Huzuru anlatın bana

Cok begendim, farkindaligi yuksek insanlarin derin dusunceleri zamanla depresif bir hal aliyor. Uzun vade de agir bir depresyon dongusu.Surekli sorgulama hali bitiriyor insani. Bir de gorunurde guzel bir yasami olan insanlarin depresyona girmeye hakki yokmus gibi davraniliyor toplumumuzda tam bir linc sebebi. Halbuki bunun sükürsüzlükle ilgisi yok ki.Simariklik da degil. Ama gelde anlat bunu, yada zaten anlamayacaklar bosver anlatma!


Sonuna kadar katılıyorum. Herkesin hayattan beklentisi farklıdır. Başkalarının istediği hayata siz sahip olduğunuzda hiç bir şeyden şikayet etme hakkı vermiyor insanlar. "Ne eksiği var ki daha ne istiyor" diye düşünüyorlar.

Konuşma yetisine sahip herkes başkalarını eleştirmeyi kendine hak görüyor maalesef.
 
Ben çok iyi anlıyorum. Son 3 senedir bu ruh halindeyim. Aslında bir ruh halimi emin de değilim. Hayatta her şey güzel olsa bile kendimi çoğu şeyden soyutluyorum. Biliyor musun uzun süredir bir konu açıp içimi dökmek istiyordum. Benim de bu durumda somut diyeceğim, elle tutulur bir nedenim yok. Dışarıdan tamamen şen şakrak görünüyorum ama içimde bir çöküş var. İçimde bir karadelik açılmış da sanki her şeyi içine doğru çekiyor. Bakım yaptırsam da o anlık mutlu oluyorum evet ama iki gün sonra yine aynı. Gezmeye gitmek falan da bunun çözümü olmuyor bende. Sebebini bilmediğim bir dolulukla yaşıyorum. Hani derler ya fallarda yüreğin kabarmış diye, aynen öyle ama bir yandan da bomboş içim. Çözemedim, çözemiyorum. Kendime gelmek, kendime dönmek istiyorum artık. O gerçekten mükemmel, herkesin enerjine hayranım dediği insan olmak istiyorum yine. Ben böyle değildim. Etrafıma yansıtmasam da kendi içimde çok mutsuz hissediyorum. Ya ben temizliği, yemeği yapıp çocuğu ile günde 3 kez havuza inen, 3 defa duşa giren, saçını makyajını yapıp çocuğunu parka götüren, komşuları ile sitenin kafesinde şen şakrak eğlenen, akşamları dostları ile dışarı çıkıp enfes muhabbetler eden, eşi ile keyifli ve kaliteli zaman geçiren, gezen eğlenen film geceleri yapan ve daha nice nice şeyleri yapabilen bir insandım. Son 3 senedir ise iki şeyi aynı anda yapabilmek bile mucize. Duştan sonra saçımı kurutmaya üşeniyorum var mı ötesi? Ne olacak artık bilmiyorum. Yoruldum ama içimde bu yorgunluk. Eşim az buçuk farkında ama ikinci çocuğa bağlıyor. Oysa çok çok önce başlayan bir şey :(
 
Sizinle aynı duyguları yaşayan arkadaşıma, yaşam koçu “frekansınız değişiyor ve insanlara, dünyaya uyum sağlamakta zorlanıyorsunuz” demişti.

Birgün bende spiritüel yardım alacağım..etraftaki herkesin sürekli mızmızlanmasından ve dünyanın tüm yükünü çekiyormuş gibi abartmasından sıkılmaya başladım..Pozitif birşeyler duymaya ihtiyacım var.

Hayatınızdaki boşluğun ne olduğunu sadece siz biliyorsunuz.Kendinize sorun..Umarım daha iyi hissedersiniz zamanla.
 
Doğal beslenme, mümkün olduğu kadar doğaya yakınlık, insanlığa katkıda bulunabilecek bir oluşuma adanma ve kendinize bebeksiz zaman yaratma tavsiye ediyorum.

Bazı kişilik özellikleri, yüksek duygusal zeka bahsettiğiniz bunalımı kaçınılmaz yapıyor. İnsanlar iyi yada kötü olayları yaşayıp, geride birakip üstünü kapatıp yeni olaylar yaşarken siz çok gerek var gibi o olayın varlık gayesini, gerekliliğini, yarattigi duygulari inceleyip düşünüp olayı anlamsız, saçma belki komik buluyorsunuz. Biraz şey gibi, sizin izlediginiz tiyatro perdesi şeffaf olduğu için sahnelenen oyundan diğerlerinin aldigi zevki almiyorsunuz. Oyuncu sahneye yetişirken perde arkasında o donu hiç karizmatik giymiyor çünkü, o zerafetinden büyüleyen kadin oyuncu hapşırıp avucunu inceledi ve elbisesine sürdü çünkü. Benzer pek çok şey ya da aslında hicbiri. Hem o perdenin arkasını gorebilmenin verdiği bir kibir hem de oyunun tadına varamanın verdiği bir kendine ofke. Bu kadar çalkantının sadece bir kafatası içinde bir kaç milyon nöron arasında yaşanıyor olmasının dışardan bakınca adının yalnızca miskinlik gibi durmasi, rahat batmasi ya da temiz bir dayak.

