- 29 Aralık 2010
- 8.416
- 23.879
- 548
- Konu Sahibi Mihail Zoscenko
- #1
Merhaba herkese,
Çok düşündüm konuyu açıp açmamayı, ama dıştan bakan fikirlere ihtiyacım var sanırım.
26 yaşındayım. Yaklaşık 1.5 yıllık evliyim. Eşim benden 6 yaş büyük. Severek evlendik, ailelerimiz iyi anlaşır, yani mesafeli iyi bir ilişkileri var. İkimizin birbirlerinin aileleri ile de öyle sayılır. Ailelerimizin kendisi ile ilgili bir sorunumuzun olmadığını belirtmek için söylüyorum bunları.
Hızlı bir evlilik oldu çıkmaya başladıktan 9 ay sonra evlendik. Ben biraz beklemek istiyordum ama eşim çok istedi hemen evlenmek. Ve çıkmaya başladığımızdan itibaren geçen haftaya kadar (yani 1.5 yıldır) ayrı şehirlerdeydik. Pek doğru düzgün evlilik hayatımız olmadı, haftasonu birlikte geçirdiğimiz zamanlarımız ise kabusa döndü. Çok sevmiştim onu nasıl bu hale geldik anlamıyorum. Devam edebilecek miyiz emin değilim çünkü içimde ona karşı dinmeyen bir öfke var artık ne kadar çabalasam da geçmiyor.
Başka şehirde güzel, hayli kazançlı bir işim vardı. İlişkinin başından beri onun olduğu şehre gelebileyim diye (ikimizin de memleketi olan, ailelerimizin yaşadığı şehir) o kadar ders çalıştım o kadar çok arayışa girdim ki. Çalıştığım iş de güzel ama çok stresliydi, bir taraftan uzun mesailer bir taraftan iki şehir arasında git gel (gidip gelen hep ben oluyordum, aksini teklif etmek aklıma bile gelmedi iki şehirde de evimiz olmasına rağmen) bir taraftan evinle ilgilen bir taraftan ders çalış helak olmuştum resmen. Başta bunları hiç sorun etmezdim, aileydi evlilikti yapılacaktı tabi. Ama geriye döndüğümde veren taraf hep ben olmuşum. Onun ise haftaiçi ailesinin yanında haftasonu benimle altında düğün takılarıyla alınmış arabamız konforlu bir hayatı vardı. Ben böyle şeyleri sorun etmezdim ama artık bunlar gözüme batıyor.
İlk haftalarda bu tempoda resmen pestilim çıkıyordu, biraz da ilgi bekliyordum ve bunu da safça söylüyordum. Önce ilgi beklememle alay etti, sonra da eve bakmadığımla ilgili kavgalar çıkardı. Kaldı ki elimden geleni yapıyordum o da yardım ediyordu allah var ama memnun olmuyordu işte. Bense pek kendimi savunamıyordum ve sürekli evimiz yuvamız vs diye onu memnun etmeye çalışıyordum. Hata ettiğimi şimdi görüyorum.
Evlendiğimiz ilk aylarda eşimin güvenimi sarsacak bazı olayları oldu, beni çok yaralamasına ve itirazlarıma rağmen beni ciddiye almayarak bu hareketleri bir süre devam ettirdi. Bu olay beni travmaya sebep olacak kadar etkiledi ve hala unutamıyorum. Artık iyice mutsuz olmaya başlamıştım, çok yorgundum, çok duygusaldım. O ise 6 ay dolmadan artık çok yorulduğunu (!) tahammül edemediğini söyleyerek boşanmak istedi. Ben engel oldum. İlerleyen zamanlarda bu sefer topu bana atarak bu böyle gitmez kararını ver ailelerimizle konuşalım dedi (her konuya bi aileleri karıştırdık zaten ve bu yüzden aile gibi hissedemedim hiç).
Çok baskın bir karakter, kendisini savunmayı ve üste çıkmayı çok iyi biliyor ağzı iyi laf yapar. Ben onun kadar değilim, beni sürekli mağdur edebiyatı yapmakla mutsuzluktan beslenmekle vs suçladı. Toyluğumdan ve yaşadığım travmanın etkisinden hepsine inandım. Özgüvenimi kaybettim. Bağımsız bir birey gibi hissedemiyordum. Öz saygım sıfır olmuştu. Birkaç konuda daha büyük kavgalar ettik (hep farklı şehirlerdeydik bu arada) ve daha senemiz dolmadan bana uzun bir e-posta ile boşanmak istediğini yazıp sahip olduğumuz bir avuç malı o e-postada taksim etti :) ya gözüm olduğundan falan değil ama, eskiden hep bütün herşey senin, ben birşey olsa ceketimi alır çıkarım derdi şimdi sürekli benim ondan daha çok kazandığımı bu yüzden de ona diklendiğimi söylüyor. Yahu insaf her ay maaşımı olduğu gibi ona gönderip haftalık alıyorum ben. İsyan edesim geliyor bu haksız muameleye.
