SİZİNLE DE PAYLAŞMAK İSTEDİM
insanlar doğar büyür,ilkokula orta okula ve belki liseye de ailelerinin yanında gider.bu şehirde bir çok arkadaşı olur mahalle arkadaşı,ilkokul arkadaşı,orta okul arkadaşı,lise arkadaşı vs...
Sonra başka bir şehir de üniversite okunur,o arkadaşlarla daha az görüşülür,çünkü onlarda senin gibi ortam değiştirir ve bulundukları ortama ayak uydurmak,çevre edinmek zorundadırlar,yalnız kalmamak için.
Üniversite biter artık üniversite arkadaşlarında olmuştur,fakat tekrar ailenin yanına gidersin.
Sonra iş hayatı başlar,oradan da arkadaşlıklar kurarsın.
Sonra evlenirsin yine eşinin arkadaşları ve komsuların eklenir bu arkadaş topluluğuna.Fakat memur olduğun için 3-5 yılda şehir değiştirmenden dolayı hep arkadaşlar başka şehirlerde kalır ve hep yeni insanlar eklenir.Ama eski,yaşanmışlıkların,hatıraların cok olduğu arkadaşlarını özlersin telefona sarılırsın,seni anlayan o dostunu özlediğin için ama ya telefon acılmaz ya da senin değiştiğin kadar o da değişmiştir.Ya o bekardır sevgilisini anlatır sen anlayamazsın ya evlenmiştir bebeği olmuştur senle uzun uzun telefonda konuşacak kadar vakti yoktur..Ya da mesafeler aranızda ki sıcaklığı soğutmuştur.
Tabii ki bu kadar ortamın içinden baki kalan dostlar olur ama zaman fikirleri değiştirir,mesafeler paylaşımları azaltır.Bir araya geldiğinizde konuşacak tek şey eski hatıralar kalır.Çünkü onu tekrar gördüğünüzde gülmek istersiniz,dertleşip hüzünlenmek yerine.Böylelikle eve döndüğünüzde yalnız kalırsınız,tek dost eşiniz olur,peki ya onu kiminle çekiştireceksiniz?..
He bir de!!! Bu anlattıklarıma ek olarak
eğiştirdiğiniz ortamlarda sizin hiç alışkın olmadığınız şekilde laf taşıyan,onun size;sizin ona dedikodunuzu yapan insanlarla tanışırsınız.Evinizin içinde ne yaptığınızı merak eden meraklı komşularınız olur,kapınızın önüne gelip laf dinleyecek kadar cahil cesareti bulunan.Utanmaz insanlar olur her fırsatta kapısını açıp nereye gidiyorsunuz,kim geliyor diye bakan.Evinize gelir köşe bucak neresi pis ya da dağınık diye aramaya kalkar,izinsiz evin her yerine girer çıkar güya samimiyetten.Kendi titizliğiyle,zenginliğiyle övünen duran sahtekar insanlar tanırsınız.Onları dinlemekten bıkarsınız boş boş konuşur durular.
Sizin çocuğunuz vardır diğerinin yoktur ya da sizin yoktur diğerinin vardır.O çocuklu ortamlara girmek ister ya da çocukla gidilebilecek bir yerlere gitmek ister siz ise kafa dinlenecek huzurlu,sessiz bir yerde çay yudumlamak ve sohbet istersiniz.Yine de görüşürsünüz taviz vererekte olsa.Sonra onun çocuklu kimselerle görüşmek istemediğini anlarsınız,kullanılmışsınızdır.Çünkü kurnaz sizinle kafa dengi olduğu için değil çocuğunuz olmadığı için görüşüyordur.Yani olsaydı görüşmeyecekti.Olduğunda ise görüşmeyi kesecek.Kendi size gelir çocuğunun ellemediği,karıştırmadığı yeriniz kalmaz evinizde,bir çok süs eşyanız onun çocuğu tarafından kırılır,sonra giderken çocuk sizin evinizdeki bir süs eşyasını evine götürmek için ağlar,sizdeyken oynamasına annesi izin verdiği için o onun gözünde oyuncaktır sizde çocuk ağlamasın diye "hadi alın götürsün,getirirsiniz sonra"dersiniz son sağlam yapıştırılmamış eşyanız için ama o derki "şu çocuğuyla geldi ,çocuğu şuraya girdi,şunumu elledi".Yuhhh dersiniz kendi enayiliğinize
Sizin değersiz eşyalarınız ve onun kıymetli eşyaları..
Sonra da bıkarsınız yeni insanlar tanımaktan.Biraz kabuğunuza çekilir,biraz darbe almaktan korkar olmuşsunuzdur.Tahammül gücünüz azalır gecen yıllarla.Suratınız daha asık bir hal alır yeni yüzlere karşı.Özler durursun kahkahanın tozunu attıracağın arkadaşlarını,yanında dertlerini bir cırpıda anlatacağın,ağlayabileceğin bir dosta ihtiyaç çoktur,fakat o anlattıklarını başkalarından duymak korkutur,o kahkahalarını eleştirmelerinden korkar olursun..bilmem anlata bildim mi?
Çoğu zaman salla baş olaktansa,yalnız kalmaktan korktuğun için 'tahammül edemediğin,bir şey paylaşamadığın birileriyle görüşmektense' yalnız kalmak daha iyidir.
Buradan arkadaş arayanlarada saygı duyuyorum bu yüzden.Yeni insanlara şans tanıyorlar.