Bu kez tek başıma arınamıyorum bu halden.

o kadar çok ciddi derdi olan insan var ki bu dünyada? sizin bu derdinizi inanın dert olarak göremiyorum.
birazcık kendinizi mutlu etmeye çalışın, nedense siz de kendini mutlu etmeye çalışan insan izlenimi yakalayamadım :71:
 
o kadar çok ciddi derdi olan insan var ki bu dünyada? sizin bu derdinizi inanın dert olarak göremiyorum.
birazcık kendinizi mutlu etmeye çalışın, nedense siz de kendini mutlu etmeye çalışan insan izlenimi yakalayamadım :71:

İşte ben de bu algıyı anlayamıyorum :) ya ben kendimi ifade edemiyorum ya da insanlar derdi ağlamadan ve abartmadan söylenmediği takdirde gerçekliğine inanamıyorlar.

Ben derdimi değil, dert ya da sıkıntıların sebep olduğu hali anlattım. Derdime değil, bu içinden çıkamadığım halime çare aramak istedim. İnsanların da bunu yapması gerektiğini düşünüyorum aslında. "kavanozun kapağını açamıyorum :((" cümlesini bir dert olarak görürsek, "yüzlerce kavanoz kapağı açmak için uğraştım. Her seferinde başaramadım. Şimdi ise umutsuzum ne yapmalıyım?" sorusu da dertlerin birikimi olan haldir.

Kavanoz kapağını açmak için yüzlerce öneri gelebilir. Nihayetinde bir çaresizlik anlatılır ve çare bulmaya meyleden onlarca insan vardır. Ancak çözümü düşünmek ve uygulamak o kavanozu açacak kişinin elindedir. Peki ya tüm hayatını çözümü düşünmeye adayıp, artık dertlerini anlatamayacak kadar çözümsüzlüğe ulaşmış kişiler ne yapacak? Pek tabi dertlerini değil de, umutsuzluğa düşmelerine sebep olacak hallerini anlatacaklar.

Sizi anlıyorum ve önyargınızdan dolayı yargılamıyorum. Ancak derdiniz dert değil demenizi gerektirecek bir dert sunmadım ki sizlere. Sadece bir türlü arınamadığım halimi anlattım, belki biraz rahatlarım diye.
 
okuyunca üzüldüm halinize:( Allah şifa versin inşallah.Mustafa Ulusoy'un Aynalar koridorunda aşk ve Giderken bana bir şeyler söyle isimli kitapları var.Sizi oradaki kırmızı karekterine benzettim.Bir okusanız faydasını görürsünüz bence.
 
Oldukça derin düşünen ve sorgulayan bir kişiliğin var yazılarına bakılırsa.Sanırım daha da kötü ruh halinde olduğun dönemler de olmuş kendini tamamen iletişime kapattığın.Ancak şu anda burada yaptığın paylaşımlar içinde bulunduğun karanlıklardan sıyrılmak istediğinin bir belirtisi, sessiz bir çığlık gibi.Yoknazcım insanlar hayatlarının belirli döenmlerinde dibe vururlar tıpkı senin gibi-hayatı-yaşamayı sorgularlar vs.
Kendini ve içinde bulunduğun durumu algılayacak kadar düşüncelerin netken sana tavsiyem bu ince çizgiyi aşmadan kendine yardım et.Sana uzanan elleri tut-kapılarını-yüreğini aç.Aşma o çizgiyi.Hayata tutunmayı seç vazgeçmeyi seçmek yerine.Dr. lardan da nefret etmen mantıklı değil.İlaç tedavilerinin hepsi saçmalık değildir.Eminim doğru dr-doğru teşhis ve doğru ilaçlarla büyük oranda sıkıntılarından kurtulacaksın.Bunu bulana kadar da mücadele et.
Eziyet çekerek yaşamaktansa, kendi kendine yetebilen,sorunlarıyla az çok başa çıkan,ailesine sevdiklerine moral olan ,ışık olan bir insan olmak istemezmisin önünde kalan hayatında.Yaşamak herzaman ızdırap değildir.Yaşamına anlam katmak senin elinde.Az veya çok.Bu kişiden kişiye değişir.
Hayatta senden beklentisi olan insanlar yok mu.Annen mesela.Beliki gün gelecek annen sana-senin bakımına muhtaç olacak.
Zor olanı seç,sen hayatına sahip çıkmazsan kim çıkar.Bu tür rahatsızlıkların şakası yok masesef.Durumunu ciddiye al ama boş durma.Eminim toparlanacaksın.Küçük depresyonlarıyla başetmeyi öğrenmiş bi insan olarak hayatına devam edeceksin.
 
