• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Birilerinden akıl almazsam akıl sağlığımı kaybedeceğim; Eşimin yaptıkları!

sabrım kalmıyor gecenin bir yarısı çocuğa bağırıyorum uyu artık yeter diye hatta bir iki kere sinirimden popsuna eline vurmuslugum var

Maşallah! Bir tek ayyaş kocaya sabır gösteriyorsunuz. Oldukça seçici bir sabrınız var.
 
Merhabalar. Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazı biraz uzun olacak ama hıçkıra hıçkıra ağlayarak yazıyorum. Birilerinden akıl almazsam akıl sağlığımı kaybedeceğim. Sorun bende mi, eşimde mi bilmiyorum. Eşim beni öyle çok manipüle ediyor ki artık kendimi hastalıklı, memnuniyetsiz ve hiçbir şeyden mutlu olmayan biri gibi hissediyorum.

Kısaca özetlemeye çalışayım. Beş yıldır evliyiz, dokuz yıldır da birlikteyiz. Evliliğimizin başında kendi işimizi kurduk, pandemi dönemine denk geldik. Çok borca girdik, çok sıkıntılar çektik. Üç yıl boyunca bu borçları kapatmaya çalıştık. Eşimi çok severek evlendim. Ailesini de çok severim, her konuda destek olmuşlardır. Benim ailem de aynı şekilde.

Ancak son üç yıldır, borçlarımız bitmiş olmasına rağmen, eşimle birbirimizden neredeyse nefret eder hale geldik. Son iki yılda bir de oğlumuz oldu; şu an 19 aylık. O kadar çok kavga ediyoruz ki, çocuğumuzun varlığının keyfini bile çıkaramadık.

Kavgalarımızın en büyük sebebi ilgisizlik. Eşim kendi işini yaptığı için çok yoğun çalışıyordu ama kazancı da çok düşüktü. Üstelik son derece düşüncesiz biri haline geldi. Eskiden böyle değildi. Bir kere bile “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sormaz. Üç yıldır ne doğum günümü kutlar ne de evlilik yıldönümümüzü. Eskiden “param yok” derdi, ben de “hediye istemiyorum, bari kutla” derdim. Şimdi ise “Sana hediye alsam da mutlu olmayacaksın, o yüzden almıyorum” diyor.

Haftanın beş günü alkol alıyor. Eve gelirken ben ne istersem alır ama istemezsem kendiliğinden “Şunu da aldım” demez. Ev faturalarını ben ödüyorum. Çocuğun tüm kıyafet ve ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Kendisi ayda bir paket bez alır, bir de bazen meyve getirir. İkimiz de çalışıyoruz; çocuğumuza benim annem bakıyor ve annem benden bile iyi bakıyor. Her gün oğluma et, balık yediriyor; babam köyden özel olarak horoz kestiriyor. Ben işe başlayalı dört ay oldu, bu süreçte ne anneme maddi bir destek olduk ne de “al, bunu çocuğumuz için kullan” diye bir paket bez verdik. Zaten eşim annemden bir şey istemez. Ben elimden geleni yapıyorum ama eşimin de yapmasını istiyorum. O ise elini hiçbir zaman taşın altına koymuyor.

Dört ay önce kurumsal bir şirkette işe başladım. Evimiz aileme uzaktı. Babam, emekli ikramiyesiyle bana bir ev aldı. Özellikle kendilerine yakın bir yerden aldı ki çocuğu getirip götürmek zor olmasın. Ev babamın üzerine; ne kira istedi ne de taşınma sürecinde bizden bir lira aldı. Nakliyeden boyaya, beş aylık aidattan temizliğe kadar her şeyi babam ödedi. Biz sadece eşyalarımızı alıp geldik. Bu süreçte eşim babama bir kez bile teşekkür etmedi. Bir kere arayıp “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” demedi.

Daha da kötüsü, ona danışmadan karar verdiğimizi söyleyerek beni cezalandırdı. Taşınma sürecinde bana bir bardak su bile vermedi. Akşam yedi gibi eve geliyor, saat onda çocuğu uyutuyordu. Ben ise sabah üçe kadar evi toparlıyor, kolileri tek başıma hazırlıyordum. Aylarca vajinal enfeksiyon çektim. Gitmediğim doktor kalmadı, tüm testlerim temiz çıktı. Emzirdiğim için güçlü ilaçlar kullanamıyordum. En son doktor, emzirmeyi bırakıp iğne tedavisine gelmemi söyledi. O süreçte verilen ilaç 600 TL civarındaydı ve sigortamız yoktu. Eşimin çalıştığı yere gidip para istedim; ayakta duracak halim yoktu. Bana “Bir hafta sonra alırım” dedi. Akşam eve alkollü geldi ve bir daha o ilacı sormadı bile.

Geçen ay maaşımdan neredeyse hiç para kalmadı. Kilo aldığım için ceketlerim olmuyor, yenisini almam gerekiyordu. Şaka yollu “İndirim varken alsana, sabahları üşüyorum” dedim. “Maaşın yatınca alırsın” dedi ama almadı. AVM’ye ceket bakmaya gittim. Hava yağmurluydu, arabamız eskiydi. “Gelir misin, şemsiyem yok” dedim. “Bu araba bu yağmurda oraya gelmez” dedi. Aynı mesafedeki anne-babasının yanına ise arabayla gitti. Ben sırılsıklam otobüse bindim.

Çocuğum asla uyumayan bir çocuk. Geceleri 20 kez uyanır. Bazen üç saatlik uykuyla güne başlarım. Bunca zaman eşimin gece kalktığı toplam üç kez ya vardır ya yoktur. Bir kere altını değiştirmedi, bir kere “Yemeğini ben yedireyim” demedi. İşi erken biterse gelir, iki saat çocukla oynar, sonra gider.

Borçlu olduğumuz dönemde tekstil işini eve taşımıştı. Ev küçücükken, ben hamileyken evin içinde baskı yapıyordu; her yer toz ve tüy oluyordu. O işe gittikten sonra hamile halimle evi dip köşe temizlerdim. Bir kez düşük yaptım; ikinci haftamda hala kanamam varken atölyeye gidip ona yardım ettim. Yemek yemeyi sevmezdi; her sabah ona özel yüksek kalorili içecekler hazırlardım. Şimdi yemek yapmıyorum; kendisi ne isterse yapıyor ama bunu bile bana hesap sorar gibi söylüyor.

Diş tedavisi için onu ben ikna ettim. Son taksiti ödeyemedik, incecik kolyemi sattım. Bunca şeyi yaparken ben de zaman zaman sinirle laf soktum, inkar etmiyorum. Ama onun için bu kadar fedakarlık yaptıysam, arada söylenmeye de hakkım yok mu? Şimdi gözünde dırdırcı, memnuniyetsiz, mutsuz bir kadınım.

Uykusuzluktan tükenmiş durumdayım. Gecenin bir yarısı çocuğa bağırdığım oldu. Eşim gelip bana “Bunları biri görse çocuğu senden alırlar” diyor. “İşe girdin, kendini bir şey sandın” diyor. “Her gün işe makyaj yapacağına bana yapsaydın” diyor. Ben de “Hizmetçilik yapmaktan aynaya bakacak vaktim mi oldu?” diyorum.

İşe girdiğimden beri gözüm açıldı. Diğer kadınların gördüğü değeri, yaşadığı hayatı görünce “Ben kendimi harcamışım” diyorum. Ama sonra borç zamanlarını hatırlıyorum. Hacizler ailemin kulağına gitmesin diye eşek gibi çalıştı. Önce benim borçlarımı ödedi. Eskiden beni severdi, hediyeler alırdı. Çok gezmesek bile en azından gönlümüz hoştu.

Bazen diyorum ki: Acaba ben mi bu adamı bu hale getirdim? Bir yerde yanlış mı yaptım? Şu an ikimiz de mutsuzuz, her gün kavga ediyoruz. Çocuğumuz kavgalarımızı görünce dikkat çekmek için tehlikeli davranışlar yapıyor. Ama ben de tükendim. Evdeki varlığıyla yokluğu arasında benim için fark kalmadı. Yediği yemeğin tabağını bile kaldırmıyor. Her sabah içtiği şişeleri ben topluyorum. Ne maddi ne manevi bana artık hiçbir şey vermiyor.

Ama bir şey beni hala tutuyor. O eve geldiğinde oğlumun “baba” diye kahkahalarla onu karşılaması, onun mutluluğu, her gün boşanmayı ertelememe sebep oluyor. Bir de sürekli aklımla oynuyor. Beni insanlara olmadığım biri gibi anlattığımı söylüyor. “Psikoloğa git, hala lohusa depresyonundasın” diyor. Ama çevremdeki herkes “Nasıl dayanıyorsun, neyi bekliyorsun?” diyor.

Bana akıl verin. Nefes alamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Boşanma sürecine nereden başlayacağımı, sonrasında hayatın nasıl olacağını bilmiyorum.
Erkeklerin cepte gordugu an iğrençlesmesi . Eş olmak boyle bisey degil ya adam bekar hayatına devam ediyo . Bunun en guzel taktiği görmezden gelmek . Ayni evdesin ama onu görme duyma o yok gibi yaşa arama sorma . Başta onun isine gelecek ne guzel rahatım diyecek ama bir sure sonra rahatsiz olmaya başlayacak neden aramiyo sormuyo umursamiyo diye düşünmeye başlayacak. Bazı şeyler uğraştıkça batiyo bazen çekilip uzaktan bakmalarına fırsat vermek gerekir
 
Konu sahibi bu adam size değer vermiyor ve uyanık geçiniyor. Bu adama ihtiyacınız yokmuşki herşey siz ve ailenizin sırtında zaten. Bence boşanmayı ertelemeyin, evet belki bizlere söylemesi kolay ama cocugunuz yine babasını görür ama bu adam zaten iyi bir baba değil koca hiç değil. Sizi manipüle ediyor, calısıyormussunuzda zaten ihtiyacınız yok.
 
