Bir gün babamiz ikinci kez ölür!

Ayyy ağlattı beni sizin bu yorumlarınız herkesin bir yarası var deşilmeye hazır,benim babamda çok fazla sormluluk sahibi bir insan değildir ama eşini çocuklarını özelliklede beni ben bir kızıyım çok sever zamanında içkiden sebep çok acılar çekdik ama hepsi geride kaldı annem hala hayıflanır bazen kızarım bende dua et iyi kötü kocan başında olmasa ne yapacaksın diye allahıma bin şükür hayatta başımızda BABAMI ÇOK SEVİYORUM
 
Annemizle olan yakınlığımızı babamızla yakalamamış olsak bile bilirim ki o hep bizi düşünür ve bize kıyamaz.Keşke babamızla da herşeyimizi paylaşıp dizine başımızı koyabilsek.Ama olsun arkamızda da olmaları bile güven veriyor.
 
yazdıklarınızı okuyunca bende çok duygulandım. ve göz yaşlarımı tutamadım bende özledim babamı. iki yıldır görmüyorum o şimdi memlekette ben başka bir şehirdeyim. bende o sevgiyi pek fazla görmedim ama sevdiğini biliyorum. yapı olarak sert ama yufka bir kalbi var. Allah'ım onu başımızdan eksik etmesin. yaşasın iyi olsun sağlıklı olsun.nefes aldığını bileyim varsın uzak olsunnn. benim duygusallığım sadece hasreklikten aramızda bir sorun yok.
 
birçoğunuzun yazdığı şeyleri hayretle okudum ben küçükken bile anne diye ağlamazdım baba diye ağlardım ben çok kıskancımdır ama sadece babamı ve eşimi kıskanırım babam her zaman bir numaradır benim için annemle babam bir yere gitse birkaç gün görmesem önce koşar babama sarılırım babamı daha çok sevdiğimi annem dahil herkes bilir biz üç kız kardeşiz babamda en çok bana düşkündür babamın yokluğunu düşünmek bile kötü sanırım yerim kafayı hiçbişey teselli olmaz benim için allah korusun ve babamı başımdan ayırmasın çünkü ben onu ÇOOOOOOOOOOK SEVİYORUM!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
 
gerçekten aşk acılarımızla uğraşırken insanlarıın ne dertleri varmış şu yorumları görünce anladım...ve gözlerim doldu yazarken bile zor tutuyorum kendimi ağlamamak için...Allah hepimizin yardımcısı olsun bacılarım...
 
Babamin bir gün bu dünyadan göç edecegi düsüncesi bile beni deli ediyor.. düsünmek dahi istemiyorum.. Onu ne kadar kirsam üzsemde onsuz yapamam..
 
Canım babacığım nur içinde yat .Seni çok ama pek çok seviyorum .Sağlığında sana bu sözcükleri söyleyemedim .Nereden bilirdim aniden gideceğini .Canım babam okula giderken yorulmıyayım diye çantamı hergün taşıdığını , ilkokul birici sınıfta yokuşlarda beni kucağına aldığını , senağlamasenağlama , sonra babam canım birşey isteyince , yağmur kar demeden bana bulduğunu , gelin olurken bana bakan gözlerindeki acıyı , evlendikten sonra sana ve anneme geldiğimde çabuk dönmemem için bana küstüğünü . benim sana kızdığımı hiç ama hiç unutmadım .Babacığım seni annemden 9 ay sonra kaybettğim için ,acını annemin acısıyla birlikte duydum .Sana söyleyemediğim birçok şey yüreğim de kaldı .
Arkadaşlar sevdiklerinizi birgün kaybedebilirsiniz .Onları ne çok sevdiğimizi zaman varken söyleyelim.
 
