hayat enerjimi nası geri getirebilirim

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Tus varken baslama bence.

Anca yüzme kursu plates vs seni ve ruhunu rahatlatacak seyler iyi olabilir
 
Buna katılır mısın katılmaz mısın bilemiyorum girlboss ama ben seni dış dünyaya çok endeksli görüyorum. Yani kendinden ziyade hep çevrene odaklısın. Birini sevip sevmemen bile başkalarının o kişiyi sevip sevmemesine bağlı olarak değişmiş. Son 9 yıldır bu kişi sevgilin olmuş, öncesinde kime bağlıydı bilmiyorum. Ama birisi için kendinle alakalı bir bağlantıdan dolayı seviyorum/sevmiyorum diyememişsin, mutlaka sevgilinle alakalı bir bağlantıdan dolayı o kategoriye sokmuşsun. Demek istediğimi tam anlatabildim mi bilmiyorum ama ne zaman kendini başkalarına endekslemeyi bırakırsan, kendinin apayrı bir birey olduğunu ne zaman kabullenirsen o zaman hayattan zevk almaya başlayacaksın şahsi fikrimce.
 
Tus varken baslama bence.

Anca yüzme kursu plates vs seni ve ruhunu rahatlatacak seyler iyi olabilir

evet tus varken almanca kasmak biraz saçma olacak.

yüzme biliyorum zaten. ruhumu rahatlatacak ne var bilemiyorum artık. çünkü hani şu iyi gelir diye içimden bir istek gelmiyor artık depresyon böyle bir şey galiba.
 
Sevgili kız kardeşim içimden size böyle hitap etmek geldi. Acılarınızla yüzleşin. İnsanın en iyi terapisti kendisidir. Kendinizle yaralı tarafınızla konuşun. Yaşam bir kere ve kazası yok. Bu zamana kadar ki yaşadığınız herşeyi gözden geçirin. Ve onlar üzerine düşünün. Verdiğiniz tepkileri düşünün. Çok kıymetlisiniz. Hayata kendi ruhumuzun rengini bırakmaya geliyoruz. Hayat ilişkilerden ibaret değil. İçinize dönün ve kendinize elinizi uzatıp yerden kaldırın. Çok sevdiğim bir şarkıda şöyle diyor. "Sana kara yazıldı sanma insanın da kaderi böyle"... Hepimiz birşeyler yaşıyoruz. Mühim olan aldığımız ders ve hayata tutunabilmek... Güzel ve farkındalık dolu bir ömür diliyorum.
 

dış odaklı biri olduğumun farkındayım. ama başka insanları sevip sevmemem sevgilimle ilgili değildi, ondan ya da başka insanlardan bağımsız sevip sevmediğim kişiler çok değişti.

ama ben kendimi insanların beni sevip sevmemesine göre seviyor olabilirim.

ve evet hep başarılarım vs her şeyim dışarıya göre şekillenmiş, eskiden hocalarım çok motive ederdi, insanların özenmeleri bile beni gaza getirirdi daha çok böyle bir tarzım oldu, kendi içimden kaynaklanan bir motivasyonum yoktu pek.

evet son senelerde özellikle bağımlı olduğumun farkındaydım sevgilime zaten bunun için kendi ayaklarım üzerinde durmadan evlenmeyi düşünmedim. bu sorunu çözmeye çalışıyordum kendimce. şimdi haliyle birden sudan çıkmış balığa döndüm çırpınıyorum. aslında günlük hayatımda hiçbir değişiklik yok onla gittiğim yerlere tek başıma ya da arkadaşlarımla gidiyorum ama kafamda hep onun desteğini hissetmek bana güç veriyormuş yalnızken güçsüz hissediyorum.
 

ya çok teşekkür ederim istediğiniz gibi hitap edebilirsiniz bana. zaten yüzleşiyorum acılarımla. evet kendimi kaldırmaya çalışıyorum. ne yazık ki bir kurtarıcı beklemenin faydası yok, insan kendini kurtarabilirse kurtarıyor bunun ayırdına vardım.

