eşimden boşanmak istiyorum yardımlarınıza ihtiyacım var


bu erkekler demekki hep aynı yapıya sahip.madem aileniz b kdar kıymetliydi ne diye evlendiniz bizimle..kadınları köleleri gibi görüyorlar sanırım. ben bir keresinde hiç unutmam tatile gitmiştik ablam aradı oralar nasıl diye. bunun için 3 gün konuşmadı benimle.tatilide burnumdan getirmişti. ama çok şükür atlatıyorum bu sıkıntılarımı. canımbiz konuşma özürlüydük eğer siz konuşabiliyorsanız bunları aşabilirsiniz diye düşünüyorum.
 
bu erkekler demekki hep aynı yapıya sahip.madem aileniz b kdar kıymetliydi ne diye evlendiniz bizimle..kadınları köleleri gibi görüyorlar sanırım. ben bir keresinde hiç unutmam tatile gitmiştik ablam aradı oralar nasıl diye. bunun için 3 Virüsgün konuşmadı benimle.tatilide burnumdan getirmişti. ama çok şükür atlatıyorum bu sıkıntılarımı. canım biz konuşma özürlüydük eğer siz konuşabiliyorsanız bunları aşabilirsiniz diye düşünüyorum.
 

insanın başına ne gelirse gençlikte gelsin demişler. bende 28 yaşındayım bazen geç kaldığımı düşünüyordum fakat yazdklarınızı okuyunca çokda geç kalmamışım diyorum. belki annenin düşüncesi su saatten sonra millete ne deriz mantığıdır. benim annemde bu mantıkla 32 yıldır babamın her türlü kahrını çekiyor.torun torba sahibi olduk bu yaşta boşanma diye zırlavarsak el bize güler diyor hala annem.
 
allah yardımcın olsun canım .ben de senın gıbı bayramda siddet gordum.rapor alamadım(fotograflarını cektım.işe yarar mı bılmem.bızde sona yaklasıyoruz.benım esimdede siddet kufur kırıp dökme porno var.ben yıllarca sabrettim ama artık cekemıyorum.kaldıramıyorum artık. bayramdan berı kusuz... ben yıllardır katlandım ne oldu.hepsı katlarak arttı.degışmıyorlar ve değişmeyeceklerde..kimse beklemesın duzelır dıye...benımde bosanıyorum dye konu acmam cok yakındır
allah yolunu acık etsın.sevgiler
 
Son düzenleme:
merhaba arkadaşım öncelikle şiddet görmenden dolayı çok üzüldüm bu benm kişisel fikrim ne yaparsan yap eşin düzelmiycektir eli dayaga alışmış sende bu duruma ne kadar katlanacaksın dur şu çocuk büyüsün dur buda büyüüsün derken dayaklar ve gecen senelerin izleri çocukların büyüdüğünde sendende bir eser kalmayacak bana sorarsan ben olsam dur derim bu duruma unutmaki sen kimsesiz deilsin ALLAHU TEALA var kimseyi aç açıkta koymaz o. çocukların zaten küçük kayıtsız şartsız sana verilecektir bunca insan var şiddet gören ve tek başına ayakta durabilen çocuklarınıda bakıp büyüten birde şu durum var şiddet uygulayan eşi evden uzaklaştırıyorlar şunu paylaşmak istedim morçatı derneğinin sitesinde buldum biraz uzun ama umarım sana ve sen gibi madur kardeşlerime yardımı olur ALLAHU TEALA YAR YARDIMCIN OLSUN KARDEŞİM ALLAH O ADAMIDA İSLAH ETSİN...hee şunu unutma seven sevdiğine kıyamaz bırak öldüresiye dövmeyi ,,,,,




ŞİDDETE MARUZ KALAN KADINA İLİŞKİN YASAL DÜZENLEMELER
1991’de Türkiye’nin en yüksek idare mahkemesi olan Danıştay, uluslararası anlaşmaların hiyerarşik olarak Türk yasalarından üstün olduğuna ve kişilerin uluslararası hukuka tabi olduklarına hükmetmiştir.

