Canımın canı, ciğer parem, nefesim, en büyük mutluluğum, en büyük acım, Oğlum;
Bugün tam 3 ay oldu senden ayrılalı. Rabbim seni benden alalı tam üç ay oldu. Yangının dinmiyor, kapanmıyor bu yara. Sadece alışıyorum Oğlum, annen sensizliğe değil, senin acınla yaşamaya alışıyor sadece. Nefes almaksa yaşamak, evet yaşıyorum. Ama ben, ben değilim artık. Gülüşlerim yarım, hayallerim yarım, mutluluklarım yarım, ben yarımım Oğlum. Sen beni yarım bırakıp gittin Oğlum. Anneni yarım, çaresiz, harap bir şekilde bıraktın, gittin…
Şimdi kollarımda olmalıydın, göz göze, koyun koyuna olmalıydık. Sen mızmızlık edip bütün gece uyumamalıydın. Bense ağlamaktan değil, tüm gece başında olmaktan harap ve bitkin olmalıydım. Sonra küçücük bir gülümsemen, küçücük bir bakışınla her şeyi unutmalıydım. Babanla mezar taşı seçmemeliydik senin için, sana oyuncaklar, giysiler seçmeliydik. En büyük problemim gazın ya da kakanı yapmaman olmalıydı. Şimdi bomboş ellerim, hayallerim boş, yarınım boş, hayatım boş… Her şey anlamsız, her şey eksik, her şey saçma. Meğer minicik benliğinle tüm hayatım olmuşsun Oğlum. Meğer kısacık zamanda her şeyim olmuşsun. Sen benim en büyük aşkımsın Meleğim. Benim en büyük aşkım hep sen olacaksın kavuşamadığım yavrum. Annen tüm hayatı boyunca sadece sana kavuşmak için yaşayacak. Geri hayatı tamamen bir teferruat senden sonra. Sadece sana kavuşma ümidi beni yaşatan…
Kardeşin olsa üzülür müsün Oğlum? Annen kardeşlerinle avunmaya çalışsa kırılır mısın bana? Sakın üzülme, sakın kırılma annene. Annen hep seni çok sevecek. Annen hep en çok seni sevecek ve ne olursa olsun seni hiç unutmayacak. Onun en büyük mutluluğu, en büyük aşkı hep sen olacaksın. Sen benim ilk göz ağrımsın Oğlum. Sen benim ebediyetteki yavrumsun. Üç günlük dünyada değil sadece, Annen Allah’ın izniyle sonsuza kadar hep seninle olacak. Bekle Oğlum, annenin beklediği gibi bekle ve sabret…
Mezarına gelmiyorum diye sakın üzülme Oğlum. Seni unuttuğumu sanma sakın. Annen dayanamıyor seni orda görmeye. Annenin yüreği dayanmıyor minik mezarını görmeye. Sen kara toprağa girmek için çok küçüktün Oğlum. Sen olmamalıydın orda yatan. Orda yatan sen olmamalıydın Oğlum. Ama ölüm büyük, küçük, bebek, yaşlı dinlemiyor. Rabbim ne yazdıysa o oluyor. Mümkün olsaydı da nefesim nefesin olsaydı. Mümkün olsaydı da tüm ömrümü sana verebilseydim Oğlummm. Ya da en azından annen de seninle birlikte gelseydi. Koyun koyuna yatsaydık o mezarda. Birlikte oynasaydık Cennetin bahçelerinde. Her şeyden, herkesten uzakta, sadece sen ve ben…
Çok özlüyorum seni Melek Oğlum. Daha önce hiç böyle bir özlem hissetmemiştim. Gerçekten insanın burnunun direği sızlıyormuş özlemekten. Bunu bir babanda yaşamıştım, bir de sen de yaşadım. Ama senin özlemin çok daha farklı. İçime sığmıyor bu özlem, içime sığmıyor bu acı. Nefes alamıyorum, nefes almak bile acı veriyor bana. Çıkıp bir uçurumun kenarına deli gibi bağırmak istiyorum. Deli gibi bağıra bağıra ağlamak istiyorum.
Ama annen ne olursa olsun sana sahip olduğu için çok şanslı. Rabbim’e binlerce şükürler olsun seni bana verdiği için. Sen her şeye değersin Oğlum. Seninle birlikte geçirdiğim 36 hafta her şeye değerdi. Sonunun böyle biteceğini bilseydim de seni yine isterdim Yaradanımdan. Seni çok seviyorum ve sonsuza kadar da hep çok seveceğim En Büyük AŞKIM…