Coronasavar

Bende var da noluyor, tam istediğim şeyi çıkaramayınca manyak oluyorum.
Kolum gibi ödevleri yığmış hoca bak bu biri:
Eki Görüntüle 2621488

Bunu insan çizecek insan.

Tren rayları sinirimi bozdu. Her şeye özenmiş etmiş, ona gelince yalapşap yapıp geçmiş. Çocuklar rayları yere çizmişler gibi duruyor. Çizim içinde çizim. Çizimception
 

Anam bdv'lik bir konu bu. Sevgilisi buldugundada öyle kendini savunmustur "aldatmadim ki seni, bulusmadik biz" diye. Böyle bir mantigin..
 
Sorun bende değil ki ama. Kendisi de söyledi. Ben seni suçlayacak bir şey söylemiyorum. Senden dolayı şu hatan var da demiyorum. Ama son zamanlardaki psikolojimi biliyorsun, 1 senedir de bu iş konusunda çok hırs yaptım kendimde olmayan yönlerimi görmeye başladım. Kararım bundan dolayı dedi.
Kendisini değiştirmesi gerek dönmesi için dediğim şey de bana güven vermesi gerekir eğer gelirse. Soru işareti olmadan, kafasındaki soruları çözmüş bu zamanı ne istediğini keşfetmiş olarak gelebilir anca.
Öbür türlü hem kısır döngüye girer hem ben şu an ne kadar gelsin istesem de gururum el vermez.

İş iş dediğim de belki açıklamadım çok ama bu adam 31 yaşında. Ama daha kariyerinin başında. Arkadaşları, iş dünyasında tanıdığı yaşıtları vs hep arabası olan, kariyeri belli noktada büyük paralar kazanan insanlar. Kendimi kıyaslamıyorum diyor ama biliyorum kompleksi olmasa da insan bir sorgulamaya gidiyor, kendini karşılaştırıyor. 1 sene önce işinde stabil hale gelip hedeflerini koydu, bundan birkaç ay sonra da bir topluluğa katıldı (@filmdelisine bahsettiğim fotoğrafın olduğu topluluk, şehrin bütün büyük topları, sanayicileri orada ama bizimki yaşına rağmen yolun başında) bundan dolayı da aşırı hırslandı, istemediği halde kendine ek iş çıkarıp durdu. Kendine özel bir zaman ayıramıyordu. Boş vaktinde ya benimle ya da arkadaşlarıyla ve benimleydi. Sürekli konuştum olmaz böyle kendine vakit ayır, haftada bir gün olsun sana ait olan bir zaman olsun dedim. İşte 2 ay önce yogaya başladı. Çok iyi geldiğini söylüyordu. Haftada 2 ye çıkartacakken spor salonuna yazılmayı tercih etti. Çünkü o salona yine bağlantı kuracağı insanlar geliyor, onlarla tanışmalıyım bağlantı kurmalıyım diye düşünüyordu.
Bir başkasına bu durumlar itici geliyor olabilir ama bana gelmiyor. Beni endişelendiren kendini tüketmesiydi.
 


 
Tren rayları sinirimi bozdu. Her şeye özenmiş etmiş, ona gelince yalapşap yapıp geçmiş. Çocuklar rayları yere çizmişler gibi duruyor. Çizim içinde çizim. Çizimception

Çizimi hızlı dolduruyor adam, aynı dakikalar içinde:

Önce mekanı veriyor, sonra isteğe göre çizim oturtuyor, whtspp grubu kurdu da bizlere ödev için.
Daha büssürü ödev var deli oluyorum:



Bu gadın bunları nasıl çizecek?
 
Benimde var böyle bir planım, bizim çocuklar iki tane olduğu için teker teker gönderirim ama ikisini birden gönderirsem ertesi geri getirilebilirler

Aa niye ki? Ve teker teker göndermenin yerine, ikisinide yollardim sadece bir gece olsa dahi. Insanin kendine gelmesi lazim. Evde tek çoçuk oldugunda yine kendine gelemiyorsun ki, onunda halen ilgiye ihtiyaci var çünkü.
 
