dini paylaşım alanı

4. Kur'an ve hadisle hemhal olun




Kur’an ve hadis çalışmaları, yeme içme gibi hayatınızın bir parçası olsun. Zaten ruhunuzun Allah kelamını dinleyip özümseme ihtiyacı, bedeninizin yiyecek içecek ihtiyacından daha fazladır. Tamamıyla vücudumuzu besleme telaşında olduğumuzda, ruhumuz açlıktan kıvranır. Bu yüzden bu dengeyi sağlamak zorundayız. Kalbiniz besinini aldığında (Kur’an ve hadis çalışarak, üzerine tefekkür ederek), daha güçlü olacak ve Allah’ın rehberliğini benimsemeye ve uygulamaya daha iyi motive olacaktır inşaAllah.
 
5. Başkalarına faydalı olma yolları bulun




Böyle yapmanız çalışmalarınızı kendinizin dışına yöneltiyorsunuz gibi görünse de, aslında başkalarına faydalı olmaya gayret ettiğinizde Allah’ın merhameti üzerinize yağmur gibi yağacak, hayır kapıları daha önce görmediğiniz şekilde size açılacaktır.

Yani karşılık beklemeksizin açık gönüllü, cömert ve affedici olmak, Allah’ın iyi işler yapmanız için gereken özel tevfikini kazanmaya büyük bir adımdır. Ne kadar çok verirseniz, o kadar size verilecektir.

Uygulamalı ipucu:

Kendinize şu hayati soruları sorun:
– Kalbimde başkalarına karşı iyi duygular besliyor muyum, yoksa genellikle bencil biri miyim?
– Başkalarının da başarılı olmasını ister miyim yoksa cenneti bir tek kendim için mi arzu ediyorum?
– Bir şeyi birisiyle (özellikle de sevmediğim biriyle) paylaşmam gerektiğinde bunu Allah rızasını kazanmam için bir fırsat mı görüyorum, yoksa bir yük gibi mi geliyor?
– Bana iyi davrandıkları sürece mi insanlarla iyi geçiniyorum, yoksa onları Allah rızası için seviyor ve önemsiyor muyum?
 
6. Takvanızı geliştirin




Takva, kelime anlamı olarak kişinin kendini Allah’ın hoşnutsuzluğuna karşı koruması demektir. Eğer başarı yolunda mesafe almak istiyorsak, bilinçli bir hayat sürüp Allah’ı memnun etmeyecek davranışlardan daima kaçınmalıyız.

Bazıları, iyi işler yapmanın onları günah işlemeye karşı zaten otomatik olarak koruyacağını düşünebilir. Halbuki işin aslı, her iki gaye için aynı anda çaba sarf etmek gerektiğidir. Kötülükten uzak durmak için gereken gayreti gösterirken, hayırlı amellere de devam etmeliyiz.

Unutulmaması gereken çok önemli bir husus şu tuzağa düşmemektir: Zannedilebilir ki kişi namaz kılıp Kur’an okuduğu müddetçe, bazı bazı günah işlese de Allah ona gazap etmez. Bu büyük bir yanılgıdır. Bilmeliyiz ki ne kadar dindar olsak veya dışarıya öyle görünsek bile, Allah hakikatimizi bilmektedir. Sırf dışarıdan insanlara iyi görünüyoruz diye gizliden işlediğimiz günahları hafife alırsak, hayırlı işlerde devamımızı sağlayacak Allah’ın tevfikini elde edemeyebiliriz. “De ki: “Pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile.” Ey akıl sahipleri Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide 5/100)
 
7. Boş işlerden uzak durun




Eğer gerçekten Allah rızası için üretmeyi kafaya koymuşsak, zamanı dikkatli kullanmamız ve faydası olmayan tüm işlerden uzak durmamız kaçınılmazdır.

Allah, başarılı kimseleri faydasız işten yüz çevirenler olarak niteliyor:
“Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler.” (Muminun 23/3)

Burada bahsedilen faydasız işler, bugünlerde pek çoğumuzu meşgul eden yüzeysel mutluluklar olabilir. Bunlar vaktimizi o kadar kuşatır, kalbimizi o kadar sarar ki onlarsız yaşayamayacağımızı sanarız.

Hayatınızda bunları buluyor musunuz?

Bu bir tercih meselesi. Ya üretken olup tüm vaktinizi ve zekanızı size bu dünyada da ahirette de fayda sağlayacak olumlu işler için kullanacaksınız, veya faydasız geçici zevkler uğruna harcayacaksınız.
 
