Benimde bir anım var...

Çok üzüldüm. ... sanırım o dönemin çocuklarının kaderi buydu. Benim de ilkokul ogretmenim tahtaya soru yazar tek tek hepimizi çıkarıp cozudururdu. Sınıfta çalışkan olarak ilk 5 in içinde olmama rağmen o gün o soruyu çözemedim. Yerinden bir hisimla kalktı ve tokatlarinin ardı arkası kesilmedi en son ki Tokatinda başımı tahtaya vurmustum. Elleri aciyana kadar vurmuştu hiç unutmuyorum. Ondan sonra bidaha hiç cesaret edip parmak kaldirmadim bildiğim sorularda bile. Bidaha toplum önüne çıkıp hiçbir aktivite yapamadim. Aileme de anlatmamistim. Ogretmen yasamiyordur muhtemelen o zamanlar bile yaşı vardı. Üniversite yıllarında memleketime geldiğim de bi mağaza da gördüm kendinisini yanına gidip kendimi tanittim gözleri dolmuştu.

Şimdi benim de okul çağında bi çocuğum var. Hergün gelince vücudunu kontrol ediyorum. Yeni nesil anne babalar bilinclendi artık bir tokatta bile ortalığı ayağa kaldiriyorlar. Bizim zamanimizda öyle değildi. Öğretmen vuruyorsa haketmistir deniliyordu. 31 yasindayim hala unutmam o günü. .
 
