Başta el üstünde tutuluyorum, sonra sönüyor dediğiniz için bu şekilde bir yorum yapıyorum.
Benim de önceki tüm ilişkilerim hızlı başlar ve ilk başta muhteşem olurdu. En uzun ilişkim üç ay sürmüştü. Hatta bir erkek arkadaşımla bir barda karşılaştık, bakıştık. Ortak tanıdığımızdan ismini öğrenip sosyal medyadan ekledim. O da tanıdı, beni beğenmiş falan iki gün sonra hemen buluşmak istedi. Buluştuk bir şeyler içtik, tanıdık birbirimizi ve iki gün sonra da sevgili olma amaçlı buluştuk

. Çocukla barda karşılaşmamın üzerinden bir hafta geçmeden sevgiliydik. Dış görünüş olarak müthiş yakışıyorduk, ben de 60 kiloydum o zamanlar. Şehirde gezerken tüm gözler üzerimizde olurdu. Arkadaş çevrelerimiz de muhteşem çift derdi bize falan. Gossip Girl'deki Serena'yla Nate gibiydik aynı. Her şey büyülü geliyordu, sonra ne oldu? 3 ayın dolmasına yakın, saçma sapan bir bahaneyle ayrıldı

. Arkadaşlarım ayrılık sonrası beni teselli etmekte çok zorlanmıştı. Çünkü onlar için de çok beklenmedikti. Kimse bittiğine inanamadı

.
Şimdiki erkek arkadaşımlaysa önce 1 yıl arkadaş oldum. Sonrasında 2 yıl arkadaşlıkla sevgililik arası bir dönem geçirdik. Bu iki yılda ikimiz de başkasıyla görüşmedik, ayrılma durumu da olmadığı için ilişkimizin süresine dahil ediyoruz. 2017 eylülde ilişki yürütebileceğimize emin olunca sevgili olduk. Şimdi her günüm o önceki anlattığım üç aydan çok daha büyülü, çok daha mutlu geçiyor.
Kendi adıma en büyük hatam erkekleri sadece sevgili adayı olarak görmemdi. Koluma takacağım bir aksesuar. Özellikle de tercihlerimi sırf dış görünüş ve insanları daha doğru düzgün tanımadan oluşturduğum hislerle yapmam çok büyük bir hataydı. Karşımdaki insanları tanımıyor, kafamdaki karakterleri beğendiğim vücutların içine yerleştiriyordum. Şimdiki erkek arkadaşım yine gayet yakışıklı, düzgün fizikli. Boyu benimle aynı, bence daha çok tatlı çocuk kategorisine giren birisi. Yani dış görünüşe önem vermeyeceğim diye de tipini itici bulduğum, bana hiç çekici gelmeyen birisiyle de olmadım. Ama gören her kadının dibinin düşeceği tiplerden daha normal bir yakışıklıya geçiş yaptım diyeyim

.
How I Met Your Mother dizisinde çok sevdiğim bir söz vardır. "Eğer hayattan ne istediğinizle ilgili evrene karşı dürüst olursanız, evren size tam da o istediğiniz şeyi verir". Ben de düzgünce paylaşım yapamayacağım, çocuklar gibi eğlenemeyeceğim, ortak noktamın hiç olmadığı biriyle sırf birbirimize yakışıyoruz diye görüşemeyeceğime karar verdim. Bir ilişkinin temelinde, yapmacık olmayan samimi bir arkadaşlık olması çok önemli. Biz hâlâ beş yıllık sevgililiğimizin önünde, altı yıllık arkadaşız.
Birlikte filmler diziler animeler izleriz, aynı takımı tutuyoruz futbolu birlikte takip ediyoruz. Yüzlerce maç izledik birlikte. Sinemaya tiyatroya gider üzerine saatlerce yorumlar yaparız. Alışverişe de birlikte çıkarız. Hiçbir zaman konuşacaklarımız bitmez. Sıkça oturup sohbet ederiz, bir şeyler anlatırız birbirimize. Neredeyse her şeyde birbirimizin fikrini alırız. Her şeyi birlikte yapabildiğimiz gibi aynı odada dahi olsak ayrı ayrı takılarak kendimize vakit de ayırabiliriz. Aynı masada bilgisayarlarımızda farklı oyunlar oynar, arada sohbet ederiz. Oyunlarımızdan birbirimize bir şeyler gösterir, anlatırız. Bilgisayar başından her kalkışımızda da, kalkan kişi diğerinin yanına gider sarılır öper. Uzun süre oyun oynarsak birlikte mola veririz mesela. Kanepeye uzanır birlikte dinlenir sohbet ederiz. Hem pandemi hem de sevgilimin doğuda görev yapması sebebiyle son iki yıldır görüşmelerimiz hep bu şekilde geçiyor

. Doğru kişiyle olduğunuzda kanepeye uzanıp boş boş tvde kanallara bakmak, elinizde telefonla sosyal medyada takılmak (bunları tek başınıza yaparken ne kadar sıkıcıdır oysa) bile dünyanın en eğlenceli, en güzel aktivitesine dönüyor.
Bir de eski sevgilim için benim olduğum ortamda hayat dururdu. Başka hiçbir şey yapamaz, saksı gibi yanımda otururdu. Şimdiki erkek arkadaşımın, ilişkimizin başından beri sanki ben yokmuşum gibi günlük hayatına devam etmesi çok hoşuma gitmişti. Günlük hayatına beni dahil edebiliyor yani.
Çıkardığım bir diğer ders de, istisnalar kaideyi bozmaz, en çok parlayan yıldızlar ilk sönenlerdir. İlişkinin ilk başında bir masalı yaşıyormuş gibi hissediyorsanız, bu gerçek değildir. Normal ilişkiler sakin başlar, ilk zamanlarki heyecandan bahsetmiyorum bu elbette normal, giderek mükemmelleşir. Sevgi aşk, ilk başta minimum düzeydedir, giderek zamanla artar. İlişki ilk başta rüya gibi geliyorsa, kimse kendisi gibi davranmıyordur, orada ya narsistler ya yalanlar vardır. Benim çıkardığım en büyük ders bu.
Biz her zaman dürüst olduk. Erkek arkadaşım beni üzeceğini bildiği zamanlarda dahi hiçbir zaman yalanlara başvurmadı. Kendisi de benim aşırı dürüstlüğümü çok sever. Her zaman kendimiz olduk, hiçbir zaman taktiklere başvurmadık. Ben böyle olması gerektiğini düşünüyorum.