Beyin yikama ve yönlendirme..


"...şuuraltı mesajlar ile işgâle hazır edilmiş" diye yazmissin ya hani iste tam demek istedigim de bu. Belirtilen cizgifilmlerde, dizilerlerde subliminal mesaj yardimiyla, insanlari toplu halde, ahlaki acidan ve kulturel acidan, daha once birileri tarafindan belirlenen bir hedefe ulasmak icin hazirlamak. nedir bu hedef? tabi ki "yeni duya duzeni". neden boyle oldugunu dusunuyorum size anlatayim.

bundan 20 yil once tabu olarak kabul edilen bircok ahlaki durum gunumuzde siradan bir olay gibi. bundan 20 yil once haberlerde hangi biriniz bir gun gupe gunduz sokak ortasinda bir insanin diger bir insanin kafasini kestigini duydunuz? bugun ise 2 gunde bir boyle bir haber duymak mumkun. bundan yine 20 yil once bir bayan ile bir erkek arasindaki iliskiye bakis acisiyla gunumuzdeki bakis acisi bir mi sizce? elbette 2013 yilindayiz, ancak matematiksel boyutta olayi ele alirsak ahlak zamandan bagimsizdir. peki de ne oldu da 20 yil once ahlaksizlik olarak gorulen herhangi bir olay gunumuzde televizyonda bile insanlari ozendirircesine islenmekte? iste, benim dusuncem 20 yilda bu duruma gelinmesinin sebebi bu gecen zaman icerisinde agir agir sublimial mesajlarin insan davranislari,dusunceleri ve hareketleri uzerinde ki etkisi. Ben bunda herhangi bir ticari amac goremiyorum uzgunum. Ticari amac olarak gormek de ya da bunun sadece bu amacla yapildigini dusunmek de, senin de dedigin gibi ; altini cizerek soyluyorum bunu, 2013 yilinda saflikdan da ote biraz cahillik gibi geliyor bana. elbette arkasinda amerika, israil gibi emperyalist ulkeleri gormekteyim, zaten bunu gorememekte tekrar dediginiz gibi 2013 yilinda oldugumuzu unutmadan birkez daha soylemekteyim ki ayri bir safliktir. neden mi amerika veya israil? cunku gunumuzde hangi tasi kaldirirsaniz altindan amerika veya israil cikar. peki neden mi boyle dusunuyorum? irak'tan binlerce km otede olup da ozgurluk, demokrasi goturme vaadiyle binlerce insanin katledilmesine sebep olan; dediginiz gibi kur'an yayinina module edilmis dusuk frekansta bilincalti mesajlari gonderen baska bir ulke tanimiyorum da ondan. kendisi ayda en az 3 defa nukleer deneme yaparken herhangi diger bir ulke nukleer alanda nasil bir adim atarsa atsin o ulkeye nota veren baska bir ulke tanimiyorum da ondan. irakta demokrasi yok diyip ozgurluk adi altinda kiyim hareketleri yapanlarin filistinde hergun onlarca yuzlerce sivil insan olurken sessiz kalmasi da bu konuyu israile baglar benim acimdan. benim dusuncem boyle arkadasim.
 
Çizgi film ve reklamlardaki subliminal (bilinçaltı) mesajlar çocuklar ve gençler için büyük tehlike arz ediyor. Subliminal mesajlarda; erotizm, masonik işaretler, gizli örgüt propagandaları ya da ürün beğendirme mesajları yer alıyor.

Çocukları ve gençleri hedef alan subliminal (bilinçaltı) mesajlar, cinsellik ve tüketim düşkünü nesiller yetişmesine neden oluyor.

Subliminal (bilinçaltı) mesajlar konusunda bir çok seminer veren, yazılar yazan eğitimci-yazar Rabia Gülcan Kardaş, subliminal mesajı, bilinçaltını hedef alan dolayısıyla bilinçli olarak fark edilemeyen her türlü içerik ve reklam olarak tanımladı. Kardaş, kitlelere üstü kapalı olarak verilen mesajların doğru-yanlış, ahlaklı-ahlaksız sorgulamalarına takılmadan hedef kitleye ulaştığını söyledi.

Subliminal mesajların uzmanlar tarafından dahi zor fark edildiğini kaydeden Kardaş, ''Sıradan bir televizyon izleyicisiyseniz bu mesajları fark etmeniz imkansız derecesinde zor. 'Fark edilmemek', çünkü amaç bu'' dedi.