O zamanlar 13 yasında filandım.ortaokula gidiyordum genc kızlığa doğru ilerleyen yaslardaydim.Ögretmen masasının en önündeki masa da oturuyordum.Turkce öğretmenimiz vardı.40-50 yaşlarında erkek.Genelde bakımlı güzel kızlarla daha çok ilgilenirdi sınavlarda onlara soruların cevaplarını bile söylediğine şahit olmustum.Hep zengin,üstü bası iyi giyimli güzel görünümlü öğrenciler onun gözdesiydi.Bense orta halli bir ailenin çocuğuydum üstün basım her zaman temizdi ancak Yen'i değildi eskiydi formam filan.Yine de öğretmenimin beni de sevmesi icin,değer vermesi icin elimden gelen herşeyi yapıyordum ama nafile hep aşağılanan gözlerle bana bakar hep terslerdi.
Saygida kusur etmezdim de ama cocuk aklımla niye böyle diye sorgulamadan edemezdim.Bir gün teneffüs arasında sınıf arkadaşlarımdan bu ogretmenimin bizlere dersle alakalı verdiği ödevi yarın değil Bugun kontrol edeceğini duyduk.Benim gibi haberi olmayan birkacimiz panikledik notla tehdit ederdi hepimizi ve gerçekten kötü Notlar verirdi.soyle de bir durum vardı ben o ödevimi yapmıştım çoğu arkadaşımızda öyle fakat Bugun bakmayacak diye evde bırakmıştık o defterimizi.guzel yazı defteri olabilir 20 sene kadar geçti üzerinden.
Neyse sınıf arkadaşlarım hemen diğer teneffüs öğretmenimizin yanına gidip izin istediler eve gidip defterlerini getirmek icin.onlara gözümün önünde izin verdi.Hemen hemen hepsi bir koşu eve gidip gelmişlerdi.o gün öğretmenimiz koridor nöbetçisiydi.cesaretimi toplayıp diğer teneffüste ben gittim.Ödevimi yaptığımı bana da izin vermesini istedim ama izin vermedi herkesi evine yolladı ama o kadar yalvardım ki beni eve yollamadıgi gibi kopek kovalar gibi bağır çağır sınıfa gönderdi.çok üzülmüştüm o sınıfa nasıl girdim bilmiyorum.sinifin pencereleri acıktı bende içeri hızlı bir şekilde girmemle cereyan yapıp kapı sert bi şekilde çarptı.koridorun diğer ucunda bekleyen ogretmenim o kapinin çarpılisini kendisine bir tepki zannedip,bir hışımla sınıfa girdi elinde her zaman ki sopası vardı.sen nasıl kapıyı çarparsın dedi ve kendi sıramda oturuyordum üstüme saldırdı resmen elindeki sopayla.ogretmenim penceler acık ceryan yaptı tutamadım kapıyı desemde beni duydu ancak dinlemedi.
Elindeki sopayla kafama,yüzüme omuzlarıma nereme denk gelirse öyle sert vuruyordu ki canim cok yanmıştı.Ama bitmek bilmedi nereme denk gelirse vurdu vurdu vurdu...sınıfta bütün arkadaşlarım buz kesilmişti.sanarsiniz ki kimse yok içerde öyle derin bir ssessizlik...vurdukça vurdu dayanamadim ellerimle kafami kapadim sıraya yüzümü kapakladim o şekilde 5 dakika kadar daha vurmuştur.canim değil kalbim acıyordu artık...neyin öfkesi kiniydi bu böyle...Allah'a dua ediyordum gitsin artık diye neyse ki sonunda bıraktı beni...o halde sıraya kapaklanmış şekilde kala kaldım.Nasil ağlıyordum epey öylece ağladım kafamı kaldıramadım sıradan.Arkadaslarim yanım gelip beni sarıp sarmaladılar ellerim tutmuyordu kırık gibi agriyordu adeta.o gün bütün gururum,onurum kırılmıştı.oysa ki benim sucum yoktu kapı cereyan yaptı desemde dinlemedi velev ki kapıyı ben çarpmış olsam bile cezası böyle mi olmalıydı.Omrum boyunca yedigim o dayagi unutmadım.Aileme de anlatmadım.icime kapandım.Az sayı da arkadasım varken o yedigim dayaktan sonra bana acidiklari icin tum sınıf benimle bir müddet ilgili davranmıştı.Hakkimi helal etmiyorum.Evet ben orta halli bir ailenin çocuğuydum ailem beni cicili bicili giydirip yollamıyordu okula,her öğretmenler gününde pahalı hediyelerde alamiyordum ama ailemden en iyi öğrendiğim şey saygı idi.Saygisizlik etmemiştim ben oysa ki...şimdilerde yaşıyor mu hala bilmiyorum.o gün bana bi böcek misim gibi bakan o insana hakkımı helal etmiyorum....içimi dökmek istedim kızlar...
Çok üzüldüm gerçekten. Adama hakaret edeceğim ama terbiyem müsade etmiyor. Benim de var bir kötü anım. Orta ikideyim. Coğrafya öğretmenimiz gelirken haritayı getirmeyi unutmuş, benden öğretmenler odasından haritayı getirmemi istedi. Bende koşar adımlarla koridorda ilerlerken nöbetçi öğretmen, "ne işin ders saatinde koridorda" diyerek kükredi. Ağzımı açıp açıklama yapmama izin vermeden bir tokat geçirdi ama ne tokat. Kulağım çınlamaya, başımın etrafımda halkalar dönmeye başladı. Tokatın geldiği bölge tamamen uyuşup, yanmaya başladı. Çok iyi hatırlamıyorum ama galiba ağlayamamıştım. Sanırım şok geçirdim. Sonra gittim haritayı aldım ve sınıfa geri döndüm. Hiç kimse ne olduğunu anlamadı bile. Kimseye bişey demedim. Ama hiç unutmam. Kendisiyle dünya gözüyle hesaplaşmak isterdim doğrusu. Gözünün içine bakarak o günü anlatmak isterdim. Ama adamın ismini cismini ona ait hiçbir şey hatırlamıyorum ki. Zaten yaşıyorsa yaşlanmıştır. Anlayacağınız, " sarı çizmeli mehmet ağa"
Bugün de haberlerde izledim. Öğretmenin biri sözde sevmek için çocuğun yanağını sıkmış, çocuğun yüzü kıpkırmızı olmuş. Aile de ingiliz anahtarı ile dövmüş öğretmeni. Bence hak etmiş öğretmen o dayağı...
Hiç kimse dayağı haketmez. Bu ülkede kanun var nizam var. Her veli kendi adaletini bu şekilde kendi sağlayacaksa ve diğerleri haketti haketmedi gözüyle bakacaksa; o zaman öğretmenlerin can güvenliği ve itibarı diye bir şeyi kalmaz.
 
