Bir hikayem var..

Bizim de ilişkimiz göya benim kavgalarım benim tartışmalarım yüzünden bitti hep, sonra yapmayacağımı söyledim ve tekrar barıştık ama gene aynı oldu, neden kendinden taviz vermedi ki?
Benim de aklımı hep bu kurcalıyor.
Böyle insanlar hayatlarında bağlılık istemez, tıpa tıp benzeyen karakterler, yarın bir gün onu bırakıp gidersen vereceğin tepkiden geliştireceğin olaylardan korkuyor olabilir.
 
Herkese merhaba.. Benim bundan dört yıl önce biten bir yıl süreli bir ilişkim vardı. Bir yıl kısa dersiniz çoğunuz ama; benim ilk ve tek aşık olduğum adam ile, bir yılı aynı evde aynı yatakta her şeyi birlikte paylaşarak geçirdiğim bir ilişki idi. Uzun bire süre beni uzaktan izlemiş ve sonrasında ne istediğini bilerek karşıma çıkan, ayakları yere basan ve benim ayaklarımı yerden kesen bir adam tanıdım ben.. aynı dili konuştuğum, kahkahalarla güldüğüm, göğsünde ağladığım, beni üzdüğünde affedeyim diye peşimde dört dönen, tutkulu anlar yaşadığım.. öyle güzel bir adam.. bir defasında bana sıkı sıkı sarılıp “sen benim hem sevgilim, hem annem, hem kardeşim, hem arkadaşım hem de yoldaşımsın.. her şeyimsin, seni kaybedemem” deyişini unutamam.. Olumsuz bir şeyler söylemek gerekirse sadece yakışıklı olduğunun çok farkında olan ve kibirli bir yapısı vardır. Hata yaptığını kabul ettirmek için peygamber sabrınız olması lazım.. tabii o zamanlar ben toydum, 21 yaşındaydım duygularımı çok yükseklerde yaşıyordum.. ona çok aşıktım, hayrandım.. o ise 28 yaşındaydı ve bana göre daha çok şey yaşamıştı, daha kabullenici, daha rahat ve sakin bir yapısı vardı.. yani anlayacağınız, nasıl ki benim yersiz kıskançlıklarım var ise, onun da olgun düşüncesizlikleri var idi.. haliyle bir zaman sonra ufak tefek sorunlar yaşamaya başladık.. ben bazen onun yaşının getirdiği rahatlıkları kaldıramıyordum (kız arkadaşlarıyla görüşmek istemesi, bana bazen zaman ayıramaması, geçmişinden bahsederken rahat davranması vb.) sevgisini sorguladığım, dert edindiğim oluyordu ve o da benim gençlik duygularımı, heyecanımı veya beklentilerimi idare edememeye başladı, bencil olmaya başladı.. bir de başka sorunlar tabii; bazı kötü alışkanlıklar (sağlığını etkileyen), iki işte çalışmaya başlayıp doğru düzgün vakit geçirememeye başlamamız, çoğu zaman yorgun bitkin olması.. bu beni git gide yalnızlaştırdı ve hırçınlaştım, tartışmalar başladı.. başlarda tartışma sonrasında sımsıkı sarılıp devam ederdik ama tartışmalar arttıkça iyice yalnızlaştık.. bir gün paranoyalarıma yenik düşüp facebook geçmişine baktım (ne aptallık) ve orada benden önce ilk ve tek aşık olduğu kadının adını arattığını gördüm.. tabii ben bunu görünce paranoyalarım arşa yükseldi ve onu kaybetme korkusuyla hepten delirdim.. Hiç unutmam o konuşmayı;
+Bu kadını neden araştırdın, onu unutamadığını düşünüyorum..
-Yanılıyorsun, onu arattım çünkü senden önce böyle hissettiğim tek kadın oydu ve onunla sa işler yolunda gitmemişti.. sorgulamaya başladığım için bir şeyleri, kendimi onu aratırken buldum. Bu aslında onunla değil, benimle ilgili..
