• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Boşanma psikolojisi nasıl atlatılır?

Bazı şeyleri gerçekten anlayamıyorum. Yani günümüzde duygular nasıl böyle değersiz hale geldi? Diyorsunuz ki sizin mutluluğunuz onu ilgilendirmiyor, bence bu çok yanlış. Mutluluk sebattan, sabırdan, vefadan gelir ikili ilişkilerde sadece kendi mutluluğuna odaklanmak mı doğru? Nerde kaldı birlikte geçirilen 10 yıl, beraber kurmaya çalıştığımız yuva, benim onun tüm zor zamanlarında yanında oluşum, maddi olarak kötü anlarında hep yanında oluşum; vefa duygusu kalmamış dünyada artık . Ve kabullenemiyorum ki, artık herkes kendi mutluluğuna odaklanır olmuş. Bu bencillik. Benim değerlerimde tamamen avrupai normlar yok, tamamen bireysellik yok, ahde vefa var, aile kurumuna vefa var, bunlar benim değerlerim ve kıymetli buluyorum; eşimden bunları göremediğim için yıkıldım, buradan da bu yönde görüşler gelince kabullenemiyorum. İnsan mutluluğu kendi hayatına bakarak değil; birlikte yaşadığı insanlara vefa ve sadakat göstererek bulur. Bekar insanlar için tamam öyle, ama biz evlenmeyi birbirimize yoldaş olmayı seçtiysek bazı fedakarlıklar yapmalıyız demektir, ben de eşimden bunları bekledim. Bunları bana vermedi diye normal olan o olmuyor; benim evlilik kurumundan beklentim normal olan. Bu yüzden de mahkeme benim yaşadıklarımı eziyet olarak buluyor zaten.
Neden?
Evlendiniz diye kimse kimseyi ömür boyu çekmek zorunda değil.Adamın sevgisi ve saygısı bitmiş,evde huzur yok belki cinsellikte yok aranızda,çocukların önünde kavga ediliyor eeee adam neden daha fazla bu huzursuzluğa katlansın ki.
Buraya konu açan kadınlara hep ne diyoruz bir kere evlendin diye her yapılan saygısızlığı çekmek zorunda değilsin bir an önce yolunu ayırmaya bak diyoruz eeee belli ki adam artık sizi sevmiyor ki sizin evinizde olan her evlilikte olan ufak tefek sürtüşmeler değil.Bir kere evet dedi diye hiç kimse her türlü olayı sineye çekmek zorunda değil.
 
Konu sahibinin bir cümlesi vardı yanılmıyorsam şimdi aklıma geldi eli eline değecek diye ürküyordu bu eski eş bence burada söz bitmişti zaten.Bence konu sahibi bu evlilik içinde maddi manevi kendine yatırım yapmadığı ve kendini bu ayriliğa hazır etmediği için içinden çok pişman olabilir çünkü boşanması çoktan çekip gitmesi gereken aslında konu sahibiydi .
Yanında giyinip soyunmasından dahi rahatsız oluyordu. Aslında bu bile evliliğin bittiğini gösteriyordu. Dokunmak istememeyi geçmiş tiksinme rahatsız olma aşamasına geçmişti.
Adam ahde vefa diye neden sevmediği biriyle bir hayat sürsün?
 
Yanında giyinip soyunmasından dahi rahatsız oluyordu. Aslında bu bile evliliğin bittiğini gösteriyordu. Dokunmak istememeyi geçmiş tiksinme rahatsız olma aşamasına geçmişti.
Adam ahde vefa diye neden sevmediği biriyle bir hayat sürsün?
Peki karşı taraf? Sevemeyeceksen devam ettiremeyeceksen, ıssız adam triplerine gireceksen evlenmeyeceksin. Seven karşı tarafa yazık, evliliğin bitmesi benim suçum değildi, özgürlük ve sürekli anlayış sürekli pohpohlanma isteyen prensesler bir zahmet evlenmesin. Evlendiyse de elindekinin kıymetini bilsin şükretsin.
 
Bilen bilir eski konularımı. Boşanma davamız yeni başladı sayılır ve sürüyor. Sosyal inceleme raporu için çocuklarla adliyeye gittik şu an geçici velayet ve görüş günleri belirlenme aşamasında.

