bu da benim hikayem...

Cessair

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
18 Şubat 2013
705
8
33
Öncelikle kendi hikayemi anlatmaktaki amacım burada sıkça gördüğüm yapıcılıktan uzak yorumlar. Şöyle ki; herkes kendi hayatı için çabalamalı, zarar gördüğümüzü düşündüğümüz her nokta vazgeçiş ve kaçış noktası olmamalı. Düzeltilemeyecek ve altından kalkılamayacak durumda eyvallah denilip yoluna devam etmeli insan.

Bizim tanışmamız uzun süre önce bir tesadüfle başladı. Benim bir arkadaşımın sevgilisi ev arkadaşı arıyordu, bende onun için birkaç siteye ilan verdim. O da başka bir şehirden buraya tayini çıkacağı için burada birinin yanına taşınmak istiyormuş. Bana mesaj attı, konuştuk biraz, şartlardan bahsettim, gayet soğuk ve ciddiydi konuşmamız sırasında.

Tam gelmesine yakın bir dönemde benim arkadaşımın sevgilisi vazgeçti eve çıkmaktan, bu durumu bildirdim benim ona. Ev bakmaya devam etti ve sonunda bir yer buld. Bu sırada diyaloğumuz sürüyordu ama şöyle böyle…

Benim yaşadığım şehre gelene kadar ara sıra konuştuk birkaç ay boyunca. Geldiğinden birkaç gün sonra görüşmek istediğini söyledi. Ben pek anlam verememştim, ev işi de olmadığından herhalde burada yalnız kalmak istemiyor diye düşündüm ve kabul ettim.
Görüştüğümüzde az konuşan, fazla gülmeyen, benim aksime -ki ben hem çok gülerim hem de sessizlikte uzun uzun oturamam- biriyle karşılaştım.

Açıkçası çevremde birçok arkadaşım vardı ve bu şekilde benim tam zıttım bir arkadaşa daha gereksinimim yok diye düşündüm. Bir kez daha görüşmek istedi, kabul ettim ama ayıp olmasın diye. O görüşme de diğeri gibi benim anlatıp durmamla geçti…
Sonra bir gece mesaj attı konuşabilir miyiz diye. Bende aramasını beklerken ne konuşacak diye düşündüm, bir daha görüşmek pek istemiyordum çünkü. Kendim çalıp kendim söylüyor gibi oluyordum yanında.

O konuşmaya üşenen kişi aradı ve şakır şakır ötmeye başladı tabiri caizse..:) enden hoşlandığını ve hoşlandığı için yanımda çekingen davrandığını, artık saklamak istemediğini, oyalanmaya ve basit bir ilişkiye açık olmadığını belirtti. Ben bu tavrına sinir oldum açıkçası. Düşünce yapımı nereden bilip de şartlar koyuyordu ki önüme…

Bir yandan da hoşuma gitti açıkça hislerini belirtmesi, net olması. O suskun adam telefonda destan yazdı ve cevabını bekliyorum diyip kapattı. Sanki iş anlaşması yapıyoruz diye düşündüm… tamam hoş ama yaşça benden 6 yaş büyük, hadi şimdi bülbül kesildi ama normalde de suratı asık biri de bir anlık patlama mı yaşadı düşünceleri…

Cevap vermedim, verecek bir cevabım yoktu çünkü. Benim düşünmeye onunda net bir cevaba ihtiyacı vardı… yine aradı…
 
Son düzenleme:
Görüşmek istediğini söyledi. Kabul ettim ama sanki sorguya çekilecekmişim hissi vardı üzerimde. Bir cevap beklediği açıktı. Görüşme yerimize gittim, soğuk veya çekingen tavrından eser yok. Gördüğü gibi öyle bir sarıldı ki kollarının içinde kayboldum sanki…

O an kalbim daha hızlı çarpmaya başladı. Kollarım iki yanda, yüzüm kıpkırmızı muhtemelen, öyle kaldım. Oturduk bir cafeye. .. benim kafam allak bullak tabii. Yanıtmış, soruymuş unuttum. Ne oldu böyle bir sarılmayla diye düşünüyorum. Bu sefer o konuşuyor ben dinliyorum. Hiç telefonda bahsedilen hoşlanma konusu açılmıyor. Bir süre sonra bende biraz gevşedim, yürümeye başladık oradan kalkıp.

Bir neşeli bir neşeli beyefendi. Sanki atı alan üsküdarı geçmiş de bende uğurlayıp el sallıyorum safça. Dedim kendime kızım kendine gel, dur bakalım bi. Beni evime bıraktı. O gün tam bir dönüm noktasıydı benim için. Olumlu bakıyordum artık. Evde tv izlerken saf gibi sarılmamızı düşünüp gülümsediğimi fark ediyordum. Tabii bu sırada mesajlaşmalar da cabası… bulduğu ev e evime yakındı. Daha sık görüşmeye başlamıştık. Hala konu açılmıyordu o telefon konuşmasıyla ilgili.

