- 21 Ağustos 2016
- 7.526
- 12.451
- 248
- 31
- Konu Sahibi nisanyagmurumm
-
- #41
Ayvayı bende duyduğumdan beri tüketmeye çalışıyorum hergün yusuf suresi çocuğun güzel olması için diye okumuştum bir yerlerde dualarıda senden duydum araştırdım biraz inşallah okurum çok sağol canımTesekkur ederim canlarim.Elimden geldigince yapmaya calisiyorum.
Sekine huzur dinginlik feraha cikma icin okunan buyuk bir dua Allahin isimlerinden olusuyor 19 kere okunuyor.buyuk cevsenlerde bulabilrsin arapca biliyorsaniz Turkcesinden de tabiki okunur ancak ben ingilizce ogretmeniyim yani dilciyim dilin farkli anlamlarda telafuzlarda nasil onem tasidigini biliylrum kuran dili arapcadan ziyade de Allahin dili ögrenmek de ne kadar guzel olur degil mi?bilmyenler en azindan evladi icin bu aylari firsat bilip başlayabilir cok da güzel olur.Cok da kolay aslinda 1 2 hafta icinde kolayca ogreniliyor.Anlamasak da kuran Allahin dili oldugu icin her harfi ayri bir sevap.
Meryem suresi kiz
Yusuf suresi erkek icin okunan sure
Rahman suresi ahlak guzelligi icin okunan sure bu hadislerde de tasdik edilmis.insani anlatan bir sure anlami cok guzel mutlaka okuyun.
Anlamlarini okumak da cok iyi oluyor.
Ayva yemek ayrica ahlak yumusak bir huy icin iyi bu da hadisleede mevcut.
Tahmidiye büyük cevsenlerde yine olan bir dua buda şifa icin okunuyor.
daha ne olsun şekerimBen sürekli kuranı kerim açıyorum o şuan duyuyor çünkü ileride çok ilgisi olsun istıyorum manevi huzur hem onunla sürekli konuşuyorum bi klasik müzik var zekasını açıyormuş onuda arada sırada dinliyorum o sağlıklı olsun diye bol bol ceviz yiyorum fındık yiyorum o çok sevdiğim nutellamı bıraktım çok sağlıklı beslemiyorum onun için... Parfüm sıkmıyorum makyaj yapmıyorum kısa egzersizler yapıyorum bu şekilde
daha ne olsun şekerim
Sağol balım Allah hepimizden razi olsunBu arada sana çok teşekkür ediyorum ben okadar güzel konular açıyorsunki çok güzel şeyler yazıyorsun çok pozitif birisin gerçekten Allah seni hiçbir zamam utandırmasın kendin gibi iyi insanlarla karşılaş hep inşallah
Maşallah :)
Amin inşallah canım evet ne güzel olur tek dileğimiz ahlaklı imanlı bireyler bırakmak dünyaya Rabbim muvaffak eylesin inşallahAllah im ya size o kadar çok imrendim ki inşallah bütün anneler böyle bilinçli yetistirirler evladını yeni nesil maneviyati güçlü vicdanli ahlaklı insanlardan olussun isterim ne güzel olmaz mı en iyi eğitimci ANNE dir hiç bir maddi karşılık beklemez ANNE. çocuklarını """insan""" olarak yetiştirmek en büyük hayalidir . Allah im hepimizin yardımcısı olsun hayaliniz yasantiya dönüşsün İNŞALLAH
Seni tebrik ederim çok yerinde bir konu olmuş kardeşim. Rabbim hepimize hayırlı ,imanli evlatlar yetiştirebilmeyi nasip etsin inşallah. .Besmeleden sonra…
Allah (c.c) yarattığı hiçbir şeyi başıboş bırakmadığı gibi hiçbir şeyi de boşuna yaratmamıştır hiç şüphesiz. Yüce yüce dağların eteklerinde nazarlardan uzak çiçeklerden, bizden binlerce ışık yılı uzaklıktaki gezegenlere kadar hepsinin bir yaratılış amacı olduğuna iman ederiz çünkü Allah (c.c) noksan sıfatlardan pak ve münezzehtir. Rabbimiz bu konuda Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: ‘Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin…’”(Al-i İmran,191) Peki, bu girift yapı içindeki insanın yaratılışında bir başıboşluk ya da boşunalık söz konusu olabilir mi? Cevap yine Kur’an’ın ebedî sesinden yükselmektedir: “İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” Mütalaadan önce belirtilmelidir ki biz bu düşünceden Allah’a sığınırız.
