Cogu seyi oldugu gibi bunu da denemistim ama 2008 2009 yillari sirasindaydi. Ben işe yaradigini düşünmüştüm new age müzikleri, alttan derinden gelen sesler... Hatta o universite dönemim gercekten zor donemde sayilirdim, eşimle sevgililik doneminde il degistirmisti sevgilim, benim icin yeni baslangiclar filan... Bu muziklere basladim.Bana epey ozguven yuklemisti,her yonden. Kendimi yuruyen dev gibi hissediyordum şaka gibi ya :)))) Her şeyi esimle yapmaya alismistim mesela. Ama artik tek basinalik bile cok mutlu ettigi icin o donem hic zorlanmadim. Surekli arka planda sen harikasin,muhtesimsin diyen beni gazlayan muzikler bende işe yaramiştibuttrfly canım ben bir şeyi çok merak ediyorum. Bu you tube da falan belirli frekanslar var örneğin 432 hz 528 hz 999 hz gibi frekanslar. Bunları dinlemek titreşimimizi yükseltir mi yoksa işe yaramaz veya zararlı olabilir mi ? Bir bilgin var mı acaba ? Aklıma epey takılıyor bu
Cogu seyi oldugu gibi bunu da denemistim ama 2008 2009 yillari sirasindaydi. Ben işe yaradigini düşünmüştüm new age müzikleri, alttan derinden gelen sesler... Hatta o universite dönemim gercekten zor donemde sayilirdim, eşimle sevgililik doneminde il degistirmisti sevgilim, benim icin yeni baslangiclar filan... Bu muziklere basladim.Bana epey ozguven yuklemisti,her yonden. Kendimi yuruyen dev gibi hissediyordum şaka gibi ya :)))) Her şeyi esimle yapmaya alismistim mesela. Ama artik tek basinalik bile cok mutlu ettigi icin o donem hic zorlanmadim. Surekli arka planda sen harikasin,muhtesimsin diyen beni gazlayan muzikler bende işe yaramiştiSabahlari erkenden kalkip yuruyuse ciktigimda dinlerdim, daha sonra da duşumu alip okula giderdim, ne gazdı size anlatamam. O gunleri şu an olumsuz hatirlayabilirdim, ama coook keyifli hatirliyorum
Yine zamanlaması müthiş bir paylaşım benim için, belki sizin için de öyledir .....
Zihnin sadece yüzde onluk dilimi bilinç halidir. Yüzde doksanlık dilimi oluşturan bilinçaltıdır. Ve bilinçaltımız geçmiş yaşantılarla gelecek arasındaki hücre bağlantılarının olduğu alandır. Mesele bilinçaltındaki negatif kurulmuş hücre bağlantılarından arınmaktır. Gelecek kaygısı duyarsan anda kalamazsın. Geçmişe göre yorumlarsan hayatını hep geçmişteki gibi olayları çekersin. Anda kaldığın farkındalıkla aldığın tüm kararlar senin bilinçli seçimlerin olur. Bugün her ne yaşıyorsan bilinçaltında ne varsa onları yaşamına çekmendir. Bu sebeble şaşırmamalısın olanlara. Her şeyin senin seçimin olduğunu anladığın gün kimseye de kızamazsın. Herkesin bir ruhsal tekamülü vardır. Bazen için sıkılır boğazın düğümlenir ne olduğunu anlayamazsın. Ortada sorun yok gibi gözükür ama bilinçaltında mutlaka olumsuz enerjiler harekete geçmiştir. Bilinçaltında neler olup bittiğini ancak içe dönerek farkedersin. Her gece bir yarım saat sessiz bir yerde ol. Ve neyi neden yaşadığını sorgula. Ortada hiç bir zaman suçlu yoktur. Olamaz. Kimse suçlu değil. Sadece beyninin yaydığı enerji frekansları ne ise onlari yaşıyorsun. Kötü diye birsey yok. O da bakış açın. Hastalığa bile isyan edilmez. Hiç bir şeye isyan etme. Kabule geçtiğinde neyi neden yaşadığını net görebileceksin. Herşey yaşamın birer parçasıdır. İyi yada kötü diye sınıflandırma. Çözüme odaklan. En kötü yaşadığın olayların ardında çok büyük dersler vardır. Görmeyi dene. Acıyla yoğrulursan acı bilinci iyice tetiklersin. Dur. Bekle. Teslimiyette kal. Şükret. İnan. Düzelir herşey. Ve unutma ki inan hiç bir şey sonsuza dek sürmez. Hersey bir anda değişebilir. Iyiye doğru bir değişim istiyorsan düşünce sistemini ivedilikle değiştirmelisin. Değişim içerden başlar ruhtan başlar. Ve günlük hayatına yön verir. Hala aynı hataları yapıyorsan sorun başkasinda değil sendedir.
Değişiminize siz yön verin. Farkındalığınızın farkında olun. Kalp gözünüzü açın. Huzurun mutluluğun güzelliklerin olduğu yerde kalın. Sevgiyle umutla ışıkla kalın...!
Saygılarımla...
_ Nevzat Ertürk_
Körükleyici düşünceler ve olumlamalar
Çözülmesi gereken her sorunun altında yanlış körükleyici düşünceler vardır. Kimine göre bunlar çekirdek inanç, kimine göre otomatik düşünce, kalıplaşmış düşünce diye de adlandırılır. Nedir bu körükleyici düşünceler? Birey doğduğunda boş bir tabloyu andırır.
