evlilik, iş, çocuklar...
mutlu olmak için bunlar değil öncelik biliyor musunuz?
peki souvveniR nerede?
ne yapıyor kendisi için?
kendine ait bir zamanı var mı?
spor yapar mı?
sadece rüzgarı hissettiği bir yarım saat yürür mü mesela?
ya da kimse yargılamadan, kınamadan tvde ona haz veren programı izleyebilir mi kimse karışmadan?
bir hobisi var mı?
sohbet etmekten keyif aldığı arkadaşları?
ya da sadece dedikodu yaptığı kuzenleri?
annesiyle ya da teyzesiyle halasıyla neyse.. başbaşa kalıp kızkıza sohbet eder mi?
zaman zaman organizasyonlar yapar veya içinde bulunur ve bundan keyif alır mı?
ya da kimse yargılamadan, kınamadan tvde ona haz veren programı izleyebilir mi kimse karışmadan?
bir hobisi var mı?
sohbet etmekten keyif aldığı arkadaşları?
ya da sadece dedikodu yaptığı kuzenleri?
annesiyle ya da teyzesiyle halasıyla neyse.. başbaşa kalıp kızkıza sohbet eder mi?
zaman zaman organizasyonlar yapar veya içinde bulunur ve bundan keyif alır mı?
Öncelikle dışardan nasıl göründüğünün bir önemi yok . Kimseyi alakadar etmez .başkaları için mutluluk pozları vermeye değmez .kim ne derse desin ,tirt. . Dışardan iyi görünüyor da içerden nasıl ? Sorun esin mi ?
Tedaviye yeni mi başladın ? Ben de kullanıyorum o minnak canavarlardan :) bana iyi geliyor .doğrusunu söylemek gerekirse ,zamanla etkisini görüyorsun . Terapiyle desteklersen daha iyi olur ..
Söyleyim; yardım eden bir eş.. eşim yardm etmese asla basaramazdm.. iyice ucuruma sürüklenirdim. ben çamasır atarsam o serer, örnek tuvalet banyo balkon yıkama eşime aittir.. sofrayı hazırlamak bana toplamak ona aittir.. evim temiz değil ama derli toplu düzenli alıştım artık yetiyor bana...
Pazar günü ; sadece eşim ve ben cocugum ile ev işi yemek vs olmadan vakit geçirmek..
Güzel bir kahvaltı yapmak, ögleden sonra dışarıya cıkmak .. yazın piknik vs.. kışın avm oyun parkı Güzel bir yemek yemek eve dönüş..
Bir diğeri; yemeğimizi sagolsun bakcıımız yapıyor.. yoksa yemek yapmaya mecalim yok benim.
eşiniz sosyal bir insan değil mi ? çıkalım gezelim dolaşalım vs şeyleri yokmu ?
Çok üzgünüm senin için :/Yeni başladım, kendi kendimi ikna etmek zor oldu.
Bilinçli bir insan olarak ve mutsuzluğum bir noktadan sonra "bir sorun var" noktasına gelince, randevu aldım kendime.
Eşime bile söylemedim... Taa ki randevu günü gelene kadar "bu arada benim de randevum vardı" şeklinde girdim konuya.
Şaşırmadı, çünkü son zamanlarda onunla yaptığım paylaşımlar o kadar az ki.
Sorun eşim sanırım, herşeyi ona yüklüyorum, nefret boyutuna varmak üzereyim.
Yaşadıklarım, yaşattıkları, üzüntülerim, bitmek tükenmek bilmeyen "onun ailesi - benim ailem" sorunları.
En çok beni yıkan, konu şu oldu: babam ile herşeyimi paylaşırım oldum olası, arkadaş gibiyizdir ama kendisi yurtdışında.
En son bir geçen aylarda geldi, konuları biliyordu, ben bir ara iyice "boşanıcam artık" boyutundaydım.
Babamda eşim ile konuştu, benim ile konuştu, iki yavrunuzu düşünün dedi, ancak eşime de "kızım ne karar verise kararından caydırmam destek olurum, ona göre adımlarını at" diye de uyardı.
En son yaşadığım bir kaç can sıkıcı durumdan sonra babam ile konuştum tekrar, bana verdiği cevap beni yıktı.
"Eğer bu eşin ile benim vasıtam ile evlenmiş olsaydın sen benim ağzıma ....."
Ben şok oldum tabii ki "o nasıl şey baba niye böyle konuşuyorsun hiç olur mu öyle şey" dediğimde de, "öyle öyle ben seni biliyorum" demişti...
Sonrasında da "ben nasıl senin evleneceğin adam tercihine ses çıkartmadıysam, bak bunca şeye rağmen "banane senin derdinden" demiyorum" dedi...
Yani bir nebze "kendi başının çaresine bak" dedi.
