Arkadaşlar 1.5 yıllık bir ilişkim var. Bir kısmı ayrı şehirlerde, birkaç aydır da aynı şehirde yürttüğümüz bir ilişki bu. Sevgilim gerçekten muhteşem bir insan, çok iyi biri, ailesi de öyle. Çok seviyorum o da beni çok seviyor bunu da çok iyi biliyorum. Yalnız bizim olay tam Türk filmine döndü. İkimiz birbirimizden çok farklıyız. Çok az zevkimiz uyuyor, gerisi bambaşka. Bir iki şey olsa tolere edilebilir ama yaşam tarzımız da farklı. Ben bir gezginim örneğin. Her fırsatta bir yerlere gider, doğada kamp yaparım. Fotoğraf makinemi alır çekime giderim vs. Erkek arkadaşımın ise ne fotoğrafa ilgisi var ne gezmeye. Benim tam aksime o da ev kuşu. Ben hafta sonu nereye gitsem planları yapıyorum, o haftasonları köyüne gidiyor tüm günü evde bahçede film izleyerek ne bileyim uyuyarak falan geçiriyor.
Ben okumayı çok seviyorum o sürekli okumaya vaktim yok diyen bir insan. Biz tanıştığımızda olaylar hiç böyle değildi. Kampta tanıştık. Kitap okuyordu çadırının önünde hatta. Birlikte baya vakit geçirdik birlikte kamp yaptık kitap okuduk gezdik yürüdük zamanla bir ilişkiye başladık. Ama şuan sanki karşımda bambaşka biri var. Kampa gidelim epeydir yapmadım diyorum hava soğuk diyor. Gezmeye başka bi şehre gidelim diyorum paramız yok diyor. İkimizin de borcu var ben araba aldım o evini yaptırdı. Ancak ben gene de bir şekil başka şeylerden kısıp arada bir kaçıyorum bir yerlere. O hepten eve kapandı. Biraz aramız bozuktu. Dün ben kampa gidecektim hazırlandım. O da sözde bir şeyleri düzeltmek amacıyla beni kahvaltıya davet etti. Göl kenarında. Kampı iptal ettim gittim. Hiç beklediğim gibi olmadı. Bi göl etrafında gezmedik bile. Ayağım ağrıyor dedi. Kös kös oturduk. Kahvaltı yaptık ve apar topar geri kalktık hiç bir şey anlamadım. Suratım düştü. Bu sefer üzüldü gel eve gidelim film falan izleyelim dedi. Köydeki evine gittik. Bütün gün bana daral geldi evin içinde. Nişan yok bişe yok dışarı da çıkamıyoruz bahçeye biri görür laf olur diye. Adam her haftasonu köydeki evine gidiyor. Film uyku bahçe işleri. Hayat bu. dayanamadım açıkça konuştum. Bana göre bir hayat değil bu dedim. Bunaldım yani evin içinde bütün gün. Ben kendi evimde mutlaka her gün bi yürüyüşe çıkar hava alırım kedi köpek falan beslerim dışarda parka ırmak kenarına gider yürürüm falan. Bütün gün uyku tv benlik değil. Bana diyor ben nöbetli çalışan insanım, haftada iki kez nöbetim var. Evi seviyorum haftasonumu evde geçirmekten uyumaktan tv den keyif alıyorum. Ben de aksine son derece aktif yerinde duramayan insanım. Dedim ben mutlu değilim. Olamam da seninle. Bi gelecek planı yapıyoruz. Ama yok yani olmaz. Ben her haftasonumu burda evde köyün içinde geçiremem. İki üç haftada bir bile dayanamam. Bütün gün evde hiç benlik değil. Kararına saygı duyarım ama bil sana çok değer veriyorum benim için çok özelsin bırakıp gitsen bile hep yanındayım falan dedi. Dünden beri kafam çok karışık bir yanım ayrıl diyor, mutlu olamazsın kendine göre birini bul, yapamam çünkü bu kadar sıradan düz sakin bir hayat yaşayamam ben. Öte yandan gerçekten seviyorum. Ne yapardınız siz olsanız ayrılmalı mıyım?
Ben okumayı çok seviyorum o sürekli okumaya vaktim yok diyen bir insan. Biz tanıştığımızda olaylar hiç böyle değildi. Kampta tanıştık. Kitap okuyordu çadırının önünde hatta. Birlikte baya vakit geçirdik birlikte kamp yaptık kitap okuduk gezdik yürüdük zamanla bir ilişkiye başladık. Ama şuan sanki karşımda bambaşka biri var. Kampa gidelim epeydir yapmadım diyorum hava soğuk diyor. Gezmeye başka bi şehre gidelim diyorum paramız yok diyor. İkimizin de borcu var ben araba aldım o evini yaptırdı. Ancak ben gene de bir şekil başka şeylerden kısıp arada bir kaçıyorum bir yerlere. O hepten eve kapandı. Biraz aramız bozuktu. Dün ben kampa gidecektim hazırlandım. O da sözde bir şeyleri düzeltmek amacıyla beni kahvaltıya davet etti. Göl kenarında. Kampı iptal ettim gittim. Hiç beklediğim gibi olmadı. Bi göl etrafında gezmedik bile. Ayağım ağrıyor dedi. Kös kös oturduk. Kahvaltı yaptık ve apar topar geri kalktık hiç bir şey anlamadım. Suratım düştü. Bu sefer üzüldü gel eve gidelim film falan izleyelim dedi. Köydeki evine gittik. Bütün gün bana daral geldi evin içinde. Nişan yok bişe yok dışarı da çıkamıyoruz bahçeye biri görür laf olur diye. Adam her haftasonu köydeki evine gidiyor. Film uyku bahçe işleri. Hayat bu. dayanamadım açıkça konuştum. Bana göre bir hayat değil bu dedim. Bunaldım yani evin içinde bütün gün. Ben kendi evimde mutlaka her gün bi yürüyüşe çıkar hava alırım kedi köpek falan beslerim dışarda parka ırmak kenarına gider yürürüm falan. Bütün gün uyku tv benlik değil. Bana diyor ben nöbetli çalışan insanım, haftada iki kez nöbetim var. Evi seviyorum haftasonumu evde geçirmekten uyumaktan tv den keyif alıyorum. Ben de aksine son derece aktif yerinde duramayan insanım. Dedim ben mutlu değilim. Olamam da seninle. Bi gelecek planı yapıyoruz. Ama yok yani olmaz. Ben her haftasonumu burda evde köyün içinde geçiremem. İki üç haftada bir bile dayanamam. Bütün gün evde hiç benlik değil. Kararına saygı duyarım ama bil sana çok değer veriyorum benim için çok özelsin bırakıp gitsen bile hep yanındayım falan dedi. Dünden beri kafam çok karışık bir yanım ayrıl diyor, mutlu olamazsın kendine göre birini bul, yapamam çünkü bu kadar sıradan düz sakin bir hayat yaşayamam ben. Öte yandan gerçekten seviyorum. Ne yapardınız siz olsanız ayrılmalı mıyım?