Popüler Konu Düşünce Gücü/Pozitif Düşünce/Olumlamalar

Yoğunluktan bugün sabah şükretmeyi unutmuşum,sayende hatırladım teşekkür ederim :))
 
Günaydın,

Şükür

Normalde binlerce lira ödeyerek sahip olabileceğim, belki Türkiye'de bulamadığım için hiç alamayacağım kitaplara bedava ulaşabildiğim için şükrediyorum. İstediğim filmi izleyebildiğim, şarkıları ücretsiz dinleyebildiğim, oturduğum yerden bir sürü yeni sanatçı keşfedebildiğim için şükrediyorum. Bilgisayarım ve internetim için şükrediyorum. Bugünkü güzel güneşli hava için şükrediyorum. Youtube için şükrediyorum :)

Demin canım çok sıkkındı, bunları yazarken bile kafamda değişiklikler hissettim.
 
KONTROL BENDE OLUMLAMASI

Bugün başkalarına bıraktığım hayatımı kontrolüme alıyorum. Ben özgürüm, kararlarımı kendim veriyorum, akıştan gelecek olanın beni büyüteceğine ve güçlendireceğine inanıyorum. Bu olumlamayı 41 defa 21 gün boyunca en rahat olacağınız ortamda ve zamanda yapın. Böylece sizin kararlı enerjiniz diğer insanlara yansıyacaktır.

RECEP YAMACI
 
mucize
  1. 1.
    akıl yoluyla açıklanamayan, bu yüzden de Tanrısal bir güç tarafından yaratıldığına inanılan doğaüstü olay.
    eş anlamlısı: tansık
  2. 2.
    insanları hayran bırakan olağanüstü olay ya da şey.
  3. Bir olayın mûcize sayılabilmesi için şu özellikleri taşıması gerekir:
    1. Mucize gerçekte Allah’ın işidir. “Peygamberin mucizesi” denilmesi, mucizenin onun aracılığıyla olması ve onun doğruluğunu göstermesi sebebiyledir.
    2. Mucize peygamberlerde meydana gelir. Peygamber olmayan birinin gösterdiği olağan üstü duruma mucize denilemez.
    3. Mucize tabiat kanunlarına aykırı olaydır.
    4. Mucize, peygamberlik iddiasıyla birlikte bulunur. Peygamberlik iddiasından önce sonra olmaz.
    5. Mucize, peygamberin isteğine uygun olur. “Dağı yerinden kaldıracağım” diyen birisinin denizi yarması mucize sayılmaz.
  4. Mucize, peygamber olan kişinin, akılların alamayacağı olayı Allah’ın kudreti ile göstermeyi başarmasıdır. Kur’an’da mucize yerine ayet, beyyine burhan kavramları kullanılır.

ayyy benm kafam çok karıştı ,geçen gün yeğenlerimle bu konuyu konuşuyorduk ve onlar mucizelerin sadece peygamberlere geldiğini söylediler ,ve o kelimenin kullanılmasının bile doğru olmadığını söylediler ,oysaki ben hergün mucizeler yaşadığımı ve harika mucizelerle karşılaşacağımı düşünüyorum ve hep kafamda mucizeler var.
beni aydınlatın lütfen bu konuda
 
canım ben duymadım böyle birşey ama sen o niyetle söylemiyorsun ki zaten. hayatımda birçok güzellikler oluyor de, rahat hissedeceksen. hani riske girmeye gerek yok o zaman değil mi?
 
ftemiz ya evet o niyetle zaten sölemiyrm aklımın ucundan dahi geçmyo ama gelgör ki kafamı karıştırdılar ,benm hayatımda ya da sevdiklerimn hayatında güzel gelişmeler olsun hayat hepimize güzelllikler getirsn tek isteğim bu ,tabiki olmasını istediğim biçok şey var ,ve onları da sevgiyle kabul edebilmem için hazırım :) ben yine mucizelere odaklanıp geldi diye şükrü mü yapayım :) en güzeli bu olmuş gibi hissedip şükür yapayım :) Eş Şekur
 
aynen canım, sen hiç bozma bildiği gibi yap. Allah kabul eder inşallah. bazen insanlar kendi yapamadıkları şeye başkalarının sahip olmasını da istemedikleri için böyle davranabiliyorlar. burda diyorya arkadaşlar zaten dışarda anlatmayın, inanmazlar. o yüzden sen burda paylaş, dileklerini, isteklerini, bizi birbirimizden başka kimse anlamaz.
 
Canım kafam karıştı demişsin kendimce yorumlamak istedim :Haşa hiç kimse peygamber mucizelerini gerçekleştirmez , sadece o kelimeyi benzetme amaçlı kullanıyoruz. Peygamberlerimiz insan üstü , en yüksek sevgi seviyesinde yaratıldıkları İçin onların yaptığını kimse yapamaz zaten.
Seçilmiş oldukları İçin vahiyleri duyar görür hissederler. Bizler mucize yaratmıyoruz ki , bir dilek diliyoruz dua ediyor, Allah’a bırakıyoruz o olmaz gibi görünen dua , dilek gerçekleşince Allahım (mucize gibi)şükürler olsun diyoruz. Bir annenin karnında oluşan embriyonun büyümesi gelişmesi doğması bir mucizedir. Hepimiz bir mucizeyiz aslında umarım anlatabilmişimdir demek istediğimi :) . Mucize kelimesini biz kullanamayız demişler, ben katılmıyorum . Biz mucize yarattık gerçekleştirdik doğa üstü birşey yaptık demiyoruz. Zaten Allah istemese biz dua bile edemeyiz .Bu yukarıdaki görselde Aydınlanma seviyesinden daha yüksekte oluyor peygamberlerin enerjisi sevgi titreşimleri
 
