Birlikte Soralım;birlikte cevaplayalım...

Bu topikteki arkadaşlığı ve paylaşımları beğendiniz mi?


  • Ankete Katılan
    78
  • Anket Kapalı .
hadi yaaaaa baya pahalı demıs aslında nasıl ssk ıle anlasması yok acaba yaaaa rentıpada sor sen bakayım nerde oturyosun canım sen

altınşehirde canım bilmem bilirmisin epey bi uzak merkeze[/QUOTE]




bılmem mı canım bılırım oraları ben bende esentepede oturuyorum çünkü o zaman sana rentıp yada acıbadem daha uygun aslında yakın yanı
 
offffffffffffff yaaaaa pembedana nerdesın ama saat kaç oldu yaaaaa
 
canım bunları bende duydum uygulamayıda düşünüyorum aslında ama ılıskı esnasında onu üzerınde tasımak ne kadar dogru bılemıyorum bunları hergün mü yaptın pekı canım

bnde dini bi sitede okudum ve yapıp olanı cok duydum tespih leri hergün cekiyorum
 
belkide hamile ve kutluyo sevdikleriyle. bize anca sıra gelir
ay inşallah
 
AYŞE ARMAN NASIL HAMıLE KALDI
ışte Arman'ın hamile kalabilmek için verdiği mücadele :
Kafana takma bak neler oluyor
Biyolojik saat mi?
Etraftan gizli bir baskı mı?
Nedir?
Anlaması ve anlatması hiç kolay değil ama bir sabah uyandım ki:
‘‘Aman Tanrım, ben bir kompleks sahibiyim!’’
Bir bu eksikti!
Çocuk kompleksi.
Bebek bebek!
Benim niye bir bebeğim yok?
Aşık olduğum bir adam var (nerede tahta vuracağım?), güzel bir ilişkim var (nerede tahta vuracağım?), iyi de neden bir bebeğim yok?
Artık zamanımın geldiğine mi inanıyorum, anne olmam gerektiğine mi, yoksa geç kalacağım korkusu mu? Yeryüzünde doğal sayılan bir şeyi kaçıracak mıyım duygusu mu? Kariyer da yaparım çocuk da sloganının 2. bölümünden eksik kalmak istemem ya, acaba o yüzden mi?
Resmen yavaş yavaş takıntı haline geliyor kafamda bu bebek meselesi.
Ben size bir şey söyleyeyim mi, kendin yaşamadığın her şey palavara. Bir sürü insan anlatıyor ya, yok bebeğin kokusu, yok annelik, yok bebek isteği ama başıma gelmeden dinlediklerimden bir şey çıkartabilmem mümkün değilmiş meğer.
Bu çocuk isteği kuvvetli bir şekilde bastırınca kavrıyorum durumu.
Daha önce de hamile kalmışlığım var, ama o zaman ‘‘Zamanı değil’’ demişim, istememişim.
Şimdi istiyorum...
Da...
Bu iş zannedildiği kadar kolay olmuyor. Ya da benim zannettiğim kadar. Doktora ‘‘Benim ne yapmam lazım?’’ diyorum.
‘‘Biyolojik bir rahatsızlığınız yok. Denemeye devam edin’’ diyor.
Millet, bu işin ritüelleri olduğunu söylüyor.
Ne kaybederim ki?
Etraftan duyduklarımı uygulamaya başlıyorum.
Bacaklarımı duvara dayadığım ilk ay, hamile kalacağımdan yüzden 100 eminim!
Böyle yaparlarmış olurmuş...
Olmuyor.
Gelde takma. Sinir oluyorum.
Ben arızalı mıyım?
Doktora soruyorum.
‘‘Hayır’’ diyor, ‘‘Denemeye devam edin.’’
‘‘Emriniz olur Doktor Bey.’’
Devam...
Da...
Tık yok.
Her ay aldığım predüktörün haddi hesabı da yok.
Artık iyice takıntı haline geliyor.
Yürek çarpıntısı haline geliyor.
Afaganlar basıyor:
