dini paylaşım alanı

10 DAKİKA DA NELER YAPABİLİRİZ?
1.günde 10 dakikada 100 ALLAHUEKBER dersek bir yılda 36500 defa ALLAH u tealayı zikretmiş oluruz ki bu manevi doygunluğa ulaşmış oluruz
2.günde 10dakika da 1 ayeti kerime ezberlersek neredeyse 8 sene civarında Kur anı kerimi ezberlemiş oluruz.
3.1 hadis i şerif öğrenip bunu uygulamaya çalışabilirz.
4.10 dakika kendimize ayırıp, tefekkür edebilirz; kendimizi yaşamımızı eksiklerimizi olumlu olumsuz yönleirmizi düşünerek kendimizi geliştirme fırsatı elde edebiliriz.
örnekleri çoğaltmak mümkündür..zamanla paylaşacağım inşaallah...
(kayacans)
 
konumuz= sabır

İnsanoğlu bir tezatlar dünyasında yaşamaktadır. Belki de bu tezatlar dünyanın kuruluş dengesini sağlamaktadır. İyiliğe karşı kötülük, güzelliğe karşı çirkinlik, doğruya karşı yanlışlık, ahlaka karşı ahlaksızlık, sağlığa karşı hastalık vs. bahsettiğimiz tezatlar zincirinin sadece birkaç halkasıdır. Dünyada sık sık karşılaştığımız tezatlardan biri de sevinç ve keder ikilemidir. İnsanoğlunu sevinç içinde bırakan bir çok neden sayabileceğimiz gibi, onu hüzne, ümitsizliğe ve kedere gark eden pek çok olaydan da bahsedebiliriz. İnsana dünyayı zindan eden acı ve ümitsizliklerin tek ilacı ise sabırdır. Gözyaşlarının bollaştığı, hastalıkların fazlalaştığı, felaketlerin çoğaldığı; acı ve ızdırapların peş peşe geldiği dünyamızda sabır insanlar için sığınılacak yegane limandır.

Hak yolunda yürümek, bu yürüyüş esnasında karşılaşılan sıkıntı ve meşakkatler hep sabrı gerektirir. Sıkıntıyla dolu dünya ile baş edebilmek için bize verilen sabır, Allah’ın kullarına bahşettiği en hayırlı nimetlerden birisidir. Bu hususu Hz. Peygamber (s.a.s.), “Kimseye sabırdan daha bol ve daha hayırlı nimet verilmemiştir.” (Tecrid-i Sarih Terc., V, 258) sözüyle dile getirir.

İlme ve ibadetlere devam ederek, hastalık ve ölüm gibi tabiî afetleri olgunlukla karşılamak ve güzel amellerin meşakkatlerine tahammül etmek birer sabır çeşidi olarak görülebilir. Bela ve sıkıntılara sabretmek, aynı zamanda Allah’ın hükmünü kabul etmek ve ona gönülden teslim olmak demektir. Böyle durumlarda sabırsızlık, Allah’ın hükmüne karşı çıkma O’na şikâyet etme anlamına gelir. Bu da bir bakıma Allah’ın tasarrufunu beğenmemek ve O’nu tenkit etmek olur ki, böyle bir tavrın neticede Allah’a isyan hatta şirke dönüşme tehlikesi vardır. Başına gelen bir acı veya musibetten sonra, “Ben ne yaptım ki, Allah bana bu musibeti verdi?”, “Allah’ım bu belayı verecek benden başka kimse bulamadın mı?”, gibi sözler gerçek bir müminin dilinde yer bulmamalıdır.
 
