Popüler Konu Düşünce Gücü/Pozitif Düşünce/Olumlamalar

Sağlıklı mutlu huzurlu hafta sonları olsun hepimize :KK200:
Eminim geçmiş sayfalarda çokça paylaşıldı bazı bölümler ama kısa biz özet hatırlatma olsun hepimize....
## iyi okumalar yazıyı ikiye bölüyorum sıkılmamak adına.
⭐
Çekim Yasası- Benzer, benzeri çeker!

Madde olarak bildiğimiz cisimler tamamen enerji...

Bildiğiniz gibi, bize okulda öğretilen şey; "maddenin yapı taşı atomdur" cümlesiydi. Evet bu doğru, ama bilim sınır tanımıyor ve elindekiyle yetinmiyor. Madde atomlardan oluşur, peki atom neyden oluşur? Cevaplarınızı duyar gibiyim; Nötronlar, protonlar, çekirdek..

Peki çekirdeğin içinde ne var? İşte bu sorunun cevabı insanları çok şaşırttı. Çekirdeğin içinde "Kuark" adı verilen enerjiler var. Bu enerjiler sürekli titreşim halinde belirli frekansta sinyaller yayıyor.
Kuantum fizikçileri, evrendeki her şeyin, tamamen enerjiden oluştuğunu kanıtladı. Bir atomon altındaki parçacıklar incelendiğinde, uçsuz bucaksız saf enerjiden oluştuğu anlaşıldı.

Evrendeki tüm parçalar, etkileşim halinde ve adeta görünmez iplerle birbirlerine bağlı.

En küçük zerreden en büyük küreye kadar her şey iç içe geçmiş durumda.
Hepimiz büyük insanlık ailesinin bir ferdiyiz, büyük bir enerji okyanusunda yüzüyor, evrensel enerji ile besleniyoruz.

Vücudumuz "Aura" denilen manyetik bir alan ile donanmış.

Peki bütün bunların çekim yasasının enerji kavramı ile ne ilişkisi var?

Benzer benzeri çeker
Çekim yasasının, “benzer, benzeri çeker” şeklindeki sloganı, aslında bazı gerçekleri hemen dile getirmiş olur. İnsan dev bir mıknatıs gibidir, mıknatısın iki kutubu gibi işler; frekansı ile uyumlu şeyleri kendine çeker, uyumsuz olanları kendinden uzaklaştırır.

Düşüncelerimiz ile evrene sürekli mesajlar göndeririz.
Bu düşüncelerin belirli frekansları vardır, bu frekanslar gidip, kendine en çok benzeyen frekans ile örtüşür.
Bu şekilde bilincimizde ne tür düşünceler ve inançlar var ise, bu inançlara uygun deneyimleri hayatımıza çekeriz. İnanılan ve düşünülen şeyden kopulmadığı sürece, o şeyin gerçekleşme ihtimalini arttırırız. İster pozitif, ister negatif düşünce olsun odaklandığımız süre içersinde, bize yaklaşır.

Tam bir kişiyi düşünürken, o kişiden telefon aldığınız oldu mu? Doğru zamanda doğru yerde oldunuz mu?
Tesadüf diye adlandırdığımız durumları zaman zaman yaşarmısınız?
Alışagelmiş hataları tekrar tekrar yaşarmısınız?

Yaşadığınız deneyimler, olaylar, içinde bulunduğunuz koşullar, eylemler bilinçaltınıza iletilir ve inancınız olarak kabul edilir. Bilincinizin yaptığı gibi, bilinçaltınız her bir şeyi muhakeme etmez, sizinle tartışmaz. Olumlu, yada yıkıcı düşünceleri ayırt etmeden kabul eder. Yani düşüncelerinize - telkinlerinizin doğasına göre tepki verir.

Kendinizi kötü hissediyorsanız, “Kendimi kötü hissediyorum.” sinyali yayarsınız, ruhunuz kötü bir hale bürünür. Eğer sürekli yakınıyorsanız, yakındığınız şeyi kendinize çekersiniz, hatta korktuğum başıma geldi dersiniz.

Olaylara karşı olumlu bir bakış açınız var ise, olumlu olaylar, ya da durumları kendinize çekersiniz ve onlar hayatınıza girer.

Farkındalıkla, boş ve anlamsız düşüncelerden uzaklaşıp, daha berrak düşünceler oluşturmayı, hayatınızı mükemmele taşımayı hedefleyebilirsiniz.
Sınırlayıcı, kısıtlayıcı düşünce kalıplarını fark ederek, hayatınızdan çıkarıp, yerine güçlendirici, yapıcı inançlarınızı yerleştirip, hayatınızı, bu inançlarınız doğrultusunda şekillendirip, mutluluğu, bereketi ve sevgiyi yaşamınıza katabilirsiniz.

"Aklıma gelen, başıma geldi" dediğinizde, başınıza gelen şey, sizi mutlu etsin. Etrafınızdakilerin yüksek çıkarlarına hizmet edecek, harika bir şey olsun. İşte bunu istiyordum ve çok şükür oldu diyebileceğiniz harikalar yaratın.

Duygularımız, Rehberlerimiz
İnsanların birçoğu, içlerinde büyük bir çaresizlikle yaşar. Sessiz fırtınaların içinde çaresizce bekleyip dururlar. Hayal kuramazlar, hayal kurmaktan da korkarlar.
Duygularından kaçmak isterler. Bir sorun varsa, kaçarak kurtulmaya çalışırlar. Kaçarlar ama, kaçtıkça sorunları da onları peşlerinden kovalar. Aslında duygularımız bize rehberlik etmek için hazır durumdadır.

Kendimizi iyi hissettiğimizde, bize iyi hissettiren şey nedir?
Ya da iyi hissetmemiz için, ne olması gerekir?
Bir şey mi beklememiz gerekir?
Şu an içinde kendimi iyi hissetmek için, bir engel mi var?

Şu bir gerçek ki, kendinizi iyi hissetmeniz için hiçbir sebepe ihtiyacınız yok. Hayattaysanız, nefes alabiliyorsanız, minnettar olmalı ve kendinizi iyi hissetmelisiniz.
Hayatında herhangi bir zorlukla karşılaşan insanlar; “Dünyanın yükünü omuzlarımda hissediyorum” derler. Bu bizim oluşturduğumuz bir düşünce biçimidir. Sonucu çözümsüzlüktür, felakettir. Bu düşünce kalıbı eğer bize ait ise, o halde kurtulmakta yine bizim elimizde.
Ne yapmak gerekir?
Dünyayı omuzlarımızdan indirip, yere bırakmakla başlayabiliriz.
Yaşamın mevsimleri var. Her zaman, bahar ve yaz olacak diye bir şey yok. Hayatımızda bazen sonbaharı, bazen de kara kışı yaşıyoruz. Bu durumda, fırtınanın ortasında kaldığımızda, ya çıkış yolu bulacağız, ya da eylemsizliğe kapılıp, öylece olan bitenleri kabulleneceğiz. Ama çözümsüzlük, bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil. Bunun en güzel örneği, tarihe geçen karizmatik liderlerdir. Antik çağlardan günümüze kadar uzanan zaman diliminde, tarih sahnesinde birçok olaylar yaşandı. Ülkelerin, milletlerin kaderinde birçok dönüm noktaları yaşandı. Atalete kapılan devletler, milletler bu sahneden yuvarlanarak düştü. Duruşu, görüşü, düşünce yapısı olgunlaşanlar ise, bu gün hala adından ve namından bahsettiriyor.
Şimdi hayal kurma zamanı...

Hayatta peşinden koştuğumuz amaç ne?

Tozu dumana katmak mı istiyoruz, yoksa bunu yapanların arkasından gıpta ile bakmak mı?

Önce bir şeye istek duyarız, sonra düşünmeye başlar, akabinde hayal ederiz. Aslında hayal kurmak yanlış anlaşılıyor.
Bu kadar sorun varken, hayal etmenin ne yeri, ne de zamanı diyebilirler.
Ya da “imkansızı” istiyorsun diyebilirler. Ancak, hayal gücünüz, her engeli aşmanıza yardımcı olacaktır. Karamsar hayaller kurmayın, bunun iyi bir sonucu olmaz, önce bir şey hayal edin, sonra maddeye dönüşmesi için çalışmaya başlayın..