Zayıflığa karşı olan düşmanlığı yüzünden tiksinir mesela. Sürekli olarak değişen ruh halinin, bir sonraki aşamasında "ben mi yazdım bunları? Bu ne zayıflık, bu ne gereksiz bir çaresizlik böyle" diyeceğini bildiği için tiksinir. Birçoğunuz şımarıklık olarak algılıyor bunu. Ancak bu kadar çabuk değişebilen ve bir uçtan diğer uca ışık hızıyla geçebilen bir ruh haline sahip olunca, her kelama hak veriyorum :) Bugün zayıflığımdan ötürü kendime zulmetmiyorsam, yarın bu zayıflığa küfredip egoma sığınabilir kendimle gurur duyabilirim. Buradaki birkaç arkadaş abartılı ve değişken hatta geçici bir durum demişler. Tabi ki öyle aksini iddia etmiyorum. Ancak ruh hali saat başı değişiyorsa ve bu kadar aykırı iki uca sahipse bu durumda bir anormallik vardır. Şımarıklıktan ve bencilliken öte bir durumdur.

yalnız bu durum sadece sana has bir şey değil. bende çoğu zaman aynı şeyleri yaşarım başka yaşaynalrda vardır. bu sorunu aşmanın (sadece sorunun buysa tabi) tek yolu o anları sonrasında hafızamızda fazlaca dillendirmemek. onu görmemzlikten gelip yüz vermemek. yüz verdikçe tepemize çıkıyor yoksa. nefis bunun adı. benlik ile" bencillik" bu gibi durumlarda birbirne karışıyor. benliğimiz durşumuzu belirlerken benliği istekleri ile fazlaca yoran (sadece maddi istelerden bahsetmiyorum, maddi manevi )nefis onun bencilleşmesini sağlıyor.bunları aşmak için sana, buraya, bunları yazdıran şeye karşı mukavvemet uygulaman gerekiyor yada karşı koyamadığın bu durumla yüzlşemen. insan benliğini ve bencilliğni aşıp kendine eleştirel (acımadan, aşağılamadan, tahrik etmeden) bakmayı öğrendiğinda (hatta dalga geçmeyi bile:) ) güçlü bir kişilik yaratmış olacaktır. muhtemelen şu anda akşmaki ruh halinden farlık olacak ve bir müddet buraya uğramayacaksın:)
 
yabancı değil aslında yazdıklarınız bana,ona ya da bir başkasına...
hepimiz geçiyoruz böyle dönemlerden ve asıl sınavı da bu şekilde veriyoruz sanırım.
şimdi size çok klişe gelecek ama tek çözüm gerçekten zaman; her ne kadar geçip bitene kadar bizi mahvettiğini düşünsek de.
geçtiğimiz yıl yaşadım ben bu durumun aynını, ilaçlardan medet umdum. fakat doktorum bile şunu söyledi bana '' senin durumunun ilaçlarla ilgili olduğunu düşünmüyorum.'' ama ben öyle düşünmüyordum çünkü ilaçlarım can simidimdi.

