- Konu Sahibi baxsx_belasxix
- #1
ben bir katilim...içimdeki sevdayı öldürtmek için kiraladım kendimi, kendimden.hemde acemi bir katil...bu yüzden,dikiz aynasından ne zaman gözlerine değsem,parıldayan bir neşter düştü,titrek ellerimden.beceremedim.vazgeçemedim seni sevmekten...
aslında biliyordum...hayatla aramda bir bağlaçtın.çıksan dağılırdım ve darılırdım şiire.öznesi gizli yüklemler yüklemişken cümlelerime,hep tırnak içine aldığım adını silmek kolaydı...ve bir o kadar zordu ` sevgili` kelimesine hiç kullanılmamış bir `m` harfi iliştirmek...
ilk defa çocukluğumun masallarında rastladım, bir varmışla bir yokmuşa.ve o varlıkla- yokluğun arasındaki uçuruma bir salıncak kurdum ben.ne zaman tenin tenime değse,ne zaman dudakların cenneti yanağıma serse titredim ve korktum o uçuruma düşmekten.oysa,tek bir gülüşünle bile,ellerimi salıncağın iplerinden bıraktığımı bilirim ben...
sırf kırmızıyı sevmiyorum diye lanetlendim ve atıldım çingenelikten.soyumun şenliğinde aynı bardaktan arsız anason beyazını içerken; bir yudum sarhoşluğunu çaldım senin.çingenelerin renk cümbüşünde,gözlerim en sevdiğim rengi ararken kirpiklerinde buldular...parıldayan bir neşter düşüverdi cebimden.nasıl öldürebilirdim ki içimdeki sevgiyi.üstelik dünyam yalnız sen olmuşken...
evet ben bir katilim ey sevgili...ismimin baş harfinden yaptığım sapanla,aynada kendini taşlayan acemi bir katil...karanfil kokularıyla doldurduğun bir pazar sabahını ve seni bana getiren o karanfillerin kurumuş kutsallığını nasıl olurda yok sayabilirdim ki...?
bir deccal gibi,zamanı yüzünde dondurmayı öğrendim ben.çektiğim bir fotoğraf karesini gözlerimin arka planı yapmışken; ne zaman yumsam karşımdaydın.nasıl unutabilirdim ki seni ve nasıl öldürebilirdim içimdeki sevgiyi? hergece o parıldayan neşterle seni değil,uçuruma kurduğum salıncağı iplerini kestim ben.bir intihardı seni sevmek...düştüm,düştüm ölmedim...
biliyorum birgün beni kaybetmek pahasına da olsa söyleyeceksin,seni unutturacak sihirli kelimeleri.birgün dilinin kilidi çözülecek.hayat,acıtmadan çekip alacak içimdeki güzeli...
bak bıraktım salıncağı iplerini.ellerim boşta...izin ver düşeyim bahçenin cennet toprağına.ya da.......* lehte ırmağında yıkayayım yüzümü.ancak o zaman unuturum,gözlerine her baktığımda yaşadığım düğünü...
aslında biliyordum...hayatla aramda bir bağlaçtın.çıksan dağılırdım ve darılırdım şiire.öznesi gizli yüklemler yüklemişken cümlelerime,hep tırnak içine aldığım adını silmek kolaydı...ve bir o kadar zordu ` sevgili` kelimesine hiç kullanılmamış bir `m` harfi iliştirmek...
ilk defa çocukluğumun masallarında rastladım, bir varmışla bir yokmuşa.ve o varlıkla- yokluğun arasındaki uçuruma bir salıncak kurdum ben.ne zaman tenin tenime değse,ne zaman dudakların cenneti yanağıma serse titredim ve korktum o uçuruma düşmekten.oysa,tek bir gülüşünle bile,ellerimi salıncağın iplerinden bıraktığımı bilirim ben...
sırf kırmızıyı sevmiyorum diye lanetlendim ve atıldım çingenelikten.soyumun şenliğinde aynı bardaktan arsız anason beyazını içerken; bir yudum sarhoşluğunu çaldım senin.çingenelerin renk cümbüşünde,gözlerim en sevdiğim rengi ararken kirpiklerinde buldular...parıldayan bir neşter düşüverdi cebimden.nasıl öldürebilirdim ki içimdeki sevgiyi.üstelik dünyam yalnız sen olmuşken...
evet ben bir katilim ey sevgili...ismimin baş harfinden yaptığım sapanla,aynada kendini taşlayan acemi bir katil...karanfil kokularıyla doldurduğun bir pazar sabahını ve seni bana getiren o karanfillerin kurumuş kutsallığını nasıl olurda yok sayabilirdim ki...?
bir deccal gibi,zamanı yüzünde dondurmayı öğrendim ben.çektiğim bir fotoğraf karesini gözlerimin arka planı yapmışken; ne zaman yumsam karşımdaydın.nasıl unutabilirdim ki seni ve nasıl öldürebilirdim içimdeki sevgiyi? hergece o parıldayan neşterle seni değil,uçuruma kurduğum salıncağı iplerini kestim ben.bir intihardı seni sevmek...düştüm,düştüm ölmedim...
biliyorum birgün beni kaybetmek pahasına da olsa söyleyeceksin,seni unutturacak sihirli kelimeleri.birgün dilinin kilidi çözülecek.hayat,acıtmadan çekip alacak içimdeki güzeli...
bak bıraktım salıncağı iplerini.ellerim boşta...izin ver düşeyim bahçenin cennet toprağına.ya da.......* lehte ırmağında yıkayayım yüzümü.ancak o zaman unuturum,gözlerine her baktığımda yaşadığım düğünü...