İnsan en sevdiğinden böyle şeyler duyunca, hayat daha bir zor geliyor...
Eeee kime anlatayım ben derdimi?
Annem bipolar, neredeyse 20 senedir bununla boğuşuyorum.
Annem ile paylaşımım bu yüzden kısıtlı, herşeye üzülüyor.
Rahatsızlığı gereği ne çok üzülmesi ne de çok sevinmesi gerekiyor, sonra dengesi şaşıyor birden.
İnsan hayatında bu ne kadar mümkün tartışılır ama durum böyle, bende elimden geldiğince yansıtmamaya çalışıyorum.
Ben de takıntılıyım mesela.
Dün nasıl olduysa benim ufaklık yere yağ dökmüş, ufak canavar.
Annem de çocuklarım ile ilgileniyor, o silmiş yerleri.
Akşam eve gittiğimde yer kayıyor düşüp kafamı kırıcam, o derece kaygan yerler.
Dedim çorabım kayıyor herhalde, terlik giyeyim ayağıma, ama yok terlik bile kayıyor.
Anneme sordum hayırdır ne oldu, birşey mi döküldü diye o da açıkladı.
Hayır yandığım nokta, evde iki tane ufaklık, evi pislik götürecek.
Annemin demesi 2 sefer silmiş evi.
Bende işten yeni gelmiştim, anneme dedim ki "nolur gözünü seveyim çocukları tut, ben bir daha sileyim şuraları"
2 su ben sildim... Yok arınmadı.
Yani şunu hayal edin, 2 çocuk benim ilgim için bağrışıyorlar, huysuzlanıyorlar.
Benim elimde su kovası, kendimi kapatmışım mutfağa, çökmüşüm yerlere habire arındırma çabasında...
Tabii annem ne ile sildi nasıl sildi bir fikrim yok, açıkçası konuyu uzatmadım bile.
Akşam yatmadan bi daha silerim dedim, ama tabii bir de yemek yaptığım için, yorulmuştum.
Silemeden uyudum, şimdi kafamda o yerler, akşam eve nasıl giderim de yer silerim hayallerim var.
Allah yardımcınız olsun. depresyon çok çok zor bir süreç.
ben de yakalandım bu illete 6 ay önce falandı. zayıfladım. kendimi ordan burdan atasım geliyordu. hiçbir şey tat vermiyordu. seninkine benzer bir yaşantım var benim de.
neyse ben de panik atakta beraberinde geldi. bu tabi işimi daha da zorlaştırdı. ardından tedaviye başladım.
tedavimin 2. ayında kullandığım ilaçlar başka hastalıklara yol açtı. karaciğerim zarar gördü. 2 ay kullanabildim ilaçları ve hemen kestiler. ilk hafta perişan oldum. ilaçlar aniden kesilmeyen türden ilaçlardı çünkü. ve tedavim yarım kalmıştı.
şimdi ilaçları bırakalım3,5 ay oldu maşallah iyiyim.
yani o depresyon geçiyor merak etmeyin. sadece siz de çabalayın kendinize güvenin geçeceğini bilin.
Çok üzgünüm senin için :/
Çocuklarına annen yerine bakıcı baksa ? Aynı zamanda biraz toparlanmana yardımcı olacak biri ..mesela 3 veriyorsan 5 verip ev yükünden kurtulmak da şu süreçte iyi gelir sana ..
Babanin söylediklerini aklım almıyor .bu nasıl bir üslup ? Çok kötü hissettiğine eminim ama en azından esinin yanında dile getirmemiş ve seni korumuş . Bide şu geldi aklıma , acaba öyle davranarak kendince , seni bir yanlıştan mi kurtarmak istedi ?yani her evlilikte olur kafası ..yine de tavır çok yanlış ..
Seni zorlayan bir durum varsa çok düşünme .sağlığından daha değerli değil . Kimseyle zoraki anlaşmak zorunda değilsin . Çalışıyorsun , ekonomik özgürlüğün var ,boşanmak istersen korkma ,kimseye muhtaç olmazsın ..istemediğin bir hayatı sırf birleri istiyor diye yaşamak zorunda değilsin .bu arada umarım terapi de aliyorsundur. Bu sana çok iyi gelir .allah kolaylık versin ..
sürekli işte çalışmak öyle yapıyor insanı. tatil günlerinde o kadar mutluyum ki. çalış eve gel çalış. işyerinde sorunlarla boğuş ve hayat böyle bitip gitsin
bence sizi bu kaosa sürükleyen eşinizin bu tavırları davranışları hareketleri.. beklentilerinizi karşılamaması..Benim eşim de yardım ediyor sağolsun, o anlamda bir sıkıntı yok.
Ben ortalığı toparlarken çocukları oyalar, ben temizlik yapacaksam süpürge yapar.
Çocukların rahatsızlıklarında ilaç saat çizelgesi yapar, saatleri gelince ilaçlarını verir.
