Foto attı, büyü bozuldu

Mune ve sen ikizler olmalısınız..
benim bir arkadaşım var ikizler aynı sizin gibi...

Bence değiller, ateş gibiler. Akrep, koç, boğa vb olabilirler.

Ben kovayım ve yükselenim ikizler.
Konu içinde hala düşünüyorum ve aşka kendimi salmadığımı da fark ediyorum. Biz aşıksak bile, savunma mekanizmalarımız üzerinden aşık gibiyiz sanki, pür aşk değil.
Gülmek, tiye almak bir gard, terslemek de bir gard.
 

ben aşık değilim ki..
bunca seneden sonra ne aşkı:))
hala seviyorum ama o ayrı..
 

Ahahjsjs ben gaza gelip denedim bugün mirim. Baktım uzun uzun ve bana "popom ağırıyor la niye acaba" dedi. Ben de sinirlenip "aaa sen hetero değil miydin bebişim" dedim. Sonra kızdı tabi ne ima ediyorum diye. Bir şey ima etmedim ne münasebet. Yok yani olmuyor bizden geçmiş.
 

Konuyu kaynatıp geyiğe sardırmayayım diye çıkmıştım ama sen de yazınca Nooption ın dediği noktaya dair de yazmak istedim. Tutku konusuna. Evlenmeden ve daha doğrusu çocuktan önce diyeyim, o hissi de yoğun yaşamamışım gibi. Açık etmek hoş olmaz, sadece şu kadarını söyleyeyim, bende bu durum tensellikten, tensel çekimden öte gitmiyor. Ruh kısmına çok uğramıyor.
Gözler denilince takılmam, kendimi sorgulamam da biraz bundan oldu, ben ciddi ciddi adamın gözünün içine hiç bakmamışım ya da baktımsa da unutmuşum, unutulacak kadarmış yoğunluğu yani.

Çok kafam karıştı, bir öyle gibi bir böyle gibi.
Şimdi aşkın tanımı herkese göre değişiyor kısmına katılıyorum çünkü görecelidir illaki ama bir yandan diyorum aşk çağlar boyu aşktı ve insanlar aşkı anlatırken kah Leyla-Mecnun oldu, kah "Romeo ile Juliet", yani ne kültür farkı işledi ne çağ, aşk şiirleri hep birbirine benzedi durdu. Demek ki bu duygu herkeste çok da farklı ortaya çıkmıyor bir noktada.
Burada da diyorum - ya ben aşık değilim, ya da aşka kendimi bırakmayı bilmiyorum-... Sende de böyle mi İdrak? Biz aşık olmaktan kaçan tipler de olabilir miyiz ki? Bir gard mı bu, yoksa bize bu gardı düşürtmeli miydi zaten aşkın kendisi? Ya da neden bu bakışı deneyip görmeyi istiyoruz?

Ya çok derinlere daldım neyse. Adam gelince "Aşkla bak içimi bi titret" diyeyim bakayım ne olacak, o da belki gardlı belki tutku yok onda beni de söndürdü ya da tam tersi. Amaan bilemedim :/ Hayırlısı be gülüm'e bağladım burada :))
 
Son düzenleme:
konu sahibinin yazımından bile cahil olduğu anlaşılıyor. kendisi banlanmış ama okuyordur, jinekoloğunu twitterdaki "ruling" kullanıcısına bi test ettirmesini öneririm sahte profilleri ifşalıyor : d sahte jinekologlar çok türedi yav.
 

Ben bu konuda tahmin ettiğinden de fazla düşündüm ve sıkıntının tam da bu olduğuna kanaat ettim. Zira aşık insanlar çok da fazla sorgulamıyorlar durumu. Düşünmüyorlar üzerinde. Senin gard diye tanımladığın duruma Ben kontrol dürtüsü diyorum. Temelde birçok sebebi olabilir bunun. Bende zuhur eden şekli, acı çekmekten zayıf düşmekten, savunmasız olmaktan korkma hali. Dolayısıyla hiç platonik aşık olmadım mesela. Teklif ya da his, hep öteki taraftan geldi ilk olarak. Sevildiğimden emin olunca sevmeye başladım. Sevgimi göstermeye ya da.

Ben hiçbir zaman tutkulu aşık olamayacağımı biliyorum mesela. Korunma kalkanım buna müsaade etmiyor. Hayatın her alanında olduğu gibi burada da bana engel oluyor. Şimdilerde en azından var olan hisleri sözel olarak dile getirme konusunda kendimi törpülemeye gayret ediyorum. Ancak biliyorum ki kendimi asla tam manasıyla serbest bırakmayacağım.

Şu noktaya gelene dek defalarca sorguladım eşime olan hislerimi. Acaba aşık olmadım mı, acaba sevmiyor muyum, acaba beğenmiyor muyum içten içe diye. Lakin sorun bende. Tabi ki evlilik özellikle çocuktan sonra aşkla yürütülen bir ilişki olmaktan çıkıyor ama dediğin gibi çocuktan önce de tutku saçmıyordum etrafa. Belki de olduğumuz gibi kabul Etmeliyiz kendimizi. Bu herifler bizim bu halimize aşık oldu en nihayetinde :) gerçi benim adam geçenlerde zorla ağzından aldığım şu cümleyi sarf etti. "en son ne zaman sevgiyle sarıldın bana? En son ne zaman kadınların çoğunda olan işveyi gördüm sende?" bir afalladım tabi. Kabul, zorla söylettim bunları. Madem eleştirilmekten ve beklentilerden sıkıldın, bir zahmet ot beyinli gibi davranmaktan vazgeçip benden ne istediğini söyle diyerek çok üstüne gittim. Bunlar çıktı karşıma.