Aradan bir ay kadar zaman geçmişti, yine bir akşam dışarıdaydık. Yıldızlar pırıl pırıl.. güzel bir sonbahar akşamı, içim içime sığmıyor. Lafları bir onun ağzından ben alıyorum bir o benim ağzımdan. Karşıdan karşıya geçerken bir baktım elimi tuttu. Benim midem sanki gondola binmiş gibi…

Bırakmadım elini. Sorayım artık diyip telefon meselesinden bahsettim. Cevap beklemedin dedim. Cevaba gerek yok artık dedi. Doğruydu. Cevabıma gerek kalmamıştı artık. Başlamıştık ilişkiye…
 
Aradan aylar geçti. İkimizin de ilişkileri olmuştu birbirimizden önce. Artık ya onun evinde ya benim evimde ama neredeyse işimizin olmadığı her an beraber vakit geçiriyorduk. Benim arkadaşlarımla o tanışmıştı, ben onunkilerle. Her yere beraber gidiyorduk, benim sık sık alkol almalarım dışında bir problem yoktu. Haftada 2 bazen üç içiyordum. Kişisel Bir sebebi yoktu. Problemli ailem belki de en büyük sebepti.

Kızmadı. Anlayışlı oldu. Bende onun agresif hallerine anlayış göstermeyi öğrenmiştim. Birbirimizi kırmadan toparlıyor, uyarıyorduk. Herkes eğlenceli bir çift olduğumuzu düşünüyordu. Sorunları büyüten ve sık sık kavga eden biri değildi o. Bende sıkıntılardan sorunlardan uzak durmak için elimden geleni yapıyordum..

Aylar böyle geçti. Ailemin yanına gittim okul tatilinde. Üniversitede okuyorum bu arada. Sonunda sevgilimin de ısrarıyla babama açtım konuyu. Görüşmek ve tanımak istedi. Benim okuduğum şehre geldi ailem ve tanıştılar. Beraber yemek yendi. Babam çok beğenmişti. Hayırlısı olsun dediler. Her şey yolundaydı yani…

Onun ailesi geldi. Müstakbel kayınvalidem sağolsun çok şeker bir kadın. Birbirimize o kadar benziyoruz ki.. bazı tavırlarımız bile aynı. Kendi annemle huylarımız onunla olan benzerliğimizin yarısı etmez..

Bir gün her şey iyi giderken eski sevgilimden mesaj geldi. Seni özledim, görüşelim vs.. ama mesajlar sanki dün de onunla konuşmuşum gibi. Sanki sürekli konuşuyormuşuz ve o günde mesaj atmış gibi… ve mesajı sevgilim okumuştu, “ aç sen bak” demiştim “bulaşık yıkıyorum”
 
Baktım ona, cevap vermiyor. Kimden geldi diyorum cevap vermiyor. Ne oldu diyorum yok.. gittim yanına. Aldım telefonu. Bir an durdum düşündüm. Ne diyebilirim, bana inanmasını bekliyorum bir yandan da ama mesaj çok açık. Numarasını da ne akla hizmetse silmemişim….

“Beni dinle” deim. O böyledir, yani benim ilişkim olduğunu biliyor, bu yüzden yapıyor, inanma. Gözleri doldu. Numarası hala kayıtlı ama dedi. Neden yapsın. Sen bu insanla 2 yıl geçirmişsin, neden sana kötülük yapmaya kalksın. Öyle biri olsa sen neden 2 yıl geçiresin dedi. lanet olsun dedim içimden eski sevgilime. lanet olsun o herife de geçirdiğim yıllara da. beni aldatıp bırakması yetmedi hayatımın içine etmeye çalışıyor.

Öyle değil demelerime, yalvarmalarıma rağmen hava almaya çıkıyorum dedi gitti. Bütün gece boyunca mesaj attım, cevap vermedi. Bana nasıl güvenmezsin, nasıl düşünürsün içerikli mesajlar.

