Şöyle bir sadece kendi yazdıklarınızı yukardan aşağı peş peşe okur musunuz? eşle kavgalar, bebek sorunu, maddi sorunlar. hep aynı üçlemeden bahsetmişsiniz. nedensiz bir depresyon gibi değil. öyle olsa bunları sebep sayamazdınız, bebek dileyenlere nasıl sevinçle verdiğiniz yanıtlara bir bakın. yalnız bir de şu gözle bakın, farkında mısınız mutsuzluğunuzu hep dış olgulara bağlamışsınız. yani sanki eşinizle kavga etmeseydiniz, maddi durumunuz daha iyi olsaydı ya da bu bebek tam siz istediğinizde doğru anda olsaydı mutlu olacakmışsınız gibi. o arayıp durduğumuz mutluluk bir yerlerde, bir olayın, bir günün, bir edinimin ardında değil. başta bunla başlayın. şimdi burada. bunları okuduğunuz gözlerde, benim yazdığım ellerde. eğer hislerimizi bizim dışımızdakilere endekslersek dünyanın kahrı bitmedi bitmez. bakın insanlar savaştan, hastalıktan kırılırken sanki bunu yapmaya hakkımız yok değil mi? hmm ama siz de buna hak veriyor ama elimde değil diyorsanız o zaman destek şart. ama okuduklarımdan anladığım sizinki biraz 5 yaşında çocuğun "ama şimdi istiyorum tutturması" gibi olmuş, ki umarım öyledir, bu kadar basittir. kendinizi en iyi siz tanırsınız tabi. ama şu mutsuzluk ya da mutluluğu kendi dışında gelişen olgularda aramayı bi bırakın kenara, bi de öyle deneyin. öneririrm, byron katie "olanı sevmek". e tüm gün konuşasınız bile yok ya, vakit var madem, bi deneyin..