Bitmis bir iliski. Iliski terapistine gidin deneyin olmazsa bosanin bence.. Isiniz de varmis.
Merhabalar. Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazı biraz uzun olacak ama hıçkıra hıçkıra ağlayarak yazıyorum. Birilerinden akıl almazsam akıl sağlığımı kaybedeceğim. Sorun bende mi, eşimde mi bilmiyorum. Eşim beni öyle çok manipüle ediyor ki artık kendimi hastalıklı, memnuniyetsiz ve hiçbir şeyden mutlu olmayan biri gibi hissediyorum.

Kısaca özetlemeye çalışayım. Beş yıldır evliyiz, dokuz yıldır da birlikteyiz. Evliliğimizin başında kendi işimizi kurduk, pandemi dönemine denk geldik. Çok borca girdik, çok sıkıntılar çektik. Üç yıl boyunca bu borçları kapatmaya çalıştık. Eşimi çok severek evlendim. Ailesini de çok severim, her konuda destek olmuşlardır. Benim ailem de aynı şekilde.

Ancak son üç yıldır, borçlarımız bitmiş olmasına rağmen, eşimle birbirimizden neredeyse nefret eder hale geldik. Son iki yılda bir de oğlumuz oldu; şu an 19 aylık. O kadar çok kavga ediyoruz ki, çocuğumuzun varlığının keyfini bile çıkaramadık.

Kavgalarımızın en büyük sebebi ilgisizlik. Eşim kendi işini yaptığı için çok yoğun çalışıyordu ama kazancı da çok düşüktü. Üstelik son derece düşüncesiz biri haline geldi. Eskiden böyle değildi. Bir kere bile “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sormaz. Üç yıldır ne doğum günümü kutlar ne de evlilik yıldönümümüzü. Eskiden “param yok” derdi, ben de “hediye istemiyorum, bari kutla” derdim. Şimdi ise “Sana hediye alsam da mutlu olmayacaksın, o yüzden almıyorum” diyor.

Haftanın beş günü alkol alıyor. Eve gelirken ben ne istersem alır ama istemezsem kendiliğinden “Şunu da aldım” demez. Ev faturalarını ben ödüyorum. Çocuğun tüm kıyafet ve ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Kendisi ayda bir paket bez alır, bir de bazen meyve getirir. İkimiz de çalışıyoruz; çocuğumuza benim annem bakıyor ve annem benden bile iyi bakıyor. Her gün oğluma et, balık yediriyor; babam köyden özel olarak horoz kestiriyor. Ben işe başlayalı dört ay oldu, bu süreçte ne anneme maddi bir destek olduk ne de “al, bunu çocuğumuz için kullan” diye bir paket bez verdik. Zaten eşim annemden bir şey istemez. Ben elimden geleni yapıyorum ama eşimin de yapmasını istiyorum. O ise elini hiçbir zaman taşın altına koymuyor.

Dört ay önce kurumsal bir şirkette işe başladım. Evimiz aileme uzaktı. Babam, emekli ikramiyesiyle bana bir ev aldı. Özellikle kendilerine yakın bir yerden aldı ki çocuğu getirip götürmek zor olmasın. Ev babamın üzerine; ne kira istedi ne de taşınma sürecinde bizden bir lira aldı. Nakliyeden boyaya, beş aylık aidattan temizliğe kadar her şeyi babam ödedi. Biz sadece eşyalarımızı alıp geldik. Bu süreçte eşim babama bir kez bile teşekkür etmedi. Bir kere arayıp “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” demedi.

Daha da kötüsü, ona danışmadan karar verdiğimizi söyleyerek beni cezalandırdı. Taşınma sürecinde bana bir bardak su bile vermedi. Akşam yedi gibi eve geliyor, saat onda çocuğu uyutuyordu. Ben ise sabah üçe kadar evi toparlıyor, kolileri tek başıma hazırlıyordum. Aylarca vajinal enfeksiyon çektim. Gitmediğim doktor kalmadı, tüm testlerim temiz çıktı. Emzirdiğim için güçlü ilaçlar kullanamıyordum. En son doktor, emzirmeyi bırakıp iğne tedavisine gelmemi söyledi. O süreçte verilen ilaç 600 TL civarındaydı ve sigortamız yoktu. Eşimin çalıştığı yere gidip para istedim; ayakta duracak halim yoktu. Bana “Bir hafta sonra alırım” dedi. Akşam eve alkollü geldi ve bir daha o ilacı sormadı bile.

Geçen ay maaşımdan neredeyse hiç para kalmadı. Kilo aldığım için ceketlerim olmuyor, yenisini almam gerekiyordu. Şaka yollu “İndirim varken alsana, sabahları üşüyorum” dedim. “Maaşın yatınca alırsın” dedi ama almadı. AVM’ye ceket bakmaya gittim. Hava yağmurluydu, arabamız eskiydi. “Gelir misin, şemsiyem yok” dedim. “Bu araba bu yağmurda oraya gelmez” dedi. Aynı mesafedeki anne-babasının yanına ise arabayla gitti. Ben sırılsıklam otobüse bindim.

Çocuğum asla uyumayan bir çocuk. Geceleri 20 kez uyanır. Bazen üç saatlik uykuyla güne başlarım. Bunca zaman eşimin gece kalktığı toplam üç kez ya vardır ya yoktur. Bir kere altını değiştirmedi, bir kere “Yemeğini ben yedireyim” demedi. İşi erken biterse gelir, iki saat çocukla oynar, sonra gider.

Borçlu olduğumuz dönemde tekstil işini eve taşımıştı. Ev küçücükken, ben hamileyken evin içinde baskı yapıyordu; her yer toz ve tüy oluyordu. O işe gittikten sonra hamile halimle evi dip köşe temizlerdim. Bir kez düşük yaptım; ikinci haftamda hala kanamam varken atölyeye gidip ona yardım ettim. Yemek yemeyi sevmezdi; her sabah ona özel yüksek kalorili içecekler hazırlardım. Şimdi yemek yapmıyorum; kendisi ne isterse yapıyor ama bunu bile bana hesap sorar gibi söylüyor.

Diş tedavisi için onu ben ikna ettim. Son taksiti ödeyemedik, incecik kolyemi sattım. Bunca şeyi yaparken ben de zaman zaman sinirle laf soktum, inkar etmiyorum. Ama onun için bu kadar fedakarlık yaptıysam, arada söylenmeye de hakkım yok mu? Şimdi gözünde dırdırcı, memnuniyetsiz, mutsuz bir kadınım.

Uykusuzluktan tükenmiş durumdayım. Gecenin bir yarısı çocuğa bağırdığım oldu. Eşim gelip bana “Bunları biri görse çocuğu senden alırlar” diyor. “İşe girdin, kendini bir şey sandın” diyor. “Her gün işe makyaj yapacağına bana yapsaydın” diyor. Ben de “Hizmetçilik yapmaktan aynaya bakacak vaktim mi oldu?” diyorum.

İşe girdiğimden beri gözüm açıldı. Diğer kadınların gördüğü değeri, yaşadığı hayatı görünce “Ben kendimi harcamışım” diyorum. Ama sonra borç zamanlarını hatırlıyorum. Hacizler ailemin kulağına gitmesin diye eşek gibi çalıştı. Önce benim borçlarımı ödedi. Eskiden beni severdi, hediyeler alırdı. Çok gezmesek bile en azından gönlümüz hoştu.

Bazen diyorum ki: Acaba ben mi bu adamı bu hale getirdim? Bir yerde yanlış mı yaptım? Şu an ikimiz de mutsuzuz, her gün kavga ediyoruz. Çocuğumuz kavgalarımızı görünce dikkat çekmek için tehlikeli davranışlar yapıyor. Ama ben de tükendim. Evdeki varlığıyla yokluğu arasında benim için fark kalmadı. Yediği yemeğin tabağını bile kaldırmıyor. Her sabah içtiği şişeleri ben topluyorum. Ne maddi ne manevi bana artık hiçbir şey vermiyor.

Ama bir şey beni hala tutuyor. O eve geldiğinde oğlumun “baba” diye kahkahalarla onu karşılaması, onun mutluluğu, her gün boşanmayı ertelememe sebep oluyor. Bir de sürekli aklımla oynuyor. Beni insanlara olmadığım biri gibi anlattığımı söylüyor. “Psikoloğa git, hala lohusa depresyonundasın” diyor. Ama çevremdeki herkes “Nasıl dayanıyorsun, neyi bekliyorsun?” diyor.

Bana akıl verin. Nefes alamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Boşanma sürecine nereden başlayacağımı, sonrasında hayatın nasıl olacağını bilmiyorum.
 
Merhabalar. Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazı biraz uzun olacak ama hıçkıra hıçkıra ağlayarak yazıyorum. Birilerinden akıl almazsam akıl sağlığımı kaybedeceğim. Sorun bende mi, eşimde mi bilmiyorum. Eşim beni öyle çok manipüle ediyor ki artık kendimi hastalıklı, memnuniyetsiz ve hiçbir şeyden mutlu olmayan biri gibi hissediyorum.

Kısaca özetlemeye çalışayım. Beş yıldır evliyiz, dokuz yıldır da birlikteyiz. Evliliğimizin başında kendi işimizi kurduk, pandemi dönemine denk geldik. Çok borca girdik, çok sıkıntılar çektik. Üç yıl boyunca bu borçları kapatmaya çalıştık. Eşimi çok severek evlendim. Ailesini de çok severim, her konuda destek olmuşlardır. Benim ailem de aynı şekilde.