İnsanın dünyaya imtihan için gönderildiğine inanıyoruz. Bu nedenle Allah çeşitli vesilelerle kullarını çeşitli imtihanlara tabi tutmaktadır. Nitekim bu husus Kur’an’da açıkça beyan edilmektedir:

“Andolsun ki biz, korku, açlık, mallardan, nefislerden ve ürünlerden bir miktar eksiltme ile sizi imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele.” (Bakara, 155) Burada insanın imtihanı ile sabır peş peşe ifade edilmekte, imtihanı ancak sabreden kulların kazanabileceği beyan edilmektedir. Ardından gelen ayet-i kerimede ise herhangi bir musibete düçar olanların nasıl davranmaları gerektiği de açıklanmaktadır: “O müminler, kendilerine bir bela geldiği zaman biz dünyada Allah’a teslim olmuş kullarız ve ahirette de ancak O’na dönücüyüz diyenlerdir. Onlar Rableri tarafından mağfiret edilmişlerdir ve rahmet onların üzerinedir, onlar doğru yola erenlerin ta kendileridir.” (Bakara, 156-157) Başka bir ayet-i kerimede başlarına gelen musibetlere karşı sabredenlerin mükafatlandırılacağı ve ecirlerinin hesapsız verileceği beyan edilmektedir. (Zümer, 10)
 
Başta peygamberler olmak üzere, hiçbir insan, hastalık ve sıkıntılardan uzak olmamışlardır. Hatta dünyevî sıkıntılarla en çok peygamberler karşı karşıya kalmışlardır. Mesela Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ömrünün neredeyse tamamı ızdırap ve sıkıntılarla geçmiştir. Peygamberlerin ümmetleri de dünyevî sıkıntılardan nasiplenmişlerdir. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.) “Hiç bir Müslüman yoktur ki, kendisine hastalık isabet etmemiş olsun. Nasıl ki, hazan vakti ağacın yaprakları dökülürse, Allah o müminin hatalarını, günahlarını döker.” diyerek, hem hastalığın insan için tabiî bir durum olduğunu ifade etmekte, hem de bu durumun metanetle sabırla karşılanması hâlinde günahların affına vesile olacağını belirtmektedir. “Sabrın sonu selamettir.” diyen ecdadımız da bu hususa işaret etmektedir.
 
Sabır, sadece felaket ve musibetlere karşı dayanıklı olmak değildir. Sabır aynı zamanda şeytanın ve nefsin yönlendirme ve telkinlerine, Allah’a ibadeti terk etmeye yönelik tavsiyelerine karşı direnmek anlamına da gelir. Başka bir ifadeyle Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından da sakınma konusunda ısrarlı olmak da sabrın bir çeşidi sayılır.
 
Yukarıda zikretmeye çalıştığımız ayet ve hadislerde methedilen ve tavsiye edilen sabır, bir musibete katlanmak, tahammül etmek, başa gelene karşı endişelenmeden ve ümitsizliğe düşmeden sükunetle beklemektir. Yoksa Yapılan haksızlıklara sükut etmek, her kötülüğe seyirci kalmak, zillete boyun eğmek, batıla ve fenalığa teslim olmak sabır değil, mesuliyetten kaçmaktır, yaratılış gayesi hilafına yönelmektir. Sabır, geri çekilme ve pasif bir davranış değildir.

Sabır, hareket alanının en kısıtlı olduğu zaman dahi bu sıkıntılardan kurtulma çareleri aramak, çözüm bulmaya çalışmaktır. Allah’ın insana teklif ettiği bütün ibadetler, karşılaştığı musibetler, dünyevî sıkıntıların hepsi bir imtihan gereğidir. Bu imtihanı geçmenin en güzel yolu ise sabırdır.

Sabır, insanı türlü sıkıntılardan koruyan bir kalkandır. İnsan, hem sıkıntılardan kurtulmak hem de imtihanı başarmak istiyorsa sabır sığınağına sarılmalı ve bu konuda gayret göstermelidir.

