- 2 Ağustos 2008
- 1.708
- 2.812
- 733
- Konu Sahibi Duka Tesla
-
- #101
:) ben daha önce bir konu açtım sadece ona bakabilirsiniz dedim yani oturun beni uzun uzun araştırın demedim orada bir anlaşalım
Ayrıca ad hominemi ben bilmiyorum demedim çoğunluğunu cahil gördüğünüz insanlara karşı neden böyle yabancı kelimeler kullanıyorsunuz dedim.
Misal demogojinin anlamını da biliyorum ama kelimenin yabancı olduğunu da biliyorum.
kimse bana ne yapacağımı söyleyemez açıp internetten bakın vs
Ne münasebet? Ne kadar tanıyorsunuz beni? O okuduğuma inanmadığınız kozmosu ben 9 yaşındayken okuyordum o yüzden hatırlamamam normal
11 yaşındayken evrim teorisinden komünist manifestoya kadar okuyordum ben. Siz ne cüretle internetten araştırmadigimi söyleyebiliyorsunuz yahu kim veriyor bu özgüveni?
Yabancı kelimeleri kullanarak entel gözükmeyi ben de bilirim ama herkes anlayabilsin diye özellikle türkçe kelimeler kullanıyorum. Yabancı dil okuduğum halde.
Dikkatinizi çekmekte fayda var.
Ayrıca ad hominem ile kozmosun alakası ne? Sırf entellektüel gözükmek için şöyle kalıplar kullanmayın lütfen komik oluyor.
:) ben daha önce bir konu açtım sadece ona bakabilirsiniz dedim yani oturun beni uzun uzun araştırın demedim orada bir anlaşalım
Ayrıca ad hominemi ben bilmiyorum demedim çoğunluğunu cahil gördüğünüz insanlara karşı neden böyle yabancı kelimeler kullanıyorsunuz dedim.
Misal demogojinin anlamını da biliyorum ama kelimenin yabancı olduğunu da biliyorum.
kimse bana ne yapacağımı söyleyemez açıp internetten bakın vs
Ne münasebet? Ne kadar tanıyorsunuz beni? O okuduğuma inanmadığınız kozmosu ben 9 yaşındayken okuyordum o yüzden hatırlamamam normal
11 yaşındayken evrim teorisinden komünist manifestoya kadar okuyordum ben. Siz ne cüretle internetten araştırmadigimi söyleyebiliyorsunuz yahu kim veriyor bu özgüveni?
Yabancı kelimeleri kullanarak entel gözükmeyi ben de bilirim ama herkes anlayabilsin diye özellikle türkçe kelimeler kullanıyorum. Yabancı dil okuduğum halde.
Dikkatinizi çekmekte fayda var.
Ayrıca ad hominem ile kozmosun alakası ne? Sırf entellektüel gözükmek için şöyle kalıplar kullanmayın lütfen komik oluyor.
Dayanamıyorum bana yazmadınız ama cevap vermek istiyorum.
Ad hominem'i karşılayan Türkçe bir kelime yok. 2 kelime de yok.
Bir de cosmosu 9 yaşında okuduğum için hatırlamamam normal demişsiniz, madem cosmosla ad hominemin alakası yok, neden hatırlamamam normal yazıyorsunuz?
İnternetten araştırmadığınız ithamına da öyle bir karşılık vermişsiniz ki, neyse ben vazgeçtim yazacaklarımdan. Üzülmeyin akşam akşam.
İyi akşamlar dilerim.
Size artık bir şey anlatmaya çalışmayacağım, bu size son mesajım, "kim veriyor bu cesareti, bu ne cüret!!"ten öteye geçemiyorsunuz.
Sadece belirtmeden geçemeyeceğim sizin de gördüğüm kadarıyla sık sık bilinçli/bilinçsiz başvurduğunuz bir yöntem olan ad hominem Carl Sagan'ın bahsettiği bir kavramdır, hani şu 9 yaşında okuduğunuz Cosmos'un yazarı.