Hayat kavgasında kendimizi kurtarayım derken en sevdiklerimizi
kaybediyoruz.
Bunu da bazen böyle bir yazı hatırlatıyor;bazen de kötü haberler
Sonra gene unutuyoruz....senağlama
 
varken yokluğunu yaşattı bize, hep kızgın ve kırgındım ona. yaşadıklarımızdan hep onu sorumlu tuttum, bizleri sahipsiz bırakmasını hiç affedemedim..benim hayattaki en korktuğum şey bende olanın benden habersiz yok olmasıdır. bununda sorumlusu babamdır. ancak buna rağmen şimdi keşke diyorum.. keşke...
 
Çoğumuz babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız.
Baba 'baba'sözcüğünü kullanmaya başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır.
Yıllarca babamızdan değil,bir alışkanlıktan bahsederiz:
Annemize,'babam bu gün neden gecikti'diye sorarız;kardeşimize,'babam yine su istiyor'der ve dertleniriz;
bazen de,'babama hangi yalanı uydursam,'diye planlar kurarız kafamızda.
Baba her seferinde bize biraz uzak,biraz yabancı birisidir.
Hergün elbselerini giydirip sokaklara saldığımız o 'biraz'yabancının,zamanın karşısında
an be an nasılda eriyip gittiğini farkedemeyiz bile.
Oysa ilkin ve hep onun elbiseleri yaşlanır,ilkin ve hep onun saçları ağarır,ve hep o öksürür.
Bizim,bir alışkanlığın perde gerisinden baktığımız o yüzde zaman,çizgilerden,girintilerden ve çıkıntılardan yeni bir yüz yapar,bunu da farketmeyiz.
İçimizden az buçuk dikkatkesilenler bilirler ki,
baba göz altlarındaki torbalarda yorgunluk biriktiren kederli göçmenidir evimizin.
Bir an gelir,göz altlarındaki torbaların ağzını gözlerinin feriyle bağlayamaz olur artık.
Bir an gelir,o iki bağcık da hiç ummadığımız bir vakitte,hiç ummadığımız bir yerde çözülüverir.
Çözülüverir ve babamız,bizden sakladığı bütün yorgunluklarını orta yerde bırakıp,kasketinin altını terkeder.
Biliyormusuz ,
babamız bir gün ilk defa gerçekten ölür!..
Babamız bir gün ilk defa gerçekten ölür ve biz ilk defa o gün anlarız,evimizde bir babamız olduğunu.
O gün anlarız ki,aramızda dolaşan yalnızca alışkın olduğumuz bir gölge değildi;
o gün anlarız ki artık annemizle anlaşarak kandıracağımız bir saflık,sessiz sedasız çekilip gitmiştir aramızdan;
ve o gün anlarız ki'baba'dan bize kalan,bir kelimeden çok öte,çok daha ağır bakiyedir.
Şeceremizi bir arada tutan en kalın damar ansızın kopmuş,şimdiya kadar nasıl durduğunu düşünmediğimiz aile şemsiyemiz yağmur vurdukça su geçirmeye başlamıştır.
Daha başka şeyler de olmuştur baba gidince:içimizdeki korku kaybolmuştur artık;sofranın baş köşesinde yaşlı,kocaman bir boşluk açılmıştır;akşam haberlerinde esirgenmeden savrulan bir küfür orta yerde sahipsiz kalmıştır;
dahası,babayla beraber ilgi duymadığımız pek çok memleket haberi de sınırlarımızın ötesine göçmüştür.
Baba ölürken bize bir iyilik yapmış,üzerine dertlenilen bir ülkeyi de kendi gövdesiyle beraber ölmüştür...
Artık içimizden hiç kimsenin, babanın yerine baba olamayacağını,vaktin çıkıp çıkmadığını onun sesiyle soramayacağını anladığımızda,
çaresiz bir şeyler yaparız:
kendimizi babamızın hiç ölmediğine,şeceremizin hiç dağılmayacağına inandırmak için,
onun en sevdiğimiz resmini büyülterek,annemizin ya da en büyük kardeşimizin odasındaki duvarın orta yerine konduruveririz.
Konduruveririz ve resme bakarken ilk defa babamızın yüzüyle yüzleşiriz.
Böylelikle ilk kez,babamızın gözlerinde bir göç öncesinin alınganlığını görürüz;
babamızın saçlarının fazlasıyla beyazlaşmış olduğunu görürüz,
ilk kez görürüz ki,babamızın alnı yaşadığımız coğrafyanın kaderiyle aynıdır:
Babamızın alnı,sanki savaştan hiç kurtulmamış bir cephe yerine benzetilmektedir;
babamızın alnı,bizzat hayatın alnıdır!
Onu yeniden aramıza çağırmakla,onun yüzünü her gün görebileceğimiz bir yerde ağırlamakla,
bir süreliğine de olsa,ölü babamızla ilk kez içtenlikle baba evlat haline geliriz.
Konuk ettiğimiz insanlara anlatırız onu,onun kim olduğunu soran çocuklara;
öyle ki,onun kim olduğunu sormayanlara içlendiğimiz bile olur.
Duvarda,bir yanlarını yeni yeni hatırladığımız,çerçeve içinde bir babamız vardır artık...
Ama mevsimler,gün gelir,babamızın duvardaki resmini de soldurmaya başlar.
Babamızın göz altlarını tutan o incelmiş bağcıklar,bir kere daha unutkanlığımız tarafından kopmaya terk edilir.
Aramızda heyecanla çağırdığımız sevgili ölümüzü yüzü,mahkum olduğu çerçeve içinde
tekrardan bir gölgeye,tekrardan bir alışkanlığa dönüşür.
Bir evden başka bir eve taşınırken,eşyalarımızın arasında can çekişir durur;
yeni evimize uygun olup olmadığını düşünecek kadar uzaklaşır aramızdan.
Nihayet,yeni evlerimiz,bu yakışıksız yabancının resmini duvarları için uygunsuz bulmaya başlar.
Yeni evlerimizin duvarları,su kenarlarını,tarlaları,
yorgun işçi tulumlarını,bir memurun çantasını,bir askerin kaputunu,
bir kasketin alınlığını ve bütün o eski alışkanlıkları kabul etmez olur artık.
Bir gün biz yine fark etmeden,
duvardaki yerinden de devrilir
babamız.