TİTREŞİM

Bir dalganın bir zaman birimi (bir saniye) içerisinde tekrarladığı sıklığa, yani bir saniye içindeki döngü adedine “frekans” denir. Frekans günümüzde kullanıldığı gibi titreşim anlamına değil bir titreşim dalgasının sıklığı anlamına gelir. “Hertz” birimiyle ölçülür. Titreşimin ölçümüne yarayan ve titreşimi tanımlayan diğer bir ölçekte dalga boyudur. Bu nedenle bir titreşim diğerinden, sıklığı ve dalga boyu ile ayırt edilir. Her şey titreşir. İnsan bedenindeki her hücrenin kendine göre bir doğal titreşimi vardır. Aynı şekilde, her hastalığın, her bakterinin , her virüsün de titreşimini belirlemek mümkündür.. Her hücreyi kendi doğal sağlıklı titreşimine döndürmek, bedeni sağlığa kavuşturur. Bedenin titreşimi ile çatışan, onu bloke eden dalga boyları ise hastalığa ve hatta ölüme neden olabilir. Yalnız maddî/fiziksel şeylerin değil, duyguların, düşüncelerin, isteklerin, ilişkilerin, filmlerin, kitapların, belgelerin, toplumsal konuların ve bireysel bilincimizin de kendilerine özgü titreşimleri vardır.

Amerikalı Bilim insanı Dr. David Hawkins , ( 1927-2012) titreşimler , titreşimlerin bilinç düzeylerinde etkisi , ilişkisi üzerine binlerce araştırma yapmış ve Hawkins bilinç haritası denen tabloyu hazırlamıştır. Yaptığı deneylerde , yüksek titreşimli duygu ve düşüncelerin ; düşük titreşimli olanlardan daha güçlü ve etkili olduğunu . En yüksek titreşime ulaşmış bir bilincin düşük titreşimli 70 milyon bilinci dengelediğini klinik olarak kanıtlamış ve Power vs Force – An Anatomy of Consciousness ( Güç Kuvvete Karşı – Bilincin Anatomisi ) kitabında ayrıntılı olarak ele alınmıştır.



Araştırmalar kritik seviyenin 200-cesaret olduğunu, ölçümü 200’ün altında çıkan duyguların düşüncelerin, durumların kişiyi ve çevresini zayıflattığını , yorduğunu, aşağıya çektiğini ortaya çıkartmış.

Bir başka ilgi çekici bulgu da , yüksek bilinç titreşimlerinin şaşırtıcı sayıda düşük titreşimi dengelediği yönünde . Bireylerden herhangi birinin bilinç titreşimi yükseldiğinde , çok sayıda düşük titreşimli bilinci etkileyip dengeleme imkanı olması .

Şöyle ki:

300 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 90.000 kişiyi,

400 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 400.000 kişiyi,

500 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 750.000kişiyi,

600 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 10 milyon kişiyi,

700 seviyesindeki bir kişi ise 200’ün altındaki 70 milyon kişiyi dengelediği görülmüş.

Pozitif ve her şeyi olduğu gibi kabullenen mutlu bir insanın yaydığı enerji, 90.000 insanın yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir.

Sevgiyi gerçek anlamda yaşayan bir insanın yaydığı enerji,750.000 insanın yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir.

Barış ve huzur içinde yaşayan bir insanın yaydığı enerji,10 milyon insanın yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir.

Mevlanalığı yaşayan bir insanın yaydığı enerji,70 milyon insanın yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir.

Peygamber, Buda seviyesinde yaşayan bir insanın yaydığı enerji ise tüm insanlığın yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir…



Yapılan araştırmalar ve sonuç teyitleri yıllar sürmüş ve yüz binlerce denek üzerinde çalışılmış.

Hawkins, insanlığın %85’inin 200’ün altında titreştiğini, son dönemde insanlığın ortalama farkındalık seviyesinin 204’e ulaştığını, yani negatif-pozitif sınırını aştığını, ancak insanın anlamlı bir şekilde tatmininin 250’nin altında gerçekleşemediğini yazmaktadır.

Bireyler gibi, toplumların ve kültürlerin, ülkelerin, coğrafyaların da titreşim seviyeleri var. Bu titreşimler , o alanda yaşayan insanlar, bitkiler , toprak, hava, eşyalar, binalar vs tarafından oluşturulmaktadır. 200’ün altındaki enerji alanları, açlık, kıtlık ve hastalıkların çok yaşandığı, cahillik ve işsizliğin çok olduğu, ilkel şartlara sahip ortamlardır. Tatmin edici bir yaşam 250’lerde başlamaktadır. 300’lerde teknolojik ve ekonomik olarak çok gelişmiş bir toplum mümkün olmakta, 400’lerde ise yüksek bir eğitim, bilgi, kültür ve sanat seviyesi yaşanacaktır. 500, başka bir büyük sıçramanın gerçekleştiği bir eşiktir. 500’lerin sonlarında toplum artık ruhsal bir toplum haline gelmektedir. 600, bütün topluma şefkat ve sevginin hâkim olduğu, bütün eylemleri sevginin yönlendirdiği bir seviyedir.

Şimdi tablonun 200’ün altında kalan ve 200’ün üstünde kalan kısımlarına tekrar göz atalım . Sonra dönüp içimize, düşüncelerimize, sözlerimize, dualarımıza bakalım . Biz acaba bu tablonun neresindeyiz. Yaşadığımız yeri, mahalleyi, kenti, ülkeyi, dünyayı iyileştirmek için bizim üzerimize düşen nedir ?

Kaynak : Power vs Force – An Anatomy of Consciousness

Dr. David Hawkins
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…