dini paylaşım alanı

Saffat , 100
Rabbi habli minessalihin.
'' Ey Rabbim ! Bana Salihlerden olacak bir çocuk bağışla ''
Hayırlı evlat duasıymış hanımlar
 
Hz. Ömer Hakkında Doğru Bilinen 5 Yanlış
{total}<\/strong>shares<\/small>"}" style="box-sizing: border-box; -webkit-tap-highlight-color: transparent; -webkit-font-smoothing: subpixel-antialiased; text-align: center; display: inline-block; margin-right: 15px;">114SHARES

Share on TwitterShare on Facebook
MAYIS 9, 20160 LİKE 367



1. Hz. Ömer gerçekten kendi elleriyle kız çocuğunu toprağa gömdü mü?
Bunun hakkında 2 rivayet var.
1. Hz. Ömer cahiliye dönemini anlatırken söyledikleri, onun üzerinden gerçek sanıldı. “Cahiliyede 2 şeye güler ve ağlarım. Biri helvadan put yapar, sonra da onu yerdik. İkincisi ise kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik.”
2. Hilafet döneminde gençler cahiliye dönemini sorunca anlattıkları, yine sanki o yapmış gibi üzerinden anlaşılmıştır. Oysa o dönemde herkes kızını gömmüyordu, daha alt sınıflar ve fakir olanlar kızlarını gömmek durumunda kalıyordu.




2. Hz. Ömer gerçekten 40. Müslüman mıdır?
Hz. Ömer 6. Yılda iman etmeden az önce veya sonra 2. Habeşistan hicreti olmuştu. Ona da 101 sahabi katılmıştı. Öyleyse nasıl Hz. Ömer 40. Müslüman olabilir?
Efendimizin özel davetinde 129. Müslüman Hz.Ömer olmuştur. Bu 40. Olma mevzusu ise, Hz. Ömer o gün Darul Erkam’ın 40. Talebesi olmuştur.




3. Hz. Ömer Efendimizi sadece öldürmek için çıktığı yolda mı hidayete erdi, dirildi?
Hz. Ömer’in iman yolunda önemli 3 olay vardır. Bu Efendimizi öldürme olayı ise son hadisedir. Bunun evvelinde önce, ilk Habeşistan hicreti sırasında Hz. Ömer’in azatlı köleleri de hicret hazırlığına giriyor. Ömer bunu duyunca onların yanına gidip kölesinin hanımına soruyor. Kadın “Biz senin yüzünden doğduğumuz bu toprakları terk ediyoruz” deyince, Hz. Ömer duygulanıyor, kötü oluyor. Çünkü onlara çok eziyet etmiş, dövmüş. Sonra Hz. Ömer kölelerine gidin deyince, kadın seviniyor ve eşine “Gör bak, yakında Ömer’de Müslüman olacak” diyor. Eşi ise buna ihtimal bile vermiyor. İkinci olay ise bir gün Efendimiz Kabe’de ibadet ederken Hz. Ömer görüyor ve yanına doğru gidiyor. Efendimiz bunu hissedince Hakka suresini yüksek sesle okumaya başlıyor. Hz. Ömer etkilenince Efendimizi şair olarak nitelendirir ve 41. Ayet Efendimizin dilinden dökülür, “O, bir şâirin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!”, Hz. Ömer sarsılır ve biraz korkar, bu kez de içimi okuyan bir kahin olmalı diye düşünür ve diğer ayet duyulur “Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!”, sorgularken cevap gelir, “O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.” İşte Hz. Ömer bu olaydan da çok etkilenir ve hemen oradan uzaklaşır. Efendimizi öldürme yolunda dirilmesine zemin hazırlayan bu olaylar da çok mühimdir.