Ancak son üç yıldır, borçlarımız bitmiş olmasına rağmen, eşimle birbirimizden neredeyse nefret eder hale geldik. Son iki yılda bir de oğlumuz oldu; şu an 19 aylık. O kadar çok kavga ediyoruz ki, çocuğumuzun varlığının keyfini bile çıkaramadık.

Kavgalarımızın en büyük sebebi ilgisizlik. Eşim kendi işini yaptığı için çok yoğun çalışıyordu ama kazancı da çok düşüktü. Üstelik son derece düşüncesiz biri haline geldi. Eskiden böyle değildi. Bir kere bile “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sormaz. Üç yıldır ne doğum günümü kutlar ne de evlilik yıldönümümüzü. Eskiden “param yok” derdi, ben de “hediye istemiyorum, bari kutla” derdim. Şimdi ise “Sana hediye alsam da mutlu olmayacaksın, o yüzden almıyorum” diyor.

Haftanın beş günü alkol alıyor. Eve gelirken ben ne istersem alır ama istemezsem kendiliğinden “Şunu da aldım” demez. Ev faturalarını ben ödüyorum. Çocuğun tüm kıyafet ve ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Kendisi ayda bir paket bez alır, bir de bazen meyve getirir. İkimiz de çalışıyoruz; çocuğumuza benim annem bakıyor ve annem benden bile iyi bakıyor. Her gün oğluma et, balık yediriyor; babam köyden özel olarak horoz kestiriyor. Ben işe başlayalı dört ay oldu, bu süreçte ne anneme maddi bir destek olduk ne de “al, bunu çocuğumuz için kullan” diye bir paket bez verdik. Zaten eşim annemden bir şey istemez. Ben elimden geleni yapıyorum ama eşimin de yapmasını istiyorum. O ise elini hiçbir zaman taşın altına koymuyor.

Dört ay önce kurumsal bir şirkette işe başladım. Evimiz aileme uzaktı. Babam, emekli ikramiyesiyle bana bir ev aldı. Özellikle kendilerine yakın bir yerden aldı ki çocuğu getirip götürmek zor olmasın. Ev babamın üzerine; ne kira istedi ne de taşınma sürecinde bizden bir lira aldı. Nakliyeden boyaya, beş aylık aidattan temizliğe kadar her şeyi babam ödedi. Biz sadece eşyalarımızı alıp geldik. Bu süreçte eşim babama bir kez bile teşekkür etmedi. Bir kere arayıp “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” demedi.

Daha da kötüsü, ona danışmadan karar verdiğimizi söyleyerek beni cezalandırdı. Taşınma sürecinde bana bir bardak su bile vermedi. Akşam yedi gibi eve geliyor, saat onda çocuğu uyutuyordu. Ben ise sabah üçe kadar evi toparlıyor, kolileri tek başıma hazırlıyordum. Aylarca vajinal enfeksiyon çektim. Gitmediğim doktor kalmadı, tüm testlerim temiz çıktı. Emzirdiğim için güçlü ilaçlar kullanamıyordum. En son doktor, emzirmeyi bırakıp iğne tedavisine gelmemi söyledi. O süreçte verilen ilaç 600 TL civarındaydı ve sigortamız yoktu. Eşimin çalıştığı yere gidip para istedim; ayakta duracak halim yoktu. Bana “Bir hafta sonra alırım” dedi. Akşam eve alkollü geldi ve bir daha o ilacı sormadı bile.

Geçen ay maaşımdan neredeyse hiç para kalmadı. Kilo aldığım için ceketlerim olmuyor, yenisini almam gerekiyordu. Şaka yollu “İndirim varken alsana, sabahları üşüyorum” dedim. “Maaşın yatınca alırsın” dedi ama almadı. AVM’ye ceket bakmaya gittim. Hava yağmurluydu, arabamız eskiydi. “Gelir misin, şemsiyem yok” dedim. “Bu araba bu yağmurda oraya gelmez” dedi. Aynı mesafedeki anne-babasının yanına ise arabayla gitti. Ben sırılsıklam otobüse bindim.

Çocuğum asla uyumayan bir çocuk. Geceleri 20 kez uyanır. Bazen üç saatlik uykuyla güne başlarım. Bunca zaman eşimin gece kalktığı toplam üç kez ya vardır ya yoktur. Bir kere altını değiştirmedi, bir kere “Yemeğini ben yedireyim” demedi. İşi erken biterse gelir, iki saat çocukla oynar, sonra gider.

Borçlu olduğumuz dönemde tekstil işini eve taşımıştı. Ev küçücükken, ben hamileyken evin içinde baskı yapıyordu; her yer toz ve tüy oluyordu. O işe gittikten sonra hamile halimle evi dip köşe temizlerdim. Bir kez düşük yaptım; ikinci haftamda hala kanamam varken atölyeye gidip ona yardım ettim. Yemek yemeyi sevmezdi; her sabah ona özel yüksek kalorili içecekler hazırlardım. Şimdi yemek yapmıyorum; kendisi ne isterse yapıyor ama bunu bile bana hesap sorar gibi söylüyor.

Diş tedavisi için onu ben ikna ettim. Son taksiti ödeyemedik, incecik kolyemi sattım. Bunca şeyi yaparken ben de zaman zaman sinirle laf soktum, inkar etmiyorum. Ama onun için bu kadar fedakarlık yaptıysam, arada söylenmeye de hakkım yok mu? Şimdi gözünde dırdırcı, memnuniyetsiz, mutsuz bir kadınım.

Uykusuzluktan tükenmiş durumdayım. Gecenin bir yarısı çocuğa bağırdığım oldu. Eşim gelip bana “Bunları biri görse çocuğu senden alırlar” diyor. “İşe girdin, kendini bir şey sandın” diyor. “Her gün işe makyaj yapacağına bana yapsaydın” diyor. Ben de “Hizmetçilik yapmaktan aynaya bakacak vaktim mi oldu?” diyorum.

İşe girdiğimden beri gözüm açıldı. Diğer kadınların gördüğü değeri, yaşadığı hayatı görünce “Ben kendimi harcamışım” diyorum. Ama sonra borç zamanlarını hatırlıyorum. Hacizler ailemin kulağına gitmesin diye eşek gibi çalıştı. Önce benim borçlarımı ödedi. Eskiden beni severdi, hediyeler alırdı. Çok gezmesek bile en azından gönlümüz hoştu.

Bazen diyorum ki: Acaba ben mi bu adamı bu hale getirdim? Bir yerde yanlış mı yaptım? Şu an ikimiz de mutsuzuz, her gün kavga ediyoruz. Çocuğumuz kavgalarımızı görünce dikkat çekmek için tehlikeli davranışlar yapıyor. Ama ben de tükendim. Evdeki varlığıyla yokluğu arasında benim için fark kalmadı. Yediği yemeğin tabağını bile kaldırmıyor. Her sabah içtiği şişeleri ben topluyorum. Ne maddi ne manevi bana artık hiçbir şey vermiyor.

Ama bir şey beni hala tutuyor. O eve geldiğinde oğlumun “baba” diye kahkahalarla onu karşılaması, onun mutluluğu, her gün boşanmayı ertelememe sebep oluyor. Bir de sürekli aklımla oynuyor. Beni insanlara olmadığım biri gibi anlattığımı söylüyor. “Psikoloğa git, hala lohusa depresyonundasın” diyor. Ama çevremdeki herkes “Nasıl dayanıyorsun, neyi bekliyorsun?” diyor.

Bana akıl verin. Nefes alamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Boşanma sürecine nereden başlayacağımı, sonrasında hayatın nasıl olacağını bilmiyorum.
Yani tabiki her evlilikte zor şeyler yaşanabilir üstesinden birlikte gelinir fakat sizin evliliğiniz çoktan bitmiş ki babaniz akıllı adammis kendi üzerine ev almış ya senin üzerine alsaydı bide lütfen yanlış anlama eşin tekstilde çalışiyor ise kendim 7 ay gittim kadın erkek konuşması bile yasaktı ama afedersin ahlaksız doluydu o halde bile buluyorlardi hayatnda biri de olabilir birde kendinizi yargilamanz güzel zaten loğusalik zor aşılıyor bir kaç yıl sürer kendinizde eksiklik görmüyorsaniz çekmeyin gerek yokki zaten hiç yok hayatınızda maddi özgürlüğunuzde var anne baba ne güzel arkanızda şunu da gördüm 12 yıllık çalışma hayatım var para kazanmaya başlayan kadınlar hem cinsimde olsa değişiyor gerçekten çok var böyle yapıp kocayı boşayan arkadaşlarda kendinizi ölçün tartın ona göre değerlendirin derim
 
Merhabalar. Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazı biraz uzun olacak ama hıçkıra hıçkıra ağlayarak yazıyorum. Birilerinden akıl almazsam akıl sağlığımı kaybedeceğim. Sorun bende mi, eşimde mi bilmiyorum. Eşim beni öyle çok manipüle ediyor ki artık kendimi hastalıklı, memnuniyetsiz ve hiçbir şeyden mutlu olmayan biri gibi hissediyorum.

Kısaca özetlemeye çalışayım. Beş yıldır evliyiz, dokuz yıldır da birlikteyiz. Evliliğimizin başında kendi işimizi kurduk, pandemi dönemine denk geldik. Çok borca girdik, çok sıkıntılar çektik. Üç yıl boyunca bu borçları kapatmaya çalıştık. Eşimi çok severek evlendim. Ailesini de çok severim, her konuda destek olmuşlardır. Benim ailem de aynı şekilde.

Ancak son üç yıldır, borçlarımız bitmiş olmasına rağmen, eşimle birbirimizden neredeyse nefret eder hale geldik. Son iki yılda bir de oğlumuz oldu; şu an 19 aylık. O kadar çok kavga ediyoruz ki, çocuğumuzun varlığının keyfini bile çıkaramadık.