Büyük liderler, önemli buluşların sahipleri, önderler hayallerinin peşinden gitmeye korkmamıştır. Onların hayalleri, hedefleri haline gelmiştir.
Hedefi olan insan, amacı olan insandır. Hayalleriniz sizi hayata bağlar, motive eder, enerji verir. Ne işle uğraşırsanız uğraşın, kaç yaşınızda olursanız olun, mutlaka kuracağınız hayaller vardır, onları bir an evvel gerçekleştirin.

Çekim Yasası, üç temel yasayı içerir:

1. Etki-Tepki yasası
2. Şükran yasası
3. Sevgi yasası

Bunları ve açılımlarını tek tek araştırmak için, piyasada bulabileceğiniz bir çok spirituel kitaplardan yararlanabilirsiniz.

Ancak burada anlatılan kısa bilgileri dahi, tatbike geçirebilirseniz, hayatınzda birçok şey değişebilir.

Amaç, sizi kendi realitenizi yaratmaya çağırmak.

Canimsin yaaa...Inan ki tam zamaninda harika paylasimlar.Icimden teker teker bunlari geciriyor,imajinasyonlarimi yapiyordum.Paylasimlarini da gkrunce icim daha kipir kipir oldu,oldu oldu olduuuu diyor resmen:halay::KK200:
Bu hafta yinee muthis es zamanlilik yasadim,aklimdan gecirdigim imajinasyonum onume geldi bir proje olarak.Isim olarak da direk beni yazdilar,ne olabilirdi ki zaten ; benim imajinasyonum cunku : )))Anlatmayi cok cok isterdim ama epey bir ifşa olmuş olur. Coskuyla,keyifle,mutlulukla,saglikla gelsin her şey hayatimiza...Zaten oylede :KK200::KK200::KK200:
 
Sağlıklı mutlu huzurlu hafta sonları olsun hepimize :KK200:
Eminim geçmiş sayfalarda çokça paylaşıldı bazı bölümler ama kısa biz özet hatırlatma olsun hepimize....
## iyi okumalar yazıyı ikiye bölüyorum sıkılmamak adına.
⭐
Çekim Yasası- Benzer, benzeri çeker!

Madde olarak bildiğimiz cisimler tamamen enerji...

Bildiğiniz gibi, bize okulda öğretilen şey; "maddenin yapı taşı atomdur" cümlesiydi. Evet bu doğru, ama bilim sınır tanımıyor ve elindekiyle yetinmiyor. Madde atomlardan oluşur, peki atom neyden oluşur? Cevaplarınızı duyar gibiyim; Nötronlar, protonlar, çekirdek..

Peki çekirdeğin içinde ne var? İşte bu sorunun cevabı insanları çok şaşırttı. Çekirdeğin içinde "Kuark" adı verilen enerjiler var. Bu enerjiler sürekli titreşim halinde belirli frekansta sinyaller yayıyor.
Kuantum fizikçileri, evrendeki her şeyin, tamamen enerjiden oluştuğunu kanıtladı. Bir atomon altındaki parçacıklar incelendiğinde, uçsuz bucaksız saf enerjiden oluştuğu anlaşıldı.

Evrendeki tüm parçalar, etkileşim halinde ve adeta görünmez iplerle birbirlerine bağlı.

En küçük zerreden en büyük küreye kadar her şey iç içe geçmiş durumda.
Hepimiz büyük insanlık ailesinin bir ferdiyiz, büyük bir enerji okyanusunda yüzüyor, evrensel enerji ile besleniyoruz.

Vücudumuz "Aura" denilen manyetik bir alan ile donanmış.

Peki bütün bunların çekim yasasının enerji kavramı ile ne ilişkisi var?

Benzer benzeri çeker
Çekim yasasının, “benzer, benzeri çeker” şeklindeki sloganı, aslında bazı gerçekleri hemen dile getirmiş olur. İnsan dev bir mıknatıs gibidir, mıknatısın iki kutubu gibi işler; frekansı ile uyumlu şeyleri kendine çeker, uyumsuz olanları kendinden uzaklaştırır.

Düşüncelerimiz ile evrene sürekli mesajlar göndeririz.
Bu düşüncelerin belirli frekansları vardır, bu frekanslar gidip, kendine en çok benzeyen frekans ile örtüşür.
Bu şekilde bilincimizde ne tür düşünceler ve inançlar var ise, bu inançlara uygun deneyimleri hayatımıza çekeriz. İnanılan ve düşünülen şeyden kopulmadığı sürece, o şeyin gerçekleşme ihtimalini arttırırız. İster pozitif, ister negatif düşünce olsun odaklandığımız süre içersinde, bize yaklaşır.

Tam bir kişiyi düşünürken, o kişiden telefon aldığınız oldu mu? Doğru zamanda doğru yerde oldunuz mu?
Tesadüf diye adlandırdığımız durumları zaman zaman yaşarmısınız?
Alışagelmiş hataları tekrar tekrar yaşarmısınız?

Yaşadığınız deneyimler, olaylar, içinde bulunduğunuz koşullar, eylemler bilinçaltınıza iletilir ve inancınız olarak kabul edilir. Bilincinizin yaptığı gibi, bilinçaltınız her bir şeyi muhakeme etmez, sizinle tartışmaz. Olumlu, yada yıkıcı düşünceleri ayırt etmeden kabul eder. Yani düşüncelerinize - telkinlerinizin doğasına göre tepki verir.

Kendinizi kötü hissediyorsanız, “Kendimi kötü hissediyorum.” sinyali yayarsınız, ruhunuz kötü bir hale bürünür. Eğer sürekli yakınıyorsanız, yakındığınız şeyi kendinize çekersiniz, hatta korktuğum başıma geldi dersiniz.

Olaylara karşı olumlu bir bakış açınız var ise, olumlu olaylar, ya da durumları kendinize çekersiniz ve onlar hayatınıza girer.

Farkındalıkla, boş ve anlamsız düşüncelerden uzaklaşıp, daha berrak düşünceler oluşturmayı, hayatınızı mükemmele taşımayı hedefleyebilirsiniz.
Sınırlayıcı, kısıtlayıcı düşünce kalıplarını fark ederek, hayatınızdan çıkarıp, yerine güçlendirici, yapıcı inançlarınızı yerleştirip, hayatınızı, bu inançlarınız doğrultusunda şekillendirip, mutluluğu, bereketi ve sevgiyi yaşamınıza katabilirsiniz.

"Aklıma gelen, başıma geldi" dediğinizde, başınıza gelen şey, sizi mutlu etsin. Etrafınızdakilerin yüksek çıkarlarına hizmet edecek, harika bir şey olsun. İşte bunu istiyordum ve çok şükür oldu diyebileceğiniz harikalar yaratın.

Duygularımız, Rehberlerimiz
İnsanların birçoğu, içlerinde büyük bir çaresizlikle yaşar. Sessiz fırtınaların içinde çaresizce bekleyip dururlar. Hayal kuramazlar, hayal kurmaktan da korkarlar.
Duygularından kaçmak isterler. Bir sorun varsa, kaçarak kurtulmaya çalışırlar. Kaçarlar ama, kaçtıkça sorunları da onları peşlerinden kovalar. Aslında duygularımız bize rehberlik etmek için hazır durumdadır.

Kendimizi iyi hissettiğimizde, bize iyi hissettiren şey nedir?
Ya da iyi hissetmemiz için, ne olması gerekir?
Bir şey mi beklememiz gerekir?
Şu an içinde kendimi iyi hissetmek için, bir engel mi var?