“Aile, insan yaşamından daha kutsal değildir. Bu yasanın amacı aileyi değil, aile içinde şiddete maruz kalanı korumaktır.” (Ailenin Korunmasına Dair Kanun, İstanbul, 2002)
Türkiye’de 1998’de yürürlüğe giren Ailenin Korunmasına Dair Kanun, ev içi şiddete karşı ileri bir mevzuattır. Yasaya göre bir kadın, onun adına bir aile dostu ya da aile üyesi veya Cumhuriyet Savcısı, şiddete karşı koruma emri çıkartması için (2003 teki 4787 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile Aile Mahkemesi Hakimine) sulh hakimine başvurabilir. Hakim başvuruyu aldığında anda derhal koruma tedbirlerine hükmedebilir; bu başvuru, saldırganı yargılamayla ilgili bir talep değil, eşi korumayla ilgili bir taleptir. Şiddet uyguladığı iddia edilen kişinin evden uzaklaşmasını ve kurbana yaklaşmaması, aksi halde hapis tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı gibi emrin öteki zorunluluklarına uymasını gerektirir. Yasa polise, şiddet uyguladığı iddia edilen zanlının silahlarına el koyma hakkı da tanır.

Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun Ocak 2003’de yürürlüğe girmiştir. Şu anda kurulmuş ve kurulma aşamasında olan bu mahkemelerin kadınlar ve çocukların adalete ulaşmalarını güçlendirmesi planlanmaktadır. Bu mahkemeler, aile hukukuyla ilgili konularda karar verme yetkisine sahiptir. Görevleri, çocuklar ve yetişkinler (özellikle, uygulamada kadınlar) için, ailenin mali korunması da dahil olmak üzere koruyucu, eğitsel ve sosyal önlemler almaktır. Nüfusu 100.000’nin üzerinde olan tüm yerlerde kurulmakta olan bu mahkemelerden 2005 yılı Mart tarihinde ülke genelinde 102 tanesi görev yapmaktadır.

Yasaya göre, Türkiye’de herkes için parasız hukuki yardım olanağı mevcuttur. Ne var ki uygulamada sadece bazı baroların kadın komisyonlarının kadınlara bu tür destek sağlayabildikleri görülmektedir.
2001’de yürürlüğe giren yeni Medeni Kanun‘a göre, şiddet suçlarına maruz kalan tüm mağdurlarda olduğu gibi, evde şiddete maruz kalan kadınlar da maddi kayıp, acı ve ıstıraplarını tazmin etme hakkına sahiptir. Değiştirilen Medeni Kanun, aileyi erkeklerle kadınlar arasında eşitliğe dayalı bir ortaklık olarak tanımlamaktadır. Eşlerin eşit hakları, 2001 yılında 41. Madde’ye “aile... eşler arasında eşitliğe dayanır” ibaresinin eklenmesiyle Anayasa’da da güvence altına alınmıştır.
Son yıllarda yapılan diğer yasal reformlar, eşlerin aile birliğini eşit ortaklar olarak, eşit karar verme yetkisiyle beraberce yöneteceklerini; aile konutu ve evlilikte edinilmiş mallar üzerinde eşit haklara sahip olduklarını belirlemiştir. “Gayrı meşru” çocuklar kavramı kaldırılmış ve evlilik dışı doğmuş çocukların velayeti anneye verilmiştir.

Türk hukuk sisteminde kadına yönelik şiddetle ilgili olarak yeni Türk Ceza Kanununda (T.C.K.) bazı hükümler bulunmaktadır. T.C.K.’nda kadına yönelik şiddetle ilgili özel bir hüküm bulunmamasına karşın yasanın çeşitli suçları düzenleyen maddeleri kapsamında değerlendirilen bazı hükümler bulunmaktadır.

Türk Ceza Kanunu’nda yaralama ile ilgili yasalar
Etkili eylemler bireyin bedensel bütünlüğünü bozan ve genel anlamda bedende ağrı ve acı oluşturan ve/veya oluşturabilecek olan geçici ve kalıcı, fiziksel ya da ruhsal bozukluklara yol açan travmatik etkilerdir. Bir bireyi yaralama Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suç olarak nitelendirilmekte olup; kasten ve taksirli olmak üzere iki bölümde değerlendirilmektedir. Kasten ve taksirli yaralamalarda T.C.K’da 86-89. maddelerde nasıl ceza verileceği belirtilmektedir. Bu şekilde bireylerin vücut dokunulmazlığını bozan etkili eylem olgularında kasdın varlığının ve ne olduğunun belirlenmesi hekimin değil, adli birimlerin görevidir.

