Çocukluktaki sorunlardan kurtulamamak, tatminsizlik

Uzun uzun içimi dökmek için yazıyorum. Uyarımı koyayım baştan. :) Çoğunluğun derdine göre de derdim yok, ruh halim kötü biraz sadece.

Benim derdim çocukluğumdaki acı ve eksikliklerimle ve bunu atlatamamla ilgili. Çok iyi ve ilgili bir anneyle ve alkolik bir babayla büyüdüm. Babam çok iyi bir insandı, bize karşı da hep çok kibardı. Anneme de hep çok saygılı davranmıştır ama alkolikti işte. Her akşam içki içiyordu, küçücük evimizdeki tek oturma odasında onun içki sofrasının yanında oturarak büyüdük. Çok utandım bu durumdan çocukken, hala içimde çokça yaraları var. Misafir gelemez, arkadaş asla çağırtmazsın, bütün özel günler sarhoş kavgasıyla geçer, içki borç da getiriyor tabii... En kötüsü de sanırım bu durum bende aşağılık kompleksine neden oldu. Kendimi sevilmeye değer göremedim. Hala da göremiyorum.

Annemin bütün çocukluğumuz boyunca tek gayesi bizim okulda başarılı olup, iyi işlerle hayatımızı kurtarmamızdı. Neredeyse her konuda serbesttik ama okulda notlar iyi olacaktı. 90 alsam neden 100 değil, 100 alsam da öyle pek bir tebrik yok, “olması gereken durum”du. Ben de kendimi sadece okul notları sayesinde iyi hissediyordum küçükken. Çok iyi bir lise ve üniversite bitirdim. Okul bitti çok iyi bir işe girdim, kendi biriktirdiğim parayla istediğim ülkede yüksek lisans yapıp, dereceyle bitirdim. Şimdi de iyi ödeyen bir işim var. Hayatım böyle özetleyince harika gözüküyor, mutluyum da çoğunlukla ama o mükemmelliyetçilik, yüksek not takıntısı beni zedeledi sanırım. Hep daha çok çalışmam lazım ve yeterli kadar iyi yere gelemedim, daha hızlı ilerlemem gerekiyor gibi geliyor. Tatmin olup, huzur bulamıyorum hiçbir başarıyla. Hep bir sonraki kafama takılıyor.

Okulda durumum iyi olduğu için genelde bize göre daha varlıklı, daha mutlu ailelerden (bu tip ailelerin çocukları genelde daha başarılı) gelen arkadaşlarım oldu hep. Marka takıntım, lüks heveslerim okuldayken de yoktu şimdi de yok. Sadece ev ve aile düzenlerini hep çok kıskandım arkadaşlarımın. Ailece gidilen ve babanın sarhoş olmadığı bir tatil, düzgün bir ev (oturma odasında içen biri olmayan), kavgasız gürültüsüz kuruyemişli evde yılbaşı gibi isteklerim oldu hep. Şimdi de öyle bir zenginliğim olmasa da istediğim yılbaşı partisine, tatile gidebiliyorum, gidiyorum da ama içimdeki bu burukluğu atamıyorum.

Bu konuyu buraya bana açtıran da bugün erkek arkadaşımla çok güzel bir spa otele gittik, haftasonu değişiklik olması için. Otelin havuz kısmında da şu kaydırakların epey güzellerinden vardı. Küçükken hep babamın bütün parasını alkole yatırması, saçma sapan borç yapması nedeniyle özenip özenip hiç yapamadığım tatiller geldi aklıma. Her seferinde hevesle kayarken, bir taraftan da içim burkuldu. Bu şekilde genelde şimdi para kazanıp elde ettiğim rahatlığın içinde, bazen kendimi çok yabancı buluyorum ortama. Çok klişe gelse de kulağa içimde kalbi kırık bir çocuk var gibi hissediyorum.

Kafamda bütün bunlar olurken, her zaman dışarıdan bağımsız, güçlü, kendinden emin göründüm. Küçükken en büyük derdimden (alkolik baba) sanki benim suçummuş gibi utandığım için kimseye zayıf yanımı, derdimi göstermedim, şimdi de alışkanlık oldu. Babamın vefatından sonra (2 yıldan fazla oldu) bu alakasız yerlerde patlak vermeye başladı. Su kaydırağından kayarken ağlama hissinin gelmesi gibi.