Bence hiçbir sey kar etmez. Çözülebilir bir problem değil. İlk paragraftaki önerilerin durumu hafifletecegini iddia ediyorum fakat. Bende işe yarıyor :)
 
tam derdini tanimlayabilsen baskasina ihtiyacin kalmayacak zaten de,
derdini tam tanimlayamiyorsun,
o yuzden ben devam etmeni oneririm,
bu yollardan ilk gecen sen degilsin,
neden tekerlegi yeniden kesfedesin ki.

elbette insan kendi yolculugunu kendisi yapacak,
ama neden baskalarinin tecrubelerinden faydalanmasin ki,

budizm,
meditasyon,
minimalizm,
pozitif dusunce
uzerine okuyorum ben de bu aralar bolca.
bana cok cok iyi geldi, hic dusunmedigim sekilde hem de.

ben de cocuklardan sonra hayattaki amacimi kaybetmis gibi hissettim bir donem,
su an daha odaklanabiliyorum bugune.
daha yolum var biliyorum ama pozitifim bolca ve huzurluyum.

baska konuda daha yazdim bir arkadasa,
huzuru hic bulmamis kisilerin hayata bakisi farkli oluyor,

ben cok huzurlu bir cocukluk donemi gecirdigim icin belki kaybolmuslugum uzun surmedi, aradigim seyi biliyordum,
senin durumundaki arkadaslar sanki aradiklari ne onu da bilmiyorlarmis gibi geliyor okurken bana.

bana gore huzur, bir salincakta oturup zamana takilmadan derin dusuncelere dalip uzun uzun sallanmaktir,

guzel bir kitaba baslayip bitirene kadar yemeden icmeden kesilmektir,

...
cocuklu hayatta bunlar mumkun degil iste, o yuzden meditasyon deniyorum (cok cok yeniyim, uzun donemde nasil olacak bilemiyorum)

Tanımlayamadığım gibi, kendimden de kaçıyorum galiba.
Bu adam beni bir miktar konuşturmayı başarabildi bazı soruları ve yorumları ile; daha fazlasını konuşmak istemiyorum belki de bilmiyorum dün biraz bunu düşündüm. Anlattıklarıma bakacak ve "İşte bu" diyecek bir şey de göremiyorum, her şey karışık; parça parça anlatıp aynı şeyleri tekrar yaşar gibi hissetmek de sinir bozucu. Çünkü başa sarıyor.

İki hafta önceki seansa kadar bu kadar beter değildim. Hafiflemiş hissetmem gerekirken daha çok gerildim.
O meditasyon işi ise sıkıntıdan ölme sebebim olabilir ve can sıkıntısından ölen ilk kişi olarak kayıtlara geçebilirim; 30 dklık bir bekleme, zihin boşaltma aralığı var ve geçmek bilmiyor; içimden dakika saymaktan öte gidemiyorum.

Yokuspokus Yokuspokus öncelikle ben seni çok iyi anladım çünkü bende senin gibiyim:) Kova burcu ya da çok zeki bir kadınsın, çok mantıklısın ve hayatı çözdüğün için sana boş geliyor her şey:) İnsanların ne halt olduğunu biliyorsun, aman bununla mı uğraşacağım diyorsun...Ben de bunu yaşıyorum ve halen atlatamadım. Hatta insanlarla bağlantımı kesiyorum diye eşimle kavga ettik, kendi içimde öyle mutlu depresif monotonum ki...

Şimdi şu var, gerçek şu ki evet her şey sende bitiyor, istersen her gün git psikoloğa, ruh koçuna carta curta, çözüm sende. Sen istemedikçe kimse sana bir şey yapamaz, değiştiremez. Bunun gayet de farkındasın ve bu yüzden gitmek istemiyorsun zaten:) Herkes değişime her an hazır değildir, bu konuyla ilgili dünyada bestseller olmuş bir kişinin kitabını okuyorum şu an (Louise Hay), 40 lı yaşlarımda başladım değişime çünkü öncesinde hazır değildim diyor:) Hz. Muhammet e peygamberlik 40 yaşında gelmiştir. 40 örnek tabi ki, herkesin zamanı farklı yani. Kendini zorlama, ama değişmek istiyorsan hazır olduğunda anlarsın zaten. Ben değişimi maneviyatı güçlendirerek yapmaya çalışıyorum, yol katettiğime de inanıyorum.

Bunu söylemem cidden itici olacak, itici gelenleri de anlarım çünkü kişinin kendini övmesi gibi algılanıyor ve samimiyeti bilinmediği için yanlış anlamaya müsait; bir olayla mecburi iq testi yapıldı bana zaten 21 yaşındayken ve "Kullanmadığım zekanın içine s..." diyeceğim bir sonuçla daha çok canım sıkıldı buna. Bunun dillendirilmesi artık hakaret gibi geliyor çünkü zekayı kullanmak da bir zeka/o zekaya özel eğitim istiyor ve o kısım bende yok, boş, körelmiş. Bu gittiğim psikolog da söyledi ve artık utanıyorum bunun söylenmesinden çünkü (zeki olmak değil, her konu için bu böyle) potansiyeli olup bunu hayata geçirme kısmında yetersiz/başarısız/kırılmış/döngüye takılmış biri olmak, zayıflığın ağa babası... Bu beni özel kılmıyor, sadece kendini gizleyen bir başarısız yapıyor, diğerler başarısızlar gibi. Sıradan çizgisinin ne olduğunu bilmiyor, ayak uyduramıyor ve keyif alamıyorum bunu itiraf edebilirim. Bir taklidi yaşıyor gibi hissediyorum ve susuyorum, ona buna koşuyor, onu oradan kaldırıyor öbürünü bi tarafa taşıyorum derken kendim aynı yerde sayıyorum. Bazı şeyleri anlatmadıkça/anlatamadıkça birikiyor, biriktikçe soyutlaşıyor ve bitiyorum.

