Dün ve bugün kuzenim uğradı, "Eve sığamıyorum Strobe" diye, dedim "Dışarı çıkacak ne dermanım var ne isteğim, gel oturalım"... Öylece oturduk, yangını konuştuk, kafa dağıtmaya çalıştık. Biliyorsun, Alanya-Gündoğmuş yangını için eşim gönüllü gitti ki "Gidebilsem ben de durmaz giderdim, git" dedim yolladım, babasının kasalı aracını aldı gitti. Şartlar müsaade etseydi, ben de giderdim.
Anlatmak istemedi eşim daha kötü olmayayım diye ama zorladım "Anlat, noldu, ne olacak?!" diye, anlattırdım; basında sansür yiyor, biliyorsun sen de gönüllü katıldın Lya.
Geri çekilmek zorunda kalıyorlar rüzgar hız kesmiyor. Gündoğmuş merkeze kadar indi yangın, Alanya Güzelbağ tekrar alevlendi, bir günde iki köy daha tahliye edildi. O gece dört buçukta eve girdi. Arkadaşları da oradaydı gönüllüler arasında. Eşime sosyal medyadan okumama sözü verdiğim için mümkün mertebe instagram ve face'e girmedim. Kuzum Lya, bakma, tek tavsiyem bu; baktıkça, okudukça da siniri bozulur insanın. İlk 5 gün yangınlara dair aralıksız okudum-izledim-dinledim ve gittikçe kötü oldum, aynı şekilde yanı başları yanarken gardenlarda beachlerde story paylaşanları da gördüm öfkelendim, ne diyebilirim? Şimdi bakmıyorum, yoksa ruh sağlığımı korumakta zorlanacağım.
Sen de bakma lütfen kuzum, kafanı dağıt sevdiğin arkadaşlarınla sohbet et, benim gibi township oyna kafanı başka yerlere vermeye çalış. Önünde sonunda dinecek, bitecek, geçecek bu günler.