Çizgi film, reklam ve sinema filmlerine subliminal mesaj yerleştirmenin maliyetinin çok düşük olduğunu aktaran Kardaş, oyuncaklarda bile bu yöntemin kullanılabildiğine dikkati çekti. Kardaş, mesajların kodlanma aşamasında insan zihninin zafiyetlerinden yararlanıldığına vurgu yaparak, şu tespitlerde bulundu:

BİLİNÇALTI KAYITSIZ KALAMAZ

''İnsan zihnini kabaca bilinç ve bilinçaltı diye ikiye ayırabiliriz. Bilinçaltı, zihnimizin mutfağı yahut bir bahçenin toprağının altındaki kısmı gibidir. Tam anlamıyla oraya ne ekerseniz onu biçersiniz. Zihin yapımızın bilinçaltı dediğimiz kısmı 2 arketip konusunda çok hassas. Bunlar; doğum ve ölüm. Dünyanın neresinde olursa olsun, her insan için bu kodlar aynıdır.

Günlük yaşamda karşılaştığımız her türlü veri subliminal eşik dediğimiz bir tür süzgeçten geçer. Fakat doğum ve ölüm temalı gönderimler bilinçaltında VIP gibi karşılanıyor. Subliminal eşik devre dışı kalıyor.

Bilinçaltının insanı hayatta tutmak gibi bir görevi vardır. Fakat bunu yaparken sorgulamaz. Doğum demek cinsellik demek. Dolayısıyla cinsellikle ilgili hemen her şey insan zihni tarafından daha çekici bulunacaktır. Vermek istediğiniz mesajı cinsellikle sunarsanız, bilinçaltı o mesaja karşı kayıtsız kalamaz.''

EN BÜYÜK RİSK ÇOCUKLARDA

Kardaş, subliminal mesajların birçok medya aracıyla yayıldığına vurgu yaparak, risk altındaki en büyük grubun uzun süre televizyon izleyenler olduğunu belirtti.

''Günde en az 4-5 saat televizyon seyreden, seyrederken de bilincini kapatan 7'den 70'e hazır bir kitle var. Bu kitle bilinçaltı göndermeler yaparak insanı etkilemek isteyen birileri için bulunmaz bir hedef'' diyen Kardaş, mesajların çoğunlukla bilinçaltı reklamcılık alanında çalışanlar tarafından fark edilebildiğini anlattı.

Klasik metotlarla insanları yönlendirmenin zaman ve kaynak gerektirdiğini aktaran Kardaş, subliminal mesajların bu işlevi yerine getiren en önemli yol olduğunu söyledi.

Kardaş, subliminal mesajların hedefindeki asıl kitlenin çocuklar ve gençler olduğunu belirterek, 40 yaşındaki bir insanın ahlaki değerlerini ve düşüncelerini değiştirmenin zorluğuna işaret etti.

Mesajları kodlayanların, çocukları ''kolay lokma'' olarak gördüğünü söyleyen Kardaş, gelecek nesillerin büyük tehlike altında olduğunu vurguladı.

CİNSEL ÖĞE VE MASONİK İŞARETLER

Kardaş, mesajların iletilme sürecinin farklı aşamalardan oluştuğunu belirterek, cinselliğin zaman zaman içerik, zaman zaman da içeriği aktarmada anahtar rol oynadığını kaydetti.

Subliminal mesajların reklamlarda sıkça kullanılması konusunda, ''Pazarlamada meşhur bir deyim vardır, 'Seks sattırır' diye. Cinsel içeriği görünür ya da ilk anda fark edilmeyen, subliminal olarak reklama yerleştirdiğinizde kişi, oradaki imaja çok daha kolay inanmış oluyor'' ifadelerini kullanan Kardaş, cinsellik yoluyla kişinin doğrudan etki alanına göndermeler yapıldığını belirtti.

Kardaş, masonik sembollerin cinsellik temalı mesajların arkasına saklanarak iletildiğine dikkati çekerek, ailelere şu tavsiyelerde bulundu:

''Bu konuda bilinçlenmek, eğitim almak, sorunun ne kadar önemli olduğunun farkına varmak ilk adım bence. Bu konuda eğitim herkes için mümkün olmayabilir. Fakat şunu herkes yapabilir; Televizyon izlerken de mümkün mertebe bilinci açık tutmaya çalışmak. Bunun için çocuklarla beraber televizyon seyretmek, o esnada izlenen görüntü üzerinde konuşmak yani bir farkındalık kazandırmak önemlidir.