Düşünme yeteneği henüz olgunlaşmamıştır ve çevresinden 3 tür mesaj alır. Kendisinin ne olup olmadığı ile ilgili, başkalarının ne olup olmadığı ile ilgili ve yaşadığımız dünyanın ne olup olmadığı ile ilgili bilgiler alır. Kendimiz ve hayat hakkında oluşturduğumuz tüm bu yargılar bilinçaltımızda yer ederek otomatikleşir ve inançlarımız haline gelip farkında olmadığımız sürece bizi yönetirler.
Bilinçaltının yapısını göz önüne aldığımızda gerçekçi düşünceler ile oluşturulmuş olumlamalar, 21 gün boyunca özellikle sabah ve akşam hissederek ve imgeleyerek yapıldığında etkili sonuçlar vermektedir.
Gerçek potansiyelimizin açığa çıkmasına engel olan belli başlı davranışlar ve olumlamaları:
Suçlama ve Suçluluk Duygusu
Suçlama iki yönlüdür. Başkalarını ve kendini suçlama. Altında yatan sebep ise; olayları, OL’anı olduğu gibi kabul etmemek ve mükemmeliyetçilik düşüncesidir. Hiçbir hata ve yanlış kabul edilmez. Mükemmeliyetçilik ile yetiştirilen kişinin yaptığı her şeyde mükemmel olması beklenir ve buna uymayan bir davranış sergilediğinde ceza ile karşılaşır. Kendini suçlayan insan tüm bu yaşadıklarını içselleştirip yaptığı her yanlış davranışta kendini suçlar ve kendini değersiz görmeye başlar.
Körükleyici Düşünceler:
(Başkalarını Suçlamanın Altındaki Düşünceler)
– Senin suçun
– Bu şekilde davranmasaydın bunlar olmazdı
– Hayat çok acımasız ve hiç adil değil
– Bunun başıma gelmesinin sorumlusu ben değilim
– Ben bu davranışı haketmiyorum
– Bunu bana nasıl yapar?
(Kendini Suçlamanın Altındaki Düşünceler)
– Kahretsin ben bu davranış nasıl nasıl yapabildim?
– Ben bunu yaptığım için en büyük cezayı hakediyorum.
– Bu davranışı yapmamam gerekiyordu.
– Ben kendime nasıl hakim olamadım?
Diğerlerini Suçlamaya Karşı Olumlama (Başkalarını Affetme Olumlaması)
Evrende her şeyin birbirine bağlı olduğunu biliyorum.
Her şey birbirine bağlı ve OL’an her ne ise OL’ması gerektiği için OL’duğunu biliyorum.
Karşımdakinin o anki algılama yapısına göre o şekilde davrandığını biliyorum ve anlıyorum.
OL’an her şeyin en yüksek hayra hizmet ettiğini biliyorum.
Beni etkileyen tüm olayları affediyorum ve ders alıyorum.
Karşılaştığım her şeyi olduğu gibi kabul ediyorum.
Karşılaştığım her şeyi affediyorum ve teşekkür ediyorum.
Kendini Suçlamaya Karşı Olumlama (Kendini Affetme Olumlaması)
Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum.
Zayıf yanlarımı, olumsuz duygu, düşünce ve
davranışlarımı kabul ediyorum.
Geçmişteki yanlışlarımı, hatalarımı kabul ediyorum.
Tüm bunların olması gerektiği için olduğunu biliyorum.
Olan her şeyin en yüksek hayra hizmet ettiğini biliyorum.
Yaptıklarımın sorumluluğunu alıyorum.
Yaptığım her şey için kendimi bağışlıyorum.
Olan her ne ise yaşamımla ilgili bana ders veriyor ve
Beni daha da olgunlaştırıyor.
Tüm olanların ve hatalarımın tekamülüm için olduğunu biliyorum.
Ve ben yaptığım her şeyden ders alıyorum, öğreniyorum.
** Suçluluk duygusunun başka bir boyutu daha vardır ve bu sağlıklı suçluluk duygusu yani mahcubiyettir ve bu ise vicdanın gelişmesine yol açar. Yukarıda bahsedilen duygu yalnızca insanın kendini değersiz görmesine ve güveninin azalmasına sebep olan sağlıksız suçluluk duygusudur.
Sosyal Fobi
Başkaları tarafından değerlendirilme, eleştirilme, yargılanma, alay edilme gibi yoğun korkular hüküm sürer.
Körükleyici Düşünceler
– Benimle alay edecekler
– Rezil olacağım
– Komik duruma düşeceğim
– Bunu yaparsam başkaları benim hakkımda ne düşünür?
Olumlaması:
Karşımdakinin de benim gibi olduğunu biliyorum.
Yaşı, cinsiyeti, sosyal rütbesi ne olursa olsun özümüzde bir olduğumuzu biliyorum.
Benim zayıf ve güçlü yönlerimin olduğu gibi karşımdakinde de var olduğunu biliyorum.
Zaman zaman gülünç duruma düşebilirim başkaları gibi ve bunun normal bir durum olduğunu biliyorum.
Ve bunun bilinciyle düşüncelerimi rahatlıkla ifade ediyorum.
Duygularımı rahatlıkla ifade ediyorum.