Ben bir yandan aşırı öfkeliyim ve adamın yüzünü dahi görmek istemiyorum, yaşananları düşündükçe, dava dilekçemi okudukça, bana 10 yıldır neler yaptığını, sevilmediğimi düşündükçe boşanmaktan başka çözüm olmadığını mantıken çok net görüyorum. Ama kalbim kabullenemiyor; benim genel olarak kabullenememe ve bitirememe peoblemim var hayattaki her durumda; bunu da kabullenemiyorum.

Nice kötü durumlara gelsek de dava açamamıştım bir umut düzeliriz diye, o hiç acımadan davayı açtı arkasına bile bakmadan gitti. Aklıma güzel günler geliyor, anlaşamasak da evdeki varlığı bile güven veriyormuş yanımda olması bile bana güven veriyormuş aslında; sevilmediğimi merhamet görmediğimi açıkça görsem de hep ona bağlı, bağımlı, beni bırakmayacağına inanıyormuşum aslında.

Ailem başka şehirden geldi benim evimde kalıyor şu an çocukların bakımına destek oluyorlar. Büyüğüm 4. Sınıf okul hayatı çok yoğun, dersler kurslar derken çok koşturmalı. Küçüğüm 4 yaşında. Ben işsizim, kurmaya çalıştığım işim vardı ama iyi gitmiyor ilgilenemediğim için hiç satış yapamıyorum. İş arıyorum yok, mülakatta evli misin diye soruyorlar o kadar aptalca ki.

Geceleri uyuyamıyorum, gündüzleri aklımda susmayan sesler başka hiçbir şeye odaklanamıyorum. Ailemle de kafa yapılarımız uyuşmuyor sadece çocuklara bakıyorlar ama bana paikolojik destekleri ekstra olmuyor aksine yaptığım herşeyi eleştiriyor, neredeyse eşimi haklı buluyorlar benim arkamda durmuyorlar; şöyle örnek vereyim “anne adam bana şiddet uyguladı saçımdan tuttu çocukların önünde yere çaldı bu yüzden dilekçeye yazdık ve uzaklaştırma kararı aldı saldırgan yapısı olduğu için” diyorum; dövdü mü sanki biyerini mi kırdı da saldırgan diyosun diyor. Yani şiddet için limiti biryerimin kırılması. Aldatma için limiti biriyle yatmış olması. (Sadakatsizliği de olduğu halde cinsellik var mı yok mu bilmediğim için sanki aldattı mı ne olmuş birileriyle konuştuysa) diyor yani hiç arkamda tam destek durduklarını görmedim.

Aşırı bunaldım. Gece gündüz eşimi ve beni terkedişini düşünüyorum. Paikologa da başladım ama monolog yapıyorum o hiç yorum yapmıyor. Konuşuyorum konuşuyorum asla yoeum yapmadan dinliyor seansımız bitti diyor. Normal mi bu? Hiçbir yorum yapmıyor.

Terkedilme, yalnız kalma, çocukların geleceği hakkında kaygılanma, eşimi kıskanma (hala seviyorum ve benden vazgeçip istediği gibi bir özel hayatı yaşaması beni çok üzüyor) kendimi kanser edeceğim düşüne düşüne. İlaç kullanmak istiyorum, davada kullanıp çocukların velayetini elimden alır diye paikiyatra gidemiyorum.

Nasıl aşacağım bunları? Hayat çok karanlık. İnstagramdaki fotolarımızı bile anında silmiş; oysaki biz evlenme aşamasındayken eski sevgililerini, eski hesabını silmekte o kadar zorlanmıştı ki kavga dövüş sildirmiştim, onlar kadar bile değerim yokmuş:)
Aslında şartlar boşanmanızı istiyor. Evren istiyor siz istemiyorsunuz. Onca şeye rağmen hem isteyemiyorsunuz hem de bir bitkinlik var sizde. Yani her şeyi boş vermişsiniz
 