Haklı mı, haklı. Ancak şu konuda haksız. En başından beri böyleydim. Demek ki artarak devam etmiş odunluğum. Velhasılı bizim gibi insanlar tutkulu aşık olamaz. Ben bunu anladım.
 

İdrak bende bu kadar net değil maalesef ondan arada kaldım buradaki yorumları okudukça, dönüşüyorum, eskiyi siliyorum, kaybediyorum gibi de. Galiba bizim cephede sorun eşimde de bende de, ikimiz de kankeyto olduk, gönlümüz geçti, öldü.

Bak sana ultra çelişki oluşturacak eski bir aşk yorumumu göstereyim (Ben aşk şiiri yazardım ama gözden sözden değil, yazmak için, o hissi tanımak için yazardım diyorum, kendimi mükemmel mi kandırdım yoksa bir şeylere küstüm ve unutmaya mı bıraktım eşim yüzünden, zilyon tane soru oluştu kafamda, kendi kendimi aşka ikna edip mi evlendim ki? Çünkü bu ruh yok, bu yoğunluk kafamdakinden ibaret, tensel kalmış yoğun değilmiş demek ki yetmemiş)


Ben kendimi kandırmışım gibi geldi burada yazılanları okuyunca, hep bir akıtma-gard mekanizmam olmuş ve eşim de buna katkı sağlamış gibi gün geçtikçe, bunu hangimiz tetikledik bilmiyorum ama. Ruhsal olarak, sanat yönünde tatmin olmuş, kurgulanmış, kendi kurgum içinde yaşadığım için hiçkimsenin gözüne yüzüne bakmak ihtiyacı hissetmemiş, kişiye ise sadece tensel tutku ile bakmışım diyorum. İlginç. Anlatamadım tam ama anladın diye umuyorum. Malzemede kalmış gibi işte tam anlatamadım. Hastalığımın etkisi var bence bunda bi de. Ay çok karışık, bunu net anlamam lazım kendimde rahat edemicem yoksa :)))
 
Son düzenleme:

Idrakyollariiltihabi şöyle özetlemeye çalışayım, ben iki cins arasındaki hoşlantıyı, salt sanat yönüme malzeme çıkarması için (Ki resim ve şiir tutkumu, takıntımı biliyorsun), hastalığımın da büyütme avantajı ile almış büyütmüş, bol bol malzeme olarak kullanmış, kendimi de bir güzel ikna etmiş ve sıkılınca kaldırıp atmış gibiyim desem olacak. Tövbeler olsun
 
internette ne sözler vaaaar ne sözler.. kopyala yapıştır yapmıştır..o sözler insanı bir öküze aşık eder belkide bir hayali birine ..aslında sen o kişiye değil o sözlere aşık olmuşsun o kişide bahane olmuş..
 

Tam netleşmiyor aslında. Hep bir acaba? Sorusu kalıyor zihinde. Belki ben de hala kendimi sorumlu tutarak "aşık olmadan evlenmiş olma" durumunu inkar etmeye çalışıyorumdur, bilemem. Çünkü ne münasebet öyle bir hata yapmam mümkün değil.

Ben eşime ne yazılar yazardım bir bilsen. Bir platformda yazarlık yapıyordum o zamanlar. Şimdi yaz desen aynı cümleleri, mümkün değil çıkmaz. Yaşım da küçük değildi aslında. 25 yaşındaydım ve o zamanlar sekiz kilo vermeme sebep olan, ergenliğimde bile bana uğramamış sivilcelerle tanışmamı sağlayan bir aşk acısı çekiyordum.

Belki de eşimin o dönemlerde sahiplenen, her türlü deliliğimi kabul eden, her durumda beni anlayıp destek olan halini sevdim. İhtiyacım olan oydu o zamanlarda. Bir daha aşık olmak istemiyordum aslında ama eşime olan aşkımı daha büyük görüyordum öncesine kıyasla.

Eşim sağolsun evlilik boyunca hislerimi yok edecek bir yığın sebep sundu bana. Lakin hala ayrılma fikrini düşününce derinlerde bir yerde sızı hissediyorum. "yetti kurtuluyorum artık" rahatlığı olmuyor. Belki de toplumun dayattığı ve bizim de istemeden de olsa benimsediğimiz evlilik kutsallığının bitme ihtimali üzüyordur beni bilmiyorum.

Burada yazılanlara eskiden takılırdım, üzülür kendimi ve evliliğimi sorgulardım ama artık takılmıyorum. En nihayetinde evlilik birbirinin aynısı oluşumlar değil. Bende olan onlarda olmuyordur belki de. Kıyasa gerek yok.

Eşime artık aşık değilim. Bundan eminim. Seviyor muyum ondan pek emin değilim. Açıkçası aşkın da biten bir his olduğunu düşünüyorum.
 
Son düzenleme:

biraz daha sorgularsan kendimize acımaktan kurtulamayacağız:))
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…