4. Hz. Ömer gerçekten de İslami sahada istediği gibi maslahat öncelikli bir duruş mu ortaya koymuştu?
Hz. Ömer zamanında yenilikler olmuştur, hicri takvim, şehirleşme, hastane… Ancak hiçbiri Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in koyduğu ölçü dışında değil. Nitekim Medineli gençler bir gün Hz. Ömer’e gelerek bir şikayetlerini dile getiriler. Kızların fazla mihir isteğini, bu yüzden de evlenmenin güçleştiğini söyleyip, daha makul mihir istemeleri için bir hutbe vermesini isterler. Hz. Ömer’de kabul eder ve bir hutbe verir. Kızlara bundan sonra ancak Efendimizin eşleri kadar mihir isteyebileceklerini söyleyince, kadınlar tarafından bir genç kız kalkar ve itiraz eder. “Ya Ömer, sen Allah’ın bize verdiği bir hakkı mı kısıtlıyorsun? Allah dilediğiniz kadar isteyin diyor, vallahi de bu bizim hakkımızdır!” deyince, Hz. Ömer şöyle der, “Vallahi Ömer hata etti, hanım ise isabet etti. İstediğiniz kadar isteyebilirsiniz, bu sizin hakkınızdır.” Ve bunun gibi nice örnekler varken, bugün Hz. Ömer’i moderncilik ile adlandırmak ona ancak iftira olur.





5. Hz. Ömer gerçekten de sadece celal sıfatına mı sahipti?
Hz. Ebu Bekir vefatından önce Hz. Ömer’i halife ilan edince, Talha b. Ubeydullah, “Ya Ebu Bekir, Ömer celallidir, ona hilafet bırakılır mı?” der. Oysa Ebu Bekir iyi bilmektedir ki, Ömer adaletin timsalidir. Adalet ancak şöyle gerçekleşir, bir keseye kuvvet, diğerine ise rahmet konulursa. İşte Ömer bunu çok iyi yapmaktadır.
Hz. Ebu Bekir halife olduğu sırada, İslam ordusunu sefere yollamaya hazırlanmaktadır. Sahabe ise Efendimizin yeni vefatından dolayı biraz beklenmesi gerektiğini düşünür. Bunu gidip direk Ebu Bekir’e söyleyemezler. Çünkü Ebu Bekir halife olunca, merhametinin yanına gerekli olan celal sıfatı da gelmiştir. Öyle ki, sahabeler Hz. Ömer’in yanına gidip, biz söyleyemeyiz, sen söyle demişlerdir. Düşünebiliyor musunuz, Ebu Bekir’e söyleyemediklerini, Hz. Ömer’e söylüyorlar. İşte denge yolu budur. Ebu Bekir halife olduğunda celal sıfatını bürünmüş, Ömer halife olduğunda merhameti kuşanmıştır. Eksik olduğundan değil, ancak burada söylenmek istenen nasıl bir denge yolu tuttuklarıdır.



Allah onlardan ebeden razı olsun, ki oldu da, bizi de onların kervanlarına katsın.

Kaynak; Muhammed Emin Yıldırım, 82 İlde 82 Sahabi Konferansları – Hz. Ömer

Paylaşmak Sünnettir:
 
Baharda imtihan başkadır!
{total}<\/strong>shares<\/small>"}" style="box-sizing: border-box; -webkit-tap-highlight-color: transparent; -webkit-font-smoothing: subpixel-antialiased; text-align: center; display: inline-block; margin-right: 15px;">0SHARES

Share on TwitterShare on Facebook
MAYIS 9, 20160 LİKE 6
Malumunuz baharda geldi tüm doğa tekrardan diriltiliyor, ağaçlar çiçekleniyor, havada mis gibi tam tefekkürlük ama gel gelelim ki baharında gelişiyle etrafta haram aşkıyla boy gösteren insanların sayısı da göze batacak kadar artıyor… Özendiğinizi söylemiyoruz da hani olur da eksikliğini çok derinde bir yerde hissedersiniz belki diye 3 madde ile hatırlatma yapalım dedik, bir arkadaşınızın kafası karışmıştır bir arayışa girmiştir belki!



1.Sevgi Pıtırcıkları!