Peki karşı taraf? Sevemeyeceksen devam ettiremeyeceksen, ıssız adam triplerine gireceksen evlenmeyeceksin. Seven karşı tarafa yazık, evliliğin bitmesi benim suçum değildi, özgürlük ve sürekli anlayış sürekli pohpohlanma isteyen prensesler bir zahmet evlenmesin. Evlendiyse de elindekinin kıymetini bilsin şükretsin.
Fakat evlilik akit hoşunuza gitmesede imza ile yapılıyor her sözleşme gibi iki kişi ile başlar bir kişi istemeyince biter .Böyle olmasaydı insan kurtulmak için diğerini öldürürdü.Bu nedenle boşanmak haram değildir mesela.Elbette kötü şeyler olmasın fakat ömrünüz bile yarın son bulabilir .Bu nedenle hiçbir şeyde sonsuza kadar ölene kadar biz bizden geçene kadar diye birşey yok .İnsan tabiatı buna göre degilki zorla güzellik olmaz denir mesela
 
Neden?
Evlendiniz diye kimse kimseyi ömür boyu çekmek zorunda değil.Adamın sevgisi ve saygısı bitmiş,evde huzur yok belki cinsellikte yok aranızda,çocukların önünde kavga ediliyor eeee adam neden daha fazla bu huzursuzluğa katlansın ki.
Buraya konu açan kadınlara hep ne diyoruz bir kere evlendin diye her yapılan saygısızlığı çekmek zorunda değilsin bir an önce yolunu ayırmaya bak diyoruz eeee belli ki adam artık sizi sevmiyor ki sizin evinizde olan her evlilikte olan ufak tefek sürtüşmeler değil.Bir kere evet dedi diye hiç kimse her türlü olayı sineye çekmek zorunda değil.
Aynı fikirde değilim. Huzursuzluğa katlanmak yerine huzursuzluğu çözmek için adım atmalıydı. Evlilik, kurtarmaya değer bir kurum benim gözümde; erkekler de elini taşın altına koymalı; huzursuzlukta gitmek yerine huzursuzluğu çözmek için üzerine düşeni yapmadığı için çok yaralıyım. Kırgınım. Yapması gerekenleri yapmadığı için, çözmek yerine gitmeyi tercih ettiği için. Bunu aşamıyorum.
 
İyi yine bişey varmış en azından, sevindim. Direkt zinaya dair kanıt belki olmaz ama sadakatsizlik olarak değerlendirilir. Aileniz şahit olmuyordu, kanıt olarak ne sunacaksınız psikolojik şiddete?
Bana hakaretleri, küfürleri, defalarca evi terkedip geri dönmesi, tatilde ayrı odada kalmak istemesi, telefon yazışmalarının gizli olması, boşanırım diye sürekli yazması tehdit etmesi vb en büyüğü de kendi dilekçesinde yazdıkları zaten aslında. Beni 2 çocukla sürekli yalnız bırakması, işini ailesinden önde tutması.
 
Peki karşı taraf? Sevemeyeceksen devam ettiremeyeceksen, ıssız adam triplerine gireceksen evlenmeyeceksin. Seven karşı tarafa yazık, evliliğin bitmesi benim suçum değildi, özgürlük ve sürekli anlayış sürekli pohpohlanma isteyen prensesler bir zahmet evlenmesin. Evlendiyse de elindekinin kıymetini bilsin şükretsin.
Sevgi bitebilir.
Bir taraf bitirmek isterse, sevgisi bitmişse bu çok haklı bir gerekçedir. Evlenmek istedi sonra sevgisi azaldı diye devam etmeye zorlamak normal mi?
O zaman boşanmak istemeyen, ya benim ya kara toprağın diye öldüren hasta erkeklere de hak veriyorsunuz siz?
Ilişkiler iki kişinin istemesiyle başlar birinin istememesiyle biter.
 
Aynı fikirde değilim. Huzursuzluğa katlanmak yerine huzursuzluğu çözmek için adım atmalıydı. Evlilik, kurtarmaya değer bir kurum benim gözümde; erkekler de elini taşın altına koymalı; huzursuzlukta gitmek yerine huzursuzluğu çözmek için üzerine düşeni yapmadığı için çok yaralıyım. Kırgınım. Yapması gerekenleri yapmadığı için, çözmek yerine gitmeyi tercih ettiği için. Bunu aşamıyorum.
Hanımefendi adamın size sevgisi ve saygısı bitmiş olmak istemediği bir ortam için neden elini taşın altına koysun.Ki adam size bakıcı,temizlikçi seçeneklerini de sunmuş ama siz kabul etmemişsiniz.Buradan bakıldığında huzursuzluğunasıl sebebinin siz olduğunu anlıyorum.Bir de herkes kendi delisine sahip çıksın kocam sürekli sürekli problem çıkarsa bir susarım iki susarım üçüncüde ne halin varsa gör derim.
 