Kavgalarımızın en büyük sebebi ilgisizlik. Eşim kendi işini yaptığı için çok yoğun çalışıyordu ama kazancı da çok düşüktü. Üstelik son derece düşüncesiz biri haline geldi. Eskiden böyle değildi. Bir kere bile “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sormaz. Üç yıldır ne doğum günümü kutlar ne de evlilik yıldönümümüzü. Eskiden “param yok” derdi, ben de “hediye istemiyorum, bari kutla” derdim. Şimdi ise “Sana hediye alsam da mutlu olmayacaksın, o yüzden almıyorum” diyor.

Haftanın beş günü alkol alıyor. Eve gelirken ben ne istersem alır ama istemezsem kendiliğinden “Şunu da aldım” demez. Ev faturalarını ben ödüyorum. Çocuğun tüm kıyafet ve ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Kendisi ayda bir paket bez alır, bir de bazen meyve getirir. İkimiz de çalışıyoruz; çocuğumuza benim annem bakıyor ve annem benden bile iyi bakıyor. Her gün oğluma et, balık yediriyor; babam köyden özel olarak horoz kestiriyor. Ben işe başlayalı dört ay oldu, bu süreçte ne anneme maddi bir destek olduk ne de “al, bunu çocuğumuz için kullan” diye bir paket bez verdik. Zaten eşim annemden bir şey istemez. Ben elimden geleni yapıyorum ama eşimin de yapmasını istiyorum. O ise elini hiçbir zaman taşın altına koymuyor.

Dört ay önce kurumsal bir şirkette işe başladım. Evimiz aileme uzaktı. Babam, emekli ikramiyesiyle bana bir ev aldı. Özellikle kendilerine yakın bir yerden aldı ki çocuğu getirip götürmek zor olmasın. Ev babamın üzerine; ne kira istedi ne de taşınma sürecinde bizden bir lira aldı. Nakliyeden boyaya, beş aylık aidattan temizliğe kadar her şeyi babam ödedi. Biz sadece eşyalarımızı alıp geldik. Bu süreçte eşim babama bir kez bile teşekkür etmedi. Bir kere arayıp “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” demedi.

Daha da kötüsü, ona danışmadan karar verdiğimizi söyleyerek beni cezalandırdı. Taşınma sürecinde bana bir bardak su bile vermedi. Akşam yedi gibi eve geliyor, saat onda çocuğu uyutuyordu. Ben ise sabah üçe kadar evi toparlıyor, kolileri tek başıma hazırlıyordum. Aylarca vajinal enfeksiyon çektim. Gitmediğim doktor kalmadı, tüm testlerim temiz çıktı. Emzirdiğim için güçlü ilaçlar kullanamıyordum. En son doktor, emzirmeyi bırakıp iğne tedavisine gelmemi söyledi. O süreçte verilen ilaç 600 TL civarındaydı ve sigortamız yoktu. Eşimin çalıştığı yere gidip para istedim; ayakta duracak halim yoktu. Bana “Bir hafta sonra alırım” dedi. Akşam eve alkollü geldi ve bir daha o ilacı sormadı bile.

Geçen ay maaşımdan neredeyse hiç para kalmadı. Kilo aldığım için ceketlerim olmuyor, yenisini almam gerekiyordu. Şaka yollu “İndirim varken alsana, sabahları üşüyorum” dedim. “Maaşın yatınca alırsın” dedi ama almadı. AVM’ye ceket bakmaya gittim. Hava yağmurluydu, arabamız eskiydi. “Gelir misin, şemsiyem yok” dedim. “Bu araba bu yağmurda oraya gelmez” dedi. Aynı mesafedeki anne-babasının yanına ise arabayla gitti. Ben sırılsıklam otobüse bindim.

Çocuğum asla uyumayan bir çocuk. Geceleri 20 kez uyanır. Bazen üç saatlik uykuyla güne başlarım. Bunca zaman eşimin gece kalktığı toplam üç kez ya vardır ya yoktur. Bir kere altını değiştirmedi, bir kere “Yemeğini ben yedireyim” demedi. İşi erken biterse gelir, iki saat çocukla oynar, sonra gider.

Borçlu olduğumuz dönemde tekstil işini eve taşımıştı. Ev küçücükken, ben hamileyken evin içinde baskı yapıyordu; her yer toz ve tüy oluyordu. O işe gittikten sonra hamile halimle evi dip köşe temizlerdim. Bir kez düşük yaptım; ikinci haftamda hala kanamam varken atölyeye gidip ona yardım ettim. Yemek yemeyi sevmezdi; her sabah ona özel yüksek kalorili içecekler hazırlardım. Şimdi yemek yapmıyorum; kendisi ne isterse yapıyor ama bunu bile bana hesap sorar gibi söylüyor.

Diş tedavisi için onu ben ikna ettim. Son taksiti ödeyemedik, incecik kolyemi sattım. Bunca şeyi yaparken ben de zaman zaman sinirle laf soktum, inkar etmiyorum. Ama onun için bu kadar fedakarlık yaptıysam, arada söylenmeye de hakkım yok mu? Şimdi gözünde dırdırcı, memnuniyetsiz, mutsuz bir kadınım.

Uykusuzluktan tükenmiş durumdayım. Gecenin bir yarısı çocuğa bağırdığım oldu. Eşim gelip bana “Bunları biri görse çocuğu senden alırlar” diyor. “İşe girdin, kendini bir şey sandın” diyor. “Her gün işe makyaj yapacağına bana yapsaydın” diyor. Ben de “Hizmetçilik yapmaktan aynaya bakacak vaktim mi oldu?” diyorum.

İşe girdiğimden beri gözüm açıldı. Diğer kadınların gördüğü değeri, yaşadığı hayatı görünce “Ben kendimi harcamışım” diyorum. Ama sonra borç zamanlarını hatırlıyorum. Hacizler ailemin kulağına gitmesin diye eşek gibi çalıştı. Önce benim borçlarımı ödedi. Eskiden beni severdi, hediyeler alırdı. Çok gezmesek bile en azından gönlümüz hoştu.

Bazen diyorum ki: Acaba ben mi bu adamı bu hale getirdim? Bir yerde yanlış mı yaptım? Şu an ikimiz de mutsuzuz, her gün kavga ediyoruz. Çocuğumuz kavgalarımızı görünce dikkat çekmek için tehlikeli davranışlar yapıyor. Ama ben de tükendim. Evdeki varlığıyla yokluğu arasında benim için fark kalmadı. Yediği yemeğin tabağını bile kaldırmıyor. Her sabah içtiği şişeleri ben topluyorum. Ne maddi ne manevi bana artık hiçbir şey vermiyor.

Ama bir şey beni hala tutuyor. O eve geldiğinde oğlumun “baba” diye kahkahalarla onu karşılaması, onun mutluluğu, her gün boşanmayı ertelememe sebep oluyor. Bir de sürekli aklımla oynuyor. Beni insanlara olmadığım biri gibi anlattığımı söylüyor. “Psikoloğa git, hala lohusa depresyonundasın” diyor. Ama çevremdeki herkes “Nasıl dayanıyorsun, neyi bekliyorsun?” diyor.

Bana akıl verin. Nefes alamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Boşanma sürecine nereden başlayacağımı, sonrasında hayatın nasıl olacağını bilmiyorum.
bu adamdan hamile kalmak bile hata. nr maddi ne manevi yıllardır olmayan bir adamın neyinden kopamıyorsun ? çocuğuna ailen bakıyor evi ailen alıyor maddi güç sende babalık yok lpcalık yok insanlık yok....boşanınca ne kaybedeceksin de neyden korkuyorsun ?
 
Ya sizi anlamaya calısıyorum.Siz maddı manevı bır cok seyı halledebılecek guctesınız ama bır kadınsınız,annesiniz...

Biz kadınlar dıyoruz kı; ya el ele verelım maddı gucluklerı asalım..Sıcacık annelı,babalı bır yuvamız olsun...

Ama bunu anlamayan erkek kısısı napıyor? İyi nıyetı istismar edıyor..

Kadın borcu oduyor,kadın evı de hallettı..Kadın her sorunu cozuyor..Artık kadın kadınlıktan cıkmıs resmen ebeveyn rolune sokuluyor..

Eşime bır hedıye alayım...Esımın basını oksayayım..İyi kı yanımdasın yoksa nasıl bugunlere gelırdık demeye gelınce erkek adam oluyorlar...Nankörlük ..!!!!

Gecen önume bır soz cıkmıstı.Dıyordu kı; bırıne borc verdın ama senın paraya ıhtıyacın yok...Mutlu olmak ıstıyorsan ondan o parayı bır sekılde vermesı ıcın ısrar edeceksın.O kredı cekecek ordan burdan bulacak ama sana paranı odeyecek..Bu ısın sert tarafı..Evet o kısı zora gırecek ama o borcu bır sekılde odemenın yolunu bulacak ve sende parandan olmamıs olacaksın..

İşte bı yerden sonra eller havaya ...Benden bu kadar demek gerekıyor galıba...Adam hala bırıncı sorumlulugu olan calısıp evı dondurme ısını yapamıyorsa zaten kendı basıp gıtmelı keza bu anlattıgınız profıl kovsanda gıtmez..

Neden gıtsın? Ekmek elden su gölden...Sorunları halleden bır ev arkadası..Üstüne üstlük temızlıgınıde yapıyor..

Arkadasım bıttı...Benım sabrımın sonuna geldık...Ben bundan sonra aıleme olan gonul vefa borcuma bakarım..Bu guzel hedıyeler olabılır aılenızın butcesıne kucuk hedıyeler olabılır anne ve babanızı tatıle goturmek olabılır haketmıyorlar mı? Fazlasını hakedıyorlar bence...Ayrıca cocugum ıcın bır fon yapıcam gelecegıne der cekerım maddı manevı elımı...