“Bir balık, bitkilerden ve cansızlardan farklı olarak, dilediği yöne doğru hareket etme hürriyetine sahip. Ama bu hürriyet, deniz ile sınırlı. Ondan dışarı çıkması yasaklanmış. Karalar, ormanlar onun için yasak bölge. Tilkilerle, aslanlarla arkadaşlık etmesi, sanki, haram kılınmış. O, denizde yaşayacak ve ömrünü diğer balıklarla geçirecektir.
İnsanın denizi de “helâl dairesi” dir.” Prof. Dr. Alaaddin Başar
“Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.” (Sözler)
Sizde etraftaki kurt-kuzu çiftine sırtınızı dönüp helal dairesinde hemcinslerinizle eğlenebilir, gezebilir, birbirinize sevgi ve muhabbet besleyebilirsiniz…

2.Yalnız Hissi ile başa çıkamıyorsanız!


İslam sevmeye-sevilmeye karşı değildir bilakis muhabbet ve sevgi üzerine kurulu bir nizamdır. Sadece daha çok sevebilmek, daha çok saygı duyabilmek, daha masum kalabilmek için ilişkilerin helalleştirilmesini emreder. Yalnızlık duygusu ile başa çıkamıyorsanız, yalnız kalmayın! Gidin helalinden evlenin! “Evliliğin yaşı yoktur zamanı vardır.” Nurettin Yıldız
Bahaneleriniz var biliyoruz, toplumun “Neee! daha okurken mi evlenmiş ne acelesi varmış ki” tabusu var bunu da biliyoruz ama bu tabularında yıkılması için Rıza-i İlahi’nin, kullanılmayan sıfır mobilyalarla dolu evlerden, abartılı düğünlerden daha önemli olduğunun bilincinde, mütevazi, sıcacık genç yuvalar kurulmalı değil mi?

Peki bahanelerle ve tabularla başa çıkacak gücünüz yok ve gerçekten evlilik mümkün değilse…? Siz yalnızlık hissiyle baş başaysanız..? Allah var! Dua var! Seccadeniz de var! Allah’tan uzaklık yalnızlık hissiyle semptomlarını gösteren bir hastalıktır. Tedavisi basittir. Biraz gayret, biraz inat, biraz tesettür(göz kapakları da dahil tabi ki),biraz dua hayır çooook dua… Nefsi, insanlıktan daha yaşlı ve işinin ehli şeytanı hafife almadık ama imana, iradeye de haksızlık etmeyelim. İmtihan sonuçta size kim kolay olacak dedi ki! Tamam yukarıda tedavi basit dedik ama metot basit, uygularken zorluk çıkacaktır tedavi sürecinde prospektusunuzu(Kuran) okuyup beklenmedik bir etki gördüğünüzde doktorunuza(Peygamber Efendimiz’in sünneti) başvurunuz!


3.Geleceği Düşünün!


Bahar bitecek, kış gelecek, ömür bitecek, ölüm gelecek, hesap günü gelecek…
Ölümü çok hatırlayan dünya ve ahiret saadetine kavuşur. [Taberani] Lezzetleri yok eden, ağız tadını bozan, ümitleri kıran ölümü çok anın!
Anlık mutluluklar için elinizden kaçanları ve bunlara yanacağınız günü düşünmek sizi o anlık zevklerden alıkoyacaktır. Hem sizin içinde yazılmış biri var, saygıyla beklemeniz gereken bir eşiniz var. Şuan karşınıza çıkmamış olması olmadığı anlamına gelmez. Hem hayatınızı hem de zihninizi korumalısınız. Zihin derken hani şu hayaller var ya işte onlardan bahsediyoruz! İki cihan mutluluğu için, geleceği düşünmek gerekir temiz kalmak gerekir, tövbe etmek gerekir… Bahar gelir geçer siz en iyisi bulmak istediğiniz gibi olun!


Paylaşmak Sünnettir:
 
Ahir zaman, kıyamete yakın bir vakitte Kuran ahlakının tüm dünya üzerinde hakim olacağı ve insanlar arasında yaygın olarak yaşanacağı bir dönemdir. Geçmiş dönemlerde yaşanan ahlaksızlıklar, baskılar, zulümler, adaletsizlikler ve dejenerasyon bu kutlu dönemde ortadan kalkacak, her türlü sıkıntının yerini bereket, bolluk, zenginlik, güzellik, barış ve huzur alacaktır. Teknolojide çok büyük gelişmeler yaşanacak ve bunlar tüm insanların hayrı ve rahatlığı için kullanılacaktır.
 