BİR GÜN BABAMIZ İKİNCİ KEZ ÖLÜR!



aLıntıdır....

Ne yaptın sen böleyaaamahvettin sen buyazınla benibugece yaa RABBİM SEVDİKLERİMİZLESINAMASIN BİZLERİİİ

Yazını okurken babamın 3 sene önceki hali geldi aklıma babacığını kaybettiğinde hıçkırarak ağlayışı geldi gözümün önüne :çok üzgünüm: babacığım dedeciğimi kendi elleriyle beslerken dedeciğim babacığımın kollarında son nefesini verdiğinde babamın ilk kez bağırarak ağladığını duydum ve gördüm ve babam artık o günden sonra hiç bir yaşlıya yemek veremiyor babannem olsun annanem olsun kimseye kendi elleriyle yemek veremiyor ve benim babacığım kendi babasının resmini baş köşeye koydu ev taşıdık hala o resmin yeri değişmedii aradan seneler geçtti ama benim babam kandillerde olsun perşembe günleri olsun hep dedeciğimin ruhu için dedeciğim için şekerler dağıtır çocuklara anneciğim se helva yapar kokutur evde benim babamda genç değil 53 yaşında ve çok çalıştı ablamı evlendirdik halen daha çalışıyor RABBİM GÜÇ KUVVET SAĞLIK SIHAT VERSİN BAŞIMIZDAN EKSİK ETMESİN ONU kokusu bile apayrı mis gibi kendine has kokar benim babamınnn mahvettin be güzelim beni bu gecee sen :çok üzgünüm:
 
Back
X