Kocanız bır magarasından cıkıp avlanmayı ogrensın..Ya da bosanma surecınde bırsey yok ..Karsılıklı anlasırsanız tek oturumda bıtıyor..Öyle aman aman bır babada yok zaten..

En azından haftada 1 gun maddı manevı kendısıyle ılgılenen kendı ayakları uzerınde durmus bır baba gormus olur..Bence..
 
Adam 5 kuruş vermediği gibi bir de çocuğun rızkını kocam dediğin herife yedirmişsin. Eşin denilecek suçlu sen de onun kadar suçlusun.
Kesinlikle adamın sevmediğini bile bile elinde tutma çabası çocuğu bile gözü görmüyor yazık gerçekten.....
 
Merhabalar. Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazı biraz uzun olacak ama hıçkıra hıçkıra ağlayarak yazıyorum. Birilerinden akıl almazsam akıl sağlığımı kaybedeceğim. Sorun bende mi, eşimde mi bilmiyorum. Eşim beni öyle çok manipüle ediyor ki artık kendimi hastalıklı, memnuniyetsiz ve hiçbir şeyden mutlu olmayan biri gibi hissediyorum.

Kısaca özetlemeye çalışayım. Beş yıldır evliyiz, dokuz yıldır da birlikteyiz. Evliliğimizin başında kendi işimizi kurduk, pandemi dönemine denk geldik. Çok borca girdik, çok sıkıntılar çektik. Üç yıl boyunca bu borçları kapatmaya çalıştık. Eşimi çok severek evlendim. Ailesini de çok severim, her konuda destek olmuşlardır. Benim ailem de aynı şekilde.

Ancak son üç yıldır, borçlarımız bitmiş olmasına rağmen, eşimle birbirimizden neredeyse nefret eder hale geldik. Son iki yılda bir de oğlumuz oldu; şu an 19 aylık. O kadar çok kavga ediyoruz ki, çocuğumuzun varlığının keyfini bile çıkaramadık.

Kavgalarımızın en büyük sebebi ilgisizlik. Eşim kendi işini yaptığı için çok yoğun çalışıyordu ama kazancı da çok düşüktü. Üstelik son derece düşüncesiz biri haline geldi. Eskiden böyle değildi. Bir kere bile “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sormaz. Üç yıldır ne doğum günümü kutlar ne de evlilik yıldönümümüzü. Eskiden “param yok” derdi, ben de “hediye istemiyorum, bari kutla” derdim. Şimdi ise “Sana hediye alsam da mutlu olmayacaksın, o yüzden almıyorum” diyor.

Haftanın beş günü alkol alıyor. Eve gelirken ben ne istersem alır ama istemezsem kendiliğinden “Şunu da aldım” demez. Ev faturalarını ben ödüyorum. Çocuğun tüm kıyafet ve ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Kendisi ayda bir paket bez alır, bir de bazen meyve getirir. İkimiz de çalışıyoruz; çocuğumuza benim annem bakıyor ve annem benden bile iyi bakıyor. Her gün oğluma et, balık yediriyor; babam köyden özel olarak horoz kestiriyor. Ben işe başlayalı dört ay oldu, bu süreçte ne anneme maddi bir destek olduk ne de “al, bunu çocuğumuz için kullan” diye bir paket bez verdik. Zaten eşim annemden bir şey istemez. Ben elimden geleni yapıyorum ama eşimin de yapmasını istiyorum. O ise elini hiçbir zaman taşın altına koymuyor.

Dört ay önce kurumsal bir şirkette işe başladım. Evimiz aileme uzaktı. Babam, emekli ikramiyesiyle bana bir ev aldı. Özellikle kendilerine yakın bir yerden aldı ki çocuğu getirip götürmek zor olmasın. Ev babamın üzerine; ne kira istedi ne de taşınma sürecinde bizden bir lira aldı. Nakliyeden boyaya, beş aylık aidattan temizliğe kadar her şeyi babam ödedi. Biz sadece eşyalarımızı alıp geldik. Bu süreçte eşim babama bir kez bile teşekkür etmedi. Bir kere arayıp “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” demedi.

Daha da kötüsü, ona danışmadan karar verdiğimizi söyleyerek beni cezalandırdı. Taşınma sürecinde bana bir bardak su bile vermedi. Akşam yedi gibi eve geliyor, saat onda çocuğu uyutuyordu. Ben ise sabah üçe kadar evi toparlıyor, kolileri tek başıma hazırlıyordum. Aylarca vajinal enfeksiyon çektim. Gitmediğim doktor kalmadı, tüm testlerim temiz çıktı. Emzirdiğim için güçlü ilaçlar kullanamıyordum. En son doktor, emzirmeyi bırakıp iğne tedavisine gelmemi söyledi. O süreçte verilen ilaç 600 TL civarındaydı ve sigortamız yoktu. Eşimin çalıştığı yere gidip para istedim; ayakta duracak halim yoktu. Bana “Bir hafta sonra alırım” dedi. Akşam eve alkollü geldi ve bir daha o ilacı sormadı bile.

Geçen ay maaşımdan neredeyse hiç para kalmadı. Kilo aldığım için ceketlerim olmuyor, yenisini almam gerekiyordu. Şaka yollu “İndirim varken alsana, sabahları üşüyorum” dedim. “Maaşın yatınca alırsın” dedi ama almadı. AVM’ye ceket bakmaya gittim. Hava yağmurluydu, arabamız eskiydi. “Gelir misin, şemsiyem yok” dedim. “Bu araba bu yağmurda oraya gelmez” dedi. Aynı mesafedeki anne-babasının yanına ise arabayla gitti. Ben sırılsıklam otobüse bindim.

Çocuğum asla uyumayan bir çocuk. Geceleri 20 kez uyanır. Bazen üç saatlik uykuyla güne başlarım. Bunca zaman eşimin gece kalktığı toplam üç kez ya vardır ya yoktur. Bir kere altını değiştirmedi, bir kere “Yemeğini ben yedireyim” demedi. İşi erken biterse gelir, iki saat çocukla oynar, sonra gider.

Borçlu olduğumuz dönemde tekstil işini eve taşımıştı. Ev küçücükken, ben hamileyken evin içinde baskı yapıyordu; her yer toz ve tüy oluyordu. O işe gittikten sonra hamile halimle evi dip köşe temizlerdim. Bir kez düşük yaptım; ikinci haftamda hala kanamam varken atölyeye gidip ona yardım ettim. Yemek yemeyi sevmezdi; her sabah ona özel yüksek kalorili içecekler hazırlardım. Şimdi yemek yapmıyorum; kendisi ne isterse yapıyor ama bunu bile bana hesap sorar gibi söylüyor.

Diş tedavisi için onu ben ikna ettim. Son taksiti ödeyemedik, incecik kolyemi sattım. Bunca şeyi yaparken ben de zaman zaman sinirle laf soktum, inkar etmiyorum. Ama onun için bu kadar fedakarlık yaptıysam, arada söylenmeye de hakkım yok mu? Şimdi gözünde dırdırcı, memnuniyetsiz, mutsuz bir kadınım.

Uykusuzluktan tükenmiş durumdayım. Gecenin bir yarısı çocuğa bağırdığım oldu. Eşim gelip bana “Bunları biri görse çocuğu senden alırlar” diyor. “İşe girdin, kendini bir şey sandın” diyor. “Her gün işe makyaj yapacağına bana yapsaydın” diyor. Ben de “Hizmetçilik yapmaktan aynaya bakacak vaktim mi oldu?” diyorum.

İşe girdiğimden beri gözüm açıldı. Diğer kadınların gördüğü değeri, yaşadığı hayatı görünce “Ben kendimi harcamışım” diyorum. Ama sonra borç zamanlarını hatırlıyorum. Hacizler ailemin kulağına gitmesin diye eşek gibi çalıştı. Önce benim borçlarımı ödedi. Eskiden beni severdi, hediyeler alırdı. Çok gezmesek bile en azından gönlümüz hoştu.

Bazen diyorum ki: Acaba ben mi bu adamı bu hale getirdim? Bir yerde yanlış mı yaptım? Şu an ikimiz de mutsuzuz, her gün kavga ediyoruz. Çocuğumuz kavgalarımızı görünce dikkat çekmek için tehlikeli davranışlar yapıyor. Ama ben de tükendim. Evdeki varlığıyla yokluğu arasında benim için fark kalmadı. Yediği yemeğin tabağını bile kaldırmıyor. Her sabah içtiği şişeleri ben topluyorum. Ne maddi ne manevi bana artık hiçbir şey vermiyor.

Ama bir şey beni hala tutuyor. O eve geldiğinde oğlumun “baba” diye kahkahalarla onu karşılaması, onun mutluluğu, her gün boşanmayı ertelememe sebep oluyor. Bir de sürekli aklımla oynuyor. Beni insanlara olmadığım biri gibi anlattığımı söylüyor. “Psikoloğa git, hala lohusa depresyonundasın” diyor. Ama çevremdeki herkes “Nasıl dayanıyorsun, neyi bekliyorsun?” diyor.

Bana akıl verin. Nefes alamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Boşanma sürecine nereden başlayacağımı, sonrasında hayatın nasıl olacağını bilmiyorum.
1. Bu adamı bu hale sen getirmedin

2. Direkt boşa

3. İkiniz de çalışırken sigortanız nasıl yok?
 
Merhabalar. Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazı biraz uzun olacak ama hıçkıra hıçkıra ağlayarak yazıyorum. Birilerinden akıl almazsam akıl sağlığımı kaybedeceğim. Sorun bende mi, eşimde mi bilmiyorum. Eşim beni öyle çok manipüle ediyor ki artık kendimi hastalıklı, memnuniyetsiz ve hiçbir şeyden mutlu olmayan biri gibi hissediyorum.

