeyleri öğretmiş, bizim evimize çalıştığımız için pek misafir gelmez, ona göre her zaman misafir gelmeli, ağırlanmalı. Ne vaktim var, ne isteğim, ne de habire misafir ağırlayacak yapım. O da beni değiştirmeye çalışıyor habire kendince, ve ben de onun yanında inanılmaz geriliyorum. Her hareketimi izlediğini, kaydettiğini, yargıladığını, eleştirdiğini anlıyorum ve tüm isteğim uçup gidiyor.

Birbirini seven insanlar birbirlerininin karakterini olduğu gibi kabul etmeli. Bu tabi ki kötü alışkanlıklar için geçerli değil. Sosyallik mesela karakter meselesi. Sosyalliği sevmeyen birine zorla sosyal olacaksın sosyal olmalısın denmesi onun karakterine müdahale değil mi sizce?

Peki en azından kendi çekirdek ailesi ile bir şeyler yapma isteğinin olması gerekmez mi? Eşim, ben ve oğlumuz çıktığında çocuk durmuyor geriliyorum diyerek çıkmak istemiyor. E madem dışarıda durmuyor aile içi sosyalleşelim birine gidelim desem, ben sıkılıyorum ev muhabbetlerinde diyor. Yani onun sosyalleşmesi için istediği tüm şartların yerine getirilmesi gerek. Yaramazlık yapmayan sakin duran bir çocuk olmalı mesela. E o da bizde yok. Elimizde bulunan örnek bu şekil ne yapalım.

Tamam salayım ne istiyorsa onu yapsın, nausl istiyorsa öyle yaşasın diyorum ama demek ki tam manasıyla kabullenmiş olmuyorum ki, bu tür olaylarda öfkem artıyor.
 
Çok sert olmamış mı bu yorum yahu :) o iş öyle olmuyor aslında. Kimse beni idare etmiyor. Gayet eleştiriyorlar hepsi. Yüzüme karşı dimdik :) hele kusur örtmek falan hak getire. Ufacık bir kusurum olsa o anla yetinmeyip sonraki yıllarda da yüzüme vurmaktan kaçınmazlar. Yani hayatımdaki insanlar öyle idare eden, alttan alan tipler değiller.

Kolaysa sen değiş kısmına katılıyorum. Ben kendimi değiştiremiyorken insanlardan bunu beklemek doğru değil.
İşte bu.
Onlar yüzüne söylemekten çekinmiyorsa sen de çekinme.
Onlar eleştiriyorsa sen de eleştir.
Umursamıyorsa umursama.

Yani; rahat ol.
Sen ne yaparsan yap herkes kendi bildiği/istediği gibi yaşamaya devam ediyor, edecek.
 
Evlenince değişeceğini düşünmedim, bekarken böyle değildi sadece. Gayet ince düşünen, kibar ve sosyal bir adamdı gördüğüm kadarıyla. Ya da gösterdiği kadarıyla diyeyim. Adam evliliğe adım atıp yayılmayı bekliyormuş, haberim yokmuş.
Maalesef klasik insan davranışı.
Erkeklere sorsak bu klişeyi, evlenmeden önce Adriana'ydı, evlendikten sonra 90 kg luk eşofmanlı Ayşe bacı olduğumuzu söylerler :)

Herkesi olduğu gibi kabul etmekten başka yol yok.
 
Sizi iyi anlıyorum bende böyleyimdir ama sizin kadar değil sanırım . Benim eşimde duygusuz gözükür sizinki gibi belli edemez mutluluğunu şaşkınlığını genelde ben kaş göz yaparım o da daha dikkatli davranır . Benim kayınvalidemde herşeyi ıspatlama çabasındadır bende sinir olur kontrol edebilmeyi çok isterdim ama herkes bizim istediğimiz gibi olamaz sonuçta bizde kimsenin istediği gibi olamayız . Biraz daha kendinizi sıkmamaya çalışın herkesin kusurları vardır bunları kontrol edemeyiz çoğu zaman bunu kabullenirseniz daha rahat edersiniz
 
bu biraz genetik sans ya

mesela benim baba tarafinda kadinlar dogumdan sonra yarı kör yari sagir gibi oluyolar...

