Kardeşinizden önce kendi ruh durumunuzu bi gözden geçirmenizde fayda var, şu yazdıklarınızla kimseye faydalı olabilecek durumda olduğunuzu düsünmüyorum. Ailede mutluluğun ne demek oldugunu bilen kimse var mı ondan bile emin olamadım.
İki seferdir aynı şeyi yazıyorum ama size kendinizi başkalarının hayatları üzerinden avutun demiyorum zaten. Hele dünya seçeneklerle dolu lafımın neresinden tüm seçeneklerin toz pembe oldugu sonucuna varmışsınız orayı asla anlamadım.
Ki ısrarla boyle yazarak kendi icinizde çeliskiyiye düsüyosunuz. Başkalarının hayatları beni ilgilendirmez cümleniz bi yandan, hayat iyilikten çok kötülüklerle dolu diğer cümleniz diğer yandan. Ben de size sorarım o zaman siz iki kardeşin katlanamadığı şey hayat kavramının kötülüklerle dolu olması mı yoksa "sizin hayatınızın" kötülüklerle dolu olması mı? Ya da daha kötüsü sizin için olumlu olumsuz anlam ifade eden hiçbi şey barındırmayan bomboş bi hayat olması mı? Siz mutsuzlugunuzu genelleyerek, o genele dahil edemediklerinizi de aptallıkla damgalayarak hangi kararı meşrulaştırmaya çalışıyosunuz, kardeşinizin intiharını mı?
Müşteri memnuniyeti anketi gibi olacak biraz ama;
-
Alo, merhaba. Ben ölmek istiyorum, hayat çok kötü ve anlamsız
- Pekiii. Yaşadığınız olumsuz durumun nedenini daha iyi anlayabilmemiz için deneyiminizi bizimle paylaşır mısınız? Hayatın tam olarak hangi kısımlarını deneyimlediniz ve memnun kalmadınız?
-
Ben ortalama insan ömrünün 4te 1ini yeni doldurdum daha aslında. Çok uzun kullanamadım yani. Büyük kısmı bebeklik, çocukluk, ergenlikle geçti zaten. Nasıldır bilirsiniz, yemek, içmek, s..mak, düzenli uyumak, yürümek gibi temel fonksiyonları ögrenmem gerekti. Arada beceremeyip gaz sancısından geberdim, yedim yedim kustum, sabahlara kadar ağladım falan. Sonra işler biraz düzelir gibi oldu; bir kısım bilişsel, sosyal beceriler edindim, insanlar, olaylar, okullar falan... Ama meh yani çok da beğenmedim, zaten bu dönemler kendimi yönetmekte sınırlı söz sahibi oldugum dönemlerdi. Ailemin maddi manevi imkanları neyse seçenekler onlardı işte.
- Tabi anlıyoruz. Bu dönemlerle ilgili benzer şikayet kayıtları alıyoruz pek çok kullanıcımızdan. Ancak kayıtlarda 23 yaşında olduğunuzu görüyorum. Sonrasında ne yaptınız ?
- Kimseyle gerçek bi iletişim kurmadım. Zaten niye kurayım, insanlar aşırı gereksiz. Odamda kendi kendime hayatın ne kadar anlamsız, amaçsız ve kötü oldugunu keşfettim işte.
- Anlıyorum. Tespitlerinize konu verilere nereden eriştiniz? Kaç farklı çevreden, düşünceden, gelir grubundan kaç kişiyle tanıştınız? Hangi girişimlerde bulundunuz, bunların kaç tanesinin sonucu amacına ulaşmadı, kötü sonuçlandı ya da anlamlı bi sonuç ifade etmedi? Neleri deneyimlediniz? Ek olarak biyolojik fonksiyonlarınızın doğru olarak çalıştığından emin olmak için sizi bi uzmana yönlendirmemizi ister misiniz zira içinde bulunduğunuz durum duygusal degil fiziksel ve hatta nörolojik dahi olabilir.