Bir çizgi sinemada iki yetişkin erkek karakter tamamen soyunarak denize atlıyorlardı. Bunu çocuk tek başına izlerken o davranışı sıradan, normal gibi kaydedebilir zihnine. Aileyle izliyorsa ailenin o anda kanalı değiştirmesi yahut sakince açıklamalar yapması önlemlerden biridir.''

Kardaş ayrıca, subliminal mesajların doğru amaçlarla kullanılabileceğini, fakat bu meselenin etik bir yanı olduğunu belirtti. Bilinçaltı mesajların iyi amaçla kullanılmasının da insana müdahale olduğunu ifade eden Kardaş, özellikle yurt dışından gelen çizgi film ve sinema filmlerinin daha dikkatli incelenmesi gerektiğini söyledi.

İLK KEZ 1957'DE KULLANILDI

İnsanın sorgulama mekanizmasını aşan subliminal mesajlar, alınması istenen bilgilerin doğrudan insan zihnine ulaşmasını sağlıyor. Subliminal mesajların ilk defa 1957'de kullanıldığı biliniyor.

Sinemada 25. kare tekniği olarak kullanılmaya başlanan subliminal mesajların ilk amacı reklam yoluyla satışları artırmak olsa da bu teknik daha sonraları ideolojik mesajların aktarılması için sıkça kullanıldı
ALINTIDIR
 
Türkiye, sıradan insanların yaşadığı bir ülke değil. Miras aldığı tarih yüzyıllar boyunca global gelişmeleri etkilemiş, nüfusunu genç, eğitimli erkek ve kadınların oluşturduğu bir ülke.

Osmanlı İmparatorluğu, sanatsal, bilimsel ve kültürel başarılarıyla, ve tabii ki askeri gücüyle, halen batılı güçlerin zihnindeki yerini muhafaza etmektedir.

Tabii ki ülkenin eşsiz tarihi,Hititler, Helen uygarlığı ve Bizans dahil olmak üzere, milattan önce ikinci milenyuma kadar izlenebilir. Birinci Dünya Sava-şı'nın hemen ardından, 1923'de Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken gösterdiği olağanüstü başarıları bizler tarafından da çok iyi bilinen Mustafa Kemal 'Atatürk' ismi, hayranlık dolu bir ses tonu ile telaffuz edilmektedir.

Bugün Türkiye, ekonomik, askeri ve kültürel gücü ile dikkate alınması gereken bir ülke. Ülkedeki elit, Ankara'yı, Avrupa'nın ekonomik gücüne entegre etmeye çalışıyor. Türkiye'nin coğrafyası; insanları, dini ve potansiyeli, her zaman patlamaya hazır bir bomba görünümü veren çalkantılı Ortadoğu coğrafyasında Türkiye'siz bir istikrar ve güvenliğin mümkün olmadığı görüşünü pekiştirir nitelikte.

Tüm bunlar, Başkan George W. Bush'un, Taliban'ın mağlup edilmesinin ardından Afganistan'daki barışı tesis etme ve kollama sürecinde neden Türkiye'nin desteğini almaya çalıştığına açıklık getiriyor. Tahmin ediyorum ki, Amerika, ingiltere ve Rusya, bundan sonra Ankara'ya daha sık kulak verecek ve Türkiye, dünya meselelerinde hissedilir bir güç merkezi olacak.

Bununla birlikte, kendi çıkarları için Türkiye'nin bu potansiyelinden istifade ve manipüle etmek isteyen kişi ve oluşumlar da mevcut. Türkiye'nin ekonomik, askeri ve sosyal arenada oynayacağı rolün artması, aynı zamanda bu ülkenin, eski çağlardan bu yana devam etmekte olan global komplonun ayrılmaz bir parçası olarak görülmesi anlamına da geliyor.

Söz konusu komployu yürüten elit tabakanın nihai hedefi, başkenti Kudüs olacak bir dünya hakimiyeti kurmak. îlluminati'nin arkasındaki beyinler, Büyük îsrail'lerinden, Türkiye'yi ve tüm Dünya'yı hakimiyetleri altına almanın planlarını yapıyorlar.