Başkalarıyla rahatlıkla iletişime geçiyorum.
Kolaylıkla arkadaş ediniyorum.
Öfke Tutkunluğu
Sürekli öfkeli olmak belli bir süre sonra tutkunluk haline gelir ve kişi öfke ile istediği her şeyi elde edeceğine inanır.
Körükleyici Düşünceler:
– Öfkeliyken insanlar benden çekiniyor ve böylelikle istediklerimi yaptırabiliyorum
– Öfkeli olmak bana güç kazandırıyor
Olumlaması:
Ben Sevgi doluyum.
Sevginin gücüne inanıyorum.
İsteklerimi, düşüncelerimi ve duygularımı Sevgi ile ifade ediyorum.
Kendime ve başkalarına olan davranışlarımda Sevgiyi yansıtıyorum.
Sevgi ile ifade ettiğim her istek yerine geliyor.
Ben Sevgi’nin her şeyi çözdüğünü biliyorum.
Her şeye Sevgi ile yaklaşıyor ve her şeyi Sevgi ile çözüyorum.
Başarısızlık Korkusu
Bireyin her başarısız deneyiminde eleştiri ve ceza ile karşılaşması ve üst üste başarısız deneyimler yaşaması başarısızlık korkusuna sebep olur.
Körükleyici Düşünceler:
– Yapamam
– Bunu başaramam ve hiçbir şeyi başaramıyorum
– Tekrar denesem de yine başaramayacağım
– Ya tekrar başaramazsam
Olumlaması:
Başarısızlıklarımdan başarım için yeni şeyler öğreniyorum.
Her denemelerim başarım için temel oluşturuyor.
Karşıma çıkan engellerde çözüme odaklanıyorum ve yaratıcı zekamı kullanıyorum.
İçimde başarı için gerekli tüm yeteneklerim mevcut ve ben bunların açığa çıkmasına izin veriyorum.
Daha önceki başarılarıma odaklanıyor ve yeni başarılarım için kendime güveniyorum.
Ben yetenekliyim ve başarılıyım.
Özgüven
Bireyin çocukluğundan beri bilinçaltına yerleştirdiği tüm olumsuz körükleyici düşünceler özgüveninin zedelenmesine, kendisini değersiz görmesine sebep olur.
Olumlaması:
Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum.
Ben her halimle değerliyim.
Geçmişimi affediyorum ve bu kabul kendime olan güvenimi arttırıyor.
Kendime güveniyorum.
İçimde sonsuz yetenek var ve ben bunları açığa çıkarıyorum.
İçimde sonsuz bir güç var ve ben bunu açığa çıkarıyorum.
Ben düşüncelerimin ve duygularımın ötesinde güçlü bir varlığım.
Yukarıda verilen olumsuz körükleyici düşünceler Bilişsel Terapi ile bulunmuş ve bahsedilen davranışların temelinde yatan düşüncelerdir. Bahsedilen davranışların ve diğer olumsuz davranışların altında yatan körükleyici düşünceler nasıl bulunur? Psikolog David Fontana, ‘Kendinizi Tanıyın Dilediğiniz Gibi Olun’ adlı kitabında körükleyici düşünceleri bulmak için şu egzersizi önerir:
“Rahatsız edilme olasılığınızın en düşük olduğu bir zaman diliminde birkaç dakikalığına sessizce oturun. Derin ve düzenli nefesler alarak bütün vücudunuzu gevşetin ve zihninizi boşaltın. İçinizde varolan ve keşfetmek istediğiniz duygusal tepkiyi düşünün. Şimdi de bu duygunun ortaya çıkmasına neden olan bir olayı aklınıza getirin. Hayalinizde bunu olabildiğince canlandırmaya çalışın. Şimdi de bu olayı canlandırdığınız anda aklınıza gelen ilk düşünce ya da izlenimi gözleyin, başka bir deyişle bu olayın bilincinize yansımasıyla buna bağlı olan duygunun ortaya çıkmasına müdahale eden düşünce ya da izlenimi gözleyin.”
Bu egzersiz ile olumsuz körükleyici düşüncelerinizi saptayarak bunları gerçekçi düşünceler ile değiştirme gücüne sahip olursunuz.
- Yazar Deniz Taşkın -
İndigo Dergisi
Neden yenilgi olsun ki bu sadece sizin için olsa olsa enerjinizle uyumlu olmayan bir deneyim olabilir :) Hadi biraz deneyim örnekleri paylaşayım : ))))
Hollywood Kişilikleri
- Henry Ford: Ford bugün yenilikçi montaj hattı ve Amerikan yapımı arabalarıyla biliniyor olsa da bu başarıyı bir anda yakalamadı. Hatta, Ford Motor Company’i kurmadan önce 5 kez batmış ve parasız kalmıştı.
- H. Macy: Çoğu kişi bu mağaza zincirinden haberdardır ancak Macy için işler her zaman kolay olmadı. New York’ta açtığı bu mağaza ile başarıyı yakalamadan önce Macy 7 şirket batırmıştı.
- W.Woolworth: Kimileri bu ismi bilmiyor olabilir ancak Woolworth bir zamanlar Amerika’da alışveriş merkezi denildiğinde akla gelen en büyük isimlerden biriydi. Kendi işini kurmadan önce ise genç Woolworth manifaturacıda çalışıyordu ve patronu onda bu yeteneği görmediğinden müşterilerle ilgilenmesi yasaktı.