8. Daha az konuşup daha çok iş yapın!




Toplumumuzda birçok kişinin vaktine mal olan boş işlerden biri, belli bir amacı ve istikameti olmayan laf kalabalığı yapmaktır.

Doğrusu şudur ki, konuşmalarımıza hakim olamazsak, gıybet, iftira, insanları alaya alma, özel meseleleri kurcalama vb. tehlikelere düşeriz. Bir şekilde bu kötülüklerden kendinizi korusanız bile, yine de hiçbir pahaya geri gelmeyecek kıymetli vaktinizi kaybetmiş olursunuz. Bu da, sizinle Allah’ın tevfikini kazanıp hayırlı işler yapma fırsatı arasında bir engel meydana getirir.

O halde, Peygamber Efendimiz’in şu hadisine uygun hareket etmeliyiz:
“Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun.” (Müslim)
 
9. Önünüze gelen fırsatları kaçırmayın




Salih amel yönünden bizi geri bırakan önemli sebeplerden biri de, Allah’ın bize sunduğu fırsatları geri tepmemizdir. Dahası, bir şeyleri erteleyerek güya daha uygun bir zamanda yapacağımızı düşünürüz. Çünkü gerçekçi olmayan hayallerimiz vardır ve vaktimizin tükenmekte olduğunu fark etmiyoruzdur.

Bu nedenle, Allah’ın tevfikini kazanmanın garantili yollarından biri, hayırlı bir iş yapma imkanı olduğunda onu kaçırmamaktır. Bu sayede, olumlu bir şey yapma fırsatı verdiği için Allah’a şükür dolu olduğumuzu ispatlamış oluruz. Allah da şükredersek nimetlerini artıracağını vadetmiştir:

“Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.” (İbrahim 14/7)
 
10. Çok çalışmaya hazır olun!


Hayallerimizde dağların zirvelerine çıkmak olabilir, ama gerçekte bizi oraya çıkaracak olan şey, devamlı ve sıkı çalışmaktır!

Kim de Allah’ın rızasını kazanmayı, cennetin yüksek derecelerini elde etmeyi arzu ediyorsa, çok çalışmaya hazır olmalıdır.

Peki çoğumuzun Allah rızası için müthiş şeyler yapma isteği olmasına rağmen bunları gerçekleştirmek için harekete geçmeyişi nedendir? Çünkü rahatımızdan ve keyfimizden vazgeçmek istemeyiz. Sonra da Allah’ın neden dualarımıza icabet etmediğini merak ederiz.

Allah, tevfikini, sözleriyle özleri bir olanlara, gerçekten O’nun hoşnutluğunu gözeten, O’nu memnun edecek işler yapmanın fırsatını kollayanlara verir.

“Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir.” (Ankebut 29/69)

Bu hayat imtihanında gerçekten ne kadar başarılı olmak istediğimize biz karar vereceğiz. Allah hepimize, ahirette sonsuz başarıya ulaşmamız için, bu kısa ömür yolculuğumuzu en iyi şekilde geçirmemizi sağlayacak hakiki bir heves ve kararlılık nasip etsin. Amin!
 
6 Maddeyle Sağlığa ve Maneviyata Zararlı Gıda Katkı Maddeleri


Bismillahirrahmanirrahim.

Ey insanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz şeylerden yiyin. (Pis ve haram olan şeyleri yiyip içmede) şeytan (ve benzerlerin)in adımlarını izlemeyin. Çünkü o(nlar) sizin için apaçık bir düşmandır.

| Kur’an-ı Kerim, Bakara, 168.

Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhü kardeşlerim. Bu yazımızda sizlere yiyip içtiğimiz gıdaların helal olmasına dikkat çekmek istedik ve sizlere zararlı olan, günümüzde gıdalarda tehlike arz eden katkı maddelerini yazdık.
 
1- E441 - Gelatin(jelatin)


Kıvam artırıcı. Alerji ve astıma sebep olabilir.

Yurt dışından haram kaynaklardan elde edilmiş olarak piyasada çok kullanılmaktadır. Ürünün içindekiler listesinde yalnızca ‘jelatin’ ibaresi bulunuyorsa büyük ihtimalle bu (haram) kategorisine girmektedir. ‘Sığır jelatini’, ‘yenilebilir sığır jelatini’ şeklinde ifade edilen jelatin helal kesimden elde edilmişse helaldir.

