Cahil İnsanlarla Çalışmak


Bizim dizilerde olmazsa olmaz başlıca ögeler; post ağalık düzeni, zengin aşiretimsi aileler, konaklar, hizmetçiler, aşırı saf ve iyi bir kız, sürekli ona kötülük yapmayı planlayan şeytani bir karakter, holding veya toprak sahibi insanlar...Bak cehalet Türk dizilerinde bile var, sürekli insan hayatı ve entrikalar üzerinde dönen konular işleniyor bir tanesinde bu para basan holding ne iş yapar, konumlandığı temel alan nedir, içerisinde kim ne görevde çalışır, ekonomik hamleleri nelerdir, bu değirmenin suyu nereden gelir anlatmıyor. Varsa da ben bilmiyorum.

Düşünüyorum diziler mi Türk halkına göre şekilleniyor yoksa Türk halkı mı izlediği dizilerle uyuşuyor karar veremiyorum.

Yabancı dizilerle ilgili de söylediklerinize katılıyorum -ki yabancı derken elbette Brezilya dizileri değil kastettiğimiz- konunun tümünü kaplamasa bile tarihi karakterlere göndermeler, dini ve siyasi çıkarımlar, iktidara ve topluma yönelik eleştiriler oluyor hep. En azından izlediklerimde var.
 
Ad hominem ilk kez duydugum bi terimdi. Merak edip baktim da, bu dupeduz turk olmanin bi gostergesiymis megersem. Biz bunu o kadar cok yapariz ki... Hatta yapmadan duramayiz. Belden asagi vurmak deyimi uyuyor bence. Bu kullanilabilir onun yerine.

Hahah evet doğru söylüyorsunuz Türklere çok uygun bir tanımlama. Tartışma kültüründen uzağız çünkü çoğunlukla amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Karşındakinin haklılığını çürütecek argüman mı bulamıyorsun? Saldır, konuyu alakasız yönlere çek, seyirciye oyna, konuyu amacından saptır.

Belden aşağı vurmak evet daha açıklayıcı olması açısından kullanılabilir ama ad hominem kalıbını da seviyorum böyle gözümde primitif bir tip canlanıyor :)
 
ben katiliyorum, Turkce'ye son gecen gercekten dogru, guzel ve kullanisli kelime bilgisayardir. Ondan sonra baska nesenelere bulunan kelimeler ya dile yerlesmedi, ya uymadi ya havada kaldi ki, kimse kullanmiyor.

Bilgisayar örneği benim de aklıma geldi yazarken :) Bilgisayar başarılı bir geçiş hatta bilgisayarla birlikte gelen donanım, yazılım, komut, geçici bellek, kalıcı bellek gibi kelimeler de kullanılıyor ama son yıllarda böyle Türkçe'ye çevrilip kullanılan kelime ben de hatırlamıyorum.

Teknoloji ile alakasız ama yerleşke var bir de aklıma geldi şimdi.
 

Seviye çok yükselmiş düşüreyim biraz, sevgiliye doğum günü hediyesi fikri almak kadar saçma bir isteği az görüyorum günlük hayatta, yahu o senin sevgilin, en çok sen tanımıyor musun onu? Lafa gelince, hayatın, herşeyin, paylaşımın en üst seviyede olduğu veya olması gerektiği bir insan, nasıl bilebilir ki başka bir insan onun daha çok neye mutlu olacağını, sen neresindesin ya bu ilişkinin? Başkasına sorup atıyorum saat almak aynı sünnet çocuğuna saat almak gibi, sevinsin gariban.. Hiç mi dinlemedin bu insanı? Hiç mi konuşmuyorsunuz ya başka insanların sevgililerine ne hediye aldığı ve müthiş sevginiz dışında bir şeyi, neyi sevip neye mutlu olacağının nasıl farkında olmazsın da fikir arayışındasın? Bu kadar mı yokluklar içinde ilişki yaşamaya uğraşıyorsunuz.


elmek - email yerine yerleşebilirdi belki ama olamadı Bilgisayar kelimesi de yanlış hatırlamıyor isem yine teknolojik altyapısını sağlayan hocanın ürünüydü, yine teknolojiyi bulan/getiren ismini de koyar durumu var yani.
 
