dini paylaşım alanı

GENÇLİĞİNE DOYAMADI?

Derler ya gençliğine doyamadı diye...
Gençliğine doyamadan gitti diye...

Ölenler mi sadece gençliğine doyamayanlar?
Yaşlanmış olanlar sizce gençliklerine doydular mı?

Ne ölüler ne yaşlılar gençliklerine doyamadılar...
Ve doyamayacağız.

Burası doyma yeri değil.

Hep doymaya çalışmak aslında sıkıntı meydana getiren.

Burası doyma yeri değil.

Vücudumuza sıkıntı çektirdik.
Neden?
Çünkü doyumsuzluğa esir olmuşuz.
Yemek, fazlaca yemek...

Aç kardeşini unutup fazlaca yiyenlerden olduk!

Doyduk mu?
Fazla yemek insanı doyurmaz ki.

Burası doyma yeri değil.

Kalbimize sıkıntı çektirdik.
Nasıl?
Kalbin aradığı maddiyat değildi, onu hep dünya malıyla oyalamaya çalıştık.

Kabul etmedi kalp dünyayla yetinmeyi, bazı bazı mutlu olur gibi oldu ama hiçbir zaman esas mutluluğu tadamadı, mutlu dahi olamadı.

Neden?
Kalp kafeste kalmayı sevmez, ondan.

Doyduk mu?
Dünya kalbi doyurmaz ki.

Dünya denen kafese sokmaya çalıştık kalbi, onun tercihi hep sonsuzluktan yana olmasına rağmen.

Kalp istedi; bana bitmeyecek sevgiler gel, bana temeli sağlam sevgilerle gel, bana sağlam zemine kurduğun saf sevgilerle gel, bana karşılık beklemeyen niyetlerle gel...

Kalp dünyaya bağlı kalmak istemedi, buranın doyum yeri olmadığını bildiği için.
O yüzden istekleri böyleydi.

Ve daha çeşit çeşit doyumsuzluk örnekleri...

Burası doyma yeri değil.

Ben hüznün ve sıkıntının olmadığı, çeşitli güzelliklerin bulunduğu, en önemlisi doyumun olduğu bir yer biliyorum.

Girişi ücretli.
Ücreti ise; verilen dünya tarlasını güzelce ekip biçmek.

O güzel yerde görüşmek ümidiyle...
 
ÖLÜM ANI

Hayatımda hiç yaşamadığım bir olaydı ne olduğunu anlayamıyordum Üzerimde bir örtü vardı

Ve etrafımda insanlar hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Ne olduğunu hala anlamış değildim

Neden üzerimde örtü vardı ve neler oluyordu Ellerimi oynatamıyor kımıldayamıyordum

Allah'ım neler oluyordu, bana neler olmuştu Ayağa kalkmak istiyordum ama kalkamıyordum

Anne neredesin, sesini duyuyorum ama seni göremiyorum Neden ağlıyorsun anne

Yanıma gel üzerimdeki örtüyü al Ben alamıyorum anne Bir ara bir el üzerimdeki örtüyü aldı

Bu babamdı ve gözleri ağlamaktan şişmişti Neden ağladın babaBen neredeyim Neden konuşamıyorum

Annemde orda, annem yıkılmıştı sanki Ağlıyordu hem de hıçkıra hıçkıra Ağlama anne! Aman Allah'ım! Eyvah!!

Ben ölmüştüm Evet ben ölmüştüm ve bu etrafımdaki insanlar benim cesedimin üzerinde ağlıyorlardı

Ağlama anne! Ağlama baba!! Allah'ım! Bana yardım et, bana dayanma gücü ver Annem üzerime yattı ve ağlamaya devam etti

Bir yandan da; Oğlum, yavrum neden bizi bıraktın, diyordu Anne! Anne! ağlama anne Ya babam

Heybetli babam, evimizin direği babam Ağlama baba! ne olursunuz ağlamayın Kardeşlerim, komşularımız tamamı ağlıyorlardı

Anne seni son bir defa öpmek, koklamak, sarılmak isterdim ama şimdi olmuyor anne Annem!! Annem!!

