Geçen gün benzer şeyleri yazdım, sorguladım. Yenge için kullanılan cümleler, "Yengem abime kaçtı, abim hevesini aldı," burada sözde feminist tavırlar sergileyen ama feminizmin ucundan kıyısından geçmeyen bir öğretmen var.
Geçen o kadar uzun yazdım ki, artık yazma gereksinimi duymadım ama kimse kalkıp dememiş ki, "Yengen abine kaçmadı. İkisi ortak bir karar aldılar ve bir yola girdiler. Belki abi yengeyi kaçması için ayarttı -ki kimse bir erkeği kendisini kaçırmaya zorlayamaz, hiçbir erkek de istemediği hevesini alacağı(!) bir kadını kaçırmaz. Abin yengeni, ailesinin rızasını almadan kaçırmış. Yenge de kim bilir nasıl bir aile de büyüdü ki böyle bir adamı çıkış kapısı olarak gördü de kaçtı?"
Bir de yengeyi savunanlar ispoyuncu herhalde diyenler var ki, ben de onları bir kadını ne yapmış olursa olsun bu denli ezmeye, aşağılamaya göz yummanın ataerkil düşüncenin köleleşmesi ve yozlaşması olarak nitelendiriyorum. Hayatım da hiçbir zaman ispiyonculuk yapmadım. Düşmanım zor duruma düşse yardım etmeye çalışırım, oh demem.
Abi melek, abi mükemmel, abi harika, abi abi abi abi...
Abi kaçırdığı bir kadını aşağılayan, hor gören, ailesinin ezmesine müsaade eden bir insan müsvettesi. Hani abi ilk erkek torun, çok şımartılmış ya...
Benim büyük abim ailenin iki kızdan sonra ilk erkek torunu. Yengemi vaktinde çok üzdü. Babam ne yaptı? Abimin tabiri caizse a. s.çtı. Üstelik olayları çok sonra öğrenmesine rağmen, haklılık payı olsun olmasın gerekeni yaptı. Yengemi aldı, abimi def etti gecenin bir yarısı.
Nasıl ki bir insan psikoloğa gittiğinde olayların temeline bakılıyor. Burada da bugün yaşanan olayların temeline inmek gerek. O abi yengeyi ezerken kimse ağzını açıp tek kelime etmemiş. Neymiş baba olaylar büyümesün diye susuyormuş

Kan bağı varmış arada. Benim abim babamın evladı değil miydi? Abimle bizim kan bağımız yok muydu? Babam en son öyle bir noktaya geldi ki, "Adam tutup bir temiz dövdürsek mi bu oğlanı," dedi. Hepimiz şok olduk. Bize bir gün olsun bir fiske vurmamış babam bu sözü etti. Üstelik neden? Yengeme yaşattıkları için. Çünkü biz yengemi dış kapının dış mandalı gibi görmedik, o da babamın kızı, bizim kardeşimiz ailemizin bir ferdi oldu. Babam abime felaket rest çekti. Aklını başına alana kadar bu eve bir daha giremezsin. Seni evlatlıktan reddediyorum, aklın başına gelmedikçe bir ailen yok, dedi. Babam önlemini başta almasaydı, sussaydı, yengemin ezilmesine göz yumsaydı belki abim düzelmeyecekti. En sonunda abim kendi ayağıyla geldi tedavi olmak istiyorum dedi. Yengem kendini ezdirecek biri de değil. Ezdirmedi de fakat hem kendi ailesinin arkasında olacağını biliyordu hem de biz onun hep yanında olduk.
Bu yenge ilk evlendiğinde böyle değildi herhalde. Kadın kim bilir neler yaşadı da bu hale geldi. Yaptıklarını onaylamıyorum ama belli ki gidecek kimsesi yok, ailesi yok. Eşinin ailesi desen yenge hep suçlu. Hiçbirimiz o konuma düşmedik, o kadının yerinde ben olsaydım kendimi ezdirmezdim demek kolay. Mesele öyle bir duruma düştüğünde şunu yapardım demek değil, gerçek olaylar karşısında nasıl bir tutum izleyeceğimizdir. Burada işi gücü olan, mesleği elinde olan ben böyle birisi değildim diyen bir sürü kadın gördük. Onlar bile kendilerini çaresiz hissediyorsa bu yenge ne yapsın?
Abi tımarhanelik ama kimse bu konuda sesini çıkarmıyor. Yenge de yenge. Nerede yatacakmış tuvaletin önünden başka? Mutfak daha iyi bir seçenek ama nasıl bir aşağılık kompleksi varsa tuvalet önü deniyor. Bahane de tuvalet önünden başka yatacak yer olmaması.
Kadın olarak, başka bir kadına bu şekilde yıllarca muamele ediliyor diye tepki gösteriyoruz diye ispiyoncu oluyorsak amenna en azından başka bir kadını yerden yere vurup köleleştirerek ataerkil toplumun bir parçası olmuyoruz.
Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır…
Öğretmenler!... Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.
Mustafa Kemal Atatürk
Vay yeni neslin haline. Başöğretmenden, tuvalet kapısında yatmayı bir kadına reva gören öğretmenlere...