Yeni T.C.K.’nun 88. maddesinin 1. fıkrasında yer verilen “Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif yaralanma” kavramı ile ceza itibarı ile en hafif yaralanma grubu ifade edilmektedir.
Yeni T.C.K.’nun 86. maddesinin 1. fıkrasında yer almakta olan “Başkasının vücuduna acı veren / sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan yaralanma” tanımı bedensel yaralanmanın yanı sıra travmanın ruhsal etkilerini de kapsamakta olup; ön görülen ceza itibarı ile orta derece yaralanma grubunu oluşturmaktadır.

Eski T.C.K.’nda “kişinin hayatını tehlikeye maruz kılma” olarak tarif edilen durumlar Yeni T.C.K.’nun 87. maddesinin 1.fıkrasında “Yaşamını tehlikeye sokacak derecede yaralanma” olarak yer almaktadır. Bir yaralanma sonrası, kişinin yaşamının mutlak suretle tehlikeye maruz kalması, ancak gerek kendi vücut direnci, gerekse tıbbi yardımla kurtulması durumunda kullanılır. Yani olay sırasında yaşamsal tehlikenin oluşmuş olması önemli olup, ölüm olması gerekmez. Kişinin sonradan iyileşmesi de bu durumu değiştirmez. ‘’Ne olur ne olmaz’’ diyerek karar vermek yerine, her türlü tanı yöntemi kullanılarak başlangıçta doğru karar vermek önemlidir.

Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması/yitirilmesi: Eski uygulamada “havastan veya azadan birinin devamlı zaafı” şeklinde yer alan işlev zayıflaması yeni T.C.K.’nun 87. maddesinin 1.fıkrasında yer almaktadır. Yaralanmadan sonra bu durumun varlığının kabul edilebilmesi için, duyu veya organlardan birinin işlevindeki zayıflamanın sürekli olması gerekmektedir. İşlev yitimi yeni T.C.K.’nun 87. maddesinin 2.fıkrasında yer almakta olup; eski uygulamada “havastan veya el veya ayaklardan birinin veya azadan birinin tatili” şeklinde yer almakta idi. Kişideki görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyuları ile organlar ve ekstremitelerde (el, ön kol, kol, omuz, ayak, bacak, kalça) oluşan anatomik kayıp ve/veya fonksiyonel bozukluk, her bir duyu, organ veya ekstremitenin kendi anatomik yapı veya fonksiyonuna göre değerlendirilir. Vücutta çift olarak bulunan organlardan birinin işlevini tamamen yitirmesi halinde, diğer organ fonksiyon görmeye devam edebilir. Bu durumda, organın işlevinin zayıflaması değil, işlevin yitirilmesi söz konusudur. Çünkü, kanun metninde duyu ve organlardan birinin işlevinden söz edilmektedir. Organdaki veya ekstremitedeki anatomik kayıp ve/veya fonksiyonel bozukluğun o organ veya ekstremitenin kendi anatomik yapısı ve/veya fonksiyonuna göre % 10-50 arasındaysa “işlevin sürekli zayıflaması”; % 50’nin üstünde ise “işlevin yitirilmesi” olarak değerlendirilir.

Eski T.C.K.’nda da var olan tanımlamalardan gebe bir kadında çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olma yeni T.C.K.’nın 87. maddesinin 1.fıkrasında, çocuğun düşmesine neden olma ise 2. fıkrasında yer almaktadır. Burada, erken doğum ya da düşük durumunun travma ile ilişkisinin kurulması esas olacaktır.

Aynı şekilde eski T.C.K.’nda da var olan bir kavram olan “çocuk yapma yeteneğinin kaybolması” uterus, ovaryumlar ve testisler gibi üremeye yardımcı organları içine alan yaralanma durumlarında değerlendirilir.

Yaralamanın vücutta kemik kırılmasına neden olması ise Yeni T.C.K.’nun 87. maddesinin 3. fıkrasında yer alan bir kavramdır. Kırığın kişinin hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre ceza öngörülmektedir. Bu konu ile ilgili değerlendirmeler için cetvel listeler yapılmıştır.

Türk Ceza Yasası’nda cinsel suçlar ile ilgili yasalar
İnsanın temel hak ve özgürlüklerine, bireysel özerkliğine ve bütünlüğüne yönelmiş en ağır saldırı türlerinden birisi de cinsel suçları içermektedir.
Eski T.C.K.’nun da dokunma olmaksızın yapılan cinsel amaçlı davranışlar; “Alenen ve hayasızca hareketler , söz atma ve edebe muhalif hareketler” kapsamında değerlendirilmekte, dokunmanın yer aldığı ancak vaginal ya da anal penetrasyonun gerçekleşmediği cinsel amaçlı davranışlar; “ırza ve namusa tasaddi ile ırza geçmeye teşebbüs” kavramları olarak yer almakta idi. Penetrasyonu gerçekleşmesi durumunda ise “Irza geçme” kavramı kullanılmaktaydı.