Darlıyordum evet ama bu birçok insana kıyasla hiçbir şey aslında. Bizim dalgasız giden ilişkimiz olduğu için o darlama bana batıyordu. Sorun bende olsa söylerdi. Geçimsiz olmaya başladın derdi. Çok çabaladım bu noktaya gelene kadar diyor ama sorduğumda somut bir örneği yok.
Benim davranışlarımla geçinmesi, işten izin alıp perşembeden yanıma gelip birkaç saat daha fazla kalmak için pazar gece otobüse binip pazartesi oradan işe geçmesi vs bunları sayamaz bana çünkü olması gereken şeyler bunlar.

Şu an geri dönmesini istememin nedenini de biliyorum ama istiyorum.
Buna rağmen sessiz kalacağım, o istediği kararı uygulasın. Bu süreçte ben kendime gelirim, toparlanırım belki artık istemem belki hala isterim belli olmaz.
Veya gerçekten istediği şey benimle devam etmek olmadığını anlar geri dönmez o süreçte de ben toparlanmış olurum zaten diye düşünüyorum.
 

Benim annem de resim çiziyor, kursa gidemiyor diye kafayı kırıyor şu an evde :)
Ama onlar hiç böyle şeyler çizmediler sanırım. İnternetten portre çizimleri bulup onları çiziyor.
İki türlüsü de ruhumu daraltır benim.
Sizde iyi sabır var valla, kıskanıyorum biraz
 
Canım bak adam kendi ayrıldı, sen affetmek için koşul belirliyorsun. Yani "ayrıldı ama dönerse şu şu olmadan affetmem" diye, bu seni yıpratır.

İkincisi sorun sende değil demesi normal. Evet gerçekten sana yüklemiyordur ayrılığı, gerçekten kariyerine yönelmek istemesi en ağır basan nedendir, ama ben ilişkinizin de yorulduğunu düşünüyorum. Evet öyle büyük tartışmanız, kavganız olmadı ama biliyorsun sen darlıyorsun karşındakini, drama queenliğin var, sen de kabul ediyorsun bunu. Uzatıyorsun, abartıyorsun, konu kapandığı halde kendini tutamayıp tekrar açıyorsun. Ayrılmadan önceki geceki olayınızda bile mesela ertesi gün sinirin geçince "ya abarttım ben" dedin biliyorsun. Bunlar küçük şeyler ama birike birike bence yordu ilişkinizi. O nedenle de 2 ay ölçüp biçti, sonunda olmayacağına karar verdi. Bazı olaylarınızı, süreçlerinizi seninle beraber yaşadığım için dışarıdan bakan biri olarak bunu söyleyebiliyorum, ki yüzüne de söyledim hep. Çoğu durumda sevgiline hak verdim senin arkadaşın ve bir kadın olarak. Senin de haklı olduğun şeyler tabii ki var. Bunları seni kırmak için yazmıyorum, ama "sorun sende değil bende" klasik bir cümle, sırf buna bakarak ilişkide tek hatalı tarafın sevgilin olduğunu, senin davranışlarının olması gerekenler olduğunu düşünme bence. Bunu kendini objektif olarak değerlendirmek, gerekirs törpülenecek yanlarını bulmak için değerlendir. Hepimizin törpülenecek yanları var, kimimiz bunu başarıyor, kimimiz başaramıyor.

"Benim hatam yok, onun hatası var, psikologa gitsin çözsün gelsin" demek çok doğru bir yaklaşım değil bence şu an. Üzüntün, hayalkırıklığın, sinirin geçsin sen de göreceksin zaten bunu. Sen şimdi hiç dönüşünü, barışmayı falan düşünmeden tamamen kendini iyileştirmeye odaklan. Dönerse, onu o zaman düşünürsün.
 
