- Konu Sahibi ipektuncer
-
- #141
Seneler geçince acı diner mi hiç, asla..
Daha beter oluyor, çünkü her an ona ne kadar ihtiyacın var görüyorsun.
Evleniyorsun yanında yok, doğum yapıyorsun yok..
Yalandan kına gecesi yapılıyor, "bu gece misafirim koynunda yatır anne"..
Toprağın koynu geliyor aklına.
Of çok zor, yaşamadan bilmek.
Çok kolay uzaktan yorum yapmak "e sende akıllansaydın, güvenmeseydin" demek..
Benim babam üzümün kabuğunu soyarak yedirirdi bize.
Ben 2 kızımı da taşıyabiliyorum kucağımda, herkülüm ben derdi.
Ablam okumayı sökmüştü, evde mangal partisi vermişti babam.
Hiç anlamamıştık ne oluyor böyle.
Sonra işte yorgan gitti kavga bitti.
Anne öldü, baba da öldü..
Evet, yazarken zalimce, ama gerçek..
Benim babam gibi.. O evlat sevgisini bir şekilde tatmin ediyor oğlunda..
Ve hep kendine teselli veriyor..
İpek düzgün bir evlat olsaydı, ona da araba alırdım.
Bunu demiş mesela, amcamdan duydum.
Hadi ben düzgün değildim, ablamda mı değildi.
Hadi ben düzgün evlat değildim, karının üstüne aldığın evin iç dekorasyonunu neden bana yaptırdın..
Yaaa bir de bu var, atlamışım yazarken..
Ben gittim ya şehir dışına çalışmaya..
Baba tabi aramıyor, sormuyor.. Belki kötü yola düştüm??
1 sene sonra bir telefon..
"İpek ben emekli oldum, ikramiyemle başımı sokacak bir ev aldım. Ama içi berabt, yapılması için destek olur musun".. Ooo elbette.. İpek seviniyor "acaba aile mi olacağız, acaba o eve haftasonları ben de gitsem kabul ederler mi, acaba "hadi İpek yemeğeee" diye bir seslenme duyar mıyım ben o evde, acaba içeri girince "hoşgeldin" lafını 1 kez olsun duyar mıyım ömrümde?"..
Bu duygularla evin kartonpiyer, banyo-mutfak dolabı, yağlı boya badana, parkeler, daire kapısı, gömme dolap ne istenirse yaptırıyor İpek. Tam 8 ay babasının evi için çalışıyor. Bu esnada o eve her gidişinde güleryüzle karşılaşıyor, oysa öğrenciliğinde bir gün eve girince "hoşgeldin" diyen olmamış, yeminler ediyorum, 1 defa bile eve girince "hoşgeldin" diyenim olmadı..
Ablam mesela bunu yaşamadı, "hoşgeldin ablam" diye atılırdım boynuna..
Yetmiyor, salon takımı, beyaz eşya da aldırılıyor İpek'e..
En sonunda (geçen sene) öğreniyorum ki ben..
O ev de karısının üzerineymiş..
Karısının üzerine yaptığı ve oğluna bırakacağı evin içini bana yaptırdı şeytan..
Tüm bu yaptıklarını da hep etraftan gizledi. Ben evlenirken "kızıma evimi bıraktım, ben başka eve geçiyorum" demiş herkese.
Kızım doğdu, oda takımı aldı 2 bin liraya. Şok oldum gene, yoksa babam düzeliyor mu..
Herkes takdir etti babamı, ne iyi kalpli bir dede..
4 ay geçti, misafirlerin ayağı kesildi.
Babam benden 2 bin lira borç istedi.
Tesadüfe de bak, istediği miktar tam da aldığı odanın tutarı ile aynı..
Biliyordum geri vermeyeceğini, gittim koydum masaya, çıktım.
Canım, senin yaşadıkalrının benimkinden eksiği yok fazlası var sanki.
Umarım yanılıyorumdur, taciz yazmışsın..
Kendin anne olunca anlıyorsun bazı şeyleride..
Ben evladım için gözümü kırpmadan kanımı akıtabilecekken, b uadam nasıl olup da süt hesabı yapmış diyorsun.
Daha bir dank ediyor.
Sabır da değil, sevgi açlığı..
evet çok benzerlerini yaşadım, şükür ki annem yanımda..ve benim duan:
Allah hiç bir yavruyu annesiz bırakmasın....
Ah be ipeğim. Ne kadar zor bir hayatın olmuş. Nasıl yürüdün o dikenli yollarda tek başına. Bu ülkede kadın olmak başlıbaşına zor bir işken savunmasız bir başına nasıl hayatta kaldın. Azmin bir örneğisin sen...
İnsan 50 yaşına da gelse takdir edilme, sevilme, sahiplenme iç güdüleriyle yaşıyor. Baban tüm bu yaşanılanlara rağmen sana bir adım atsa sen on adım atarsın eminim....
Seni yargılayamam. Yaptıklarını sorgulamak haddim değil çünkü sen çok aklı başında bir kadınsın. Ayakları yere sapasağlam basan, sevgi dolu bir annesin benim gözümde. Hepimizin bir zayıf noktası var. Seninki de baban diye düşünüyorum.
Sözüm meclisten dışarı ama annem hep; "anası olmayanın babası olmaz" derdi. Ne kadar doğruymuş
Çok teşekkür ederim canım güzel yorumların için..
İyi hissediyorum kendimi, yalnız olmadığımı görüyorum bu yorumları okuyunca..
Diyorum ki, bir başkasının da başına gelebilirdi, o da aynı şekilde üzülürdü. O zaman çemberin biraz dışına çıkıp, konudan uzaklaşabiliyorum.
Dün de üvey annem aradı beni, amcamlarla pikniktelermiş.
Hangi amcamlar diye sordum.
"kaç tane amcan var burada" dedi.
Bir öz, bir üvey amcam var İstanbulda. "2 tane" dedim saf saf..
Üvey dediğim, babam ile amcamın babaları bir, anneleri ayrı.
Erkek kardeşimle benim gibi yani.
"Yok canım, onlar dış kapının mandalı" dedi..
Al işte, mantık bu, ne bekleyebilirim ki..
"Gelsenize siz de" dedi, arabamız satıldı dedim.
"aa öyle mi uçakla gelin o zaman" dedi..
Lafa bak..
Onların arabası yokken az şöförlüklerini yapmadık biz.
Ki babam eşimin yanına bile oturmazdı. Arkaya otururdu, ben öne geçmek zorunda kalırdım, kızım arkada tek kalır ağlardı.
Düşün adam yerine koymuyorsun damadını, yanına bile geçip oturmuyorsun tenezzül edip. Ama bir yere gitmek istediğinde ricacı oluyorsun. Bunun sebebi 10 lira taksi parası vermemek..
Böyle de iğrenç bir adam.
Ve ne söylesem ben suçluyum, ben ahlaksızım..
O hep doğru, hep mağdur..
Bir de diyor ki kadın telefonda..
Önce ailece tatile gideceklermiş.. Oğlu, kocası hep beraber.
Sonra oğluna ben kendi şirketimde staj ayarlayacakmışım.
Sonra o eşiyle 2 ay tatil yapacakmış başbaşa..
Oğlu ben de kalacakmış, birlikte işe gidip gelecekmişiz.
Yorum bile yapmaktan aciz kalıyor insan değil mi..
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?