Söz konusu elit, gizli gündemlere sahip on acımasız adamdan oluşuyor. Kendilerinin de yarı-tanrı statüsünde olduklarına inanan bu karanlık niyetli tipler,şeytani 'Güçler Tanrısı'ndan başka hiçbir şeye tapmıyorlar. Bunlar, onyıllardır, tüm özgürlüklerin yeryüzünden silineceği o güne hazırlanmak için ellerindeki tüm mali ve politik gücü seferber etmiş durumda.

O lanetli gün gelip çattığında, üstün liderlerinin, dünyanın tahtına oturacağından emin görünüyorlar.

Komplonun iç çemberi olarak isimlendirdiğim bu kişiler, sahip oldukları kan, hanedanlıklar ve servetle, şeytani güçlerini sergilemekten kaçınmıyorlar.

Komplonun lider kadrosu, New York, Washington ve diğer Avrupalı başkentlerde faaliyet gösteren gizli cemaatleri kullanıyor, kendilerinin 'Olağanüstü Çalışma' olarak isimlendirdikleri, dünya üzerindeki tüm erkek, kadın ve çocukların köleleştirilmesi hedefine ulaşmak için çalışıyorlar. Daha da kötüsü, gerçek yaratacının yeryüzündeki tüm izlerini silebilecekleri gibi yanlış bir hayalin peşinde koşuyorlar.

îlluminati'nin karanlık beyinleri, Türk milletinin anahtarını ele geçirebilirlerse, sadist ve açgözlü hedeflerine ulaşma yolunda uzun bir mesafe katetmiş olacaklar. Tamamen kontrolleri altına alamadıkları bir Türkiye, bu misyonlarını imkansız hale getirmese bile, şüphesiz ki, bir hayli zorlaştıracaktır.

Bundan dolayı, önümüzdeki günlerde, bu karanlık karakterlerin, Türkiye'yi de etkileri altına alabilmek için daha fazla gayret göstereceklerini tahmin edebiliriz. Çünkü, Türkiye'nin de fethedilmesi gerektiğine inanıyorlar. Mümkünse sinsi komplolarla. Ekonomik yıkımlarla ya da gerekirse kaba güç kullanarak.

Türkiye, şeytani amaçlara hizmet eden bu adamların önünde, bir ahlak duvarı, bir kudsi bariyer olarak çıkabilecek mi? Yoksa Anadolu insanı da, dünyada örneğini gördüğümüz diğer uluslar gibi, başarısız olarak, bu sinsi şemanın tuzağına mı düşecek?

Türkçe konuşan tüm insanlara karşı kalbimde beslediğim sevgi ile diyorum ki: 'Gerçekleri öğrenin ve kazananlardan olun . Kutsal metinlerin de söylediği gibi, 'Gerçeği öğreneceksin ve gerçek seni özgür kılacak.'

Texe Marrs
 

bu anlattıklarınızın sebebi subliminal mesajlar değil. neden değil peki?

yolda, sokakta, parkta... birbirine sarılmış, elini beline dolamış öpüşen ya da öpüşür gibi görünen kişiler taciz edilir, tuuuu ahlaksızlar denir, hatta polis gelir. e sex vardı çizgi filmlerde, reklamlarda, öpüşmek seksin içinde değil mi? öpüşmek en masum davranışlardan bir tanesidir zira sıkı sıkı sarılmak da. ama toplumumuz alelade cinsel ilişki yaşanıyormuş gibi tepki verir. öte yandan, karınızı bıçaklayabilirsiniz, dövebilirsiniz, saçından sürükleyebilirsiniz, kimsecikler bir şey demez. neden? değerlerimiz var çünkü. cinsellik tü kaka, dövmek sövmek karı koca arasında, karı koca olmalarına da gerek yok, çiftler arasında bir durum. çift olunca insan öce öpüşmeye koklaşmaya başlar, dayak yemeye/atmaya değil.

madem bir yere bağlıycaksınız, mantıklı bağlayın.
 
İlluminati örgütünün size karşı kullandıkları en büyük silah. Sizi fiziksel olarak yok etmelerine gerek yok. Her gün, her saat, her saniye medya yoluyla kullandıkları silahlarla evlerinizden içeri girip sizin ve ailenizin zihinlerini yok ediyorlar.