Bir de son olarak evrim teorisini 11 yaşında okuduysanız en son tekrar bir göz atın derim, çok değişti, hala 11 yaşında değilseniz.
Konu sahibi sana hak veriyorum, oturup 7/24 bilim, sanat, edebiyat konuşmayı kastetmediğin aşikar.
Annem babam üniversite mezunu diye, altımdaki arabanın modeli ortalama üzeri diye iş hayatımda şımarık zengin kızı damgası yedim neden çalışıyorsun ki ihtiyacın yok lafına maruz kaldım üstelik bu cümleleri beni yermek adına öyle aşağılayıcı söylüyorlardı ki ben kötü bir şey mi yapıyorum diye düşünmeye başlamıştım. İstifamı istediğim dönemde olayı saldım ve onlar gibi davranmaya başladım giderayak dedikodu ortamında bulundum yapmasam da, ve yalandan sürekli ahlanıp vahlanma numarası yapmaya başlayınca resmen beni aralarına almak için yarıştılar hepsi acınası haldeydi. Şükür ki oradan kurtuldum, ama bu insanlardan her yerde var. Maalesef.
Ama bunda tabiki hayat şartlarının da etkisi var diye düşünüyorum, yani ben iş çıkışı oturup arkadaşlarımla sohbet edebilme imkanına sahibim yada haftasonu sergi , müze gezmeyi seviyorum. Maaşımı gönlümce zevklerime harcayabiliyorum, bir de onlar açısından bakınca hepsi olmasa da bazısı o maaşla bir evi geçindiriyor ve meşgalesi yok evet, eve gidince yemek, çamaşır, bulaşık derken tek sorunu eşi ve eşinin ailesi olabiliyor. Empati yapmaya çalışıyorum sadece.
Bilgi ayrıştırı mekanizmalarımdan memnun olduğum için beni pek sıkmıyor dedikodu, çok da eğleniyorum, gerçek hayatta bana kayınvalidesiyle olan derdini anlatan kadın, rahatlıyor, ben de rahatlıyorum, bir şey daha öğrendim diye bakıyorum olaya. Sosyal ilişkilerime büyük faydası var bu 3. kişilerden bahsetme halinin, anlatan insanın karakteri hakkında büyük bir gözlem imkanım oluyor, atacağım adımlarımı hesaplıyorum, yanlış anlaşılmaları en aza indiriyorum. Birinin dediği lafı hiç umursamamak veya nedensiz yere sinirlenmek var, bir de *içinden* başına zamanında o olay geldiği için, bu konu hakkında bu şekilde konuşuyorsun ama acını anlıyorum, üstüme alınmıyorum diyerek hayata devam edebilmek, ikisinin arasındaki farkı anlayamazsınız..
İşyeri dedikodusu apayrı bir olay, yapmam, yapana önyargım var. Okuduğum, izlediğim, bildiğim kadarıyla şeklindeki cümlelerle başlamayan ve işle ilgili olmayan bana faydadan çok zarar sağlayabilecek her muhabbet gereksiz, işe ayırabileceğim zamandan çalamam, vicdanen rahat olamam. İşveren nasıl olsa karneme arkadaşlarıyla iyi anlaşmaya not vermeyecek, beni değerlendirecekse tek başıma değerlendirsin ve ne kadar az bilinirsen o kadar tarafsız değerlendiriliyorsun sonuçta.
En güzeli internet o yüzden, öğrenme halinin karşılıklı olduğu paylaşım en güzeli, arkadaşlık sanal/platonik olsa daha değerli, neyse ki interneti dış güçler icat etti :) hem cahille sohbeti kesmeye bile gerek yok burada, muhatap bile almana gerek yok. Ama gerçekte bu işler değil böyle, zaman zaman tahammül etmek zorunda kalıyorsun beş dakika bile olsa geçersiz olduğu yıllardır bilinen şeyleri, yeni duymuş ve hevesini paylaşana sahte gülümsemem, ukalıkla anlatana da alaycılığım her zaman mevcut duruma göre, başka türlü susmuyorlar, neden ben halihazırda bildiğimi tekrar tekrar duymak zorunda kalayım ki? O beş dakikayı yeni bir bilgiyle geçirmek varken?
ps. marx da ağlamıştır bu gece, latin dedeler de.