Ne yapayım ben hanımlar? Var mı benim gibi kendi kendine dert çıkaran, çocukluk anılarından kurtulamayan? Terapiye mi gitsem? Yüz yüzeyken böyle açık konuşamıyorum. Buraya bile böyle yazmak zor geliyor. Terapiye gitsem, sanki saçma sapan şeylerden bahsedip evime dönerim gibi geliyor. Belki burada bir çare bulurum diye, şansımı deneyeyim dedim.

Okuduysanız çok teşekkürler.
Ben varım.
Ama bu ülkede çocukluk anılarını iyileştirecek kadar iyi bir psikolog-psikiyatr -ya da hangi meslek dalı ise- varsa da, ki sanmıyorum, maddi anlamda yetemeyeceğim için gitmedim :)
Sizde o imkan varsa en azından deneyin.
Çok popüler olanlarının yerli-yabancı anlattığı taktikleri-uygulamaları-olumlamaları yaptım-işe yaramıyor.
Birinin önerisi şöyle idi;
Hatırlayabildiğin en küçük yaşına git ve onu gözünün önüne getir,karşına al ve gözlerini içine bakarak ve/veya sarılarak ondan özür dile,tüm samimiyetinle.Duygu boşalmaların olacak, hazır ol hatta olabildiğince güçlü ondan özür dile.Çünkü o çocuğu bu hale istemeden de olsa getiren sensin.
Şimdi yazarken farkettim ki bu bile kişinin kendisini suçlamasına yönelik.
Yani psikoloji bile bu takıntılarımızı destekler nitelikte.Sanki akıllı olsaydın da kendini suçlamasaydın der gibi :D Geleneksel anne-baba yöntemi gibi.
Siz deneyin belki işe yarar sizde.
 
Ben varım.
Ama bu ülkede çocukluk anılarını iyileştirecek kadar iyi bir psikolog-psikiyatr -ya da hangi meslek dalı ise- varsa da, ki sanmıyorum, maddi anlamda yetemeyeceğim için gitmedim :)
Sizde o imkan varsa en azından deneyin.
Çok popüler olanlarının yerli-yabancı anlattığı taktikleri-uygulamaları-olumlamaları yaptım-işe yaramıyor.
Birinin önerisi şöyle idi;
Hatırlayabildiğin en küçük yaşına git ve onu gözünün önüne getir,karşına al ve gözlerini içine bakarak ve/veya sarılarak ondan özür dile,tüm samimiyetinle.Duygu boşalmaların olacak, hazır ol hatta olabildiğince güçlü ondan özür dile.Çünkü o çocuğu bu hale istemeden de olsa getiren sensin.
Şimdi yazarken farkettim ki bu bile kişinin kendisini suçlamasına yönelik.
Yani psikoloji bile bu takıntılarımızı destekler nitelikte.Sanki akıllı olsaydın da kendini suçlamasaydın der gibi :KK70: Geleneksel anne-baba yöntemi gibi.
Siz deneyin belki işe yarar sizde.

Bu çok saçma bir bakış açısıymış.Psikolog mu dedi bunu?Bu işleri iyice sapa sardırır ve gerçek değil.O çocuk nasıl suçlu olabilir?Psikologta empati de yokmuş.Uzmanlığı bırak...
 
Merhaba, size biraz kendimden bahsetmek istedim. Dunyada var olabilecek en iyi aileye sahibim. Sanirim butun sansimi dogarken aileme sahip olarak bitirmisim. Tamamen sanssizligimdan, yanlis zamanda yanlis yerde olmamdan dolayi alikoyulma, darp, taciz ve tecavuz girisimi yasadim. Merak ederseniz olayi gerceklestiren nispeten iyi sayilabilecek bir ceza aldi. Neyse sonuc olarak beni bulduklarinda bir sure yogun bakimda yattim. Herkes fiziksel olarak iyilesmeme o kadar takilmisti ki psikoloji kismi siraya geldiginde ben tamamen bitik haldeydim. Enkaza donmustum. Okula devam edemiyordum, sokaga cikamiyordum. Insanlarin yuzune bakamiyordum, kimsenin sesine tahammul edemiyordum. Olmek istiyordum ve intihar ettim. Sonrasinda dunyanin en iyi terapisti ile yolum kesisti. Terapinin ilk 3 ayi sadece sustum ve agladim. Aramizda guven olusmasi gerekiyordu ve cok kuvvetli bir bagimiz oldu. Sonraki 3 sene boyunca cok yogun bir terapi gordum.