Maneviyatım bitti. Seneler öncesinin Gangstası değilim; herkese umut aşılayabilirim hala, insanların duymak istedikleri şeyleri onlara söyleyebilirim ve bana yapılan da bu; duymak istediklerimi söyleyen bir psikolog sadece. Değişiyorum zaten ama değişmek istemediğim bi tarafa doğru; bunu anlatmak zor.
 
Ikinci uyelik alinip yapilabilir.. Ben de hep ikinci uyelik alip cok sey yazmayi düşünürüm ama o üyeliği almaya üşenir vazgecerim..

Olmuyor işte o. Yani ben yaşadıklarımı, ikinci üyelik aldığım adminlerin dahi bilmesini istemem. Onlar bilirse dahi yazamam. O yüzden belki gangsta da yazamaz.
 
huzuru anlatamam sana sanırım

birçok şeyi anlatamadığım gibi

huzurlu olmak yapısal birşey heralde

ortam ve koşullarla çok fazla ilgili değil

örneğin

biri hayatında maddi manevi zorluk çekiyor şiddete uğruyor
onun yerinde olsak kimilerimiz değil huzuru, yaşama isteğimizi kaybederiz

ama genede rahat mutlu ve içinde bulunduğu durumu benimsemiş vaziyette

anlatamadıkların varmı nasıl hayatın var bilemiyorum ama

sen bana kalırsa içinde bulunduğun durumu aileni şartlarını benimseyemiyorsun
 
Huzur nasil yasamak istiyorsan o sekilde yadayabilmek sanirim , yani benim icin tarifi bu
Mesela buraya geldigimden beri cok cok huzurluyum
Ne yapiyorsun dersen aslinda hicbirsey yapmiyorum , sabah istedigim saatte kalkiyorum ( mila izin verdigi surece )
Kalktigimda koca kisisi kahve yapmis oluyor , balkona cikip bahceyi seyrederek kahvemi iciyorum
Sonra kahvalti hazirliyorum , ailecek kakara kikiri kavga dovus kahvalti yapiyoruz
Sonra esim ne yapicaz bugun diyor , kafamda bi plan yapiyorum , suraya gidelim kahve icelim, obur tarafa gidip dukkan icin su isleri halledelim vs vs
Cikip dolasip geliyoruz eve mutfaga giriyoruz esimle yemegi hazirliyoruz , yine ailecek yiyoruz , sonra takiliyoruz ben biraz dukkanla ilgili calisiyorum , biraz dizi keyfi , biraz cocuklarla sohbet oyun vs ve yatiyoruz

Yani baktiginda hayatimin en tembel , en verimsiz donemindeyim , sabah kostur kostur ise gitmiyorum , arkadaslarim yok , ilgilenmem gereken ailenin diger uyeleri yok vs vs

Ama o kadar huzurluyum ki , demek ki istedigim buymus diyorum, cekirdek ailemle boyle basit ve sade bir yasam

Demek istedigim su , sen nasil yasamak istiyorsun? Sanirim o istedigin hayata sahip olunca huzuru bulacaksin benim gibi

Doğru diyorsun; ben bir türlü kafamdakini yaşayamıyorum.
Beni bir miktar bilirsin Milana, annemle geçmiş durumları filan...
Ben bana biçilen hayat içinde debelenip duruyorum sanki hala.

ne zaman bir yerde bir yorumunuzu görsem o kadar beğeniyorum ki hemen ss alıp aklıma geldikçe bakıp bakıp gülümseyerek okuyorum; kendinize lütfen hak ettiğiniz değeri verin, bunu söylemeye geldim:KK200:

Teşekkür ederim..

bana cok tuhaf geliyor boyle seyler burda yazdiklarinizdan yola cikarak soyluyorum ki bence ortada buyuk bi dert yoksa neden bu sikinti.hayatinizda genel ruh haliniz mi boyle bazi insanlar dogustan melankolik en ufak durumda mahvoldum bittim modunda olurlar.sizde oyle misiniz yoksa donemlik bisey mi bu?benim hayatimda asla degistiremeyecegim sorunlarim var ama cok mutlu olmasamda huzurluyum.kafama hic birsey takmiyorum maximum biseye en fazla bi gun uzulurum.diger gunlerimi asla heba etmem sizin derdinizi bilmedigim icin yorum yapamiyorum

2 senedir artmakta olan bir şey.
Beni reelde tanıyor olsanız ve yüz yüze görüşüyor olsak, bu yazıyı yazanın ben olduğuma ihtimal veremezsiniz.
Ben de kafama takmam; daha doğrusu kafama takabileceğim şeyler sık karşılaşılabilecek şeyler değildir. 3 senedir bu forumdayım mesela; bana uzun süre dert olmuş bir konunun açıldığını daha görmedim diyebilirim.