hayata tutunmak için çırpınıyorum. umarım bir yerden pençemi atıp da çıkabilirim bu uçurumdan artık.

sağolun çok... şarkıyı da açtım dinliyorum iyi geldi :)
 

Doğrudur, ben burada senin yazdıklarını okuduğum kadarıyla kendimce bir çıkarım yaptım, tüm yaşadıklarını bilmem imkansız, sevgilinle geçirdiğin 9 yılı, nelerin seni sadece sevgiline tutunmaya ittiğini bilmem de imkansız. Ama hepimiz yalnızız aslında. Yıllarını birlikte geçiren evli çiftler dahi kendi içinde yalnız. Hayatını dış dünyaya odaklı geçirmen kendi hayatını yaşayamamana sebep oluyor. Bu senin hayatın, sevgilin kendi hayatını yaşıyor, düşmanım dediğin arkadaşın kendi hayatını yaşıyor, sen neden kendine bu eziyeti çektiriyorsun?

Belli bir çabayla hayatını istediğin noktaya getirmen mümkün ama oturduğun yerden sadece dışarıdakileri izleyerek hayatını istediğin noktaya getirmen mümkün değil. Başkalarına yeterince yatırım yaptın bence artık sıra sende.
 
Benim de modum çok düşük zaten 2 saatlik uykuyla nöbet e gittim uyuyamiyorum nöbet de berbat geçti ufak birkaç eksik kan girişi oldundiye kidemlimden azar yedim sonra ağladım aptal gibi dışarı çıkıp o an bas istifayı diyor insan ama iste E esmergizmo
 
evet tus varken almanca kasmak biraz saçma olacak.

yüzme biliyorum zaten. ruhumu rahatlatacak ne var bilemiyorum artık. çünkü hani şu iyi gelir diye içimden bir istek gelmiyor artık depresyon böyle bir şey galiba.

Öğrenmek icin degil ya, gunde 1 saat falan free yüz kafani bosaltırsın. Bana iyi gelmisti bikac ay gitmistim. Hocayla değil yani kendi basima yüzüyodum. Öneririm :) ama feci yoruyor enerjin kalmayabilir ders çalışmaya
 

uff

biliyor musun sevgilimle yüzyüze konuştuğumuz gün sahil kenarı bir kafedeydik çok kalabalıktı genç yaşlı bi sürü kişi vardı ve ilk paragrafta söylediğinin aynısını söylemişti bana. burdaki herkes aslında yalnız ve tek başına evli de olsa ailesiyle de olsa. sen de biraz bencil ol demişti bana.

ben sanırım büyüyemedim astoria, ailemle olmaktan mı, kendi duvarlarımdan mı bilmiyorum ama o bireyselleşmeyi yaşayamadım, sanırım istediğim anda annemin kaybetme korkusundan beni bağlamasıyla aileye bu sefer ben artık bağımlı oldum insanlara.

ben de bilmiyorum ama durup hayatı izlemekten çok sıkıldım. insanların hayatında onlarca şey değişiyor, bense sadece durup bekliyorum. mr. nobody diye bir film izlemiştim ve beni çok etkilemişti, sanırım artık seçim yapamaz oldum hareket eder bir yola girersem diğer seçimleri kaybederim derken zamanımı ve elimdekileri de kaybettim.
 

eğer alanını seviyorsan bence katlan. ben tus buhranından bu hallere düştüm. düzenli ve iradeli çalışamadığım için yüksek bir puan alamıyorum. çok kötü.


anladım olabilir aslında yaz da geldi... tamam aklımda bulunsun sağol. evet yüzmeyi seviyorum yoruyor ama güzel bir yorgunluk
 