Medya halki yonlendirdi bence. Tamamen medyanin ac gozlulugu. Turkiyenin durumu ortada. Insanlar yari ac yari tok yasiyor. Medya bu halkin paraya olan zaafini biliyor ve "en iyi is para, guc ve sohret konulu istir" mantigiyla hareket ediyor. Cok eskilere bakiyorum da mesela bizim mahalle, ferhunde hanimlar, perihan abla, sehnaz tango fln. vardi. Simdiki dizilerle ucurum gibi fark var aralarinda. Artik o sicak aile iliskileri iceren diziler kesinlikle tutmuyor. Turk medyasinin disardan yonlendirildigini dusunuyorum. Amac hem yozlasmayi arttirmak hemde paraya para dememek. E boyle olunca da bal tutan parmagini yaladi. Simdi hepsi birbiriyle yarisiyor, her yil sayisiz dizi cekiliyor, bir o kadari 2, 3 bolum sonra bitiriliyor. Ve artik insanlarda alisti bu tur yapimlara. Hep bu tur seyler istiyor. Yani baslangicda halki yonlendiren medyaydi, simdiyse halk medyayi yonlendiriyor.
 

Hahah sevgiliye doğum günü hediyesini örnek olsun diye yazdım ama aklıma geldi bir şey anlatayım. Ben sevgilimle tanıştıktan 2 gün sonra doğum günü olduğunu öğrendim. Kitap okumayı seviyor diye gidip bir kitap aldım ve laf arasında yazardan bahsettim, sevip sevmediğini sordum. Genel olarak sevdiğini ama yalnızca bir kitabını saçma sapan bulduğunu ve hiç sevmediğini söyledi vee evet o benim aldığım kitaptı, çantamda duruyordu. O sözün üstüne nasıl saklayacağımı, kitabı nerelere koyacağımı bilemedim. Eğer bir arkadaşına sorup fikrini alsaydım muhtemelen bu bilgiye sahip olacaktım :)

Bu arada e-mail yerine e-posta geçti yine fena değil. İsim babası Hacettepe'den bir hocaydı diye biliyorum, Aydın Köksal imiş.
 

O konuda hiç bir derdim yok, onu tanıyan başka birine tabii ki sorulabilir, forumlar falan derdim benim veya iş ortamı. :) Tanımadın ki hediye seçebilesin ilk zamanlar için geçerli değil bence de.

e-posta tamam olsun yazılı halde ama benim yine kulaklarımla insanlardan duyduğum şey imeyil/meyil, e posta adresini versene gibi bir şeyi duymuyorsak yüksek oranda, dile geçti diyemeyiz o kadar Bence mektup diye devam etmeliydi, iki şey arasındaki farkı insanlar anlamayacak değildi. Bir kavrama bir sürü isim verip sonra kullananların hangisini tercih ettiğine göre yaftamaya bayılırız zaten, o apayrı bir konu. Gramer nazileri de ağlamasın durduk yere.
 
ben katiliyorum, Turkce'ye son gecen gercekten dogru, guzel ve kullanisli kelime bilgisayardir. Ondan sonra baska nesenelere bulunan kelimeler ya dile yerlesmedi, ya uymadi ya havada kaldi ki, kimse kullanmiyor.
İşte bunda suç ne Türkçe ne de sadece tek tek bireyler. Bu her alanda, dilde, teknolojide geri kalmışlığın birincil sebebi koca bir Türk toplumudur. Geçmişi ile, şimdisiyle, ve daha şimdiden belli olan geleceği ile hem de...
E şimdi ad hominemi karşılayamıyor diye dilimiz yetersiz mi? Bence hayır, olsa olsa bilimden yetersizizdir biz. Klişe gelecek ama iş hep dilin ölmesiyle başlar sevgili arkadaşlarım. İşte buyrun geliyorum diyor bela işte.
Bunu çözmenin yolu da eğitime, bilime destek vermektir ki çağdaş bir ülke olalım. Eğitimsiz, bilinçsiz halkla dünya devlerinin karşısına çıkamazsın ki! Hep denir ya eğitim şart diye evet şart ama tek başına da yeterli değil. Bu adımdan sonra işsizlik sorunu çözülmeli, her anlamda refaha kavuştuktan sonra, eğitimle halkınla, bilim adamınla sen de üretirsin, adını da sen koyarsın.
Ama bu işler Kim in poposu, onun bunun memesi ile olmaz ki, bilinç lazım, biraz idealizm lazım, derdimiz başımızdan aşkın deyip oturursak yerimize, inanın o dertler hiç bitmez katlanarak da geri döner, işin sonunu söylemiyorum bile yani. Ona buna saldıracağımıza, toplumsal bilinç adına iki kelime etti, canımızı sıktı diye diş geçirmeye çalışacağımıza birazcık da iğneyi kendimize bir batırsak, gerisi gelecek aslında.
Düşünelim arkadaşlar, düşünelim, uygulamanın ilk adımıdır.
 