Hz. Peygamber (s.a.s.), “Bir kimse sabretmek isterse, Allah ona sabır ihsan eder.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 437) buyurarak sabredenlerin yardımcısının Allah olacağını söylemektedir. Öyleyse mümin samimiyetle ilk önce Allah’tan kendisine sabır ihsan etmesini isteyecek ve sabır silahıyla her türlü sıkıntıyla mücadele edecektir. Çünkü sabreden zafere ulaşır.
 
hayırlı sabahlar canlarım..
gönüldaşlarım...

canım bu defaki hatime katılamam diye belirtmiştim ama atlamışsın sanırım sağlık olsun. memlekete gitmiştim sonra ailemle beraber döndük. okuma fırsatı bulamam da üzerime yük kalır sorumluluğum diye korktum vallahi. Allah bin kere razı olsun Honey_ball 'dan rica ettim de okudu benim cüzümü de

bir dahaki hatimde inşallah dahil olurum yine
 
Canim kusura bakma vallahi ..hakkini helal et sen de...
Yüreğinize saglik
 
Rabb im her gece yata yattigimizda bizlere dua etme guzelligini sadeligini nasip etsin insaallah. . .

Icten bir dua . .icten tebessum veya icten bir gözyaşı...

Canimizdan can...

Dusundum de ...
Iyi ki Rabb imiz var iyi ki bizi en derinimizdekileri bilen bir zat i sahane var.
Herkes yanlis anlasa O en dogrusunu anlar ...
Anltamadiklarimizi utandiklarimizi hatalarimizi gunahlarimizi bir tek O en kapsamli bilir. .
Bir tek O bizi en gercek en dogru bilir
Ne güzel en yakinimiz O en samimi en ictrn en guvenilir en vefakar en affedici O...

Rabb im sen varsın iyi ki varsin iyi ki bizlrri musluman olmakla sereflendirdin...
Insaallah bizleri cennetine kabul buyurursun insaallah bizleri cemalullahinla mukafatlandirirsin..

Insaallah efendimizi görmeyi nasip edersin...

Hayirli geceler dostlar...

Uyumadan once dua edelim insaallah gecemin en derin karanliginda sesimizi en yüksek duyan O...
 
CUMA GÜNÜNÜN HAYRI.
Cuma, müminlerin bayramıdır. Cuma günü yapılan ibadetlere iki kat sevap verilir. Bugün işlenen günahlar da iki kat yazılır. Bilhassa Cuma gününü, günahlardan kaçarak ibadetle geçirmeye çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Cuma günü günah işlemeden selametle geçerse, diğer günler de selametle geçer.)

(Sevaplar içinde Cuma günü ve gecesinde yapılandan daha kıymetlisi,... günahlar içinde de Cuma günü ve gecesinde işlenilenden kötüsü yoktur.) [Ramüz]

(Cumadan faziletli bayram yoktur ve o günkü iki rekat namaz, Cuma günü dışındaki bin rekattan efdaldır.) [Deylemi]

(Cuma, fakirlerin haccıdır ve müminlerin bayramıdır ve gök ehlinin bayramıdır ve Cennette de bayram günüdür. Günlerin en iyisi, en şereflisi Cumadır.) [Ey Oğul İlmihali]

(Cuma günü iyiliklerin hazinesidir ve güzel şeylerin menbaıdır.) [Ey Oğul İlmihali]

(Cuma günü geldiği için sevinen bir mümine, kıyamete kadar her gün, o kadar sevap verilir ki, adedini Allahü teâlâ bilir.) [Ey Oğul İlmihali]

(Cuma günü veya gecesi Duhan suresini okuyana Cennette bir köşk ihsan edilir.)

(Cuma gecesi Kehf suresi okuyan, Kıyamette, yerden göğe kadar bir nurla aydınlanır. İki Cuma arasında işlediği günahlar da affolur.) [Tergib]
 
Cumanın özelliği nedir? Niye kıymetlidir?


1- Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allah katında günlerin efendisi Cuma’dır. O kurban ve Ramazan bayramı günlerinden de faziletlidir. Cuma gününde şu beş özellik vardır: 1- Hazret-i Âdem o gün yaratıldı. 2- O gün yeryüzüne indirildi. 3- O gün vefat etti. 4- O günde öyle bir an vardır ki, günah veya akrabalarla ilişkiyi kesme konularında olmamak şartıyla kul Allahü teâlâdan bir şey isterse Allahü teâlâ mutlaka onu verir. 5- Kıyamet o gün kopacaktır. Allah’a yakın hiç bir melek, hiçbir gök, hiçbir yer yoktur, hiçbir rüzgar, hiçbir dağ ve taş yoktur ki, Kıyametin kopmasına sahne olacağı için Cuma gününün heybetinden korkmasın.)
[Buhari, İ. Ahmed]

