Ben yurtdışında büyüdüm, burada da 2 üni okudum. Şuanda da finans alanında Almanya'da bulunan bir yazılım şirketi içi uzaktan çalışıyorum.
Eşimle tanıştığımda eşim ilkokul mezunuydu. Ben bunu bir süre sonra (1ay) öğrendim, eşime ilk görüşte aşık olmuştum. Nişanlılık dönemi bitene kadar liseyi bitirdi . Geçen haftada üni sınavı için başvuru yaptık. 2 yıllıkta olsa o da hevesli okumak istiyor. Üniversite ortamını solumasını isterim ben de. Şuanda da birlikte akşamları Almanca çalışıyoruz ufak ufak.
Şimdi gelelim nasıl anlaştık konusuna.
Benim ondan bir önceki sevgilim bir şirkette CEO, ondan önceki ilk aşkım da Bilgisayar mühendisiydi ve bir yazılım şirketinde o da COO'ydu. Şaka değil bunlar gerçek.
Eşimin kız kardeşi ve abisi üni mezunu. Dolayısıyla onların içinde yaşadığı ve yetiştiği için gündelik hayatta bir üni mezununun (üni mezunu diyince ilk akla gelen imaja göre yorumluyorum) sahip olduğu genel geçer duruş, görgü, adap, ahlak bilgisine sahip.
Eşimin ilgi alanının %80ini bol bol belgesel izlemek oluşturuyor.
Küçük yaştan beri çalıştığı için de fazla iş tecrübesinden dolayı iyi bir şirkette çalışıyor ve şuan maaşlarımız arasında 3bin tl kadar bir fark var. Ancak eşim evde yardımcı, gezmeyi seven, aktif, çok sosyal,spor aşığı, aileme ve ailesine olması gerektiği kadar ilgili ve düşkün. Yeme, içme, giyinme, görgü, ahlak vb bu tarafları da benim için fazlasıyla uygun. Sadece kadınlara değil, genel olarak tüm canlılara karşı çok hassas, saygılı, egosuz ve hoşsohbet.
Ben kalkıp şimdi derim ki (istesem) o yüzden eğitim farketmez, önemsiz.
hatta derim ki, öncekiler öyle gelenek göreneklerden uzak, öyle yozlaşmışlar ki, egoları tavan oluyor aman aman...
ancak bu da tabiki doğru değil.
Burada yorumlar tamamen kişilerin kendi tecrübe, duyum ve gözlemlerine dayanıyor.
Asıl mesele ise bence evlilik için çok ama çok iyi gözlem gerekiyor. Ben kısa sürede evlendim ancak 33 yaşındaydım bazı şeyleri ölçme ve sıralama yetisine sahiptim genel olarak.
Türk erkeğinin okumuşunun da, okumamışının da büyük bir kesimi problemli bunu hep aklınızın bir köşesinde tutun.
Her hareketini ölçün tartın, karşılaştırın. Sizi ne kadar sevdiği ya da sizi ne kadar sevdiğini göstermesi de hiçbir zaman sizin için evlilik kararını etkileyecek bir unsur olmasın.
En önemli kriterler size uygun olup olmadığı (özellikle kişilik), size mutlu, huzurlu bir hayat sunup sunmayacağı olsun. Görmezden geldiğiniz her tuhaflık, aykırılık, farklılık ileride sizin en büyük sorununuz olur evlilik hayatınızda.
çok uzun yazdım kusura bakmayın ancak objektif, genel, örneklerle ufak bir abla tavsiyesi gibi yazmak istedim.
ayrıca acele etmeyin lütfen, yaşınız küçük. Çalışın, gezin, görün, bekleyin. Sevgiler