Bir yandan da kendimi onun yerine koyuyorum. Bende aynı şekilde eski 2 yıllık sevgilisinden mesaj gelse daha dün konuşmuşlar gibi, giderdim. İnanmak için bile zamana ihtiyacım olurdu. Direk boşveremezdim. Hak vermek ve gelmesini istemek… bir sürü mesaj, cevapsız çağrılardan sonra ağlayarak uyuyakalmışım…

Sabah uyandım, bir an için algılayamadım önceki gün olanları. Yattığım yerden kafama dank etti. İçim buruldu. Gözlerim doldu. Allahım nolur bu çabuk geçsin diye dua ettim. Bilgisayarı açtım belki faceten attığım mesajlara cevap vermiştir diye. Geceden beri de sigara içiyordum, bitmiş paket. Boğazımda arka arkaya içmekten bir acı…
 
eee ? devamı yok mu ? burda mı tıkandınız ? şu eski sevgililerin yerli yersiz mesajları cidden çok can sıkıcı. biz de yaşiyoruz aynı sorunları. ama sana güvenmek durumunda. eğer hala güvenmiyorsa arasın kendi konuşsun. umarım bu olay yüzünden ayrılmamışsınızdır.
 

devamı var, yazacağım neler neler oldu daha..
 
Biz ayrılırsak ne olur diye konuşmuştuk daha önce. Ne yaparız diye. Bana senle ayrılsak burada duramam, giderim demişti. Sabah bunları düşündüm, inanmasını beklemek yerine yanına gitmek daha iyi olacaktı. O sırada zil çaldı, baktım geldi. Sarılmak istedim uzak durdu. Bir süre oturduk. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum dedi.

Sustum, sarılmaya çalıştım, bana inandığın için teşekkür ederim dedim. Cevap vermedi. Elini yüzünü yıka bir duş al dedi. Duştan çıktığımda bilgisayarın başındaydı. Kalktı Okula gideceğim dedi. Gözleri dolu doluydu. Tamam dedim ama içimde bir korku. Bir sıkıntı. Kapıdan çıktı.. merdivenlerden inerken içimden bir his git arkasından dedi. Koştum çıplak ayak.

Sarıldım. Daha çok gözleri doldu. Sonra gitti… eve girdim, düşündüm. Bilgisayara bakayım dedim. Facebooku açık kalmış, en son mesajlar benim eski sevgilimle… inanamadım okuduklarıma. Benim hakkımda demediği kalmamış ve görüştüğümüzü iddia etmiş. Gece olmuş bu konuşmalar.

Fotoğraf bile yollamış. O fotoğraf okulda ben arkadaşlarımla otururken gelip oturduğu, benim de beş dakika durup –onu kale almadığımı düşünsün diye hemen kalkmamıştım-oturduğum güne ait.

Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. O an kim çektiyse, kendi de yaptırmış olabilir ikimizin aynı karede olduğu bir fotoğraf. O gün akşam arkadaşımızın doğum gününe gidecektik sevgilimle. Hazırlanmıştım. Çok net hatırlıyorum. sevgilim de çok net hatırlamış olmalı, bileğimde önceki gün beaber aldığımız, doğum gününde kaybettiğim bileklik.. muhabbeti geçmişti, çok beğendim kaybettim diye.tarih belli yani. Bilerek açık bırakmış sevgilim, ben göreyim diye. Niye gittiğini bileyim diye…

İnternet geçmişine baktım. ellerim titremeye başladı. Bir otobüs firmasının sitesine girmiş, ayrılırsak gideceğim dediği yerin saatlerine bakmış. Anladım. Otobüs firmasının telefonunu aldım hemen. Hazırlandım çıkmak için.
 
Evlerimiz yakındı. Gittim hemen onun evine. Anahtarım da vardı, deli gibi girdim içeri. Odasına gittim. Eşyaları yok… etraf dağınık. Önceki gece her şeyini toplamış. Gidiyordu sevgilim… tamamen bitmişti. Onu aldattığımı sanıyordu. O fotoğraf, o fotoğrafın üstüne eski sevgilimin yazdıkları…

Bırakamazdım ama, böyle bir haksızlık yüzünden bitemezdi. Arıyordum açmıyordu, mesajlara cevap yok..zaten telefonunu da kapattı bir süre sonra. oturdum onun evinde. Benim terliklerim de vardı orada. Onlara baktım ağladım..
Çıktım apartmandan. Markete girdim bir sigara aldım. facebooka girdim ne akla hizmetse ilişki durumunu kaldırmış mı diye. Baktım mesaj var.

Gidiyorum ama hep seni seveceğim, sana söylemiştim… beni aldatırken nasıl vicdanın sızlamadı vs.. allahım delirmemek elde değil. Baktım mobilden yazmamış. Böyle bir anda nasıl kafam çalıştı da mobilden yazmayınca internet cafede olduğunu düşünebildim bilmiyorum.

Çevrede iki tane internet cafe var. Taksilerin oraya gittim. Attım kendimi taksiye. İki internet cafeyede gittim, tke tek oturan insanlara baktım.. yoktu.. yok!