Çocuklardaki 5 Özellik Büyüklerde Olsaydı…!

Çocuk işte, çocuk olma, çocuk gibi… bizler bu tür benzetmeleri çok iyi manalarda kullanmasak da birazdan sayacağımız 5 maddeyi çocuk gibi içinizde yaşatmaya devam edebiliyorsanız evliya olmaya adaysınız diyebiliriz! İmam-ı Suyuti’ye -rahmetullahi aleyh- göre çocuklardaki şu 5 özellik büyüklerde de olsa onlar evliya olurlardı;



1. Rızık İçin Endişe Etmezler!


Rezzak(bütün yaratılmışların rızkını veren) Allah’ın esmalarından biridir. Rızık Allah’tandır, bunu bilmeniz endişe etmenizi engellemeli. Tabi ki sebebini işlemelisiniz ama sonrasında elde ettiklerinizin de, edemediklerinizin de Allah’tan olduğunu bilmeli “bunda bir hayır vardır” diye düşünmeli ve şükretmelisiniz!
“Şüphesiz ki, rızık veren O sağlam kuvvet sahibi olan Allah’tır.”(Zariyat/58)

2. Hastalandıklarında Yaratıcıyı Kimseye Şikayet Etmezler!


Hastalık da bir imtihandır. Hastalığı isyan edilecek bir zarar yerine, sabırla açılan bir cennet kapısı olarak düşünün! “İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «İman ettik» demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?”(Ankebut/2) İsyandan kaçının, şifasını arayın ve dua edin! “Hastalandığım zaman bana O, şifâ verir.”(Şuara/80)

3.Tek Başına Yemeyi Sevmezler!


Birikim derdine düşmüş kapitalist düzene teslim olmuş şu dünyada bir müslümanın farkı, paylaşmak ve malında başkalarınında hakkının olduğunu bilmektir. Mülkün bizde olması bize ait olduğu anlamına gelmez! Sadece onu idare hakkı bize verilmiştir ve tüm ihtiyaç sahiplerinin o malda hakkı vardır. Yakınlarımızı gözeterek harcamak ve paylaşmak üzerimize düşen önemli bir vazifedir! “Ey Muhammed! Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz taksim ettik. Birbirlerine işlerini gördürsünler diye biz onların bir kısmını diğerlerinden derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.”(Zuhruf/32)

4.Hata Yaptıklarında Korkarlar ve Ağlarlar!


Hata yapmak insan olmanın gereğidir elbet ama hatamızdan dolayı pişman olmaz ve af dilemezsek şeytandan da farkımız kalmaz. Allah’tan korkmak, günahlarımıza gözyaşı dökmek, tövbe etmek ve inşaAllah affedilmek Allah ile kul arasındaki en güzel ilişkidir. “Böyle iken her kim de yaptığı zulmün ardından tövbe edip dürüstlüğe dönerse, Allah elbette tövbesini kabul eder, çünkü gerçekten Allah, bağışlayan ve merhamet edendir.”( Maide/39)

5.Kavga Ettiklerinde Kin Tutmadan Hemen Barışırlar!




Herkes hata yapabilir hatta yapar! Nasıl ki kendi hatalarımızda Allah’tan af bekliyorsak bizler de affetmeyi bilmeli ve asla kin gütmemeliyiz. Öyle ki kavga eden çocuklar iki dakika sonra hemen barışır da onların kavgası sebebiyle kavga eden ebeveynleri yıllarca küs kalır. Müslümanın müslümana üç günden fazla küs kalması helal değildir! (Buhari) “Onlardan sonra gelenler derler ki: «Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!»”(Haşr/10)

Demek ki evliya gibi olmak için daha önce de olduğumuz gibi çocuk olmak gerekiyormuş Önümüzde bol bol örnek var .
 