ama çok geç olmadan anladım ki anlardan da fayda yoktu ve sorun neyse kendim çözmeliydim. ilaçları bıraktım ( tabii ki dr. kontrolünde). canım istemediğinde hiçbir şey yapmadım. bazen yattım günlerce bazen sürekli kitap okudum. bazense bir günde sekiz film izledim.

mesela lisede samimi olduğum fakat şu anda pek samimi olmadığım bir arkadaşım nişanına çağırdı, bir bahane uydurup gitmedim.

ve sonra fark ettim ki bu kabuklu halimden ben çok sıkıldım. bir şeyler yapmaya çalıştım kendi kendime. kurslar aramaya başladım. aileme, sevdiğim insanlara tutundum.

durup biraz kendinizi dinleyin önce. ağlamak istiyorsanız ağlayın. birey olarak gerçekten çok önemlisiniz unutmayın bunu.
ve hayatta her zaman tek başınıza olduğunuzu da...
 
Son düzenleme:
İşte ben de bu algıyı anlayamıyorum :) ya ben kendimi ifade edemiyorum ya da insanlar derdi ağlamadan ve abartmadan söylenmediği takdirde gerçekliğine inanamıyorlar.

Ben derdimi değil, dert ya da sıkıntıların sebep olduğu hali anlattım. Derdime değil, bu içinden çıkamadığım halime çare aramak istedim. İnsanların da bunu yapması gerektiğini düşünüyorum aslında. "kavanozun kapağını açamıyorum :((" cümlesini bir dert olarak görürsek, "yüzlerce kavanoz kapağı açmak için uğraştım. Her seferinde başaramadım. Şimdi ise umutsuzum ne yapmalıyım?" sorusu da dertlerin birikimi olan haldir.

Kavanoz kapağını açmak için yüzlerce öneri gelebilir. Nihayetinde bir çaresizlik anlatılır ve çare bulmaya meyleden onlarca insan vardır. Ancak çözümü düşünmek ve uygulamak o kavanozu açacak kişinin elindedir. Peki ya tüm hayatını çözümü düşünmeye adayıp, artık dertlerini anlatamayacak kadar çözümsüzlüğe ulaşmış kişiler ne yapacak? Pek tabi dertlerini değil de, umutsuzluğa düşmelerine sebep olacak hallerini anlatacaklar.

Sizi anlıyorum ve önyargınızdan dolayı yargılamıyorum. Ancak derdiniz dert değil demenizi gerektirecek bir dert sunmadım ki sizlere. Sadece bir türlü arınamadığım halimi anlattım, belki biraz rahatlarım diye.
Hayatta bazen (çok çok bazen : )) püf noktaları olur. Bu püf noktalarını yakalamayı başaran insanlar güçlü ve sağlam bir şekilde ayakta kalmayı başarırlar. Mesela mutfakta çok zaman geçiren, yemek yapmayı çok seven birisi zamanla kendine has püf noktaları keşfeder. Prtaikleşir. Şayet siz orada onun kadar vakit geçrimiyor yada yemek yapma işini bir eziyet olarak görüyorsanız o püf noktlaraını yakalayamadığınız için ne kadar uğraşsanızda onun kadar güzel yemek yapamaz yada pratiklşemezssiniz. İşte hayatdada böyle püf nokaları vardır. Onları yakalayabilmek içinde arada , ruhumuzu bedenimzden ayırıp şöyle bir gezinmemiz lazım gelir..neler olup bitttiğini imgesel duyularımızla (boşlukları fazlaca hayallerle dolrumadan, gerçeklrden fazlaca uzaklaşmadan) farketmemiz, fizikselliğimizi ötelememiz, insanları çaktırmadan seyredip ruh hallerini dinlememiz gerekir. bazen başkalarını seyretmek kendimizi tanımamıza ve anlmamamıza çok yardımcı olur.
 