Sonra üzerimi tekrar örttüler Beni bir tabuta koydular Evimizden son kez çıkıyordum Hem de dönmemek üzere Anne!!

Ne olur beni bırakma Anne!! gitmek istemiyorum Annneeeeeeeee Yağmur yağıyor tabutumun üstüne damlaları duyuyorum

Beni camiye götürüyorlardı son kez Hayatta gitmediğim camiye son kez götürülüyordum Allah'ım götürmeyin

Ne yüzle gideceğim!! Hayatta gitmek istemediğim camiye götürmeyin beni Ve imamın er kişi niyetine deyişi

Hakkınızı helal ediyor musunuz? Evet sesleri neye karşı Hepsine de hakkım geçmişti Ben kul olamadım kardeş olamadım,

Allah huzuruna nasıl varırım Ve evet Allah'ım heyhaaaaat!!!!! Heyhaaat!! Beni son ziyaretgahıma götürüyorlar

Evet kabristana! Allah'ım götürmeyin Ne olur götürmeyin bu naçiz bedeni Beni tabuttan çıkardılar, kefenime babam sarıldı,

annem uzaktan seyrediyordu Ağlamaktan gözyaşları kurumuştu Anne! beni alsana yanına anne

beni bırakmasana anne anneciğim canım annem gitme beni bırakma anne

Babam sarıldı kefenime gözyaşları içinde Beni 2 metre derinlikteki mezara indirdi

Öptü kefenimi, sarıldı sarıldı, oğlum dedi kulağıma Babaaaaaaaammm!!Gitme, beni bırakma Sonra çıktı ağlayarak

Üzerime taşlar dizdiler Toprak döktüler Yalnız başıma kalıyordum Tek başıma, kimsesiz Neredesin anne

Dualar edildi, tevhidim çekildi En son babamla annem terk etti beni Annem arkasını dönüp dönüp bakıyordu

Anneeee gitmeeeeeeeee
Anneeeeeeeee canım Annem bırakma beni, karanlık, çamur,

küflü bir yerdeyim kimse yok O anda başımda İki kişi belirdi Kimsiniz, ne istiyorsunuz
Ne diyecektim, ne cevap verecektim Allah'ım bana bir fırsat daha verin Lütfen bir fırsat daha

Ama geçti diyorlardı Geçti, kaybettin, senin yerin belirlendi, dünyada iken Allah'ı tanımadın

Bize geldin heyhaaaaat!!!!! Bir ara bedenimde bir elin gezindiğini hissettim Bu bizim aile doktorumuzdu

" Çok şükür evlat " kurtuldun ölümden döndün" diyordu Ne Ölümden dönmesi doktor bey

Ben Öldüm de dirildim Çok şükür Rabb'ime bana bir fırsat daha verdi.
 
SECCADENIN FERYADI !......

Gün ışımamış sabah yakındır

Yorgunluğun verdiği ağırlıkla hemen uykuya dalmıştı Bir iniltiyle uyandı adam Etraf halen karanlıktı İniltiyi rüya gördüğüne yordu Dudakları susuzluktan çatlıyordu, öyle susamıştı Işıkları yakmadan mutfağa gidip suyunu içti ve yatağına döndü Tam uyumak üzereyken, aynı inleme... sesi tekrar kulaklarını tırmalamaya başladı Ama rüya mıydı uyanık mıydı farkında değildi Sesin geldiği yöne doğruldu O an rüyada olduğuna iyice emin oldu Çünkü duyduğu sesin sahibi evin tek seccadesiydi <
Adam şaşırdı ve korkulu bir sesle <