Otobüs firmasını aradım bilgi vermiyorlarmış kimin nereye gideceğine dair. Taksiye dedim direk otogara gidelim diye. Nereden baksan yarım saatlik yol. Açtım yine telefondan facebooku. Adam mesajlarıma cevap vermiyor, telefonu kapalı zaten.artık son şanslarımı oynuyorum. Facebooktan onlarca mesaj attım bir dinle nolur yalvarırım içerikli. Otogarda belki bir yerden internete girer diye.


Otogara varana kadar da ağladım. Her şey bitiyor ama böyle mi olması gerekiyordu? İnanmasına bir şey diyemezdim. Bende bu şekilde görsem inanırdım çünkü. İlk sarıldığımız gün geldi aklıma. Kalbim hala aynı kalbimdi ama çok daha dolu.

Anılar, hayaller… ikimizde masumduk halbuki.bazı şeyler için çok mu geçti, çok mu zordu inandırmak… ne olacaktı şimdi? Otogarda nasıl bulacaktım ki? Ama gerekirse her yere bakardım. Gerekirse herkese sorardım. Hava yine yıldızlı, parlak, yine hafif rüzgarlı… başladığı gibi bitiyordu işte. O gün hissettiklerimin ömür boyu süreceğine öyle inanmıştım ki zamanla…
Otogara geldim sonunda...
 
Roman okuyorum sankı nasıl anlatıyorsun oyle devamını da yaz
 
Roman okuyorum sankı nasıl anlatıyorsun oyle devamını da yaz

canım teşekkürler, özen göstermeye ve iyice hatırlamaya çalışıyorum...fırsat buldukça yazıyorum, okumana sevindim :)
 
eee hadı beklıyoruzzz
 
Otobüs firmalarına sormaya başladım karakoldan izin alın dediler. Karakol derken orada küçük bir alan var polislerin durduğu, orasıymış. Gittim yanlarına ama ağlamaktan derdimi anlatamıyorum. Sevgilim, gidecek izin lazım lütfen diye saçmaladım. Polisler de sağolsunlar su verdiler tamam kızım izin verelim ama geri getir bu kağıdı sen, başımıza iş açılmasın dediler.

O an bana ne kadar byük bir iyilik yaptıklarını şimdi düşününce anlıyorum. Kim bir başkası için kendini tehlikeye atacak bir şey yapar ki.. sağolsunlar…

Aldım kağıdı otagarda firmaların bürosunu arıyorum. Alt kattaymış. Koskoca otogar, koşturmaktan nefes nefese gittim bir firmanın ofisine. Sordum izin kağıdını verip. Yok dediler listede. Bugün ve yarın için böyle bir isimde ayırtılmış yer yok. Kızlar o an umudum çok kırıldı. Çünkü sürekli seyahat ettiği bir firma olur insanın. O kadar emindim ki o firmayla gideceğine…

Diğer firmalara da soracaktım onların ofislerine doğru giderken faceten mesaj bildirimi geldi. Yüreğim kalktı o an. Küçük de olsa bir umut. Baktım benimki atmış mesajı. Neredesin diye. Hemen cevap yazdım otogardayım diye. Neresinde demiş. Ellerimde yine zangır zangır titreme. O kadar heyecanlıyım ki. “Tuvaletlerin orada, gelecek misin” dedim.

“geliyorum” yazmış. O an dünyalar benim oldu sanki. Daha şiddetli bir ağlama geldi, oraya çöküp öyle beklemek geldi içimden… ama ayakta durmalıyım, ağlamayı da bir kesebilsem…

. O günü hatırlıyorum da sanırım hayatımda ağlamadığım kadar ağladım, nasıl sevmişim böyle kendime şaşırdım…
tuvaletlerin orada bekliyorum, gelir mi acaba diye. Uzaktan da izin aldığım polisler bana bakıyorlar. Herhalde azıtırsam yada olay çıkarırsam müdahale etmek için. Ne bileyim, halim o kadar kötü görünüyor olmalı. Gelen geçen bir dönüp bakıyor.

Bende olsam bende bakardım, ama o an gözyaşlarımı tutamıyordum ki. Sesli bir ağlama değil bu. Gözlerimden şırıl şırıl akıyor resmen, toparlayamıyorum kendimi. İnsanın canı acıyınca bağırarak ağlamasına gerek kalmıyor, için kanar gibi ağlıyorsun, sanki kalbinin diğer yarısı ritmini kaybediyor da eksik atıyor. Nefesin yarım, ruhun yarım, hayallerin yarım…

Etrafa bakıyorum geliyor mu diye. Umudum kırılmaya başlamış, bitmiş hissediyorum. Arkamı döndüm o taraftan geliyor mu diye bakmak için. Ve gördüm…
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…