- Soichiro Honda: Honda olarak bilinen milyar dolarlık firma bir dizi başarısızlık ve ardından gelen şans ile başlangıcını yaptı. Honda, mühendis pozisyonu için mülakata gittiğinde Toyota Motor Corporation tarafından reddedildi ve bir süre işsiz kaldı. Evinde scooter yapmaya başlayan Honda, komşularının da teşvikiyle kendi şirketini kurdu.
- Akio Morita: Morita’yı duymamış olabilirsiniz ancak şirketi Sony’i kesinlikle biliyorsunuzdur. Sony’nin ilk ürünü pilavı pişirmekten ziyade yakan bir pilav pişiriciydi ve 100 adetten az sattı. Bu yenilgi Morita ve ortaklarını durdurmadı ve multi milyar dolarlık bir şirket kurmak konusunda ısrarlarını devam ettirdiler.
- Bill Gates: Harvard’ı bırakan ve Microsoft ortağı Paul Allen ile birlikte Traf-O-Data adını verdikleri başarısız bir şirket kuran Gates, görünürde başarı için iyi bir aday değildi. Traf-O-Data iyi bir fikir olmasa da Gates’in sonraki çalışmaları öyleydi; böylece Microsoft adlı küresel imparatorluk kuruldu.
- Harland David Sanders: Kentucky Fried Chicken’in Albay Sanders’ı olarak da bilinen Harland Sanders, önceleri tavuklarını satmakta zorlanıyordu. Öyle ki, meşhur özel tarifini kabul edecek bir restoran bulana kadar 1,009 kez reddedildi.
- Walt Disney: Disney bugün dünyanın her yerindeki ürün, film ve eğlence parkları sayesinde milyarlar kazanıyor ancak kurucu Walt Disney başlarda hayli zorlandı. Gazete editörü tarafından ‘hayal gücünden yoksun olduğu ve fikir üretemediği’ gerekçesiyle kovuldu. Bu olaydan sonra Disney ömrü çok uzun olmayan, iflas ve başarısızlıkla sonuçlanan şirketler kurdu. Buna rağmen Disney vazgeçmedi ve sonunda başarılı olmanın yolunu buldu.
Bu yüzler büyük ekrandan tanıdık gelebilir ancak bu aktör, aktris ve yönetmenler de zafer elde etmelerinin öncesinde reddedilme konusunda paylarına düşeni aldılar.
- Jerry Seinfeld: Seinfeld’in kim olduğunu hemen herkes bilir ancak genç bir komedyen olarak komedi kulübüne adımını ilk attığında, seyirciye baktığında donakaldı ve yuhalanarak sahneden indirildi. Seinfeld başarabileceğini biliyordu, bu nedenle ertesi akşam komedi kulübüne tekrar gitti, gösterisini kahkahalar ve alkışlarla tamamladı. Gerisi malum.
- Fred Astaire: İlk ekran denemesinde, MGM deneme çekimi yönetmeni Astaire için, ”Rol yapamıyor. Şarkı söyleyemiyor. Kısmen kel. Biraz dans edebiliyor.” şeklinde not aldı. Astaire daha sonra inanılmaz başarılı bir aktör, şarkıcı ve dansçı oldu, nereden geldiğini unutmamak için yönetmenin notunu Beverly Hills’deki evinde saklıyor.
- Sidney Poitier: İlk denemesinden sonra, Poitier casting yönetmeninin, “Neden insanların vaktini harcamayı bırakıp bulaşıkçı falan olmuyorsun?” sorusuna maruz kaldı. Poitier ona kendini ispatlamaya ant içti ve Oscar sahibi olarak piyasadaki en saygıdeğer aktörlerden biri haline geldi.
- Jeanne Moreau: İşe yeni başlamış genç bir aktrisken, casting yönetmeni Fransız aktrise filmlerde başarılı olacak kadar güzel olmadığını söylemiştir. Çok yanılıyordu çünkü Moreau neredeyse 100 filmde rol almış ve performansları ona sayısız ödül kazandırmıştır.
- Charlie Chaplin: Sinema, bir ikon haline gelmiş Charlie Chaplin’siz düşünülemez, ancak performansı ilk dönemlerde Hollywood’un stüdyo şeflerine ilgi görmeyecek kadar absürt geldiğinden ilk zamanlarında reddedilmiştir.
- Lucille Ball: Kariyeri süresince, Ball 13 kez Emmy ödülüne aday gösterilmiş ve 4 kez kazanmıştır ayrıca Kennedy Center tarafından Hayat Boyu Başarı Ödülü’ne layık görülmüştür. I Love Lucy’de başrol oynamadan önce, çoğu kişi Ball’ı başarısız bir aktris ve düşük bütçeli filmlerin oyuncusu olarak görüyordu. Oyunculuk eğitimi aldığı hocaları bile ona inanmıyordu ve başka bir meslek seçmesi gerektiğini söylüyorlardı. Ball ise, tabii ki onları haksız çıkardı.
- Harrison Ford: İlk filminde, yapımcılar Ford’a yıldız olmanın gerekliliklerine sahip olmadığını söyledi. Bugün; başarıları, Han Solo ve Indiana Jones gibi ikonik karakterlere hayat vermiş olması ve on yıllardır süren kariyeriyle, Ford bu gerekliliklere sahip olduğunu ispatlamıştır.