Cuma, müminlerin bayramıdır. Bugün yapılan ibadetlere en az, iki kat sevap verilir. Bugün işlenen günahlar da, iki kat yazılır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Sevaplar içinde Cuma günü ve gecesinde yapılandan daha kıymetlisi, günahlar içinde de, Cuma günü ve gecesinde işlenilenden daha kötüsü yoktur.) [Ramuz]

(Cuma günü günah işlemeden geçerse, diğer günler de selametle geçer.)
[İ.Gazali]

(Cuma günü, kuşlar, vahşi hayvanlar birbirine, “Selam size, bugün Cumadır” derler.)
[Deylemi]

(Cuma diğer Cumaya kadar ve fazladan üç gün içinde işlenen günahlara kefaret olur. Çünkü iyi bir amel işleyene on kat sevap verilir.)
[Taberani]

(Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.)
[Deylemi]

(Cuma günü gusleden kimsenin günahları affolur.)
[Taberani]

(Cuma günü sabah namazından önce, “Estağfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh” okuyanın, deniz köpüğü kadar da olsa, bütün günahları affolur.)
[İbni Sünni]
[Böyle büyük mükafat verilebilmesi için, o kişinin, düzgün itikada sahip olması, kul hakkını, kazaya kalan farzlarını ödemesi ve haramlardan vazgeçmesi şarttır.]

(Cuma günü veya gecesi ölen mümin, şehid olur, kabir azabından kurtulur.)
[Ebu Nuaym]

(Ana-babanın kabrini, Cuma günleri ziyaret eden kimsenin günahları affolur, haklarını ödemiş olur.)
[Tirmizi]

(Cuma günü 80 salevat getirenin, 80 yıllık günahı affolur.)
[Dare Kutni]

(Cuma gecesi Yasin suresini okuyanın günahları affedilir.)
[İsfehani]

(Cuma günü veya gecesi Duhan suresini okuyana Cennette bir köşk verilir.)
[Taberani]

2- Kendisine Cuma namazı farz olan her müslümanın alış-verişini bırakıp namaza gitmesi farzdır. Özürsüz Cumaya gitmemek haramdır. Ezan okunurken de, alış-veriş yapmak mekruhtur. Halbuki alış-verişin kendisi helaldir. Yani alınan mal mekruh değil, helaldir. Fakat ezan okunurken alış-veriş yapılması mekruhtur. (Dürer)Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, bugünden itibaren kıyamete kadar size Cuma namazını farz kıldı. Adil veya zalim bir imam [başkan] zamanında küçümseyerek veya inkâr ederek Cuma namazını terk edenin iki yakası bir araya gelmesin! Böyle bir kimse tevbe etmezse, onun namazı, zekatı, haccı, orucu ve hiçbir ibadeti kabul olmaz.) [İbni Mace]

(Allah’a ve ahirete inanan, Cuma namazına gitsin!)
[Taberani]

(Cuma namazını kılmayan kimsenin kalbi mühürlenir
[iyilik yapamaz olur], gafil olur.) [Müslim]

(Cuma namazına giderken ayakları tozlanan kimseye Cehennem ateşi haramdır.)
[Tirmizi]

(Cuma namazından sonra, yedi defa ihlas ve muavvizeteyn
[yani iki Kul euzüyü] okuyan kimseyi, Allahü teâlâ, bir hafta, kazadan, beladan, kötü işlerden korur.) [İbni Sünni]

