- 17 Ocak 2017
- 640
- 1.537
- 33
- 34
- Konu Sahibi salinger29
-
- #21
Ben de öyleyim. Tabii bu özellikle kalabalığın kimlerden oluştuğuna bağlı, sevdiğim insanlar olunca toleransım artıyor. Yine de eve gelip odama geçtiğimde beynimin uyuşmuş olduğunu hissediyorum. Konserdir, kalabalık bar-cafe ortamlarıdır yine hiç benlik değil. Kalabalık sokaktan geçmemek için yolumu uzatırım. Bunları yapmazsam bilirim ki migren benim için kaçınılmazdır. Velhasılı kelam bunlar benim hayat kalitemi etkilediğini düşündüğüm için kaçındığım şeyler. Değişeceğimi sanmıyorum, eşiniz de değişmez muhtemelen.
Gecmisinden kaynakli sosyal fobileri vardir.Merhaba hanımlar,
Bir seneyi aşkın evliyim. Eşim evin içinde minnoş bir kişilik diyebilirim. Sevgi gösterisinde bulunur, derli topludur, neşelidir, ev işlerine ortaktır, az çok huzurludur. Amma ve lakin ev sınırlarının dışına çıktığımız an anlaşmak çok ama çok güçleşiyor. Küçük bebekler kalabalığın içine girince hırçınlaşır bunalır ya, aynı öyle bir haller.. Sakin yerlerde, yeşilliklerde, ovalarda, market alış verişinde problemli değil fakat insan kalabalığı olan bir yere girdiğimiz an suratında sürekli acı çekiyormuş gibi bir hal söz konusu. Ne bir konserden zevk alabiliyorum, ne şehir kalabalığına dahil olmanın o garip mutluluğunu yaşayabiliyorum. Adam bildiğin insan sevmiyor, sıcak hava sevmiyor, gürültü sevmiyor, mutlaka rahatsız olacak bir şey buluyor. Kalabalık aile, akraba toplanmalarında kendini kuytu köşeye saklamaya çalışıyor, herkes mutlu fakat benimkinde ciddi bir yüz ifadesi... Onun yüzündeki bu memnuniyetsizlik sebebiyle bir yere gitmek istemez oldum veya kendim takılmak daha cazip gelmeye başladı. Türkiye'de yaşarken biraz daha dışarı çıkmaya meyilliydi, sevdiği bir kaç mekan ve aktivite vardı ama buraya taşındığımızdan beri 10 gün evden çıkmasa problem etmeyecek bir hale geldi. Ne yapacağım ben bu emekli ruhlu yarimle, inatlaşıp çabalamaya değer mi? Yoksa böyle gelmiş böyle gider diyip, beklentiyi mi sıfırlayayım? O zaman da neden evlendim diye düşünüyor insan..
“O zaman neden evlendim ben?” ne demek? Adamla kalabalığa çıkmak için mi evlendiniz?
Sevmeyebilir. Agofobi olabilir. Sizde bir fobi olsa nasıl düşünürdünüz?
biz de bugün ilk olarak kalabalık bir yere gittik, panayır gibi bir yer diyeyim. Bir daha buraya gelmeyelim, beni böyle yerlere getirme diye memnuniyetsizlik seansına başladı. Sonra da çok uzun süre sakin bir yolda bisiklet sürdük, o kısımda mutluydu sanırım. Şu an başım ağrıyor diye dolanıyor. İlişkide sürekli 'iyi misin?, mutlu musun? her şey yolunda mı?' diye soran tip olmaya başladım. Yapısı farklı, anlıyorum ve gerçekten bu tip isteklerimin %70 ini kendi başıma veya arkadaşlarımla tatmin etmeye çalışıyorum. Kalan %30 da ise her deneyimimiz ikimiz içinde travmatik bir hal alıyor..
Doğrusunu söylemek gerekirse bir insanın keyif aldığı bir şeyi keyif almıyormuş gibi göstermesi kolay ancak ne var ki insan keyif almıyorsa onu keyif alıyormuş gibi göstermesi gerçekten zor. Bence eşinizle daima baş başa olacağınız etkinliklerde bulunmaya çalışın. Çünkü o baş ağrısı bir gelince tövbeee bir daha gitmiyorbiz de bugün ilk olarak kalabalık bir yere gittik, panayır gibi bir yer diyeyim. Bir daha buraya gelmeyelim, beni böyle yerlere getirme diye memnuniyetsizlik seansına başladı. Sonra da çok uzun süre sakin bir yolda bisiklet sürdük, o kısımda mutluydu sanırım. Şu an başım ağrıyor diye dolanıyor. İlişkide sürekli 'iyi misin?, mutlu musun? her şey yolunda mı?' diye soran tip olmaya başladım. Yapısı farklı, anlıyorum ve gerçekten bu tip isteklerimin %70 ini kendi başıma veya arkadaşlarımla tatmin etmeye çalışıyorum. Kalan %30 da ise her deneyimimiz ikimiz içinde travmatik bir hal alıyor..