yabancı değil aslında yazdıklarınız bana,ona ya da bir başkasına...
hepimizi geçiyoruz böyle dönemlerden ve asıl sınavı da bu şekilde veriyoruz sanırım.
şimdi size çok klişe gelecek ama tek çözüm gerçekten zaman; her ne kadar geçip bitene kadar bizi mahvettiğini düşünsek de.
geçtiğimiz yıl yaşadım ben bu durumun aynını, ilaçlardan medet umdum. fakat doktorum bile şunu söyledi bana '' senin durumunun ilaçlarla ilgili olduğunu düşünmüyorum.'' ama ben öyle düşünmüyordum çünkü ilaçlarım can simidimdi.

ama çok geç olmadan anladım ki anlardan da fayda yoktu ve sorun neyse kendim çözmeliydim. ilaçları bıraktım ( tabii ki dr. kontrolünde). canım istemediğinde hiçbir şey yapmadım. bazen yattım günlerce bazen sürekli kitap okudum. bazense bir günde sekiz film izledim.

mesela lisede samimi olduğum fakat şu anda pek samimi olmadığım bir arkadaşım nişanına çağırdı, bir bahane uydurup gitmedim.

ve sonra fark ettim ki bu kabuklu halimden ben çok sıkıldım. bir şeyler yapmaya çalıştım kendi kendime. kurslar aramaya başladım. aileme, sevdiğim insanlara tutundum.

durup biraz kendinizi dinleyin önce. ağlamak istiyorsanız ağlayın. birey olarak gerçekten çok önemlisiniz unutmayın bunu.
ve hayatta her zaman tek başınıza olduğunuzu da...

çok doğru! iki insanı birbirinden ayıran en önemli şey durdukları yer ve zaman dilimi. yolda giderken önüne koca bir kaya çıkan insan umutsuzca yalpalarken (umutsuzluğunu çaresizliğe dönüştürenler yılarlar, kamçılayanlar kayayı aşmanın bir yolunu bulurlar) oradan daha önce geçmiş olan birisi için o kaya basit bir taş parçasına dönüşür.
 
Son düzenleme:
Ben olsam bütün ailemi, arkadaşlarımı, sevgilimi vs. hepsini bırakıp (tercihen yurt dışına) giderdim.
Bir süre ailemi bile iyi olduğum haberini vermek dışında aramazdım.
Yepyeni bir hayat kurardım kendime.
Eğitim durumunu, ilgi alanlarını vs. bilmiyorum.
Ama kendim için konuşursam belki de evde çevirmenlik yapardım ben.
Bir bisiklet edinir her akşamüstü sürerdim.
Mutlaka bir köpek ve bir kuş alırdım.
Hayvanların dostluğu kadar güzel bir şey yok.
Dağcılık kulüplerine üye olurdum.
vs. vs.
ama asla evde oturup daha da karanlığa gömülmeyi beklemezdim.
 
Belki de muhtemel teşhislerden korktuğum için gitmeyi reddediyordumdur efem :) Teşekkür ederim ilginiz için.



Yapamamaktan değil, yapabilecekken yapmıyor olmaktan mustaribim. Yapma isteğimin olmamasından, yapmak için sebep bulamamaktan. Annem... Öyle bir haldeyim ki bana rağmen bana sarılmasına tahammül edemiyorum. Üzülüyorum elbet, ancak üzülebildiğim anların bile yok olmasını istiyorum kendime eziyet etmemek için.




Zayıflığa karşı olan düşmanlığı yüzünden tiksinir mesela. Sürekli olarak değişen ruh halinin, bir sonraki aşamasında "ben mi yazdım bunları? Bu ne zayıflık, bu ne gereksiz bir çaresizlik böyle" diyeceğini bildiği için tiksinir. Birçoğunuz şımarıklık olarak algılıyor bunu. Ancak bu kadar çabuk değişebilen ve bir uçtan diğer uca ışık hızıyla geçebilen bir ruh haline sahip olunca, her kelama hak veriyorum :) Bugün zayıflığımdan ötürü kendime zulmetmiyorsam, yarın bu zayıflığa küfredip egoma sığınabilir kendimle gurur duyabilirim. Buradaki birkaç arkadaş abartılı ve değişken hatta geçici bir durum demişler. Tabi ki öyle aksini iddia etmiyorum. Ancak ruh hali saat başı değişiyorsa ve bu kadar aykırı iki uca sahipse bu durumda bir anormallik vardır. Şımarıklıktan ve bencilliken öte bir durumdur.