Şu bir gerçek ki, kendinizi iyi hissetmeniz için hiçbir sebepe ihtiyacınız yok. Hayattaysanız, nefes alabiliyorsanız, minnettar olmalı ve kendinizi iyi hissetmelisiniz.
Hayatında herhangi bir zorlukla karşılaşan insanlar; “Dünyanın yükünü omuzlarımda hissediyorum” derler. Bu bizim oluşturduğumuz bir düşünce biçimidir. Sonucu çözümsüzlüktür, felakettir. Bu düşünce kalıbı eğer bize ait ise, o halde kurtulmakta yine bizim elimizde.
Ne yapmak gerekir?
Dünyayı omuzlarımızdan indirip, yere bırakmakla başlayabiliriz.
Yaşamın mevsimleri var. Her zaman, bahar ve yaz olacak diye bir şey yok. Hayatımızda bazen sonbaharı, bazen de kara kışı yaşıyoruz. Bu durumda, fırtınanın ortasında kaldığımızda, ya çıkış yolu bulacağız, ya da eylemsizliğe kapılıp, öylece olan bitenleri kabulleneceğiz. Ama çözümsüzlük, bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil. Bunun en güzel örneği, tarihe geçen karizmatik liderlerdir. Antik çağlardan günümüze kadar uzanan zaman diliminde, tarih sahnesinde birçok olaylar yaşandı. Ülkelerin, milletlerin kaderinde birçok dönüm noktaları yaşandı. Atalete kapılan devletler, milletler bu sahneden yuvarlanarak düştü. Duruşu, görüşü, düşünce yapısı olgunlaşanlar ise, bu gün hala adından ve namından bahsettiriyor.
Şimdi hayal kurma zamanı...

Hayatta peşinden koştuğumuz amaç ne?

Tozu dumana katmak mı istiyoruz, yoksa bunu yapanların arkasından gıpta ile bakmak mı?

Önce bir şeye istek duyarız, sonra düşünmeye başlar, akabinde hayal ederiz. Aslında hayal kurmak yanlış anlaşılıyor.
Bu kadar sorun varken, hayal etmenin ne yeri, ne de zamanı diyebilirler.
Ya da “imkansızı” istiyorsun diyebilirler. Ancak, hayal gücünüz, her engeli aşmanıza yardımcı olacaktır. Karamsar hayaller kurmayın, bunun iyi bir sonucu olmaz, önce bir şey hayal edin, sonra maddeye dönüşmesi için çalışmaya başlayın..

Büyük liderler, önemli buluşların sahipleri, önderler hayallerinin peşinden gitmeye korkmamıştır. Onların hayalleri, hedefleri haline gelmiştir.
Hedefi olan insan, amacı olan insandır. Hayalleriniz sizi hayata bağlar, motive eder, enerji verir. Ne işle uğraşırsanız uğraşın, kaç yaşınızda olursanız olun, mutlaka kuracağınız hayaller vardır, onları bir an evvel gerçekleştirin.

Çekim Yasası, üç temel yasayı içerir:

1. Etki-Tepki yasası
2. Şükran yasası
3. Sevgi yasası

Bunları ve açılımlarını tek tek araştırmak için, piyasada bulabileceğiniz bir çok spirituel kitaplardan yararlanabilirsiniz.

Ancak burada anlatılan kısa bilgileri dahi, tatbike geçirebilirseniz, hayatınzda birçok şey değişebilir.

Amaç, sizi kendi realitenizi yaratmaya çağırmak.

⭐⭐
Bunun için yapmanız gereken şeyler çok basit; önce ne istediğinizi tespit edin ve hemen not alın. Sonra aldığınız notları gözden geçirin. Her isteği tarif etmek için, yalnız bir kaç cümle kullanın, yani isteğinizi en az kelimelerle somut hale getirmeye çalışın.
Bu konuyu bir misal ile biraz daha açalım.
Bildiğiniz gibi büyük reklam şirketleri, insanların dikkatlerini bir ürüne, bir hizmete, belirli bir düşünceye yöneltmek, veya belirli bir görüşü, ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacı ile, reklamlara devasa paralar harcamaktadır. En iyi reklam kurgusu, içeriliği her ne kadar karmaşık da olsa, bu kurguyu tek bir slogan haline getirilebilendir. İnsanlar bu sloganı duyduğunda, hangi şeyden bahsedildiğini hemen anlar. Evrene gönderilen istek Enerjileri de aynı bu şekilde olmalı, kısa, az ve öz.
"Ben hastalanmak istemiyorum" yerine,..
.."ben sağlıklıyım",
"ben istiyorum" yerine,..
.."huzurlu ve mutluyum"
..demeniz gerekir. Yani sağlık durumunuz çok iyi imiş ve bu hayatınızda vuku buluyor gibi bir inanç sergilemeniz gerekir.
Burada Şükran yasası devreye girer. Zira evrende "zaman" diye bir şey yoktur, zaman yalnız maddede ortaya çıkar, tüm varlıkta herşey, şimdi'de, an'da vukuu bulur. Bu yüzden geçmiş ve gelecekten söz ettiğimizde, evren bunu yanlış algılamaktadır.

Yaşam enerjimizi artırmanın yolları

Huzurlu, keyifli, mutlu, coşkulu bir hayat yaşamak için, yaşam enerjimize iyi kullanmayı öğrenmeliyiz.
Bazen sabah uyandığımızda, içimiz kıpır kıpırdır ve coşku doludur. Aslında bunun olmasını sağlayacak herhangi bir sebep yoktur, ama biz çok mutluyuzdur.
Böyle günlerde işyerindeki sıkıntı, trafik, yada herhangi bir tartışma bizi yıldıramaz, sinirlendiremez, üzemez, dertlendiremez. Gün'e böyle başladığımızda, kendimizi iyi hissederiz. Güzel olaylar neşemize neşe katarken, sıkıntılı olaylara aldırmayız. İçimizdeki bu güç, hissettiğimiz sevinç, duygu yoğunluğu, yaşam enerjisinin ta kendisidir.

“Bugün çok enerji doluyum, kendimi çok enerjik hissediyorum, bomba gibiyim”
..deriz. Peki nedir bu hissettiğimiz enerji? Nereden geldi, içimize nasıl girdi? Neden kendimizi hep böyle hissetmiyoruz?

Etrafımızdaki insanların o günkü duruşlarından, bu enerjiye ne kadar sahip olduklarını anlayabiliriz. Güçlü pozitif kişiler, etrafına ışık saçar, bu insanlar yaşam sevinci ile doludur.

Böyle insanlara yakınlık duymamız, mıknatıs gibi çekilmemiz doğaldır.
İhtiyacımız olan bu enerjinin büyük bir kısmını - yaklaşık yüzde 70 kadarını, uyku sırasında alırız.
Bu sebeple iyi bir uyku, hayat enerjisi ile dolmamız için çok önemlidir. Gün içinde yaptığımız eylemlere bağlı olarak da yaşam enerjisi ile dolmamız mümkündür. An'da (şimdi'de) kalarak, coşku ve istekle yaptığımız her şey, bizi yaşam enerjisi ile şarj eder.
Türkçe "Ki", Çince "Chi", Sanskritce'de "Prana", Parapsikoloji alanında ise "Psi" enerjisi olarak adlandırılan bu enerji, fiziksel bedenin çok ötesinde bir enerjidir. Fizik kanunlarıyla açıklanamayan, tanımlanamayan bu enerji, beyne bağlı değil, bütünsel varlığımıza aitdir. Bu enerjinin fiziksel duyularımızla algılanmamasına rağmen, duyu-üstü yeteneğimizle varlığını hissedebiliriz. Ve fiziksel olmayan bu enerjiyi, zihnimiz tarafından yoğunlaştırılıp, yönlendirilebiliriz.

"Ki" enerjisi, soluma refleksi ile bedene girer, ama bu enerji havanın içinde değildir. "Ki" enerjisi bir tür etherik enerjidir, bu enerji aynızamanda elektronun yapı taşlarının, uzayın ve atmosferin, kısacası evrenin her köşesinde bulabiliriz.

Fizik ötesi bu enerji ile nasıl doluyoruz?