Yani onların sadık bir kölesi oluyorsunuz. Onların emrettiği tarzda yaşıyor, onların emrettiği gibi giyiniyor, onların emre

ttiği şeyleri yiyip içiyor, onların telkin ettiği şekilde düşünüyorsunuz. Sizi tamamen robot hale getiriyorlar. Siz ise bu telkinlere “alt tarafı reklam” diyorsunuz. Keşke sıradan reklamlar olsaydı.

Karaktersiz sokakta görseniz yüzüne bile bakmayacağınız beş para etmez insanları medya aracılığıyla sizin gözünüzde ailenizden bile daha değerli hale getirmiyorlar mı?

Sizin sanatçı,şarkıcı,manken dediğiniz benim ise zengin kullanılmış köleler dediğim bu insanların posterlerini kendi odanıza astıran güç nedir? Tv ‘lerde, internette hatta sokağa çıktığınızda afişlerde, duraklarda, mağazalarda her yerdeler.

İlluminatinin tesiri siz sisteme bağlı kaldığınız sürece üstünüzden kalkmayacak. Medya onların elinde. Nereden mi biliyorum? Bunu ispat etmek çok kolay. Dünyadaki medyaya kimlerin sahip olduğunu ve kimlerin yürüttüğüne bir bakın.

Siyonistler,satanistler,Yahudiler. Bu kişiler müzik,medya ve eğlence sektörlerinin sahipleridirler. Onların var olabilmesi için sizin beyni yıkanmış ve hiçbir şeyi sorgulamayan bir nesil haline gelmeniz gerek. Çünkü maddi zevklere dalan amaçsız bir topluma kolayca hükmedilebilir.

Peki bu adamların korktukları, çekindikleri şeyler yok mu? Elbette var. Sizden çok korkuyorlar. Üzerinizdeki hipnozun dağılmasından, sistemi sorgulamanızdan ,yaşama amacınızın tamamiyle farkına varmanızdan çok aşırı korkuyorlar. Korktukları şeyin başlarına gelmemesi için her yıl yeni albümler,yeni filmler,yeni moda tarzları oluşturuyorlar.

Üzerinizdeki hipnozun sürekli devam ettirilebilmesi için medya yoluyla yeni oyalayıcı eğlenceler üretmeleri gerek. Ve tabii ki hipnoz edecek slagonlar.

Mesela:
“Ateş seni çağırıyor.” “Anı yaşa.” “Kendinizi duygularınızın akışına bırakın.” “İçinizdeki yaramaz çocuğu dışarı çıkarın” gibi şeytani sloganlar.

Uyanın!

Size nasıl şeytan gibi vesveseler verdiklerini görün.

Hala bütün bu olanların tesadüf olduğunu düşünüyor musun?

ALINTIDIR
 

Eklentiler

  • $22028_602219923126475_1449786780_n.webp
    31,1 KB · Görüntüleme: 66

nolur her net bağlantısı olan, her kişisel sitesi olan şu konuyla ilgili engin! bilgilerini yazmasın yaaa... aynı fikri savunsak bile, yazdığı traji komik şeylerle pes dedirtiyorlar insana.

ateş seni çağırıyor sloganı acaba bu dünyayı mı hatırlatır insana yoksa ahiret gününü mü? "anı yaşa" ile ters anlamda değil midir???

poster asamaya gelince, ben tarkana bayılırım yazsam, illa ama illa kaç kişi çıkar "ııyy şımarık ya, boyu da kısa, nesini beğeniyorsun" gibi şeyler söyler. e poster asılmasına sebep olacak kadar beyin yıkanıyorsa, herkesin tarkanı beğenmesi ve posterini asması gerekmez mi?

her sene film çekiliyormuş, albüm çıkıyormuş. hey yavrum hey, ilahi albümler de çıkıyor, arabesk de, pop da. komedi dizileri de oluyor, güncel problemlere dayanan da. amaç para kazanmak. ha bir dizi her bölümde subliminal mesajlar verir, ortaya çıkar bu durum amenna. bunun dışında, niyet cash denilen paradır.

bir de neymiş, "onların telkin ettiği şekilde düşünüyormuşuz". o zaman fikir çatışmaları neden? şu yazıyı "karalayan" zat ile hem fikir olmam gerekmez mi?

bu yazdıklarım, yine bir "deneme" faciasına yöneliktir. lütfen rica ettiğim gibi heeerrr önümüze gelenin deneme yazılarını paylaşmayalım. foto paylaşalım, video paylaşalım ama yazı olmasın. 1-2 sayfa önce yine bir abudik gubidik yazı üzerine yazıldı çizildi, gerek yok ekstralara.
 