Ahh daha beterini yaşadım içimde bir yaradır ki her hatırladıkça nefretle anarım ilkokul 4.cü sınıftaki erkek öğretmen müsveddesini...
Küçücük çocukların ahı bulsun o öğretmen kılığındaki şeytanları.
 
Ah ne çok yaralar açmış o küçücük bedenimize yapilan eziyetler,haksiz yere edilen o iğrenç sözler.
Allah hepsinin belasını versin.
 
Okadar üzuldümki kalbim acıdı :( malesef bende yaşadım haksız bir sürü şey hoş aileme söylesemde degisen birsey olmayacktı onların gözünde öğretmenler hep haklıydi öğretmenler kutsaldı haylaz olan bizdik haksız bizdik :(

Bir başka konudada bahsetmiştim ilkokul öğretmenim aynı bahsettigin gibi cocukları sever kayırırdı o zamnlar icime kapanmıştım bir matematik sorusunu bilemedim diye bana vurmuştu hakaretler küfürler etmişti matematikten ogün sogudum hep yapamayacağima inandım ve öylede oldu :( Ben ona hakkımı nasıl helal edeyim Allan sorsun o kayırdıgı cocuklardanda ayrı eziyet görürdük off off
 
Dunyanin kanunu bu demekki. Bizimde kucukken siniflarimiz karisikti biz normal gidenler bide yatili olarak okulda kalanlar vardi. Yatili olan herkesin durumuda gercekten kotuydu biz ogrenciler hic bi problemimiz olmazdi kucumseme asagilama gibi. Sadece cok icine kapaniklardi sanki biz istedigimiz herseyi soyleyebiliriz ama onlarin hakki yokmus gibi hep sessizlerdi.
Ogretmenlerdede cok belli oluyodu bize karsi olan tavirlari ve yatili gelenlerle cok farkliydi. Biz sakalasir guler eylenirdik ama onalra karsi vuz kesilirlerdi.
Allah burun mazlumlari zalimlerden korusun.
 