Fakat evlilik akit hoşunuza gitmesede imza ile yapılıyor her sözleşme gibi iki kişi ile başlar bir kişi istemeyince biter .Böyle olmasaydı insan kurtulmak için diğerini öldürürdü.Bu nedenle boşanmak haram değildir mesela.Elbette kötü şeyler olmasın fakat ömrünüz bile yarın son bulabilir .Bu nedenle hiçbir şeyde sonsuza kadar ölene kadar biz bizden geçene kadar diye birşey yok .İnsan tabiatı buna göre degilki zorla güzellik olmaz denir mesela
Hastalıkta sağlıkta diye söz veriliyor. Sözleşmeler ağırdır. Kaldı ki evlilik sözleşmesi çok ağır bir sözleşmedir. Hiçbir sözleşmede istediğim zaman dönerim maddesi olmaz; öyle olsa adı sözleşme olmaz. İstediği zaman gitmek isteyen evlenmez birlikte yaşar. Dönenin cezai yaptırımı olur, çünkü bir taraf döndüğünde diğer tarafı maddi manevi zarara uğratır.
 
Hastalıkta sağlıkta diye söz veriliyor. Sözleşmeler ağırdır. Kaldı ki evlilik sözleşmesi çok ağır bir sözleşmedir. Hiçbir sözleşmede istediğim zaman dönerim maddesi olmaz; öyle olsa adı sözleşme olmaz. İstediği zaman gitmek isteyen evlenmez birlikte yaşar. Dönenin cezai yaptırımı olur, çünkü bir taraf döndüğünde diğer tarafı maddi manevi zarara uğratır.
öyle olsa boşanma da olmazdı.
Gayet basit bir anlaşma.
Siz istiyorsunuz ki bir kere evlenmek istedi diye siz ne yaparsanız yapsın devam etsin ama hayat öyle değil. Bu kafayı değiştirmeniz lazım.
 
Peki karşı taraf? Sevemeyeceksen devam ettiremeyeceksen, ıssız adam triplerine gireceksen evlenmeyeceksin. Seven karşı tarafa yazık, evliliğin bitmesi benim suçum değildi, özgürlük ve sürekli anlayış sürekli pohpohlanma isteyen prensesler bir zahmet evlenmesin. Evlendiyse de elindekinin kıymetini bilsin şükretsin.
Elindekine şükretsin otursun mantığına göre eşlerinden psikolojik,maddi,fiziki şiddet gören kadınlar o zaman şükredip otursun mu?
Bir kere sizinle evliliği kabul etti diye neden mutsuz olduğu yerde dursun.Adamın sevgisi bitmiş sevgisi.
 
öyle olsa boşanma da olmazdı.
Gayet basit bir anlaşma.
Siz istiyorsunuz ki bir kere evlenmek istedi diye siz ne yaparsanız yapsın devam etsin ama hayat öyle değil. Bu kafayı değiştirmeniz lazım.
Eski eş belki geri kalan hayatında mutlu olacağı biri ile karşılaşacak neden mutsuz olduğu bir ortamda durmaya devam etsin.
Kocamı sevemiyorum diyen bir kadına sus otur kocan seni seviyor elindekine şükret mi diyeceğiz?
 
öyle olsa boşanma da olmazdı.
Gayet basit bir anlaşma.
Siz istiyorsunuz ki bir kere evlenmek istedi diye siz ne yaparsanız yapsın devam etsin ama hayat öyle değil. Bu kafayı değiştirmeniz lazım.
Sorun burda ben ne yaparsam yapayım değil, o ne yaparsa yapsın devam durumu var yani bişey yapan ben değilim; onu hazmedemiyorum. Hani deseniz ki “adam sana neler yapmış senin sevginin bitmesi ve gitmen lazımdı”, amenna ama ben adama katlanan taraf olduğum halde sevgimi bitiremedim sorun burada.
 
