Oradayken namaz esnasında siyahi bir bayan gelmişti muhtemelen bebeği iki aylık civarıydı önüne yatırdı bir şey sermeden kendisi namazını kıldı çok değişik gelmişti hiçbir millet bizim kadar pimpirikli değil..
Bir de bazıları orayı pislik içinde bir yer zannediyor ama bilirsiniz yerler sürekli temizleniyor ekip tarafından
Sonra namaz esnasında bebekler çocuklar ağlıyor bağırıyor kimse bir şey demiyor çünkü normal onlara göre
medine ve mekke de haremlerin içi kesinlikle çok temiz tutuluyor. devamlı sterilize ediliyor. afrikalılar ve pakistanlılar hiç dikkatli değiller temizlik konusunda, bebekleri her yerde ve hiçbir şey de olmuyor o çocuklara.
dediğim gibi, ben öyle bir rahatlıkta olamam ama çocuğun kalabalık ortam diye havayla bile temas ettirilmemesine karşıyım. avmlerde bebek arabalarında bebek görüyorum. avrupa da, bir kaç günlük bebekleriyle dışarıda dolaşan lohusa anneleri görüyorum. haremler kesinlikle avm ler gibi değil. avm kapalı ortam ve yüzeysel bir temizlik var. haremler devamlı sterilize ediliyor, devamlı süpürülüp siliniyor ve su buharı üfleniyor. başkalarının dokunduğu yerlere dokunmanı gerektirecek trabzan gibi şeyler çok fazla yok ve zemzem bidonları gibi, dokunman gereken yerlerde gün içinde devamlı değiştiriliyor.
bence tek sorun, bebeğini sakin tutabilmek. o da eşle yardımlaşarak yapılır.
bizim hac kafilemizde en genç hacı bizim bebek değildi. bir anne bebeği 30 günlükken, kendisi lohusayken, diğer iki kızını da alıp gelmişti. bebek kırkını arabistan da doldurdu yani. ben ona cesaret edemezdim mesela. çok takdir etmiştim maşallah o hanımı. üstelik vekalet verip gitmeyebileceği her ibadeti de bizzat yaptı. kilometrelerce yürüdü. allah kabul etsin inşallah.
bir de yurt dışına giderken, türkiye deki çocuk doktoruyla önceden konuşup, onu her an arayibeleceğini söylemek de öenmli bana göre. acil bir durumda, ilaç ismi sorulup eczaneden de alınabilir. acil yardım ekipleri var zaten şirketlerin umrecileri götürdükleri.
ben devamlı gidip geldiğim için, gözlemlerim çok bu konuda. gruplarda en çok ve çabuk hasta olanlar, hep en pimpirikli olanlarıdır. her yeri peçeteyle tutar, farklı hiçbir şey yemez, devamlı farklı yiyeceklerden ve baharatlardan şikayet eder, ortak tuvaletlere adımını atmaz, kalabalıktan rahatsız olur.
yine de hemen kesin bir ishal olur, klima çarpar, hasta olur, boğazları iltihaplanır, iki haftalığına gider, 4-5 gün hasta yatar. bunların başlıcalarından biri de benim eşimdir :) kendisiyle seyahat işkencedir. allah tan oğlumu kendim gibi yetiştirdim :))
ben de otel odalarıma kendi süngerimi ve çamaşır suyumu , gırgırımı ve mopumu götürüp, odayı görevliye temizletsem de, banyoya görevliye sokmayan bir manyağım ama kişisel alanımda o hijyeni sağladıktan sonra kamusal alanda gayet keyifle takılıyorum yani.
ama hiçbir şey yemeyip, bir de midelerini bozmayı başaran teyzelere tavsiye vermekten illallah ettim. giderken gördüklerime, yanınıza grip ilacı, mide bulantısı ilacı, vitamini kesin alın diyorum. bir de aç kalacak olan zeytin peynir, kek, böreğini yanında getirsin :)
seyahatte anne gerginse, bebek de gergin oluyor. anne rahatsa, bu ruh hali bebeğe de geçiyor. bence bunun normal bir durum olarak idare edip, olağan üstü hal ilan etmemek lazım. gergin ve her şeye karışan annelerin çocukları, hep annelerinin eteğinde çığlık çığlığa. anne de tükeniyor normal olarak. halbuki rahat bir psikolojideyse, çocuk da gerilse bile bir müddet sonra sakinleşip kendi kendini oyalıyor.