O zamanlar 13 yasında filandım.ortaokula gidiyordum genc kızlığa doğru ilerleyen yaslardaydim.Ögretmen masasının en önündeki masa da oturuyordum.Turkce öğretmenimiz vardı.40-50 yaşlarında erkek.Genelde bakımlı güzel kızlarla daha çok ilgilenirdi sınavlarda onlara soruların cevaplarını bile söylediğine şahit olmustum.Hep zengin,üstü bası iyi giyimli güzel görünümlü öğrenciler onun gözdesiydi.Bense orta halli bir ailenin çocuğuydum üstün basım her zaman temizdi ancak Yen'i değildi eskiydi formam filan.Yine de öğretmenimin beni de sevmesi icin,değer vermesi icin elimden gelen herşeyi yapıyordum ama nafile hep aşağılanan gözlerle bana bakar hep terslerdi.
Saygida kusur etmezdim de ama cocuk aklımla niye böyle diye sorgulamadan edemezdim.Bir gün teneffüs arasında sınıf arkadaşlarımdan bu ogretmenimin bizlere dersle alakalı verdiği ödevi yarın değil Bugun kontrol edeceğini duyduk.Benim gibi haberi olmayan birkacimiz panikledik notla tehdit ederdi hepimizi ve gerçekten kötü Notlar verirdi.soyle de bir durum vardı ben o ödevimi yapmıştım çoğu arkadaşımızda öyle fakat Bugun bakmayacak diye evde bırakmıştık o defterimizi.guzel yazı defteri olabilir 20 sene kadar geçti üzerinden.
Neyse sınıf arkadaşlarım hemen diğer teneffüs öğretmenimizin yanına gidip izin istediler eve gidip defterlerini getirmek icin.onlara gözümün önünde izin verdi.Hemen hemen hepsi bir koşu eve gidip gelmişlerdi.o gün öğretmenimiz koridor nöbetçisiydi.cesaretimi toplayıp diğer teneffüste ben gittim.Ödevimi yaptığımı bana da izin vermesini istedim ama izin vermedi herkesi evine yolladı ama o kadar yalvardım ki beni eve yollamadıgi gibi kopek kovalar gibi bağır çağır sınıfa gönderdi.çok üzülmüştüm o sınıfa nasıl girdim bilmiyorum.sinifin pencereleri acıktı bende içeri hızlı bir şekilde girmemle cereyan yapıp kapı sert bi şekilde çarptı.koridorun diğer ucunda bekleyen ogretmenim o kapinin çarpılisini kendisine bir tepki zannedip,bir hışımla sınıfa girdi elinde her zaman ki sopası vardı.sen nasıl kapıyı çarparsın dedi ve kendi sıramda oturuyordum üstüme saldırdı resmen elindeki sopayla.ogretmenim penceler acık ceryan yaptı tutamadım kapıyı desemde beni duydu ancak dinlemedi.
Elindeki sopayla kafama,yüzüme omuzlarıma nereme denk gelirse öyle sert vuruyordu ki canim cok yanmıştı.Ama bitmek bilmedi nereme denk gelirse vurdu vurdu vurdu...sınıfta bütün arkadaşlarım buz kesilmişti.sanarsiniz ki kimse yok içerde öyle derin bir ssessizlik...vurdukça vurdu dayanamadim ellerimle kafami kapadim sıraya yüzümü kapakladim o şekilde 5 dakika kadar daha vurmuştur.canim değil kalbim acıyordu artık...neyin öfkesi kiniydi bu böyle...Allah'a dua ediyordum gitsin artık diye neyse ki sonunda bıraktı beni...o halde sıraya kapaklanmış şekilde kala kaldım.Nasil ağlıyordum epey öylece ağladım kafamı kaldıramadım sıradan.Arkadaslarim yanım gelip beni sarıp sarmaladılar ellerim tutmuyordu kırık gibi agriyordu adeta.o gün bütün gururum,onurum kırılmıştı.oysa ki benim sucum yoktu kapı cereyan yaptı desemde dinlemedi velev ki kapıyı ben çarpmış olsam bile cezası böyle mi olmalıydı.Omrum boyunca yedigim o dayagi unutmadım.Aileme de anlatmadım.icime kapandım.Az sayı da arkadasım varken o yedigim dayaktan sonra bana acidiklari icin tum sınıf benimle bir müddet ilgili davranmıştı.Hakkimi helal etmiyorum.Evet ben orta halli bir ailenin çocuğuydum ailem beni cicili bicili giydirip yollamıyordu okula,her öğretmenler gününde pahalı hediyelerde alamiyordum ama ailemden en iyi öğrendiğim şey saygı idi.Saygisizlik etmemiştim ben oysa ki...şimdilerde yaşıyor mu hala bilmiyorum.o gün bana bi böcek misim gibi bakan o insana hakkımı helal etmiyorum....içimi dökmek istedim kızlar...
ben kotu bır ınsanın yaptıgı kotuluklerın yanına kar kaldıgını dusunmuyorum acıkcası
allahın cezası adam...
 