Kısaca özetlemeye çalışayım. Beş yıldır evliyiz, dokuz yıldır da birlikteyiz. Evliliğimizin başında kendi işimizi kurduk, pandemi dönemine denk geldik. Çok borca girdik, çok sıkıntılar çektik. Üç yıl boyunca bu borçları kapatmaya çalıştık. Eşimi çok severek evlendim. Ailesini de çok severim, her konuda destek olmuşlardır. Benim ailem de aynı şekilde.

Ancak son üç yıldır, borçlarımız bitmiş olmasına rağmen, eşimle birbirimizden neredeyse nefret eder hale geldik. Son iki yılda bir de oğlumuz oldu; şu an 19 aylık. O kadar çok kavga ediyoruz ki, çocuğumuzun varlığının keyfini bile çıkaramadık.

Kavgalarımızın en büyük sebebi ilgisizlik. Eşim kendi işini yaptığı için çok yoğun çalışıyordu ama kazancı da çok düşüktü. Üstelik son derece düşüncesiz biri haline geldi. Eskiden böyle değildi. Bir kere bile “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sormaz. Üç yıldır ne doğum günümü kutlar ne de evlilik yıldönümümüzü. Eskiden “param yok” derdi, ben de “hediye istemiyorum, bari kutla” derdim. Şimdi ise “Sana hediye alsam da mutlu olmayacaksın, o yüzden almıyorum” diyor.

Haftanın beş günü alkol alıyor. Eve gelirken ben ne istersem alır ama istemezsem kendiliğinden “Şunu da aldım” demez. Ev faturalarını ben ödüyorum. Çocuğun tüm kıyafet ve ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Kendisi ayda bir paket bez alır, bir de bazen meyve getirir. İkimiz de çalışıyoruz; çocuğumuza benim annem bakıyor ve annem benden bile iyi bakıyor. Her gün oğluma et, balık yediriyor; babam köyden özel olarak horoz kestiriyor. Ben işe başlayalı dört ay oldu, bu süreçte ne anneme maddi bir destek olduk ne de “al, bunu çocuğumuz için kullan” diye bir paket bez verdik. Zaten eşim annemden bir şey istemez. Ben elimden geleni yapıyorum ama eşimin de yapmasını istiyorum. O ise elini hiçbir zaman taşın altına koymuyor.

Dört ay önce kurumsal bir şirkette işe başladım. Evimiz aileme uzaktı. Babam, emekli ikramiyesiyle bana bir ev aldı. Özellikle kendilerine yakın bir yerden aldı ki çocuğu getirip götürmek zor olmasın. Ev babamın üzerine; ne kira istedi ne de taşınma sürecinde bizden bir lira aldı. Nakliyeden boyaya, beş aylık aidattan temizliğe kadar her şeyi babam ödedi. Biz sadece eşyalarımızı alıp geldik. Bu süreçte eşim babama bir kez bile teşekkür etmedi. Bir kere arayıp “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” demedi.

Daha da kötüsü, ona danışmadan karar verdiğimizi söyleyerek beni cezalandırdı. Taşınma sürecinde bana bir bardak su bile vermedi. Akşam yedi gibi eve geliyor, saat onda çocuğu uyutuyordu. Ben ise sabah üçe kadar evi toparlıyor, kolileri tek başıma hazırlıyordum. Aylarca vajinal enfeksiyon çektim. Gitmediğim doktor kalmadı, tüm testlerim temiz çıktı. Emzirdiğim için güçlü ilaçlar kullanamıyordum. En son doktor, emzirmeyi bırakıp iğne tedavisine gelmemi söyledi. O süreçte verilen ilaç 600 TL civarındaydı ve sigortamız yoktu. Eşimin çalıştığı yere gidip para istedim; ayakta duracak halim yoktu. Bana “Bir hafta sonra alırım” dedi. Akşam eve alkollü geldi ve bir daha o ilacı sormadı bile.

Geçen ay maaşımdan neredeyse hiç para kalmadı. Kilo aldığım için ceketlerim olmuyor, yenisini almam gerekiyordu. Şaka yollu “İndirim varken alsana, sabahları üşüyorum” dedim. “Maaşın yatınca alırsın” dedi ama almadı. AVM’ye ceket bakmaya gittim. Hava yağmurluydu, arabamız eskiydi. “Gelir misin, şemsiyem yok” dedim. “Bu araba bu yağmurda oraya gelmez” dedi. Aynı mesafedeki anne-babasının yanına ise arabayla gitti. Ben sırılsıklam otobüse bindim.

Çocuğum asla uyumayan bir çocuk. Geceleri 20 kez uyanır. Bazen üç saatlik uykuyla güne başlarım. Bunca zaman eşimin gece kalktığı toplam üç kez ya vardır ya yoktur. Bir kere altını değiştirmedi, bir kere “Yemeğini ben yedireyim” demedi. İşi erken biterse gelir, iki saat çocukla oynar, sonra gider.

Borçlu olduğumuz dönemde tekstil işini eve taşımıştı. Ev küçücükken, ben hamileyken evin içinde baskı yapıyordu; her yer toz ve tüy oluyordu. O işe gittikten sonra hamile halimle evi dip köşe temizlerdim. Bir kez düşük yaptım; ikinci haftamda hala kanamam varken atölyeye gidip ona yardım ettim. Yemek yemeyi sevmezdi; her sabah ona özel yüksek kalorili içecekler hazırlardım. Şimdi yemek yapmıyorum; kendisi ne isterse yapıyor ama bunu bile bana hesap sorar gibi söylüyor.

Diş tedavisi için onu ben ikna ettim. Son taksiti ödeyemedik, incecik kolyemi sattım. Bunca şeyi yaparken ben de zaman zaman sinirle laf soktum, inkar etmiyorum. Ama onun için bu kadar fedakarlık yaptıysam, arada söylenmeye de hakkım yok mu? Şimdi gözünde dırdırcı, memnuniyetsiz, mutsuz bir kadınım.

Uykusuzluktan tükenmiş durumdayım. Gecenin bir yarısı çocuğa bağırdığım oldu. Eşim gelip bana “Bunları biri görse çocuğu senden alırlar” diyor. “İşe girdin, kendini bir şey sandın” diyor. “Her gün işe makyaj yapacağına bana yapsaydın” diyor. Ben de “Hizmetçilik yapmaktan aynaya bakacak vaktim mi oldu?” diyorum.

İşe girdiğimden beri gözüm açıldı. Diğer kadınların gördüğü değeri, yaşadığı hayatı görünce “Ben kendimi harcamışım” diyorum. Ama sonra borç zamanlarını hatırlıyorum. Hacizler ailemin kulağına gitmesin diye eşek gibi çalıştı. Önce benim borçlarımı ödedi. Eskiden beni severdi, hediyeler alırdı. Çok gezmesek bile en azından gönlümüz hoştu.

Bazen diyorum ki: Acaba ben mi bu adamı bu hale getirdim? Bir yerde yanlış mı yaptım? Şu an ikimiz de mutsuzuz, her gün kavga ediyoruz. Çocuğumuz kavgalarımızı görünce dikkat çekmek için tehlikeli davranışlar yapıyor. Ama ben de tükendim. Evdeki varlığıyla yokluğu arasında benim için fark kalmadı. Yediği yemeğin tabağını bile kaldırmıyor. Her sabah içtiği şişeleri ben topluyorum. Ne maddi ne manevi bana artık hiçbir şey vermiyor.

Ama bir şey beni hala tutuyor. O eve geldiğinde oğlumun “baba” diye kahkahalarla onu karşılaması, onun mutluluğu, her gün boşanmayı ertelememe sebep oluyor. Bir de sürekli aklımla oynuyor. Beni insanlara olmadığım biri gibi anlattığımı söylüyor. “Psikoloğa git, hala lohusa depresyonundasın” diyor. Ama çevremdeki herkes “Nasıl dayanıyorsun, neyi bekliyorsun?” diyor.

Bana akıl verin. Nefes alamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Boşanma sürecine nereden başlayacağımı, sonrasında hayatın nasıl olacağını bilmiyorum.
İkinci çocuk gibi bir hataya düşmeden bence boşan canım kardeşim kendini yıpratma bu adamla
 
Merhabalar. Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazı biraz uzun olacak ama hıçkıra hıçkıra ağlayarak yazıyorum. Birilerinden akıl almazsam akıl sağlığımı kaybedeceğim. Sorun bende mi, eşimde mi bilmiyorum. Eşim beni öyle çok manipüle ediyor ki artık kendimi hastalıklı, memnuniyetsiz ve hiçbir şeyden mutlu olmayan biri gibi hissediyorum.

Kısaca özetlemeye çalışayım. Beş yıldır evliyiz, dokuz yıldır da birlikteyiz. Evliliğimizin başında kendi işimizi kurduk, pandemi dönemine denk geldik. Çok borca girdik, çok sıkıntılar çektik. Üç yıl boyunca bu borçları kapatmaya çalıştık. Eşimi çok severek evlendim. Ailesini de çok severim, her konuda destek olmuşlardır. Benim ailem de aynı şekilde.

Ancak son üç yıldır, borçlarımız bitmiş olmasına rağmen, eşimle birbirimizden neredeyse nefret eder hale geldik. Son iki yılda bir de oğlumuz oldu; şu an 19 aylık. O kadar çok kavga ediyoruz ki, çocuğumuzun varlığının keyfini bile çıkaramadık.

Kavgalarımızın en büyük sebebi ilgisizlik. Eşim kendi işini yaptığı için çok yoğun çalışıyordu ama kazancı da çok düşüktü. Üstelik son derece düşüncesiz biri haline geldi. Eskiden böyle değildi. Bir kere bile “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sormaz. Üç yıldır ne doğum günümü kutlar ne de evlilik yıldönümümüzü. Eskiden “param yok” derdi, ben de “hediye istemiyorum, bari kutla” derdim. Şimdi ise “Sana hediye alsam da mutlu olmayacaksın, o yüzden almıyorum” diyor.