Baron çok rahatsız


İslam düşmanı ‘medya baronu’ Murdoch, İngiltere’deki medyasıyla İstanbul’daki Çamlıca Camii’ne tepki gösterdi. Laiklerin camiyi istemediğini yazan The Times gazetesi, “İstanbul’un en görkemli yerine cami yapıyorlar” diye yazdı

Türkiye'de FOX TV'nin de sahibi olan medya baronu Rupert Murdoch'ın yeni hedefi, İstanbul'da inşaatında sona gelinen Çamlıca Camii oldu. Daha önce "Müslümanların öldürülmesi gerektiğini" belirten Murdoch, İngiltere'deki yayın organlarından biri olan The Times'a Çamlıca Camii'ne karşı bir algı operasyonunun başlatılması için haber emri verdi. Gazetenin muhabiri Hannah Lucinda Smith de aldığı emri uyguladı. The Times, "İstanbul Üsküdar'daki Çamlıca Camii'nin inşaatında sona gelindi. Ankara dev cami inşası programını gücünü en uygunsuz yerlere doğru genişletmenin bir yolu olarak görüyor. Çamlıca bir zamanlar Osmanlı Sultanlarının dinlenmek için en sevdiği yerdi. Çamlıca Camii, hükümetin, ülkenin özgün İslam markasını güçlendirme ve tüm dünyaya ihraç etmesinin en görkemli örneği. Ülke dışında, Mali'den Moskova'ya Türkiye'nin finanse ettiği, beşi geçen yıl, 10 camii h‚lihazırda açıldı. Altısı yapım aşamasında ve biri Cambridge'de olmak üzere 10 tanesi daha planlama aşamasında. Türkiye, İsrail'le çatışmaların yıktığı Gazze'de en az dokuz camiyi yeniliyor ediyor veya yeniden inşa ediyor" diye yazdı. Laiklerin cami inşaatından rahatsızlık duyduğunu ifade eden gazete, Türkiye'nin ülke dışında da cami planları olduğuna dikkat çekti. Times'ın yorumu şöyle: Önde gelen Müslüman uluslarda camii inşaatları nüfuzun ülke dışına ulaşması için kullanıldı, çoğu zamanda tartışma yaratı. Dindar biri için bu ülkenin büyüyen gücünün, dini uyanışının sembolü, laik biri için ise AK Parti'nin yalnızca siyasi şovmenlik için yaptığı gösteriş projesi.

KAYNAK:TAKVİM
 
Hanımlar Elif Duası diye duyduğunuz dua var mı ? Az önce rast geldim ilk defa gördüm bi size danışayım dedim
 
Bir SAYI' nın KARE’ si KENDİ’ siyle çarpımına eşittir.

4 x 4 = 16

16 = 4 tane 4 demektir…

Yani KENDİ’ si kadar KENDİ’ si…

KENDİ’ si kadar KENDİ’ si olabilen KAB’ ını doldurmuştur…
Artık o tam anlamıyla KENDİ’ sidir…

BİR sayının KARE’ si aynı zamanda şu şekilde de bulunabilir…

(SAYI – 1) X (SAYI + 1) + 1 = SAYI’ nın KARE’ si…

DÜZ BİR YER’ e ( SAYI) bir KUYU kazmış olsak…

Bir yanda KUYU VAR’ dır (SAYI – 1)

Diğer yanda kuyudan çıkan TOPRAK YIĞINI (SAYI + 1)

Çıkan TOPRAK, KUYU’ nun boş olan İÇ’ ne EŞ’ tir…

ÇOK’ luk ÜÇ’ ten başlar…

DÜZLÜK - KUYU - TOPRAK YIĞINI

Bu ÜÇ’ ü aslında BİR’ dir…

Çıkan TOPRAK’ ı KUYU’ ya doldursak sadece SAYI kalır…

O SAYI’ nın KENDİ’ si kadar kendisi olabilmesi için…

BİR EKSİK ve BİR FAZLA’ nı bilmesi lazım ve tüm bunların üzerine + 1 demesi lâzım…

Çünkü SAYI’ nın VAR’ lığı ancak +1 ile VAR’ dır…

2 + 1 = 3 tür… 3 + 1 = 4 ‘ tür… Her SAYI BİR eklenerek VAR olabilir…


• O, RAHMAN’ dır RAHİM’ dir…
• O, ZAHİR’ dir BATIN’ dır…
• O, EVVEL’ dir AHİR’ dir…