Bu konuşma aslında o kadar önemliymiş ki, sonradan anladım. Karşımdaki adam bana “bak umutsuzluğa düşüyorum, kendine çeki düzen ver beni uzaklaştırıyorsun” demek istemiş aslında.. derken o savaşmaktan yoruldu ve bir okul çıkışında motoruna doğru ikimiz yürürken “artık mutlu değilim, bitsin istiyorum” dedi ve beni kampüsün orta yerinde bırakıp gitti.. akabininde çok çabalasam ağlasam da bir defa o yumuşak bakışları gitmişti artık, yabancı soğuk bir bakış vardı gözlerinde, çaresiz kabullendim zamanla.. yaşım ilerledikçe gördüm ki ben de çok hata yapmışım.. O zamanlar sorsanız iyiliğimizi düşündüğümden yapmıştım ama tüm o tartışma kaos, onu da kendimi de yıpratmaktan başka bir şey değilmiş.. ikimiz de yanlış hamleler yapmışız meğer. Tabii bu ayrılık beni bir boşanma etkisiyle yıksa da, bu adama olan aşkım Tutkum hiç bitmedi. Bir daha adını duymayacağım zannederken bir gün en yakın arkadaşım (onun da arkadaşı aynı zamanda) çıktı geldi “Seni sordu” dedi.. okudum mesajları “merak ediyorum o iyi mi, keşke birlikte olabilseydik ama olmuyordu ayrılmak zorunda kaldım” yazmış.. biraz olsun umıt doğmuştu tabii içime ama dönmedi.. sonrasında defalarca bana yine yazdı, her seferinde dönecek sandım ama dönmeye niyeti yoktu, merak ediyordu, konuşmak istiyordu o kadar. Bir de özlüyordu tabii, bizi, güzel anılarımızı.. ben de dönmek istemediğini görünce ona öfke kusuyordum o da yine kaçıp yok oluyordu.. derken geçen yıl bir bana görüşmek istediğini yazan bir mesaj attı. Başta soğuk baksam da, kabul ettim ve geldi yanıma görüştük.. içecek bir şeyler alıp çimenlere oturduk, o konuya girmeden evvel hiç bizden konuşmadım. Sonra gözlerime uzun uzun baktı;
“Seni sanki hiç hatam yokmuş gibi terkettim ve hiç vicdan azabı duymuyormuş gibi göründüm.. defalarca kafanı karıştırdım ve seni yarı yolda bıraktım. Ama gerçek şu ki ayrılma kararını ikimiz için doğru olanın bu olduğunu düşündüğüm için aldım ve sana karşı sert bir tavırda olmazsam vazgeçmeyeceğini bildiğim için (beni çok iyi tanıyor) bu şekilde sert oldum. Oysaki seni çok ama çok seviyorum..“
Bu konuşmanın üzerine o gece evlerimize dönerken onun artık beni bırakmayacağını düşünüyordum. Fakat her zaman olduğu gibi, yine bir daha bana yazmadı.. bir hafta sabredip ona uzun bir mesaj attım (büyük hata) Neden olmaz? Sevdiğini söyledin” dediğimde “senden korkuyorum, seni çok seviyorum ama senin sevginden korkuyorum” diyordu.. yalvar yakar onu ikna ettim ve birlikte kamp yaptık, üç gün geçirdik.. sadece üç günlüğüne her şey eskisi gibiydi ama sonra dönünce yine çıktı gitti hayatımdan. Gururum kırıldı, kullanılmış hissettim, bir daha ararsa asla konuşmam dedim ama yaptım mı? Hayır.. yine yazdı ve yine konuştuk.. her seferinde özlemini dile getiriyor ama konu eskilere dönünce kaçıp gidiyordu. Fakat geçen ay bir şeyler farklı gelişti.. çünkü ben farklıydım artık. Çok daha tecrübeli, hatalarının farkında, olgunlaşmış, sakin yapılı bir kadına dönüşmüştüm. Şükürler olsun ki yaşadıklarından ders çıkaran biriyim.. geç de olsa.. Bana özlem dolu bir mesaj attığında bu kez ona anlayışla, ama mesafeyle yaklaştım.. onu dinledim, ondan özür diledim hatalarım için, onu anladığımı söyledim.. ama istediğim şeyin böyle gel gitlerle geçen bir ilişki olmadığını, netlik olduğunu söyledim. tabii bir sonuca bağlanmadı “seni çok özlüyorum çok seviyorum ama bizim olabileceğimize ihtimal vermiyorum, artık genel olarak ilişkiden kaçan bir adamım” dedi.. ben de üstelemedim. İlk kez gerçekten sakinlikle geçen bir konuşmayla bitirdik sohbeti.. Tüm bunlardan sonra ben hayatımda yeni kararlar alıp kariyer, eğitim ve hobiler edinip, çokça dolu yaşayan bir kadına dönüştüm.. ama bir eksik vardı.. başlarda bu eksikliğin bir arayış yüzünden mi olduğunu çok düşündüm.. ama sonra anladım ki eksik olan şey bizzat o’ydu..onunla çok daha tam hissetmemdi.. bir gece canıma tak etti ve “seni özlüyorum, yanımda hayatımda istiyorum ve artık bu anki aklımızla mutlu olacağımıza inanıyorum” diye bir mesaj attım. Dikkatinizi çekerim tam 4 yıl sonra ben bu adamla ömür geçirmek istediğime emin oldum. Onca yıl gelip gitmeler, başta benim onu suçlamalarım, onun beni suçlamaları, bazılarında hiç umursamayışım, hayatımdan kovmam, defalarca yarım kalmam gibi şeylere rağmen.. istediğim oydu.. mesajıma karşılık olarak “bunu bilemeyiz, bir ilişki yapma fikri bile beni korlutuyorken seninle bir de yaşanmışlığımız var” dedi.. “yaşayıp görelim en kötü ne olur, yine vedalaşırız, bu defa gerçekten vedalaşırız” dedim.. Bunun üzerine benimle görüşmeye geldi. Uzun uzun konuştuk, her söylediğim kelimeye katıldığını ve şu an olduğum kişiden etkilendiğini gözlerinde gördüm ama artık hayattan keyif almadığını ve bizim ikinci kere mutlu olabileceğimizden emin olamadığını söyledi. Gerçekten de kayıp gibi görünüyordu.. Beni yeniden karıştırmak, incitmekten çok korktuğunu da söyledi.. “karşına geçtiğimde sana kapılıyorum, kapıldığım anda korkum başlıyor.. tekrar yıpranma, bağlanma korkusu” dedi.. sadece anlayışla dinledim.. Şu diyaloğun da kilit bir nokta olduğunu düşünüyorum;
+Seni her zaman çıkarsız sevdim, bir annenin/babanın veya kardeşin seveceği gibi hesapsız kitapsız sevdim..