Haftanın beş günü alkol alıyor. Eve gelirken ben ne istersem alır ama istemezsem kendiliğinden “Şunu da aldım” demez. Ev faturalarını ben ödüyorum. Çocuğun tüm kıyafet ve ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Kendisi ayda bir paket bez alır, bir de bazen meyve getirir. İkimiz de çalışıyoruz; çocuğumuza benim annem bakıyor ve annem benden bile iyi bakıyor. Her gün oğluma et, balık yediriyor; babam köyden özel olarak horoz kestiriyor. Ben işe başlayalı dört ay oldu, bu süreçte ne anneme maddi bir destek olduk ne de “al, bunu çocuğumuz için kullan” diye bir paket bez verdik. Zaten eşim annemden bir şey istemez. Ben elimden geleni yapıyorum ama eşimin de yapmasını istiyorum. O ise elini hiçbir zaman taşın altına koymuyor.

Dört ay önce kurumsal bir şirkette işe başladım. Evimiz aileme uzaktı. Babam, emekli ikramiyesiyle bana bir ev aldı. Özellikle kendilerine yakın bir yerden aldı ki çocuğu getirip götürmek zor olmasın. Ev babamın üzerine; ne kira istedi ne de taşınma sürecinde bizden bir lira aldı. Nakliyeden boyaya, beş aylık aidattan temizliğe kadar her şeyi babam ödedi. Biz sadece eşyalarımızı alıp geldik. Bu süreçte eşim babama bir kez bile teşekkür etmedi. Bir kere arayıp “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” demedi.

Daha da kötüsü, ona danışmadan karar verdiğimizi söyleyerek beni cezalandırdı. Taşınma sürecinde bana bir bardak su bile vermedi. Akşam yedi gibi eve geliyor, saat onda çocuğu uyutuyordu. Ben ise sabah üçe kadar evi toparlıyor, kolileri tek başıma hazırlıyordum. Aylarca vajinal enfeksiyon çektim. Gitmediğim doktor kalmadı, tüm testlerim temiz çıktı. Emzirdiğim için güçlü ilaçlar kullanamıyordum. En son doktor, emzirmeyi bırakıp iğne tedavisine gelmemi söyledi. O süreçte verilen ilaç 600 TL civarındaydı ve sigortamız yoktu. Eşimin çalıştığı yere gidip para istedim; ayakta duracak halim yoktu. Bana “Bir hafta sonra alırım” dedi. Akşam eve alkollü geldi ve bir daha o ilacı sormadı bile.

Geçen ay maaşımdan neredeyse hiç para kalmadı. Kilo aldığım için ceketlerim olmuyor, yenisini almam gerekiyordu. Şaka yollu “İndirim varken alsana, sabahları üşüyorum” dedim. “Maaşın yatınca alırsın” dedi ama almadı. AVM’ye ceket bakmaya gittim. Hava yağmurluydu, arabamız eskiydi. “Gelir misin, şemsiyem yok” dedim. “Bu araba bu yağmurda oraya gelmez” dedi. Aynı mesafedeki anne-babasının yanına ise arabayla gitti. Ben sırılsıklam otobüse bindim.

Çocuğum asla uyumayan bir çocuk. Geceleri 20 kez uyanır. Bazen üç saatlik uykuyla güne başlarım. Bunca zaman eşimin gece kalktığı toplam üç kez ya vardır ya yoktur. Bir kere altını değiştirmedi, bir kere “Yemeğini ben yedireyim” demedi. İşi erken biterse gelir, iki saat çocukla oynar, sonra gider.

Borçlu olduğumuz dönemde tekstil işini eve taşımıştı. Ev küçücükken, ben hamileyken evin içinde baskı yapıyordu; her yer toz ve tüy oluyordu. O işe gittikten sonra hamile halimle evi dip köşe temizlerdim. Bir kez düşük yaptım; ikinci haftamda hala kanamam varken atölyeye gidip ona yardım ettim. Yemek yemeyi sevmezdi; her sabah ona özel yüksek kalorili içecekler hazırlardım. Şimdi yemek yapmıyorum; kendisi ne isterse yapıyor ama bunu bile bana hesap sorar gibi söylüyor.

Diş tedavisi için onu ben ikna ettim. Son taksiti ödeyemedik, incecik kolyemi sattım. Bunca şeyi yaparken ben de zaman zaman sinirle laf soktum, inkar etmiyorum. Ama onun için bu kadar fedakarlık yaptıysam, arada söylenmeye de hakkım yok mu? Şimdi gözünde dırdırcı, memnuniyetsiz, mutsuz bir kadınım.

Uykusuzluktan tükenmiş durumdayım. Gecenin bir yarısı çocuğa bağırdığım oldu. Eşim gelip bana “Bunları biri görse çocuğu senden alırlar” diyor. “İşe girdin, kendini bir şey sandın” diyor. “Her gün işe makyaj yapacağına bana yapsaydın” diyor. Ben de “Hizmetçilik yapmaktan aynaya bakacak vaktim mi oldu?” diyorum.

İşe girdiğimden beri gözüm açıldı. Diğer kadınların gördüğü değeri, yaşadığı hayatı görünce “Ben kendimi harcamışım” diyorum. Ama sonra borç zamanlarını hatırlıyorum. Hacizler ailemin kulağına gitmesin diye eşek gibi çalıştı. Önce benim borçlarımı ödedi. Eskiden beni severdi, hediyeler alırdı. Çok gezmesek bile en azından gönlümüz hoştu.

Bazen diyorum ki: Acaba ben mi bu adamı bu hale getirdim? Bir yerde yanlış mı yaptım? Şu an ikimiz de mutsuzuz, her gün kavga ediyoruz. Çocuğumuz kavgalarımızı görünce dikkat çekmek için tehlikeli davranışlar yapıyor. Ama ben de tükendim. Evdeki varlığıyla yokluğu arasında benim için fark kalmadı. Yediği yemeğin tabağını bile kaldırmıyor. Her sabah içtiği şişeleri ben topluyorum. Ne maddi ne manevi bana artık hiçbir şey vermiyor.

Ama bir şey beni hala tutuyor. O eve geldiğinde oğlumun “baba” diye kahkahalarla onu karşılaması, onun mutluluğu, her gün boşanmayı ertelememe sebep oluyor. Bir de sürekli aklımla oynuyor. Beni insanlara olmadığım biri gibi anlattığımı söylüyor. “Psikoloğa git, hala lohusa depresyonundasın” diyor. Ama çevremdeki herkes “Nasıl dayanıyorsun, neyi bekliyorsun?” diyor.

Bana akıl verin. Nefes alamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Boşanma sürecine nereden başlayacağımı, sonrasında hayatın nasıl olacağını bilmiyorum.
Eşinizin boşanınca size zarar vereceğinden korkunuz yoksa boşanın bence
 
Çocuğum yok bu konu da ahkâm kesmek istemem, ama çocuk var diye her rezalet katlanılır mı gerçekten, ömür geçecek belki büyüdükçe o çocuk o evde olmaktan o eve doğmaktan belki sizden bile nefret edecek size gelirsek en güzel bi daha geri gelmeyecek yaşları bu şekilde yiyip bi ayyaşa sorumsuza ne olduğu belli olmayan önüne iş koyulmuş ev alınmış bir adama ömür yemek gerçekten mantıklı mı, yarın çocuk size yapmasaydın der çocuğun diyeceği şey odur, ama sizin de bi hayatınız var, bazen boşanmamak için çocuğu bahane ediyorlarmış geliyor bana ama diyorum ya Anne değilim uzaktan bakıyorum fakat eziyetten başka bişey değil. Üzücü bugünler bu yaşlar bu hayat geri gelmeyecek insan biraz da kendini de düşünmeli
 
Öncelikle allah annenizden babanızdan razı olsun uzun ömürler versin.evlilikte bir takım sorunlar olur siz o hale getirmediniz evliliğinizi. zaten adamda kocalık babalık duygusu biraz zayıfmış.maddi sıkıntılar da etken tabi.ama dediğim gibi eşiniz biraz düşüncesiz ağrınız varken ilaç almayıp içki alması vs.boşanın çocuğunuz için daha hayırlı olur kavga dolu bi evde yaşamasından ..aileniz de arkanızda zaten bir de çalışmaya başlamışsınız mis gb..adam akıllı eşinizi karşınıza alın içiniizi dökün düzgünce konuşun rahatsız olduğunuz durumları dile getirin.boşanma kararını ortak bir şekilde alın.inşallah mutlu hakettiğiniz hayatı yaşarsınız
 
Ama bir şey beni hala tutuyor. O eve geldiğinde oğlumun “baba” diye kahkahalarla onu karşılaması, onun mutluluğu, her gün boşanmayı ertelememe sebep oluy
ya işte o şey tutmasın. mutsuz anneyle, ilgisiz babayla, huzursuz bi ev ortamında çocuk “baba” dese ne demese ne ya? gerçekten çocuğa günah. siz zaten özür dileyerek söylüyorum ama bolca enayilik yapmışsınız. e aileniz de arkanızda, eviniz, işiniz var. daha ne bekliyorsunuz anlamıyorum ki? gerçekten imkanı olduğu halde böyle evliliklere devam eden kadınlara sinirleniyorum. çocuğunuza acıyın biraz.
 