Neyse boşanma mevzusunda aileler araya girdi artık. Ben o vakte kadar ufak tefek şeyler dışında pek yansıtmamıştım bizimkilere, bana şimdiye kadar niye söylemedin diye kızdılar. Eşim ortada yok evimizde bekliyor, iki aile de bir araya geldi eşime kızdılar falan. Bizimkiler bu evliliği bitir seni sindirmiş iyice biraz şeytanlık bilsen bunlar başına gelmezdi zaten dedi. Ben devam etmek istedim çünkü içimden bir ses düzeltilebilir diyordu.
Böylece devam ettik. Ben özgüvenimi kendi çabalarımla toparladım, ama bana bütün bunları yaptığı için çok kızıyorum. Boşanma mevzusundan sonra istekli gibiydi evliliği sürdürmeye hareketleri falan daha farklıydı artık. Yine tartışmalarımız oluyordu ama tatlıya bağlıyorduk bir şekilde. Ben de biraz dik durmayı öğrenmeye başlamıştım ta ki birkaç gün öncesine kadar. Yine bir mevzuda tartıştık, bana eskisi gibi hakaretler etti. Artık kaybetme korkusunun olmadığını sezdim.
Bu evliliği sürdürmekte çabalamamın tek nedeni kendimde de gördüğüm kusurları törpülemekti. Çok duygusaldım çok kırılgandım hala da bunları tam olarak üzerimden attım sayılmaz. Ama daha dik daha güçlü ve daha mutlu hissediyorum. Tüm kaleleri savunmadan evliliği bitirmeyeceğim diyorum. Bitireceksem de güçlü bir karakterle bitirmek istiyorum ama dibe çöktüm yine. Beni seviyor mu, değer mi, sürdürmeli miyim bilmiyorum...
Çok düşündüm konuyu açıp açmamayı, ama dıştan bakan fikirlere ihtiyacım var sanırım.
26 yaşındayım. Yaklaşık 1.5 yıllık evliyim. Eşim benden 6 yaş büyük. Severek evlendik, ailelerimiz iyi anlaşır, yani mesafeli iyi bir ilişkileri var. İkimizin birbirlerinin aileleri ile de öyle sayılır. Ailelerimizin kendisi ile ilgili bir sorunumuzun olmadığını belirtmek için söylüyorum bunları.
Hızlı bir evlilik oldu çıkmaya başladıktan 9 ay sonra evlendik. Ben biraz beklemek istiyordum ama eşim çok istedi hemen evlenmek. Ve çıkmaya başladığımızdan itibaren geçen haftaya kadar (yani 1.5 yıldır) ayrı şehirlerdeydik. Pek doğru düzgün evlilik hayatımız olmadı, haftasonu birlikte geçirdiğimiz zamanlarımız ise kabusa döndü. Çok sevmiştim onu nasıl bu hale geldik anlamıyorum. Devam edebilecek miyiz emin değilim çünkü içimde ona karşı dinmeyen bir öfke var artık ne kadar çabalasam da geçmiyor.
Başka şehirde güzel, hayli kazançlı bir işim vardı. İlişkinin başından beri onun olduğu şehre gelebileyim diye (ikimizin de memleketi olan, ailelerimizin yaşadığı şehir) o kadar ders çalıştım o kadar çok arayışa girdim ki. Çalıştığım iş de güzel ama çok stresliydi, bir taraftan uzun mesailer bir taraftan iki şehir arasında git gel (gidip gelen hep ben oluyordum, aksini teklif etmek aklıma bile gelmedi iki şehirde de evimiz olmasına rağmen) bir taraftan evinle ilgilen bir taraftan ders çalış helak olmuştum resmen. Başta bunları hiç sorun etmezdim, aileydi evlilikti yapılacaktı tabi. Ama geriye döndüğümde veren taraf hep ben olmuşum. Onun ise haftaiçi ailesinin yanında haftasonu benimle altında düğün takılarıyla alınmış arabamız konforlu bir hayatı vardı. Ben böyle şeyleri sorun etmezdim ama artık bunlar gözüme batıyor.