Hayat şartlarının etkisi olduğuna katılıyorum insanlar hobi edinecek vakit bulamayacak denli hayat meşgalesine düşmüş olabiliyorlar ancak bir şeyler öğrenmeye açık olmamak, dar görüşlülük biraz bunlardan bağımsız bana göre. Günümüzde bilgi ulaşılması kolay ve bedava ama ulaşmak için diğer insanların ne yaptıklarına duyulan merak yok maalesef.
Merhaba,
Öncelikle fake falan değilim, arada bakıyordum foruma ve bugün üye oldum. Trollemek gibi bir amacım da yok.
Derdim başlıkta da belirttiğim üzere cahil insanlarla çalışıyor olmak. Cahilden kastım okumamış olmak değil zira ne okumamış insanlar var edindikleri tecrübelerle benim diyen okumuşlara taş çıkartan. Cahilden kastım ufku dar, kendini geliştirmek ve yeni şeyler öğrenmek adına hiçbir çabası olmayan, olmadığı gibi olana da mani olmaya çalışan, okumayan, araştırmayan, inandıkları doğrulara körü körüne bağlı olan insanlar.
Özel bir şirkette IT departmanında çalışıyorum. Bilişim ve yazılım bilgi birikimi olmadan müdahale etmesi zor alanlar olduğu için neyse ki işime fazla karışan olmuyor. Ancak sosyal ortamdan son derece rahatsızım. Konuşulan konular inanılmaz sığ ve boş. Ben de hergün belgesel izleyip şarap içtiğimden değil ancak bilimsel gelişmeler, teknoloji, ekonomi, tarih gibi konular genel olarak iş çevremdeki insanların hayatında çok az yer tutuyor. Bütün gün çocuk, kayınvalide, kayınpeder, görümce, elti, kıskanç ve çekemeyen fesat insanlar muhabbetleri duymaktan fenalık geldi. Hani başlıklara bakınca durum burada da çok farklı değil de :) En azından arada görüyorum kendime yakın bulduğum tipleri.
Daha geçen günlerde 10 yıllık yolculuğun ardından uzay aracının sondası kuyruklu yıldıza iniş yaptı ve aldığı örnekleri analiz ederek verileri yolladı. Bu muazzam gelişme bizim şirkette "aman sen de nelerle uğraşıyorsun buna mı heyecanlandın" şeklinde ses buluyor.
İş değiştirmek bir çözüm yolu ancak sosyal ortam haricinde yaptığım işi seviyorum, maaşım da iyi.
Siz neler düşünüyorsunuz var mıdır buna benzer insanlık için küçük ancak kendi için büyük derdi olan?