-İnleyen sen miydin?
-Evet dedi seccade
-Niçin ağlıyorsun?
Seccade yine içe işleyen bir sesle:
- Seni uykundan uyandıran susuzluğunu, doyuncaya kadar, su içerek giderdin Oysa benim susuzluğumu giderecek kimsem yok!
- Nasıl susarsın, sen canlı bile değilsin dedi adam
Seccade:
- Benim ihtiyacımda bir nevi sudur ama içtiğin değil Benim susuzluğumu ancak tövbekar kulların gözyaşları giderir
- Anlamadım dedi adam meraklı gözlerle seccadeye
- Ağlarım çünkü Allahın kulları; kabrinin aydınlığa ulaşmasını, karanlıklarda kalmamayı, o kutlu günde aydın olmayı isterler İsterler de bu vakitte kalkıp iki rekat teheccüt namazı kılmazlar Hep bakarım sana, bir günde kalkıp şükür için iki rekat namaz kılmazsın
-Beni rahat bırak deyip döndü adam

Seccade devam etti
- Ey Allahın kulu; bak işte sabah namazının vakti geldi Ezanlar; namaz uykudan hayırlıdır diye sesleniyor Ah sabah namazı , ah bu sabah namazı ! Namazlar arasında müstesnadır Hem kalbe hem de ruha hayat veren bir iksirdir o Yetmiyor mu ? gece gündüz dünya için koşuşturduğun , Aziz ve Kahhar olan Allah'ın çağrısına neden icabet etmezsin!!!
Adam iyice sıkılarak:
-Ey seccadem, beni rahat bırak Gündüz yeterince yoruluyorum, biraz daha uyuyayım deyip yatağın sıcaklığına bıraktı kendini
- Seccade yılmadan adamı uyarmaya ve uyutmamaya uğraşıyordu
- Demek ki sen dünyaya ahretten daha çok önem veriyorsun
Adam iyice öfkelendi:
-Yeter artık lütfen konuşma diye bağırdı

Seccade bu çıkışın karşısında önce sustu Daha sonra sesini iyice alçaltarak ;
-Ah o fecir vaktindeki adamlar, ah o fecir vaktindeki adamlar dedi Sen O nurlu peygamberin bu vakit için neler söylediğini bilmez misin Her kim ki güneş doğmadan ve batmadan evvel namazlarını eda ederse ateşe girmeyecek Ve yine O güzel insan Kim şu iki namazı (sabah - ikindi veya sabah - yatsı) kılarsa cennete gider Ve nihayet Münafıklara en ağır gelen namaz sabah ve yatsı namazıdır Onlar ki o iki namazdaki ecri bilselerdi sürüne sürüne giderlerdi
Bunun üzerine adam yatağından doğrulup;
-Haklısın sabah namazı gerçekten önemli dedi
Seccade:
-Öyleyse kalk ve namaz kıl dedi-Yarın inşallah , mutlaka kalkacağım ama bugün çok yorgunum dedi adam

Seccade son bir ümitle ;
-Kişi Salih amellerin ne kadar büyük ecri olduğunu idrak edemezse tüm zamanlarda bu ameller zor gelir Sorun uyumaksa, kabir de uykudan çok ne var! Gel sözümü dinle Ey Allahın Kulu!
Bu andan sonra adamda tek kelime duyulmadı Seccade de bir süre sessiz kaldı Adam uykuya devam etti

Ama heyhat! Adam ömründeki en uzun uykuyu dalmıştı bile Seccadenin son sözlerini duyamadı O an seccade adamın öldüğünü anlayınca kısık bir sesle şunları söylüyordu
-Ey tövbesini yarına erteleyen, bilir misin yarına çıkabileceğini !!!
Ölüm pusuda hep, biz dünya için günah işlerken Süresi de kısıtlı Gün gelip atar, farkında olmadan..
 