Bu enerjinin ana kanalı nefestir. Aldığımız nefeslerle, her an kendimizi "Ki" enerjisi ile doldururuz. Bedene burun yolu ile alınan "Ki", önce bir baston gibi yukarı, sonra omuriliğimizin iki kanalından geçerek, birinci çakramıza - kök çakramıza gelir. Bu sebeple birinci çakramızın sürekli açık tutulması, bir mıknatıs gibi bu enerjiyi çekmesi önemlidir.
Yaşam gücü enerjisi, bedende çakralar (ya da şakra) adı verilen bir dizi enerji sistemleri ile hareket ederler. Çakralar huni şeklinde olup, evrendeki sonsuz enerjiyi emerek, bedenimize yansıtır.

Hepimiz kuyruk sokumundan, kafanın tepesine kadar 7 enerji merkezine sahibiz.
Çakralar gözle görülmeyen güçlü elektrik alanlarıdır.

Çakralardan biri, ya da birkaç tanesi tıkanmış, veya dönüşü yavaşlamışsa, yaşam enerjimizin tam olarak şarj edilmeyeceğini - dolamayacağını söyleyebiliriz.

Bunun sonucunda hastalıklar ve yaşlılık ortaya çıkar.
Hayat enerjisini verimli kullanamayan insanlar, üşengeç, keyifsiz ve isteksiz olurlar. En basit durum ve eylemler, bu kişiler tarafından aşılamaz, halledilemez sorun ve problem olarak algılanır. Hayat enerjilerini iyi kullanamayanlar genelde depresyona girerler.
Hayat enerjimize fazla yüklenen, bazı dikkat etmemiz gereken durumlar söz konusudur. Bu olgular yaşam enerjimizi çalan kaçaklar olarak düşünebiliriz. Örneğin; öfke, nefret, çok konuşmak, (söz israfı) negatif düşünmek, kaprisli davranışlar, enerjimizi fazla tüketmemize sebep olur.
Öyleyse hayatımızın coşkulu, huzurlu, keyifli akışı için yaşam enerjimize sahip çıkmayı ve iyi kullanmayı öğrenmeliyiz.
Okullarda meslek eğitiminin yanı sıra, "yaşam sanatı" öğretilmiş olsa, hayatımızda mesleklerin daha doyumlu hale gelmesi kaçınılmazdır.
Bilinçli afirmasyon (doğrulama) düşünceleri yönlendirmektir. Okullarda bize "zihin bilimi öğretilmiyor, ancak yaşamımızda edindiğimiz tecrübeler, zihin bilimi eğitiminin ta kendisidir.

Sır adı altında "çekim yasası"
Bu Dünyada "benzer benzeri çeker" prensibi geçerlidir. Günümüzde "çekim yasası" prensibi, genelde "Sır" adı altında, daha başarılı, daha mutlu, daha zengin bir hayat arayışında olanlar için öne sürülür. Bunu ezoterik çevreler haricinde, kariyer ve kişisel yöntemleri gösterenler yapar. Bu iki prensip, ilk bakışta birbirlerine benzeselerde, aralarında önemli bir fark vardır.

"Benzer benzeri çeker" prensibinde kişi, kendini keşfetme ve özünü açığa çıkarma çabasındayken, dış hayatında karşılaştıkları, bir ayna olarak karşısına çıkar ve kendi bulunduğu bilinç düzeyini yansıtır. Yani uyanış yolunda bulunan kişi, hayatı ve akışını manipule etmeden, her şeyi olduğu gibi kabul eder.

Sözde uyanış yolunda olan kişi ise, benliğinden oluşan her türlü istekleri, bir eksiklik duygusundan doğan ihtiyaç olarak besler, bu ego kaynaklıdır.

Çekim yasasını uygulayan kişi, böylece arınma yolunda değil, egosuna daha güzel bir maske ve yaşam şartlarını daha uygun hale getirmek için yola çıkmıştır. Bu içsel tutumun, ruhani boyutla bir alakası yoktur. O, zihin gücünü kullanarak, maddesel boyutu manipule etmek ister.

Kendi kişiliğini, ruhani boyuta adanmış bir hayat, dünya zevklerine ve nimetlerine bakmaz, aldanmaz. Geleni kabul eder, gideni bırakır, her şeyi hakkıyla yaşar. Güneşte ısınır, yağmurda ıslanır. Ne yargılar, ne de yargılamalara bel bağlar, ölçmez ve tartmaz. Onun için tek hedef, şartsızlığa ulaşmak ve kendini mutlak sevgi için hazırlamaktır. Arınmanın sonuna dek, kendi gitmelidir. Bu yol oldukça zorlu ve çaba gerektiren bir yolculuktur.
Bil ki, dışarda karşılaştığın her şey, kendini ve bulunduğun bilinç düzeyini görebileceğin, seni sana yansıtan aynadır. Yargılarsan, yargılanırsın, savaş açarsan, sana karşı savaş açılır, korkarsan, korktukların başına gelir, karşılaştığın zorluklar, kendi içinde beslediğin engellerdir. Kendini değiştirirsen, hayatın değişir. Sadece manipulatif bir maske olarak değil, temelde ruhani anlamda, gerçek özgürlük budur.

Söylediklerinize dikkat edin!
Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlığa dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin, Kaderinize dönüşür.

Kaynaklar:
Anthony ROBBINS - İçindeki Devi Uyandır
Eckhart TOLLE - Var Olmanın Gücü
Mümin SEKMAN - Her şey Seninle Başlar
Joseph MURPHY - Bilinç Altının Gücü
Rhonda BYRNE - The Secret
Matthew KELLY - %100 Kendini Olun
Louise HAY - Düşünce Gücüyle Tedavi
J. Ensing ADDINGTON - %100 Düşünce Gücü
Mahatma Gandhi
- Alıntı -

Yazıyla ilgili not: Verilen Kaynak kitaplarının hepsinin okunması gerektiğine inanıyorum.

Iyi ki paylastin. Ara ara hatirlamak gerekiyor:) Cok sukur istedigim hayati yasamak icin imkanim cok:) bir de itiraf :olamaz: imkanim coktan once engelim yok yazmistim. Sonra hemen degistirdim. Kelimeler cok onemli:rapci:

2-3 gundur gece gunduz bu videoyu dinliyorum. Daha once paylastim mi hatirlayamadim tam olarak...

 
Canimsin yaaa...Inan ki tam zamaninda harika paylasimlar.Icimden teker teker bunlari geciriyor,imajinasyonlarimi yapiyordum.Paylasimlarini da gkrunce icim daha kipir kipir oldu,oldu oldu olduuuu diyor resmen:halay::KK200:
Bu hafta yinee muthis es zamanlilik yasadim,aklimdan gecirdigim imajinasyonum onume geldi bir proje olarak.Isim olarak da direk beni yazdilar,ne olabilirdi ki zaten ; benim imajinasyonum cunku : )))Anlatmayi cok cok isterdim ama epey bir ifşa olmuş olur. Coskuyla,keyifle,mutlulukla,saglikla gelsin her şey hayatimiza...Zaten oylede :KK200::KK200::KK200:
Of of süper ne guzel cok sevindim senin adına :) bu hafta ben de durdum durdum surekli hayal kurdum dua ettim sevgi meditasyonu yaptım demirledim capaladim o güzel enerjiyi bütünün hayrına olsun inşallah :KK200:
 
Iyi ki paylastin. Ara ara hatirlamak gerekiyor:) Cok sukur istedigim hayati yasamak icin imkanim cok:) bir de itiraf :olamaz: imkanim coktan once engelim yok yazmistim. Sonra hemen degistirdim. Kelimeler cok onemli:rapci:

2-3 gundur gece gunduz bu videoyu dinliyorum. Daha once paylastim mi hatirlayamadim tam olarak...


Evet imkan cok yeter ki inanalim değişime güzelliklere :KK37:
 
Hayırlı Kandiller canlar paylaşayım mi çok düşündüm saçma diyen olur mu diye bana mantıklı geldi inanıyorum herşey titretisiyor taş toprak ağaç su... insanda doğada her yerde altın oran fi var.Şifa olsun mucize olsun dileyen herkese:KK200:
***
www.mistik.shop/rus-matematikci-grigori-grabovoinin-sayilar-eczanesi-ki

Rus matematikçi Grigori Grabovoi’nin Sayılar Eczanesi
kitabında anlattığına göre sayılarla şifa yöntemi ile hastalıkları yenmek mümkün.