Haklısınız bence de olağanca bencillik ve şımarıklık içeren haller bunlar. Ancak bencilliğin haz verdiği dönemlerde, diğerlerinin önemi kalmıyor işte. Yazdıklarınızı gerçekten özenerek okudum. Hayatı sevmekle alakalı bir durum sizin yaşadığınız hisler. Hayata daha normal bir şekilde nasıl tahammül edebilirim sorusunun cevabını arayan biri için, kuş cıvıltıları etkisiz oluyor ne yazık ki.

Başından beri yazdıklarınız bana çok yakın bir tanıdığımı hatırlatıyor.
41 yaşına kadar şımarıkca,bencilce bunalımlardan ,panikataklardan kurtulamadı.
Kimseye tahammülü yoktu,kendine bile.
Mükemmeliyetci yapısı yüzünden eşini ve çocuklarını beğenmezdi.
Kızı 15 yaşında sevgilisine kaçtı,kocasıda 1 yıl sonra vefat etti.
Hayatının en büyük dibe vuruşunu yaşadı halam,o zaman gördü,dert neymiş,sıkıntı nasıl olurmuş.
O dibe vuruşla beraber kendine geldi.
Ne kadar bencil,ne kadar zavallı bir hayat yaşamışım diyor şimdi.
Kızını şatolara layık görmeyen kadın,gecekondudan bozma bir evde kalan kızının çocuğuna bakıyor,ama şimdi mutlu.
 
İki kez okudum yazdıklarını. İlkinde algılayamadın mı diye sormak hakkındır. Yok, bu kadar doğru algılandığına göre kesin yanlış anlamışımdır diyerek çimdik attım beynime :) Çıkacağım elbet bu halden, daha önce çıktığım gibi. Ancak bu kez "hadi bakalım yoknaz çoğunluğa dahil ol yapaylığınla" diyemeyecek kadar bencilleştim ne yazık ki.
.

ben de zaten çoğunluğa dahil ol demiyorum tam aksine varoluşsal sorunları olan insanlar çoğunluğa karıştığında daha beter bir depresyona girerler diyorum
çoğunluğa dahil olmayayım demişsin ama sıkıntını kamuya açık alanda paylaşıyor çoğunluğun yorum ve tavsiyelerine muhatap oluyorsun ve hatta o da yetmiyor yazılanlara tek tek açıklama getiriyorsun
üstelik topiğine de tek başına arınamıyorum diye isim vermişsin
daha önce dedim iyileşmene az kalmış merak etme
sevgiler...
 
Merhaba;
Konunuzu okudum çok güzel hissettıklerinizi yazılara dökebilmişiniz. Ama belli başlı somut dertleri olan kişilerin sizi anlaması çok zor.
Yazını okurken ilk aklıma gelen manevi eksıklıkler olabilir diye düşünmüştüm zaten dîne yönelmenizi öneren olmuş ve sizde bununda çareniz olmadıgını yazmışsınız. Size bişeyler yazıp rahatlatmak,önerıler sunmak isterdim ama hiç bir şeyin sizin için yeterli olacağını düşünmüyorum. Belki daha fazla insanların dertlerini okuyup kendinizden arınabilirsiniz.
 
Doktora ilaç kullanmak istemiyorum diyince bana şunu söylemişti.
Hayatta bazen bitakım sebeplerden ötürü dengemiz bozulur. Mutluluk hormonlarımız düşer. Bu ilaçlar o hormonları dengeye getirmeye yarayacak. Vücudunu ve dolayısıyla seni sağlıklı bir hale getirecek.Bir yerinde bi hastalık olunca içiyorsun da bunları niye içmiyorsun demişti.