Bugün dünyada genel olarak kabul gören tanım şunları kapsamaktadır: "Kadın ve erkek arasında, kurbanın rızası olmadan vaginal ilişki ve cinsiyet ayrımı olmaksızın anal ilişki, fellatio (Ağızla erkek cinsel organını uyarmak) ve cunningulus (Ağızla kadın cinsel organını uyarmak), yüzeyel de olsa vaginal ya da anal girişin olduğu durumlar eşi de kapsamak koşuluyla suç oluşturur. Ama bu yasaların değişkenlikler gösterdiği, örneğin Amerika'da yine de bu tanımların federal bir yasa olmayıp, her eyalette farklı uygulamalarla sürmekte olduğu görülmektedir.

Yeni 5237 sayılı T.C.K. “kişilere karşı suçlar” kısmında cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, reşit olmayanla cinsel ilişki ve cinsel taciz suçlarını düzenlemiştir. Değişen anlayış ile bu suçlar, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bölümü altında düzenlenerek cinsel özgürlük korunmuştur. Eski T.C.K.’da cinsel suçlar “Adabı Umumiye ve Aile nizamı Aleyhine cürümler” olarak yer almakta idi. Böylece genel ahlak ve aile düzeninin korunması ön planda idi. Yeni T.C.K.’da ise cinsel ilişkinin bireyin kişisel özgür tercihi ve gereksinimi olduğu anlayışı ön plana çıkmaktadır. Cinsel saldırı suçunun özelliği bu suçu oluşturan eylemlerin mağdurun rızası ve iradesi dışında gerçekleştirilmesidir.

Yeni T.C.K.’da 102. maddede “cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl edilmesi” söz konusudur. Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, hapis cezası artmaktadır. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde de (evlilik içi rıza dışı) suç olarak ele alınır, bu durumda yargılama mağdurun şikâyetine bağlıdır. Bu uygulama ile de eşe karşı yapılan eylemlerin suç teşkil etmeyeceği anlayışı terk edilmektedir. Yeni yasada ırza tasaddi ve ırza geçme, hatta sarkıntılık suçları bir arada düzenlenmekle vücut dokunulmazlığı öngörülmektedir. Bu eylemler arasında ceza farklılığı hakimin yetkisinde olmakla birlikte adli raporların yeterli, açık, tanımlayıcı nitelikte yazılması kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesinde ve gereken cezanı verilmesinde temel unsur olacağı yadsınamaz.

Vücuda organ veya sair bir cisim sokulması ise vaginal, anal, oral yollar ile de olabileceği için bu durumların kanıtlanabilmesi için örneklerin tıbbi yöntemlere uygun olarak ve mutlaka dikkatle alınmasını gerekli kılmaktadır. Yasada vücuda kelimesinin kullanılması eski ırza geçme kavramını oldukça genişletmektedir.

Cinsel saldırı suçunun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda ceza artmaktadır. Bu açıdan fiziksel şiddeti ortaya koyacak ekimoz gibi lezyonların tümü ile yazılması son derece değerlidir.

Cinsel saldırı suçunun üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı işlenmesi durumu yasada yer almakla ensest ilişkiler tarif edilmektedir. Okullarda ya da yurtlarda olabilecek cinsel saldırı olaylarında kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılması da cezayı arttırıcı nitelik oluşturmaktadır.

Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı da cezalandırılır. Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışlar ile, diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar ise 103 maddede suç olarak tanımlanmaktadır. Bu durumların açıkça ortaya konması yönünden de yazılacak adli raporlarda mağdur küçüğün psişik durumunun ayrıntılı olarak değerlendirilmesi önem kazanmaktadır. Örneğin uyku hali, stupor gibi bilinç durumunun bozulmaları yanı sıra alkollü olup olmadığı hususu da raporlarımızda yer almalıdır.

Cinsel saldırı suçunun yapıcısı erkek ya da kadın olabileceği gibi, bu suç aynı cinsten olan kişiye karşı da işlenebilir.