Çünkü ya ben yemek yapıyor olurum, ya mutfak topluyor ya banyo temizliyorumdur.
Ben birşeyi yaparken, o yapılması gereken bir başka şeyi üstlenir, o anlamda hiç problem yok.
Ancak bu sosyallik konusunda en son yaşadığım birşeyi anlatayım mesela,
Eşimle kırk yılda bir yaptığımız birşey, sinemaya gitmek.
Ailesini ayarladık, normalde zaten benim annem bakıyor çocuklara, kadını bir de akşam yormak istemiyorum.
O yüzden kayınvalidemleri çağırdık, geldiler çocuklara bakmak için.
Sinemaya gittik makul bir saat çerçevesinde oldu, nasıl olduysa, AVM kapanmadan sinemadan çıktık.
Eşime dedim ki "hadi artık karını bir kahve içmeye de götürürsün".
Ama baktım eve doğru yol almaya başladı, sorgular şekilde bakınca suratına "yola çıkalım da dönmesi kolay nasılsa" dedi.
Telefonuma bakıyordum o ara ve kafamı bir kaldırdım (ev AVM arası çok uzak bir mesafe de değil) evin önündeyiz.
Arabayı park etmiş.... Sorgular vaziyette baktım suratına, hiç cevap yok tepki yok.
Bir hışım ile indim arabadan, çıktım yukarı, kayınvalidemlere dedim "hazırlanın bırakıcak sizi eve" diye.
Eşim geldi kapıya aldı anasını-babasını onları bırakmak için indiler aşağıya.
Anahtarı çektim kapıdan, büyük olan uyumuştu, ufaklık mıkırdandı uyandı onu uyutup vurdum kafayı yattım.
O günden sonra da çok birşey talep etmedim eşimden, adamın gönlü yok zorlamanında manası yok sanırım.
O yüzden kısır döngüye dönüyor hayatım.
Eş kişisi hayatımın neresinde ne kadar var? Kendimi robot gibi hissediyorum çoğu zaman.
Evin işini yap, gerekliliklerini yerine getir, işin bitince uyu...
Ha birde eşine "eş olmak" var, işte o kısımda ben "bu kadarına da yok artık!" noktasında olduğum için, umursamayıp arkamı dönüyorum...
Ne mi oluyor?
Eşime nefret duyma noktasına gelmek üzereyim.
Kızıyorum, bu güne kadar konuştuklarım anlattıklarımın boşa gitmesine.
Harcanan zamana, emeklere kızıyorum.
Nasıl bu noktadayım diye kızıyorum.
Dönüp dolaşıp herşeyi eşime bağlayıp, daha da bir öfkeleniyorum....
İşte kendimi bu kargaşanın içerisinde bir yerlerde kaybettim sanıyorum.
Hayat benim için "görevini yap, ışıkları kapat yat" şeklini almaya başladı.
Sabah kalk, işe git, görevlerini tamamla, mesai bitince eve geç, evde çocukları toparla evi toparla ihtiyaçları gider, çocukları uyut, kendinde yat, sabah yine aynı döngüye başla...
Ayıptır söylemesi, kendime en hayret ettiğim bir anımda şöyle oldu, "inanmıyorum bacaklarımın tüyleri ne kadar uzamış, örsem örülür" şeklinde oldu...
Kendime o kadar vaktim var yani...
Bırak televizyon izlemeyi, koltuğumu unuttum...
Geçen gün koltuğuma baktım ve içimden istemsiz şu cümle geçti "Souvvenir en son ne zaman bacaklarını uzatıp şu koltuğun keyfine vardın?"
Haftasonları en kötü geçen günlerim oluyor...
Normalde haftasonlarını iple çekip, çocuklarımla nasıl bir aktivite yaparım, nasıl onlarla doyasıya vakit geçiririm düşüncesi olması gerekir değil mi?
Sabah kahvaltıyı hazırla, toparla, saat 12 olduğunda ufaklığı uyut, uyumazsa ben bile agresifleşiyorum çünkü onunla beraber ben de uyuma peşindeyim. Büyük olan baba ile takılır nasılsa. 1 saat maksimum uyursa ne ala, uyanmasını yakalarsam kendi uykum arasında, alıyorum koluma ufaklığı, çekiyorum yatağa, bir yarım saat daha kazanıyorum uyku için...
Aynı rutin saat 16:00 için de geçerli, günde 2 sefer uyuyor, en tatlısı da 16:00 uykusu çünkü ben de onunla uyuyorum... Sonra sersem geçen günün kalan kısmı... Kafamı toparlamakla geçiyor, ama otomatiğe bağlamış şekilde yemeklerde hazır oluyor bu süreç içerisinde, çamaşırlar da atılıyor makinaya, bir şekilde ev bile toparlanıyor....
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?