O BİR’ dir…
 
Korkmuyorum
Yüreğime işlenmiş kederden,
Korkmuyorum
Yoluma serilmiş can acıtıcı taşların üzerinden yürümekten..
Çünkü yolum sensin, yönüm sensin…


Ey muhteşemlerin en muhteşemi!
Şüphesiz ki;
Kaderimi yazan sensin,
Şüphesiz ki;
Nefsimi terbiye eden sensin..
Uğruna yaşadığım, uğruna can vereceğimsin.
Bu kadar aşıkken sana, sevip de göremediğimsin…
Bilirim,
Bana verdiğin dertler, hüzünler..
Hepsi birer birer lütufundur bana..
Allah’ım,
En çok sevdiğimiz ve hasret kaldığımız peygamberin uğruna;
Bizleri bağışla..


Çünkü sen,
Af diliyenleri sevensin,
Ki af edenleri daha çok sevensin..
Bense acizim, zayıfım..
Gidecek başka kapım yok..
Yalvaracağım başka kimsem yok..
Sen cömertlerin en cömertisin..
Kimsesizlerin kimsesi,..
İçimizdeki konuları tek bilensin.


Rahmansın, Rahimsin…

Ve tek dileğim olsun senden Rabbim,
Kendim için…


“Seccademin üzerinde,
Günde beş vakit
Seninle buluşmayı nasip eyle…”


Amin.
 
Kara yüze ak desem, beni benden al desem; Rahmetinle sar desem, sarar mısın? Allâh’ım

Ben Senin azabından çok rahmetine; korkundan çok şefkatine muhtacım. Ve şunu da bütün kalbimle biliyorum ki; Sen istersen severim, sen sevdirirsen severim! Fakat Sen sevmezsen, sevdirmezsen ben sevemem, hissedemem.
Ben Senin azabından çok rahmetine; korkundan çok şefkatine muhtacım. Ve şunu da bütün kalbimle biliyorum ki; Sen istersen severim, sen sevdirirsen severim! Fakat Sen sevmezsen, sevdirmezsen ben sevemem, hissedemem.


“Kulum bana bir adım yaklaşırsa, ben ona koşarak gelirim” buyuruyorsun. Ya Rabbi, bana yardımcı ol, Sana doğru bir adım olsun atayım. Ki, o benim vuslatım olsun. Beni o vuslata kavuşturmadan yanına alma Allâh’ım!…

Her hareketimiz, yalnız sana olan muhabbetimizden kaynaklansın. Öyle bir muhabbet ki hep coşsun, coşsun hiç durmasın. Ve Sensiz bir anımız geçmesin, Allâh’ım.

Verdiğin nimetin şükrünü yerine getirebilenlerden eyle, getirmeyenlerin listesinde ismimiz bile geçmesin Allâh’ım. Benim kalbimi, dilimi ve bütün amellerimi rızandan ayırma. Bize daima râzı olacağın amelleri işlemeyi nasip eyle!..

Ya Rabbi, Senden isteyeceğimiz şeyleri de bilemiyoruz. Eksiklerimizi, noksanlarımızı, hatalarımızı ört, Sen rahmet ve mağfiretinle onları hayra tebdil eyle.

Şu güzel bahar günü, ağaçlardaki tomurcuklar, dallardaki çiçekler nasıl açmışsa, Sen de yalnız kalbimizde sevgi çiçeklerini açtır.

Gönlümüzde ise iki cihan güneşimiz habibinin ve bütün sevdiklerinin muhabbet goncaları açsın!..
Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh’ım!


Hazan gelmesin, yaprakları dökülüp boyunları bükülmesin, daima canlı ve taze kalsın. Ve öyle bir rayiha yayılsın ki içimize, onu her zerremizde hissedelim, bütün nefeslerimizle…

Ya Rabbi, Sen affedicisin, afvı seversin, biz günahkar kullarını da affet.
Biz senden gelecek her hayra muhtacız Allâh’ım.


Bir yavru annesine ne kadar dil döker, yalvarır, naz yaparsa; annesi de o kadar sevinir!.. Kırgınsa bile alır bağrına basar, “Yavrum!..” der.