mesela kaynanam corap da corap diye yirtinsa da buyuk ihtimalle annemler geldi diye dusunurken duymazdim. dusunurken duymam genelde kimseyi. ya da duymak istemedigim biseyse konsantre olup dinleyip duyamam, dedikodu mu yapiliyo anlamiyorum sanki frasca konusuyolar turkce alt yazisi bile yok, kufur hayatta algilayip duymam


cok dikkatli degilimdir kaynanamin avizesi nasildir duvari ne renktir mutfak fayansi ne renkti hatırlamıyorum.

ben de eskiden sizin gibiydim herkes halinden memnunken ben kafamda bi milyon tane ya şöyle olursa senaryosu yazarken bi yandan da soyle olmali senaryosu yaziyodum...

bu dunyaya herkesi idare etmeye gelmedim ki, velev ki esiniz surat asti surpiz herkesin burnundan geldi. siz gecen kv de yuzunden uzulmustunuz, o da varmis dogum gununde. yani irtibat kesilmiyo. onlar da en fazla mesafeli olur nolcak ki. sonucta gorusmeyi kesemeyecegimiz kisilerle bi kutlama yapilmis. herkes birbirini idare edicek o ortamda.


biraz da ben olmasam diye yasayin hayati...

gecenki konunuzda yengenizden bahsetmistiniz sonra ben size cevap yazamamistim kaldi gitti

dunyayi kurtarmaya gelmediniz birakin artik biraz kendinizi caniniza yazik

bi zamanlar kendi gobegini kendiniz kesmek zorunda kalmis olabilirsiniz, artık degilsiniz

bi zamanlar herkesi herkese karşı idare etmek durumunda kalmis olabilirsiniz, artik mecbur degilsiniz

belli bi yasa kadar aile ve toplum baskisina maruz kaliyoruz ama sonra o bizim kendi tercihimiz oluyo o kalipta kalmak

sizde kiz kismi soyle olur gelin kismi boyle olur erdemli insan soyle davranmali minvalindeki bilincaltiniza yer eden seyleri supurun atin. veya siz cok ince dusunuyosunuz diye insanlarin dusunmesini beklemeyin onlarin inceligi o kadar demekki


mdf var sunta var kalas var kereste var bunlarin 10 cm lik, 5 cm lik, 2.5 cm lik diye çeşitli kalinliklari var. hepsi özünde odun mu odun... gecinmeye gönlü olan oyle kabul eder, etmeyen mesafe koyar uzaktan iletisim kurar veya tamamen keser
o onlarin bilecegi is

siz 10 mm inceliktesiniz diye 10 cm lik malzemeden 8 cm lik incelik bile beklemeniz cok aslinda


o kadar uzun yazmisim ki tekrar okuyup kontrol edemiyorum. verdigim goz rahatsizligindan oturu, konu daginikligi ve her daldan potpori yapmamdan oturu ozur diliyorum:KK200:

Estağfurullah ne özürü efenim :) söylediğiniz her şey doğru. Kabul ediyorum lakin bunun yöntemi ne onu bilmiyorum. Örneğin bu insanlar bir araya geldiğinde gerilmemek adına ne yapmalıyım. Çünkü bunları doğru bulmam, davranışımı değiştirmek için yeterli olmuyor mesela. Bir şekilde bör yöntem geliştirip sizin gibi sağır olmalıyım. Ben daha çok mirket gibi etrafı gözlüyorum ne olacak diye.
 
Merhaba hatunlar.

Baştan belirteyim uzun uzun anlatacağım derdimi. İki satır yazı okumaya üşenenler için uygun bir konu değil. Sabah sekizden itibaren ayaktaydım, bünyem o kadar yorgun ki umarım zihnimi toparlayıp derdimi en doğru şekilde ifade edebilirim.