Gece Hayatı Olmalı İnsanın

Senin mutlaka gece hayatın olmalıdır.
Peygamberin deyişle, bir süt sağımı kadar da olsa gece uyanık olup,
Allah -u Teala'nın huzurunda bulunmalısın.
Diğer insanlardan farklı olarak, uykunu bölüp huzura varmalısın.
Bil ki, gecesi olmayanın gündüzü yoktur. Gece sabaha kadar
yatağa boylu boyuna uzanan birisinin gündüze vereceği bir şeyi yoktur.
Gece senin feyizle dolduğun, gündüz ise bu feyzi başkalarına aktardığın vakittir.
Dol ki, boşaltacağın bir şeyin olsun.
Ne güzeldir gece! Yıldızların parlayıp kendisini gösterdiği, nurların tecelli ettiği zamandır ve mekandır gece. Görmüyor musun? Bin aydan daha hayırlı olan vakit, gündüz değil gecedir.
Resulullah'ın (sallallahu aleyhi vesellem) şu yalan dünyadaki en yüce ve mutlu anı olan Mirac, gece vuku bulmadı mı?
Evet, gece gönül adamlarının akşama kadar bekleyip durduğu vakittir.
Gece samimiyettir, gece sımsıcaktır. Gecenin, yani yalnızlığın riyası yoktur.
Herkes uyurken kalk, bir abdest al soğuk suyla, Rabbinin huzuruna var, boynunu bük…
Ona bir şeyler mırıldan, isteklerini sırala…
gecenin nasıl iletken olduğunu göreceksin.
Radyo dalgaları bile gece daha iyi çeker.
Bütün bunlar olup biterken, gecenin bunca avantajları varken,
senin geceyi baştan sona uykuyla geçirmen ne büyük gaflet,
ne büyük kayıptır. .
 
Cok guzelmis bu yazi canim
 
Cok guzelmis bu yazi canim
hepimiz için geçerli değil mi herkes bi ölüm haberi aldığında önce kaç yaşında diyor 70 80 dersen tamam ya ölsün yaşını yaşamış 20 30 40 derse vah vah gençliğine doyamadan gitti. Belki de gençliğine de doydu imana da doydu bizim gibi geceleri malak gibi yatmak yerine kalkıp ibadetini yaptı insanoğlu işte ...
 
En büyük yetimlik Allah’tan kopuk yaşamak,
O’nu bilmeden yaşamaktır.
Şu kainata “Allah yokmuş” gibi baktığımızda
Bütün varlıklar yetim kalır, her şey yabancılaşır..”
Senai Demirci
 
Kalbimi boş sevdalardan kollayan Sensin
Tohumun kalbine ağaçlar yazan Sensin
Aklımı hiçlik korkularından koruyan Sensin
Benlik dağlarımın taşlarını celalinle yumuşat Ey Celil!
Senai Demirci/ Söz Yangını
 