Bu surecte dedim ki yasananlar benim secimim degildi ama bundan sonra yasanacak olan her sey benim secimim. Ben kendime en iyisini borcluyum. Derslerime sarildim ben de. Liseyi dereceyle bitirdim. Cok iyi bir universite kazandim, master yaptim. Su an yurtdisinda doktora yapiyorum. En onemlisi cok guldum, cok gezdim, asik oldum, birkac dil ogrendim, kendimi bir spor bir muzik aleti konusunda uzmanlastirdim. Hayatimdan calinan her anin yerini baska bir seyle doldurdum.

Yasadiklarim aklima geldiginde, keske boyle olmasaydi dedigimde ne yaptim? Benimle benzer seyler yasamis kadin ve cocuklara destek veren derneklerde gonullu olarak calismaya basladim. Inanin bana bundan daha iyi gelen bir sey daha yok. Insanlarin gozlerindeki ben de iyilesebilecek miyim isiltisini gormekten guzeli yok. Ayni zamanda yasadiklarimi anlatmaktan cekinmedim, cunku ben suclu degilim, yasananlarin hicbiri benim sucum degil.

Sizin de degildi. Size yasatilanlar sizin seciminiz degildi. Ancak bu zamandan sonra yaptiginiz her sey sizin seciminiz. O yuzden bu konudaki farkindaliginiz varken terapi cok mantikli bir yaklasim olur. Benim de anksiyete bozuklugum devam ediyor, kendimi kotu hissettigimde ya da su anki gibi hayatimda koklu degisiklikler oldugunda terapi gormeye devam ediyorum.

Cok uzun yazdim ama inaniyorum ki guclu bir genc kadinsiniz ve her seyin ustesinden gelebilirsiniz.

Sevgiler.
 
Uzun uzun içimi dökmek için yazıyorum. Uyarımı koyayım baştan. :) Çoğunluğun derdine göre de derdim yok, ruh halim kötü biraz sadece.

Benim derdim çocukluğumdaki acı ve eksikliklerimle ve bunu atlatamamla ilgili. Çok iyi ve ilgili bir anneyle ve alkolik bir babayla büyüdüm. Babam çok iyi bir insandı, bize karşı da hep çok kibardı. Anneme de hep çok saygılı davranmıştır ama alkolikti işte. Her akşam içki içiyordu, küçücük evimizdeki tek oturma odasında onun içki sofrasının yanında oturarak büyüdük. Çok utandım bu durumdan çocukken, hala içimde çokça yaraları var. Misafir gelemez, arkadaş asla çağırtmazsın, bütün özel günler sarhoş kavgasıyla geçer, içki borç da getiriyor tabii... En kötüsü de sanırım bu durum bende aşağılık kompleksine neden oldu. Kendimi sevilmeye değer göremedim. Hala da göremiyorum.

Annemin bütün çocukluğumuz boyunca tek gayesi bizim okulda başarılı olup, iyi işlerle hayatımızı kurtarmamızdı. Neredeyse her konuda serbesttik ama okulda notlar iyi olacaktı. 90 alsam neden 100 değil, 100 alsam da öyle pek bir tebrik yok, “olması gereken durum”du. Ben de kendimi sadece okul notları sayesinde iyi hissediyordum küçükken. Çok iyi bir lise ve üniversite bitirdim. Okul bitti çok iyi bir işe girdim, kendi biriktirdiğim parayla istediğim ülkede yüksek lisans yapıp, dereceyle bitirdim. Şimdi de iyi ödeyen bir işim var. Hayatım böyle özetleyince harika gözüküyor, mutluyum da çoğunlukla ama o mükemmelliyetçilik, yüksek not takıntısı beni zedeledi sanırım. Hep daha çok çalışmam lazım ve yeterli kadar iyi yere gelemedim, daha hızlı ilerlemem gerekiyor gibi geliyor. Tatmin olup, huzur bulamıyorum hiçbir başarıyla. Hep bir sonraki kafama takılıyor.