Grigori Grabovoi bir Rus matematikçi… Sayılar, ışık ve ses dalgaları aracılığıyla geliştirdiği şifa metotları, yalnız Rusya’da değil, ABD’den Avrupa’ya kadar birçok kıtada ilgi görüyor. Grabovoi’un yetki verdiği tıp doktoru Svetlana Simirnov, bu öğretiyi 10 yıl önce Türkiye’de de tanıttı ve sonra da defalarca geldi. Yöntemin Türkiye temsilciliğini üstlenen Yeşim Özkazanç da sayılarla ve alternatif tekniklerle şifalanma bilgilerini artık kendisi aktarıyor. Rakamların dünyası her zaman ilgimi çektiği için yaşamımıza olumlu katkılarını da merak ettim. Rus akademisyen Grabovoi, içinde bulunduğumuz karmaşık dünya ortamında bile gelişimimizi tamamlayıp, hayattan zevk alan, sağlıklı, mutlu ve uyumlu bireyler olabilmemiz için ‘genel kurtuluş ve uyumlu gelişim’ ilkesini ortaya atıyor. Sadece fiziksel değil, beklentilerimizle ilgili sorunlar olduğunda, sayılar aracılığıyla bunları yaratan nedenleri değiştirebileceğimizi iddia ediyor.

SAYILAR ECZANESİ
Grigori Grabovoi’nin Rusya’da ‘Sayılar Eczanesi’ olarak anılan kitabı (Restoration of the Human Organism through Concentration on Numbers) İngilizce ve Almanca’dan sonra yakında Türkçe’ye de kazandırılacak. Doğrusu ben matematikçi değilim, tıp doktoru da… Ama bir matematikçiyle tıp doktorunun ortak akıllarıyla geliştirdikleri ve uygulayanların sonuç aldığı bir metot ilgiyi hak ediyor.”Grabovoi’nin yöntemiyle bilinçaltımıza kaydedilen olumsuz bilgiler, olumluya çevriliyor. Bu değişim de şu anımızı ve geleceğimizi etkiliyor. Kişi neyi, neden yaptığını bilerek hayatına devam ediyor. Uygulamada da sayıların enerji seviyesindeki titreşimlerini kullanıyoruz. Sayı dizimleri yedi, sekiz ve dokuz haneli. Baş ağrısından gribe, ilişki sorunlarından kilo vermeye kadar binden fazla hastalığa ve ruhsal soruna fayda sağlayacak sayı dizimleri var. Bu rakamları ister tekrarlayın ister çevrenizde görebileceğiniz bir yere koyun. Sayıların görünmeyen boyuttaki titreşiminden yararlanılıyor. Bununla zihinsel olarak iletişime girince, kendi bozuk titreşimimizi nötrleştiriyoruz. Kişi, bu metodu ne kadar çok kullanırsa, bilinci genişliyor, farkındalığı artıyor. Böylece neden yaşadığımızı algılayıp, mükemmeliğe doğru ilerliyoruz. Hepimizin isteği çevremizle ve evrenle uyum içinde olmak değil mi? Ancak bu şekilde sağlıklı, mutlu ve neşeli hale gelebiliriz.
Aşağıdaki gibi de yapabilirsiniz.

UYGULAMANIN YAPILIŞI
Su dolu bir şişe ya da bardağa etiketleyerek bu suyu içip şifalanabilirsiniz.
KODU YAZIP BARDAĞA YAPIŞTIRIN VE SUYU İÇİNİZ
Uyumlu ilişki: 141111963
Kilo kontrolü: 4812412

Sağ diz ağrısı: 4812531
Sol diz ağrısı: 485148291

Baş ağrısı: 4818543
Grip: 4814212

Maddiyat: 71427321893
Tümörler: 8214351
Kalp ve damar hastalıkları: 1289435
Romatizmal hastalıklar: 8148888

Solunum Hastalıkları: 5823214
Sindirim sistemi hastalıkları: 5321482
Kan hastalıkları: 1843214
Bulaşıcı hastalıklar:5421427
Vitamin eksikliği: 1234895
Nörolojik hastalıklar: 148543293
Psikiyatrik hastalıklar: 8345444
Kulak burun boğaz hastalıkları: 1851432
Su dolu bir şişe ya da bardağa etiketleyerek bu suyu içip şifalanabilirsiniz.
Şimdinin uyumlanması 71042
Geleceğin uyumlanması 148721091
Geçmişin uyumlanması 7819019425
Bitkiler (genel ahenk) 811120218
Hayvanlar (genel ahenk) 555142198110
Mali durum 71427321893
Genel sorunların çözümü 212309909
Ailede uyumlu ilişkiler 285555901
İş yerinde uyumlu ilişkiler 141111963
Çocukların amaçlı öğrenimi 212585212
Olumsuzun olumluya dönüştürülmesi 1888948
Su şişesine yada bardak üstüne kağıda yazabilirsiniz bence ilk olarak tek konu çalışmak daha iyi olur isterseniiz ..
3 farklı konuda alt alta yazabilirsiniz sonuçta suya frekans yüklüyorsunuz
Sayı frekansı kağıda yazın yada bardağa hangi konuyu seçtiyseniz onun rakamlarını yazıp suyu için kaç gün istiyorsanız okadar kullanın kağıda yazıp yanınızda taşıyın seçim sizin şifa olsun.
 
Of of süper ne guzel cok sevindim senin adına :) bu hafta ben de durdum durdum surekli hayal kurdum dua ettim sevgi meditasyonu yaptım demirledim capaladim o güzel enerjiyi bütünün hayrına olsun inşallah :KK200:
Bu hafta sonu bende hep meditasyon videoları dinledim. Özellikle uyurken ve uyanmaya yakın. İşyerinde hala problem yaşıyorum ama kabullenişe geçtim dün itibariyle, baktım ki şikayet ettikçe, düşündükçe daha kötü bir hal alıyor. İmajinasyonlarımı arttırmaya çalışıyorum bende :)).
Mistik yolun videolarını uykulu halde dinlerken, geçmiş yaşam meditasyonu videosu geldi kendiliğinden aslında başlarda çok kendimi vermesemde en sonlarında çok ilginç bir şey gördüm, hiç bir nedeni olmayan bir korkum var hatta birkaç korkum var. Gördüğüm şey bunlarla ilgiliydi.
 
eğlenmek ile ilgili hayaller kurmayı bırakıp gerçekten eğlensek ya:rapci:

Peki ben bunu nerede duydum? Arkadaşımın kızları Disney Junior izlerken orada Minnie Mouse söyledi:KK70:

ne güzel küçük yaşta çocuklara bunları aşılamaları

Aslında bu bana bir mesaj sanırım sürekli andan zevk alamıyorum diyordum Daha doğrusu andan zevk almalıyım diyordum habire Geleceğe dair planlar, hayaller kuruyordum.
 