Ya ben arkadaşımı gördün tinderda geçen sefer, nişanlıydı (hala nişanlı )
Dedim olm ya X görürse. Haberi var, evlenene kadar izin verdi böyle şeylere dedi.
Seneler geçti hala nişanlılar, evlenmediler. Neden acaba
 
Youtubeda videolar var onlardan bakınca anlayabiliyor musun? Mekan çizim videosu vs?

Yok kuzum, benim en az bir kere sıfırdan yanımda çizilmesi lazım, hatırlamam lazım.
Perspektif bir kere gördüm ömrümde, onda da şunu çizdim kendim, sıkıntıdan da yeni gelin evi gibi boyadım; kafadan bu bakmadan:


Bunun da devamını getirmedim, mani dönemime rastladı ara verdim gitmeye ilaç alıp eller yine titremeye başlayınca kaldı. Aradan geçti işte 3 sene yine herhalde ya da 2 sene, bu kursa başladım; daha taramalardayım, hoca perspektifi göstermeden daha kurs kapandı Corona yüzünden. Ben de mümkün değil illa yanımda kalemi eline alacak hoca, onun işaretlemelerine aramalarına, kağıdı nasıl bölüp kullanmaya çalıştığına bakacağım ki elinden kapacağım.

Birinde bir hocaya daha gittim (Halk Eğitimdeydi), perspektifi ip ile yapıyordu. Bir tahtaya iki çivi çakmış, lastik geçirmiş çekiyor kenardan hoop otomatik perspektifi alıyor. O yöntemi not almadım eşek kafam, o çok pratik bir yöntemdi ama işin tabanını da öğrenmek gerekiyor. Bunda ufuk çizgisi alıyorlar, yukarı aşağı oradan çizgi çekip dikdörtgen prizmalar yapıyorlar, içine eşyayı adamı oturtuveriyorlar. Aslında büyük bir olayı yok ama çıplak göz incelemem lazım bir kere daha hatırlamam için.

Bu son hoca çok sağlamdı Absolut, meşhur hani, ununu elemiş eleğini asmış hocalar olur ya, Sensei gibi, aynen öyle. Bir tabloları var, adam tüm zanaatçıları sıradan çizmiş, demirci dükkanları, cam üfleyen adamlar, nal çakanlar, ayakkabı tamircileri, kıraathane, bakırcı vb. .Böyle bir "Anadolu meslekleri" tarzı derlemesi var, ışığı kullanması, tablolarında hiç siyah boya kullanmama kuralı (Bana da onu tembihledi zehir olurmuş siyah pigmentte), vb çok ilginç bir adamdı. Onun elinden kapacaktım işte Corona girdi. 75 ve belki 80 yaşında adam yani. Aylarca araştırdım buldum adamı, şans. Videolardan yapsam çok ezber kalacak..
 

Bu durum işkoliklik sayılır mı bilmiyorum ama kendince haklı. Bir şeylere geç kalmış olma hissi çok kötü gerçekten.
Ama bunu ilişkinize yansıtmamalıydı yine de. Yani bu bir ayrılık sebebi olamaz ama şu an hırsından gözü bir şeyi görmüyor da olabilir.

Bence sen bitmiş say ve buna göre davran. Doğum gününde mesaj atma yani.
Dediğin gibi bir gün geri dönerse ne yapacağını o zaman düşünürsün.
 

Seni kirmamak için anlatmamistir. Yada "anlatsamda, ne olacak? Degismez, degisemez ki o" diye anlatmamistir.

Ve birsey daha diyeyim mi? Esim ile flört dönemimizde biz asla kavga etmezdik. Cidden kavga nedir bilmezdik. Esimde güya asiri mantikli biri. Hatta oda flört döneminde bir defa ayrilamay kalkti "geçinemiyoruz" diye, ki oda O dönem okul stressi vardi, öyle büyük kavgada olmamisti.

Simdi geriye baktigimda Yokuspokus a hak veriyorum. Bir tutku olmali. Arada desarj olunmali. Arada tamamen fikir ayriliklar olmali. Bazen hiçbiriniz alttan almayacaksiniz.