Çok iyi biliriz ki, Rabbim, annelerin sevgi ve şefkatinin kaynağı da sensin!.. Ve Sen bütün annelerin merhametinden daha fazla merhamete sahipsin!.. O halde bu aciz, zayıf, gönlü kırık, ve günahkâr kullarını da Afv et, ‘ım.. Bizlere acı, günahımızı yüzümüze vurma!

“Ben, yüzlerini görmediğim kardeşlerimi çok özledim” buyuran Rasûlümüze layık kardeş ve ümmet eyle, Allâh’ım.

Bizleri öğrendiklerimizle amel eden, senin yolunda canını, her şeyini feda eden Mus’ablar, Rumeysalar, Enesler, Âişeler, Fâtımalar, Sümeyyelerden eyle!..

Senden gelecek her türlü hayra muhtacız Allâh’ım

AMİN AMİN AMİN
 
Bütün hamd ü senalar Allah’a mahsustur. Salât ve selâm Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) ve bütün âl ü ashâbına olsun.

Allah’ım! Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve Senin emirlerine karşı isyan kokan tavır ve davranışlardan arındır. Lisanlarımızı yalandan, gıybetten, Senin sevmediğin, hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle. Kalblerimizi gösterişten ve ikiyüzlülükten muhafaza buyur. Gözlerimizi bakmamaları gereken şeylere bakıp da hıyanet etmekten koru. Yüzlerimizi nurunun ziyasıyla aydınlat ve amellerimizi ıslah buyur. Niyetlerimizi ihlaslı kıl ve bize lütfettiğin bütün şeylerde bereket ihsan eyle. Amin!
 
mantıklı olmak gerek haklısın
müslümanız bin şükür
akıllı olmamız lazım ona göre hareket etmeliyiz..
içten ibadet etmeli ona göre yaşamlıyız
 
”Allah kuluna yetmez mi?.. (Zümer, 36)

Yapayalnız kalırım zaman zaman, yanılırım, düşerim.

Bilsem ki sen varsın, sen kaldırırsın düştüğümde ve sen doğrultursun yanıldığımda. Sen çıkarırsın aydınlıklarla.

Sen kavuşturursun en ümitsiz kaldığımda en ümitli yarınlara, gecenin içinden güneşi çıkardığın gibi.

Ve çıktığımda da bilirim, ayaklarımla çıksam da yürüten sensin.Birisi tutsa elimden, tutturan sen.

Yüzünde güller açarak gülse birisi bana, sevdiren sensin, açtıran sen.

Kalbimizin kapılarını zorluyoruz elimizde anahtarlar.

Sen açıl dediğinde işleyecek anahtarlar ve işte o zaman kurtulup tüm dayanaklardan yalnız sana dayanacağız.

Müminler yalnız Allah’a dayansınlar. (Maide, 11)

O ne güzel vekil

İbrahim a.s. ateşe atılırken Cebrail a.s. gelerek sordu:

Bir ihtiyacın var mı?

İbrahim a.s. daha önce Allah bana yeter, o ne güzel koruyucudur. demişti. Bu sözünde vefa göstererek:

Senden bir şey istemem, dedi.
. . .


Peygamber s.a.v. Efendimiz de Müşrikler size karşı toplandılar, başınızın çaresine bakınız! denildiğinde Allah bize yeter. O ne güzel vekildir. demiştir. Nitekim bu haber müslümanların imanını arttırmıştı ve onlar hep birlikte Allah bize yeter, o ne güzel vekildir. demişlerdir.

Efendimiz evinden çıkarken

Allah’ın ismine sığınıyor ve Allah’a
tevekkül ediyorum. Allahım, doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlığa uğramaktan sana sığınırım. derdi.

Efendimiz s.a.v. Bir arkadaşına da şu duayı tavsiye etti:

Kim evinden çıkarken, Allah’ın adıyla çıkıyor, Allah’a güveniyorum. Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve taate kuvvet bulmak, ancak Allah’ın yardımıyladır. derse kendisine ;Doğruya iletildin, ihtiyaçların karşılandı, düşmanlarından korundun. diye cevap verilir. Şeytan da kendisinden uzaklaşır.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…