Önceden içmeme rağmen 5 yıldır ağzıma coca cola veya pepsi vs. sürmüyorum, mc donalds veya burger king den hayatta yemem, tabiki modayı takip ediyorum ama sırf moda diye asla giyinmem yakın çevremde de moda diye kendini komik duruma düşürerek giyinen görmedim. Yukarıda bahsedilenyazıdaki şu emo diye tabir edilen ergenler olsa gerek onlar kişilik arayışındalar genelleme yapılamaz bizde geçtik bu süreçlerden.
Alttan alta verilen mesajlar bu kadar basite indirgenemez. Evet bu bir gerçek beyinler yıkanmaya çalışıyor ama amaçlar çok farklı adamlar ülkeleri himayesi altına almaya çalışıyorlar burada yazılanlar bunların yanında komik kalıyor.
Beyninizin yıkanmasını istemiyorsanız her görüşten bol bol kitap okuyup bir o kadar da araştırmacı olacaksınız. Çocuklarımız ilk önce bizleri örnek alıyorlar onların yanında kitap okuyup dizi yerine belgesel izlersek onlarda aynısını yapacaklardır ilk eğitim evde verilir.
 
bende uzun zamandır bu konuları araştırıyorum ve her öğrendiğim şeyde bi kez daha yıkılıyorum.. en iyi diye bildğimiz sanatçıların bile destek vermesi ne acı bi durum.. tvde int. de her baktığım yerde birşeyler arar oldum, kuruntu yapıyorum sürekli.. çok can sıkıcı..hele minicik yavrular korumasızz.. :26:
 

Aynen canim çok guzel anlatmis.

Onlar için tek tehlike bu yaziyi yazan kisi gibi, sen ve benim gibi fazla dusunen insanlar, çunku bizi yonlendiremiyorlar.

Aslinda onlar sadece yol gösterip, yolu süslüyorlar, insanlar ise sorgu sual etmeden süse aldanıp, yoldan ilerliyorlar çunku bunu yapmak en kolayi ve en cazip geleni, insanlarin dusunmesini, bunun farkina varmasini engellemek için ise beynimizi uyusturmaya çalisiyorlar.

Her insanin düşünce gücü ve kapasitesi var, isteyen sorgusuz sualsiz o yolda gider, isteyen "gerçekler benim isime gelmiyor, ben bu yolda devam ediyorum" der, isteyen dusunur ve ruhunun esir alinmasina izin vermez..

Ben sahsen ozgurlugume duskunum, ne beynimi uyusturmalarina ne de ruhumu esir almalarina izin vermem..
Eger bunlari gormemezlikten gelirsem onlarin oynattigi bir kukladan farkim kalmaz, ya da sürüyü takip eden bir koyundan.. bu da benim kisiligime aykiri..
 
konu hakkında netten alıntılar yerine, kendi düşüncelerimizi yazsak daha iyi olur bence. paylaşılan bilgiler sadece nette bulunuyor diye, bilimsel kaynak değeri göstermeyelim onlara. görseller de üstünde oynanmadığı sürece bana inandırıcı geliyor. birçoğu doğrudur ama zoraki birşeyler üretilmeye çalışanlar da var içlerinde.

ben uzun bir süredir, okuduğum ve izlediğim her şeye %100 doğrudur gözüyle bakmıyorum. bu gizli mesajlar dışında, çok daha alenen verilmeye çalışılan mesajlar var.

beynin bir şeyi bilinçaltına yerleştirebilmesi için önce algılaması lazım.
25. kare olayında bahsedilen görüntülerin birçoğu algılanmıyor bile bence. apaçık, aleni bir şekilde gördüklerimizin ne kadarı dikkatimizi çekiyor, ne kadarını algılıyoruz ki; çaktırmadan bize verilmek istenen şeyleri hemen bilinçaltımıza alıp hayatımıza onlarla yön verelim?
bu tür çalışmalar-deneyler yapılıyordur belki ama bunların denenmesi %100 başarılı olduğu anlamına gelmiyor.

birçok ebeveyn, ekranlardaki ünlüler, elinde sigaralarla çocuklarının yanında duruyor, çocuklar bunları değil de 25. karedeki sigara görüntülerinden mi sigaraya başlayacak? hiç sanmıyorum...
 


bu resim, görsel algıda çocuklar ve büyükler arasındaki algılama farkını gözler önüne seriyor.

