- 31 Ekim 2014
- 3.782
- 9.370
- 208
- Konu Sahibi Pestososlumakarnam
- #41
İki yıldır düzenli terapi + ilaç tedavisi gören bir kişinin travmalarını böyle bi ortamda tartışmaya açması ne derece doğru bilmiyorum. Hele de kendini böyle hassas bi noktada hissederken. O nedenle de nedir size bunları hissettiren diye sormaya çekiniyorum açıkçası.İki yıldır inanın her hafta şehrin en iyi psikoloğuna gidiyorum kadın çaresizliğimi bildiği için iki yıldır fiyatı iki katına çıkmasına rağmen aynı fiyattan alıyor.
yüzlerce travma aynı zamanda günlük hayatta travma yüzünden yaşadığım şeyler… iki Yıldır o kadar çok çabaladım ki baya da şeyi çözdük ama tükendim.psikiyatri ile eş zamanlı gidiyoruz ilaç yardımı da alıyorum.
iki yılın sonunda büyük travmalarıma ancak geçebildik ama ben tükendim hem maddi hem manevi.
Şuan öğürme krizim tuttu ve kadına ulaşamıyorum tatil günü hakkım yok ulaşmaya da.
anne baba aile arkadaş kuzen yabancı biri arayabileceğim gel diyebileceğim kimse yok.
Ağır geldiği için içemediğim yüksek dozda uyku ilaçları son zamanlarda o kadar cazip geliyor ki.
Hepsini içeyim travması da bitsin derdi de bitsin diyorum.
Haftada bir seansım var fiks. Ama ben iki seans arası mutlaka bunu yaşıyorum yani 3 günde bir gitmem gerekiyor
bu kadar uzun terapi alan var mıdır aranızda yada atlatan güzel günler gören belki okurum ne güzel derim şuan sadece bi yerlere yazmam gerekiyordu.
Teşekkürler okuduğunuz için
Ama insan insanı bilmeden de anlayabilir, ya da deneyebilir hiç değilse. Yani sebepleri bilmesek de sonundaki duygulara yabancı degiliz ya.
Herkes kendi hapishanesini kendisi inşa eder diye düşünüyorum bazen. Parmaklıklarını elleriyle birer birer kendi diker. Durduk yerde değil elbette muhakkak vardır bi sebebi. Ama sonuç sebebi bi şekilde aşar işte.
Nasıl desem... korkulardan, kaygılardan, utançlardan, suçluluklardan, bize yanlış ögretildigini bildigimiz ama dogrusunu ögrenmeye cesaret edemedigimiz sahte gerçeklerden, geçip gitmesine izin veremedigimiz acılardan duvarlar örüp ortasına oturuyoruz bazen. O duvarlardan içeri güzel hiçbi şey giremiyor. E biz de dışarı çıkamıyoruz. Çıkamadıkça yeni duvarlar dikiyor, yeni duvarlar diktikçe daha çok çıkamıyoruz. Geriye de çaresizlik, tükenmişlik kalıyor.
Yine de mutlak bi yenilgiyi kabullenmek çok radikal değil mi... 2 yıl ya da 20 yıl, nefes aldığımız sürece birer birer örülen tüm duvarların birer birer kalkma ihtimali de var demektir. Bugün belki hiçbi şeye haliniz olmaz ama yarın en zayıfını yıkarsınız o duvarların. İçeri biraz olaun ışık girer, siz de sadece o ışığa bakarsınız. Daha büyük mücadelelere girişecek gücünüz olur belki böylece.
Belki sizin gerçekleriniz çok ağır, benim yazdıklarım çok hafif, çok sabun köpüğü edebiyat kalıyo bilmiyorum. Ama ne yaşandıysa yaşandı, ne geçmişinizi ne gerçekleriniz değiştiremeyiz, değiştiremezsiniz. Küçümsemek için söylemiyorum, elden bi şey gelmediği için söylüyorum. Öte yandan büsbütün çaresiz değiliz. Nereye baktığınızı, nasıl baktığınızı değiştirebilirsiniz. Biz de belki degiştirmenize yardım edebiliriz.