Başlıkta yazdığım mevzu derdimdir. Uzun zamandır çözmeye çabaladığım ancak başaramadığım, hayatımın tamamını etkileyen bir sorun bu. Öyle ki artık insan içine çıkmak istemeyecek kıvama geldim. Bugün yaşadıklarımı anlatayım, belki bir yerlerden bir şeyler yakalanır da "sebebi ve çözümü bu" denir.

Bugün eşimin doğum günüydü. Eşimin ailesi doğum günü kutlamaz. Partide coşmaktan bahsetmiyorum iyi ki doğdun bile demezler. Onlar böyle imiş, sorgulamıyor ve kabulleniyorum bu durumu. Benim ailem de aksine özel günlere fazlaca önem verirler. Eşimin ailesinin tutumunu bildikleri için, eşime sürpriz yapıp gelmek istediler. Ben de kendimce hazırlık yaptım. Oğlumla hazırlık yapmak adeta işkenceydi ama başardım. Ailem elinde pasta "iyi ki doğduunn damaaat" naraları ile geldiler. Eşim ailesinin genetiğini gururla taşıdığından olsa gerek adeta bir kalas, efendime söyleyeyim bir ruh emici gibi "aaa anne" dedi. Bu tepki içerisinde; şaşkınlık, mutluluk falan barındırıyor ama kimse anlamıyor. Çünkü nasıl anlasınlar ki.

Birinci utanma, eşim adına: neden daha normal tepkiler veremiyor bu adam. Hayır yani aa anne çok teşekkür ederim ne güzel sürpriz buyurun gelin deyip gülümsemek ne kadar zor olabilir ki? Benim enerjimi sömürüp ruhumu emdiği yetmiyor, insanların heyecanlarını da baltalıyor.

Sonra çay, ikram faslı başladı. Oğlum oradan oraya koştururken kayınvalidem de olağanca doğallığıyla oğlumun ona ne kadar düşkün olduğundan, bir gün görmese ne kadar özlediğinden bahsediyordu. Bir yandan da benim sıpaya "koşma dur düşersin. Gel yemek ye yemek. Ay ne tatlı kurban olurum" gibi söylemlerde bulunuyordu. Zaten annemler henüz kapıdan girerken "ay çoraplarını çıkardı idrak çorap yok mu çorap" diye yırtınıyordu. Çünkü ben annemlere hoş geldin diyene kadar çorapsız bekleyemez. Mazallah çorapsızlıktan nöbet falan geçirir.

İkinci utanma kayınvalidem adına: 65 yaşında kadın toplum içinde nasıl davranması gerektiğini, nerede ne konuşması gerektiğini bilmiyor. Hele hele tavırlara bak. Havan kime olum senin? Hayır yani torununa düşkün olduğunu kime neden ispat etmeye çabalıyorsun? Amaç ne ola ki.

Oturduğumuz iki saat boyunca gerim gerim gerildim. Eşim neden sohbet etmiyor? Oğlum neden kuzenine koala gibi yapışıp çocuğu Taciz ediyor? Abim neden kardeşime manalı manalı bakıp güldü? Kardeşim çok mutsuz görünüyor. Tabi sıkıldı çocuk. Benim kalas koca yine saçma sapan çıkışacak çocuğa. O bunu düşünecek, öteki böyle davranacak vs vs. Beynim yanıyor. Asla salamıyorum kendimi. Herkes adına empati kurup, mümkün olsa herkesin davranışlarını kontrol etmek istiyorum. En azından görgü kurallarına riayet edecek ölçüde davransınlar istiyorum.

Bu durum öylesine kontrol edilemez bir hal aldı ki bende, kalabalık ortamlarda inanılmaz geriliyorum. Kim ne saçmalayacak, kim neye üzülecek, kim nasıl davranacak diye düşünmekten ve kasılmaktan vücudum ağırıyor artık.