O zamanlar 13 yasında filandım.ortaokula gidiyordum genc kızlığa doğru ilerleyen yaslardaydim.Ögretmen masasının en önündeki masa da oturuyordum.Turkce öğretmenimiz vardı.40-50 yaşlarında erkek.Genelde bakımlı güzel kızlarla daha çok ilgilenirdi sınavlarda onlara soruların cevaplarını bile söylediğine şahit olmustum.Hep zengin,üstü bası iyi giyimli güzel görünümlü öğrenciler onun gözdesiydi.Bense orta halli bir ailenin çocuğuydum üstün basım her zaman temizdi ancak Yen'i değildi eskiydi formam filan.Yine de öğretmenimin beni de sevmesi icin,değer vermesi icin elimden gelen herşeyi yapıyordum ama nafile hep aşağılanan gözlerle bana bakar hep terslerdi.
Saygida kusur etmezdim de ama cocuk aklımla niye böyle diye sorgulamadan edemezdim.Bir gün teneffüs arasında sınıf arkadaşlarımdan bu ogretmenimin bizlere dersle alakalı verdiği ödevi yarın değil Bugun kontrol edeceğini duyduk.Benim gibi haberi olmayan birkacimiz panikledik notla tehdit ederdi hepimizi ve gerçekten kötü Notlar verirdi.soyle de bir durum vardı ben o ödevimi yapmıştım çoğu arkadaşımızda öyle fakat Bugun bakmayacak diye evde bırakmıştık o defterimizi.guzel yazı defteri olabilir 20 sene kadar geçti üzerinden.
Neyse sınıf arkadaşlarım hemen diğer teneffüs öğretmenimizin yanına gidip izin istediler eve gidip defterlerini getirmek icin.onlara gözümün önünde izin verdi.Hemen hemen hepsi bir koşu eve gidip gelmişlerdi.o gün öğretmenimiz koridor nöbetçisiydi.cesaretimi toplayıp diğer teneffüste ben gittim.Ödevimi yaptığımı bana da izin vermesini istedim ama izin vermedi herkesi evine yolladı ama o kadar yalvardım ki beni eve yollamadıgi gibi kopek kovalar gibi bağır çağır sınıfa gönderdi.çok üzülmüştüm o sınıfa nasıl girdim bilmiyorum.sinifin pencereleri acıktı bende içeri hızlı bir şekilde girmemle cereyan yapıp kapı sert bi şekilde çarptı.koridorun diğer ucunda bekleyen ogretmenim o kapinin çarpılisini kendisine bir tepki zannedip,bir hışımla sınıfa girdi elinde her zaman ki sopası vardı.sen nasıl kapıyı çarparsın dedi ve kendi sıramda oturuyordum üstüme saldırdı resmen elindeki sopayla.ogretmenim penceler acık ceryan yaptı tutamadım kapıyı desemde beni duydu ancak dinlemedi.
Elindeki sopayla kafama,yüzüme omuzlarıma nereme denk gelirse öyle sert vuruyordu ki canim cok yanmıştı.Ama bitmek bilmedi nereme denk gelirse vurdu vurdu vurdu...sınıfta bütün arkadaşlarım buz kesilmişti.sanarsiniz ki kimse yok içerde öyle derin bir ssessizlik...vurdukça vurdu dayanamadim ellerimle kafami kapadim sıraya yüzümü kapakladim o şekilde 5 dakika kadar daha vurmuştur.canim değil kalbim acıyordu artık...neyin öfkesi kiniydi bu böyle...Allah'a dua ediyordum gitsin artık diye neyse ki sonunda bıraktı beni...o halde sıraya kapaklanmış şekilde kala kaldım.Nasil ağlıyordum epey öylece ağladım kafamı kaldıramadım sıradan.Arkadaslarim yanım gelip beni sarıp sarmaladılar ellerim tutmuyordu kırık gibi agriyordu adeta.o gün bütün gururum,onurum kırılmıştı.oysa ki benim sucum yoktu kapı cereyan yaptı desemde dinlemedi velev ki kapıyı ben çarpmış olsam bile cezası böyle mi olmalıydı.Omrum boyunca yedigim o dayagi unutmadım.Aileme de anlatmadım.icime kapandım.Az sayı da arkadasım varken o yedigim dayaktan sonra bana acidiklari icin tum sınıf benimle bir müddet ilgili davranmıştı.Hakkimi helal etmiyorum.Evet ben orta halli bir ailenin çocuğuydum ailem beni cicili bicili giydirip yollamıyordu okula,her öğretmenler gününde pahalı hediyelerde alamiyordum ama ailemden en iyi öğrendiğim şey saygı idi.Saygisizlik etmemiştim ben oysa ki...şimdilerde yaşıyor mu hala bilmiyorum.o gün bana bi böcek misim gibi bakan o insana hakkımı helal etmiyorum....içimi dökmek istedim kızlar...
Ya korkunc bisey bu allahindan bulsun elleri kirilsin insallah canim benim.Maalesef esseklik baki kaliyor biliyorsun bir yigin kitap okuyup ozgun bir cumle kuramayan sekilci insanlar vardi halen var.Sinif ayrimi yapan sovenist ruhlu tum mahluklardan nefret ediyirum.Simdi burada bunu paylasman seni oyle hafifletecekki yillarca yureginde bir yuk bir yara olmus bir olay yasamissin umarim bundan sonra hersey gonlunce olur.
 