Merhaba hanımlar,bu gece uygulanabilecek güzel bir tertibi aşağıda paylaşıyorum.Hepinizin Kadir Gecesi mübarek olsun.:)
 

Eklentiler

  • IMG_2142.webp
    IMG_2142.webp
    18,8 KB · Görüntüleme: 134
  • IMG_2143.webp
    IMG_2143.webp
    19,3 KB · Görüntüleme: 167
⭐⭐
Bunun için yapmanız gereken şeyler çok basit; önce ne istediğinizi tespit edin ve hemen not alın. Sonra aldığınız notları gözden geçirin. Her isteği tarif etmek için, yalnız bir kaç cümle kullanın, yani isteğinizi en az kelimelerle somut hale getirmeye çalışın.
Bu konuyu bir misal ile biraz daha açalım.
Bildiğiniz gibi büyük reklam şirketleri, insanların dikkatlerini bir ürüne, bir hizmete, belirli bir düşünceye yöneltmek, veya belirli bir görüşü, ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacı ile, reklamlara devasa paralar harcamaktadır. En iyi reklam kurgusu, içeriliği her ne kadar karmaşık da olsa, bu kurguyu tek bir slogan haline getirilebilendir. İnsanlar bu sloganı duyduğunda, hangi şeyden bahsedildiğini hemen anlar. Evrene gönderilen istek Enerjileri de aynı bu şekilde olmalı, kısa, az ve öz.
"Ben hastalanmak istemiyorum" yerine,..
.."ben sağlıklıyım",
"ben istiyorum" yerine,..
.."huzurlu ve mutluyum"
..demeniz gerekir. Yani sağlık durumunuz çok iyi imiş ve bu hayatınızda vuku buluyor gibi bir inanç sergilemeniz gerekir.
Burada Şükran yasası devreye girer. Zira evrende "zaman" diye bir şey yoktur, zaman yalnız maddede ortaya çıkar, tüm varlıkta herşey, şimdi'de, an'da vukuu bulur. Bu yüzden geçmiş ve gelecekten söz ettiğimizde, evren bunu yanlış algılamaktadır.

Yaşam enerjimizi artırmanın yolları

Huzurlu, keyifli, mutlu, coşkulu bir hayat yaşamak için, yaşam enerjimize iyi kullanmayı öğrenmeliyiz.
Bazen sabah uyandığımızda, içimiz kıpır kıpırdır ve coşku doludur. Aslında bunun olmasını sağlayacak herhangi bir sebep yoktur, ama biz çok mutluyuzdur.
Böyle günlerde işyerindeki sıkıntı, trafik, yada herhangi bir tartışma bizi yıldıramaz, sinirlendiremez, üzemez, dertlendiremez. Gün'e böyle başladığımızda, kendimizi iyi hissederiz. Güzel olaylar neşemize neşe katarken, sıkıntılı olaylara aldırmayız. İçimizdeki bu güç, hissettiğimiz sevinç, duygu yoğunluğu, yaşam enerjisinin ta kendisidir.

“Bugün çok enerji doluyum, kendimi çok enerjik hissediyorum, bomba gibiyim”
..deriz. Peki nedir bu hissettiğimiz enerji? Nereden geldi, içimize nasıl girdi? Neden kendimizi hep böyle hissetmiyoruz?

Etrafımızdaki insanların o günkü duruşlarından, bu enerjiye ne kadar sahip olduklarını anlayabiliriz. Güçlü pozitif kişiler, etrafına ışık saçar, bu insanlar yaşam sevinci ile doludur.

Böyle insanlara yakınlık duymamız, mıknatıs gibi çekilmemiz doğaldır.
İhtiyacımız olan bu enerjinin büyük bir kısmını - yaklaşık yüzde 70 kadarını, uyku sırasında alırız.
Bu sebeple iyi bir uyku, hayat enerjisi ile dolmamız için çok önemlidir. Gün içinde yaptığımız eylemlere bağlı olarak da yaşam enerjisi ile dolmamız mümkündür. An'da (şimdi'de) kalarak, coşku ve istekle yaptığımız her şey, bizi yaşam enerjisi ile şarj eder.
Türkçe "Ki", Çince "Chi", Sanskritce'de "Prana", Parapsikoloji alanında ise "Psi" enerjisi olarak adlandırılan bu enerji, fiziksel bedenin çok ötesinde bir enerjidir. Fizik kanunlarıyla açıklanamayan, tanımlanamayan bu enerji, beyne bağlı değil, bütünsel varlığımıza aitdir. Bu enerjinin fiziksel duyularımızla algılanmamasına rağmen, duyu-üstü yeteneğimizle varlığını hissedebiliriz. Ve fiziksel olmayan bu enerjiyi, zihnimiz tarafından yoğunlaştırılıp, yönlendirilebiliriz.

"Ki" enerjisi, soluma refleksi ile bedene girer, ama bu enerji havanın içinde değildir. "Ki" enerjisi bir tür etherik enerjidir, bu enerji aynızamanda elektronun yapı taşlarının, uzayın ve atmosferin, kısacası evrenin her köşesinde bulabiliriz.

Fizik ötesi bu enerji ile nasıl doluyoruz?

Bu enerjinin ana kanalı nefestir. Aldığımız nefeslerle, her an kendimizi "Ki" enerjisi ile doldururuz. Bedene burun yolu ile alınan "Ki", önce bir baston gibi yukarı, sonra omuriliğimizin iki kanalından geçerek, birinci çakramıza - kök çakramıza gelir. Bu sebeple birinci çakramızın sürekli açık tutulması, bir mıknatıs gibi bu enerjiyi çekmesi önemlidir.
Yaşam gücü enerjisi, bedende çakralar (ya da şakra) adı verilen bir dizi enerji sistemleri ile hareket ederler. Çakralar huni şeklinde olup, evrendeki sonsuz enerjiyi emerek, bedenimize yansıtır.

Hepimiz kuyruk sokumundan, kafanın tepesine kadar 7 enerji merkezine sahibiz.
Çakralar gözle görülmeyen güçlü elektrik alanlarıdır.

Çakralardan biri, ya da birkaç tanesi tıkanmış, veya dönüşü yavaşlamışsa, yaşam enerjimizin tam olarak şarj edilmeyeceğini - dolamayacağını söyleyebiliriz.

Bunun sonucunda hastalıklar ve yaşlılık ortaya çıkar.
Hayat enerjisini verimli kullanamayan insanlar, üşengeç, keyifsiz ve isteksiz olurlar. En basit durum ve eylemler, bu kişiler tarafından aşılamaz, halledilemez sorun ve problem olarak algılanır. Hayat enerjilerini iyi kullanamayanlar genelde depresyona girerler.
Hayat enerjimize fazla yüklenen, bazı dikkat etmemiz gereken durumlar söz konusudur. Bu olgular yaşam enerjimizi çalan kaçaklar olarak düşünebiliriz. Örneğin; öfke, nefret, çok konuşmak, (söz israfı) negatif düşünmek, kaprisli davranışlar, enerjimizi fazla tüketmemize sebep olur.
Öyleyse hayatımızın coşkulu, huzurlu, keyifli akışı için yaşam enerjimize sahip çıkmayı ve iyi kullanmayı öğrenmeliyiz.
Okullarda meslek eğitiminin yanı sıra, "yaşam sanatı" öğretilmiş olsa, hayatımızda mesleklerin daha doyumlu hale gelmesi kaçınılmazdır.
Bilinçli afirmasyon (doğrulama) düşünceleri yönlendirmektir. Okullarda bize "zihin bilimi öğretilmiyor, ancak yaşamımızda edindiğimiz tecrübeler, zihin bilimi eğitiminin ta kendisidir.

Sır adı altında "çekim yasası"
Bu Dünyada "benzer benzeri çeker" prensibi geçerlidir. Günümüzde "çekim yasası" prensibi, genelde "Sır" adı altında, daha başarılı, daha mutlu, daha zengin bir hayat arayışında olanlar için öne sürülür. Bunu ezoterik çevreler haricinde, kariyer ve kişisel yöntemleri gösterenler yapar. Bu iki prensip, ilk bakışta birbirlerine benzeselerde, aralarında önemli bir fark vardır.

"Benzer benzeri çeker" prensibinde kişi, kendini keşfetme ve özünü açığa çıkarma çabasındayken, dış hayatında karşılaştıkları, bir ayna olarak karşısına çıkar ve kendi bulunduğu bilinç düzeyini yansıtır. Yani uyanış yolunda bulunan kişi, hayatı ve akışını manipule etmeden, her şeyi olduğu gibi kabul eder.

Sözde uyanış yolunda olan kişi ise, benliğinden oluşan her türlü istekleri, bir eksiklik duygusundan doğan ihtiyaç olarak besler, bu ego kaynaklıdır.

Çekim yasasını uygulayan kişi, böylece arınma yolunda değil, egosuna daha güzel bir maske ve yaşam şartlarını daha uygun hale getirmek için yola çıkmıştır. Bu içsel tutumun, ruhani boyutla bir alakası yoktur. O, zihin gücünü kullanarak, maddesel boyutu manipule etmek ister.