Okulda durumum iyi olduğu için genelde bize göre daha varlıklı, daha mutlu ailelerden (bu tip ailelerin çocukları genelde daha başarılı) gelen arkadaşlarım oldu hep. Marka takıntım, lüks heveslerim okuldayken de yoktu şimdi de yok. Sadece ev ve aile düzenlerini hep çok kıskandım arkadaşlarımın. Ailece gidilen ve babanın sarhoş olmadığı bir tatil, düzgün bir ev (oturma odasında içen biri olmayan), kavgasız gürültüsüz kuruyemişli evde yılbaşı gibi isteklerim oldu hep. Şimdi de öyle bir zenginliğim olmasa da istediğim yılbaşı partisine, tatile gidebiliyorum, gidiyorum da ama içimdeki bu burukluğu atamıyorum.

Bu konuyu buraya bana açtıran da bugün erkek arkadaşımla çok güzel bir spa otele gittik, haftasonu değişiklik olması için. Otelin havuz kısmında da şu kaydırakların epey güzellerinden vardı. Küçükken hep babamın bütün parasını alkole yatırması, saçma sapan borç yapması nedeniyle özenip özenip hiç yapamadığım tatiller geldi aklıma. Her seferinde hevesle kayarken, bir taraftan da içim burkuldu. Bu şekilde genelde şimdi para kazanıp elde ettiğim rahatlığın içinde, bazen kendimi çok yabancı buluyorum ortama. Çok klişe gelse de kulağa içimde kalbi kırık bir çocuk var gibi hissediyorum.

Kafamda bütün bunlar olurken, her zaman dışarıdan bağımsız, güçlü, kendinden emin göründüm. Küçükken en büyük derdimden (alkolik baba) sanki benim suçummuş gibi utandığım için kimseye zayıf yanımı, derdimi göstermedim, şimdi de alışkanlık oldu. Babamın vefatından sonra (2 yıldan fazla oldu) bu alakasız yerlerde patlak vermeye başladı. Su kaydırağından kayarken ağlama hissinin gelmesi gibi.

Ne yapayım ben hanımlar? Var mı benim gibi kendi kendine dert çıkaran, çocukluk anılarından kurtulamayan? Terapiye mi gitsem? Yüz yüzeyken böyle açık konuşamıyorum. Buraya bile böyle yazmak zor geliyor. Terapiye gitsem, sanki saçma sapan şeylerden bahsedip evime dönerim gibi geliyor. Belki burada bir çare bulurum diye, şansımı deneyeyim dedim.

Okuduysanız çok teşekkürler.
O küçük kız büyüdü ,çok zorluklardan geçti ve artık olan biteni unutmalısın.Yaşadıklarını yaşamamış olsamda seni çok iyi anlıyorum.Bu burukluk hep olucak bazen gözlerin dolacak elbet ama kendini alıştıracaksın.Bunlar normal şeyler senin gibi yaşayan her çocuk ta aynıdır bence.Sen herşeyin en güzelini hakediyorsun doya doya tadını çıkart kimseye (sevgilin de dahil)birşeyleri açıklamak zorunda değilsin o anılar seninle gitmeli ve sen de artık yeni yılda yeni hayatına merhaba demelisin.Kendini sev atlatırsın.
 
Merhaba, size biraz kendimden bahsetmek istedim. Dunyada var olabilecek en iyi aileye sahibim. Sanirim butun sansimi dogarken aileme sahip olarak bitirmisim. Tamamen sanssizligimdan, yanlis zamanda yanlis yerde olmamdan dolayi alikoyulma, darp, taciz ve tecavuz girisimi yasadim. Merak ederseniz olayi gerceklestiren nispeten iyi sayilabilecek bir ceza aldi. Neyse sonuc olarak beni bulduklarinda bir sure yogun bakimda yattim. Herkes fiziksel olarak iyilesmeme o kadar takilmisti ki psikoloji kismi siraya geldiginde ben tamamen bitik haldeydim. Enkaza donmustum. Okula devam edemiyordum, sokaga cikamiyordum. Insanlarin yuzune bakamiyordum, kimsenin sesine tahammul edemiyordum. Olmek istiyordum ve intihar ettim. Sonrasinda dunyanin en iyi terapisti ile yolum kesisti. Terapinin ilk 3 ayi sadece sustum ve agladim. Aramizda guven olusmasi gerekiyordu ve cok kuvvetli bir bagimiz oldu. Sonraki 3 sene boyunca cok yogun bir terapi gordum.