İç Soğuk




BİR GÜN altı insanın yolu bir yerde kesişti. Birbirlerini daha önceden tanımıyorlardı. İlk defa ve mecburen bir arada olmaları gerekiyordu. Tehlikeli bir yolculuğun hiç beklenmedik durağında durmuşlardı. Bindikleri araç arızalanmış, yolda kalmışlardı. Soğuk ve karanlıktı.
Hepsi bir ateşin etrafında toplanmış, ısınmaya ve gecenin karanlığını dağıtmaya çalışıyorlardı. Biricik ateşleri sönmek üzereydi. Alevler cılızlaştıkça karanlık derinleşti. Yüzlerine çarpan sıcaklık hızla azalmaya başladı. Herkesi yalnızlaştıran ve çaresizleştiren karanlığı ve soğuğu daha derinden hissetmeye başladılar. Ateşe yeni odun atmak gerekiyordu. Odunları yok değildi. Her birinin elinde birer odun vardı.
Halkanın en başında oturmakta olan kadın, elindeki odunu arkasına saklamıştı. Ateşin etrafındaki adamlardan birinin zenci olduğunu fark etmişti. Bir zenci için feda edecek bir şeyi yoktu.
Kadının yanındaki adam tek tek herkesin yüzüne baktı. Kendi milletinden kimse yoktu, ateşe atacağı odun başkalarını ısıtacak olduğuna göre soğukta kalsa daha iyiydi. Elindeki odunu sıkıca kavrayıp tuttu. Hemen onun yanında zengince bir adam oturuyordu. Bir eli yağda bir eli balda yaşamıştı şimdiye dek. "Sıradan" insanların arasına sığınmak zorunda oluşuna lanetler okuyordu. Sahip olduğu malı mülkü aklına geldi; kimseyle bir şey paylaşmamıştı şimdiye dek. Hep kazanan olmuştu. Şimdi elindeki tek serveti odunu neden bu miskin insanlar için harcamalıydı ki? Ateşe atmadı elindekini.
Onun yanındaki yoksul adam, ceketini bir hırsıza kaptırmıştı. Nefretle yanındaki iyi giyimli zengine baktı, emeğini sömürüp hakkını vermeyen bencil bir zengin için neden bir odunu feda etsindi ki?
Zenci olan ise nefret duygularıyla doluydu tüm beyazlara karşı. Elindeki sopa kendini başkalarından koruyacak tek silahtı. Onu ateşe atıp yakamazdı. Halkanın sonundaki adam ise şimdiye kadar hiç karşılıksız vermemişti. Ancak bir şey aldığında vermeyi öğretmişti ona anne ve babası. Oyunun kuralı böyleydi. Ateşe atmadı elindeki odunu.
Ertesi gün küllenmiş bir ateşin etrafında donarak ölmüş altı insan cesedi bulundu. Her birinin donmuş ellerinde sıkı sıkıya tutulmuş altı tane de ateşe atılmamış odun vardı. Kaskatıydı elleri: Bir başkası için vermeye yanaşmayan bencillikleri tutmuştu ellerini. Donmuştu yürekleri: İçlerine "senden eksilen aslında sana kalır!" gerçeğinin sımsıcak güneşi hiç doğmamıştı. Buza kesmişti gözleri: Kendilerinden başkasını görmeyi öğrenmemişlerdi hiç. Sıcağını kaybetmişti yüzleri: Kabuğunu kıramayan "ben"likleri "infak" meyvesine durmadan içine kapanıvermiş, çürümüştü.
Görünüşe göre hepsi dışarıdaki soğuk yüzünden ölmüştü. Oysa, insanın ellerini vermekten geri tutan cimrilik daha soğuktu. İnsanı büyüklenmenin vadilerine savuran aldırışsızlık daha karanlıktı. Oysa "ben var ya, ben!" dedirten bencilliğin giderek yuvarlanan çığı en amansız ayazdı. Oysa başkalarını görmekten alıkoyan çıkarcılığın körlüğü en soğuk karanlıkları emziriyordu.
Buzların hepsini eriten sımsıcak kelimeleri O [asm] çoktan dillendirmişti: "Vermeyene vereceksin!" Karanlıkları dağıtan heceler O'nun [asm] dudağından akıp gelmişti: "Gelmeyene gideceksin!" Ben'ciliğin katı duvarlarını yıkan, bencilliğin soğuk küllerini köz eyleyen sözler O'nun [asm] nefesinde alevlenmişti: "Kötülük edene iyilik edeceksin!" Dışarıdaki soğuk değil, içlerindeki soğukluk öldürmüştü onları. Dirilmeye hazırlananlar asıl "ateş"i O'nun dudağında gördüler.
 
çok şükür ama boğazım çok kötü taylot içtim acayip uykum var şuanda
sen nasılsın


geçmiş olsun şifa olsun kuzum
çok şükür iyiyim inşaallah
işteyim çalışırım öyle :)

kararlarımı uygulamaya çalışırım :)
buarada 14.cüzün bitmesine 3 sayfacığım kaldı biiznillah :)

yolu yarılıyorum çok mutluyum :)
 
Harikasın canım Rabbim tez zamanda bitirmeyi nasip eder inşallah.
Başlamak bitirmenin yarısıdır zaten :)
 
maşallah ın var kuzu
sen yaparsın biiznillah :)
apartmanda alt katımızda mutfakta tadilat var alt katımızdaki hemde akrabamiz uzaktan .
yeme içme birarada gibi eve gidince anneme yardım ediyorum 2 evin bulaşığı çamaşırı yemeği bizde olunca insan haliyle hiç bir şey yapamıyor
 

tadilat bitince yaparsın okursun
sen heveslisin :)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…