Kendi kişiliğini, ruhani boyuta adanmış bir hayat, dünya zevklerine ve nimetlerine bakmaz, aldanmaz. Geleni kabul eder, gideni bırakır, her şeyi hakkıyla yaşar. Güneşte ısınır, yağmurda ıslanır. Ne yargılar, ne de yargılamalara bel bağlar, ölçmez ve tartmaz. Onun için tek hedef, şartsızlığa ulaşmak ve kendini mutlak sevgi için hazırlamaktır. Arınmanın sonuna dek, kendi gitmelidir. Bu yol oldukça zorlu ve çaba gerektiren bir yolculuktur.
Bil ki, dışarda karşılaştığın her şey, kendini ve bulunduğun bilinç düzeyini görebileceğin, seni sana yansıtan aynadır. Yargılarsan, yargılanırsın, savaş açarsan, sana karşı savaş açılır, korkarsan, korktukların başına gelir, karşılaştığın zorluklar, kendi içinde beslediğin engellerdir. Kendini değiştirirsen, hayatın değişir. Sadece manipulatif bir maske olarak değil, temelde ruhani anlamda, gerçek özgürlük budur.

Söylediklerinize dikkat edin!
Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlığa dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin, Kaderinize dönüşür.

Kaynaklar:
Anthony ROBBINS - İçindeki Devi Uyandır
Eckhart TOLLE - Var Olmanın Gücü
Mümin SEKMAN - Her şey Seninle Başlar
Joseph MURPHY - Bilinç Altının Gücü
Rhonda BYRNE - The Secret
Matthew KELLY - %100 Kendini Olun
Louise HAY - Düşünce Gücüyle Tedavi
J. Ensing ADDINGTON - %100 Düşünce Gücü
Mahatma Gandhi
- Alıntı -

Icinde okuduklarimda var digerlerinide not aldim cok tesekkurler guzel paylasimlar icin.
 
Hayırlı Kandiller canlar paylaşayım mi çok düşündüm saçma diyen olur mu diye bana mantıklı geldi inanıyorum herşey titretisiyor taş toprak ağaç su... insanda doğada her yerde altın oran fi var.Şifa olsun mucize olsun dileyen herkese:KK200:
***
www.mistik.shop/rus-matematikci-grigori-grabovoinin-sayilar-eczanesi-ki

Rus matematikçi Grigori Grabovoi’nin Sayılar Eczanesi
kitabında anlattığına göre sayılarla şifa yöntemi ile hastalıkları yenmek mümkün.

Grigori Grabovoi bir Rus matematikçi… Sayılar, ışık ve ses dalgaları aracılığıyla geliştirdiği şifa metotları, yalnız Rusya’da değil, ABD’den Avrupa’ya kadar birçok kıtada ilgi görüyor. Grabovoi’un yetki verdiği tıp doktoru Svetlana Simirnov, bu öğretiyi 10 yıl önce Türkiye’de de tanıttı ve sonra da defalarca geldi. Yöntemin Türkiye temsilciliğini üstlenen Yeşim Özkazanç da sayılarla ve alternatif tekniklerle şifalanma bilgilerini artık kendisi aktarıyor. Rakamların dünyası her zaman ilgimi çektiği için yaşamımıza olumlu katkılarını da merak ettim. Rus akademisyen Grabovoi, içinde bulunduğumuz karmaşık dünya ortamında bile gelişimimizi tamamlayıp, hayattan zevk alan, sağlıklı, mutlu ve uyumlu bireyler olabilmemiz için ‘genel kurtuluş ve uyumlu gelişim’ ilkesini ortaya atıyor. Sadece fiziksel değil, beklentilerimizle ilgili sorunlar olduğunda, sayılar aracılığıyla bunları yaratan nedenleri değiştirebileceğimizi iddia ediyor.

SAYILAR ECZANESİ
Grigori Grabovoi’nin Rusya’da ‘Sayılar Eczanesi’ olarak anılan kitabı (Restoration of the Human Organism through Concentration on Numbers) İngilizce ve Almanca’dan sonra yakında Türkçe’ye de kazandırılacak. Doğrusu ben matematikçi değilim, tıp doktoru da… Ama bir matematikçiyle tıp doktorunun ortak akıllarıyla geliştirdikleri ve uygulayanların sonuç aldığı bir metot ilgiyi hak ediyor.”Grabovoi’nin yöntemiyle bilinçaltımıza kaydedilen olumsuz bilgiler, olumluya çevriliyor. Bu değişim de şu anımızı ve geleceğimizi etkiliyor. Kişi neyi, neden yaptığını bilerek hayatına devam ediyor. Uygulamada da sayıların enerji seviyesindeki titreşimlerini kullanıyoruz. Sayı dizimleri yedi, sekiz ve dokuz haneli. Baş ağrısından gribe, ilişki sorunlarından kilo vermeye kadar binden fazla hastalığa ve ruhsal soruna fayda sağlayacak sayı dizimleri var. Bu rakamları ister tekrarlayın ister çevrenizde görebileceğiniz bir yere koyun. Sayıların görünmeyen boyuttaki titreşiminden yararlanılıyor. Bununla zihinsel olarak iletişime girince, kendi bozuk titreşimimizi nötrleştiriyoruz. Kişi, bu metodu ne kadar çok kullanırsa, bilinci genişliyor, farkındalığı artıyor. Böylece neden yaşadığımızı algılayıp, mükemmeliğe doğru ilerliyoruz. Hepimizin isteği çevremizle ve evrenle uyum içinde olmak değil mi? Ancak bu şekilde sağlıklı, mutlu ve neşeli hale gelebiliriz.
Aşağıdaki gibi de yapabilirsiniz.

UYGULAMANIN YAPILIŞI
Su dolu bir şişe ya da bardağa etiketleyerek bu suyu içip şifalanabilirsiniz.
KODU YAZIP BARDAĞA YAPIŞTIRIN VE SUYU İÇİNİZ
Uyumlu ilişki: 141111963
Kilo kontrolü: 4812412

Sağ diz ağrısı: 4812531
Sol diz ağrısı: 485148291

Baş ağrısı: 4818543
Grip: 4814212

Maddiyat: 71427321893
Tümörler: 8214351
Kalp ve damar hastalıkları: 1289435
Romatizmal hastalıklar: 8148888

Solunum Hastalıkları: 5823214
Sindirim sistemi hastalıkları: 5321482
Kan hastalıkları: 1843214
Bulaşıcı hastalıklar:5421427
Vitamin eksikliği: 1234895
Nörolojik hastalıklar: 148543293
Psikiyatrik hastalıklar: 8345444
Kulak burun boğaz hastalıkları: 1851432
Su dolu bir şişe ya da bardağa etiketleyerek bu suyu içip şifalanabilirsiniz.
Şimdinin uyumlanması 71042
Geleceğin uyumlanması 148721091
Geçmişin uyumlanması 7819019425
Bitkiler (genel ahenk) 811120218
Hayvanlar (genel ahenk) 555142198110
Mali durum 71427321893
Genel sorunların çözümü 212309909
Ailede uyumlu ilişkiler 285555901
İş yerinde uyumlu ilişkiler 141111963
Çocukların amaçlı öğrenimi 212585212
Olumsuzun olumluya dönüştürülmesi 1888948
Su şişesine yada bardak üstüne kağıda yazabilirsiniz bence ilk olarak tek konu çalışmak daha iyi olur isterseniiz ..
3 farklı konuda alt alta yazabilirsiniz sonuçta suya frekans yüklüyorsunuz
Sayı frekansı kağıda yazın yada bardağa hangi konuyu seçtiyseniz onun rakamlarını yazıp suyu için kaç gün istiyorsanız okadar kullanın kağıda yazıp yanınızda taşıyın seçim sizin şifa olsun.
Cok degisik ve kolay bir yontem. Tesekkur ederim. Eve gecince deneyecegim. Su sisesine yapistiracagim. Bu konu ile ilgili baska paylasimlar da yaparsan cok memnun olurum:) Sahra- Sahra-
 