İnsanın anne karnındaki evreleri Kur’an’da şöyle anlatılmıştır:
“…Sizi annelerinizin karınlarında üç türlü karanlık içinde, yaratılıştan yaratılışa geçirerek yaratmıştır; işte bu Rabbiniz olan Allah’tır. ” (Zümer,6) Bu üç devre; zigot, embriyo ve fetüs (et giydirilmiş kemikler) şeklindedir. Zigot ilk iki haftalık en kısa dönemdir. Embriyo 2-8 haftayı, fetüs de 8-38 haftayı kapsamaktadır. Peki, bebek bu kadar uzun zaman anne karnında neler yaşamaktadır? Allah’ın boşuna yaratmama sıfatını bu zaman dilimi açısından nasıl değerlendirebiliriz? Varlık sahasına çıkmış, ruhuyla buluşmuş fakat karanlıklarda sıkışmış kalmış bir beden eğer anladığımız manada bir yaşamdan uzak ise bu dönemde ona ruhun verilmesinin ne gibi bir hikmeti olabilir? Bu soruların cevabı bizi anne karnına yolculuğa davet etmektedir.
Rahim duvarına tutunan bebeğin kalbi 3-4. haftalarda atmaya başlamaktadır. Embriyo denen bu dönem, insanın hayat boyu kullanacağı organlarının oluşmaya başladığı zamandır. Gözler, kan damarları, kollar, bacaklar, sinir sistemi ve diğer önemli organların gelişimi burada başlar. Üçüncü aydan itibaren embriyo dönemi yerini fetüs dönemine bırakır. Bu dönemin en önemli özelliği beyinde elektriksel etkinliklerin meydana gelmesi ve doğum öncesi dönemin en uzun evresi olmasıdır. Fetüs ancak beşinci aydan sonra insan organizmasının temel yapısını almaktadır. Bebek beşinci aydan doğumuna kadarki sürede insanın minimalize edilmiş hali konumundadır. Peki, bu minik insanın dış dünya ile etkileşiminden söz edebilir miyiz ve eğer bir etkileşim varsa bunu dinî manada bir kazanca dönüştürmek mümkün müdür? Bunun tahlili için duyuların gelişimine göz atmamız gerekecektir.
Yetişkin bir insanın dış dünya ile fiziksel ilişkisi nasıl duyu organlanları vasıtası ile gerçekleşirse bir bebek de beş duyusu sayesinde dünya ile etkileşime girebilir. Anne karnındaki yaşamda, gelişen ilk duyunun dokunma olduğu varsayılmaktadır. Bebekte dokunma hissinin 8. hamilelik haftası gibi çok erken bir dönemde başladığı düşünülür.
Tat duyusu, erken gelişen duyulardandır. Tat almadan sorumlu olan algılayıcılar, hamileliğin 13-15. haftasında mevcuttur ve bunların yapısı erişkinlerinki ile hemen hemen aynıdır. Bu nedenle bebeğin bu haftadan itibaren değişik tatları ayırt edebildiği düşünülür. Yapılan gözleme dayalı incelemelerde anne adayı, tatlı besinler tükettikten sonra bebeğin yutma hareketlerinde artış; acı ve ekşi besinler tükettiğinde bu hareketlerde bir miktar azalma olduğu görülmüştür. Bu durum, bebeğin anne karnındayken değişik tatları ayırt edebildiği tezini kuvvetlendirir.