Bu gibi durumlarda olanlara hep "bak millette ne sıkıntılar var" tarzında bir cümleyle yaklaşılır.Ama bu kişiyi kandırmaktaan başka hiçbir işe yaramaz.
İnsanın dengesinin bozulup, dibe doğru çökmesi için illa bir yakınını kaybetmesi ya da çaresiz bi hastalığa tutulması gerekmez ki.

Belki de bu hali az çok tanıyan biri olarak sizin asla "bencil ve şımarık" olduğunuzu düşünmüyorum.
Bu halin adı boşluğa düşme hali olabilir mi.
 
seni bu kadar derin depresyona sokan ne olabikir ki...hayatta büyük acılar yaşamadın......ölüm kayıpların olmadı....iflas etmedin...........ama burdan bakınca kusuruma bakma beyninin kimyasının bozuk olduğunu görüyorum...........herhangi bir hastalığa sahip olmadığına emin misin............senin derdinin çaresi psikiatrisler değil......dahiliye polikliniğine başvurmalısınız........hormon bozukluğu ya da b 12 eksikliği benim aklıma gelemeyen her türlü tahlili yaptırmanız gerekiyor...
yine de en iyisini siz bilirsiniz
 
şuan bir doktora gitsen major depresif diyecektir. ama sen iyileşmek istemiyorsun bu yüzden gitmezsin.
aslında en yaygını olmakla birlikte en garibi de budur herhalde. insanı depresyondan çıkaracak anti depresanlardan önce bir dünya doğal yöntem var ama adı üstünde depresyonda olduğun için bunları yapma enerjin olmaz. burdaki bir arkadaşın önerdiği gibi bir ortam-şehir değişikliği mesela. imkan varsa kısa bir tatil.. ama imkan olsa da bunları yapmaya enerji olmaz.
o önerilenlerin hiçbirini yapamazsın, yapmak istemezsin.
 
demişsinki beyaz önlüklerle sıradanlaşmamalıyım..
ben sana tek bir şey söylemek istiyorum.
eğer ortada somut bir nedenin yokken depresyona hemde böyle ağır bir depresyona girmişsen zaten sıradan değilsindir.
farkındalığın yüksektir, algıların yüksektir, hayatla çok fazla empati içindesindir de bu hale gelmişsindir bence.
önce bunu sıradanlaşma olarak görmekten vazgeç ama sonra mutlaka yardım gör derim. ben yaptım şu beyaz önlük diye küçümsediğin şeyler gözünde değişiveriyor. benim de küçümsediğim o şeyler bana gerçekten yardımcı oldu.
yardım istemezmiş gibi halin var ama sadece buraya yazman bile yardıma ihtiyacın olduğunu ve buna açık olduğunu gösteriyor.
bunu daha bilimsel daha bilinçli olarak yapanı niye kabul etmiyorsun??
 
Tek tek okudum tüm yorumlarınızı. Bazılarına güldüm, bazılarına tam olarak sinirlenmek üzereyken hak verip kendimi dizginledim :)
Birçoğunuzun aklından geçen şey "kendini bir şey sanıyor. Şımarık bencil şey" düşüncesidir ki bir kısmınız bunu belirtmiş zaten. Kadınların doğasında var anlamaya çalışmak yerine bildiklerinden emin olarak önyargıyla yaklaşmak. Her birimiz herhangi bir mevzu ile karşı karşıya kaldığımızda, sanki yaşadığımız tüm tecrübeler olgunlaşma sürecimizi tamamlamış gibi "hı evet işte benim emmimin oğlu da aynı bundan" der, anlatan kişiyi belki de anlatamadıklarını düşünmeden bir kalıbın içine sokmaya çabalar. Halbuki anlattıklarını bir sonuca ulaştırmak çok daha kolaydır...