Cok degisik ve kolay bir yontem. Tesekkur ederim. Eve gecince deneyecegim. Su sisesine yapistiracagim. Bu konu ile ilgili baska paylasimlar da yaparsan cok memnun olurum:) Sahra- Sahra-
Rica ederim beğendiğim herşeyi paylaşmaya gayret ediyorum öğrendiğim fayda sağladığım birşeyi paylaşmazsam rahat edemiyorum zaten :)
 
Merhaba hanımlar,bu gece uygulanabilecek güzel bir tertibi aşağıda paylaşıyorum.Hepinizin Kadir Gecesi mübarek olsun.:)


Rica ederim beğendiğim herşeyi paylaşmaya gayret ediyorum öğrendiğim fayda sağladığım birşeyi paylaşmazsam rahat edemiyorum zaten :)

Peki ben ne yapiyorum? Iki uygulamayi birlestirdim. gulhilal gulhilal in gonderdigi uygulamaya gore 7 bardaga su koydum simdi dualarini okuyup esmalarini cekecegim. 7 bardagin ustune de Sahra- Sahra- nin paylastigi numaralardan benim icin uygun olanini (eminim tahmin edemediniz:)) yazdim yapistirdim...
 
"Kendimi sevgiyle destekleyip olduğum gibi kabul ettikçe kendimi çok daha değerli hissediyorum. Daha değerli hissettikçe daha iyi oluyorum… Daha değerli hissettikçe daha da güvende oluyorum… Daha değerli hissettikçe daha değerli oluyorum…
Ben kendimi daha değerli hissettikçe gücüm ve yeteneklerim ortaya çıkıyor… Gücüm ve yeteneklerim ortaya çıktıkça ben kendimi daha değerli hissediyorum… Bütün bunlar bende eşsiz bir harmoni oluşturuyor. İşte ben bu harmoniyim…
Benim kendimi değerli hissetmem için dünyada belirli şartların oluşmasına gerek yok. Ben sadece nefes aldığım için bile kendimi değerli hissedebilirim. Ben kendimi olduğum gibi kabul edip değerli hissettiğimde bütün dış şartlar bana ayak uydururlar ve bana ne kadar değerli olduğumu kanıtlarlar… Ben kendimi olduğum gibi seviyorum ve kabul ediyorum… hayat benim için değerlidir… ve bende hayat için…
Geçmişte kendimi değerli hissetmemiş olabilirim. Ama buna bağlı yaşadığım tüm durumlarım sorumlusu benim. Tüm bu kararları sevgiyle değiştiriyorum… Bilirim ki özdeğer kişinin kendi iç dünyasında kazanılabilir bir olgudur. Şimdi içime dolan öz değerin ışığını hissediyorum…
Ben öylesine değerliyim ki, hayatın tüm güzel olasılıklarına açık ve layık olduğumu anlıyorum… Ben bunu anladıkça hayat tüm güzel olasılıklarını bana açıyor. Bu ne de güzel bir harmonidir…
Ben kendimi değerli hissedebilirim… Ben her an kendimi daha da değerli hissedebilirim… Ve bu benim için bir alışkanlıktır… kendimi sevmek ve değerli hissetmek benim en güzel alışkanlığımdır… Bu beni daha da değerli ve güvende kılar.
Ben kendimi öyle değerli hissederim ki, her ismimi duyduğumda kendime verdiğim değer iki kat artar. Ve iki kat daha… iki kat daha…
Ben kendimi değerli hissettikçe başkalarındaki değeri görmeyi de bilirim... Onlardaki bu değeri her an onlara hissettiririm. Onlardaki mükemmeli görmeyi seçerim… Çünkü onlardaki mükemmel, benim içimdeki mükemmeldir… Ben onları değerli buldukça, onlar beni fazlasıyla bulur bilirim... Bu harmoni ile bir bütün olurum…

Ben değerliyim, ve bunu deneyimlemeyi seçiyorum… Şimdi hızla değişiyorum...."
Akın Berk Sürücü


Nasil guzel nasil guzelm olumlamadir bu yaa:KK200::KK200: Cok oncelerde paylasmisimdir, ama yine paylasayim dedim.Bas ucu yapilmali,her gun okunmali canlar
 
"Kendimi sevgiyle destekleyip olduğum gibi kabul ettikçe kendimi çok daha değerli hissediyorum. Daha değerli hissettikçe daha iyi oluyorum… Daha değerli hissettikçe daha da güvende oluyorum… Daha değerli hissettikçe daha değerli oluyorum…
Ben kendimi daha değerli hissettikçe gücüm ve yeteneklerim ortaya çıkıyor… Gücüm ve yeteneklerim ortaya çıktıkça ben kendimi daha değerli hissediyorum… Bütün bunlar bende eşsiz bir harmoni oluşturuyor. İşte ben bu harmoniyim…
Benim kendimi değerli hissetmem için dünyada belirli şartların oluşmasına gerek yok. Ben sadece nefes aldığım için bile kendimi değerli hissedebilirim. Ben kendimi olduğum gibi kabul edip değerli hissettiğimde bütün dış şartlar bana ayak uydururlar ve bana ne kadar değerli olduğumu kanıtlarlar… Ben kendimi olduğum gibi seviyorum ve kabul ediyorum… hayat benim için değerlidir… ve bende hayat için…
Geçmişte kendimi değerli hissetmemiş olabilirim. Ama buna bağlı yaşadığım tüm durumlarım sorumlusu benim. Tüm bu kararları sevgiyle değiştiriyorum… Bilirim ki özdeğer kişinin kendi iç dünyasında kazanılabilir bir olgudur. Şimdi içime dolan öz değerin ışığını hissediyorum…
Ben öylesine değerliyim ki, hayatın tüm güzel olasılıklarına açık ve layık olduğumu anlıyorum… Ben bunu anladıkça hayat tüm güzel olasılıklarını bana açıyor. Bu ne de güzel bir harmonidir…
Ben kendimi değerli hissedebilirim… Ben her an kendimi daha da değerli hissedebilirim… Ve bu benim için bir alışkanlıktır… kendimi sevmek ve değerli hissetmek benim en güzel alışkanlığımdır… Bu beni daha da değerli ve güvende kılar.
Ben kendimi öyle değerli hissederim ki, her ismimi duyduğumda kendime verdiğim değer iki kat artar. Ve iki kat daha… iki kat daha…
Ben kendimi değerli hissettikçe başkalarındaki değeri görmeyi de bilirim... Onlardaki bu değeri her an onlara hissettiririm. Onlardaki mükemmeli görmeyi seçerim… Çünkü onlardaki mükemmel, benim içimdeki mükemmeldir… Ben onları değerli buldukça, onlar beni fazlasıyla bulur bilirim... Bu harmoni ile bir bütün olurum…

Ben değerliyim, ve bunu deneyimlemeyi seçiyorum… Şimdi hızla değişiyorum...."
Akın Berk Sürücü


Nasil guzel nasil guzelm olumlamadir bu yaa:KK200::KK200: Cok oncelerde paylasmisimdir, ama yine paylasayim dedim.Bas ucu yapilmali,her gun okunmali canlar

Çok çok güzelmiş, teşekkürler paylaşım için, kendime aldım bu olumlamayı ara ara tekrarlamak için.
 
Bir tanede benden :KK200::KK200::KK200:
Birisi seni sevmekten vazgeçti diye değersiz olmazsın ya da birisi seni tercih etti diye değerli olmazsın. Düştüğün yanılsama: “Ancak seviliyorsam bir değerim vardır.” yanılsaması. Hiç kimse seni sevmese de çok değerlisin. Birileri seni sevdiği için değil yalnızca var olduğun için değerlisin. Değer duygun sevilmekten bağımsız olarak kendi içinde olmalı, onu içinde bul ve başkalarının seni değerli hissettirmesi beklentisinden çık. HER ŞEY KENDİNİ SEVMEKLE BAŞLAR ....
Alıntı.
 
Back
X