Neden benim bebeğim olmuyor?
Neden benim bebeğim olmuyor?
Neden benim bebeğim olmuyor?
Henüz doğurmamışlar benim bu telaşımı hiçbir şekide anlamıyorlar.
Ya da anlıyorlar; benzer şeyler hissediyorlar, susuyorlar. Deniyorlar deniyorlar, gizliyorlar. Bu çocuk meselesi garip bir mesele, çiftler çocuk sahibi olmak için ne kadar uğraş verdiklerini nedense anlatmaktan hoşlanmıyorlar. Resmen yalan söylüyorlar.
Annem, ablam gibi bütün çocuk doğurmuş kadınlar ise ‘‘Üzülme canım’’ diyorlar, ‘‘Artık her şeyin bir çaresi var.’’
Gözlerini benden kaçırarak ekliyorlar: ‘‘Tıbben.’’
ıyice sinirimi bozuyorlar.
Bir de ‘‘Acaba denemekten ipin ucunu mu kaçırıyorsunuz?’’ diyenler çıkıyor.
Çok sevişirsen de olmazmış!
Beni tamamen delirtiyorlar.
Sonunda bir an geliyor ne yalan söyleyeyim usanıyorum, sevişmek dışında her şeyden vaz geçiyorum:
Doktora gitmekten, ona sorular sormaktan, aşılama yöntemini araştırmaktan, kendimi telaşa vermekten, sevgilime hayatı zehir etmekten...
Bu meseleyi rölantiye alıyorum. Rafa kaldırıyorum.
Artık başka bir yaza diyorum...
Ama ben iflah olmaz bir şeyim.
Dakika bir, gol bir!
Acilen kendime başka bir takıntı buluyorum.
Spor!
Bakın, o da çok önemli.
En az bebek kadar.
Hemen Hillside'a başlıyorum, Burçin Hoca'yla tanışıyorum.
Ona açık davranıyorum:
‘‘Benim hayalim fit olmanın ötesi. Ben sizin vücudunuzdan istiyorum!’’
Gülüyor.
‘‘Bir senede sizinkini de yaparız böyle. Ama tabii sürekli gelirseniz...’’ diyor. Gelmez olur muyum?
Madem hamile kalamıyorum...
O zaman sıkı popolu, hafif kaslı, güzel vücutlu bir kadın olurum.
Bunun için uğraşırım.
Allah sizi inandırsın sadece ıstanbul'da değil Dubai'de de spor yapıyorum. LPG'ye gidiyorum.
Ben yavaş yavaş kilo da veriyorum, popoma pareyo bağlamadan ortalıkta salınacak hale geliyorum.
Kısa vadeli başka planlar da yapıyorum.
Ekim ayında bir Hindistan sonra bir Yemen...
Binbir Gece Masalları gibi seyahatler hayal ediyorum...
Ve ve ve..
Bacaklarımı duvara dayamaktan tamamen istifa ediyorum.

Bu kadar lafla kafanızı şişirdim, aslında söylemek istediğim bir cümle: Kafama takmaktan vazgeçtiğim anda hamile kaldım!
HAMıŞ: Şimdi kara kara Burçin Hoca'ya şunu soruyorum. ‘‘Sizin vücudunuzdan vazgeçtim. Karnım dışımda diğer taraflarımın benim eski vücuduma benzeyebilmesi için ne yapmam lazım?’’
 
kızlar kusura bakmayın çok uzun oldu ama paylaşmak istedim sizlerle :))
 




ben bunu okumustum canım gerçekten kafaya takmaktan vageçsek kesın kalıcaz hamıle Allah ın ıznı ıle
 
sorma bnde gıcık oluyom bi tane de cocugu olamayan yok bir gecede hamile kalıyolar ne sinir her dizide hamile var krtlar vadisinde bile
 
ÇOCUK SAHıBı OLMAK ıÇıN OKUNACAK DUA


1. "ınne rabbeke hüve'I-hallâku'l-alîm." = "Muhak*kak ki Rabbin her türlü yaratma şeklini bilir." âyetini gecele*ri 1267 kere tekrar eder ve bunu üç ay boyunca sürdürür.