Bu evlilik acaba bu saatten sonra yoluna girer mi bilemedim
Yuvanı yık demek hiç de kolay değil
Ama aradan yıllar geçer bu adam kendini düzeltmezse sağlığından ve giden yıllarından olursun
Yavrunu böyle biriyle nasıl hayata sağlıklı bir biçimde hazırlayabilirsin ki

22 yıllık evliliği tek celsede bitirdim Nisan ayında 3 yıl olacak tek dediğim şu "Çok şükür bugünleri görmek de varmış "
Kimsenin kimseye maddi manevi eziyet etmeye hakkı yok
 
Merhabalar. Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazı biraz uzun olacak ama hıçkıra hıçkıra ağlayarak yazıyorum. Birilerinden akıl almazsam akıl sağlığımı kaybedeceğim. Sorun bende mi, eşimde mi bilmiyorum. Eşim beni öyle çok manipüle ediyor ki artık kendimi hastalıklı, memnuniyetsiz ve hiçbir şeyden mutlu olmayan biri gibi hissediyorum.

Kısaca özetlemeye çalışayım. Beş yıldır evliyiz, dokuz yıldır da birlikteyiz. Evliliğimizin başında kendi işimizi kurduk, pandemi dönemine denk geldik. Çok borca girdik, çok sıkıntılar çektik. Üç yıl boyunca bu borçları kapatmaya çalıştık. Eşimi çok severek evlendim. Ailesini de çok severim, her konuda destek olmuşlardır. Benim ailem de aynı şekilde.

Ancak son üç yıldır, borçlarımız bitmiş olmasına rağmen, eşimle birbirimizden neredeyse nefret eder hale geldik. Son iki yılda bir de oğlumuz oldu; şu an 19 aylık. O kadar çok kavga ediyoruz ki, çocuğumuzun varlığının keyfini bile çıkaramadık.

Kavgalarımızın en büyük sebebi ilgisizlik. Eşim kendi işini yaptığı için çok yoğun çalışıyordu ama kazancı da çok düşüktü. Üstelik son derece düşüncesiz biri haline geldi. Eskiden böyle değildi. Bir kere bile “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sormaz. Üç yıldır ne doğum günümü kutlar ne de evlilik yıldönümümüzü. Eskiden “param yok” derdi, ben de “hediye istemiyorum, bari kutla” derdim. Şimdi ise “Sana hediye alsam da mutlu olmayacaksın, o yüzden almıyorum” diyor.

Haftanın beş günü alkol alıyor. Eve gelirken ben ne istersem alır ama istemezsem kendiliğinden “Şunu da aldım” demez. Ev faturalarını ben ödüyorum. Çocuğun tüm kıyafet ve ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Kendisi ayda bir paket bez alır, bir de bazen meyve getirir. İkimiz de çalışıyoruz; çocuğumuza benim annem bakıyor ve annem benden bile iyi bakıyor. Her gün oğluma et, balık yediriyor; babam köyden özel olarak horoz kestiriyor. Ben işe başlayalı dört ay oldu, bu süreçte ne anneme maddi bir destek olduk ne de “al, bunu çocuğumuz için kullan” diye bir paket bez verdik. Zaten eşim annemden bir şey istemez. Ben elimden geleni yapıyorum ama eşimin de yapmasını istiyorum. O ise elini hiçbir zaman taşın altına koymuyor.

Dört ay önce kurumsal bir şirkette işe başladım. Evimiz aileme uzaktı. Babam, emekli ikramiyesiyle bana bir ev aldı. Özellikle kendilerine yakın bir yerden aldı ki çocuğu getirip götürmek zor olmasın. Ev babamın üzerine; ne kira istedi ne de taşınma sürecinde bizden bir lira aldı. Nakliyeden boyaya, beş aylık aidattan temizliğe kadar her şeyi babam ödedi. Biz sadece eşyalarımızı alıp geldik. Bu süreçte eşim babama bir kez bile teşekkür etmedi. Bir kere arayıp “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” demedi.

Daha da kötüsü, ona danışmadan karar verdiğimizi söyleyerek beni cezalandırdı. Taşınma sürecinde bana bir bardak su bile vermedi. Akşam yedi gibi eve geliyor, saat onda çocuğu uyutuyordu. Ben ise sabah üçe kadar evi toparlıyor, kolileri tek başıma hazırlıyordum. Aylarca vajinal enfeksiyon çektim. Gitmediğim doktor kalmadı, tüm testlerim temiz çıktı. Emzirdiğim için güçlü ilaçlar kullanamıyordum. En son doktor, emzirmeyi bırakıp iğne tedavisine gelmemi söyledi. O süreçte verilen ilaç 600 TL civarındaydı ve sigortamız yoktu. Eşimin çalıştığı yere gidip para istedim; ayakta duracak halim yoktu. Bana “Bir hafta sonra alırım” dedi. Akşam eve alkollü geldi ve bir daha o ilacı sormadı bile.

Geçen ay maaşımdan neredeyse hiç para kalmadı. Kilo aldığım için ceketlerim olmuyor, yenisini almam gerekiyordu. Şaka yollu “İndirim varken alsana, sabahları üşüyorum” dedim. “Maaşın yatınca alırsın” dedi ama almadı. AVM’ye ceket bakmaya gittim. Hava yağmurluydu, arabamız eskiydi. “Gelir misin, şemsiyem yok” dedim. “Bu araba bu yağmurda oraya gelmez” dedi. Aynı mesafedeki anne-babasının yanına ise arabayla gitti. Ben sırılsıklam otobüse bindim.

Çocuğum asla uyumayan bir çocuk. Geceleri 20 kez uyanır. Bazen üç saatlik uykuyla güne başlarım. Bunca zaman eşimin gece kalktığı toplam üç kez ya vardır ya yoktur. Bir kere altını değiştirmedi, bir kere “Yemeğini ben yedireyim” demedi. İşi erken biterse gelir, iki saat çocukla oynar, sonra gider.

Borçlu olduğumuz dönemde tekstil işini eve taşımıştı. Ev küçücükken, ben hamileyken evin içinde baskı yapıyordu; her yer toz ve tüy oluyordu. O işe gittikten sonra hamile halimle evi dip köşe temizlerdim. Bir kez düşük yaptım; ikinci haftamda hala kanamam varken atölyeye gidip ona yardım ettim. Yemek yemeyi sevmezdi; her sabah ona özel yüksek kalorili içecekler hazırlardım. Şimdi yemek yapmıyorum; kendisi ne isterse yapıyor ama bunu bile bana hesap sorar gibi söylüyor.

Diş tedavisi için onu ben ikna ettim. Son taksiti ödeyemedik, incecik kolyemi sattım. Bunca şeyi yaparken ben de zaman zaman sinirle laf soktum, inkar etmiyorum. Ama onun için bu kadar fedakarlık yaptıysam, arada söylenmeye de hakkım yok mu? Şimdi gözünde dırdırcı, memnuniyetsiz, mutsuz bir kadınım.

Uykusuzluktan tükenmiş durumdayım. Gecenin bir yarısı çocuğa bağırdığım oldu. Eşim gelip bana “Bunları biri görse çocuğu senden alırlar” diyor. “İşe girdin, kendini bir şey sandın” diyor. “Her gün işe makyaj yapacağına bana yapsaydın” diyor. Ben de “Hizmetçilik yapmaktan aynaya bakacak vaktim mi oldu?” diyorum.

İşe girdiğimden beri gözüm açıldı. Diğer kadınların gördüğü değeri, yaşadığı hayatı görünce “Ben kendimi harcamışım” diyorum. Ama sonra borç zamanlarını hatırlıyorum. Hacizler ailemin kulağına gitmesin diye eşek gibi çalıştı. Önce benim borçlarımı ödedi. Eskiden beni severdi, hediyeler alırdı. Çok gezmesek bile en azından gönlümüz hoştu.

Bazen diyorum ki: Acaba ben mi bu adamı bu hale getirdim? Bir yerde yanlış mı yaptım? Şu an ikimiz de mutsuzuz, her gün kavga ediyoruz. Çocuğumuz kavgalarımızı görünce dikkat çekmek için tehlikeli davranışlar yapıyor. Ama ben de tükendim. Evdeki varlığıyla yokluğu arasında benim için fark kalmadı. Yediği yemeğin tabağını bile kaldırmıyor. Her sabah içtiği şişeleri ben topluyorum. Ne maddi ne manevi bana artık hiçbir şey vermiyor.

Ama bir şey beni hala tutuyor. O eve geldiğinde oğlumun “baba” diye kahkahalarla onu karşılaması, onun mutluluğu, her gün boşanmayı ertelememe sebep oluyor. Bir de sürekli aklımla oynuyor. Beni insanlara olmadığım biri gibi anlattığımı söylüyor. “Psikoloğa git, hala lohusa depresyonundasın” diyor. Ama çevremdeki herkes “Nasıl dayanıyorsun, neyi bekliyorsun?” diyor.

Bana akıl verin. Nefes alamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Boşanma sürecine nereden başlayacağımı, sonrasında hayatın nasıl olacağını bilmiyorum.
Kocalarının başta çok iyi olupta sonradan kötülesmesi klişesi ...bu adam bence hep böyleydi siz gormemissiniz elma ağacı bir anda armut vermeye başlamaz. Hazıra adamı alıştırmissiniz,borcu öde çalış kayinbaba Ev alsin kira derdi yok kayınbaba çocuğa baksın adam hic bir halta yaramıyor. Bir kez dusuk yapıp bu adamın halini tavrını görmüşsünüz ne diye tekrar cocuk yaparsınız ki ? Bana normal zaman da soğuk olanın adamın tiksinirim ben koynuna girmeye. Ottan b*ktan şeyler için kavgq edip moralim bozukken bile cinsellik yasamam. Sizin ki ne koca ne de baba koca bir sıfır (0) . Ayrıca narsist sizi suclu yapıyor. Emin olun ( 2-0 = 2) yani onu hayatınızdan çıkarınca hiç bir eksiklik yasamazsiniz
 
Back
X