İki büyümüş çocuğu olan bekar bir anneyim. Kariyerim, özel ilgi alanlarımdaki başarılarım, çevrem tarafından sevilmek ve takdir edilmek, kırklı yaşım...Bir yıl önce iş arkadaşımla sevgili olduk. İş arkadaşınızla olmayın derler de hep, iyi de aşkın mekanı, vakti yok ki..Oldu işte. Sevdim onu. Uzun yıllardır unuttuğum kendime iyi geldi. Onun da beni sevdiğini biliyorum. En azından öyle düşünüyorum.Bir erkeğin yaşının benden küçük olmasını sorun edecek bir düşüncede de hiç olmadım. Açıkcası toplumsal yargılarla yaşamıyorum.Sonuçta o da otuz sekiz yaşında. İlişkinin başlangıcında beni rahatsız eden şeyleri dillendirdim ona. Benim yanımda yiyecek gibi başka kadınlara üç yüz altmış derece başını çevirip bakmasınının beni incittiğini, kıskançlık değil bana saygısızlık olduğunu mesela...berbat bir tavır, ama dikkat etmeye çalıştı. Ara ara farkında olmadan eski sevgilisiyle ilgili ağzından kaçırdığı ayrıntılar...Bunlar eskide kalmış niye duyayım ki...uyarınca, hata yaptığını dilendirip konuşmayalım bunları dedi..peki...ama etkisinde kaldım. sevgini bana hissettir yeterli dedim. Hiç bir şey başlangıçtaki romantizmle gitmedi elbet.. yine sık görüştük, gezdik, eğlendik, güldük ama mesaj yazmak, ya da vakti olduğu halde aramamaklar oldu sonra. Oysa benim zamanlarım daha kısıtlıydı..Anneydim, çalışıyordum..O ise bekar.hiç evlenmemiş..yalnız yaşıyor. İki hafta önce bu sıcakta memleketimi bırakıp bir bahaneyle erkenden yaşadığım şehre geldim ki çocuklar yokken, yalnızken birlikte zaman geçirelim..Çünkü böyle vakitlerim Az. Aslında tatile gitmeden önce de planlamıştık bunu. Dönüş tarihim unutulmuş! Gocunmam, aradım..Birlikte beş gün keyifle gezdik, okuduk, film izledik..Memleketine gitmek istedi..Şimdi mi!..Ben buradayken ve sadece bir haftamız daha kalmışken. Öğretmen kendisi..yani daha çok var çalışmasına!. Hani birlikte zaman geçirecektik! memleketi de bir saat uzaklıkta.. git dedim...gitti!..kaldım evimde bir başıma..bir hafta...sonra işe başladım..gittiği günün gecesi gece ki çok geç bir saat değil mesaj attım gittin mi diye...yanıt yok...oysa telefon sürekli elinde..sabah aradı, görmemişim...tamam dedim.kapattım. ve mesaj yazdım...beni aramazsan sevinirim..öfkeliyim, kırgınım...on beş gün oldu..aramadı..arama dedim ya...çok zor üç gün geçirdim..hala..alışmaya , çalışmaya çalışarak..bir de iş yerine gidince şunu öğrendim..yurt dışı görevi için başvuruda bulunmuş, darbe olunca vazgeçmiş bir ay önce..ve benim hiççç haberim olmadı..daha da kırıldım.Kırıldım işte...ben de üzülebiliyormuşum....neden kolay gitmiyor ki sevgi...ben sevdiğinde gıdım gıdım yaşayanlardan değilim..kaçan niye kovalanmalı ki..niye sahte yaşayalım..seviyorsan seversin..kaçayım..değerli olayım...şaşkınım...işte...
bir de...biz arkadaşken ama birbirimize biraz güzel bakarken ailesinin evlenmesi için üstünde baskı kurduğunu söylerdi..aramızda küçücük birşeyler başladığının ikinci günü sanırım sınamak istedim ben bunu ve bir bekar bayanın telefonunu verip ısrar ettim ara bak evlenmek isteyen bir kız diye..olmaz falan dedi..iki ısrar ettim, aramış..kız arayıp söyledi..sonra kızı aramamış..kız beni arayıp ses çıkmadı sizin arkadaşınızdan demişti..iim ferahladı o gün aslında..dedim tamam...ona sordum..hayır, kesinlikle görüşmek istemiyorum dedi..aslında kadın olarak ne mutlu oldum...yaz tatiline gittim..ilişkimiz resmi olarak başlamıştı..iki ay olmuştu..telefonla görüştük sürekli..mutluyum...iki ay sonra tatilden döndüm..hala mutluyum..kız aradı..ya sizin arkadaşınızla çıktık bir kez kafeye, görüştük ama ses çıkmadı bir daha dedi...şok oldum..haberim yok..sordum sevgiliye..ablaları ısrar etmiş, o da bi hata etmiş..ülen.kızı ben ayarladım..sen söylemesen ablaların nerden varlığını bilecek...bi de niye gittin ki...madem beni istiyorsun...işte...