2. Veya; "Fallâhu hüve'l-veliyyü ve hüve yuhyî" = "Muhak*kak ki Allah dosttur ve yaratandır." âyetini beraber olmadan önce 289 kere tekrar eder.

3. Veya; "HüvaIIahü'l-hâliku'l-bâriü" = "O yaratandır ve yok*tan var edendir." âyetini 1054 kere tekrar eder

4. Veya; Tıbbî bir arızası olmamak şartıyla, çocuğu olmayan bir kadın, eğer aybaşı halinden üç gün sonra, öğle saatlerine ya*kın bir zamanda temiz bir kâğıt üzerine 110 defa "Bismillâ-hirrahmânirrahîm" yazıp o kâğıdı üzerinde taşıyarak eşiyle beraber olursa, Allah'ın izniyle hâmile kalır. (Hâmile kalın*caya kadar kâğıdı üzerinde taşımalıdır
 
Sucum çok çok çok güzel teşekkür ederim, akşam kocişe göstericem bunu mutlaka, bak yine ağlamaya başladım mafoldumben
 
ya ama takmadan durulmuyokibenim hesaplayıcıya göre yarın eğer bebek varsa yerleşme günüymüş çok merak ediyorum
 
900. sayfadayız yaaaa ne güzel ben hangı sayfada sıze acaba hamıleyımmmmmmmmmmm dıye yazıcam
 
KIZLAR BıR YAZI DA BENDEN.ÇOK GÜZEL SONUNA KADAR OKUYUN...