Her yerdesiniz yahu görmemek mümkün değil :)
Farkli bi yonden bakip guzel tespitler yapmissiniz. Yasam refahi da cok onemli bir faktor burda. Sizinde dediginiz gibi hayatini idame ettirmek icin calisiyor insanlar Turkiye de. Turkiye de yasam sartlari ortadayken acikcasi insanlari elestirmeye dilim varmiyor benim. Asgari ucretle calisip borc odemeye, cocuk buyutmeye calisan, uzun saatler boyunca calisip, geri kalan zamanda anca uyku ihtiyacini gidermeye calisan insan sayisi azimsanmayacak kadar cok Turkiye de. Insan emeginin somuruldugu bir ulkede, bilim, teknoloji, sanat vs de ilerlemeyi beklemek de utopik geliyor bana. Universite mezunu bir ailenin cocuguyla, ilkogretimcvs mezunu bir ailenin cocugunun yasam sartlari, yasam tarzini karsilastiracak olursak, asil farkin orda basladigini goruruz.Sizinle kendimi karsilastirdigimda, benim ailem ilkogretim mezunu bile degiller. Evet cok zorluklarla buyudum. Hayatimda hic sergiye gitmedim. Tiyatroya gitmedim. Muzeye bile lise yillarimda bi kac kere gidebildim. Belki siz ilgi alanlariniz konusunda da egitim aldiniz, almasaniz bile ilgilenebildiniz en azindan. Benim oyle bir imkanim hic olmadi. Sadece kitap okumakla yetinmek zorunda kaldim. Mesela hep piyanist olmak istemistim. Okulda ellerim siranin altinda piyano caliyor gibi yapardim, sira arkadasim bana gulerdi. Yasadigim sehir kucuk bir sehirdi, piyano kursu veren bi yer bile toktu mesela. Hos olsa da oraya para ayirabilir miydim? Hayir malesef. Dedigim gibi cocukluk ve ergenlik yillarimda tek yapabildigim kitap okumakti. (Sadece bu bile toplumdan dislanmaniza sebep oluyor malesef.) Su siralar da psikolojiyle ilgilenebiliyorum.Konu sahibi sana hak veriyorum, oturup 7/24 bilim, sanat, edebiyat konuşmayı kastetmediğin aşikar.
Annem babam üniversite mezunu diye, altımdaki arabanın modeli ortalama üzeri diye iş hayatımda şımarık zengin kızı damgası yedim neden çalışıyorsun ki ihtiyacın yok lafına maruz kaldım üstelik bu cümleleri beni yermek adına öyle aşağılayıcı söylüyorlardı ki ben kötü bir şey mi yapıyorum diye düşünmeye başlamıştım. İstifamı istediğim dönemde olayı saldım ve onlar gibi davranmaya başladım giderayak dedikodu ortamında bulundum yapmasam da, ve yalandan sürekli ahlanıp vahlanma numarası yapmaya başlayınca resmen beni aralarına almak için yarıştılar hepsi acınası haldeydi. Şükür ki oradan kurtuldum, ama bu insanlardan her yerde var. Maalesef.
Ama bunda tabiki hayat şartlarının da etkisi var diye düşünüyorum, yani ben iş çıkışı oturup arkadaşlarımla sohbet edebilme imkanına sahibim yada haftasonu sergi , müze gezmeyi seviyorum. Maaşımı gönlümce zevklerime harcayabiliyorum, bir de onlar açısından bakınca hepsi olmasa da bazısı o maaşla bir evi geçindiriyor ve meşgalesi yok evet, eve gidince yemek, çamaşır, bulaşık derken tek sorunu eşi ve eşinin ailesi olabiliyor. Empati yapmaya çalışıyorum sadece.
Bir de şöyle durumlar oluşuyor
Yaşadığımız deneyimlerden belli şeyler öğreniyoruz ister istemez, öğrenmiyor muyuz?
Yani 10 kere aynı problemi yaşadıysak biriyle, onun çözümü ya aynı hareketi bir daha yapmamaktır, ya aynı kişiye yapmamaktır, ya da o kişiyle görüşmeyi kesmektir.
Cidden insanların dertlerinden, o dertleri çözüm yöntemlerinden, başarısız olsa da denedikleri yöntemlerden inanılmaz şeyler öğreniyorum. Ama inatla aynı şeyi yapıp farklı sonuçlar beklemenin mantığını anlayamıyorum.
Eşinizden memnun değilsiniz mesela. X'i denediniz olmadı. Bir daha denediniz olmadı. Ya X'ten ya eşinizden vazgeçeceksiniz. 120 kere de anlatsanız derdinizi, insanlar çözüm bulamaz ki.
Sabah akşam, ertesi sabah yine akşam yeniden, sürekli eşinizin denklem olarak aynı sadece örneklem anlamında farklı hareketlerini anlatmanızın ne anlamı var?
Gerçi ben de ne soruyorsam, bence zaten eşini kimse anlatmasın iş ortamında.
Bu da böyle bir anımdır.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?