Derdim ne kısmına gelirsek, bir çorba işte, soyut çorba.
Mesela insanı en zorlayan dertlerden biri ne olabilir? Sağlık problemleri olabilir misal. Yürüyen hastaneyim diyebilirim. Ama derdim bu değil, bununla yaşamaya alıştım ve kendime şunu diyorum "Sevdiklerin sağlıklı olsun, o daha acı olurdu". Bu sadece sıkıntımın bir ufak ayağı olabilir belki. Anlatabildim mi?
 
Yokuspokus Yokuspokus IQ meselesini yazmak istemedim ama senin yazman iyi olmuş, bende de benzer durum mevcut. Fazla zekadan oluyor bu halk diliyle. Kullanamıyoruz ve patlıyoruz, saçmalıyoruz. Bir şeye yönlendirmedikçe de bizi yiyip bitiriyor, kemiriyor. Benzer durumdayız sadece maske takıyorum ya da rol yapıyorum ya da yokmuş gibi davranıyorum. Yorucu bir işim var o düşüncelerimi biraz engelliyor ama boş kaldığım an ölüm gibi....Boş kalmamalısın.
 
Mevsim kış. Hava soğuk. Çevrende ki herkes mutsuz. Terapiler saçma, pembe bi dünya yaşatmaya çalışıyolar. Oraya verdiğin paraya yazık.
Fazla yalnızsın.
Tatile ihtiyacın var.
Bence bir an evvel yaz gelmeli. Kemiklerimiz ısınmalı. Gri havadan arınmalıyız. Yoksa insanların içi çürüyecek.
Hepimiz seninle aynı sıkıntıdayız aslında.
Sadece mutsuz olmak kendimizi salmak işimize geliyor.
 
gangsta diyebilirim di mi sana?

bak bizim gibi kadınlar mutlu olamaz.iç huzurumuz yok bizim.nerdeyse 3 aydır diplerdeyim,hani ,çırpındıkça da batıyorum gibi.
kursu astım gitmiyorum.psikiyatır randevularımı sürekli erteliyorum.ilaçlara devam ediyorum.

hani atölye açmıştık ya,işler kötü gidiyor.yanlış anlama maddi yönden değil,zaten maddi beklenti için açmamıştık ama
2 arkadaş anlaşmazlığa düştü,atölye de gerginlik var.ayaklarım gitmiyor.

göğsümün üstünde oturan boğa 3 aydır yerinden kıpırdamıyor.3 aydır elime aldığım her tuvali bozuyor,tekrar tekrar yapıyorum.birşeye de benzemiyor.arkadaşlar seri üretime geçti,ortada bitmiş bir tablom yok.fırçalar,boyalar bana bakıyor ,ben onlara.
sergi açıldı bizim orada başka sanatçıların,senin eserin de olmalıydı bence.özellikle mor saçlı kızını .çok beğendim.eser sahiplerinin çoğu gelmedi tablolarını gönderdi.sen de gönderebilirdin.kendime faydam yok ama sana yardımcı olmak isterim.
sergiyi düzenleyen bayanla tanıştım,izin verirsen tablolarını gösteririrm instadan ,beğenirse,senin eserlerini de sergileyebilir.birşeyler yapmanın vakti gelmiş.daha gençsin,o güç sen de var.

Diyebilirsin tabi.
Kursa zorla gideceğim yarın; zorundayım çünkü gitmezsem bir gün daha kapatacağım kendimi eve ve diğer günüme de sirayet edecek biliyorum. Gidince de kaçmak isteyeceğim muhtemelen, hocaya "Sigara molasına çıkıyorum" deyip, çıkıp gidecek ve en az bir saat karşıdaki çay ocağına geçip sigara çay oturup yoldan gelen geçeni izleyecek ve "Ne manasız bir hayat" tarzı hayıflanıp duracağım boş boş... Bu moddayım, çıkamadım şuradan.

Aynen... Elime aldığım her tuval bozuluyor Hunter abla; ona da ayrı huzursuzlanıyorum. Sanki duvara sabit bir yayı itmeye çalışıyorum ve her seferinde gerisin geri itip duruyor. Dün akşam, burayı kapadıktan sonra -dün mü dünden önce mi- değiştirdiğim odayı yine çekiştirdim sağa sola; masayı öbür tarafa aldım, dolabı şura çektim, bilgisayarı getirdim koydum önüme müzik açtım, oturdum yarım kalan tablomu boyayacağım zorluyorum kendimi. Önce maviye boyadığım ve sonra beğenmeyerek beyaz-turuncu desen çıkardığım ve iğrenç dediğim arkaplanı (Instamda görmüş olabilirsin, son eklediğim resim), simsiyah dümdüz boyadım ve yine beğenmedim.

Yaptıklarımın yeterli olduğunu düşünmüyorum ki Hunter abla, onlar cidden ağır acemi işi. Bazılarını yapıp bitirip sevsem de o anlık, sonra bakınca beğenemiyorum. Gerçi bunun gelişim ile alakalı olduğu sonucuna varmıştık bir başka konumda ama gelişmiyorum da, geriliyorum sanki.. Çizimlerde elleri saklar oldum mesela... Dilersen gösterebilirsin tabi, mutlu oldum beğenmene.

Her şeyi çok çok çok düşünüyorsun..
Kafandaki her sorunun cevabını bulmak zorunda mısın?
Yaşa işte..
Anı yaşamak dedikleri de bu.

Sürekli öyle miydi? böyle miydi? bu niye böyle? ben neden böyleyim? o niye böyle??