(Büyük günah işlenmediği müddetçe, beş vakit namaz ile Cuma namazı, öteki Cumaya kadar aralarda işlenen günahlara kefarettir.)
[Müslim]
Seferi olana Cuma kılmak farz değildir, kılarsa farz sevabını alır. (Hindiyye)Cuma namazı kılınmayan çok küçük köylerde ve kâfir ülkelerinde, cemaatle öğle namazı kılınır ve ikamet okunur. Cumanın sahih olduğu yerlerde, öğleyi cemaatle kılmak ve ikamet okumak mekruh olur. (Redd-ül Muhtar, Fetava-i Abdurrahim)Mahkumlara Cuma namazı farz değildir. Öğle namazını cemaatle kılabilirler.
Cuma namazı yalnız erkeklere farzdır. Bu husustaki hadis-i şeriflerden ikisi şöyle:
(Cuma namazı kılmak, köle, kadın, çocuk, hasta hariç, her müslümana farzdır.) [Hakim]

(Cumaya gelmeyen erkeklerin evlerini yıksam diye düşündüm.) [Buhari]
Kadınların Cuma günü, öğle namazını evlerinde kılmak için cemaatin camiden çıkmasını beklemeleri şart değildir. (Hidaye)

3-
Cuma günü oruç tutmak müstehaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cuma günü oruç tutana, on ahiret günü oruç sevabı verilir.) [Beyheki]

Bazı âlimlere göre de yalnız Cuma günü oruç tutmak mekruhtur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Yalnız Cuma günü oruç tutmayın! Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutun.) [Buhari]

(Sünnet ve mekruh olduğu bildirilen bir işi yapmamalıdır! Bunun için Cuma günü orucu perşembe veya cumartesi ile birlikte tutmalıdır!) (Redd-ül Muhtar)
 
herkese merhaba hanımlar..sıkıntımı aslında bir derdim var köşesinde açmalıydım ama orada benim konuma yazılabilecek şeyleri az çok tahmin ettiğimden yazmak istemedim. çok düşündüm ve buraya yazmaya karar verdim çünkü gerçekten çok çok duaya ihtiyacım var. çok kötü bi haldeyim ne yapacağımı nasıl davranacağımı şaşırdım kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim..şu an içimdeki duyguları bir bilebilseniz..içim acıyor...
eşimle 7 aydır evliyiz kısmetse temmuzda bir bebeğimiz olacak. bu aralar bunun mutluluğunu yaşamaktan öyle uzağız ki..birbirimizi kırmalar küsmeler yanlış anlaşılmalar..bize ne oldu neden böyle olduk sorularını şu günlerde kendime çok soruyorum..sıkıntıların kırgınlıkların kızgınlıkların bi şekilde üstesinden geldim de eşimin dün akşam bana söylediği bir cümlenin ağırlığı altında ezildim, bunu üstümden atamıyorum, inanın gece boyunca ağladım..kalbim öyle kırık ki..
eşim dindar biridir namazını kuranını hiç ihmal etmez beni de hep uyarır bu konuda. ben de kapalı bir bayanım. yapabildiğimce beş vakit namazımı kılar kuranımı okurum ama ne yalan söyleyeyim namazlarımda ara ara aksaklıklar oluyor özellikle yatsı ve sabah namazlarımda..her gün kuran okuyamıyorum belki haftada bir kez..buna söylenecek hiç bi bahanem yok olamaz da..nefsime yeniliyorum bazen ağır geliyor..ben de eşim gibi her günümü ibadetle değerlendirmek istiyorum ama nafile istikrarlı olamıyorum..
dün akşam tartıştık konu maddiyattı. ama sonradan başka yerlere de geldi eşim benim iyi bir ev hanımı olamadığımı iyi bir kul olmadığımı hatta işimde bile iyi bir çalışan olmadığımı söyledi. evime gereken özeni gösteremediğim doğru, yarım gün çalışıyorum öğleden akşama kadar. yemek bazen yapamıyorum akşam geldiğimde geç oluyor sabah da erken uyanamadığım günlerde yetişmiyor. böyle zamanlarda yemeği eşim yapıyor ama zamanı gelince bunları yüzüme de vuruyor bu evde işlerin nerdeyse hepsini ben yapıyorum diyor. sadece pazar evdeyim o gün temizlik yemek çok şükür yapıyorum. ama işte insanoğlu yaptığımı değil yapmadıklarımı görüyor..bebeğim doğunca inşallah ücretsiz izne ayrılmak istiyorum böylelikle hem kendi çocuğuma kendim bakmış hem de ev işlerine zaman ayırabilmiş olacağım.. eşim de bu isteğimi biliyor ama maddi sebeplerle çalışsan daha iyi olur diyor. hatta dün akşam da bana aynen şunu söyledi "sen tüm gün evde de olsan yemek temizlik yapmazsın o zaman da çocuğu bahane edersin" adam benden tümden ümidini kesmiş, öyle kesin konuşuyor ki..ona tüm bu sıkıntılarımıza sebebin benim çalışma saatlerim olduğunu söylüyorum yok dinlemiyor istesen yaparsın diyor. kendisi sabah gidip öğlen geliyor yani öğleden sonra hep evde. ona ben senin gibi çalışsam bunları yapmaya vaktim olur diyorum anlamıyor..
dün yine konu maddiyattan benim ev işi yapmamama sonra da ibadetlerimdeki gevşekliğime kadar geldi. bana aynen şunu söyledi "ben zaten artık ahirette beraber olalım diye dua da etmeyi bıraktım. belki cennetteki hurilerden biriyle evlenirim orada." bu cümle benim yıkımım oldu desem yeridir. dünyada birlikteyiz ama ahirette olmak istemiyorum diyor sebebi de benim kulluk noktasındaki eksikliklerimmiş..öyle ağladım öyle üzüldüm ki anlatamam ben onu bu kadar çok severken onun artık benim için dua bile etmemesi.. bu çok ağır geliyor.. şu an yazarken bile gözlerim dolu..dedi ki "belki ikimiz de cennete gideriz belli olmaz ama sen başka ben başka biriyle evlenirim"..
her lafı kaldırırım belki ama bu lafı kaldıramıyorum kızlar..bunun ardından hiç konuşmadık. ama ben yine de karı koca arasında küslük olmaz yatak ayırmak olmaz dedim onun yanında uyudum ona dokunmaktan özellikle kaçındım ama sanki bunları söyleyen adam o değilmiş gibi bana sarılarak uyudu..
ne yapayım nasıl davranayım böyle bi lafın ardından siz napardınız lütfen bana bi akıl verin bi dost tavsiyesine çok ihtiyacım var ama en çok da duaya..
hakkınızı helal edin çok uzun yazdım..
 