- Marilyn Monroe: Yıldızı erken sönmüş olsa da, Monroe bir dönem büyük başarı yakalamıştır. Zor bir çocukluk geçirmiş ve ajans sahipleri tarafından sekreterliğe yönelmesi önerilse de, Monroe hala insanlar üzerinde etki yaratan bir poster kızı, model ve aktris oldu.
- Oliver Stone: Oscar sahibi yönetmen, okulda başarısız olmasına neden olan ilk romanını Yale’de öğrenciyken yazdı. Bu kötü bir karardı çünkü metin yayınevleri tarafından reddedildi ve 1998’e kadar basılmadı, basıldığında da olumlu karşılanmadı. Okuldan ayrıldıktan sonra, Stone İngilizce öğretmenliği yapmak için Vietnam’a taşındı. Daha sonraları orduya kayıt yaptırıp ona iki Mor Kalp Nişanı getirecek ve çoğu savaşı konu alacak olan sonraki işlerine etki edecek savaşa katıldı.
Topluma Mal Olmuş Kişiler
Politikacılardan sunuculara, bu kişilerin tümü zirveye tırmanmadan önce birkaç başarısızlık yaşadı.
- Winston Churchill: Birleşik Krallık’ın iki dönem seçilen Nobel ödüllü başbakanı her zaman bugünkü kadar saygı görmüyordu. Churchill okulda zorlanıyordu altıncı sınıfı tekrar etmek zorunda kaldı. Okuldan sonra yıllarca politik başarısızlıklarla karşılaştı, hükümet memuriyeti adaylıklarının hiçbirinde seçilmedi, ta ki 62 gibi ileri bir yaşta başbakan olana kadar.
- Abraham Lincoln: Bugün Amerikan ulusunun en büyük liderlerinden biri olarak hatırlanıyor olsa da Lincoln’ın hayatı o kadar kolay değildi. Gençliğinde yüzbaşı olarak gittiği savaştan er olarak döndü (askeri rütbeleri bilmeyenler için: er en düşük rütbedir). Yine de, Lincoln’ın başarısızlıkları bu kadarla sınırlı kalmadı. Birçok başarısız şirket kurdu ve hükümet memuriyeti adaylıklarında sayısız defa hüsrana uğradı.
- Oprah Winfrey: Çoğu insan Oprah’yı televizyonun en ikonik yüzü ve dünyanın en zengin kadınlarından biri olarak tanır. Buna rağmen, Oprah bulunduğu konuma gelebilmek uğruna zor bir yoldan geçti; sıkıntılı ve çoğunlukla istismar edildiği bir çocukluk ve muhabir olduğu dönemde ‘televizyona uygun olmadığı’ gerekçesiyle işten çıkarılması bu zorluklardan bazıları.
- Harry S.Truman: Birinci dünya savaşı gazisi, senatör, başkan yardımcısı ve son olarak Genel Başkan önünde sonunda başarıyı yakaladı ancak öncesinde birkaç aksilik çıkmadı değil. Truman başlarda başarılı olan ipek gömlekler ve başka giyim ürünleri satan bir dükkan açmıştı ancak bu dükkan birkaç yıl sonra iflas etti.
- Dick Cheney: Başkan yardımcısı ve iş adamı Cheney Beyaz Saray’a girdi ancak Yale Üniversitesi’nden başarısızlıktan ötürü ayrılmayı bir değil, tam iki defa başardı. Eski başkan George W. Bush bu konuda Cheney ile, ”Artık öğrenmiş bulunuyoruz -Yale’den mezun olunca başkan, yarıda bırakınca başkan yardımcısı olunuyor.” şeklinde şakalaşmıştır.
ALINTIDIR
Bu hikayeyi çok severim... Günün anlam ve önemine de uyuyor....
Yaşamın mutluluğu sizin tutumlarınızda yatar. Bu size bağlıdır. Bu sizin ne aldığınızla değil, nasıl gördüğünüzle ilgilidir. İşte tam orada saklıdır.
Bir zamanlar bir hikâye duymuştum...
Bir yerlerde bir tapınak inşa ediliyordu. Üç işçi güneşin altında taş kırıyordu. Ve oradan geçmekte olan bir yolcu onlara “Ne yapıyorsunuz?” diye sordu.
Birinci adam, “Taşları kırıyorum,” diye cevap verdi. Yanlış bir şey söylememişti ama bunu söyleyiş tarzında, sesinde bir sıkıntı ve ıstırap vardı. Elbette ki, taşları kırmak nasıl eğlenceli bir deneyim olabilirdi ki? Soruya cevap verdikten sonra gönülsüzce taşları kırmaya devam etti.
Yolcu ikinci adam baktı ve adam ona, “Hayatımı kazanıyorum,” diye cevap verdi. Ve bu adamın söylediği de doğruydu. Ancak her ne kadar mutsuz görünmese de; gözlerinde mutluluğa dair bir iz yoktu. Elbette ki, hayatını kazanmak bir işti ve bir işin mutlu etmesi mümkün olabilir miydi?