- Yok erişmedim ben, bi şey de denemedim. Kimseyi tanımaya da zahmet etmedim. Evimin ha bi de telefonumun penceresinden gördüklerim yetti bana. Uzman da istemiyorum.Evet şimdi ilmek mi geçiriyorum boynuma, araba önüne mi atlıyoruz nasıl yapıyoruz?
- E bi yaşasaydınız keşke önce beyefendi, beğenmezseniz sonra yine ölürdünüz. Zaten inanmazsınız begenseniz de bizim sizi sonsuza dek gezegende tutma gibi bi niyetimiz yok.
Yani daha nasıl anlatayım bilmiyorum ama sizi etkisi altında kaldıgınız karanlık düsünceler aslında bu kadar komik.
Hayır bu depresyonun sebebi dünya çok kötü bi yer balinalar plastik atıklar yüzünden ölüyo okyanuslarda mı mesela? Ya da her gün bi kadın cinayeti haberi görmeye dayanamıyorum mu?
E bu konuda bi şeyler yapın/ kardeşiniz yapsın o zaman. İnsan tek başına ne yapabilir demeyin dünya tarihi o tek kişilerle dolu. Ki tek kişi de degilsiniz, benzer dertler için çabalayan bi ton insan var, gidin bi parçaları olun. Çok zekiyseniz gidin önderleri olun hatta.
Bu insanlık gereksiz ilerledi, mağaramızda topladıgımız üc bes otla iki tavşanı kemiriyo olsak, sezonluk üresek, doğanın parçası olmaktan uzaklaşıp beynimizi gereksiz kanırtmasak böyle varoluşsal krizler yaşamazdık mı diyorsunuz. E back to the basics o zaman. İnsan dediğimiz memelinin temel fonksiyonları nedir bulun, sonradan eklenen tüm gerekliliklerden bi arının, temel fonksiyonlarınıza geri dönün. Bu da çok orijinal bi dert değil.
Sorun hiçbi şeyin sonsuz ve stabil olmaması mı? Gübre krizi mi bu yani? Nasıl olsa ölücez niye yaşıyoruz mu? Bu kısım konuya nereden baktığınıza göre değişir. Başka bi konuya da yazmıştım, zaman tanrıdır ve bu zamanın sınırlı bi parçasında var olmak o varoluşa anlam katan en gerçek şeydir derim ben. Siz bi hesap gününe inanıp hesabını vererek cennete gidebilir, iyi bi savaşçı olup Valhallada sonsuz ziyafetlerde şarap içebilir ya da inat edip ölmemek için gerekli formülü arayanlar arasına katılabilirsiniz zira simyacılardan beri deniyoruz insanlık olarak. Daha oraya gelemedik ama insan ömründe bi artış sağladık, yani tamamen umutsuz ve hayalperest bi çalışma sayılmaz "ölümsüzlük". Ben bilimden anlamam, bu yaştan sonra da zaten olamam diyosanız da ne bileyim bilim kurgu yazarı olun, cinayet haberi okumak yerine bi kısa film çekin, ölümsüzlük hayaline ayna olun hiç değilse.
Sorun evrende toz tanesi bile olmayacak kadar küçük varlığınıza anlam bulamamaksa da insan bi soruyo e varlıgınız o kadar küçükse bi varlığın bi parçası olan sorunlarız daha da küçük, onlara nasıl bu kadar büyük anlamlar buldunuz, bu kadar ciddiye aldınız diye ? Why so serious yani?
Tabiii..... gerçek sorunlarımızı örtmek için kapasitemizin üstündeki sorunları dert ediniyoruz derseniz de hayal dünyasında yaşayıp ölmeyi bırakın da iddia ettiğiniz gibi gerçekçi ve cesur olup bi dönün içinize bakın. Aynı ailenin bütün fertlerini neden benzer olumsuz bi ruh durumunda ona bakın. Neden tüm duygusal bağları zayıflık olarak görüp aşağılamak istiyosunuz abla kardeş, sizi birbirinizden dahi bu kadar uzaklaştıran ne onu bulun.