Bebeğin burnu, hamileliğin 11-15. haftaları arasında oluşumunu tamamlar. 25. haftadan itibaren bebek annesinin sesini duyabilir, 27. haftada ise annesinin sesi dışında dışarıdan gelen seslere hatta babasının sesini bile duyup ona tepki verebilir. Ancak hem içinde bulunduğu ortam, hem de bebeği içinde bulunduğu sıvının olumsuz etkilerinden koruyan kremsi tabakanın kulaklarını tıkaması nedeni ile sesleri büyük bir olasılıkla boğuk olarak duyar.
Bebeğin göz kapakları 26. haftaya kadar kapalıdır. Bu süre içinde görmeden sorumlu temel birim olan retina gelişimini tamamlar. 26. hafta civarında bebek gözlerini açmaya başlar ve göz kırpabilir. Bebeğin gözleri 26. haftaya kadar kapalı olmakla birlikte anne adayının karnı üzerine uygulanan güçlü bir ışık kaynağına kalp atışlarında bir hızlanma ile yanıt verir. Gerçekte rahim içi mutlak karanlık değildir. Tıpkı sesleri geçirdiği gibi ışığı da geçirir ancak bu geçirgenlik ses ile kıyaslandığında çok daha azdır. Buna rağmen bebek gündüz ile geceyi rahatlıkla ayırt edebilir. 33. haftadan itibaren bebeklerin göz bebekleri ışığa tepki vererek büyüyebilir ya da küçülebilir. Bunlar tıbbın tespitleridir. “…Rahimlerde bulunanı O (cc) bilir.” (Lokman,34)
Tüm bu gelişim evrelerinin ve duyuların kritiği yapılacak olunursa en güzel temasın işitme yoluyla sağlanabileceği aşikârdır. En güzel bağ, işitme yoluyla kurulabilir. Anne adaylarına önerilen modern(!) yöntemler arasında yer alan bebeğe klasik müzik dinletme, kitap okuma vb. ritüellerden medet umuluyorsa biz de onların bir şey bildiklerini varsayalım ve diyelim ki bu dönem neden dinî bir kazanca dönüştürülmesin? 25. haftada annesini, 27. haftada çevredeki insanları duyabilen bir bebek daha doğmadan modernizmin tazyikine neden maruz kalsın? Onca karanlığa rağmen ana rahmine düşen ışık neden İslam’ın sönmez nuru olmasın?
Peki, bebeğini daha kucağına almadan onun ruhundaki müslümanlık tohumunu sulamaya başlamak isteyen bir anne neler yapabilir? Hangi yollarla günahsız kulaklara erişebilir?
Yapılan bir araştırmada bebeklere anne karnında Kur’an’dan bir sayfa dinletilmiş, doğum sonrası çocukların daha önce hiç duymadıkları başka bir sayfaya oranla anne karnındayken dinledikleri sayfayı daha kolay ezberledikleri tespit edilmiştir. Bu tecrübe dikkate alınmalı ve anne Kur’an okumalarını çoğaltmalıdır.Anne, bebeğini uygunsuz sözlerin söylendiği ortamlardan da uzak tutmalıdır. Dedikodunun kol gezdiği, günahın konuşulduğu sohbet meclisleri hem Allah için hem de savunmasız bebek için terk edilmelidir.Babanın bebekle temas kurması şüphesiz annenin karnını dinlemesinden, odada sigara içmemesiden ve çocuğun tekmelerini futbolcu bir evlada yormasından ibaret olmamalıdır. Bu tekmeler kalbin ve ruhun kapılarını tekmeleyen bir bebeğin çırpınışları olarak okunmalıdır. “Doğduğumda isteğim, yalnız uyuyacağım bir oda, renk renk elbiseler değil; Allah’ın razı olacağı bir aile saadetidir. Bunu bana hazır ettiniz mi?” sorusu uykularımızı kaçırmalıdır.“Kalbler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur. “(Rad,28) ayetine binaen Allah’ı daha fazla anmak; zikri, hamdı çoğaltmak annenin iç huzurunu artıracağından bu, dolaylı olarak bebeğin huzuruna da katkısı olacaktır.Baba ailenin reisi konumundadır. Reise düşen, evdeki huzuru dengede tutmaktır. Hamilelik döneminde annenin huzursuzluğunun bebeği etkilediği bilinen gerçeklerdendir. Bu konuda baba, annenin hassaslaşan duygularını anlamalı ve aile saadetinin kökleri derinleştirilmelidir.Gündüzü ve geceyi birbirinden ayırt eden bir bebekten bahsediyorsak teheccüd annenin kaçırmaması gereken fırsatlardan biridir. Bebek şüphesiz gece vakti hareketlenen annesinin bedenini hissedecektir.