Dikkat: İlaç sektöründe, özellikle ilaç kapsüllerinde (domuz) jelatin(i) kullanımı çok yaygındır. Firmalara kullanılan ilaç kapsüllerin kaynağını sorunuz ya da mümkünse kapsülsüz olan ilaçları tercih ediniz.

 
2- E621 - Monosodyumglutamat (MSG)


Tat verici. Tuz maddesi; astımlılarda yan etkisi görülebilir, bebek ve küçük çocuk gıdalarında izin verilmemiştir;sebze,ton balığı ve salata sosu konservelerinde ve dondurulmuş gıdalarda kullanılır. Sağlık açısından zararlı etkiler oluşturması sebebiyle kullanımı uygun görülmemektedir. Gimdes bu maddenin kullanıldığı ürünlere helal sertifikası vermemektedir.

 
3- E904 - Şellak


Yüzey sırlama maddesi. Böceklerden elde edilir; bazen deri tahrişine neden olabilir.

Şellak, Kokkus Lakka isimli bir böceğin lak salgı maddesidir. Bu böcek Hindistan ve Güney Asyada yetişen Palas ağaçlarında beslenirler. Bu böcek gözenekleri arasından, lak adı verilen koruyucu bir örtünün içinde sertleşmiş zamklı bir madde çıkartır. Bu lak maddesi biriktirilir, ezilir, yıkanır ve kurutulur. Bütün bu işlemlerden sonra, vernikleme işlerinde kullanılır. Boyacılıkta, cilalamada, mürekkep yapımında, mühür mumu yapımında, ses kaydedicilerde kullanıldığ gibi, yenebilir şellak çeşitli şekerleme kaplamalarında da kullanılır. Hanefi, Maliki ve Hanbeli Mezhebine göre kullanımı mahzurludur.

 
4- E120 - Karmin, Karminik asitKosinal


Renklendirici; böceklerden elde edilir; kozmetiklerde, şampuanlarda, kırmızı elma sularında, şekerlemelerde ve diğer gıdalarda kullanılır; hassas ve asmatik bünyelerde alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.

 
5- E471, E472, E473, E474, E475, E476, E477


Mono ve Digliserit ve tuzlarını içeren ürünlerde, bu katkı maddesinin hem hayvani yağlardan, hem de bitkisel yağlardan üretildiği dikkate alınmalıdır. Etikette bunun açıkça belirtilmiş olması gerekir. Eğer bitkisel olduğuna emin isek kullanabileceğimizi, aksi halde uzak durmamız gerektiğini bilmeliyiz.

 
6- E950, E951, E952 ve E954


Suni tatlandırıcılar Asesulfam, Aspartam, Sıklamik Asit ve Sakkarinleri ifade eder. Bunlar, gıdalarda ve ilaç sanayiinde tatlandırıcı olarak kullanılırlar; fırınlanmış yiyecekler, dondurulmuş tatlılar, şekerlemeler, mandıra ürünleri, pastalar, farmasotik olarak ağız hijyeni ve son zamanlarda içeceklerde kullanılmaktadır. The Center for Science in the Public Interest (CSPI) yapay tatlandırıcılar aspartam, sakarin ve asesülfam potasyumu en kötü 10 katkı maddesi listesine dahil etmiştir; bu üç tatlandırıcının da hayvanlarda kansere neden olduğu tespit edilmiştir. İnsanlarda Kanser riskini arttırabilmektedir. Ayrıca çocuklarda ve ceninlerde beyin hasarı oluşturabilmektedir.

 
Aşûre Gününde Aşûre Pişirmek Sevap mıdır?
Kategori: Mubarek Gün ve Geceler
Aşûra gününde ibadet niyetiyle aşure pişirmek caiz midir?

Her yıl Muharrem ayının 10. günü aşure günü gecesi de aşure gecesidir. Aşûre gününde ibadet niyetiyle Aşûra pişirmek bid’attır.

Aşûre gününde Aşûre pişirmek bir ibadet değildir. Bu güne mahsus bir ibadet niyetiyle Aşûra –ya da her hangi bir tatlı- yapıp dağıtmak dinimize ait bir şey olmayıp caiz görülmemiştir. Bu şekilde ibadet maksadıyla yapılan Aşûre bidattır.

Ancak; hususi olarak bir ibadet niyeti taşımadıktan sonra Aşûra (ya da her hangi bir tatlı) elbette yapılabilir. Çevremizle ve tanıdıklarımızla paylaşılabilir. Önemli olan Aşûre gününe ait böyle bir ibadetin İslam Dini’nde söz konusu olmadığının bilinmesidir.