Ne kadar açık ve doğru ifade edebildim kendimi bilmiyorum. Yakın zamanda bu olayı yaşadığım için bu örnekleri verdim. Ancak konudaki olaylar kadar basit değil durum. Mesela eşimle bir yere yemeğe gideriz. Garsona neden daha nazik konuşmadı diye gerilirim. Gidip garsona sarılarak "kusura bakma ailesi de böyle patavatsız. Genetik işte naapcan" demek istiyorum. Annemle bir topluluktayken, annemin o muhteşem beyin yakan esprilerine tanık olunca herkese dönüp "gerçekten gülmek zorunda değilsiniz. Ben anlıyorum acınızı" demek istiyorum. Bunun gibi bir sürü örnek sayabilirim size.

Gerçekten, samimiyetle soruyorum. Aman bana ne ki demeyi nasıl başarıyorsunuz. Herkesin adına düşünüp üzülmemeyi nasıl başarıyorsunuz? Ben çok yoruldum bu durumdan. O kadar çok düşünüyorum ki mevzunun sonunda "keşke daha normal davranan biriyle evlenseydim" diyecek duruma geliyorum. Sonra bir de böyle düşündüğüm için üzülüyorum. Manyak mısın kızım adam sen anksiyete atağı geçirme diye kişiliğini mi değiştirsin diyorum.

Anladınız değil mi beni? Anlamadığınız kısımlar varsa sorun cevaplayayım. Bakın mesela bu saat oldu inanılmaz uykusuzum ama uyuyamıyorum. Çünkü bu akşam hiç kimsenin mutlu olmadığını düşünüyorum. Şöyle olsaydı daha iyi olurdu diyerek zamanı geri çevirmek istiyorum. Bir dostumun dediği gibi, incelikler yüzünden mi bunlar, yoksa ben dümdüz deli miyim. Şimdiden teşekkürler.


Ben de böyleyim.Çok can sıkıcı.Bi kez eşime mesaj attım misafirle biraz konuş çok sustun diye :/

Senin yazdırdıklarını okuyunca evet bu benm de derdim dedim.Yaşanan bi olayı bikaç gün irdeliyorum.Rahat edemiyorum.İnsanı yıpratıyor gerçekten.

Gidişatı az çok kestiriyor ya insan zamanla.Şimdi şöyle diyecek inşallah demez diyorum vs :/
 
Eşinizle ilgili yazdıklarınızı okuyunca paylaşmak istedim. Eşim fitrat olarak çok hareketli , esprili bir adamdir, ailem ise daha agir daha düzdür bende ailemin biraz değişik de olsa bir parcasiyim. 7 yıllık evliyim evliliğimin 1-2 yılı eşimin davranışlarını kontrol etmeye çalıştım, esprili abartılı geldi, hareketli hali batıyordu bana.
Ama bu durumub sadece ailemin yanindayken olduğunu farkettim , çünkü onlara benzesin istiyordum, artık o kadar çok esime şunu niye yaptin bunu niye soyledin demişim ki birgün evdeki misafirler gidince , eşim bana dönüp bugün yanlış birşey yaptım mı diye sordu, eşimi öyle bir psikolojiye soktuğum icin çok utandım kendimden, koskoca adam cocuk gibi onay beklediklerim benden.
O gün büyük farkindalik oluşturdu bende, eşimi eşim olarak kabul etmeye başladım, kimin ne düşüneceğini umursamamaya çalıştım ve ciddi çaba gösterdim bunun için. Ara ara bazi şeyler rahatsiz etmiyor değil ama artik esime yansıtmamayı öğrendim.
Yani sorun karsi tarafta değil bizim kafamızda oluşturduğumuz normallik algisinda aslında sizde bunun farkındasın ızgara.
Bu yazdıklarımın size bir faydasi olur mu bilmiyorum benimki bir iç döküs oldu :)

Ben de önceleri sürekli uyarıyordum eşimi. Benimki sizin eşiniz gibi naif bir tepki vermedi:) bir gün çemkirdi bir uyarımda. Ben böyleyim sürekli beni değiştirmeye çalışma, beni uyarma diyerek. O günden beri en azından ona yansıtmıyorum. İçime içime deliriyorum :))
 
Back
X