Mr. Nobody güzel filmdi, sevmiştim. :) Peki bir de şu açıdan bakalım, madem ailen ya da başka bir sebepten ötürü bağımsızlığını kazanamadın, bu durum kazanman için iyi bir fırsat değil mi? Bence sen sudan çıkmış balık değilsin. Sen sevgilinle deniz kenarında iskelenin ucunda duruyordun, sonra sevgilin seni iskeleden aşağı denize itti, denize düştün. Su buz gibi ama suya alışman için hareket etmen, yüzmen gerekiyor. Sen yüzmüyorsun, suyun soğukluğundan şikayet ediyorsun. Yüzme bildiğin halde boğuluyorum beni kurtarın diyorsun ama kulaç atmıyorsun.
 
Bende 1 ay olacak kendimce ağir bir bunalimin icindeyim çok sukur geciyor Allah beterinden korusun. Simdi ne kadar zordur senin icin zaman bile gecmez saat ilerlemez sanki. Bende sadece internete takiliyorum arkadasim okulum yok bir odanin icindeyim ama geciyor zamanla . birgun nette şu hikayeyi glrdum toparlanmami sagladi . belki sanada faydasi olur. Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye varır. Karşılaştığı köylülere kendisine yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler dervişe kendilerinin fakir ve evlerinin de küçük olduğunu söyleyip onu Şakir diye birinin çiftliğine gönderirler. Derviş yola koyulur. Yolda rastladığı köylülerin anlattıklarından, Şakir'in bölgenin en zengin kişilerinden olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir.

Derviş, Şakir'in çiftliğinde çok iyi karşılanır. Yer içer, dinlenir. Şakir de ailesi de hem misafirperver hem gönlü geniş kişilerdir... Yola çıkma zamanı gelir, derviş Şakir'e teşekkür ederken, "Böyle zengin bir insan olduğun için hep şükret" der.

Şakir şöyle cevap verir:

"Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz, bazen görünen gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer..."

Derviş yol boyunca bu söz üzerine uzun uzun düşünür.

Aradan birkaç yıl geçmiş, dervişin yolu yine aynı bölgeye düşmüştür. Şakir'i hatırlar, uğramaya karar verir. Rastladığı köylülere Şakir'i sorar.

"Haaa o Şakir mi" der köylüler, "O iyice fakirledi, şimdi Haddad'ın yanında çalışıyor."

Derviş hemen Haddad'ın çiftliğine gider, Şakir'i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir selde sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için çaresiz, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad'ın yanında çalışmaya başlamıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad'ın hizmetkârıdır.

Şakir bu kez dervişi son derece mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır... Vedalaşırlarken derviş Şakir'e olup bitenlere çok üzüldüğünü söyler ve Şakir'den şu cevabı alır:

Aradan birkaç yıl geçmiş, dervişin yolu yine aynı bölgeye düşmüştür. Şakir'i hatırlar, uğramaya karar verir. Rastladığı köylülere Şakir'i sorar.

"Haaa o Şakir mi" der köylüler, "O iyice fakirledi, şimdi Haddad'ın yanında çalışıyor."

Derviş hemen Haddad'ın çiftliğine gider, Şakir'i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir selde sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için çaresiz, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad'ın yanında çalışmaya başlamıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad'ın hizmetkârıdır.

Şakir bu kez dervişi son derece mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır... Vedalaşırlarken derviş Şakir'e olup bitenlere çok üzüldüğünü söyler ve Şakir'den şu cevabı alır:

"Üzülme... Unutma, bu da geçer..."

***
Yedi yıl sonra dervişin yolu yine aynı bölgeye düşer. Ve büyük bir şaşkınlık içerisinde olanı biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir'e bırakmıştır. Şakir Haddad'ın konağında oturmaktadır, geniş arazileri ve binlerce sığırıyla yine yörenin en zengini olmuştur.

Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır: "Bu da geçer..."