Eski yasada geçen mayubiyet tanımı bir organ fonksiyonunda bozukluk olmamakla birlikte estetik ve şeklinin bozulması durumlarını kapsamakta idi.

Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz edilmesi ise 105ci maddede ele alınmakta ve ceza öngörülmektedir. Bu durum eski yasamızdaki söz atma ve sarkıntılıkta bulunma ifadesinin yerine geçmiştir. Cinsel taciz, bir kimsenin cinsel arzularını tatmin için bir başkasının cinsel dokunulmazlığına yönelik, ancak vücut dokunulmazlığını ihlal niteliği taşımayan (cinsel saldırı boyutuna ulaşmayan) davranışlarla rahatsız edilmesidir.

Çocuk düşürtme ve çocuk düşürme de bir suç olarak ele alınmaktadır. Yeni TCK 99. maddesinde rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürtülmesi, tıbbî zorunluluk bulunmadığı hâlde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürtülmesi de suç olarak öngörülmekte olup kadına karşı işlenen cinsel saldırı suçlarının peşi sıra zorla böyle ikinci bir dokunulmazlık ihlali oluşması da olasılık dahilindedir. Bu durumda fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, ceza artacaktır ki bu da tıbbi raporlar ile belirlenebilir.

Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması hâlinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirilebilmektedir. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir. Gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının çocuğunu isteyerek düşürmesi de cezalandırılmasına yol açar.

YASA:
Cinsel saldırı
MADDE 102. - (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
(5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

Çocukların cinsel istismarı
MADDE 103. - (1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

Reşit olmayanla cinsel ilişki
MADDE 104. - (1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fail mağdurdan beş yaştan daha büyük ise, şikâyet koşulu aranmaksızın, cezası iki kat artırılır.

Cinsel taciz
MADDE 105. - (1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Bu fiiller, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur işi terk etmek mecburiyetinde kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz.

Cezayı ağırlaştıran suç unsurları olarak cinsel saldırıya uğrayan kişinin rızasının olmaması, yaşının küçük olması, akıl ve beden hastalığı bulunması, rıza haricinde veya habersiz verilen alkol, uyutucu ve uyuşturucu madde etkisinde gerçekleşmesi, hileli davranışlar, kandırma, zor kullanma ve mayubiyet gibi unsurları içermektedir .

Türk Ceza Yasası’nda duygusal şiddetle ve özgürlüğün kısıtlanması ile ilgili yasalar şu suçları kapsamına almaktadır.
Bir kimse bir şeyi işlemek veya işlemesine müsaade etmek ya da o şeyi işlememeye mecbur etmek için diğer bir kimseye zor kullanır veya onu tehdit eder veya yetkisi olmadan veya yasalara aykırı olarak bir konuda bilgi vermesini veya inancını veya siyasi ve sosyal görüşünü açıklamasını isterse,

Hakaret ve sövme cürümlerini

Bir kimsenin namus veya şöhret veya vakar ve haysiyetine yönelik eylemleri,

Eyleme uğrayan kişi eyleme kendi haksız hareketiyle sebebiyet vermiş ise,

Hürriyet aleyhinde işlenen eylemleri,

Gayrı meşru surette kişi hürriyetinden mahrum edilmesini içermektedir .

Bu konularda Yeni TCK 106-124. maddeleri arasında çeşitli tanımlar yapılmaktadır.

Tehdit: Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit edilmesi,

Şantaj: Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlanması

Cebir: Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma: Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmak
 


yaa ben yaşadıklarını yeni okudum arkadaşım çok geçmiş olsun şuan çok mutlu oldum senin adına.. harika bi iş çıkarmışsın walla.. ama sana da çok kızdım ailen senin arkanda olmasa bile niye kendini bu kadar ezik gösterdin bu kadar koz verdin onun eline...
bi de sanırım çok fazla yüz göz olmuşsunuz hatanın onda olmasına rağmen sen alttan almışsın hep..o da tepene çıkmış..
doğru bi adım atmışsın sakın korkma ve sakın arkana bakma.. darp raporu da almışsın kocanın bütün açıklarını bütün eziyetlerini de sun mahkemeye... kızını da sana verirler gerekirse de çalışırsın dik dur güçlü ol..allah yolunu açık etsin..
 