Tüm bu öneriler anne karnındaki bebeğe yoğun bir eğitim vermek şeklinde bir kalıba asla dökülmemelidir. Burada amaç duyularının açık olduğunu bildiğimiz bebeğin bilinçaltına ulaşmak, onu hazırlamaktır. Tıpkı tohuma hazır hale getirmek için toprağı sürmek, misafir gelmeden önce sobayı yakıp evi hazır etmek gibi…
Şüphesiz öğrenmelerimiz yaşantı yoluyla gerçekleşir fakat burada bebeğin birşeyi öğrenmesinden çok, çağrışım yapabileceği küçük etkileşimlerden bahsedilmektedir. Ayrıca öğrendiklerimizin toplamı, bilinçli olarak algıladıklarımızdan çok fazladır. Yani bilinçdışı sürekli aktiftir. Örneğin hiç sevmediği fakat popüler olan bir müzik parçasını bilmediğini düşünen biri, bir gün kendisini bu şarkının tüm sözlerini mırıldanırken bulabilir. Bunlar her öğrendiğimizi biliçli öğrenmediğimizin ve öğrenmek için gayret sarf etmediğimizin delillerindendir.
Sıralanan tavsiyeler genel anlamda anne adaylarının dikkat etmesi gerekenler değil anne karnındaki çocukla etkileşimi sağlamak adına dikkat edilmesi gerekenlerdir. Bunlar dışında anne, bebeğin sağlığını olumsuz etkileyecek fiil, besin, içeceklerden uzak olmalı; haram lokma yememelidir muhakkak.
Son olarak gözden kaçırılmaması gereken bir nokta da bu yoldaki uğraşların boşa gitmeyeceğine inanmaktadır çünkü ameller niyetlere göredir. Bu noktanın halledilmesi yapılacak amellerin ihlasını da artıracaktır. Bize düşen adım atmaktır. Velev ki bebek anneyi, babayı hiç duymadı, yapılanları hissetmedi. Tüm çabalar boşa mı gidecektir? Elbette ki hayır! Anne ve babanın bu çabası, aynı zamanda ebeveynin kendilerini disipline etmeleri açısından da bir fırsat olarak okunmalıdır. Bu süreç, nesil yetiştirmek gibi ağır bir sorumluluğu kaldırabilmek için bir prova dönemidir. Kur’an okumayı çoğaltan, günah ortamlarından uzak duran, zikir ve duayı âdeta çağlayana dönüştüren, nefsiyle iki kişilik mücadeleye giren anne-baba, kendi ruh dünyalarını da pir ü pak yapacaklardır böylelikle. Sorumluluğumuz çocuklarımıza sadece namaz, oruç, zekât öğretmek değil, neslimizi cehennemden korumaktır, ağırdır, ciddidir. Gayret bizden, sonuç Allah’tandır. Vesselam…
Ne kadar güzel bir konu olmus Allah razı olsun.bende namazlarimi kılıyorm elhamdülillah her namazdan sonra ve firsat buldukça elimi karnima koyup salavat getiriyorm bos zamanlarimda kuran dinliyorum ve bebisime dinletiyorum.
Ayrica kuran hatmime de basladim öğrendiğim zaman cok şükür
Simdilik yaptiklarim bu kadar :)
sizler gibi iman dolu kalbe sahip anneler olduğu müddetçe evlatlar da hayırlı ahlaklı evlatlar olur eminim Allah im hepimize o güzel günleri göstersin her şeyin hayırlısıni versinSeni tebrik ederim çok yerinde bir konu olmuş kardeşim. Rabbim hepimize hayırlı ,imanli evlatlar yetiştirebilmeyi nasip etsin inşallah. .
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?