Birkaç yıl geçmiş, derviş yine Şakir'e uğramak istemiştir. Ona bir tepeyi gösterirler. Tepede Şakir'in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: "Bu da geçer."

Derviş, "Ölümün nesi geçecek" diye düşünür ve gider.

Ertesi yıl Şakir'in mezarını ziyaret etmek için geri döner, ama ortada mezar filan yoktur. Büyük bir sel gelmiş, bütün tepeyi süpürüp savurmuş, Şakir'den geriye hiçbir iz kalmamıştır.

***
O yıllarda ülkenin sultanı, kendisi için çok farklı bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük olmalıdır ki, sultan mutsuz olduğunda umudunu tazelemeli, mutlu olduğunda ise kendisini tembelliğe kaptırmasına izin vermemelidir.

Hiç kimse sultanı tatmin edecek böyle bir yüzüğü yapamaz. Bir gün sultanın adamları bu bilge dervişi bulur, yardımını isterler. Sultan yüzük işine takmıştır.

Derviş, sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir.

Kısa bir süre sonra yüzük sultana sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz, çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Derken üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır. Yüzüğün üzerinde "Bu da geçer" yazmaktadır.
 

evet aynen böyle yapıyorum, ama niye böyle yaptığımı çözemiyorum. işkence çekiyorum ama bir şeyleri değiştiremiyorum. tembellik mi alışkanlık mı bulamadım kendimi çözemedim, farkındayım başıma gelen kötü şeyler bahane olabilir, ama olmayadabilirdi, bu yüzden aslında kimseyi suçlamıyorum, yaptıklarımın ve yapamadıklarımın sorumlusu benim, ama dediğim gibi neyi nasıl değiştireceğimi kendimde bulamadım, harekete geçemiyorum, tutukluk mu denir artık ne denirse bilemedim.
 

gerçekten çok güzel bir hikayeymiş, çok gerçekçi. aslında evet ne oldum diye övünmeli ne de öldüm diye yerinmeli insan, hayat devam ediyor. bu bir gerçek. işte çabuk geçsin istiyorum artık çünkü vakit kaybetmek istemiyorum çok kaybettim.

teşekkür ederim...
 

Terapistinin bir önerisi oldu mu sana bu konuda?
 
İnanki o zaman agir gecirdigim bunalimli gunlerimi dusunuyorumda ne kadar salakmisim keske 1 saniyemi bile kaybetmeseydim diyorum . ama insanin elinde olan bisey degil bu . beynime takinti yaptigim icin atamiyordum suan çok sukur azda olsa geçiyor . inş. Daha iyi olacam ve olacaz ☺
 
Terapistinin bir önerisi oldu mu sana bu konuda?

bişey diyeyim mi henüz bu konulara gelemedik

annem ablam ve sevgilimle ilgili konuştuk şimdiye kadar hatta sevgilimle ilgili tam konuşmadık bile. ben baya uğraştırıcı bi vakayım ya nerden tutsan elinde kalan cinsten en acil olanlar bunlardı işte biliyorsun genel olarak hayatımı.

sanırım bi dahaki sefere tusla ilgili konuşuruz.
 

işte işin kötüsü ben bunun bilincindeyim 1 saniye bile kaybetmek istemiyorum ama içinde olmama rağmen bir şey yapamıyorum

çok tuhaf bir farkındalık benimkisi. insana işkence yapıyor
 

Ha aralığı da çok di mi senin 2 haftada bir gidiyordun galiba ondan, normal. Ya zaten birden atlatabileceğin bir süreç olması beklenemez, hop haydi kop kop olamazsın zaman da gerekiyor. Ama bence senin bir uğraş bulman lazım, yani kafan bunları düşünemeyecek kadar meşgul olmalı. Arkadaşların önerilerini dikkate alabilirsin, derneklerde gönüllü hekimlik yapabilirsin belki hem de "Bir tek yardıma ihtiyacı olan benim" düşüncesini kafandan atmana yardımcı olabilir.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…