Merhaba hanımlar,
Bir seneyi aşkın evliyim. Eşim evin içinde minnoş bir kişilik diyebilirim. Sevgi gösterisinde bulunur, derli topludur, neşelidir, ev işlerine ortaktır, az çok huzurludur. Amma ve lakin ev sınırlarının dışına çıktığımız an anlaşmak çok ama çok güçleşiyor. Küçük bebekler kalabalığın içine girince hırçınlaşır bunalır ya, aynı öyle bir haller.. Sakin yerlerde, yeşilliklerde, ovalarda, market alış verişinde problemli değil fakat insan kalabalığı olan bir yere girdiğimiz an suratında sürekli acı çekiyormuş gibi bir hal söz konusu. Ne bir konserden zevk alabiliyorum, ne şehir kalabalığına dahil olmanın o garip mutluluğunu yaşayabiliyorum. Adam bildiğin insan sevmiyor, sıcak hava sevmiyor, gürültü sevmiyor, mutlaka rahatsız olacak bir şey buluyor. Kalabalık aile, akraba toplanmalarında kendini kuytu köşeye saklamaya çalışıyor, herkes mutlu fakat benimkinde ciddi bir yüz ifadesi... Onun yüzündeki bu memnuniyetsizlik sebebiyle bir yere gitmek istemez oldum veya kendim takılmak daha cazip gelmeye başladı. Türkiye'de yaşarken biraz daha dışarı çıkmaya meyilliydi, sevdiği bir kaç mekan ve aktivite vardı ama buraya taşındığımızdan beri 10 gün evden çıkmasa problem etmeyecek bir hale geldi. Ne yapacağım ben bu emekli ruhlu yarimle, inatlaşıp çabalamaya değer mi? Yoksa böyle gelmiş böyle gider diyip, beklentiyi mi sıfırlayayım? O zaman da neden evlendim diye düşünüyor insan..
Vallahi dün bir anlaşma yazdık da printerdan çıkarıp imzalayacağız daha..:) ben ısrarla o da benim sevdiğim şeyleri sevsin istiyorum ama evlilik öyle bir şey değil galiba ..
Sizi anlıyorum, hastalık bambaşka bir şey.. ben de diyorum ki hepimizin seçmediği ve sevmediği insanlarla bulunmak zorunda kaldığı durumlar oluyor, çeşitli sebeplerle tahammül gösteriyoruz. hatır kırmak istemiyoruz. Eşim memnuniyetsizliğini asla saklayamıyor, sanırım alışmam gerekiyor..
Tabii ki de değil.Vallahi dün bir anlaşma yazdık da printerdan çıkarıp imzalayacağız daha..:) ben ısrarla o da benim sevdiğim şeyleri sevsin istiyorum ama evlilik öyle bir şey değil galiba ..
Tabii ki de değil.
Yani zorlamalarla ısrarlarla olmamalı bu iş.
Adam sevmiyor rahatsız oluyor demek ki ne diye zorla dışarı çıkarıyorsunuz? Kendiniz çıkın o evde kalsın mesela.
Ya da işte evlenmeden önce anlamıyorsunuz adam evci mi dışarıyı mı seviyor sonra karakteriniz uymayınca veryansın ediyorsunuz.
Çok bencilsiniz kusura bakmayın. Eşime de aynısını dedim, ben seni olduğun gibi kabullenip severken senin beni değiştirmeye çalışman olduğum gibi sevmemen, eleştirmen bencil olduğunu gösteriyor dedim, sonra birazcık dank etti. Aslan burcu falan mısınız yönetmeyi mi seviyorsunuz?
Okurken istemsiz güldüm:)
Bu sorun bende de var ama ev ziyaretleri hariç orada gayet mutludur bi pazara carsiya cikalim ayni acı çekiyormuş gibi bi surat ifadesi. Ciktigima cikacagima bin pisman olan ben. Yanlızim sanıyordum ama degilmisim:) evet insan gerçekten zevk alamıyor bende çareyi yanlız çıkmakla veya annemle kardeşimle çıkmakla veya pazara gideceğimiz zaman erken saatleri tercih etmeye başladım. Ohh kafam rahatladı
bence siz eşinizle bu meseleyle alakalı problem yaşadığınız için kendinizi eşimle özdeşleştirip agresifleşmişsiniz. Ben aslan burcu değilim, eşim aslan burcu. Evlilik zaman zaman değişmeyi gerektirmese de esnemeleri gerektiriyor. Eşimle değiştirme umudu taşıyarak evlenmedim (bu kısım nerden çıktı onu da anlamadım..) ama değişmek için de evlenmedim. Onun bu tutumu, onun talebiyle gittiğimiz yerlerde bile 10 dakika sonra sıkılgan davranması doğal olarak benim zevk almamı da engelliyor. Her dışarı çıktığımda onu sürüklemeye çalışmıyorum, gezip göreceğim yerleri ziyaret etmek için onun gönlünün olmasını beklemiyorum. Bir bayram ziyaretinde birileri ona soru sorarken telefona gömülmesi, annem babam ben ve o sohbet ederken, birden karar verip sohbetin ortasında içeriye gidip uzanması bana garip geliyor. Herkesin kişisel alana, sessizliğe, dinlemeye, karanlığa ihtiyaç duyduğu zamanlar olur. Herhangi bir sağlık problemi sebebiyle böyle davransa zaten kendi problemim yerine onun problemine çözüm aramaya çalışırım. Bu onun için bir tercih ve doğal olarak benim hayatımı da etkiliyor.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?