Duygusal yeme boslugu. Aynisi bendede vardi. Herseyimi yemek ile çözerdim. Cok mutlu oldugumda yemek ile kutlardim. Cok mutsuz oldugumda dedigin gibi, bir bagimli gibi abur cabur yerdim. Tabiki mutsuz oldugum zamanlar çogunluktaydi.
Diyet yapmak ondan çok zordu. O bagimliligi kirmak çok zor. Her bir diyeti bozdugunda, daha çok nüks ediyor,.. Cok kötü bir kisir döngü. Millet kilolu olmanin yemek ile alakali oldugunu düsünüyor. Degil. Psikolojik bir savas resmen. Bir maratona baslayip, en arka siralarda olmak gibi, var gücün ile bile ön siralara gelemiyorsun. Ve toplum bu konudaki yargilari tabiki fayda etmiyor.
Son yillardaki body positivity olaylari dogru adimlar, ama çok geç kalindi. Kaç jenerasyon kadin fiziksel görünüsümünden dolayi kendinden nefret etti. Hele ki bizim gençligimizde. Pop yildizlari ile, müzik videolari ile, karin kaslari ile, dergilerde modife edilmis fotolar (ama tabiki biz bilmiyoruz fotolar ile oynandigini). Öyle bir güzellik ideali pompalandi ki.
Zaten duygusal olarak zor durumda olan biz, yeme bozuklu olan, daha çok tetikledi, ilerletti. Kendimizi sevmeye imkan verilmedi. Hele Türk toplumunda kilolu isen, vebali olarak bakiyorlar sana. Burda kadin konu açiyor, esi ile mutsuz, esi hödügün teki. Ve kadinlar halen "sen kilo ver, kendine bak, ondan sonra esin degisir" gibi laflar ediyorlar. O kadar yanlis bir düsünce ki.
Bende bu iletten sadece amelyat ile kurtulabildim. Gastric bypassten sonra daha az yiyebildigim için, mecburen duygularim ile baska sekilde bas etmek zorunda kaldim. Ve zayifladikça, sporu daha iyi yapabildigim için, bu benim için spor oldu.
Su an zayifim fakat o kendine his ettigin nefret kolay gitmiyor iste. Kilo gitse bile, yillardir kendin ile barismadigin ortaya çikiyor. Ve çok zor. Sanatçi Lizzo demisti "dünyanin seni sevmedigi bir yerde, kendini sevmek o kadar zor ki". Gerçekten çok zor.