Merak etmeyiniz, şımarıklık ve bencilliğe tahammül gösteremiyorum ben de. Örneğin buradaki "uff srçe prmağımın üstünde kıl çıktı npcam :S" şeklineki dertlerin paylaşılmasının akabinde bu ne zayıflık, bu ne şımarıklık? diyerek geriliyorum. Belki de şu an sizler tarafından algılanan budur. Basit bir ruh sıkıntısını abartılı cümlelerle paylaşan bir zatın şımarıklıklığı. Sürekli ergen pozisyonunda çömelip, aslında var olmayan bir karanlıkta boğulduğunu iddia eden bir hatunun bencilliği. Beynimde hasar olduğu bile söylenmiş vay ben nerelere gidem :)

Ne yaşadın ki? şeklinde sualler olmuş ne yaşadığımı bilirmiş gibi. Belki de kendimi izah etmekten vazgeçmeliyim zira insanların bakış açısını değiştirmek benim haddim değil. Zamanında bunun için çok çırpınmıştım. Çeşitli kurum ve yayınlarda. Başaramadım, kimse hiçbir doğru için değişmeyi yeğlemiyor ne yazık ki.

İnsanlar zayıflığı seviyor. Acıyı, haykırışı imdat diye ağlamayı belki de. İnsanlar, karşısındaki kişinin çözüm bulamamasını, çözümü düşünememesini istiyor. Soruna değil de, ruh haline dayalı bir sorunu küçümsüyorlar çünkü verilebilecek cevaplar sınırlı. Çözüme giden yolda sorulması gereken çok soru var. Düşünülmesi gerek... Bunca zorluğa değer mi? Kolay olan yaftalar. Kolay olan önyargılar. Bencilsin! Şımarıksın! Hasarlısın! Küstahsın!

Olabilir ben hepsi olabilirim ve hepsini kabullenebilirim. Ya da hepsinden arınmış bir halde herhangi bir hissi yaşayabilmek için çare arıyor olabilirim. Bir de tüm bunların yanında tuhaf bir biçimde sakinim... Bir arkadaş böyle bir hali kamuya açmak hata demiş. Belki de haklı. Çünkü başından beri "sorunları yahut dertleri değil, sorunların ve dertlerin sonucunda ortaya çıkan hali anlatıyorum size" dedim. İçlerinde gerçekten yardımı olabilecek tespitler yapan, kendimi sorgulamama sebep olan kelamlar vardı. Zaten hiç düşünülmemiş olanı değil, unutulmuş ya da görmezden gelineni bulmak için yardım talep ediyor insan.

He çoğunluk hiç düşünülmemiş olmasını tercih ediyor. İnsanların yardım istenmesinden ve yardım gösterilmesinden anladıkları bu ne yazık ki. Tüm düşünceleriniz için teşekkür ederim. Haklı olmanızı, bu durumun bencillikten ve şımarıklıktan kaynaklanmasını hepinizden çok isterdim inanın. Lakin öyle değil...

Bazılarınız klasik bir yaklaşımla "ölüm yaşasan daha büyük sıkıntı yaşasan bunlara şükrederdin" demiş. Ya neyse ben bir şey demiyorum :))

Yaşadım efenim. Anlatmak şart değil ama yaşadım. Ölümü de yaşadım, hastalığı da yaşadım. Hayatımı alt üst eden kötü insanların şerrini de yaşadım. Baskıyı da yaşadım. Mutsuzluğu da yaşadım. Mutsuzluk olsun yeter ki zulüm olmasın dediğim zamanları da yaşadım. Bunları yaşadım ve bitti. Hala devam edenler de var elbette ki. Paylaşmak istemedim, paylaşmam da. Bazı şeylerin çözümü yoktur. Bazı şeyler, işaret parmağını çenesine dayayarak dünyanın tüm sırrını çözmüşcesine rahatlıkla uygulama emri veren kişilerin anlayamayacağı kadar çözümsüzdür. Bazı şeylerin çözümü, o şeylerin ortadan kalkmasıyla gerçekleşir ancak. Vicdan da buna engel olur. Çek git diyenler olmuş. O kadar kolay değil, her yaşantıda mümkün değil... Keşke olsa.