Ay yazarken beni afakanlar bastı.
Yorulmuyor musun? Yorulduğun kesin de bir sıyrılıp çıkmıyorsun şu ruh halinden..

Bana fazla düşünmek yasak, fazla düşünmüyorum. Bu düşündüklerim, daha önceden düşündüklerim yanında sadece hiç diyebilirim. Sadece manasızlığı arttı o kadar. Bu niye böyle diye sorduğum tek şey "Geçmeyen huzursuzluk hissi" ve bundan kurtulmalıyım.

Ya senin olayı boşluktan gibi geliyor bana. Ya sergi dukkan vs isine gir yada bir işe başla eş dost arkadas ortamini genislet. Hayat bu Yokuspokus Yokuspokus cokta birsey beklemenek gerekiyor. Hayat tam olarak bu. Iyisiyle kötüsüyle.
Sen sanki ruh hali hep depresif bir insan gibisin.

Boş değilim ama boşluğu arttırdığım doğru. Kaçıp kendime kaldıkça boşluk arttı.
 
Merhaba hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?

Ben her zamanki gibi... Yani kendi içinde yalnız, kararsız ve huzursuz.
Uzun yazacağım baştan söyleyeyim; çünkü canım öyle istiyor.

Bugün psikoloji mezunu bir yaşam koçu ve asistanı ile 3. seansıma gitmek üzereyken ertelettim ve kafam karışık.
İki kişi ilgileniyorlar benle; sağ olsunlar kendilerince dil döküyorlar ama sanki olmayacak gibi. Bunu nasıl izah edebilirim bilmiyorum, çok sıkı bir duvarım var ve yıkılmıyor; başlangıçta enerjik ve umutlu dahi olsam ikinci görüşmeye kadar sanki hayata dair her şeyi çözüp yine karamsarlığıma yeniliyorum.
İlk seansta sayfalarca sorular sorulup hakkımda biraz bilgi toplanıldı ve bu iki saat kadar sürdü; sonrasında "Sizin de gayretinize bağlı olarak en iyi ihtimalle 9-10 seans kadar sürebilir, zorlu birisiniz" vb. cümleler kuruldu. Sanki klasik herkese söylenen şeyler gibi, kim buhranını kolay atlatıyor ki?... Biraz da "Ben zaten gayret edebilsem niçin size geleyim" gibi bi düşünce peydah oldu. Tüm anahtarlar bende madem, kapının önünde dikilmiş niye bekliyorum? Bana bunu söylesenize??

Farkındayım, üstü kapalı yazıyorum ve biraz da karışık başladım ama bunun sebebi benim de karışık vaziyette olmam; kendimi doğru ifade edemezsem ve aklınıza takılan noktalar olursa sorabilirsiniz, bir sıkıntıyı dökmeye, dökerek anlamaya çalışıyorum sadece. Psikologlardan da bıktım.

Randevu saati yaklaştıkça ayaklarım geri geri basıyordu, üzerimdeki bıkkınlık artıyor ve yol gözümde büyüyordu, yarına ertelettim ama yarın olmadan yarını da pazartesiye sallayacakmışım gibi hissediyorum. "Gideceksin ne olacak, aynı şeyleri tekrar tekrar konuşmaktan öte gidemeyeceksiniz, biraz meditasyon biraz -kendini bırakmalısın- vurgusu, abuk subuk derin manalı dertleşmelerle geçen faydasız bir saatin ardından evine gelecek ve canının ne kadar sıkıldığını, ne kadar huzursuz olduğunu yine anımsayacaksın. Onun yerine bari bi güzellik salonuna neyim git de şu hep şikayet edip durduğun cildine profesyonel bakım yaptır, biraz çeşit olsun" diyorum. Çabuk mu kestirip atıyorum dersiniz?

Sorun ne, dert ne diye sorarsanız; dert, artık somut halde anlatılamayacak kadar karışmış, soyut çorba olmuş bir iç sıkıntısı. "Kocam böyle böyle yaptı da ondan", "Çocukluğumda şöyle oldu atlatamadım","Hayat şartları canımdan bezdirdi","Şöyle bir depresyona girdim de hala çıkamadım" "Annem şöyle davranırdı derinden sarsıldım" "Şu şu hayallerim yıkıldı" "Onun ölümünü geçemedim", "Hastalıklarım beni bitirdi" vb. somut bir kaynak ile açıklanamayacak hale gelmiş bir sıkıntı yumağı. Öyle ki memnuniyetsizliğim ve bezmişliğim artık çabuk bıkma, git gide tembelleşme ve insanlardan kendini geri çekme olarak kendini gösterir oldu. Kolumu kaldırasım yok desem yalan olmaz; işler git gide birikiyor ve başlangıcı sürekli erteliyorum. "Değmez" deyişlerim artıyor... Sanki içimde bi gün bi delik açıldı ve o günden beri tüm huzurumu içine soğurup yok ediyor.

Dün kendimi biraz zorladım, birkaç işim vardı asıldım... Yok. Bıraktım.
Ondan önceki gün neredeyse ölü gibiydim, çaktırmadım.
Bugün de evin içine kendimi kapatmış siz tanımadığım, bilmediğim insanlara "Derdim ne benim?" diye soruyorum.

Böyle olan var mı? Kendimi yalnız hissediyorum, sanki kimseyle aynı lisanı konuşmuyor gibiyim.
Mütemadiyen çökkün ve kamufleyim.
Mütemadiyen düşünceli ve fakat halini umursamaz haldeyim.

