Jooker, ben de senin durumunu yaşadım diyebilirim, çalışmanı tavsiye ederim.
Eşimle evliliğimizin ilk yıllarında maddi sıkıntılar yaşadık, ben de o sırada bebeğim olduğu için hareket edemedim. Sonra eşim işini kurdu, rahatlayınca ilk işim formasyon almak ve öğretmenliğe hazırlanmak oldu. Geçen sene şehir dışına atanabiliyordum puanımla, eşim gitmemi istemedi, neredeyse boşanmakla bir tuttu şehir dışına oğlumla gitmeyi. Annem de rahatsız, ailemin desteğini de alınca gitmemem için, dinleyeyim dedim sözünü. Ama pişmanım diyebilirim. Zaman ilerledikçe zorlaşıyor, seneleri değerlendirmek ve fırsatları kaçırmamak lazım. Geçen sene oğlum anaokulundaydı, elini tutup gidebilirdim, şimdi Okulu'ndan, sınıfından, öğretmeninden nasıl ayırırım bilemiyorum. Yaş otuz olunca daha da zorlaşıyor her şey. Güzel 20 leri dolu dolu değerlendirmek lazım.
Eşimin kazancı çok hızlı arttı. Öğretmenlikten alacağın parayı ben sana harçlık diye vereyim diyor, ki veriyor da ama kazın ayağı öyle değil. Eşime göre hazır paran varsa hayatın tadını çıkar, gez toz ama iki senedir okullardaydım. Dönünce Ev hayatı öyle sıkıcı geldi ki bana. Ki evi çok severim. Süslemeyi, misafiri, akşam beraber oturmayı. Ama şimdi hem okula gidip, hem çalıştığım zamanki kadar iş yapamıyorum evde uyuşuklukla. Kesinlikle bana göre değil. Bir iş yapmak, karşılığının verilmesi, sonuçlarını görmek ayrı bir haz. Evinde ailesiyle rahat, mutlu olan arkadaşlarım da var ama benim beyin ona göre ayarlanmış, şartlanmış, diğer türlü sistem çöküyor. Tek istediğim düzenli bir hayat, işin gücün, evin barkın belli. Benim tecrübem bu yani. Çalışmanın hazzı ayrı diye düşünüyorum.
Hiçbir hedefinin olmaması, ya da şunu mu yapsam bunu mu yapsam diye ihtimaller denizinde yüzmek çok yorucu. bir şeyi tutup kovalamak lazım. İlla kpss olmak zorunda değil, başka bir iş de kurabilirsin. Kendini değerlendirmeni tavsiye ederim. Yaşın genç henüz. Taşı sıksan suyunu çıkarırsın elinde imkan da varken.