Yolcu bu kez de bir şarkı mırıldanan üçüncü adama baktı. Adam şarkı söylemeyi bıraktı ve “Ben bir tapınak inşa ediyorum,” dedi. Gözleri parlıyordu ve kalbinden gelen bir şarkı söylüyordu. Bir tapınak inşa etmek insana tabii ki mutluluk verirdi! Ve yaratmaktan daha mutlu edecek başka bir şey olabilir miydi?
Bu üç cevap aynı zamanda yaşamın gerçeğini de gösterir. Hangisini seçeceğiniz tamamıyla size bağlıdır. Yaşamınızın
anlamı ve önemi de cevabınızla ilgilidir. Yaşam aynıdır, her şey sizin tutumlarınızla değişir. Farklı tutumlar sonucunda çiçekler dikene ya da dikenler çiçeğe dönüşebilir.
Mutluluk her yerde, ama herkes onu deneyimleyebilecek kalbe sahip değil. Bugüne dek, kalbini onu deneyimlemeye açmamış kimse onu bulamamıştır. Bu özel bir yere ya da şartlara sahip olmakla ilgili değildir. Önemli olan kişinin mutluluk duygusuna ulaşabilmesi için doğru tutumda olmasıdır. Böylelikle her durumda ve yerde mutluluğu bulacaktır.
OSHO
İhtiyaçlar Belli, Kaynaklar Sınırsız
Ekonomi bize yalan söylüyor. Hayat, kıt kaynaklar ve sınırsız ihtiyaçlar etrafında dönmüyor. Hayat, her ihtiyacımıza cevap verebilecek sınırsız bir bereket içeriyor. Eğer ekonomiye inanırsanız egonuzun siz olduğuna da inanırsınız. Delicesine biriktirmeye ve olmayan ihtiyaçlarınızın peşinde koşmaya başlarsınız. Hiç bitmeyecek ve asla kazanamayacağınız bir yarışa katılırsınız. Kendi fasit dairenizde ne kadar hesap yaparsanız yapın hiçbir yere varamadan, endişe ve telaş içinde ve hep bir şeylerden memnuniyetsiz döner durursunuz. İlerlemeye çabalarsınız, zengin olmaya ya da belki aydınlanmaya… Bunlar olduğunda, yani şu an eksik olan şey hayatınızda var olduğunda huzur bulacağınızı düşünürsünüz. İttirirsiniz, zorlarsınız, çabalarsınız ama bir çıkış bulamazsınız. Çünkü aslında tüm bu yaptıklarınızla sadece yanlış bir varsayımı doğrulamaya çalışırsınız; kaynaklar kıt, ihtiyaçlar sınırsız. Eğer ekonomiye inanırsanız egonuzun bir adım ötesinde duran engin bereketi, sınırsız güzelliği, sanatı, tabiatı, sevgiyi, şefkati görmeden geçiştirirsiniz. Hayatı görmezden gelirsiniz. Yalandan, “yaşıyormuş gibi” yaparsınız.
Egomuz bize, ben ve ötekiler, benim ve benim olmayan, üstün ve yetersiz, köle ve efendi, zengin ve fakir, iyi ve kötü, mükemmel ve yetersiz denilen ayırımlar olduğunu söylüyor. Öznel gerçeklik nesnel gerçeklik tanımları yapıyor. Benim dışımda benden ayrı bir dünya yaratıyor. O zaman da zaten içinde yüzdüğüm sınırsız mutluluğu, güzelliği, bereketi dışıma itiyor. Almama izin vermiyor. O yüzden sorun asla eksiklik, kıtlık, yetersizlik sorunu değildir. Sorun daima bin bir parçaya bölünme sorunudur; sorun "bir" olamama sorunudur.
Öyleyse zaten içinde yüzdüğüm sınırsız mutluluğu, güzelliği, bereketi nasıl olur da deneyimlerim? Nasıl olur da hayattayken gerçekten yaşarım. Hayatın şiirini, müziğini, rengini dibine kadar, özüne kadar nasıl yaşarım?
Bunu hemen şu anda ve burada yaşayabilirsiniz. Bu, kimine açık kimine kapalı bir lütuf değildir. Bu uzun zaman ve öz-disiplin içeren çalışmaların sonunda edineceğimiz bir hak değildir. Bu zaten bizimdir.
Senindir
…Sadece gevşe…
Gergin iken sana gelen hediyelere kapalısındır.
Gevşe… Hesap kitaba, endişeye ara ver. Olumlu ya da olumsuz beklentilere ara ver. Geleceğe ya da geçmişe kaçma. Gevşe ve burada dur. Şu anda.
Gevşe ve bomboş kal. Bir çocuk gibi; “ne kadar boş o kadar dolu”; ne kadar masum, sevecen o kadar açık…
Gevşe. Kendinden ve olandan hoşnut ol; gelenin değerini takdir et.
Gevşe… Seni esir alan bağımlılıklarından kurtul. Endişe, korku, hoşnutsuzluk içinde gevşeyemezsin. Bırak hepsini. Sonsuzluğa fırlat. Kabullen; her şey zaten mükemmel. Hayır, mükemmel olmayan şeyler de var diyorsan onları da kabullen. Değiştirme telaşını bırak. Almak kendiliğinden, doğal bir süreçtir. Kendini kendine bırak. Arama, ittirme, zorlama, çaba gösterme… Gevşe.