Okudukça çok şaşırıyorum cidden. Ya ben çok şanslıydım yada burada yazanlar çok şanssız. Benim de yaşım küçük değil 30 oldum ama böyle öğrenci döven öğretmenim hiç olmadı. Kızar bağırırlardı ama hakaret ettiklerini de hatırlamıyorum. Ciddem çok şaşkınım şu an. Bir de herkesin böyle anısı var sanırım. Benim de sınıfımda hem zengin hem fakir çocuklar vardı. Durumu olmayan çocuklar daha çekingendi ama o sınıf arkadaşlarımız yüzündendi.
 
Bende benzer bir şey yasadim. Ustelik tek sucum soruya yanlis cevap vermekti. Onun dersi baslayacagi zaman herkes korkardi. O gitti yerine benzeri geldi. Hani iki arkadas sinifta goz goze gelince gulumser ya birbirine. Tek sucumuz buydu iste
 
Konu sahibi çok üzüldüm:(
Benim de lisede beden eğitimi öğretmenim felsefe öğretmeni arkadaşı hakkında çıkardığı ağır,iftira içeren dedikoduları benim çıkardığımı iddia ederek bana yıkmıştı. Bir akşamda herşey öylesine altüst olmuştu ki benim için. Günler geçmişti ama ben hala neler olduğunu anlayamamıştım bile. O kadar bihaberdim ki olan bitenden. Sonraki dönem felsefe öğretmeninin girdiği bütün derslerden 1 aldım. Okul hayatı boyunca her yıl dereceyle mezun olan inek ben:/ onu bile anlayamamıştım.
Sonradan öğrendim ki o beden eğitimi öğretmeni kocası tarafından terkedilmiş, darma duman olmuş,yuvasu dağılmış..
 
Of aklima bir baska öğretmenim daha geldi. Konusurken cümlenin sonuna 'ya' dedim diye tun okul ortasinda rezil etmisti oof Of
 
İlkokul ikiye gidiyordum. Daha tahtaya ayşe koş yok 1+1 falan çizip karaladigimiz dönemler. Başımızda bir sınıf öğretmeni önüne gelene yermısın yemezmısın . Bir gün beni tahtaya kaldırmıştı hiç unutmam y harfini yazamıyordum galiba tam hatırlamıyorum ama ben yazmaya uğraş gösterirken kafama her saniye yumruğuyla vuruyordu benim gözler yaş içinde. Neyse birtürlü becerememiştim tabi o baskıyla . Bu sefer iki eliyle suratıma tokatlar atıp yerime oturtmustu. Birtek ben de değilim. Dayak yemeyen kimse yoktu sınıfta. Ama öyle korkmusuz bizi korkutmuski kimse birsey soylemiyordu ailesine bende dahil . Öcü gibi görüyorduk o kadını. Kulağım da da sonralardan rahatsizliklar çıkmıştı kafama vurduğu için. Hakkımı helal etmiyorum zehra nebioglu.
 
Hanımlar unutmak çok zor tahmin ediyorum ama unutun bence. Kendinizi bu kadar yıpratmayın. Bunu size yapanların kendilerine saygısı yokmuş ki size olsun.
 
Ben öğretmenimden hafızama kazınacak bi dayak yemedim ama 2 şey var öğrencilik hayatımla ilgili unutamadığım

İlkokula ben küçük yaşta başladım (yolda oynayacağına okula gitsin demiş ailem) 5,5 yaşında. Evimiiz sobalıydı koca bi salon ve biz hepimiz 5 kişi orda oturuyoruz. Babam okumayı öğretiyor bana güya; tv açık abim karşımda oyun oynuyor ve ben okuma öğrenmeye çalışıyorum tabi kafamı derse veremiyorum hep yanlış okuyorum yanlış okudukça babamın kafama vurduğunu hatırlıyorum (yumruk yapardı elini orta parmağını hafif çıkararak vururdu kafama) ağlayarak ders çalıştığımı hatırlıyorum.