Değiştim, git gide berbat bir yöne doğru; ya öyle saçma bir hal ki ayaklarımın yönü ne zaman ileriye dönse moonwalka başlıyorum sanki, öyle bi şey. Başlayamıyorum, başlıyorsam devam edemiyorum, devam ediyorsam "Manasız, yetersiz" deyip bırakıyorum. Bunun sebebi ne olabilir? Bu soyut çorbayı ayıklayabilen birileri var mı aramızda? Ben bu döngüden şöyle çıktım ve şunu anladım diye anlatabilir misiniz?
Ruhsal çöküşten çıkmayı başaran kişiler, yazar mısınız bir şeyler?

Okuyanların gözlerine sağlık.
Işık olacak yorumlarınızı bekliyorum çünkü ben artık tamamen karanlıkta kalmış gibi hissediyorum.
Statü ,saygınlık insanın yaptığı meslek ile öne çıkıyor .Siz mükemmeliyetçi bi insan olarak gelmek istediğiniz noktayı yakalayamamışsınız .Resim vb uğraşlarla bi nebze kendinizi kanıtlama rahatlama çabasına girmişsiniz ama bunalr da tatmin ediyor sizi belki yeteneğiniz vs olabilir ama ruhunuzu tam kapatmıyor .

Yazılarınız da bi endişe bi kasılma bi kendinizi ispatlama çabası var.Karısık yazarak farklı cümlelerle kurarak burada bile kendinizi bi ispatlama çabanız var .Pro üyelik ile öne çıkma ihtiyacı hissetmeniz mesela ,bilemiyorum düşündürücü .

Belli bi donanımına sahip ,geniş persfektifle bakma yetisi olan kendinizi güzel ifade edebilen bi kadınsınız farklı olmayı ilgi görmeyi çok seviyorsunuz .Ancak bulunduğunuz konumu kendinize layık görmüyorsunuz ,yarınlarla ilgili beklentileriniz böyle değildi çünkü .Bi tane de çocuğunuz var anladığım bir de bebek evlilik vs nin yorucu yıprtaıcı yanları da eklenince hayat neden var bunalımına girmişsiniz .
 
Masaja git cilt bakim kuaför ohhh bak nasıl toparliyorsun :)

Geçtiğimiz aylara kadar hamama gidip "Abla kesele at şu depresyonumu" dediğim yerden, "Gidesim yok hiçbir yere" haline gelince, işte... Psikologa gideceğim bugün zorla. "Bana fayda getirmeyeceğinizi düşünüyorum" diyeceğim gidip.

Ciddi bir derdiniz yok bana kalırsa. Hayatınızda her şey yolunda olduğu için rahat batması sendromu diyoruz buna. Ya da ciddi anlamda ruhsal bir sıkıntınız var. Bu durumda da psikoterapi pek işe yaramamış gibi görünüyor. Belki de ilaç tedavisi denemelisiniz. Kimyasal tedavi tek yol olabiliyor bazen.

Rahat hissetmiyorum ki batsın. Demek istediğinizi anlıyorum da benim hal artık "Omurgam eğrildi, konforlu koltuğa otursam ne" halinde... Derdin ciddiyeti kişilere göre değiştiği için bilmiyorum, bana zor gelen bir başkasına kolay olabilir. Somut olarak tonlarca şey sıralayabilirim ama sorun artık hepsinin birbirine girmesi ve şu zamanı göremiyor, bu zaman için çabalamaktan kaçıyor olmam. Ayıklamam gerekiyor..

Şu ara ilaç kullanıyorum zaten.

Yazınızın tamamını okudum.
Eskiden çok güzel uzun uzun yazabilirdim sizin gibi.
Artık o akışa giremiyor hiçbir şeye dikkatimi veremiyorum ama şimdi bir deneyeceğim...
Hayatımın tüm anlamını kaybetmiş hatta daha da kötüsü bulamamış gibiyim.
Her şeyi sırasına göre yaptım.
İstediğim bölümü okudum, okurken meslektaşıma aşık oldum, işe girdim evlendim.
Hepsini böyle sıra sıra.
Çocuk konusunda başarılı olamadım ama itiraf ediyorum daha geçen hafta negatif sonuçlanan transferime çok da üzülemiyorum.
Hayatımın tüm anlamı bunlar olamaz gibi geliyor.
Ben etrafımdaki hiçbir kadınla ortak bir payda bulamıyorum.
Bunun adı büyümek yetişkin olmaksa nefret ettim.
Kayınvalide, koca, kocalarımızın parası, çocuk, evlerimiz, eşyalarımız...
Her gün bunları dinlemek ve konuşmak istemiyorum.
Yalnız hissediyorum.
Kadınlarla anlaşamayan kadın olmaktan nefret ediyorum.

Bulamadım ben de...
Alış-veriş konuşmak beni açmıyor, kim ne giymiş yemiş içmiş umurumda değil, nereye hangi kafe açılmış bana ne, kocam şöyle de iyiymiş ee?, instada facede şunu paylaşmış beni ne ilgilendirir, senin hakkında şunu dedi derse desin, çoluk çocuk, ev, saç baş... Saçlarım dökülüyor, vücuduma vurur benim hemen ne zaman kendimi bk gibi hissetsem ve her yerden kıl ayıklamaktan da bıktım. Saçımın dökülmesi umurumda değil, kıl toplamak umurumda olacak haldeyim...
Bilgisayarın arkasında oturup niçin burada bunları konuşuyor ve hala daha boğuluyor gibi hissediyorum?.. Vb...
İnsanlarla genel olarak anlaşamıyorum, anlaşıyor gibi yapıyorum. Ya da anlaşıyorum, anlaştığım halde bunun yetersiz olduğunu düşünüyorum vs vs...
 