öncelikle bu topiğimiz dini paylaşım alanı..gerek ibadetler gerek günlük yaşam gerekse maneviyat ile ilgili her konu paylaşılıp konuşulabilir...

sizin mesleğiniz nedir? SAAT kaç aralığında çalışıyorusnuz?
 
Hayirli cumalar ....
Rabbim dualarimizi kabul etsin insallah ..

Arkadasim basta bdv yazmamakla iyi etmissin ...
Esim dindar demissin ama seni yaptigin ibadetlerle degerlendirmis . Tam şuurlu bir mumin bunu demesi dogru degil .. Evet ibadet dinimizin bir parcasi ama rabbima kim daha yakin ve amel derecesi yuksrk bilemeyiz . Bu hos olmamis
Ev islerine gelince , simdi hamilesin ondanmi aksatiyorsun canin istemiyor aceba ? Tam gun calisan bayanlar hem evi hemde isi idare edebiliyorlar zor olsada , bebek olunca evde olsanda ise guce zaman ayirman zor olacak .
Bu konuda biz bayanlar istesek
herseyi muntazam yapabiliriz . Kendimden ornek veriyorum . Canim istese yada mecbur olunca 2 saatte tu ev isleri biter , canim istemezsse aksama kadar bakmisim hic bisi yapmamisim .. Madem esin bu konuda bukadar rahatsiz kendini biraz toplamalisin , eminim esinde yardim etmeye devam edecektir seni bu konuda cabalar gorunce ...

Birde evliliginiz daha yeni olacak birbirinizi tanirken oyle durumlar
Rabbim yuvana huzur versin aranizada muhabbet . Amin ...
 
ben de eşim de öğretmeniz ben öğlenciyim 11.45 de dersim başlıyor 17.30 da bitiyor eşim sabahçı o 12den sonra evde
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…