Sadece iste, çağır, geleceğini bil ve sezgilerini izle. Bir sanatçı ol; doğal akışın bir parçası ol; toprakla, suyla, doğanın canlı varlığıyla ilişki kur. Canlılığın içinde ol. Kuru bir kabuk olma; yaşayan bir can ol. Duyarlılık, derinlik, keskinlik kazan; açıl… Tüm görkemli eserler böyle yaratıldı. Tüm şaheserler böyle yazıldı. İste, çağır ve sezgilerini izle.
Sadece gevşe ve güven…
Denetleme; güven. Sen O’sun ve her şey zaten senin.
Güven… İçindeki ışıltıya güven, sevgiye güven, Tanrıya güven, kendine güven, olana güven, yeteneğine güven…
Ve al.
Senindir.
Aldığın senindir. Aldığın sensindir.
ALINTI
Bende okumak istiyorum.aslında 1 tane kitabını sesli kitap olarak dinledim ancak okumak daha anlaşılır olacaktır diye düşünüyorum.dinlerken zorlanmadım açıkçası o kadar da ağır değil ancak kendisini takip ediyorsan sosyal medyadan kitapları okuyarak çalışma yapmanın zor olduğunu söylüyor.seminerlerin çok etkili olduğunu eğer böyle bir imkanın yoksa canlı yayınları izlemek etkili olacaktır.ne konuda çalışma yapmam istiyorsun özel değilse tabiBarış muslu’nun kitaplarını okuyan var mı acaba ? İçerik olarak çok ağır bir dille yazıldığı anlamak için doktor olmak gerektiği gibi yorumlar okudum ya da okuyan varsa merak ediyorum o kadar övülen kitaplar işe yarıyor mu
Kendisini sürekli takip eden bir arkadaşım önerdi onun üzerine bende araştırdım biraz tabi farklı konulardaki demoları ile birçok insana yararı olmuş kedi fobisi olan birine kediyi sevdirme panik atak hastalarını iyileştirme hatta düşünce gücü ile kilo verdirme vs birçok konuda etkisi varmış.bende videolarını dinledim bir kaç tane ama uygulamak önemli uygulama kısmına geçemedim.Bende okumak istiyorum.aslında 1 tane kitabını sesli kitap olarak dinledim ancak okumak daha anlaşılır olacaktır diye düşünüyorum.dinlerken zorlanmadım açıkçası o kadar da ağır değil ancak kendisini takip ediyorsan sosyal medyadan kitapları okuyarak çalışma yapmanın zor olduğunu söylüyor.seminerlerin çok etkili olduğunu eğer böyle bir imkanın yoksa canlı yayınları izlemek etkili olacaktır.ne konuda çalışma yapmam istiyorsun özel değilse tabi
Böyle hissetmene çok sevindim ne pozitif bir mesajMerhaba arkadaşlar okadar güzel duygular yaşıyorum ki herşey bu kadar basitmiydi Mutlu olmak bu kadar kolaymydı ama inanamıyorum da Tabi yaşadıklarıma bundan daha iyi nasıl olur. Güzel düşünün güzel olsun arkadaşlar ❤❤
O kadar haklisin kiMerhaba topikcanlar;
2,5 yıllık Amerika macerasından sonra ülkede en çok zorlandığım şey sosyal mesafeydi. Hatta bankada adamın birisi o kadar yakın duruyordu uzaktan birisi sanki benim yakınımda birlikte bekliyoruz sanır. Adama dedim ki lütfen biraz uzak durur musunuz,sosyal mesafe diye bir şey var ama demiştim. Amerika'dan bahsederken -hatta burda da mutlaka demişimdir diye düşünüyorum- orada özgürlüğün kaynağı sosyal mesafede gizli derdim. Çünkü sosyal mesafeyi ihlal ettiğinizde bilinçaltı karşıdaki kişiyi kendine tehlike olarak görür, ya savunmaya geçer ya da taaruza. Türkiye' de ve diğer ortadoğu toplumunun sorunu bu bence. Kişinin en önemli mekanizmalarından beri küçüklüğünden beri ihlal ediliyor. O kadar saçma ki tanımadığımız bebeğe bile ayyy ne tatlı deyip sevip okşuyoruz, öpüyoruzAslında bu çok korkunç bir şey, anne babanın yani sürekli görülen kişilerin dışında bu davranış gösterenlerin olması.
Corona virüscüğü sayesinde artık sosyal mesafe gündemimizde ve artık bilinçaltına kodlanacağı için de bu sosyal mesafe ile uzuuun yıllar insanlar dip dibe duramayacak inşaallah özellikle tanımadığımız insanlar. Diliyorum tacizler,sapıklıkların negatif enerjileri de bu vesile ile kaybolup gider
Merhaba öncelikle panik yapmayın, beynimiz bu durumları felaketlestirmeye bayılır.Merhaba pozitif canlar
Yardımınıza ihtiyacım var.. Bu aralar bilinçaltım benimle dalga geçmeye basladı sanırım.. istemedigim halde aklıma negatif düşünceler geliyor iptal iptal diyorum ama sürekli bi saldırı altındayım
Anda akısta kalamıyorum
Delirecek gibiyim ne yapayım hangi videoyu izleyelim hangi çalısmayı yapayım ne olur bir el atın.