çocuklar bu resimde sadece yunusları görüyorken, büyükler baktıklarında bir çift görüyor. yunusları göremeyen yetişkin sayısı da az değil.

eğer bir çocuk, konuya eklenen fotoların çoğunda olan görüntüleri reelde görmemişse, küçük yaşta onları o şekilde anlamdıramaz. (bilinçaltına kaydedip büyüdüğünde ona yönelmesi mantıksız geldi bana. çok yoğun şekilde bu tür uyarıcılarla başbaşa bırakarak, yine de az miktarda başarı sağlanır.)
çocuklar bir şekilde cinsellik içerikli yayınlarla denk geliyorlar. büyüdükçe o bahsedilen görüntüleri cinsellikle bağdaştırarak anlamlandırırlar, bilinçli olduktan sonra görüntülerde hayal gücünü kullanmak yerine, açıp aleni olanları görür zaten.
her tehditten çocukları korumamız imkansızdır. evden tv leri yasaklamakla olacak iş değil. çocukları korumak istiyorsak, onlara birçok ilgi alanı yaratmalı, enerjilerini doğru yerlere yönlendirmeli, onları başıboş bırakmamalıyız. araştıran, sorgulayan çocuklar yetiştirmeye önem vermeliyiz. bence en büyük sorunumuz bu...
 
Son düzenleme:

Ne yazıkki yalnış düşünüyorsunuz.. Beynimiz dogum&ölüm ile ilgili görselleri-sesleri vs. ön planda algılıyormuş. Bu nedenle sex objeleri genellikle kullanılıyor.. Çünkü beyin sexi dogum ile bagdaştırdıgından direkt algılıyor.. Algılıyor siz farkında değilsiniz zaten olayın özüde bu.. Algıladıgınızın farkına varmadan bilinc altınıza yerleşiyor olması.. Konu etraflıca araştırmanızı öneririm. Söylediklerimde haklı olduğumu anlayacağınızdan eminim..
 
Yazımı yazar yazmaz internetten hem bilgi tazelemek hemde konuyla ilgilenen okursa daha saglıklı bilgi alması adına bahsettiğim konuyu daha akıcı bir dille (ülkesi-müzik grubu na kadar) buraya yazacagım..

Telif hakları falan bela olurmu bilmem yinede önlem olarak.. kendi cümlelerimle yazacagımdan bu yorumumu acıklamayla bırakıyorum..
 
Son düzenleme:
Yazımı yazar yazmaz internetten hem bilgi tazelemek hemde konuyla ilgilenen okursa daha saglıklı bilgi alması adına bahsettiğim konuyu daha akıcı bir dille (ülkesi-müzik grubu na kadar) buraya yazacagım..

Telif hakları falan bela olurmu bilmem yinede önlem olarak.. kendi cümlelerimle yazacagımdan bu yorumumu acıklamayla bırakıyorum..
 

Bu yazdigina tamamen katiliyorum...
Tv zaten (subliminal mesajlar bi yana) beyni uyusturur, bunun yerine aktivetelerinin olmasi hem gelisimleri açisindan hem de kisisel mutluluklari açisindan kesinlikle daha faydali olacaktir.

Bazi insanlarin dogustan arastirmaci ruhu vardir, çok sorgular çok arastirirlar eger oyle bir çocuga sahipsek ne mutlu bize ama degilsekte onlarda bu meraki uyandirmaya çalisabiliriz ve surekli kendilerini gelistiren (cahil olmayan) çocuklara sahip olabiliriz..
 
1985 yılında 18 ve 20 yaşlarında iki arkadaş uyuşturucu içip saatlerce Judas Priest müzikleri dinlemişler.. Daha sonra tüfekle ikiside intihar etmiş. Cocuklardan biri hemen ölmüş diğeri ise bir dizi ameliyat geçirsede hayatta kalmayı başarmış.

Bu dönemde, çocuklar ve gençlerin başrollerinde olduğu şiddet olayları medyanın dikkatini çekmiştir. Hala hatırlanan trajik olaylar, Columbine Lisesi ve Washington’daki sniper saldırılarıdır.