Şöyle ki dil canlı bir varlıktır. Türkçe yetersiz bir dildir demek hem haksızlık hem yanlış bir söylem olur ancak hergün yeni bir kavramın dahil olduğu günümüz dünyasına adapte olamadığı da bir gerçek. Türkiye'de neredeyse hiçbir üretim olmadığı için, son yıllarda bilim ve teknoloji dünyasına kazandırdığımız hiçbir şey olmadığı için haliyle Türkçe de bu kavramları karşılamak için yetersiz ve geç kalıyor. Dilin bir suçu yok, suç bizde.
 

Dilimizin eltinin kardeşinin bacanağının görümcesinin kızının hoppalığı derken nasıl bu kadar gelişkin olduğunun farkında olmayıp karşımızdaki insanın söylediğimiz şeyi kapasitesi yüzünden anlamadığı veya karşılık bulamadığı zamanlarda durumu kurtarmak için ettiği boş lafa bir ad bulmaya gerek görmemek aslında, hem okumuş da ne olmuş önce insan kırmamayı öğrensin! Konu hep insan ama dil de bizim gibi işte, canlılığı ordan kaynaklı, başkasının hayatlarının detayı en kolay ahkam kesilebilir şey, biz de yaşadık, yaşıyoruz çünkü. Komşunun kızının mutlu evliliğinin sırrı diye bir şey yok ortada, zaten o kızın annesi kız ergenken mukayet olamıyordu Kızını evlendirdi de rahatladı kadıncağız. Kıza kocana ne yemek yapıyorsun, becerebiliyor musun ev kadınlığını? Daha bir böreğini yemedik diye sıcak davranmaya çalışıyoruz ama suratını asıyor, beğenmiyor demek şimdi bizi ama pişman olacak başına geldiğinde, bilmiyor ki hayatı, kocası aldattığında görücem onu ben, sabredip içine atmazsa bizim gibi, kendi kaybeder.

Üretimden çoğunlukla bunlar çıkınca dil ne yapsın, zamanında okutmamışlar, boş laflarla kandırmışlar işte, en temiz hisleriyle oynanmış, çok acılar çekmiş, şimdi sinirleri bozuk.. Azıcık kafa dinleyemeyecek mi bu dil? Zaten yoruluyor bütün gün hır gürle, biraz itham etsin en çok bildiği şeylerle başkalarını vakit bulursa, siz de hiç halden anlamıyorsunuz, hem herkesler yapıyor neden onun yaptığı yanlış olsun? O da isterdi daha iyi yerlere gelmeyi, akıllı akıllı kelimeleri olsun kullanacak ama şartlar işte bu yaştan sonra olabilecek değil artık bundan sonra ne yaparsa çocukları için, kendinden bir defa geçememişken, ondan geçti artık. Kimya mühendisliği okudu da kendini mahvetti o komşunun oğlu hem, iş bulamadı sürünüyor, domestos var zaten evde, insan biraz aklını kullanır canım, ahhahahha. Dur iyi niyetimden annesine de söyleyeyim bunu kadına da oğluna çeki düzen versin, lafa gelince mangalda kül bırakmıyor, sinir oluyordum da bir şey diyemiyordum ama şimdi görür gününü.