Bu yazı ilk kez 27 Ekim 1996 Pazar günü Hürriyet gazetesinde yayınlanmıştı. Yıllardır kayıptı. ılk kez veya yeniden okumak isteyenlerin sayısı da hayli fazlaydı. Onca zamandır bu yazıyı kesip saklamış olan ve bana yollamak nezaketini gösteren Yıldırmak Ailesi’ne teşekkür borçluyum.
Piyasada birçok ‘bebeğe hazırlık’ el kitabı var.
Bu kitaplarda aklı başında olduğu varsayılan bazı erkek ve kadınlara, ki onların evli oldukları da farzediliyor, nasıl iyi birer anne ve baba olabilecekleri anlatılıyor
Aklı başında olan insanların çocuk yapmasının mantıksızlığı nedense tartışılmıyor ama tabii bu tamamen başka bir yazı konusu.
ATIN O KıTAPLARI ATIN:
Hiçbirisi işe yaramaz çünkü gerçekçi değiller.
Bugün ise ben gerçek bir ‘Bebeğe hazırlık’ kılavuzu veriyorum.
Çocuk doğmadan önce bu dediklerimi uygulayarak antrenman yaparsanız çocuk geldikten sonra şoka girip tuhaflaşmazsınız.
ışte çocuklu yaşama hazırlanmanın en iyi adımları:
1- Süpermarkete gidin. Size mutluluk verecek hiçbir şey satın almadan doğrudan kasaya yönelin ve cebinizdeki bütün parayı kasiyere verin. Daha sonra ise yandaki eczaneye yönelin ve kredi kartınızı kullanarak bir insana olabilecek her hastalık için ilaçlar alın.
2- Akşam saat 17.00 ila 22.00 arası elinizde ortalama 4 kilo olan bir ağırlıkla dolanıp durun. Saat 22.00 civarında ağırlığı beşiğe koyun. Bu sefer de saat 24.00’e kadar endişelerle dolu olarak eve yürüyün. Arada bir saatinizi kontrol edip sabaha daha ne kadar kaldığını kontrol edin. Gece yarısından sonra asıl maraton başlayacak. Bunu düşünün ve daha da endişelenin. Gece yarısından sonra sabah 02.45’e kadar ağırlıkla dolaşın ve 15 dakikada bir ağırlığı yatağa bırakıp beş dakika sonra da tekrar kucağınıza alın. 02.45’te ağırlığı yatağa koyduktan sonra saati 03.00’e kurup uyuyun. Saat çalar çalmaz fırlayıp ağırlığı tekrar elinize alın. 15 dakikalık huzursuz uykunun keyfini yaşayın. Saat 03.00’ten sonra evde dolaşırken yüksek sesle şarkı söylerseniz ve kendi kendinizle konuşursanız daha iyi olur. 04.30 civarı saati 05.00’e kurarak yarım saat daha uyuyun. Böylece toplam uyku saatinizi 45 dakikaya yükseltmiş olursunuz. Uyanınca kahvaltıyı hazırlayın ve güleryüzlü olun. Bu gece egzersizlerini beş yıl boyunca aksatmadan tekrar etmeyi unutmayın.
3- Eve bir ahtapot getirin. Ve beş yıl boyunca her sabah onu giydirmeye çalışın. Ayrıca ahtapotu bir torbaya hiçbir kolu dışarıda kalmayacak şekilde sokmaya ve onu çuvalın içinde sakin tutmaya çalışın. (Bu prova sonunda sevimli miniğinizi her sabah minimum hasarla giydirmesini öğreneceksiniz.)
4- Bir kavun satın alın. Üstüne küçük bir delik açın. Sonra kavunu tavandan sarkıttığınız iple asın. Ve sallayın. Kavun sağdan sola durmadan sallanırken bir kaşık sıcak suyu kavunun üstüne açtığınız deliğe dökmeye çalışın. (Bunu başardığınızda da o mini minnacık sevimli mi sevimli yavrunuza en az hasarla yemek yedirmeyi de öğrenmiş olacaksınız.)
5- Ağzınızdan çıkan her cümleyi en azından beş kez tekrarlayarak konuşmaya önem verin. Bu tarz konuşmayı bir hayat tarzı olarak kabul edin.
6- Dışarıya çıkmak için hazırlanın. Evin tuvaletinin kilitli kapısı önünde en azından yarım saat bekleyin. Sonra aniden bıkıp evin kapısından çıkın. Sokakta beş dakika bekleyin. Sonra eve geri dönün, tekrar dışarıya çıkın. Yolda yürümeye başlayın. Çok ama çok yavaş yürüyün. Yürürken de yerde gördüğünüz her sigara izmaritini, cikleti, kirli kağıt mendili ve ölü karıncayı dikkatle uzun uzun seyredin. Aniden ‘Yeter artık çektiğim senden’ diye avazınız çıktığı kadar bağırın, eve geri dönün.(Bu provayı yaptığınızda da küçük sevimli ile yürüyüşe çıkmaya hazır hale geleceksiniz.)
7- Süpermarkete giderken yanınızda azgın bir keçi götürün. ıçeriye girer girmez keçiyi serbest bırakın. Daha sonra da keçinin içeride kırdığı, tahrip ettiği her şeyin parasını sorgusuz sualsiz ödeyin. (Bu da çocukla alışveriş provasıdır.)
8- Evdeki koltuklara tereyağı sürün. Perdelere de reçel bulaştırın. Mutfakta pişirilmek için bekleyen balığı çalın ve misafir odasında bir yere saklayın. Balığın odada beş ay kimse tarafından bulunmadan kalmasını sağlayın. Evde yeni sulanmış çiçek saksısına elinizi daldırın ve aldığınız çamurla evin duvarlarına resimler çizin... (Şu anda ev de provalı artık çocuğun gelmesine...)
Tamam mı? Bu eski yazımı 8 Kasım 2009 tarihli ‘Çocuk yapmadan önce şunları prova edin-2’ başlıklı yazım ile birlikte okur ve tavsiyelerimi tutarsanız anne ve baba olarak yenilmez olursunuz.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…