onu gerçekten çok önemli çünkü pek çok evlilik bu yüzden bitme noktasına geliyor, evlilik bitmese bile bu mesele karı koca arasında ki sevgiyi saygıyı kesinlikle bitiriyor. Hatta en büyük aşkları bitiriyor.
“Aşkım seni çok seviyorum ama seni doğuran kadını sevmiyorum” diyen bir kadının sevgisine hangi erkek gerçekten inanır?
Erkek bu sevgiye sadece inanmış gibi yapar. Fakat bir süre sonra bu sevgiyi sorgulamaya başlar. Çünkü anne evlat bir bütünün parçalarıdır. “Canım senin kafanı seviyorum ama ellerini ayaklarını hiç sevmiyorum” demek gibidir bu.
Düşünün ki bir arkadaşınız size “Çocuğun şımarık, ondan hiç hoşlanmıyorum ama seni seviyorum” dese onun sevgisi size ne kadar inandırıcı gelebilir. Aman bana ne, beni seviyor, sadece çocuğuma laf söylüyor mu dersiniz yoksa çocuğunuza söylenen sözü üstünüze mi alırsınız. O günden sonra o arkadaşınıza gıcık olmaya başlamaz mısınız?
Erkekler eşleri ile annelerinin birbirlerini sevmelerini, iyi anlaşmalarını isterler. Karısının annesi ile iyi anlaştığı ya da anlaşmak için gayret ettiğini gören erkek bunu her zaman takdir eder.Eşiyle muhabbet etmek isteyen, aşkını sevgisini yaşatmak isteyen kadın, eşinden önce kayınvalidesi ile iyi geçinmeye bakmalıdır. En etkisiz görünen, gelini ile ilgili hiç konuşmayan bir kayınvalide bile erkek üzerinde sessizliği ile etkilidir.
Fakat maalesef ki kadınların çoğu iyi geçinmek yerine nasıl olurda eşimin ailesi ile daha az görüşebilirim onun hesabını yapıyorlar. Kadınların bu konuda kullandığı gizli ve açık iki metot var.
Gizli metot şöyle: “Hayatım, annen çok iyi kadın, aileni seviyorum ama bence fazla görüşmemeliyiz. Çok görüşürsek yüz göz oluruz, aradaki sevgi saygıyı kaybederiz. Seviyeli bir ilişki götürelim. Çünkü arada bir tatsızlık olursa ben bir daha yüzlerine bakmak istemem, en iyisi çok gidip gelmeyelim.”
Süslü kelimelerle alttan alta tehdit kokan cümlelerdir bunlar.
Bu metoda erkekler karakterlerine göre farklı tepkiler gösterir.
Eşiyle huzursuzluk yaşamak istemeyen erkek eşine inanmış gibi yapar. Aslında eşinin ne demek istediğini gayet iyi anlar. Eşinin ailesi ile mesafeli duruşunu kabullenmiş gibi yapar, sorun çıkarmaz fakat çok da fazla incinir. Hem eşinin ailesini sevmemesine incinir hem de onlara gidip gelmek istemeyen bir eşe sahip olduğu için ailesine karşı mahcup durumda kalır. Bu durumda erkek ne ailesine ne de eşine bir şey söyleyemez ve derdini içine atar. Erkek üzüntüsü genellikle depresyon ya da fiziki hastalık olarak mutlaka ortaya çıkar.
Eşinin sözleri takmayan bir erkek ise “olmaz öyle şey” diye eşini zorla götürür fakat eşinin annesinin evindeki gülmeyen yüzü, asık suratı karşısında da çaresizdir. O da öyle mutsuz olur.
En kötü kayınvalide bile bir evliliğe kadının kendi eliyle verdiği zararı veremez.
alıntı
alıntı