Kendinden başkasının, (bu komşu da olsa böyle, ülke de olsa) aslında tamamen kötü değil, senin benim gibi olduğunu ve kötü bildiğinin aslında her zaman zarar vermediğini anladıkça ve kötü bilinen şeyi yapanın yaptığını savunmak için pes etmediği sürece oturacak her şey. Toplum da, dil de. Helal olsun, çok çalışmışlar zamanında ama mutlular şimdi öğreneyim neler yapmışlar ki acaba bizden farklı? diye düşünüp sonra eyleme geçebilen insanlar fazlalaşsın yeter, gerisi gelir zaten, beklenenden daha geç olsa da mühim değil.
 

Kinayesinden, hüsn-i taliline, tecahül-i arifinden mecazına edebi sanat dolu güzel bir yazı olmuş :)
 

başarısız niyet okuyuculugu veya bilinçli iftira/çamur... hangisi bilemem ama... araştırmacı entel modunun kötü bir şey oldugunu ima etmedim, 2 uzay haberi okuyan herkes bu havaya girip önüne gelene cahil demesin bi zahmet dedim. ''ayy çok entelim çünkü 2 uzay haberi okudum bir de üstüne uzay filmi izledim.... ama digerleri eltisini çekiştiriyor çok cahiller'' kafasında olmayın dedim.

ayrıca muhatap aldıgın kitle de yanlış. eger kafandaki gibi arkadaşlar istiyorsan, toplumun kültürünü degiştirmen lazım. bunu da yanındaki yörendeki veya buradaki insanlara cahil diyerek yapmazsın çünkü muhatap onlar degil. evvela ülkenin vasıfsız akademisyenlerini, vasıfsız üniversite mezunlarını, entellerini ve kendini entel zannedenlerini (bil bakalım bu kim?)... vs. muhatap alman gerekir. yani zat-i aliniz gibi enteller degiştiremiyorsa toplumu, geri kalan cahillerden bunu nasıl bekliyorsunuz? çok enteresan valla.. muhatap aldıgın kitleyi degiştir, cahil dediklerini de... entel olarak önce sorumluluk sende, hadi görelim seni, düzelt şu toplumun kültürünü. yok degiştiremiyorsan bi entel olarak cehaletin suçu senin omuzlarında....

ha ben mi. ben cehaleti suç görmüyorum. cehaleti övmem ama cehalet de gayet gereklidir. sebepleri de malum...
 
Öf yine mi sen
True blood bitti
The big bang theory herhalde bu aralar da favorin
Higgs bozonu, yok uzay aracı
Oldu
Ciao
Anladın sen beni
 
Neyse ya uğraşmıcam bu sefer
Bazılarının da tutunacak başka yeri yok tabi internetten öte
At at ama ufak at bu sefer başkaları da çakmasın
 
konu sahibi arkadaşın fake olduğunu yazmışlar kendisini tanımıyorum konuyu baştan sona okumadım bu yüzden birşey söyleyemem fakat bu yazdıklarınıza katılıyorum. fakat hayat şartları zorda olsa kimsenin çirkinleşmesine gerek yok. mesela dedikodu olmayan şeyi varmış gibi konuşma hoş olmuyor. insanların değer yargıları para tüm bu yaptıklarını menfaatleri için yapıyorlar sizden menfaatleri olsa sizi yerdikleri hiçbirşeyin önemi kalmaz. mesela benimde maddi sorunlarım var bende borç ödüyorum ama işyerimizdeki diğer arkadaşlarım gibi başkalarının üzerinden prim yapmaya çalışmıyorum işimi düngün yapıp hakettiğim parayı kazanmak istiyorum insanlara bakıyorum da o kadar düşük bedellere karakterlerini satıyorlar şaşıyorum hoş karakterleri varmıydı ki onu da bilmiyorum ya. bu tür şeyler aslında çoğu kişi için önemli değil. bu durumdan bende rahatsız oluyorum ama ne yapılabilir bilmiyorum. mesela ben bu aralar çok bunaldım düşünüyorum ne yapsam çalıştığım şubemi mi değişsem değişsem yenilgiyi kabul etmiş gibi olucam diyorum öbür taraftan çok bunaldım değişiklik bana iyi gelir diyorum öyle ne yapacağımı şaşırdım
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…