Geçtiğimiz aylara kadar hamama gidip "Abla kesele at şu depresyonumu" dediğim yerden, "Gidesim yok hiçbir yere" haline gelince, işte... Psikologa gideceğim bugün zorla. "Bana fayda getirmeyeceğinizi düşünüyorum" diyeceğim gidip.



Rahat hissetmiyorum ki batsın. Demek istediğinizi anlıyorum da benim hal artık "Omurgam eğrildi, konforlu koltuğa otursam ne" halinde... Derdin ciddiyeti kişilere göre değiştiği için bilmiyorum, bana zor gelen bir başkasına kolay olabilir. Somut olarak tonlarca şey sıralayabilirim ama sorun artık hepsinin birbirine girmesi ve şu zamanı göremiyor, bu zaman için çabalamaktan kaçıyor olmam. Ayıklamam gerekiyor..

Şu ara ilaç kullanıyorum zaten.



Bulamadım ben de...
Alış-veriş konuşmak beni açmıyor, kim ne giymiş yemiş içmiş umurumda değil, nereye hangi kafe açılmış bana ne, kocam şöyle de iyiymiş ee?, instada facede şunu paylaşmış beni ne ilgilendirir, senin hakkında şunu dedi derse desin, çoluk çocuk, ev, saç baş... Saçlarım dökülüyor, vücuduma vurur benim hemen ne zaman kendimi bk gibi hissetsem ve her yerden kıl ayıklamaktan da bıktım. Saçımın dökülmesi umurumda değil, kıl toplamak umurumda olacak haldeyim...
Bilgisayarın arkasında oturup niçin burada bunları konuşuyor ve hala daha boğuluyor gibi hissediyorum?.. Vb...
İnsanlarla genel olarak anlaşamıyorum, anlaşıyor gibi yapıyorum. Ya da anlaşıyorum, anlaştığım halde bunun yetersiz olduğunu düşünüyorum vs vs...
Gangsta ben bu bunalimlarin hep kişinin kendini beğenmeyip sevmemesinden kaynaklandigini dusunuyorum...boyle olunca da hayata ve kisilere sevgi de duyamıyor ve bir dengesizlik olusuyor orda ve kisi artik tamamen kurban rolünde yol alıyor hayatta,ve gelsinler bunalimlar sorunlar vs vs vs...
Haksizliklar engellemeler hepimiz yasamisizdir,hele ben o kadar engelle karsilastim ki su hayatta... bazlari benim aptalliklarim bazlari benden bağımsız ...burnumun direği sızlıyordu 2 3 sene oncesine kadar hatirladikca,ama o kadar
Geldi gecti gitti :) ve ben asıl ben oldum
Oyle degil boyle olmam gerekirmiş ve oldum...
Hayat taptaze devam ediyor :KK66: ayak uydur salma kendini,sev kendini...once sen!
Ben yemin ettim,once benim keyfim(imkanlar cercevesinde tabi) cok bencil olmadan ama benlikten de ayrilmadan :)
Psikologuna git onu dinle ve uygula,serbest birak...dunyayi sen kurtarmayacaksin
 
Son düzenleme:
Bu abartılı bir düşünce değil mi? Anonimsiniz sonuçta.Kimse sizi tanımıyor.

Evet kimse tanımıyor. Lakin bazı şeyleri anlatmak, onları kabul etmek anlamına geliyor. Yıllarca yok saymışken, üstünü örtmüşken, bir de belli bir zaman boyunca kişisel olarak tanımasalar da muhabbet ettiğin, az çok hayatınla ve seninle ilgili bilgisi olan birilerinin bilmesi anlatmayı daha da zorlaştırıyor. Mesele, bunları anlatmayı başarmak zaten.
 
Neden kendinizi bloke ediyorsunuz geleceginizi veya önünüzdeki bir saat sonrasina cesitli hikayeler uydurarak?
Mesela yukarda yazmissiniz..psikologa gidecegim sonra molaya cilacagim bos bos zart zurt oturacagim vs tarzinda?
Resmen kendinizi engelliyorsunuz.
Belki o sirada minik tatli bir bebek veya yavru kedi vs tarzinda kucuk guzelliklerle karsilasacaksiniz ama zihninizi okadar doldurmussunuz ki..okadar kendi sacmaliklariniza odaklanmissiniz ki isteseniz bile göremezsiniz boyle yaparak cevrenizdeki guzellikleri.
Gelecekte su olacak yarin boyle olacak gecmiste de soyle oldu demeyi birakin.
An da yasayin biraz. Bir duraksayip cevrenize bakin farkindalikla. kendinizi gözlemleyin..kendi dusuncelerinizi gozlemleyin. Sacmaladiginizin farkina varip gülümseyin ve bu öngörülerinizi birakin ilk etapta.
 
ben bunların çoğunun anne ile olan iletişim ve güven bağı sorunlarından kaynaklandığını düşünüyorum (eski konularınızdan hatırlıyorum).
daha iyi bir psikolog/ psikiyatrist e gitmelisiniz
 
Merhaba hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?