Eski eş belki geri kalan hayatında mutlu olacağı biri ile karşılaşacak neden mutsuz olduğu bir ortamda durmaya devam etsin.
Kocamı sevemiyorum diyen bir kadına sus otur kocan seni seviyor elindekine şükret mi diyeceğiz?

Bu fikirde kesinlikle değilim. Görücü usulüyle evlenmedik severek aşık olarak(ya da ben öyle sanarak) evlendik; aşk biter ama sevgi eldeki imkanlarla üretilir ve daimi kılınır. Sevgi emekten gelir sadakatten gelir vefadan gelir, şükürden gelir. Ben oldurmaya çalıştım, o emek harcamak istemedi. Bunun sevgim bitti gittimle alakası yok, sorumluluk almak istemedim ve gittim demek istiyor.
 
Bana hakaretleri, küfürleri, defalarca evi terkedip geri dönmesi, tatilde ayrı odada kalmak istemesi, telefon yazışmalarının gizli olması, boşanırım diye sürekli yazması tehdit etmesi vb en büyüğü de kendi dilekçesinde yazdıkları zaten aslında. Beni 2 çocukla sürekli yalnız bırakması, işini ailesinden önde tutması.
Bunları nasıl kanıtlayacaksınız?
 
Sevgi bitebilir.
Bir taraf bitirmek isterse, sevgisi bitmişse bu çok haklı bir gerekçedir. Evlenmek istedi sonra sevgisi azaldı diye devam etmeye zorlamak normal mi?
O zaman boşanmak istemeyen, ya benim ya kara toprağın diye öldüren hasta erkeklere de hak veriyorsunuz siz?
Ilişkiler iki kişinin istemesiyle başlar birinin istememesiyle biter.
Ya benimsin ya kara toprağın diyen, hasta ve şiddet uygulayan erkeklerle kendimi bir mi tutmamı istiyorsunuz? Ben hayatımı adayan, çocuk veren, saçımı süpürge eden tarafım. O hasta ve sorumsuz adamlara denilecek “ben gidiyorum” ile bana denilecek “ben gidiyorum” aynı vefayı barındırmıyor.
 
Bu fikirde kesinlikle değilim. Görücü usulüyle evlenmedik severek aşık olarak(ya da ben öyle sanarak) evlendik; aşk biter ama sevgi eldeki imkanlarla üretilir ve daimi kılınır. Sevgi emekten gelir sadakatten gelir vefadan gelir, şükürden gelir. Ben oldurmaya çalıştım, o emek harcamak istemedi. Bunun sevgim bitti gittimle alakası yok, sorumluluk almak istemedim ve gittim demek istiyor.
Eşiniz sizi sevmiyor bu açık ve net. Sevmediği için emek harcamak istemiyor siz ne kadar kabul etmek istemeseniz de bu böyle.
 
Sorun burda ben ne yaparsam yapayım değil, o ne yaparsa yapsın devam durumu var yani bişey yapan ben değilim; onu hazmedemiyorum. Hani deseniz ki “adam sana neler yapmış senin sevginin bitmesi ve gitmen lazımdı”, amenna ama ben adama katlanan taraf olduğum halde sevgimi bitiremedim sorun burada.
Yoo diğer konularda hiç öyle bir profil değildiniz.
Adam yoğun çalışıyor istediğiniz ev içi desteği sağlayamıyor diye kavga etmişsiniz adam bakıcı yada yardımcı demiş istemişsiniz. Hayır tam olarak her şey benim istediğim gibi olacak diye evde huzur bırakmamışsınız. Başka çözümlere kapalı olup kendi istediklerinizi diretmiş, bu esnada da kavgadan kaçınmamışsınız mesela
Bir yerden sonra soğuma artık sevmeme başlamış. Adamın dışarıda maceraları başlamış. Siz bunu da görmezden gelmişsiniz ama kavga ederek kazanacağınızı sanmışsınız.
Şimdi diyorsunuz ki neden kavgalarıma biraz daha tahammül etmedi.
Kimse her kavgada çocuklara babanız sevmiyor bizi bırakacak diyen birini sevmeye devam edemez.
Kendinizin de gayet hataları olmuş.
Şimdi kendinizi kandırıp tek bir suçlu aramayın
 
Back
X