Bu surecte dedim ki yasananlar benim secimim degildi ama bundan sonra yasanacak olan her sey benim secimim. Ben kendime en iyisini borcluyum. Derslerime sarildim ben de. Liseyi dereceyle bitirdim. Cok iyi bir universite kazandim, master yaptim. Su an yurtdisinda doktora yapiyorum. En onemlisi cok guldum, cok gezdim, asik oldum, birkac dil ogrendim, kendimi bir spor bir muzik aleti konusunda uzmanlastirdim. Hayatimdan calinan her anin yerini baska bir seyle doldurdum.

Yasadiklarim aklima geldiginde, keske boyle olmasaydi dedigimde ne yaptim? Benimle benzer seyler yasamis kadin ve cocuklara destek veren derneklerde gonullu olarak calismaya basladim. Inanin bana bundan daha iyi gelen bir sey daha yok. Insanlarin gozlerindeki ben de iyilesebilecek miyim isiltisini gormekten guzeli yok. Ayni zamanda yasadiklarimi anlatmaktan cekinmedim, cunku ben suclu degilim, yasananlarin hicbiri benim sucum degil.

Sizin de degildi. Size yasatilanlar sizin seciminiz degildi. Ancak bu zamandan sonra yaptiginiz her sey sizin seciminiz. O yuzden bu konudaki farkindaliginiz varken terapi cok mantikli bir yaklasim olur. Benim de anksiyete bozuklugum devam ediyor, kendimi kotu hissettigimde ya da su anki gibi hayatimda koklu degisiklikler oldugunda terapi gormeye devam ediyorum.

Cok uzun yazdim ama inaniyorum ki guclu bir genc kadinsiniz ve her seyin ustesinden gelebilirsiniz.

Sevgiler.

Merhaba,

Vaktinizi ayırıp, bu kadar içten bir cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim. İnsanları başına gerçekten çok değişik, zor şeyler gelebiliyor. Bir şekilde mücadele etmeyi de öğreniyoruz.

Benim için terapinin kesinlikle gerekli olduğuna karar verdim. Şaşırtıcı bir şekilde, buraya yazmama neden olan 2 günlük spa tatili bir dönüm noktası oldu. Farkındalığımı artırdı. Sonrasında da buraya yazıp, böyle güzel bir destek görmek çok yardımcı oldu bana.

2 gündür farklı bir insan gibi hissediyorum. Saçma geliyor ama gerçekten sanki beynimde bir yerde bir şalterin konumu değişti gibi.

Hayatınıza sahip çıkıp, kendinizi ileriye götürmenize çok sevindim. Ben de bu konuda çok iyi performans gösterdiğime inanıyorum. Bir şekilde mutsuz olsam, endişelensem de hiç beni geride tutmalarına izin vermedim bu hislerin. Bundan sonra bu hisleri beni itecek şekilde kullanmak istiyorum. Yurtdışında olduğum için terapist seçimi biraz sıkıntılı olacak ama bakalım. Bir şekilde bulacağım.

Tekrardan çok teşekkürler. :)
 
O küçük kız büyüdü ,çok zorluklardan geçti ve artık olan biteni unutmalısın.Yaşadıklarını yaşamamış olsamda seni çok iyi anlıyorum.Bu burukluk hep olucak bazen gözlerin dolacak elbet ama kendini alıştıracaksın.Bunlar normal şeyler senin gibi yaşayan her çocuk ta aynıdır bence.Sen herşeyin en güzelini hakediyorsun doya doya tadını çıkart kimseye (sevgilin de dahil)birşeyleri açıklamak zorunda değilsin o anılar seninle gitmeli ve sen de artık yeni yılda yeni hayatına merhaba demelisin.Kendini sev atlatırsın.

Çok teşekkür ederim. İnanın buradan aldığım desteğin bu kadar iyi geleceğini tahmin etmemiştim. Gerçekten içten bir şekilde iç dökünce karşı tarafa ulaşıyor demek ki. Çok daha iyi hissediyorum şimdiden. :)
 
Back
X