buda diğer bulduklarım umarım yardımı olur



Aile İçi Şiddete Maruz Kalanların Başvurabilecekleri Kurum ve Kuruluşlar

Yazar: Psikolog Beyhan BudakPsikolog Beyhan Budak 3 Comments3 Yorum Comments
Son Güncelleme: 10 Mart 2010

Aile içi şiddet, ülkemizde çok yaygın bir şekilde yaşanan bir durumdur. Aile içi şiddetten dolayı en başta kadınlar ve çocuklar zarar görmektedir. Aile içi şiddete maruz kalanların, içinde bulundukları durumdan nasıl kurtulacaklarını, ne gibi haklarının olduğunun bilincine varmalarının önemi çok büyüktür. Biz de bu amaçla, bu yazımızda, aile içi şiddet mağdurlarının, hangi durumlarda hangi kurum ve kuruluşlara başvurabileceklerini ve ne tür bir yardım alabileceklerini derledik.

Aile içi şiddete maruz kalanlar, aşağıda kurum ve kuruluşlardan yardım alabilirler:
İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri
Alo 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı
Sağlık Kuruluşları
Polis Merkezleri, Jandarma Karakolları
Cumhuriyet Savcılığı
Belediyelerin Kadın Danışma Merkezleri
Baroların Kadın Danışma Merkezleri ve Adli Yardım Kuruluşları
Kadın Sivil Toplum Kuruluşları


Yazının Tamamını Okumak İçin Tıklayın: Aile İçi Şiddete Maruz Kalanların Başvurabilecekleri Kurum ve Kuruluşlar | Aile İçi Şiddet
-


1-)İl Sosyal Hizmet Müdürlükleri:

a-) Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri: İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünde (ilçelerde varsa İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinde) şiddete maruz kalmış kadınlara, sosyal çalışma yapan görevliler tarafından ihtiyaçları doğrultusunda ücretsiz danışmanlık ve rehberlik hizmeti verilmektedir.

b-) Kadın Konukevleri/Sığınma Evleri: Kadın konukevinde kalmak için başvurular da İl Sosyal Hizmet Müdürlüklerine yapılır. Konukevi ya da diğer adıyla sığınma evi, şiddete uğrayan veya risk altındaki kadınların varsa beraberlerindeki çocukları ile birlikte, geçici bir süre ile barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulmaktadır.

2-)Alo 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na başlı olarak çalışan Alo 183 hattı, şiddete uğrayan ya da uğrama riski taşıyan ve desteğe ihtiyacı olan kadınlara ve çocuklara psikolojik, hukuki ve ekonomik alanda danışmanlık hizmetleri sunmakta ve yararlanabilecekleri hizmet kuruluşları konusunda bilgi vermektedir.

Alo 183 ücretsiz bir danışma hattıdır. Türkiye’nin her yerinden 7 gün 24 saat herhangi bir telefondan 183 numarasını çevirerek aile içi şiddeti durdurmak için gerekli destek ve korumaya nasıl ulaşacağınız konusunda bilgi alabilirsiniz.

3-) Sağlık Kuruluşları: Şiddete maruz kaldığınızda ya da böyle bir risk altındayken bulunduğunuz yere en yakın sağlık kuruluşuna (sağlık ocağı, sağlık evi, aile hekimliği, hastaneleri acil servisleri gibi) başvurabilirsiniz. Sağlık kuruluşlarında tedaviniz yapılır ve yaşadığınız şiddeti belgeleyen bir rapor düzenlenir.

4-) Polis Merkezleri ya da Jandarma Karakolları: Evinize en yakın polis merkezine ya da jandarma karakoluna giderek veya telefonla olayla ilgili şikâyette bulunabilirsiniz.

Aynı zamanda 7 gün 24 saat 155 Polis İmdat veya 156 Jandarma İmdat Hattına telefon ederek yasal sürecin başlaması için başvuruda bulunabilirsiniz.

5-) Cumhuriyet Savcılığı: Bulunduğunuz yerin Adliyesindeki Cumhuriyet Savcılığına bir dilekçe ile başvurarak suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Dilekçe örneği için tıklayın.

Ayrıca 4230 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’dan yararlanmak ve koruma tedbiri alınması için talepte bulunabilirsiniz. Dilekçe örneği için tıklayın.

6-) Belediyelerin Kadın Danışma Merkezleri: Bulunduğunuz yerin belediyesinde kadın danışma merkezi varsa, bu merkezlerden ücretsiz psikolojik, tıbbi ve hukuksal destek alabilirsiniz. Ayrıca ekonomik desteğe ihtiyacınız varsa belediyelerin ayni ve maddi desteklerinden yararlanabilirsiniz.