-eve ama beni de bu korkutuyor, sen sanki herkesi böyle sevebilirmişsin gibi, senin sevme şeklin buymuş gibi..
Ne kadar da yanılıyordu.. ben düşündüğünün aksine sevmediğim insanlar konusunda acımasız olabilen biriydim ve önceki ilişkilerimde hiç kimseye ona tanıdığım krediyi ve özveriyi tanımamıştım kimse için. Bu sadece ona özeldi, ama buna inanmıyordu.. O gün bir çok şeyi konuştuk, ona artık kim olduğumu, yeni beni uzun uzun anlattım ve onu uzun uzun dinledim.. “beni neden seviyorsun” diye sordu bana sonra, “çünkü seninle dinlediğimdeki gibi güzel değil şarkılar, filmler birlikte izlediklerimiz gibi anlamlı değil, kimseyle gülmek seninle olduğu kadar samimi değil, kimseyle böyle aynı dili konuşmak mümkün değil.. bunlar seninle anlamlı ve hayatta bunu sadece bir kez yakalayabiliriz.. o da şanslıysak.” dedim.. birbirimizi öptük sarıldık.. hatta yargılayanlarınız olacaktır ama uzun zaman sonra ilk kez seviştik de.. çünkü ikimizin de birbirimize karşı büyük bir açlığımız vardı.. vedalaşırken, “Düşünelim akışına bırakalım” dedik ama o gün yanımdan gidince kabus gerçekleşti ve o yine sessizliğe gömüldü.. Gururum yine kırıldı.. Dünyam başıma yıkıldı, resmen arayıp sormadı günlerce.. sadece bir defa “Yiğit?” Yazdım, saatler sonra görmüş ve geç gördüğü için özür dileyip numarasını yazmış(evet o ana kadar numarası bende yoktu, ben telefonumu değiştirmiştim).. “ekledim” diye yazdım whatsapp tan ama bana “uykusuzluktan ölüyorum iyi geceler” yazdı bir tek. sadece iyi geceler dileyip sustum. İki gün geçti yine tek bir kelime yok..Eskiden tanıdığım bildiğim o sevebilen, beni önemseyen adam hiç geri gelmeyecek diye çok korkuyorum.. kafam iyice karıştı, seviyor ama beceremiyor mu, beni mi istediğinden emin değil, onun için eskisi kadar değerli değil miyim yoksa aksine çok mu değerliyim artık hiç bir şey bilmiyorum.. sizlerin analizine, üçüncü bakan gözlerinize çok ihtiyacım var.. ne istediğimi çok iyi biliyorum ama inancım ve umudum her seferinde daha çok kırılıyor.. bunun bir kilidi, bir hassas kalbi, döngünün bir kırılma noktası yok mudur sizce? Uzun bir yazı oldu, okuyanlara teşekkürlerimi, okumayanlara da anlayışlarımı sunarım.. sevgilerimle.
Bu tarz hikayelerde erkek genelde başka biriyle evleniyor o da ailesinin beğendiği garanti isi gücü olan biri... eski erkek arkadaşının lafı uzatmasının altında başka şeyler olduğunu düşünüyorum. Hiç bulaşma aşk güzel şey ama yanlış adamla olmaz. Seni daha mutlu edecek şeyleri düşün yap onu düşünmemeye çalış çünkü o da senin gibi hissetseydi sana şurada dur ama ayak bağı olma demezdi ulaşılmaz olmayı sen dene 😉
 
X