Howl'un Kitap Kulübü 🏰

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Kutlu olsun bayramımız
Yaşasın ,var olsun nice yüzyıllar
Oğlum bugün yine bizi bu yüzyıla özel şiiri ile birincilik kazanarak gururlandırdı ,Allah hepinize evlatlarınızı öyle güzel anlarda görmeyi nasip etsin dilerim ,çok güzel bir gündü
Alnımın orta yerinde çıkmak için bugünü bekleyen koca sivilcemi saymazsak
 
Ben de en son bunu okumuştum
Bu işte bir terslik var .Sonu asla tahmin edemeyecegimiz şekilde bitti degil mi ? Kukrim i meraklandıralım
Maşallah tebrik ederim Nice güzel başarılara daha imza atsın inşallah
 
Herkese merhabalar yıllar sonra tekrar geldiğimde yine herşeyin burda devam ettiğini görmek beni çok mutlu etti :) tekrardan aranıza girmek isterim müsaadeniz olursa tabi
Hatırladım seni . Hoş geldin tekrardan
 



Mevlana Müzesi - Konya​

Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir.
,Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled, Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine, 130 bin Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19'uncu yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir.
Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Asâr-ı Atîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı Mevlâna Müzesi olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6 bin 500 metrekare iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18 bin metrekareye ulaşmıştır.


Müzenin avlusuna "Dervişân Kapısı"ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır. Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır.

Mevlana Müzesinde Bulunan Kıymetli Eserler

Müzede Mevlâna ve Mevlevîliğe ait eserler ile el yazması kitaplar, levhalar, kandiller ve mûsıkî âletleri sergilenmektedir. Müzede bulunan ihtisas kütüphanesi 1854 yılında Postnişin Mehmed Saîd Hemdem Çelebi tarafından kurulmuştur. Kütüphanede Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemine ait 2 bin 756 cilt içinde 4 binin üzerinde el yazması eser bulunmaktadır. Kitapların tamamı CD ortamına aktarılarak araştırmacıların istifadesine sunulmuştur. Müzede bulunan diğer kıymetli eserler şu şekildedir.

Mevlâna’nın Sandukası

1274 yılında Konyalı Genak oğlu Hümâmeddin Mehmed ile Tebrizli Selîm oğlu Mimar Abdülvâhid tarafından fırınlanmış ceviz ağacından yapılmıştır (ön kısımda bulunan iki sarıklı mezar Mevlana ve oğlu Veled, arkada bulunan tek sarıklı sanduka ise Mevlana'nın babası Muhammed Bahâeddin Veled'e aittir. Ancak Sanduka konusunda kaynaklarda farklı bilgiler de bulunmaktadır).

Mevlana’nın Hayatı

Asıl adı Muhammed Celâleddin olan Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, 30 Eylül 1207 yılında, bugün Afganistan sınırları içerisinde bulunan Belh şehrinde doğar. Babası, Sultânü’l-Ulemâ (Âlimler Sultanı) unvanına sahip olan Muhammed Bahâeddin Veled, annesi Mümine Hatun’dur.

Muhammed Bahâeddin Veled Mevlana’nın doğumundan bir müddet sonra ailesiyle Belh’ten göç eder. Mevlâna ve ailesi Şam’dan sonra Halep üzerinden Anadolu topraklarına girip Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri ve Niğde yoluyla 1222 yılında Lârende’ye (Karaman) gelip yerleşirler. Bahâeddin Veled, Karaman’da kendisi için yaptırılan medresede 7 yıl kalarak irşad faaliyetinde bulunur.

Mevlâna Celâleddin 1225 yılında Karaman’da Gevher Hatun ile evlenir. Mevlâna’nın yaptığı bu evlilikten Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi isimli iki oğlu dünyaya gelir. Gevher Hatun’un vefatı üzerine yapmış olduğu ikinci evliliğini Kerra Hatunla yapar ve Emir Âlim Çelebi isimli bir oğlu ile Melike Hatun isimli kızı olur.

Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın ısrarlı daveti üzerine Bahâeddin Veled ve ailesi, Karaman’dan Selçuklu Devleti’nin başkenti olan Konya’ya göç eder.

Mevlâna ve ailesi ilk zamanlar Altunaba (İplikçi) Medresesi’ne yerleşir. Vaaz ve irşad faaliyetleriyle meşgul olan Bahâeddin Veled kısa zamanda Selçuklu Devleti içerisinde meşhur olur. 12 Ocak 1231 yılında 85 yaşında iken Konya’da vefat eder.

Babasının vefatı üzerine onun yerine geçen Mevlâna, şimdi İplikçi Camii diye bilinen yerdeki medresede uzun yıllar dersler verir . 17 Aralık 1273 Pazar günü, 66 yaşında iken Konya’da vefat eder.

Mevlâna’nın Şemş ile Karşılaşması

Mevlâna’nın hayatında değişmelere sebep olan ve belki de onun hayatında dönüm noktası olarak nitelendirilen olay Şems-i Tebrizi ile buluşmasıdır. 1244 veya 1245 tarihinde gerçekleşen bu buluşmanın, medreselerde ders verme, camilerde vaaz etme suretiyle oldukça aktif ve sosyal olan Mevlana‘nın hayatını değiştirir ve vaktinin büyük bir kısmını Şems ile geçirir. Bu durumdan rahatsız olan Mevlana’nın müritleri Şems’in gitmesine sebep olur.

Mevlana, Şems ‘in geri dönmesi için adamlar gönderir ve gelmesini sağlar. Ancak şikayetlerin yeniden artmasıyla Şems, bir daha geri dönmemek üzere 1247 tarihinde Konya’dan ayrılır. Mevlâna Şemş’i unutamayarak Divan adlı eserini ona ithaf eder.


Günaydınlar Kitap Kurtları


Eleadora
Life light
C Capanin Gururu Teyom
Levaiz
Mrsay
Natsume
U UcanSupurge
Kukrim
Irmak000
K Kitapkontesi
Disipline Girmis BirKadin
Bonus
yet07
Keira-
Arrietty_
Jawlensky
O Orangegreysky
HAbibte
fesang
nemesis
mimesis
sudem34
bir civciv annesi
A Atalanteda
M MrsDelfino
E Etkili Eleman
Homer Simpson
Istenmeyentuyy
Less-is-More
hande_buse
L LADY VEGA
Pozitivite
Ozzybal
Kirmizi krizantem
koza16
tolin
Alp_BuRc
Aysegulce34
yosunlukek

 
İskender Pala’nın A71 kitabına başladım. Daha doğrusu kitabı bayağı ilerlettim. 318 sayfa kitap 250. Sayfadayım. İlk bildirimi yapmış olayım :)
Hoş geldiniz. Bu kitabı hiç duymadım. Adı ütopik kitapları cagristirdi ama Pala'nın tarzı değil. A Anadolu 71 de 1071 mı diye düşündüm sonra. Bu kadar fikir yürütmek yerine niye gidip bakmadigim da merak konusu tabii
 
Evet ismi farklı geliyor ama tarzı çok değişmiyor açıkçası :) Herşeyi harmanladığı ve sürükleyici bir kitap. İlk kısımlarda biraz sıkıldım ama sonra olay örgüsünü anlayınca bırakamaz oldum uyanır uyanmaz aldım elime bugün bitireceğim muhtemelen :)
 
herkese günaydın
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…