Bazı belediyelere bağlı sığınma evleri de vardır. Bulunduğunuz yerin belediyesi bu hizmeti veriyorsa, belediyenin kadın danışma merkezine ya da doğrudan belediyeye giderek sığınma evinde kalmak için başvurabilirsiniz.

7-) Baroların Adli Yardım Kurulları ve Kadın Danışma Merkezleri

a-) Adli Yardım: Barolar, avukatların mesleki örgütleridir. Birçok alanda savunma hakkınızı kullanmanıza destek sunmak, Baroların görevleri arasındadır. Hukuk sistemimiz ihtiyacı olan mağdurların ücretsiz hukuk desteği almasına imkân sağlamaktadır. Bir avukata ihtiyaç duyuyorsanız ve avukatlık ücretini karşılama olanağınız yoksa bulunduğunuz yerdeki Baro sizin için ücretsiz avukat görevlendirir. Avukat sizi yasal haklarınız konusunda bilgilendirir ve yasal işlemlerinizi sizin adınıza yapar. Adli Yardım alabileceğiniz adresler için tıklayın.

b-) Hukuksal Danışmanlık: Bugün Türkiye’de 50’den fazla ilde Baro’ya ait Kadın Hukuku Komisyonları vardır. Bu komisyonlar, kadın haklarının korunması içi kadınlara destek vermektedir. Ayrıca, bazı illerin baroları şiddete maruz kalan veya risk altında olan kadınlara doğrudan hukuksal danışmanlık merkezleri açmışlardır. Baro’ ya ait Kadın Danışma Merkezi olan iller şunlardır: Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Denizli, Bursa, Adana, Diyarbakır. Bu merkezlerde çalışan gönüllü avukatlar, ihtiyacı olan kadınlara yasal hakları hakkında bilgi vermekte, onları gereken yerlere yönlendirmektedir.

Kadın Sivil Toplum Kuruluşları: Ülkemizde birçok kadın sivil toplum kuruluşunun kadın danışma merkezi bulunmaktadır. Bu merkezlerde, şiddete maruz kalmış kadınlara, dayanışma anlayışı içerisinde ücretsiz psikolojik, hukuksal, ekonomik konularda danışmanlık ve rehberlik yapılmaktadır. Merkeze başvuran kadının, yaşadığı şiddetle mücadele edebilmesi için destek verilmektedir.

Ayrıca bu gönüllü kuruluşlardan bazılarına bağlı sığınma evleri de bulunmaktadır.
 
Boşanıcam deyip deyip lafta bıraktıkça böyle laçkalaşıyor erkekler işte...
Artık ciddiye almamaya başlıyorlar...
Çalışma imkanınız ya da bir mesleğiniz varsa çalışmaya başlayın...
Arkanızda güveneceğiniz biri olmasa bile en azından kendi ayaklarınız üzerinde durursunuz...
Katlanmak zorunda değilsiniz şiddete...
Beni seviyor diyorsunuz ama nasıl sevgi bu anlamadım?
 

Bu mesajını yeni gördüm ve çok sevindim...
Gözün aydın...
 

Şu yazdıklarınız dilerim sizin durumunuzdakilere güç verir...

Cesaretinizden dolayı sizi kutluyorum.

Bundan sonraki hayatınızda dilerim herşey gönlünüzce olur. Ne mutlu size.
 

Aynen sizin dediğiniz gibi artık bu saatten sonra nederiz elaleme gibi düşünceleri var allahım artık yol göstersin babama ne diyeyimm..Tekrardan geçmiş olsun..
 
darısı tüm şiddet gören bayanların başına unutmayınki kadınlar köle değildir susmayın çaresiz değilsiniz asla katlanmak zorundada değilsiniz
korkmayın kadına hiçbir şey olmaz hem çalışıp hem çocuklarına bakan hem ev hanımlığınıda yapan yığınlarca bayan var.
ama hem çalışıp hemde çocuğuna annelik yapabilecek baba yok mlsf bayanlar olmayınca erkekler sürünür o zaman anlarlar siz aslında o evde ne demekmişiniz ezdirmeyin kendinizi
bir bayan diyelim çocuğu var gider bir ailede yatılı çocuk veya hasta bakar masrafı yok yeme içme yatacak yer herşey ordan hem çocuğuda yanında olur parasıda her ay cebine kalır hiç almasa600-den 1000ytl ye kadar maaş veriyorlar bi süre sonra kendi evini tutar ben olsam böyle yaparım varsa böyle arkadaşlara yardımcı fikir olsun diye beyan ettim kadın olmak zor
 


