merhaba,
O kadar güzel madde madde yazmışsınız ki içimden liste çıkarıp ders çalışmak geldi:)
Gramer bilgim var ama asla kendime güvenemiyorum konuşurken. Dediğiniz gibi sadece dilin değil ortamın da yabancısı olmanın etkisi var, hımmm:)) diyip sohbeti bitiriyoruz genelde. Kelime bilgimin de iyi olduğunu düşünmüyorum açıkcası (ben de çılgınca kendimi gömüyorum), yarın 7 haftalık bir kursa başlayacağım, iyice moda girip kendimi kampa alırım umarım. Dediklerinizden beşinci maddeyi uygulamaya çalışıyorum şu an, İnci Küpeli Kız'ı buldum ikinci elciden onu okuyorum yavaştan yavaştan.
Ben Cambridge'de yaşıyorum, 5 sene evvelde Londranın oldukça dışında doğuda bir yerde staj yapmıştım. Kaldığım yer gelir seviyesi düşük insanların oturduğu bir bölge olduğu için aylık 330 paunda gayet güzel bir oda kiralamıştım. Şimdi Cambridgede eşimin aldığı maaşın yarısı eve gidiyor. Burası sevimli, küçük, güzel, eğitim seviyesinin çok yüksek olduğu bir şehir ama inanılmaz pahalı, İngiltere'nin en pahalı bir kaç şehrinden biri. Eğer taşınırsanız ev bulmaya başlamadan önce bir tatil yapın lütfen, enerji, moral, motivasyon depolayın, İngiltere genelinde eve çıkmak gerçekten yıpratıcı. Başlarda Türkiye'den gelen hevesli ve umutlu insanlar olarak illaki bahçeli, müstakil bir ev bulalım demiştik lakin merkeze yakın, rutubetsiz, keseye uygun ve çok küçük olmayan bir ev bulmak mümkün olmadı ve apartmana geçtik. Apartman kültürü sonradan oluştuğundan müstakil evlere göre rutubetli ve eski olma ihtimali biraz daha düşüyor. İnsanlar evlerini genelde emlakçı vasıtasıyla kiraya veriyorlar ve bu emlakçı sizin hakkınızda araştırma yapıyor.. Bir evi beğenmek o evi tutmak için yeterli olmuyor, ev sahibi kimi daha akla yatkın bulursa ona evi kiralıyor

Türkiye'deki eski ev sahibine kadar arıyorlar, kiraları düzenli yatırdı mı diye, onla İngilizce anlaşamazlarsa kira sözleşmenizi İngilizce'ye çevirmeye çalışıyorlar ve banka hesap dökümünüzden eski kiranızı yatırdığınız tarihleri görmek istiyorlar:) Bazı evlere başvurabilmek için yıllık olarak kazanılmasını istedikleri belirli bir para olabiliyor. Tabii bunlar benim başıma gelenler ve gözlemlerim, taşınırsanız inşaallah sizin için daha kolay bir süreç ilerler. Eşim burada bilinen bir teknoloji firmasında çalışıyor ve ev tutmak için iş yerinden referans yazısı almasına rağmen epey strese soktular.
Bunun dışında gene ülkenin her yerinde geçerli olan başka bir kural, uçuk ev kirası yetmezmişcesine bir de council tax adında ayrı bir ev kirası ödüyorsunuz, Almanya'da nasıl bilmiyorum ama İngilizler gerçekten efsane bir sistem kurmuşlar, her yerden vergi fışkırıyor. Bu council tax oturduğunuz bölgeye, evin durumuna göre değişiyor sanırım, bizimki aylık 140-150 paund civarında. Bu anlattıklarımın tamamı kendiniz şahsi olarak ev tutacaksanız geçerli, house shareda işler çok daha kolay ilerliyor.
Ev tutacak olursanız yıllık council taxi öğrenmenizi ve özellikle sıcak su tankını kontrol etmenizi öneririm. Biz yüreğimiz kan ağlayarak parasını ödediğimiz bu evde sıcak suyun kokması sebebiyle bir ay normal duş alamadık, ketıl kullanarak temizlendik. Buna benzer başka problemler de duydum, o yüzden sıcak su musluğunu açıp koklayıp su gerçekten ısınıyor mu, normal kokuyor mu diye kontrol etmekte yarar var.
Bunun dışında doğası, parkları, bisiklet yolları, güzel Avrupa'nın geneli gibi, çok fazla ülke gezmesem de İngilizlerin çoğu Avrupalıya göre çok daha sıcakkanlı olduğunu düşünüyorum.
Şehir olarak, Britanya adasında Londra, Sheffield, Manchester, Liverpool, Glasgow, Edinburgh ve Cambridge'i gezme imkanım oldu. Kuzeye doğru çıkıldıkça İngilizce iyice çığrından çıkıyor benim için. Geçen görüştüğüm kurs hocası kuzeydekileri ben de anlamıyorum demişti.. Cardiffteki aksanın da çok zor olduğunu duydum. Gene bildiğim kadarıyla Manchester, Glasgow, Sheffield suç oranlarının biraz daha yüksek olduğu şehirler.
Bildiklerimden aklıma gelenler bunlar oldu, epey de içimi dökmüşüm:)