Gerçekten bencil ve şımarık bir yaşantı sürseydim, birçoğunuzun hiç düşünmeden yapacağı çekip gitme durumunu defalarca gerçekleştirirdim. Ancak o bir türlü sahip olamadığım bencillik hali benden uzaklaşınca yapamadım. Neden? Çünkü insanların ardına saklandığı gözyaşları var. Çünkü insanlar rahatlıkla parmaklarını sana uzatıp yargılayabilirler. Kendi bencilliklerine, kendi şımarıklıklarına aldırmadan.

Ben acıyı ve çözümsüzlüğü paylaşmadan yazdım. Yine olsa yine bu şekilde yazarım. Ben sadece içinden çıkmakta zorlandığım, hayatımın her döneminde hortlayan bir bunalım halini yazdım. Her cümlemde belirttiğim gibi çözümlerini yıllarca aradım. Hiçbir şey yapmadan geçmesini beklemek şımarıklıktır. Hiçbir yardıma el uzatmadan "hıh ben böleyim taam mııı" demek benciliktir. Ben denedim, düşündüm, yaptım! Olmadı...

Yine de teşekkür ederim her birinize. Zihninizde hasıl olan tüm yargılara rağmen teşekkür ederim.
 
Son düzenleme:
İçimden sana şöyle bi soru sormak gecti senin bu yazdıklarını paylaştıklarını ben veya başka biri yazmiş olsaydı bu kişiye ne yazarsın hangi açıdan bakardın yazılanlara ne düşündürürdü sana paylaşılan yazı? Belki diyeceksinki bir fikrim olsa zaten bu konuyu açmazdım. Ama en azından kendıne bır yabancı gözüyle bakabilirsin?
 
İçimden sana şöyle bi soru sormak gecti senin bu yazdıklarını paylaştıklarını ben veya başka biri yazmiş olsaydı bu kişiye ne yazarsın hangi açıdan bakardın yazılanlara ne düşündürürdü sana paylaşılan yazı? Belki diyeceksinki bir fikrim olsa zaten bu konuyu açmazdım. Ama en azından kendıne bır yabancı gözüyle bakabilirsin?

Aha köşeye sıkıştım :) Hımm aklıma ilk gelen birçoğunuzun aklına gelen olurdu. Derdi yok, sıkıntısı yok. Şımarıklıktan kendine dert arıyor derdim.Ancak ısrarla durumun bundan ibaret olmadığını olağanca sakinliğiyle vurguluyorsa (bu durumun gerçek olması halinde insanlar gerilir ve aşırı tepkiler verir genelde) anlatamadığı ve anlatmak istemediği türlü sıkıntıları olduğunu düşünürdüm. Demek ki kendi içinde o sıkıntıların artık çözülemeyeceğine kanaat getirmiş. Elinden gelen her şeyi yapmış ve kabullenmiş onları derdim. Sadece zihninde ve ruhunda tüm o sıkıntıların sonrasında oluşmuş hasarı düzeltmek için yardım istiyor derdim. Ya da birinin belki de nokta atışı yapacağını, akabinde o atışın yapıldığı yerin üzerine gidip sorunu çözebileceğini umuyor herhalde derdim.

Ya da bu kadar düşünmez, sadece yazmak ve paylaşmak istemiş. Muhtemelen birkaç güne çok daha farklı bir ruh haline bürünecek. Bambaşka bir insan olacak. Ancak bu sürecin uzamaması için paylaşmak istemiş derdim. Bu sefer üstünü örtmek yerine meydana çıkarmak istemiş derdim.
 
Son düzenleme:
Back
X