Ben her zamanki gibi... Yani kendi içinde yalnız, kararsız ve huzursuz.
Uzun yazacağım baştan söyleyeyim; çünkü canım öyle istiyor.

Bugün psikoloji mezunu bir yaşam koçu ve asistanı ile 3. seansıma gitmek üzereyken ertelettim ve kafam karışık.
İki kişi ilgileniyorlar benle; sağ olsunlar kendilerince dil döküyorlar ama sanki olmayacak gibi. Bunu nasıl izah edebilirim bilmiyorum, çok sıkı bir duvarım var ve yıkılmıyor; başlangıçta enerjik ve umutlu dahi olsam ikinci görüşmeye kadar sanki hayata dair her şeyi çözüp yine karamsarlığıma yeniliyorum.
İlk seansta sayfalarca sorular sorulup hakkımda biraz bilgi toplanıldı ve bu iki saat kadar sürdü; sonrasında "Sizin de gayretinize bağlı olarak en iyi ihtimalle 9-10 seans kadar sürebilir, zorlu birisiniz" vb. cümleler kuruldu. Sanki klasik herkese söylenen şeyler gibi, kim buhranını kolay atlatıyor ki?... Biraz da "Ben zaten gayret edebilsem niçin size geleyim" gibi bi düşünce peydah oldu. Tüm anahtarlar bende madem, kapının önünde dikilmiş niye bekliyorum? Bana bunu söylesenize??

Farkındayım, üstü kapalı yazıyorum ve biraz da karışık başladım ama bunun sebebi benim de karışık vaziyette olmam; kendimi doğru ifade edemezsem ve aklınıza takılan noktalar olursa sorabilirsiniz, bir sıkıntıyı dökmeye, dökerek anlamaya çalışıyorum sadece. Psikologlardan da bıktım.

Randevu saati yaklaştıkça ayaklarım geri geri basıyordu, üzerimdeki bıkkınlık artıyor ve yol gözümde büyüyordu, yarına ertelettim ama yarın olmadan yarını da pazartesiye sallayacakmışım gibi hissediyorum. "Gideceksin ne olacak, aynı şeyleri tekrar tekrar konuşmaktan öte gidemeyeceksiniz, biraz meditasyon biraz -kendini bırakmalısın- vurgusu, abuk subuk derin manalı dertleşmelerle geçen faydasız bir saatin ardından evine gelecek ve canının ne kadar sıkıldığını, ne kadar huzursuz olduğunu yine anımsayacaksın. Onun yerine bari bi güzellik salonuna neyim git de şu hep şikayet edip durduğun cildine profesyonel bakım yaptır, biraz çeşit olsun" diyorum. Çabuk mu kestirip atıyorum dersiniz?

Sorun ne, dert ne diye sorarsanız; dert, artık somut halde anlatılamayacak kadar karışmış, soyut çorba olmuş bir iç sıkıntısı. "Kocam böyle böyle yaptı da ondan", "Çocukluğumda şöyle oldu atlatamadım","Hayat şartları canımdan bezdirdi","Şöyle bir depresyona girdim de hala çıkamadım" "Annem şöyle davranırdı derinden sarsıldım" "Şu şu hayallerim yıkıldı" "Onun ölümünü geçemedim", "Hastalıklarım beni bitirdi" vb. somut bir kaynak ile açıklanamayacak hale gelmiş bir sıkıntı yumağı. Öyle ki memnuniyetsizliğim ve bezmişliğim artık çabuk bıkma, git gide tembelleşme ve insanlardan kendini geri çekme olarak kendini gösterir oldu. Kolumu kaldırasım yok desem yalan olmaz; işler git gide birikiyor ve başlangıcı sürekli erteliyorum. "Değmez" deyişlerim artıyor... Sanki içimde bi gün bi delik açıldı ve o günden beri tüm huzurumu içine soğurup yok ediyor.

Dün kendimi biraz zorladım, birkaç işim vardı asıldım... Yok. Bıraktım.
Ondan önceki gün neredeyse ölü gibiydim, çaktırmadım.
Bugün de evin içine kendimi kapatmış siz tanımadığım, bilmediğim insanlara "Derdim ne benim?" diye soruyorum.

Böyle olan var mı? Kendimi yalnız hissediyorum, sanki kimseyle aynı lisanı konuşmuyor gibiyim.
Mütemadiyen çökkün ve kamufleyim.
Mütemadiyen düşünceli ve fakat halini umursamaz haldeyim.

Değiştim, git gide berbat bir yöne doğru; ya öyle saçma bir hal ki ayaklarımın yönü ne zaman ileriye dönse moonwalka başlıyorum sanki, öyle bi şey. Başlayamıyorum, başlıyorsam devam edemiyorum, devam ediyorsam "Manasız, yetersiz" deyip bırakıyorum. Bunun sebebi ne olabilir? Bu soyut çorbayı ayıklayabilen birileri var mı aramızda? Ben bu döngüden şöyle çıktım ve şunu anladım diye anlatabilir misiniz?
Ruhsal çöküşten çıkmayı başaran kişiler, yazar mısınız bir şeyler?

Okuyanların gözlerine sağlık.
Işık olacak yorumlarınızı bekliyorum çünkü ben artık tamamen karanlıkta kalmış gibi hissediyorum.
 
Back
X