bu ülke ihya olacaksa önce köylerin, köylülerin kalkınması ile ihya olacak, o yüzden ben aman sakın köye gitmeyin demem. gidin ama tarımla, hayvancılıkla ilgili idealleriniz varsa kendiniz istiyorsanız, hevesliyseniz gidin, erkek arkadaşınızdan ayrılmamak için gitmeyin. çünkü öyle ne köylü sizden memnun olur, ne siz köyden memnun olursunuz. ha böyle hayalleriniz varsa da taraflardan birinin aktif olarak yaşadığı köye yerleşmeyin, başka köye gidin.
anneniz babanız üniversite okutacak imkanı olmayıp üniversiteye göndermese ya da okutsa ama evde iş yap çalışma dese, daha mesele icraate geçmeden isyan bayraklarını sallarsınız. bu erkeklerin bu kadar özel neyi var ki sahip olduğunuz her şeyi bir hiç pahasına yakıp gitmeyi göze alabiliyorsunuz? adam apaçık size güzellikler vaadetmiyor, kara kaşı gözü, selvi boyu için bunlara değer mi ya? memlekette erkek mi yok?
he memleketin erkeği de kalpazan, iki yüzlü. çalışmayan kadın istiyorsan müstakbel karını üniversiteden bulma. açık kızla takılır, evlenmek için kapanmasını ister. kızlı erkekli ortamlarda tanışır, bir daha erkeklerle görüşmeyeceksin der. bu kız bana uygun değil deyip beraber olmamak gibi bir seçenek var, o kızı kendi hayat standardında sevecek ve kabul edecek bir yığın erkek var. ne diye olmazı oldurmaya çalışmak? çünkü kızlarımız iki cm iktidarsız çük için her şeyi bırakmaya razı.
-bir şeyler daha yazmıştım ama sildim. yazdıklarım türkan şoray’ın ‘dönüş’ filmini hatırlattı. fazla distopik ama modern zamana uyarlanabilir-