Sizler ne durumdasınız arkadaşlar? Ay tutulması falan mı var gene neler oluyor
Şimdiye kadar iyiydim aslında aile içi bazı sıkıntılar oldu tetikledi mi ne oldu ruh dunyam degişti birden
Cok teşekkür ederim canım deneyeceğim bu yazdıklarınıMerhaba öncelikle panik yapmayın, beynimiz bu durumları felaketlestirmeye bayılır.
Gelen düşünceler durmuyorsa onları yok saymayın konuşsunlar bırakın görüntü düşünce neyse aksın izleyin dinleyin sadece kabul etmeyin gerceginiz saymadiginiz sürece birşey olmaz.
Hayat her zaman gül gülistan olmayabilir diyip kabule gecince şifa orta çıkıyor.
Ben böyle negatif düşünce yağmurlarını etrafımda gezinen sesli karga sürülerine benzetirim akşam olunca ya da acikinca evlerine dönecekler :) bana düşen çömelip kendimi koruma altina almak ve karga sürülerinin gitmesini beklemek.
Böyle panik anlarinda ; " Herşey yolunda seviliyor ve korunuyorum. Hayata güveniyorum, akıştayım " diye kendinize telkin verin bende çok işe yarıyor naçizaneyardımcı olabilmişimdir umarım iyi geceler
Herkese yeniden merhaba arkadaşlar.Merhaba arkadaşlar
Burası bana belki ilham olur diye yazmak istedim. Nasıl ve nerden başlayacağımı bilemiyorum.
Gerçekten bu pozitif düşünce ve olumlamaları hayatınıza nasıl ve ne kadar sürede adapte ettiniz.
Olumlamaları İn, pozitif düşüncenin faydalar ını gördünüz mü hayatınızda.
Ne yaparsam yapayım ben oğlumla ve pozitif düşünceyi bir türlü devamını getiremiyorum. İçimdeki o olumsuz ses asla susmuyor.
Zor bir dönemden geçiyorum hem iş hem özel hayat anlamında çoğu şeyim kötü gidiyor son 5 yıldır. Ve artık şanssızlık kötü enerji üzerime yapışmış gibi hiçbirşey heves edemiyorum, umutlanamıyorum. Nasılsa olmayacak, yine olmayacak, beni bulmaz zaten vs. gibi sesler susmuyor. Geleceğe, gelecek kaygısına odaklanmaktan anı asla yaşayamıyorum.
Ne yapmam nerden başlamam lazım.
Benim bu işlerimin rast gitmemesinin sebebi kafamdaki bu sesler ve kaygı hali olabilir mi?
Yardımcı olursanız sevinirim
merhaba iyi yapmışsınız baştan okumakla allah daim etsin çünkü bende baştan başladım okudum inanilmaz iyi geldi bana.Herkese yeniden merhaba arkadaşlar.
Geçen hafta yazmıştım bunu. Sağolun yardımcı olmaya çalıştınız hepinize teşekkür ederim.
Sizlerinde yazdıklarınızı okuduktan sonra dediğiniz gibi topici baştan okumaya başladım. Şu an 100.sayfadayım.
Notlar ala ala geliyorum
Başta nasıl olucak ne olucak diye içten içe bu güce inanmama hali vardı. Ama sayfalar ilerledikçe değil uygulamak, okumak bile bana iyi gelmiş onu farkettim.
Ve 21 günlük olumlama ya başlamaya karar verdim. Bugün henüz 2.günümdeyim.
Bir süredir uyku problemi çekiyordum, sabah kötü uyanıyordum.
Bugün uyandığımda çok huzurluydum.Ben bile şaşırdım aaa nasıl ya diye.
Ama sanırım bir iki şeyde daha yardımınıza ihtiyacım var. Biraz bocalıyorum yöntem konusunda.
Size biraz önümde en yakın zamanlı olmasını istediğim şeyden bahsedeyim öncelikle.
İşimden memnun değildim ve o ortamdan. İşten ayrıldım. Ve ben bu iş yerim hakkında hep olumsuz hep kötü konuştum.
Sizin yazdıklarınızı okuyunca farkettim ki yanlış yapıyormuşum.
Henüz iş arama olayına girmedim. Malum karantina, yasaklar vs.
Çünkü olduğum şehirden başka bir şehirde iş arayacağım. Neresi olacağı da belli değil ama kafamda belli özellikler var sadece.
Öncelikli yeni bir iş ve yaşayacağım tatlı bir evin hayalini kurmaktayım.
Bunun için işle ilgili esmalara ve olumlamaları başladım. Bu olumlamaları sesli olarak kaydettim, yatarken dinliyorum. Aynı zamanda gün içinde kendime mutluyum, huzurluyum diyorum. Fark ettim ki iç sesimi daha az duyuyorum.
Ama bu imajinasyonda kendimi iş dışında aynı zamanda evimde hayal etmem de bir sorun olur mu yoksa tek bir mekana mı bağlı kalmalıyız.
Bir diğer sorun da.. Belki size saçma gelecek ama benim inanılmaz tatile ihtiyacım var. Çok istiyorum arkadaşlarımla gitmek. İstiyorum ama her yıl bir problem çıkıyor. Bu problemler bazen ben kaynaklı, bazen de gideceğim kişiyle alakalı oluyor. Dün yine karşı taraftan bununla ilgili olumsuz haber aldım. Bunun için nasıl bir yol izlemeliyim.
Yorumlarınızı merakla bekliyorum
Sevgiler
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?