Gençlerden birinin annesi intihar ettikleri gün vakit geçirdikleri odaya girmiş içeride uyuşturucuları vs görmüş.Bunlarla birlikte birde albüm.. “Heroes end and saints in hell” (Kahraman kalmadı ve azizler cehennemde) ve “Better by you, better than me” (Sayende daha iyi, benden daha iyi)

1986 meydana gelen bir olay da davanın gelişimini etkilemiştir. 1986’da bir genç intihar etmiştir ve ailesi Ozzy Osbourne’un albümünü dinlemesinin çocuğun intiharında etkili olduğunu öne sürmektedir. Çocuğun ailesi, intihar eden diğer çocukların ailesiyle bağlantı kurar ve heavy metal şarkıların içerisine gençleri olumsuz etkileyen subliminal mesajlar yerleştirildiği konusunda dava açmaya karar verirler

1985’de intihar eden gencin ailesi Judas Priest ve grubun kalanına dava açarlar.

Subliminal mesajlar konusunda uzmanlaşmış bilim adamları davaya tanık olarak cagırılır..

Judas Priest’in bir şarkı içerisine, “Do it” (Hadi yap/Yap şunu) şeklinde subliminal bir cümle yerleştirdiği ortaya çıkar. Priset bunu inkar etse de subliminal mesajın varlığı kanıtlanır..
 

siz konunuz uzmanı olmalısınız. hemen yanlış düşündüğümü yazıverdiğinize göre...

ben bilgilerim konusunda, kendi düşüncelerimi, değerlendirmelerimi yazdım. görüşümü belirttim. bana göre mantıklı/mantıksız bulduğum yerleri yazdım.

konu hakkında biraz bilgim var, merak etmeyin. beynin işleyişini de az buçuk biliyorum.
sadece bu kadar basit olsaydı bu dedikleriniz, insanlara her konuda istediğimiz şeyleri kolayca empoze edilebilirdik.

söylediklerinizin kaynağını söylerseniz, oradan araştırmaya başlayayım. zaman kaybetmeden, beni yanlış, sizi doğru yapan kaynaklardan hemen seve seve doğru bilgi sahibi olayım. gidip de bana netten linkler vermeyin ama... yanlış düşündüğümü gösteren bilimsel bir kaynak gösterin bana lütfen...

cinsellik insanın doğasında var, evet. bunu kimsenin inkar ettiği yok. tv ve bu görselleri göremeyen bebeğin, altı değişirken pipisiyle oynaması, ve bundan haz duyması örnek verilebilir daha öncesinde... daha öncesine gidersek, oral dönemde emerek haz duyması gibi... bu görsellerden öncesi var, o yaratılışında zaten var, bunu inkar etmiyorum ki...

çocuklarla ilgili bu fotoların ve sex konusunun bu kadar bağdaştırılmasını doğru bulmadığımı söyledim. bunları değerlendiren kişilerin hepsi yetişkindir.
yetişkin ve çocuğun bakış açısı da birbirinden çok farklıdır. çocuk küçük yaşında gördüğü nesneleri biz yetişkinler gibi algılamaz. bilinçaltına görüntüsünü kaydetse bile, bunu büyüdüğünde ortaya çıkaracak, ortaya çıkardığında da bunu sadece izlediği çizgi filmlere dayatmak bana anlamsız geliyor. o görüntüler dışında birçok yerde de bunları görüyorlar çünkü...

çocukluğunda hiç çizgi film izlemeyen yetişkinler, bu engin bilgilere küçük yaşta nasıl sahip olmuşlar acaba? yine bu görseller aracılığıyla mı?
 
Önceki iki sayfadan birinde bir arkadaşımız, (nickini unuttum) "her şeyi internet gibi bir ortamda masonlara bağlamayın" demiş.
Bu rahatsızlığın sebebini anlayamadım.
Subliminal mesajlar, illuminati başka nereye bağlanabilir?
Ayrıca bunu internette değil de nerede konuşabiliriz? Telefonda mı?

Bir de şöyle bir açıklama getirmek istiyorum.
Subliminal mesajlar, illuminati gibi konular ilk araştırılmaya başlandığında internette bilgi çöplüğü ile karşılaşırsınız.
Zamanla bu bilgi çöplüğünden hangisinin doğru, hangisinin uydurma olduğunu anlayabilecek duruma gelirsiniz.

Burada da bu konuyu yeni araştıran arkadaşları engellemeyin.
Her şeyin bir arada bulunabildiği bir platform olur. Bilgi sahibi olmak isteyen arkadaşlarımız daha çabuk eleme fırsatı bulurlar.

 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…