Bir de lise 2. Sınıftayken bi öğretmenimiz vardı sert, disiplinli bizi asker sanıyordu galiba sınıfa geldiğinde herkes ayağa kalkacak sıkıysa kalkma, çıt çıkmazdı onun dersinde. Bigün öğretmen masasının önündeki sıranın 2. Sırasındaki ögrenci silgisini yere düşürdü bi ön sıradaki çocuk yerinden kalkmadan yerden aldı arkasını dönüp sıraya koydu silgiyi ama öğretmenin bu çocuğa bir bakışı var düşmanına bakıyor sanki, çocuk açıklama gereği duydu "hocam silgisi düştü de onu verdim" diye hoca masadan kalktı bu çocuğu bir dövdü ama unutamıyorum o anı tekme tokat kafasına demir bi anahtarlığı vardı onu fırlatmıştı en son, o çocuk ders boyu ağlamıştı unutmam gebermiştir inşallah pislik herif
 
Ben öğretmenimden hafızama kazınacak bi dayak yemedim ama 2 şey var öğrencilik hayatımla ilgili unutamadığım

İlkokula ben küçük yaşta başladım (yolda oynayacağına okula gitsin demiş ailem) 5,5 yaşında. Evimiiz sobalıydı koca bi salon ve biz hepimiz 5 kişi orda oturuyoruz. Babam okumayı öğretiyor bana güya; tv açık abim karşımda oyun oynuyor ve ben okuma öğrenmeye çalışıyorum tabi kafamı derse veremiyorum hep yanlış okuyorum yanlış okudukça babamın kafama vurduğunu hatırlıyorum (yumruk yapardı elini orta parmağını hafif çıkararak vururdu kafama) ağlayarak ders çalıştığımı hatırlıyorum.

Bir de lise 2. Sınıftayken bi öğretmenimiz vardı sert, disiplinli bizi asker sanıyordu galiba sınıfa geldiğinde herkes ayağa kalkacak sıkıysa kalkma, çıt çıkmazdı onun dersinde. Bigün öğretmen masasının önündeki sıranın 2. Sırasındaki ögrenci silgisini yere düşürdü bi ön sıradaki çocuk yerinden kalkmadan yerden aldı arkasını dönüp sıraya koydu silgiyi ama öğretmenin bu çocuğa bir bakışı var düşmanına bakıyor sanki, çocuk açıklama gereği duydu "hocam silgisi düştü de onu verdim" diye hoca masadan kalktı bu çocuğu bir dövdü ama unutamıyorum o anı tekme tokat kafasına demir bi anahtarlığı vardı onu fırlatmıştı en son, o çocuk ders boyu ağlamıştı unutmam gebermiştir inşallah pislik herif
Benim de babam bana öğretmenin öğretmediği yerleri öğretmeye çalışırdı. Sonuç fiyasko tabii ki. Dayak yemedim ama babamı bana ders çalıştırmaktan soğuttum.
 
Herkes insan olamıyor işte . Bende ilkokula gidiyorum tam hatırlamıyorum ama galiba 10 Kasım o zamanlarda önlüğün üzerine bir şey gitmekte yasak soğukta tören başlasın diye bekliyoruz. Çok üşüdüm ve soğukta gülme krizine girdim. Yanimizdada fen öğretmenimiz var döndü bana senin gibi vatan hainleri yüzünden bu ülke bu halde dedi hiç unutmam onu bide tokat atti. Pis adam sanki o yaşta naptiysam vatan hainliği olarak
 
Ödevimi evde mi unutmuştum ne ilkokulda ve bir tokat yemiştim ama en afillisinden. Şimdi düşünüyorum da maksimum 10 yaşındaki bir çocuğa tüm gücünü kullanarak tokat atmak nasıl bir vicdansızlıktır?

Burada yazılanları okuyunca inanılmaz üzülüyorum çünkü miniğim bu sene 1. Sınıfa başladı. O böyle bir şeye maruz kalsa Allah korusun kahrolurum herhalde :(

Dilerim hiçbir çocuk şiddete uğramaz. Allah herkesin kalbine merhamet versin.
 
Back
X