yorumunun üstünden 1 ay geçmiş ama ne demek aldırmam, zaten küçük bir kızın var bide bebeğin sorumluluğunumu yükleniceksin, belliki adam seni gözden çıkarmış seni boşadıktan sonra hayatını yaşama derdinde, ailedende hayır yoksa mecbur çalışacaksın hayat zor, ama sakın ola o eve dönme, hele boşanırsam çocuğumun psikolojisi bozulur diye düşünenlere gülüyorum sadece, kavga gürültü içinde büyüyen bi çocuk ne kadar sağlıklı olucak? ilerde evlenmeye korkucak kızın, ya bende annem gibi olursam dicek, ya çok mahsun ya çok saldırgan olucak başka senaryo yok bu konuda
 
Evlendiğiniz günden beri bu adam ! la anlaşamıyorduysanız , tek başınıza (bir anlaşmazlık durumunda bu çocuklarada sahip olabilicek maddi imkan yada psikolojik güce ( ''ondan ayrılamam oda benı sevıyor bende onu seviyorum '' sözlerinize istinaden )sahip değilseniz niçin iki çocuk yaptınız?Eminim çocuklarınız asla böyle bir evde böyle ebeveynlerle büyümeyi tercih etmezdi,tercih etme hakkı olsaydı.Allah çocuklarınızın yardımcısı olsun.En yakın zamanda çocuklarınıza örnek olabiliceğiniz kararlar almanız ümidiyle...
 



:13:
 





Bu mesajını yenı gordum.Tebrik ederım.

 
en anlamadıgım mantık cocuklar ıcın kardesım cocuk o ortamda daha saldırgan daha guvensız olacak yazık degılmı elle tutulur bı yan ı varsa dur ama yok eger hala sorunlu bır esse bırak derım hıc kolay olmayacak ama bak vallahı bınamızda bı arkadas var hem calısıyo hem aksam gelıp bınayı temızlıyo gorevlı bınada hemde 2 evladına bakıyo esı bırakıp gıtmıs ama alıstım ve daha rahatım sımdı dıyo kavga dovus dayak yok dıyo.. ınsallah sende basarırsın...
 
yazını gormemıstım ınsallah yenı hayatın mutluluk huzur getırsın arkadas
 
bizde eşimin ailesi yüzünden çok kavgalar ettik,,ama artık onların hayatımıza sokmamaya çalışıyorum,kavga olmuyo böylelikle,,mıknatıs gibi ne zaman adları geçse evimizde kavga başlıyoo,,ayda birkez geliyorlar maaş almaya,bizdede kalıp gidiyolarneyse diycem oki onun aileside olsa benim ailemde olsa hiç kimse için kavga çıkarılmıycanı çok iyi anladım,,onlar bizim için düzenlerini bozmuyolar araları bizim yüzümüzden bozulmuyo çok haklısın değmez

bende eşime hatırlattım ve son buldu,,seninde kızın var dedim,,bigün oda evlenicek senin gibi bi eşi olsa bu şekilde kavgaların kurbanı hep kızın olsa naparsın dedim,,çünkü eşimle kavgalarımızdan sonra annemi arardım eşimde karışmasınlar bana sen benim karımsın aramıza girmesinler derdi,,bende hatırlattım işte ozaman kızın seni arasa baba böyle böyle dese,,ve kızınında eşi sana sen karışma o benim karım dese napıcaksın susup oturucakmısın haklısın damatmı diyceksin dedim,,eşimde sustu ve düşündü asla ,,kızımı alır vede onu doğduğuna pişman ederim dedi,,yaaaaa dedim bende sadecee yaaa ona göre düşün konuş annemle dedim,,ve sonrasında akıllandı herseferinde aklına geliyor olsa gerek ,,bende ufak tartışmalarda artık kimseyi aramıyorum nasılsa ateş çabuk sönüyoo
 
Son düzenleme:
mesajını geç gördüm güzelim, Allah seni ve çocuğunu sevdiklerine bağışlasın yeni hayatında dilerim karşına hep iyi insanlar çıkar öküzleri sadece kurban bayramlarında görürsün
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…