Şunu da belirtmemiz gerekir ki; Aşûre gününü bu tarz meşgalelerden ziyade ibadetle ve bu günde yapılaması çok faziletli olan amellerle meşgul olarak geçirmek ve Aşûre gününün feyzinden dolu dolu istifade etmeye çalışmak en doğru seçim olacaktır.
 
paylaştıklarınızı okudum canım Allah razı olsun bizim cenazemiz vardı o yüzden giremedim kaç gündür kafama takılan bir şey var onu sorayım dedim bizim hatim vardı onu kimler okudu me kadar okundu bunu paylaşsak herkes görse bilse olmaz mı canım ?
 
MAHŞERDEN BİR KARE ;
Zenginlere örnek: Hz. Süleyman
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Dört kişi vardır ki bunlar, dört sınıf insana şahit getirilirler: Zengin ve varlıklı kimseler çağırılır ve onlara;
Sizleri Allah'a ibadetten alıkoyan şey neydi, diye sorulur. Onlar 'Allah bize mal-mülk verdi. Bunlarla uğraşmamız bizi dünyada Allah'ın hakkını yerine getirmekten alıkoydu' derler.
Bunun üzerine onlara; 'Mal bakımından siz mi daha öndeydiniz yoksa Süleyman (a.s.) mı?' diye sorulur. Onlar 'Tabii ki Süleyman (a.s.)' derler. Bunun üzerine onlara 'Zengin olması Süleyman'ı Allah'ı zikretmekten ve O'nun hakkını yerine getirmekten alıkoymadı' denilir.
Sıkıntılılara örnek: Hz. Eyyub
Sonra zorluk ve musibetlerle imtihan edilen kimseler çağırılır ve 'Hangi şey sizi Allah'a ibadet etmekten alıkoydu?' diye sorulur. Onlar da 'Allah bizleri çeşitli bela ve musibetlerle imtihan etti ve bu da bizi Allah'ı zikretmekten ve O'na ibadet etmekten alıkoydu' derler.
Onlara 'Sizler mi daha şiddetli belalarla karşılaştınız yoksa Eyyub (a.s.) mu? Diye sorulunca 'Tabii ki Eyyub (a.s.)' derler. Bunun üzerine onlara 'Bu durum onu, bizi zikretmekten alıkoymadı' denilir.

Gençlere örnek: Hz. Yusuf
Sonra gençlere ve hürriyetten mahrum kimselere seslenilir. Gençlere 'Sizleri Allah'a ibadet etmekten alıkoyan neydi?' diye sorulunca, onlar; 'Bizler dünyada güzel ve yakışıklı kimseler idik ve bununla imtihan edildik. Bundan dolayı Allah'ın hakkını yerine getiremedik' derler. Hürriyetten mahrum olanlar derler ki; 'Dünyada köle olmamız bizi Allah'ın hakkını yerine getirmekten alıkoydu.' Bunlara Hz. Yusuf örnek verilir ve 'Sizler mi daha yakışıklı ve güzeldiniz yoksa Yusuf (a.s.) mu? O, köleliğin boyunduruğu altında olduğu halde Allah'ın hakkını yerine getirmekten geri durmadı denilir.
Fakirlere örnek: Hz. İsa
Daha sonra fakirlere seslenilir. Fakirler değişik gruplar halinde gelirler. Onlara 'Sizleri Allah'a ibadet etmekten alıkoyan neydi?' diye sorulunca, onlar; 'Bizleri fakirlik meşgul etti' derler.
Onlara 'Sizler mi daha fakirdiniz yoksa İsa (a.s.) mı' diye sorulur. 'Tabii ki İsa (a.s.)' diye karşılık verdiklerinde ise onlara; 'İsa'nın böyle olması onu, bizim hakkımızı yerine getirmekten alıkoymadı' denilir.
Kim bu dört şeyden biriyle imtihana tabi tutulursa kendi arkadaşını hatırlasın. Yani Peygamberleri hatırlasın ve onların yaptığı gibi yapsın.

NİHAT HATİPOĞLU'NUN KALEMİNDEN...
 


Canimhatim evelallahin izniile okundu..

Herkes25 ine kadrokuyacagina soz verdi..

Iki gun ekstra isteyen oldu verdik bitti cokş sukur
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…