Ve evlendikten sonra kavgalar, küslükler basladi. Yani demem o ki,dalgasiz iliskiniz oldu diye, hiç dalgalar gelmeyecegi anlamina gelmiyor. Kim bilir simdiye kadar ikinizde hep alttan ala ala o dalgalari his etmediniz. Ve sevgilin simdi bakti ki o küçük küçük seyler dag olmus.

Son satirina katiliyorum. Biraz zaman ver kendine, deger ver kendine. Ama tavsiyem, iliskinin son demine kadar yipratma. Tekrar tekrar deneyerek. Bu iliski evlilige dönse bile, korkarim hep bu noktaya geri gelirsin, keske o zaman biraksaydim diye.
 
Yazınca çok sert konuşmuşum gibi olmuş kabul ediyorum.

Evet drama queenliğim var. Anlattığım şeyler de hep benden yönelik problemlerdi ama çok ufak tefek şeylerdi. Bunların gündeme gelmesi bizim için büyük bir sorunun olmamasından dolayı oluyordu. Başka sorunlar olsa gözle görülmezdi bile yani. Ben suçu adama yüklemiyorum. Suçlu da demiyorum. Söylemesi zor ama evet insanın hisleri bitebilir. Evlenip 10 sene geçirmiş olsak da gün gelip ben artık sevmiyorum diyebilir insan. Ben bunları görebiliyorum. Veya barışma şartı da koşmuyorum daha gelmemiş bir adam için. Sadece kendime söylüyorum bunu evet onu geri istiyorum ama kabul etmem için bir şeylerin değişmesi gerekiyor. Ayrılsak da ayrılmasak da onun psikologa gitmesi gerekiyordu.
Şu an herkesin kendi yoluna bakması lazım ama sudan çıkmış bir balık gibi hissettiğimden ve onu sevdiğimden hala onun yararını düşünüyorum.
Bu yüzden ayrılık ona iyi gelecekse istediği buysa evet kabul ediyorum artık bunun gerçekliğini.
Ama bu anlaşamadığımız, benim sürekli sorun çıkaran biri olup onun alttan alan en sonunda bıkan biri anlamına gelmez.
Yine çok yerinde ve doğru tespitler yapıyorsun ama adamı ben tanıyorum. Gerçekten kaldıramayacağı bir kaprisim olsa o an onun için bitirirdi bu da sevgisizliğinden olmazdı. Çünkü vanderin de söylediği gibi konforu seviyor, gelemezdi gerçek bir pürüze.
Bu hafta ilk defa tartışıp 1 gün hiç konuşmadan geçirdik o da ayrılıkla sonuçlandı işte.
 
O tutku dediğiniz şey ilişki içinde birbirine bağırıp kavga edip küsüp barışmak ise bu benim ilişki anlayışıma ters. Ben yüzüne bağırdığım bir insana tekrar bakamam. Benim için tutku bu değil. Büyük anlaşmazlıkların olduğu bir ortamda kavga edip onu oldurmak değil.

Evet ilişki emek ister, beraber bir şeyleri atlatmayı gerektirir, bu da güçlendirir ilişkiyi ama benim baktığım açıdan bu kavgasız olmalı.
 

O zaman sen hiç evlenme diyesim geldi

Benimde eskiden iliski anlayisim o degildi. Ki ben sürekli bagirin çagirin, her tartismaniz bagiris çagiris olsun demiyorum. Yada birbirinize küfür hakaret edin asla demiyorum.

Ama arada iste dalgalar olmali. O dalgalarin içindede duygu var çünkü. Ne bilim bu biraz kendi açimdan öyle sanirim. Esim ile tartisamiyorum bile. Adam konuyu saptiriyor, baska bir konu buluyor beni suçlu göstermek adina.

Tartismanin altindaki duygulara asla bakmiyor. Yada kendisi duygusal tepkileri vermiyor.

Bilmiyorum, artik tartismayi bile sevgi anlayisi olarak görmeye basladiysam, bende kafayi yemis olabilirim.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…