İlk haftalarda bu tempoda resmen pestilim çıkıyordu, biraz da ilgi bekliyordum ve bunu da safça söylüyordum. Önce ilgi beklememle alay etti, sonra da eve bakmadığımla ilgili kavgalar çıkardı. Kaldı ki elimden geleni yapıyordum o da yardım ediyordu allah var ama memnun olmuyordu işte. Bense pek kendimi savunamıyordum ve sürekli evimiz yuvamız vs diye onu memnun etmeye çalışıyordum. Hata ettiğimi şimdi görüyorum.
Evlendiğimiz ilk aylarda eşimin güvenimi sarsacak bazı olayları oldu, beni çok yaralamasına ve itirazlarıma rağmen beni ciddiye almayarak bu hareketleri bir süre devam ettirdi. Bu olay beni travmaya sebep olacak kadar etkiledi ve hala unutamıyorum. Artık iyice mutsuz olmaya başlamıştım, çok yorgundum, çok duygusaldım. O ise 6 ay dolmadan artık çok yorulduğunu (!) tahammül edemediğini söyleyerek boşanmak istedi. Ben engel oldum. İlerleyen zamanlarda bu sefer topu bana atarak bu böyle gitmez kararını ver ailelerimizle konuşalım dedi (her konuya bi aileleri karıştırdık zaten ve bu yüzden aile gibi hissedemedim hiç).
Çok baskın bir karakter, kendisini savunmayı ve üste çıkmayı çok iyi biliyor ağzı iyi laf yapar. Ben onun kadar değilim, beni sürekli mağdur edebiyatı yapmakla mutsuzluktan beslenmekle vs suçladı. Toyluğumdan ve yaşadığım travmanın etkisinden hepsine inandım. Özgüvenimi kaybettim. Bağımsız bir birey gibi hissedemiyordum. Öz saygım sıfır olmuştu. Birkaç konuda daha büyük kavgalar ettik (hep farklı şehirlerdeydik bu arada) ve daha senemiz dolmadan bana uzun bir e-posta ile boşanmak istediğini yazıp sahip olduğumuz bir avuç malı o e-postada taksim etti :) ya gözüm olduğundan falan değil ama, eskiden hep bütün herşey senin, ben birşey olsa ceketimi alır çıkarım derdi şimdi sürekli benim ondan daha çok kazandığımı bu yüzden de ona diklendiğimi söylüyor. Yahu insaf her ay maaşımı olduğu gibi ona gönderip haftalık alıyorum ben. İsyan edesim geliyor bu haksız muameleye.
Neyse boşanma mevzusunda aileler araya girdi artık. Ben o vakte kadar ufak tefek şeyler dışında pek yansıtmamıştım bizimkilere, bana şimdiye kadar niye söylemedin diye kızdılar. Eşim ortada yok evimizde bekliyor, iki aile de bir araya geldi eşime kızdılar falan. Bizimkiler bu evliliği bitir seni sindirmiş iyice biraz şeytanlık bilsen bunlar başına gelmezdi zaten dedi. Ben devam etmek istedim çünkü içimden bir ses düzeltilebilir diyordu.
Böylece devam ettik. Ben özgüvenimi kendi çabalarımla toparladım, ama bana bütün bunları yaptığı için çok kızıyorum. Boşanma mevzusundan sonra istekli gibiydi evliliği sürdürmeye hareketleri falan daha farklıydı artık. Yine tartışmalarımız oluyordu ama tatlıya bağlıyorduk bir şekilde. Ben de biraz dik durmayı öğrenmeye başlamıştım ta ki birkaç gün öncesine kadar. Yine bir mevzuda tartıştık, bana eskisi gibi hakaretler etti. Artık kaybetme korkusunun olmadığını sezdim.
Bu evliliği sürdürmekte çabalamamın tek nedeni kendimde de gördüğüm kusurları törpülemekti. Çok duygusaldım çok kırılgandım hala da bunları tam olarak üzerimden attım sayılmaz. Ama daha dik daha güçlü ve daha mutlu hissediyorum. Tüm kaleleri savunmadan evliliği bitirmeyeceğim diyorum. Bitireceksem de güçlü bir karakterle bitirmek istiyorum ama dibe çöktüm yine. Beni seviyor mu, değer mi, sürdürmeli miyim bilmiyorum...